Научная статья на тему 'MAKÂSIDIN ÜÇ İLKESİ, (Ahmed er-Reysûnî, Çev. Mustafa Maşalı, İstanbul: Pınar Yayınları, 1. Baskı, Nisan 2020, 100 sy.)'

MAKÂSIDIN ÜÇ İLKESİ, (Ahmed er-Reysûnî, Çev. Mustafa Maşalı, İstanbul: Pınar Yayınları, 1. Baskı, Nisan 2020, 100 sy.) Текст научной статьи по специальности «Философия, этика, религиоведение»

CC BY
39
16
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Ahmed Reysuni / Makâsının Üç İlkesi / Mustafa Maşalı / Ahmed Reysuni / Makâsının Üç İlkesi / Mustafa Maşalı
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Текст научной работы на тему «MAKÂSIDIN ÜÇ İLKESİ, (Ahmed er-Reysûnî, Çev. Mustafa Maşalı, İstanbul: Pınar Yayınları, 1. Baskı, Nisan 2020, 100 sy.)»

The Journal of Academic Social Science Studies Yil: 16 - Sayi: 94 , s. 419-426, Bahar 2023

MAKÂSIDIN ÛÇ iLKESi, (Ahmed er-Reysûnî, Çev. Mustafa Ma§ali, istanbul: Pinar Yayinlari, 1. Baski, Nisan 2020, 100 sy.)* **

Dr. Ögr. Üyesi Nizamettin Ergüven ORCID ID: https://orcid.org/0000-0002-4807-7635 Mersin Üniversitesi, islami ilimler Fakültesi, Fikih Anabilim Dali, Mersin - TURKIYE

Makale Geçmiji

Kapak

Geliç: 13.01.2022 Kabul: 22.03.2023 On-line Yayin: 30.03.2023

Anahtar Kelimeler

Ahmed Reysuni Makâsinin Uç Ilkesi Mustafa Maçali

Kitap incelemesi

Bu kitap inceleme yazisi, intihal.net tarafindan taranmiçtir. Bu kitap inceleme yazisi, Creative Commons lisansi altindadir. Bu kitap inceleme yazisi için etik kurul onayi gerekmemektedir.

DOI:

http://dx.doi.org/10.29228/JASSS.68875

Atif Bilgisi / Reference Information

Ergüven, N. (2023). Makâsidin Uç Ilkesi, (Ahmed er-Reysûnî, Çev. Mustafa Maçali, Istanbul: Pinar Yayinlari, 1. Baski, Nisan 2020, 100 sy.). Jass Studies-The Journal of Academic Social Science Studies, 16(94), 419-426.

The Journal of Academic Social Science Studies Year: 16 - Number: 94 , p. 419-426, Spring 2023

MAKÄSIDIN iLKESi, (Ahmed er-Reysuni, Trans. Mustafa Ma§ah, istanbul: Pinar Publications, 1s Edition, April 2020,100 p.)* **

Asst. Prof. Dr. Nizamettin Ergüven Mersin University, Faculty of Islamic Sciences, Department of Fiqh, Mersin - TURKEY

Artcile Histo

ry

Cover

Submitted: 13.01.2022 Accepted: 22.03.2023 Published Online: 30.03.2023

Keywords

Ahmed Reysuni Makasmm Ug ilkesi Mustafa Ma§ali

Book Review

* This book review was checked by Intihal.net. This book review is under the Creative Commons license. Ethics committee approval is not required for this book

DOI:

http://dx.doi.org/10.29228/JASSS.68875

Ahmed er-Reysüni, 1953 Fas dogumludur. 1978'de Kayravan Üniversitesi §eriat Fakültesinden mezun olmugtur. ^egitli kurumlarda yönetidlik ve ögretim üyeligi görevlerinde bulunmugtur. Birgok sivil toplum kurulugunun galigmalarinda görevler üstlenmigtir Örnegin ilmi kigiligiyle öne gikmasindan dolayi 2018'de Dünya Müslüman Alimler Birligi Bagkanligi'na segilmigtir. Ancak Agustos 2022'de Cezayir ile Moritanya arasindaki siyasi tartigmalar hakkindaki bir ifadesi yüzünden elegtirilere maruz kalmig ve bu görevinden istifa etmek zorunda kalmigtir. Reysüni tecdid, makäsid, gura ve ictihäd konularinda eserler kaleme almigtir. Bu konudaki eserlerinden bazilari Türkiye'deki okurlari igin tercüme edilmigtir. Bunlar, §ätibi'de Makäsid Nazariyesi, islam Hukuk Prensipleri, islam Hukuk Felsefesi, §urä-Subjektifligin ve Bencilligin Tiranligindan Kurtulmak ve bu galigmada ele alinan Makäsid'in Üg ilkesi adli eserleridir. Ayrica Türkiye Diyanet Vakfi Ansiklopedisinde "§ätibi" maddesini yazma görevi de ilgili nitelikli galigmalari nedeniyle ona verilmigtir.

Ahmed er-Reysüni 1435/2014'de kaleme aldigi Makäsidin Üg ilkesi aldi kitabini adindan da anlagildigi üzere illet, istislah ve dogacak sonuglari dikkate alma ilkesi diye üg baglik halinde iglemektedir. Kitaba makäsid ilminin tarihi geligimi hakkinda bilgi verdigi bir girijle baglamaktadir. Bu bölümden anlagildigina göre, Makäsidü'§-§eria' ilminin vücuda geliginin Endülüslü Mäliki fakihi ibrähim b. Müsä eg-§ätibi'nin (ö. 790/1388) el-Muväfäkät adli eseriyle gergeklegtigini, ama bu ilmin müstakil ilim olarak kurucusunun Mekäsidü'§-§eria'ati'l-islämiyye adli eseriyle Muhammed Tähir ibn Agür (ö. 1973) oldugunu kabul etmektedir. (s.11)

Reysüni, makäsid ilminin diger islämi ilimler gibi bagka ilimlerden dogdugunu söylemektedir. Fikih usulünün makäsid ilmine, makäsid ilminin fikih usulüne ihtiyag duymasinin bu ilmin bagimsiz oluguna ve fikih usulüne göre farkliliklarinin bulunmasina engel tegkil etmeyecegini ileri sürer. Bu konuda 1434/2014'te yayimlanan Ma'lumatu zäyed lil-kavä'idi'l-fikhiyye ve'l-usüliyye adli ansiklopedinin 421 üg cildinin makäsidü'§-§eria'nin tespit yöntemleri ile ilgili yüz kuraldan bahsetmesine binaen gunlari ileri

- sürmektedir: "Herhangi bir disipline ait kurallarin ortaya giki§i, o disiplinin olgunla§tiginin ve bagimsizlik

kazandiginin en güglü göstergesidir." (s.9) Günümüzde bu ilmin otoriteleri, tarihi, sorunlari, eserleri, bölümleri, alanlari, temel ilkeleri, kurallari, onu ayricalikli kilan fonksiyonlari bulundugundan, artik bir ilmi müstakil kilan unsurlar agisindan makäsidü'§-§eria' ilminin higbir eksiginin kalmadigini öznenin "otoriteleri" oldugu anlagiliyor..( her ne kadar yüklem gogul olmasa da).. Onun belirttigine göre... higbir eksigi kalmