Научная статья на тему 'SOSYO-KOMPARATİSTİK İNCELEME IŞIĞINDA PANAYEV’İN AKRABALAR’INDAN ATILGAN’IN AYLAK ADAM’INA TİPOLOJİK BİR ANALİZ'

SOSYO-KOMPARATİSTİK İNCELEME IŞIĞINDA PANAYEV’İN AKRABALAR’INDAN ATILGAN’IN AYLAK ADAM’INA TİPOLOJİK BİR ANALİZ Текст научной статьи по специальности «Языкознание и литературоведение»

CC BY
53
13
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Karşılaştırma / tip / Yusuf Atılgan / Aylak Adam / İvan Panayev / Akrabalar. / Comparison / type / Yusuf Atılgan / Idle Man / Ivan Panayev / Relatives.

Аннотация научной статьи по языкознанию и литературоведению, автор научной работы — Yetkin Gülhanım Bihter

Karşılaştırmalı edebiyat, birbirinden farklı dillerde ya da aynı dilde kaleme alınmış en az iki yapıtı, tema, motif, düşünce, yapı veya biçim açısından inceleyen, ele alan, ortak, benzer ve farklı yönlerini belirleyen, bu benzerlikler ile farklılıkların sebepleri üzerinde duran inceleme alanına verilen genel addır. Dünya edebiyatında araştırma perspektifi son derece geniş olan söz konusu disiplin, sanatsal incelemelere pek çok element bağlamında malzeme sağlar. Bunlar içerisinde toplumsal kimlikleriyle temsili niteliklere sahip olan tipler önemli bir yere sahiptir. Kendilerinin haricinde kalan değerlerin örneklemi rolünde olan tipler, romancı tarafından tarihsel ve sosyal sorunları ele almak amacıyla ön plana çıkarılırlar. Nitekim bu çalışmada Türk ve Rus edebiyatlarında farklı dönemlerde beliren ancak nitelikleri açısından birebir aynı özellikleri yansıtan “aylak adam” ve “gereksiz insan” tiplemeleri, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam ve İvan Panayev’in Akrabalar eserlerinde çözümlenecektir. Karşılaştırma yönteminden faydalanılan bu incelemede, daha çok benzerlikleri bağlamında iki farklı ulusun edebiyatının ortak paydada hangi noktalarda buluştuğunu gün yüzüne çıkarmak hedeflenmektedir. Böylelikle insanı merkeze alan edebiyatın yardımıyla farklı dönemlerin ve ulusların temsilcileri olan eserlerin birbirine ne şekilde bağlanabildiği eserlerden yapılan alıntılarla gözler önüne serilecektir.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

A TYPOLOGICAL ANALYSIS FROM PANAYEV’S RELATIVES TO ATILGAN’S IDLE MAN IN THE LIGHT OF SOCIO-COMPARATISTIC EXAMINATION

Comparative literature is the generic name of the research field that examines at least two works written in different or same languages in terms of theme, motif, thought, structure, or form, identifies the similar and different aspects, and explains the reasons underlying those similarities and differences. This discipline, which has a vast field of research, provides material for literary studies, among which the characters with representative and social identities have an essential place. A novelist emphasizes those characters that act as role models of specific values to deal with historical and social problems. This study, in which the comparison method was used, aimed to bring the literature of two nations together regarding their similarities and differences. In this study, the typologies of "idle man" and "vagabond," which appeared in different periods in Turkish and Russian literature, were analyzed in the works of Aylak Adam by Yusuf Atılgan and Relatives by Ivan Panayev. This study, in which the comparison method was used, aims to reveal where the literature of two different nations meets on a common denominator, mostly in the context of their similarities. Thus, with the help of literature that puts people in the center, it will be revealed how works that are representatives of different periods and nations can be connected to each other at the same points.

Текст научной работы на тему «SOSYO-KOMPARATİSTİK İNCELEME IŞIĞINDA PANAYEV’İN AKRABALAR’INDAN ATILGAN’IN AYLAK ADAM’INA TİPOLOJİK BİR ANALİZ»



MEyig^yHAPOAHbIH /KyPHAJI JIMHIBMCTIIMECKHX, JIHTEPATyPOBEJIHECKHX U KyJIbTXPOJIOnmECKHX HCCJIEIIOBAHHH

E-1SSN: 2667-4262

Atif/Citation: Yetkin, G. B. (2023). Sosyo-Komparatistik Inceleme Içiginda Panayev'in Akrabalar'îndan Atilgan'in AylakAdam'ina Tipolojik Bir Analiz. Uluslararasi Dil, Edebiyat veKültürArapirmalariDergisi (UDEKAD), 6 (1), s. 1-18. DOI: https://doi.org/10.37999/udekad.1222498

Gülhanim Bihter YETKIN4

sosyo-komparatIstIk Inceleme

I$IGINDA PANAYEV'IN AKRABALAR''INDAN ATILGAN'IN A YLAK ADAMINA TiPOLOJiK BiR ANALiZ

ÖZET

Kar§ila§tirmali edebiyat, birbirinden farkli dillerde ya da ayni dilde kaleme alinmi§ en az iki yapiti, tema, motif, dü§ünce, yapi veya bigim agisindan inceleyen, ele alan, ortak, benzer ve farkli yönlerini belirleyen, bu benzerlikler ile farkliliklarin sebepleri üzerinde duran inceleme alanina verilen genel addir. Dünya edebiyatinda ara§tirma perspektifi son derece geni§ olan söz konusu disiplin, sanatsal incelemelere pek gok element baglaminda malzeme saglar. Bunlar igerisinde toplumsal kimlikleriyle temsili niteliklere sahip olan tipler önemli bir yere sahiptir. Kendilerinin haricinde kalan degerlerin örneklemi rolünde olan tipler, romanci tarafindan tarihsel ve sosyal sorunlari ele almak amaciyla ön plana gikarilirlar. Nitekim bu gali§mada Türk ve Rus edebiyatlarinda farkli dönemlerde beliren ancak nitelikleri agisindan birebir ayni özellikleri yansitan "aylak adam" ve "gereksiz insan" tiplemeleri, Yusuf Atilgan'in Aylak Adam ve ivan Panayev'in Akrabalar eserlerinde gözümlenecektir. Kar§ila§tirma yönteminden faydalanilan bu incelemede, daha gok benzerlikleri baglaminda iki farkli ulusun edebiyatinin ortak paydada hangi noktalarda bulu§tugunu gün yüzüne gikarmak hedeflenmektedir. Böylelikle insani merkeze alan edebiyatin yardimiyla farkli dönemlerin ve uluslarin temsilcileri olan eserlerin birbirine ne §ekilde baglanabildigi eserlerden yapilan alintilarla gözler önüne serilecektir.

Anahtar kelimeler: Kar§ila§tirma, tip, Yusuf Atilgan,

Aylak Adam, ivan Panayev, Akrabalar.

A TYPOLOGICAL ANALYSIS FROM PANAYEV'S RELATIVES TO ATILGAN'S IDLE MAN IN THE LIGHT OF SOCIO-COMPARATISTIC EXAMINATION_

ABSTRACT

Comparative literature is the generic name of the research field that examines at least two works written in different or same languages in terms of theme, motif, thought, structure, or form, identifies the similar and different aspects, and explains the reasons underlying those similarities and differences. This discipline, which has a vast field of research, provides material for literary studies, among which the characters with representative and social identities have an essential place. A novelist emphasizes those characters that act as role models of specific values to deal with historical and social problems. This study, in which the comparison method was used, aimed to bring the literature of two nations together regarding their similarities and differences. In this study, the typologies of "idle man" and "vagabond," which appeared in different periods in Turkish and Russian literature, were analyzed in the works of Aylak Adam by Yusuf Atilgan and Relatives by Ivan Panayev. This study, in which the comparison method was used, aims to reveal where the literature of two different nations meets on a common denominator, mostly in the context of their similarities. Thus, with the help of literature that puts people in the center, it will be revealed how works that are representatives of different periods and nations can be connected to each other at the same points.

Keywords: Comparison, type, Yusuf Atilgan, Idle Man, Ivan Panayev, Relatives.

* Ar§. Gör. Dr., Ordu Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Rus Dili ve Edebiyati Anabilim Dali, Ordu / Türkiye. E-posta: gulhanimbihteryetkin@odu.edu.tr

Makale Bilgisi (Article Info): Araçtirma makalesi / Research Article, Makale Geliç Tarihi (Received): 21.12.2022, Makale Kabul Tarihi (Accepted): 09.02.2023

Giri§

Edebiyatin malzemesi dildir ve edebi eser, her §eyden önce milli kültür ve anadil kökenlidir. Ulusal ögelerin yani sira "alici" konumunda bulunan yazarin okudugu, beslendigi ve üzerinde etki birakan metinler, i9erisinde var oldugu toplum, cografya, kar§isina 9ikan kültürel unsurlar, medeniyetler ve daha pek 9ok element ile zenginle§ir. Bu noktada bir milletin sanatinin ve edebiyatinin geli§ebilmesi, üzerinde ya§adigi bölge ve burada kar§ila§tigi kültür ve medeniyetle dogru orantili bir §ekilde ger9ekle§ir. O nedenledir ki zengin kültürlerle ve uygarliklarla temas edemeyen, bunlardan faydalanamayan topluluklarin ger9ek anlamda ilerleyebilmesi ve 9e§itlenebilmesi pek mümkün degildir (Kefeli, 2006, s. 332). Zira edebiyatin topluma yararli olmasi, bireyi ve ulusu geli§tirebilmesi gerekmektedir. Bu dogrultuda edebiyat ile toplum arasinda ana iletken olan yazar, sosyal ve tarihsel a9idan tüm ödevlerinin ve yükümlülüklerinin bilincinde olmalidir. Ona bu sürecinde yardimci olan en gü9lü yöntem kar§ila§tirma olur. Kelime anlami itibariyla kar§ila§tirma, "ki§ilerin ve nesnelerin benzer ya da ayni yanlarini incelemek igin kiyaslama, mukayeseyapmak" anlamina gelir (Arak, 2012, s. 17-19). Sakalliya göre (2014, s. 136) bir yazin bilimsel yöntem olarak ise kar§ila§tirma, "belirli bir yazinsalgörüngüye, yapita, yazara ili^kin özgün olanin betimlenmesi amaciyla uygulanir." Bir diger ifadeyle kar§ila§tirma, ayni i9inden farkli olani, farkli i9inden ise ayni olani gün yüzüne 9ikarmaya, kefedilen benzerligin ve farkliligin sebeplerine i§ik tutmaya 9ali§ir. Bu anlamda kar§ila§tirma yöntemi, hem genel olan i9inden özeli ayirirken hem de özel olandan yola 9ikarak geneli aydinlatir. Nitekim bu dogrultuda beliren kar§ila§tirmali edebiyat, Ayta9'in (1997, s. 24) vurguladigi gibi her ne kadar 9eli§kili görünse de milli edebiyati gü9lendirme endi§esi neticesinde ortaya 9ikmi§tir. Yani ulusun kendi edebiyatini rayina oturtmak ve geli§tirmek i9in diger milletlerin yazinsal alanini inceleme firsati bulabilmesi amaciyla bir metot olarak kullanilmaya ba§lanir. Aydin (2008, s. 20) ise Ayta9'in yorumuna ek olarak bu disiplinin uluslararasi dostluk, karde§lik ve bari§in saglanmasi gibi önemli bir amaca hizmet ettigini ileri süren kimi ara§tirmacilarin görü§lerinden bahseder.

Ortaya 9iktigi ilk anda kar§ila§tirmali edebiyat üzerinde 9ali§an bilim insanlari, birbirinden farkli iki kültür ve dil arasinda mukayese yapilabilecegini savunurlarken ilerleyen süre9te bu ara§tirmalarin daha geni§ sahalarda da ger9ekle§tirilebilecegini ifade etmeye ba§larlar. Nitekim günümüzde pek 9ok ara§tirmaci, kar§ila§tirmali edebiyat incelemelerinin ayni dilin ve kültürün ürünleri arasinda olabilecegi gibi ayni dönemde, ayni türde ve hatta ayni §ahsiyetin yapitlari arasinda da yapilabilecegini ileri sürerler (Tek§an, 2011, s. 21). Bu 9ali§malara ek olarak Ayta9 (1997, s. 11), kar§ila§tirmanin bir ulusun kendi eserleri i9erisinde olabilmesinin yani sira farkli milletlerin edebiyatlari arasinda da uygulanabilecegini, e§ zamanli eserlerle farkli zamanli eserlerin de kiyaslama malzemesi olabilecegini dile getirir. Sonu9 olarak kar§ila§tirmali edebiyat, birbirinden farkli dillerde ya da ayni dilde kaleme alinmi§ en az iki yapiti, tema, motif, dü§ünce, yapi veya bi9im a9isindan inceleyen, ele alan, ortak, benzer ve farkli yönlerini belirleyen, bu benzerlikler ile farkliliklarin sebepleri üzerinde duran ara§tirma alanina verilen genel addir.

Uluslarin birbirlerini etkileme bi9imlerini a9iga 9ikarabilmek, etkile§me öl9ülerinin derecesini tespit etmek, edindiklerine ek olarak ona kattigi farkli yorumlari belirlemek amaciyla yönelinen kar§ila§tirmali edebiyatta bazen alicilar ve vericiler tam anlamiyla kendisini göstermez. ikili arasindaki etkilenme §ekil, öz, üslup, duygu, dü§ünce, hayal ve ifade gibi pek 9ok bi9imde ger9ekle§ebildigi gibi öncelik ve ardillik §eklinde bir sira i9inde e§zamanli olarak da görülebilir. Bu a9idan bakildiginda etkilenme kültürler ve edebiyatlar arasi ardi§ik bir 9izgi takip etmez, bazi

etkiler öncelik kazanirken bazilari da geri birakilir. Bir diger ifadeyle bir ulusun edebiyatinda ortaya 9ikan herhangi bir edebi unsur, diger milletlerin yazininda daha gecikmeli görülebilecegi gibi hi9bir §ekilde kendisini de göstermeyebilir (Tek§an, 2011, s. 18, 21). Söz konusu zamansal kaymalar ya da orantililik kar§ila§tirmali edebiyat alaninda pek 9ok element baglaminda ger9ekle§ebilir. Bunlar i9erisinde konu, motif, tema, olay örgüsü, karakter veya tip, tipleme gibi unsurlar sayilabilir. Sayilan bu ögeler arasinda tip ve tipleme önemli bir yere sahiptir.

Türkge Sözlüke (2019, s. 150) göre sosyolojik bir unsur olarak tip, "ayni cinsten bütün varliklarin veya nesnelerin temel özelliklerini büyük ölgüde kendinde toplayan örnege " verilen isimdir. Edebiyat sahnesindeki kar§iligi ise, "hikaye, roman, tiyatro gibi uzun anlatima dayali edebi eserlerde ki§i kadrosu iginde yer alan ve belli bir dü§üncenin, toplulugun zihniyetini ve ideolojinin temsilciligini yüklenen ki§i" olarak tanimlanir. Berna Moran'a göre (2018, s. 150) tip, kendisi di§indakini temsil eden roman ki§isidir. Bir diger ifadeyle roman aleminin i9inde olmayan, di§ dünyadaki mevcut bir olguyu ya da sosyal varligi yansitan roman karakteridir. Tekin ise romanda bulunan tipleri ele alirken, söz konusu ki§ilerin yapisal konumlarini göz önünde bulundurmanin gerekliligini savunur. Ona göre tipler, toplumsal ve psikolojik olmak üzere ikiye ayrilmaktadir. Toplumsal tipler, belirli bir dönemin ya da felsefenin, dünya görü§ünün, ideolojinin ürünüdürler. Psikolojik tipler ise be§eri zaaflarinin ya da yeteneklerinin §ekil verdigi ki§ilerdir. Toplumsal kimlikleriyle tipler, temsili niteliklere sahiptirler. Onlar, kendilerinin haricinde kalan degerlerin örneklemi rolündedirler. Romanci tarafindan tarihsel ve sosyal sorunlari ele almak amaciyla ön plana 9ikarilirlar. Bu karakterlerin yardimiyla yazar, güncel olaylari degerlendirme imkani bulur (Tekin, 2009, s. 110-117). Kaplan'a göre (1996, s. 5-6) ise tipler, belirli bir dönemde toplumun savundugu temel degerleri temsil ederler. Bunlar arasinda toplumun ho§ kar§ilamadigi, kü9ümsedigi, alay ettigi tipler de yer alir. Bu anlamda tipler, edebiyat eserlerine anahtar olarak hizmet ederler. Tipin ana i§levlerinden ilki, ger9ek hayatta bir grubu temsil etmesi ve onun ortak özelliklerini yansitmasidir. ikincisi ise yazarin kastettigi toplumsal kesime yönelik tutumunu, baki§ a9isini ve onu nasil i§ledigini göstermesidir (Gürsoy, 2021, s. 530-531). Dünya edebiyat tarihine bakildiginda, pek 9ok eserde sayisiz tipleme türünün kendisini gösterdigi görülür. Bunlardan biri olan aylak ya da avare tipi, 9e§itli dönemlerde ve edebiyatlarda siklikla ele alinan ve bu nedenle 9ogu zaman birbirinden farkli adlarla uluslarin yazinsal alaninda yer bulan önemli kahraman türleridir. Zira Rus edebiyatinda bir klasik halini alan ve özellikle XIX. yüzyilda ön plana 9ikan "gereksiz insan" tipi, bu niteliklere sahip bir 9e§itlemeyle 9agin edebiyat ya§aminda bir 9igir a9ar ve kendisinden sonraki edebiyatlar ile uluslarin sanat anlayi§inda birbirinden 9e§itli varyasyonlarla görünmeye ba§lar. Bunlardan biri de Türk edebiyatindaki "aylak adam"dir. Nitekim bu 9ali§mada, Türk ve Rus edebiyatlarinda farkli dönemlerde beliren ancak nitelikleri a9isindan birebir ayni özellikleri yansitan "aylak adam" ve "gereksiz insan" tiplemeleri, Yusuf Atilgan'in Aylak Adam ve ivan Panayev'in Akrabalar eserlerinde ön plana 9ikarilarak iki farkli ulusun edebiyatini ortak paydada bulu§turan unsurlar a9iga 9ikarilmak hedeflenmektedir. Söz konusu ama9 dogrultusunda eserler önce münferit bir §ekilde analiz edilecek olup ardindan mü§terek yönler i§iginda ele alinacaktir.

1. Toplumunu Örnekleyen Soyut Bir Tipleme: Grigoriy Alekseyevi?

Rusya'da edebiyat akimlari, 9e§itli zaman araliklarinda ve ülkede ya§anan toplumsal olaylarla ili§kili bir §ekilde geli§im gösterir. XIX. yüzyilda hakim olan romantizm döneminde edebiyat yazarlari, eserlerinde yogunlukla aristokrat sinifini konu edinirler. Edebiyatta zamanla

görülen demokratikleçme faaliyetleri neticesinde realizm çagina geçi§ yapilir ve artik eserlerde yazarlarin sosyal sorunlara yönelik eleçtirileri yogunlaçmaya baçlar. Çok geçmeden aristokratlar, soylular ve aydinlar gibi romantizm dönemi kahramanlarinin yani sira yapitlarda köylü karakterler, memurlar, hizmetçiler ve toplumun alt kesiminin diger temsilcileri yerini alir. 1825 Dekabrist ayaklanmasinin1 ardindan özellikle feodalizme kar§i bir direni§ gösteren Moskova ve Petersburg üniversitelerinin etkisiyle 1840'li yillarda Rusya'da demokratik akimlar kendisini gösterir. ilerleyen sûreçte Slavyanofilizm, Baticilik gibi felsefi-edebî hareketler ve 1881'de Çar II. Aleksandr'in öldürülmesinden sonra sönen halkçiligin yeniden önem kazanmasi sonucunda vuku bulan olaylar, dogrudan Rus edebiyatina ve edebî kahraman türlerinin seçimine yansir. Nitekim XIX. yüzyil Rus edebiyatinda çeçitli pek çok edebî kahraman türleri temsil edilir. Bunlardan biri de gereksiz insandir (Koprivitsa, 2021, s. 194-195).

Rusçadaki sözlük anlamiyla "lüzumsuz, faydasiz ve i§eyaramaz" (Ojegov & §vedova, 2009, s. 330) anlamlarina gelen sözcüge gereksiz, bu durumu sergileyen kiçiye de gereksiz insan (лишний человек) denir. Rusya'da gereksiz insan tipinin belirmesi, birkaç etkenle gerçekleçir. Bunlardan baçlicalari çunlardir:

* XIX. yüzyilin ilk yarisinda bati Avrupa'da egitim gören orta sinif soylularinin vatanlarina döndükten sonra topluma uyum saglamakta güçlük çekmeleri,

* asilzadelerin toprak köleligi sistemini kaybetmemek için ülkede bir süredir hâkim olan ekonomik sarmaldan kendi çikarlari dogrultusunda faydalanmalari,

* köylünün ve devletin iradesini kendi lehlerine g^lü bir çekilde kullanan soylu sinif arasinda gözle görülür bir çekilde hissedilen uçurum.

Toplumsal yaçamda yanki uyandiran ve geçi§ dönemi olarak adlandirilabilecek bu süreç, 1820-1860 yillari arasinda Rus toplumunda gereksiz insan tipinin ortaya çikmasina zemin hazirlar. Özellikle 1830 yilindan itibaren yükseli§e geçen sosyal ve ekonomik bunalim, yeni nesli çaresiz, amaçsiz ve bir ideale tutunmadan yaçamaya mahkûm eder. Soylu ve köylü siniflari arasindaki uyuçmazligin asilzade tabakasi içindeki yansimasi, Rus edebiyatinda "gereksiz insan" tiplemesini ortaya çikarir. Gereksiz insanlaçma temasi, ilk olarak A. S. Griboyedov'un 1823 yilinda kaleme aldigi Akildan Bela (Горе от ума) adli eserindeki baçkahraman Çatskiy ile kendisini gösterir (Öksüz, 2012, s. 10). Ancak gereksiz insan konusunu pek çok çaliçmasina ana malzeme edinen Yu. V. Mann'a göre bu tema, i. S. Turgenyev'in Gereksiz insanin Günlügü (Дневник лишнего человека) adli uzun öyküsünün yayimlanmasinin ardindan 1850'li yillarda gerçek anlamda yayginlik kazanir. Diger yandan araçtirmaci D. D. Blagoy, "gereksiz" kavramini A. S. Puçkin'in

0 dönemde henüz yazma açamasinda oldugu Yevgeni Onegin (Евгений Онегин) romaninda kullandigini iddia eder (Sutyagina, 2018, s. 204-209). Bahsi geçen yazarlarin yani sira Rus edebiyatinda gereksiz insan konusunu A. i. Herzen, i. S. Turgenyev, i. A. Gonçarov, M. Y. Saltikov-Ççedrin, A. P. Çehov gibi daha pek çok sanatçi önemli eserinde içler. M. Yu. Lermontov'un Zamanimizin Kahramani (Герой нашего времени) adli romaninin baçkahramani Peçorin ise Rus edebiyatinda kendinden sonra gelen gereksiz insan tiplerine öncülük eden en gerçekçi kahraman olarak kabul edilir (Öksüz, 2012, s. 10). Pek çok araçtirmaci, XIX. yüzyilda

1 14 Aralik 1825 günü, Çar I. Nikolay'in taç giyme töreni esnasinda bir grup Rus subayin Senato Meydani'na çikmasi ve çarliga karçi ayaklanmasi sonucunda baç gösteren olaya verilen addir. Aralik ayinda vuku bulmasi nedeniyle söz konusu eyleme katilanlar, Rusçada "Aralikçi" anlamina gelen "Dekabrist" sözcügüyle isimlendirirler (Ayrintili bilgi için bkz. Ilica, S. (2015). Puçkin ve Dekabristler, Avrasya incelemeleri Dergisi, 4(2), 204-223).

gereksiz insan tipinin son temsilcisinin Í. A. Gon9arov'un Oblomov romaninin ba§ki§isi oldugu görü§ünde ortak noktada bulu§ur (Sutyagina, 2018, s. 204-209). Bu tiplemenin edebiyatta daha ileri boyuttaki evrimi, V. Beltov'un Kim Suglu? (Кто виноват?) adli eseri ve Turgenyev'in Rudin, Lavretskiy ve £ulkaturin gibi ilk dönem eserlerindeki kahramanlari ile sürdürülür. Buna ek olarak N. Nekrasov'un Sa§a (Саша) §iirindeki Agarin, gereksiz insana örnek olarak gösterilebilir. Bazi ara§tirmacilar Turgenyev'in Babalar ve Ogullar (Отцы и дети) romanindaki Yevgeni Bazarov, F. M. Dostoyevski'nin Budala (Идиот) eserindeki Prens Mi§kin ve L. Tolstoy'un Sava§ ve Bari§ (Война и мир) romanindaki Piyer Bezuhov kahramanlarinin da gereksiz insan tipleri i9erisinde sayilabilecegini ileri sürerler (Gavrilova, 2018, s. 8-9). Tüm bu yazarlara ek olarak ivan Panayev, Akrabalar (Родственники) eseriyle gereksiz insan tipine yeni bir soluk getiren önemli yazarlardan bir digeridir.

Soylu bir ailede dünyaya gelen ivan Ívanovi9 Panayev (1812-1862), üniversite egitimini tamamlamasinin ardindan memur olarak i§e ba§lar. 14 yillik görev hayatindan sonra emekliye ayrilan yazarin edebiyat ya§aminin kökeni, bu 9ali§ma yillarina dayanir. 1830'lu yillarda pek 9ok dergide ve almanakta yayin yapan Panayev'in ilk dönem yazim anlayi§inda söz konusu yillarda hakim olan Rus romantizminin ruhu belirgin bir §ekilde hissedilir. Mutlu Olacak (Она будет счастлива), Bugün ve Yarin (Сегодня и завтра), §ömine Yanindaki Alacakaranlik (Сумерки у камина) ve Memurun Kizi (Дочь чиновного человека) adli uzun öykülerinde yazarin aristokrat topluma yönelik ele§tirisi gü9lü bir §ekilde kendisini gösterir. 1840'li yillarda Otegestvenniye Zapiski dergisinde Dogalci Okulu2'nun temsilciligini yaparken, gerici gazeteciligin ilkelerini ele§tirel bir §ekilde alaya aldigi FizyolojikDenemeler (Физиологические очерки) adli 9ali§masini kaleme alir. Onager (Онагр), Akteon (Актеон) ve Muhallebi Qocugu (Маменькин сынок) adli uzun öykülerinde serflik kar§iti duygularini dile getirir. Rus Milyonerin Torunu (Внук русского миллионера) eserinde tüccar bir ailenin ü9 ku§agini kiyaslarken paranin etkisi altinda ki§iligin par9alani§ini gözler önüne serer. "Yeni §air" takma adiyla yayimladigi parodiler, Panayev'in sanatinda geni§ yer kaplar. 1847 yilinda §air N. Nekrasov ile birlikte Rus Gazeteciligi Üzerine Yeni §airin Notlari ve Yansimalari (Заметки и размышления Нового поэта по поводу русской журналистики) adi altinda aylik inceleme makaleleri yayimlayacagi Sovremennik dergisini kurar. Aniden kalp krizinden vefat eden ivan Panayev'in Sovremennik ten ilan edilen ölüm haberi üzerine dönemin önde gelen yazari N. G. £erni§evski, yazarin sanatsal ve toplumsal faaliyetlerine övgüler yagdirirken, edebiyat ya§aminda V. G. Belinski'nin ilkelerine olan bagliliginin altini 9izer (http://www.aphorisme.ru/about-authors/panaev/?q=6715).

ivan Panayev, Akrabalar eserini 1847 yilinda kaleme alir. Toplamda on iki bölümden olu§an uzun öyküdeki olaylar, genel nüfusu bir köy i9in olduk9a az olan ve toprak köleleriyle efendilerinin ya§amlarini huzur ve baratan ziyade daha 9ok 9eki§melerle sürdürdükleri Blagove§9en köyünde ge9er. Öz akrabalik ili§kileri bulunan köyün toprak sahiplerinin birbirleriyle konu§mamasi ve i9ten i9e birbirlerine dü§manlik beslemeleri onlarin himayesi altindaki serflerin günlük ya§amlarini 9ekilmez kilar. Köydeki hakim atmosferin kavga, tarti§ma ve münaka§adan olu§masi neticesinde bölgede olaganüstü bir düzensizlik göze 9arparken, halkin temel ihtiya9larinda dahi büyük öl9üde eksiklik ve yetersizlik ön plana 9ikar. Her ge9en günün bir digerini siradanligiyla aratmadigi,

2 Rus edebiyat sahnesine 9iki§i 1840'li yillara denk gelen dogalci okulun ba§lica özelligi, ger9ekleri temele almasi ve merkezinde ya§amin kendisinin olmasidir. Dogalci yazarlar, Bati edebiyatlarinin da etkisi altinda gündelik ya§ami tüm yönleriyle incelerler (Ayrintili bilgi i9in bkz. Olcay, T. (2003). Rus Edebiyatinda Dogalci Okul, istanbul: istanbul Üniversitesi Yayinlari).

monotonlugun had safhada oldugu köy yaçaminda ikinci bölümün baçlangicindan itibaren duyulan k^ük çan sesi, eçikte beklemekte olan hareketli olaylarin haberciligini yapar. Sakinlerin at arabasindan gelen çan sesine kulak kesilmeleriyle yeni misafirlerin köye giri§ yaptiginin anlaçilmasi üzerine, sikici yaçamlarinda artik geni§ çapli bir hareketlilik gözlemlenir. Gelen, mülk sahibi Olimpiada ígnatyevna'nin ölen kardeçinin oglu Sergey Aleksandriç'tir. Uzun zamandir birbirini görmeyenlerin yapay akrabalik seremonisinin ardindan Sergey'in yaninda gelen arkadaçi Grigoriy Alekseyiç dikkatleri üzerine toplar. Özellikle evin çaliçanlarini yaki§ikhhgiyla cezbeden Alekseyiç, Olimpiada ígnatyevna'nin kizi Nataça ile yakiçtirilarak onun müstakbel eçi olarak konumlandirilir. Öyküde soylu bir aileden gelen ve babasindan kalan miras sayesinde yaçamini eylemsiz ve meçguliyetsiz bir çekilde geçiren Sergey'in yaçam öyküsüne ek olarak çok az ortak noktaya sahip olsalar da hayatlari bir noktada kesiçen Grigoriy Alekseyiç'in geçmiçine dair de ayrintili bilgiler verilir.

Yoksul bir anne babadan dünyaya gelen Grigoriy Alekseyiç, Rus edebiyatinda siklikla kar§ila§ilan edebiyat tiplemesi gereksiz insana birebir örnek teçkil eder. Niteliklerine bakildiginda araçtirmaci E. V. Nikolskiy'e göre (2017, s. 10) gereksiz insan, iyi egitimli, ancak yaçamda kendisine yer edinemeyen, toplumun geri kalanina duydugu yabancilaçmayi derinden hisseden bu nedenle çogu zaman aile baglari olmayan bir kiçidir. Alekseyiç'in yaçam öyküsüne bakildiginda da ortaya benzer bir tablo çikar. Grigoriy Alekseyiç için eserin baçlangicinda yapilan tasvirden de anlaçildigi üzere, "kendiliginden kivrilmiç açik kumral saçlari, dü§ünceli bir ifadeye sahip mavi gözleri, yüzünün soluklugu, kararsiz ve agir adimlari, erken yaçta baçlayan okuma tutkusu" (Panayev, 2018, s. 51) ile kahraman, henüz çocukluk dönemlerinden itibaren çevresindeki yaçitlarindan ayirt edilir. Nitekim gereksiz insan da entelektüel, zeki, kabiliyetli ve son derece yetenekli oluçuyla etrafindakiler ile arasindaki farkliligi gözler önüne seren bir kahramandir. Alekseyiç'in bu olagan di§i tavirlari ve davraniçlari, ebeveynlerinin yakin komçusu genç bir toprak agasinin dikkatini celbeder. Bu dönemde on be§ yaçinda olan Grigoriy'in yeteneklerinin heba olmasindan endiçelenerek onu yanina almaya karar veren toprak beyinin bu talebi, ancak bu istege çiddetle kar§i çikan babasinin bir sabah vakti ansizin ölümüyle yoksul ve bu nedenle baçka çaresi olmayan annesinin iradesiyle yerine getirilir. Yeni hamisinin sagladigi imkânlarla güzel bir yaçama kavuçan Alekseyiç, tipki ondan beklendigi gibi hizla geliçerek büyük baçarilara imza atar. Saglam temelli bir egitim alan kahraman, aylakligin belirgin ö^üde hissedildigi bu rahat ve cazip yaçaminin büyüsüne kapilmaktan kendisini alikoyamaz. Artik genç ve gösteri§li bir delikanliya dönü§en kahramanin bu degiçimi, bir süre sonra toprak beyinin içten içe vicdan azabi çekmesine ve kendisine bagimli ettigi bu insana kar§i suçluluk duymasina neden olur. Zira "Bir niyetimi, bir dü§üncemi de bir gün hayata geçirebilseydim!... Hayir, hiçbir §eye kabiliyetim yok, ne sevgiye ne dostluga" (Panayev, 2018, s. 55) diyerek kendi ba§ibo§lugunun ve gereksizliginin bilincinde oldugunu vurgulayan toprak beyi, korumasi altina aldigi bu delikanliyi özgür birakmaya karar verir. Moskova'ya giderek üniversiteye girmesi için onu destekleyen efendisinin bu yönelimi, Grigoriy'in ruhunda bir canlanmaya yol açar. Gereksiz insan tipinin ana niteliklerinden bir digeri de Grigoriy ile burada açikliga kavuçur. Bu kahraman türü, dönemde soylulara özgü oldugu üzere, ev egitimini, bir toprak sahibinin ailesinde alir ve daha sonra üniversitede ögrenimine devam eder. Üniversite egitimi esnasinda tani§tigi önemli filozoflarin yaçamin anlamini sorgulayan keskin görü§lerine siginarak kendi pasifligine gerekçeler bulur ve idealsizligini destekleyen içlerle meçgul olmaya devam eder (Nikolskiy & Valçak, 2019, s. 95-96). Gençlik yillarini burada geçiren efendisinin eski arkadaç çevresini biraktigi yerde bulamamasi neticesinde "eylemsiz ve

dü§üncesizce saplanip kaldigini" ifade ettigi kendi giftligine geri dönmesiyle bir ba§ina kalan Grigoriy de benzer bir tutum sergiler. Sürekli bir arayi§ iginde olan gereksiz insan tipinin bu yönünü ya§aminin söz konusu kesitinde yansitan kahraman, artik onu koruyan kimse olmadan tek ba§ina kaldigi yeni dünyada gegim derdine dü§er ve kendisine yeni bir ya§am haritasi gizer. £ok gegmeden belirgin temsilcisi oldugu gereksiz insan tipinin niteliklerini ya§aminda dogrudan cisimle§tirir: "Her Rus soylusu gibi Grigori Alekseyig'in de gali§mak igin iki geni§ veparlak alan segimi vardi: askeri ve sivil... Ancak ne yazik ki! Benim kahramanim ne buna ne de digerine hazirdi. Subaylara katilamazdi günkü yeteri kadar kahramanca bir ruhu yoktu ve askeri egilimleri kendinde görmüyordu. Devlet memuru olmak istemiyordu, günkü bunun igin öncelikle memurlugu kazanmasi gerekiyordu..." (Panayev, 2018, s. 60). Bunun sonucunda yalnizca vicdanini rahatlatmak amaciyla edebiyatla ugra§maya karar veren kahraman, avare bir §ekilde sürdürdügü ya§amini edebiyat ugra§ilari ile perdelemeye gali§ir.

Grigoriy Alekseyig'in gegmi§ten bugüne ya§antisina bakildiginda aslinda higbir zaman kendi iradesini kullanmadigini, daima ba§kalarinin kararlari dogrultusunda hareket ettigini görmek mümkündür. Önce annesinin onu rizasini almadan yabanci birinin yanina daha iyi §artlarda ya§amasi igin vermesi, ilerleyen süregte yerini yeni koruyucusunun aldigi kararlar neticesinde ya§amini yönlendirmesine birakir. Nitekim kendisinin "irademi sistemli olarak zayiflattilar" cümlesinden aslinda kahramanin kademeli olarak gereksiz insanla§tirildigi sonucuna varilabilir. istekleri, hayalleri ve idealleri higbir zaman sorulmayan kahraman, bütünüyle yalniz kaldiginda bu yönünü oldukga sarsici bir §ekilde kefeder. XIX. yüzyilda bir kaos ortaminda dogan gereksiz insanin evrimsel tipolojisine bakildiginda henüz gocukluk döneminde Napolyon tarihiyle (18031815 Napolyon Sava§lari), gengliginde Dekabristlerin fikirleriyle (1825) temasa geger ancak kendisi higbir zaman siyasi faaliyetlerde yer almaz. Kavramin, can buldugu dönemde ya§anan bu toplumsal olaylara gösterdigi tepkisi eylemsizligi nedeniyle yetersizdir (Nikolskiy & Valgak, 2019, s. 95-96). Grigoriy'e bakildiginda da her daim bir eylemde bulunmak istedigi ancak "en kügük nefis mücadelesinin dahi onu umutsuzluga dü§ürdügü" görülür. Grigoriy, bir ba§ina kaldiktan sonra da bu ya§am §eklini bütünüyle benimser ve kendisi igin aktif olarak iyi bir §ey yapma giri§iminde bulunmaz. Bu durumu eserde kahramana yönelik sarf edilen "Sürekli bir i§ten söz edip higbir §ey de yapmiyor ancak hep ba§kasinin hesabindan ya§amaya devam ediyordu" (Panayev, 2018, s. 66) sözlerinde de görmek mümkündür. Buradan hareketle gereksiz insanin kökenlerine bakildiginda toplumsal ko§ullarin bir sonucu olarak §ekillendigi söylenebilir. igerisinde bulundugu galkantili sosyal ya§ama bir eylem adami rolünde etkili faaliyetleriyle degil, aksine suskunlugu ve duraganli ile cevap veren bu karakter tipi, Grigoriy Alekseyevig'de birebir yansimasini bulur. Tam anlamiyla kendi igine kapandigi ya§aminda kahramanin bu eylemi igin diaspora sözcügünü kullanmak yanli§ olmaz. Toplumsal sorunlar nedeniyle anavatanlarindan ayrilarak ba§ka ülkelerde bir hayat in§a eden insanlar igin kullanilan diaspora terimi, burada bütünüyle metaforik anlamda ele alinmaktadir. igerisinde nefes aldigi toplumun dayatmalarina kar§i gikmasi nedeniyle di§lanan, yalnizla§tirilan ve yabancila§an Grigoriy, gareyi kendi dünyasina gergekle§tirdigi bir gögte bulur. Normlarin, ilkelerin ve zorunlulugun olmadigi bu yeni dünyasinda tamamen onun kontrolünde bir ya§am hüküm sürmektedir. Tipki aidiyet duygusunu kaybeden insanlarin topraklarindan gög etmesi gibi Grigoriy de bir pargasi oldugu topluma isyan ederek varligindan feragat eder ve bir ayrili§, bir uzakla§ma gergekle§tirir. Gereksiz insan, ya§adigi dönemin akintisina uymayan, tüm toplumca kabul edilen kurallara kar§i bir duru§ sergileyemeyen, duygulariyla hareket eden bir ki§idir. Bu durumda toplumun kahramani, kahramanin da toplumu

reddettigini söylemek mümkündür. Zira araçtirmaci E. V. Nikolskiy'e göre de gereksiz insanin yaçamda bir hedefi yoktur, çogu zaman neye inandigini ve ne için yaçadigini bilmez (Nikolskiy & Valçak, 2019, s. 95-9б).

Gereksiz insan, nefes aldigi süre boyunca mutlaka bir a§k testinden geçer. Kiçinin sorumluluk alma ölçüsünü sinayan bu test, her daim baçarisizlikla sonuçlanir. Nitekim önemli gereksiz insan klasikleri olan Oblomov, Peçorin, Onegin ve Rudin gibi kahramanlarda da benzer durumu görmek mümkündür. Grigoriy, kendisine eçlik ettigi arkadaçinin akrabalarinin bulundugu köy yaçaminda farkli bir dünya ile kar§ila§ir. Akrabalik iliçkilerinin çetrefilli oldugu her hallerinden belli olan insanlarin içerisinden yalnizca bir kiçi, onun büyük ölçüde dikkatini çekerek sonraki yaçaminda derin izler birakir. Sergey'in kuzeni Nataça, yapmaciksiz dogal tavirlari, sadeligi, §effafligi ve açik sözlülügü ile etrafindaki diger insanlardan ayrilan bir genç kizdir. Tipki Grigoriy gibi o güne dek yalnizca annesinin ve köy yaçaminin kurallari çerçevesinden çikamayan Nataça, yeni misafir ile kendisinin de tarif edemedigi duygularin peçinden sürüklenir. Grigoriy, hayata karçi eylemsiz olsa da dü§üncelerinde ve felsefi görü§lerinde adeta bir provokatördür. Nitekim kahramanin bu yönü, Nataça'nin ruhunda tam anlamiyla bir devrime yol açar. Benligindeki potansiyeli Grigoriy'in yönlendirmeleriyle kefeden genç kizin yerinde artik annesine bagimli ve kendine ait fikirleri olmayan biri yoktur. Grigoriy'in ona verdigi kitaplarla önünde çok farkli bir dünyanin kapisi aralanan genç kiz, bu esnada ona tüm varligiyla kapilir. Ancak kahramanin vaktini yazarak ve okuyarak geçirmesini ba§ibo§luk olarak nitelendiren annesi, kizi ile genç adamin bu iliçkisinin karçisinda duran yegâne kiçi olur. Çünkü ígnatyevna için edebiyat meçguliyeti, "hükümdarlik gibi çok §eyi kapsiyor degil. Ne de olsa bu içlerden ne bir rütbe, ne bir ödül, ne de bir kazanç elde edecektir"(Panayev, 2018, s. 99). Ancak artik ruhen büyük bir dönü§üme ugrayan Nataça, annesine ilk kez burada karçi gelerek açkinin peçinden gider. Keza Grigoriy de ilk defa tattigi bu duygu ile içerisine sindigi avare yaçam tarzindan çikmaya karar verir: "Çaliçacagim ve her i§ bana nasilda kolay ve zevkligelecek!... Bu ana kadarki çali^malartm hep bir uyuçukluk içinde oldu. Çünkü hayatta bir amacim yoktu, çünkü çevrem beni hep karamsarliga ve dar kafaliliga itiyordu... Ancak çimdi gerçek gücümü ve çaliçma istegimi hissediyorum " (Panayev, 2018, s. 104). Fakat tipki bu istegin bir anda ortaya çikmasi gibi bir anda yok olmasi da kaçinilmaz olur. Diaspora eylemine uygun dü§en davrani§ini burada da yansitan kahraman, Nataça'nin siradan diger kizlar gibi çeyiz hazirligina girdigini duyunca hemen ondan sogur ve kabuguna çekilir. Bu davrani§inin kökeninde aslen evlilik gibi büyük bir sorumlulukla ba§ edemeyecegi dü§üncesi yatan genç adam, genç kiza duydugu güceniklikle kendisini maskeleyerek ondan ayrilir. Bu durum, Nataça'ya gönderdigi mektubundaki yine kendisine ait "Ben derinden vefedakârlikla sevemiyorum" cümlesiyle dogrudan desteklenir. Onu ve yine onun gibi dönem toplumunda var olan sayisiz gereksiz insani "refletör" sözcügü ile niteleyen Grigoriy, "Hiçbir i§e yetenegimizyok, hiçbir yere uygun degiliz!" diyerek artik kökle§mi§ bir yaçam biçimi olan avareligin Rus edebiyatindaki karçiligi "gereksiz insan"in temel karakteristik özelligini birebir gözler önüne serer.

ívan Panayev, Akrabalar eserinde son derece zorlu bir evrimden geçen diger çagin koçullarindaki gereksiz insan sorununu ön plana çikarmaya çaliçir. Bu eserdeki gereksiz insan, Onegin ve Peçorin gibi yüksek sosyete salonlarindan degil, felsefî çevrelerden ve ilerici aydinlar arasindan çikip gelmiçtir. Panayev, bu yeni türün dogasinda var olan modernite ile ilgili pek çok özelligi yakalar ve hikâyesine yansitir (íoffe, 19б2, s. 18-19). Tipki XIX. yüzyilin toplumsal koçullari gibi XX. yüzyilla birlikte gelen modernizm sürecinin de bireyin ruhunda yol açtigi

yalnizligi vurgulamak isteyen yazar, bunu Grigoriy'deki ige kapaniklikla agiklamaya gali§ir. Mutlu zamanlarda adeta bir filozof kimligine bürünen, zorlu ko§ullarda da bir o kadar suskunla§arak benligine dogru bir gög gergekle§tirir. Bu dogrultuda eylemleri igin diaspora tabirini kullanabilecegimiz kahramani bu §ekilde davranmaya iten ana sebepler, sosyolojik baglamda sunularak gereksiz insan tipinin modern dönemdeki kar§iligi gözümlenmeye gali§ilmi§tir.

2. Modernitenin Ürünü Anomik Bir Tipleme: C.

Ya§amini amagsiz bir §ekilde sorumluluk almadan sürdüren insan tipine aylak denir. Türkge Sözlüke göre aylak, "i§siz, bo§ gezen, avare (kimse)" iken; aylaklik, "bo§ta olmak, yapacak bir i§i olmamak, bo§ oturmak" anlamlarina gelir (TDK, 2019, s. 206). Polonyali sosyolog Zygmunt Bauman, belirli bir hedefi olmayan ki§ileri aylak olarak adlandirir. Aylak kimsenin eylemleri planli degildir, zira bu onun igin gok da önem arz etmez. Aylak insan igin her yer bir durak demektir ancak bu duraklarda ne kadar kalacagi da belli degildir. Aylak, hüsranla sonuglanan ve henüz denenmeyen umutlarinin gekimiyle eyleme gegendir (Aktan Kügük, 2007, s. 5-6). Genel anlamda yapmak istedigini bilmeyen aylak, ayni zamanda bu durumu umursamaz. Buradan aylagin bo§ vermiß bir tipleme oldugu sonucu gikar. Aylak insani bu sosyal duruma sokan temel unsur, Bauman'in da altini gizdigi üzere yerine getirilmeyen hayalleridir. Bir diger ifadeyle aylak, dü§ kirikligina ugradiktan sonra ya§ami önemsememeye karar verir (Kogal, 2010, s. 210).

Türk romaninda Tanzimat Edebiyati'ndan itibaren zaman zaman görülmeye ba§layan aylak karakterler, uzunca bir süre boyunca dönü§üme ugrar ve günümüzdeki kullanimiyla okuyucunun kar§isina gikar. Tanzimat Dönemi'nde aylak tipinin edebiyatta yerini ali§i, dönemin yapisinin dogrudan bir sonucu olarak dü§ünülebilir. Osmanli imparatorlugu'nda 1839 yilinda Topkapi sarayindan ilan edilen Tanzimat Fermaniyla dönemin sosyal yapisinda büyük geli§meler ya§anir. Daha gok hukuki ve toplumsal anlamda ya§anan bu degi§imler, tabii olarak edebiyat sahasinda da büyük ölgüde yansimasini bulur. Dönemin sosyal yapisinda Avrupai izlere rastlanilmaya ba§lanir. Sosyal hayat, degi§ime daha agik bir hale gelir; idari, bürokratik ve medeni bir yapi kazanir. E§itlikgi yakla§imi destekleyen reformlarla yeni bir aydin tipi kendisini gösterir. Dönemin degi§ime ugrayan dü§ünce yapisiyla birlikte dünyada gile gekilecegi, ahirette mutlu olunacagi yönündeki algidan da vazgegilir ve bunun sonucunda gelecek günleri igin tasalanmayarak günlerini me§galesiz gegiren insan tipi türer. Ulusal edebiyattaki ilk aylak karakterler de bu dönemde ortaya gikar (Karaman, 2019, s. 2, 5-6).

Toplumsal ya§amda ve edebiyatta siklikla yer almaya ba§layan aylaklik, her ne kadar ge§itli evrimlerden gegse de kavramin asil ba§langig noktasi olarak "modern" sözcügü ile birlikte anilan Tanzimat sonrasi Türk edebiyati alinabilir. Modernle§me gabalarinin üst seviyeye giktigi süregte aylaklik hali de anlam kapsamini geni§letir. Artik kent ve kent ya§aminin farkli bir görünüm kazandigi dönemde yeni kentsel davrani§ §ekilleri ve yeni kentli tipleri kendisini gösterir. Bunlardan biri olan aylaklar da modern kentlerin ve modern kent ya§aminin ayrilmaz bir pargasi olarak olu§um sürecine dahil olmaya ba§larlar. Geni§ yollari, aydinlik sokaklari, kalabaliklari cezbeden dükkanlari, eglence yerleri, pasajlari ve parklari ile yeni istanbul, aylaklara ev sahipligi yapan bir kent olmaya, mahrem kabul edilen evden sokaga agilma ve kalabaliga kari§ma gibi imkanlarla modern dönem aylakligin mekani haline gelmeye ba§lar (Aktan Kügük, 2007, s. 29).

Türk edebiyatinda aylak tipinin yerini ali§ini Cumhuriyet öncesi ve sonrasi §eklinde ikiye ayirmak mümkündür. Sosyal hayatin bir yansimasi konumunda olan edebiyat dünyasi iginde aylak arketipine ilk olarak Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Bey'i (Felätun Bey ile Rakim Efendi

romani), Recaizade Mahmut Ekrem'in Bihruz Bey'i (Araba Sevdasi), Halit Ziya Uçakligil'in Behlül'ü (A§k-iMemnu), Mehmet Raufun Necib'i (Eylül), Ömer Seyfettin'in esere de adini veren Efruz Bey'i; Cumhuriyet sonrasinda ise Hüseyin Rahmi Gürpinar'in Avnüssalah'i (Utanmaz Adam), Safiye Erol'un Orhan'i (Kadiköyü'nün Romani), Sabahattin Ali'nin Ömer'i (içimizdeki §eytan), Abdülhak §inasi Hisar'in Haci Vâmik'i (Çamlicadaki Eniçtemiz), Ahmet Hamdi Tanpinar'in Suat'i (Huzur), Atilla ilhan'in Hasan'i (Sokaktaki Adam), Salah Birsel'in Gözlemci'si (Dört Kö§eli Ûçgen), Memduh §evket Esendal'in Hafiz Nuri Efendi'si (Hayat Ne Tatli), Leyla Erbil'in Bay Suret'i (Hallaç) ve Melih Cevdet Anday'in Muammer Bey'i (Aylaklar) örnek olarak gösterilebilir. Edebiyatimizda modern dönem aylagi en güzel §ekilde ele alan roman dü§ünüldügünde ilk akla gelen isim ise Yusuf Atilgan ve eseri Aylak Adam'dir (Acehan, 2018, s. 68-69).

Manisa'da 1921 yilinda dünyaya gelen Yusuf Atilgan, yüksekögrenimini istanbul'da tamamlamasinin ardindan "kent ve ta§ra yazari" olarak edebiyat dünyasinda yerini alir. Türk edebiyatinda az yazan ancak çok taninan bir yazar olan Atilgan, önemli iki romani Aylak Adam ve Anayurt Oteli ile geni§ çapli bir üne kavuçur. ^üncü romani Canistan'i tamamlayamadan vefat eden yazarin ayni zamanda Bodur Minareden Öte adli bir de hikâye kitabi vardir. Romanlarinda genel anlamda yalnizlik ve yabancilaçma konularini ele alan yazarin kahramanlari da bu nedenle toplumdan kendisini soyutlamiç, içe dönük, psikolojik problemleri olan insanlardir. Her ne kadar bu kahramanlar, köy, kasaba, §ehir gibi birbirinden farkli sosyal muhitlerde yaçasalar da çogunlukla ayni sorunlarla boguçurlar. içerisinde nefes aldiklari çevreden izole, kaynagini genellikle çocukluklarindan alan sorunlarindan kurtulamayan bu kahramanlar, Türk edebiyatina ayrilmaz bir konumda yerleçirler (Yildirim, 2017, s. 2494). Yapitlarini modern dönem anlayiçinin sundugu olanaklarla içleyen Atilgan, biçim konusunda Türk romanciliginda henüz kullanilmaya baçlanan pek çok teknikten faydalanir. Eserlerinin akiçi içerisinde yogunlukla günlük ve mektup türlerini kullanarak olaylarin ve kahramanlarin iç dünyalarini gün yüzüne çikarmaya çaliçir (Gelir & Tütak, 2017, s. 1097). Özellikle hayata tutunamayan, varoluçsal problemler yaçayan, kendisini toplumdan di§lami§, ayriksi, asosyal, cinsel sorunlari olan kahramanlari yapitlarinin merkezine oturtmasi, Altilgan'i dönemdeki feodalizm eleçtirisi, köylü sorunlari, aga-köylü çatiçmasi, soylu eçkiyalik gibi konularin baskin oldugu roman anlayiçindan ayriçtirir (Demir, 2013, s. 762).

Yusuf Atilgan, büyük ses getiren romani Aylak Adam'i 1959'da yayimlar. Ki§, ilkyaz, Yaz ve Güz olmak üzere toplamda dört bölümden olu§an romanina Atilgan, Baki'nin "Mufassal kissa baçlarsin garip efsane söylersin" cümlesiyle baçlayarak daha ilk sayfalardan baçkahramaninin özel bir nitelige sahip olmadigini, anlatacagi olaylarda ise merak uyandiracak bir hadiseye rastlanmayacagina dair kehanette bulunur. Adinin yalnizca "C." olarak anildigi romanin baçkahramaninin siradan bir günü ile giri§ yapilan sayfalarda "o" §eklinde nitelendirilen birine yönelik yogun bir arayi§ ilk olarak dikkati celbeder. Baçkahramanin baki§ açisindan sunulan anlatimla son derece iç karartici bir yaçamin gözler önüne serildigi istanbul sokaklarinda, aslinda bu bunaltici ruh halinin C.'nin kendisinden kaynaklandigi görülür. Aylakligin her noktada hissedildigi bu aktarimda kahramanin siradanlaçan ya§am §ekli olan monotonluk, hayata baki§ açisinda dogrudan yansimasini bulur: "Aylak adamin uzun, doldurulmaz sabahlari korkunçtu. Kimi saatler bile önemliydi. Geçmek bilmez, uzun 'ûç-dôrt dakika'larya§ami§ti" (Atilgan, 2017, s. 51). Yalnizligin ve soyutlanmiçligin belirgin bir §ekilde ön planda oldugu yaçaminda C., aylaklik halini tüm meçguliyetlerinde belli eder. Sahip oldugu somut gerçekligiyle önünde dikilen hayata son derece kayitsiz olan kahraman, normal bir insanin üzerinde durmaya dahi deger görmeyecegi

kü9ük ayrintilarda bogulur: "Neydi o kaldirip attigim dünkü kitap! Adam sabah kalkiyor, yüzünü yikiyor, parkta oturuyor, yemek yiyor, sevgilisiyle dola§iyor, gecenin bir vakti evine gelip yatiyor. Hig mi gi§i gelmedi? inanilacak §ey degil..." (Atilgan, 2017, s. 18). Bu durumu, eserin ba§ka sahnelerinde önündeki adamin kulaginin ardindaki kirin deseniyle, birahanede garsonun sipari§leri söylemek ifin seslendigi duvardaki deligin arkasinda kimler olduguna dair merakini ifade ettigi cümleleri ile dogrulamak mümkündür.

Davrani§larindan ve aklina gelen sa9ma dü§üncelerinden hayata genel anlamda tutunamayi§i ve sosyal hayattan soyutlani§i belirgin bir §ekilde görülen C.'nin, toplumun kendisine dayattigi kurallara kar§i da keskin bir duru§u ve tavri vardir: "Kiligi düzgün bir adamin sokakta simityemesi yasaktir. Bütünyasaklar gibi bunun da bir kagamakyoluyokmu? Simidi kir, cebine sok. Tek elinle bir lokma koparip, kimseye sezdirmeden agzina at. Ama ben di§lerim saglamken isiracagim" (Atilgan, 2017, s. 18). C.'nin artik özgün bir davrani§ §ekli olan aylakliginin sonucu olan yabancila§ma, ara§tirmaci Hakan Sazyek tarafindan kavramin bir türevi olan anomi ile özde§le§tirilir. Sazyek'e göre (2010, s. 67) anomi, "yalitilmi§lik, yalnizlik, ileti§imsizlik, amagsizlik, degersizlik, bo§luk, umutsuzluk, geleceksizlik §eklindeki ig ya§antilarin oldukga yogun ve §iddetli ya§andigi bir bozgun sürecidir. " Bu a9idan bakildiginda C.'nin toplumdan kendisini izole ettigi, onunla bir ileti§im kuramadigi, yalniz kaldigi ve ama9siz sürdürdügü ya§aminda i9indeki bo§luktan kaynagini alan tatminsizligi tecrübeledigi, insanlarla sürekli ruhsal anlamda bir kaosun i9erisinde oldugu görülür. C., bu yönüyle modern dünya bireyine örnek te§kil eder (Güngör, 2021, s. 43). C., topluma genel anlamda bir kar§i duru§ sergilerken yine de aslinda onun i9indedir. Anomik davrani§larini en üst boyutta yansitirken diger yandan da yabancila§tigi toplumla sürekli olarak bir 9ati§ma halindedir.

Herhangi bir i§te 9ali§masi arkada§ 9evresi tarafindan pek olasi görülmeyen C.'nin girebilecegi en ihtimal i§te dahi aylakligin ve yalnizligin baskinligi göze 9arpar: "...Dörtgün önce bir sokak levhasinda "iki Öksüzler Sokagi" adini okudugum zaman kendi kendimi bir i§e atadim. §ehrin sokak adlarini toplayacak, bunlar üstüne dü§ünecektim" (Atilgan, 2017, s. 19). Zira onun i9in i§ demek, tek tip yazilar yazmak, ayni dersleri vermek, benzer §ekilde 9eki9 sallamaktir. Ona göre bir i§te 9ali§an herkes ayni §ekilde davranarak sürekli olarak kendilerini tekrarlarlar. Hälbuki anomik bir ya§am sürdüren C.'nin 9ogunlukla yalniz oldugu gece vakitlerinde bir cümle üzerinde saatlerce dü§ünmesi yapilabilecek en gü9 i§tir. Kafasina hücum eden dü§ünceler ve sözcükler kar§isinda yetersiz kali§i sonucunda sarf ettigi büyük 9aba, küllügünün agzina kadar dolan sigara izmaritleriyle simgelenir.

i9 i9e anlatimin häkim oldugu romanda olay örgüleri 9e§itli noktalarda birbirlerinden bagimsiz sürüyormu§ gibi görünse de aslinda tüm ya§ananlar, ge9mi§ ile §imdi i9inde paralel olarak aktarilir. C.'nin pe§inde oldugu ve tekrar görmek i9in büyük 9aba harcadigi "o"nun, aslinda bir süre önce resim galerisinde tani§tigi Ay§e oldugu, gen9 kizin araya serpi§tirilen mektuplariyla ortaya 9ikar. ilk baki§ta "yaki§ikli züppe" olarak nitelendirdigi C.'nin karakteristik ayrintilarini Ay§e'nin mektuplari 9özümler. Yine bu mektuplardan birinde "Aylakim ben, demi§ti, param var. Hem benim yapacagim bir i§ de yok" (Atilgan, 2017, s. 36). cümlesiyle C.'nin Türk edebiyatindaki aylak tipine birebir örnek te§kil ettigi bir kez daha dogrulanir. Zira eserin ilerleyen sayfalarinda "Rahatsiniz. Hem ne kolay rahatliyorsunuz. iginizde bo§luklar yok. Neden ben de sizin gibi olamiyorum? Bir ben miyim dü§ünen? Bir ben miyim yalniz?" (Atilgan, 2017, s. 49) cümlelerinden kahramanin kendisinin de anomik yönünün ne derece bilincinde oldugu

anlaçilabilir. Toplumun kurallarini alenen ihlal ederek yabancilaçtigi bu dünyada kendisine yeni bir hayat alani in§a eden C.'nin bu tutumunun altini çizmek için Atilgan, neden ismini tam olarak vermedigini ise kahramaninin agzindan §u sözlerle açiklar: "Bence insanin adi onunla en az ilgili olan yanidir. Dogar dogmaz, o bilmeden baçkalari veriyor. Ama yapiçip kaliyor ona. Onsuz olamiyor (Sustu. Bir sigara yakti.) Bakin, §imdi adimdan daha önemli bir §ey biliyorsunuz. Sigara içtigimi... " (Atilgan, 2017, s. 76).

Zengin ile parali olma durumlarini ayri §ekilde ele alan C., her ne kadar anomik bir hayata sahip olsa da duygu dünyasinda da bir o kadar yogun iliçki listesine sahiptir. Ayçe'yi aramakla geçen günlerinde çe§itli kadinlarla yakinlaçan C.'nin genellikle içinde kaldigi a§k çemberinde korktugu en temel §ey aliçkanlik olur. Aliçkanliklarin ki§ileri standartlaçtirdigina inanan kahraman, en uzun iliçkisi olan Güler'de de sürekli olarak gelgitler yaçar. Çünkü kendisinin de siklikla tekrarladigi gibi o anomik bir aylaktir ve bu eylem halinden vazgeçmeye de hiç niyeti yoktur. Öyle ki roman boyunca peçinde oldugu Ayçe'yi buldugunda dahi bu tutumunu birakmayan C., onunla geçirdigi mü§terek hayatindan da bir süre sonra sikilmaya baçlar. Çünkü ona göre "aylak olmak dünyanin en zor içiyken" bir kadina bagli bir çekilde evli yaçantisi sürdürmek ona hitap etmemektedir. Baçkalarindan ayri, izole ve bu açidan bütünüyle anomik bir hayati seçen kahraman için her an yaninda birinin olacagi sadik bir yaçam uygun degildir. Nitekim bu durumun farkina varan Ay§e, sevdigi tarafindan terk edilen biri olma korkusuyla hareket eder ve kahramandan önce davranarak onu birakip habersizce ortadan kaybolur. Neredeyse her cümlesinde "aylakim ben" diyen C. tarafindan bu olay bile üzüntü duyacagi degil, hayalindeki a§ki bulmak için romanin baçindan itibaren görülen arayiçini kaldigi yerden sürdürmesini saglayacak bir firsat olarak ele alinir. Buradan da C.'nin ulaçmayi degil aramayi sevdigini, anomisinin zirveye ulaçtigi yaçantisini bu meçgale ile doldurmak istedigini anlamak mümkündür.

XX. yüzyilin önemli bir simgesi olan modernizmin bireyi sürükledigi yabancilaçma, Atilgan'in Aylak Adam eserinde dogrudan yansimasini bulur. Bay C.'nin kendi deger yargilarina uymayan topluma anomik bir duruçla karçilik vermesi, dönemin sosyal yaçaminda rastlanabilecek pek çok insanin manevi dünyasina içik tutar. Babasindan kalma miras ile geçim derdi çekmeden sürdürdügü yaçaminda felsefi çikarimlariyla hayata yönelik baki§ açisini her noktada açik eden kahraman, sosyolojik koçullarin yol açabilecegi trajik insan hayatlarini gün yüzüne çikararak genel bir toplumsal sorun olan aylakliga edebiyat dünyasinda g^lü bir örnek olarak yer açar.

3. Sosyo-Komparatistik Bir inceleme: Akrabalar ve Aylak Adam

Herhangi bir i§le meçgul olmadan yaçayan, her günü bir digerini andiran, aliçkanliklarinda da sürekli olarak kendisini tekrarlayan insanlarin yaçam biçimi olan avarelik, çaliçmamizdan da anlaçildigi üzere çeçitli isimlerle ele aliniçiyla iki farkli ülkenin edebiyatini ortak paydada buluçturan önemli bir edebiyat tiplemesi olarak ön plana çikmaktadir. Rus edebiyatindan seçilen Akrabalar romaninda sosyal sorunlardan kaynagini alarak oluçan diasporik bir imge olan gereksiz insan, Türk edebiyatinda moderniteyle beliren anomik aylak adamla benzer niteliklere sahiptir. Her iki roman karakterine de bakildiginda, biri dönemin potasinda eriyerek kendi kabuguna çekilen, digeri ise çagin bir çiktisi olarak kendi benligine göç eden bir kahraman tiplemesi olarak kimlik kazanir. Yukarida ayrintili bir çekilde ele alinan bu iki edebiyat tiplemesi, kar§ila§tirmali veriler içiginda incelendiginde de pek çok ortak noktaya sahiptir. Öncelikle çehresine büründükleri karakterler baglaminda her iki kahraman da içsiz, aylak ve avare gibi nitelemelerinin yani sira hayata karçi da bir o kadar felsefi görü§lere sahiptir. Yaçamin her noktasina felsefi baki§ açisiyla

yaklaçan kahramanlar, üzerinde durduklari tüm konularda toplumdan farkli oluçlari ve ayriliklari ile seçilirler. Ayni zamanda asosyal oluçlari ilk baki§ta fark edilen kahramanlarin pek önem arz etmeyen yaçam çekilleri, ilk olarak edebiyata dü§künlükleri ve okumayi sevmeleriyle simgelenir. Bir diger ifadeyle edebiyat, ele aldigimiz eserlerde ancak zamanini bo§ geçiren insanlarin ugraçabilecegi bir meçgale olarak açiklanir. Bu durum, Nataça'ya talip çaliçkanligiyla ünlü Zahar Mihayliç'in okumaya merakli olmamasi ile desteklenir. Bu yargiya göre i§i çok olan kimsenin okumaya da vakti yoktur. Kitaplar, ancak bol vakti olan kiçilerin kendisini oyaladigi araçlardir. Bu açidan Grigoriy ve C., yanlarindan ayirmadiklari kitaplariyla ba§ibo§ ya§am §ekline farkli bir yorum katarlar.

Grigoriy ve C.'nin duygu dünyasina bakildiginda ikisinin de sert ve hizli geçiçlere sahip oldugu görülmektedir. Panayev'in kahramanini nitelerken sarf ettigi "Grigoriy Alekseyiç, bazen en uysal ve nazik durumundan tarifsiz bir zalimlik ve ho§görüsüzlüge dogru çok tuhaf geçiçleriyle herkesi hayretler içinde birakiyordu" (Panayev, 2018, s. 63) sözcükleri bütünüyle C.'yi hatirlatir. Oturdugu lokantada keyfi yerindeyken bir anda garsonun bir sözcügüne ya da davrani§ina takilan C., içerisinde bulundugu çakirkeyif ruh halinden birdenbire kati bir tutuma geçebilir. Kahramanlarin tipki eylemleri gibi manevi yaçamlari da uzun soluklu bir bulunma hali yaçamaz. Bir diger baki§ açisiyla ele alindiginda hiçbir yerde tam anlamiyla kalamayan ve hemen yer degiçtirmek isteyen kahramanlari meçgul edebilecek tek zaman dilimi ândir. Diger yandan her iki kahramanin da eser boyunca iç sesleriyle konuçmalari ve kendilerini uzun uzadiya anlatmalari ayni davrani§ özelliklerini yansitir. "[Grigoriy] Kendi kendine gevezelik etmeyi ve ahçilmiçin ötesinde bir diyalektik sanatla en ufak inceligi ve benliginin ayrimlarini anlatmayi çok seviyordu" (Panayev, 2018, s. 64). C. de tipki Grigoriy gibi bulundugu her yerde aslinda sürekli dü§ünceleriyle sohbet ederken diçariya kar§i da bir o kadar durgun ve suskun görünür. Ay§e ile bir konuçmasinda çocuklugundan baçlayarak sürdürdügü anlatiminda genç kizin durdurma giri§imlerine ragmen içerisine hapsettigi yillarini bir solukta diçariya dökmesi, C.'nin görüntüsündeki suskunlugunun altinda aslinda ya§anmi§liklarinin trajedisinin oldugu görülür.

Akrabalar ve Aylak Adam eserlerinde ilk göze çarpan nokta, kahramanlarinin dur durak bilmeyen bir arayiç içinde olmalaridir. Panayev'in "O, kadini nerede ve ne zaman böylesine mükemmel bir §ekilde taniyabildi?" (Panayev, 2018, s. 64) cümlesinden, öncesinde herhangi bir kadinla iliçkisi olmadigi belli olan Grigoriy'nin sürekli olarak gerçek bir a§ktan bahsetmesi, C.'nin eserin baçindan itibaren peçinde oldugu Ay§e'ye kavuçma tutkusuyla birebir benzeçir. Diger yandan Grigoriy'nin onu etkilemek için uzunca bir çaba harcadigi Nataça'ya kavuçtuktan sonra terk etmesi de C.'nin Ayçe'yi bulmasinin ardindan duydugu tamamlanamamiçlik hissi sonucunda genç kizdan ayrilma dü§ünceleriyle boguçmaya baçlamasi büyük ölçüde ortak noktalara sahiptir. Nitekim C.'nin bu durgun halinden onun aklindan geçenleri okuyan Ay§e, daha önce davranarak ortadan kaybolur. Genç kizin bu ani gidiçi, kahramanin ruhunda hiçbir üzüntü uyandirmazken aksine bu durum, idealindeki kadina yönelik yeni bir arayiç içerisine girmesi için C.'ye firsat verir. Temele inildiginde Grigoriy'nin ve C.'nin sevdikleri kadinlardan ayrilmalarinin baçlica gerekçesi, artik onlarla özde§le§en avare yaçam biçimlerinin bir sonucu olarak evlilik sorumlulugunu alabilecek düzeyde kendilerini hissedememeleridir. Zira Grigoriy'nin "Evlilik bana ölümden korkunç geliyor" cümlesi ve C.'nin "Erkek bikip kaçsin, çocuklar kuçpalazi olsunlar diye mi?" çeklindeki evlilige dair yönelttigi soru, her iki kahramanda da söz konusu olgunun benzer biçimde ele alindigini gösterir. Niteliksel benzerliklerden bir digeri ise her iki kahramanin da genç olmalari ve çevrelerinin dikkatini üzerlerinde toplamalaridir. "Böylesine sevimli, böylesine ho§, nazik, uysal

ve alçakgônûllû genç bir insana daha önce hiç rastlamadim. insanin onu keyifle seyredesi geliyor"(Panayev, 2018, s. 75) çeklinde tanimlanan Grigoriy'nin karçisinda, arkadaçlari tarafindan tablosu yapilacak kadar gösteri§li bulunan, hiçbir kadinin karçi koyamadigi, yoldan geçerken niçanli oldugunu söyleyen genç kizin dahi öpücügüne itiraz etmedigi, otobüste kalabaliktan dolayi mesafeyi tutturamadigi kadinin yaninda sevgilisi olmasina ragmen onun dokunuçlarina sessiz kalmadigi C. yer alir.

"Digerlerinin yaptiklarini neden umursayayim ki?" (Panayev, 2018, s. 90) diyen Grigoriy'nin toplumsal ya§ama yönelik bu kayitsizligi, "Neden insanlari bu kadar ciddiye aliyorsun? Baçkalarinin saçmalamalarina için için gülmeyi ne zaman ögreneceksin sen?" (Panayev, 2018, s. 131) diyen C.'nin yaçama baki§ açisinda dogrudan tekrarlanir. Her iki kahramanin da sosyal yaçamda bir varoluç problemiyle ugraçtiklari eser boyunca siklikla gözler önüne serilir. Kendi kurduklari dünyalarinda oluçturduklari düzene göre hareket eden Grigoriy ve C., toplumun onlara dayattigi sisteme bütünüyle karçi çikarlar. Neredeyse her davraniçlarinda bir isyanin gözlemlendigi bu kahramanlar, akip giden yaçama dirayetli bir duraganlikla cevap verirler.

Akrabalar'da babasinin ölümünün ardindan annesinin mecbur kalarak çocugunu kendisinden isteyen zengin toprak beyine vermesi üzerine öncesinden çok farkli bir yaçama sahip olan Grigoriy'de, Moskova ile taniçmasinin ardindan hamisine yönelik beliren eleçtirel baki§ büyük ö^üde dikkat çeker. Efendisini romantik olarak nitelendiren genç adam, idealizm yanlisi bir tutum çerçevesinde toprak beyinin dünya görü§ünü oldukça sert bir çekilde yargilar. Benzer durum, Aylak Adam'da C.'nin kendi öz babasina baki§ açisinda birebir yansimasini bulur. Ayçe'ye anlatiminda babasindan genel anlamda olumsuz bir §ekilde bahseden kahraman, annesinin ölümünün ardindan hayatinda bir baba imgesi olmadigini açikça dile getirir. Her ne kadar babasinin kendisine yeterli ilgi ve alakayi göstermedigini ifade etse de aslinda onun sagladigi imkânlarla yaçamini sürdüren mirasyedi genç, bunu da "Galiba babam sevgisizlik borcunu bana parayla ödüyordu" (Panayev, 2018, s. 152) diyerek açiklar. Roman boyunca babasini çagriçtiran her §eyin karçisinda oldugunu söyleyen C., aslina bakildiginda tam anlamiyla onunla ayni davraniçlari sergiler. Evlerindeki hizmetçiyle defalarca yakaladigi babasinin ilerleyen süreçte annesi yerine koydugu teyzesiyle iliçkisi oldugunu ögrenmesi üzerine ona olan nefreti iyice büyüyen C., her ne kadar babasini bu konuda büyük ö^üde eleçtirse de kendisi de hayatina sürekli olarak kadinlari alir. Hizli bir §ekilde süren a§k yaçami içerisinde debelenen kahraman, baba iktidarini simgeleyen eve kar§i da farkli bir tutuma sahiptir. Belki de bu amaçla ev odakli bir unsur olan evlilige kar§i olan C., birlikte oldugu kadinlarda girdigi cinsel iliçkilerde de genellikle evinde olmaktan kaçinir. Çogunlukla sinema ve kiraladigi pansiyon gibi kendi evinin uzaginda olan yerlerde buluçan C. için ev, babasini, babasinin cinsel yaçamini, teyzesiyle birlikte oldugu ve kendisine sayisiz kez §iddet uyguladigi, mutlu olmasinin mümkün olmadigi, çocukluk hayallerini elinden alan kirli bir mekândir (Ugurlu, 2008, s. 1719-1742).

Yapilan komparatistik incelemeden varilan sonuca göre, her iki eserin kahramaninin ya§am biçimleri, hayata baki§ açilari, davraniçlarinin kökeni ve eylemsizliklerinin gerekçeleri sosyolojik etmenlerden kaynagini alir. içerisinde bulunduklari çevrenin hareketlerine çekil verdikleri bu kahramanlarin kar§ila§tirmali ele alindiginda kendi dönemlerinin çocuklari oldugu sonucu çikar. Biri yaçanan siyasi çalkantilar döneminde hayata tutunmaya çaliçan insanlarin bir tablosu olarak temsil edilirken, digeri de modernizmin yol açtigi sosyolojik bir sorun olan yabancilaçmanin çagin bireyinin ruhunda yol açtigi büyük boçlugu simgeleyen bir rolde okuyucunun karçisina çikar. Bu

noktada her iki kahramanin da her ne kadar nitelikleri aksini yansitsa da aslinda i9erisinde bulunduklari sosyal ya§ami yansitmalarindan dolayi ne derece büyük sorumluluklar yüklendiklerini söylemek mümkündür. Birbirinden farkli dönemlerin temsilcileri olan iki eser, ayni zamanda insani merkeze alan edebiyatin uluslari ve temalari nasil birbirine baglayabilecegini de gözler önüne serer.

Sonu?

Ba§ibo§lugun, me§guliyetsizligin ve i§sizligin karakteristik özellikleri oldugu aylaklik, pek 90k edebiyat eserinde bu nitelikleriyle yansitilir. ivan Panayev'in Akrabalar ve Yusuf Atilgan'in Aylak Adam eserlerinde avare olma halini bütünüyle yansitan ba§kahramanlar, diger yandan aydin ve entelektüel yönleriyle resmedilirler. i9erisinde dogduklari kültürlerin sosyolojik bir sonucu olarak §ekil alan bu tiplemelerden Panayev'in Akrabalar'inin ba§kahramani Grigoriy Alekseyi9, genel anlamda hayata kar§i depresif bir baki§ a9isina sahip olmasindan dolayi kendi i9erisinde kurdugu dünyada inzivaya 9ekilen bir karakterdir. Bu anlamda toplumun kati normlarina kendince isyan eden kahraman, tarih boyunca topluluklara zor zamanlar ya§atan diaspora eylemine metaforik a9idan uygunluk saglar. Kendi topraklarinda ya§am alani edinemeyen insanlarin ana yurtlarini terk etmek zorunda hissetmeleri sonucunda ger9ekle§tirdikleri bu gö9 durumu, sosyal ya§amda var olma sikintisiyla bogu§an Grigoriy'in benliginde olu§turdugu evrenine siginmasiyla kar§ilik bulur. Diasporik ya§am §eklini neredeyse her davrani§inda yansitan kahraman, bu yönüyle Rus edebiyatinin önemli bir tiplemesi olan gereksiz insan kalibina farkli bir yorum katar. Türk edebiyatinda benzer tipleme, aylak adam adi altinda kendisini gösterir. Atilgan'in Aylak Adam eserinin ba§kahramani C., iyi egitimli, ancak donanimlarini hi9bir yerde kullanmayarak genel anlamda yeteneklerini heba eden bir ki§i olarak tanimlanir. Eylemlerindeki duraganligin, i9erisinde bulundugu modernitenin bir sonucu olmasi, kahramanin toplumdan yabancila§masina ve söz konusu olgunun türevi olan anomik ya§am §eklini benimsemesine yol a9ar. Akip giden zamanin i9erisinde yalnizca äna tutunabilen bu kahraman, kendisine dayatilan ilkelere ba§ibo§ bir hayat tarzi sürdürerek cevap verir. Sonu9 olarak görülüyor ki iki farkli kültürün 9iktisi olan gereksiz insan ve aylak adam, farkli toplumsal ko§ullar neticesinde beliren ancak benzer niteliklere sahip iki edebiyat tiplemesidir. Kar§ila§tirmali edebiyat biliminin verilerinden faydalanilarak incelenen bu iki edebiyat kahramaninin neredeyse ayni özellikleri yansitmasindan bir kez daha anla§ilmaktadir ki edebiyat, insana insani i9erisinde bulundugu ko§ullarin tüm yönleriyle anlatan ve bu nedenle de ulusal farkliliklari potasinda eriten önemli bir ileti§im aracidir.

Extended Abstract

In comparative literature, which aims to reveal how nations affect each other, and determine the extent of interaction and different interpretations, sometimes receivers and transmitters do not express themselves explicitly. An interaction between the two can occur in any form, such as essence, style, emotion, thought, imagination, and expression, and it can be seen simultaneously or in succession. From this point of view, influence does not follow a sequential line between cultures and literature; some have priority while others are left behind. In other words, a literary work in a nation's literature may not exist in other literature, or there can be a delay. These temporal shifts or non-proportionality can be seen in the context of many elements in the field of comparative literature, including subject, motif, theme, plot, character, or type. However, type and typology have an important place among these elements. One of the main functions of a type is to

represent a group and reflect their common features. The second is to show authors' attitudes towards a social segment and how they address it.

In the literature, countless types can be seen in many works. One of them, the idle or vagabond, are important heroic types frequently discussed in the literature, and, therefore, they often find a place in the literary field of nations with different names. The type "unnecessary human/vagabond," which came to the forefront in the 19th century, breaks new ground in literary life and begins to appear with various variations in the literary world. The "idle man" in Turkish literature is one of them. In this sense, this study focused on "idle man" and "unnecessary human/vagabond" typologies that appeared in different periods in Turkish and Russian literature but reflected the same characteristics in the works of Idle Man by Yusuf Atilgan and Relatives by Ivan Panayev. Thus, it aimed to bring the literature of two nations together on a common ground. With this goal, firstly the works were analyzed separately and then discussed in light of familiar aspects. The results of the comparative analysis suggested that the lifestyles of the protagonists of both works, their life perspectives, motivation, and the reasons underlying their inaction originated sociological factors. When both protagonists, who were shaped by their surroundings, are considered comparatively, it can be concluded that they are children of their time. These protagonists, who can only hold on to the period of time they are in, respond to the principles imposed on them by leading a rambling lifestyle. Shaped as a sociological consequence of the cultures in which they were born, these characters have a depressive outlook on life in general. As a result, it can be seen that the "unnecessary human/vagabond," man and the idle man, which are the outputs of two different cultures, are two literary types that emerged as a result of different social conditions but have similar qualities. It is understood once again that these two literary heroes, assessed by using comparative literature data, reflect almost the same characteristics, and that literature is an essential communication tool uncovering all aspects of people and therefore melts national differences in one pot.

Kaynak^a

Acehan, A. (2018). Yenile§me Dönemi Türk Hikäye ve Romaninda Aylak ve Aylaklik Kavrami. Route Educational and Social Science Journal, 5(13), 64-86.

Aktan Kü9ük, D. (2007). Türk Romaninda Aylaklik (1875-1960). istanbul: Bogazi9i Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi.

Arak, H. (2012). Kar§ila§tirmali Edebiyat Bilimi Komparatistin ElKitabi. istanbul: Hacettepe. Atilgan, Y. (2017). Aylak Adam. istanbul: Can Sanat Yayinlari.

Aydin, K. (2008). Kar§ila§tirmali Edebiyat Günümüz Postmodern Baglaminda Algilani§i. istanbul: Birey.

Ayta9, G. (1997). Kar§ila§tirmali Edebiyat Bilimi. Ankara: Gündogan Yayinlari.

Demir, F. (2013). Yusuf Atilgan'in Öykülerinde Bireyin Modernle§me Arzusu. Turkish Studies, 8(13), 761-773.

Gavrilova, Ye. A. (2018). Transformatsii obraza li§nego geloveka v sovremennoy russkoy literature. Ministerstvo obrazovaniya i nauki rossiyskoy federatsii, Federalnoye

gosudarstvennoye byudjetnoye obrazovatelnoye ugrejdeniye vis§ego obrazovaniya "Yujno-uralskiy gosudarstvenniy gumanitarno-pedagogigeskiy universitet", £elyabinsk.

Gelir, Y. & Tütak, M. (2017). Modernist Bir Yazar Olarak Yusuf Atilgan. Ulakbilge, 5(13), 10911108.

Güngör, B. (2021). Yusuf Atilgan Üzerine. Türk Dili, 42-46. https://www.tdk.gov.tr/wp-content/uploads/2021/06/Bilgin-G%C3%BCng%C3%B6r-_-YUSUF-ATILGAN-%C3%9CZER%C4%B0NE-_-5-.pdf.

Gürsoy, Y. (2021). Nadejda Teffi'nin Öykülerinde Olumsuz Anne Tipi. Uludag Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi SosyalBilimler Dergisi, 2(40), 527-546.

Ilica, S. (2015). Pu§kin ve Dekabristler. Avrasya incelemeleri Dergisi, 4(2), 204-223.

ioffe, F. M. (Sos.) (1962). ivan ivanovig Panayev izbranniye proizvedeniya, gosudarstvennoye izdatelstvo hudojestvennoy literaturi. Moskva.

Kaplan, M. (1996). Türk Edebiyati Üzerinde Ara§tirmalar 3 Tip Tahlilleri. istanbul: Dergah Yayinlari.

Karaman, A. S. (2019). Hakan Günday Romanlarinda Aylaklik ve Gündelik Ya§am. istanbul: istanbul Arel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dali, Yüksek Lisans Tezi.

Kefeli, E. (2006). Kar§ila§tirmali Edebiyat: Tanim, Yöntem ve incelemeler. Türkiye Ara§tirmalari Literatür Dergisi, 4(8), 331-350.

Kogal, A. (2010). Ahmet Mithat'tan Leyla Erbil'e Türk Edebiyatinda 'Aylak Tipi'nin Kültürel ve Dü§ünsel Geli§imi. SDÜFen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, (21), 209-226.

Koprivitsa, M. (2021). Personaji li§nih lyudey v istorii russkoy literaturi (v svete sotsialno-istorigeskih obstoyatelstv Rossii XVIII-XXI vv.). Zbornik Radova Filozofskogo Fakulteta LI, (1), 193-209.

Moran, B. (2018). Edebiyat üzerine: makaleler röportajlar. istanbul: ileti§im Yayinlari.

Nikolskiy, Ye. V. & Valgak, D. (2019). Tip li§nego geloveka v russkoy i polskoy literaturah («Zb^dny Czlowiek» Vs. «Bohater Werterowski»). LibriMagistri, 3(9), 93-123.

Nikolskiy, Ye. V. (2017). Yi§go raz o probleme li§nego geloveka v russkoy klassigeskoy literature. Art Logos, 2(2), 7-23.

Ojegov, S. i. & §vedova, N. Yu. (2009). Tolkoviy slovar russkogoyazika. Rossiyskaya akademiya nauk institut russkogo im. V. V. Vinogradova, Moskva.

Olcay, T. (2003). Rus EdebiyatindaDogalci Okul. istanbul: istanbul Üniversitesi Yayinlari.

Öksüz, G. (2012). 'Lermontov'un 'Zamanimizin Kahramani' Adli Romaninda Gereksiz insan ve Kadin Karakterlerin Önemi. Avrasya Uluslararasi Ara§tirmalar Dergisi, 1(1), 9-17.

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

Panayev, i. (2018). Akrabalar (gev. Duygu ikisivri). istanbul: Ayrinti.

Sakalli, C. (2014). Kar§ila§tirmali Yazinbilim ve Yazinlararasilik/Sanatlararasilik Üzerine. Ankara: Segkin.

Sazyek, H. (2010). Yusuf Atilgan'in Aylak Adam'i: C. Kitaplik, (142), 1-15.

Sutyagina, T. Ye. (2018). Li§niy çelovek i kayuççiysya dvoryanin: k voprosu o tipologii geroyev v russkoy literature. Aktualniyeproblemi filologii, (16), 204-216.

Tekin, M. (2009). Roman Sanati Romanin Unsurlari I. istanbul: Ötüken.

Tek§an, M. (2011). Karçilaçtirmali Edebiyat Bilimi. istanbul: Kriter.

Türk Dil Kurumu (2019). Tûrkçe Sözlük (Haz. §ükrü Haluk Akalin vd.). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayinlari.

Ugurlu, S. B. (2008). Yusuf Atilgan'da Baba imgesi: Psikanalitik bir Yaklaçim. 38. ICANAS (Uluslararasi Asya ve Kuzey Afrika Çaliçmalari Kongresi), (4), 1719-1742.

Yildirim, i. M. (2017). "Yusuf Atilgan'in Romanlarinda Kahraman Tipolojisi", Uluslararasi Tûrkçe Edebiyat Kültür Egitim Dergisi, 6(4), 2493-2502.

"Panayev ivan ivanoviç - biografiya", Aphorisme.ru, http://www.aphorisme.ru/about-authors/panaev/?q=6715, (30.03.2022).

Etik Beyan/Ethical Statement: Bu çaliçmanin hazirlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyuldugu ve yararlanilan tüm çaliçmalarin kaynakçada belirtildigi beyan olunur. / It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited. Çatiçma beyani/Declaration of Conflict: Çaliçmada kiçi ya da kurumlar arasi çikar çatiçmasinin olmadigi beyan olunur. / It is declared that there is no conflict of interest between individuals or institutions in the study. Telif Hakki&Lisans/Copyright&License: Yazarlar dergide yayinlanan çaliçmalarinin telif hakkina sahiptirler ve çaliçmalari CC BY-NC 4. 0 lisansi altinda yayimlanmaktadir. / Authors publishing with the j ournal retain the copyright to their work licensed under the CC BY-NC 4.0

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.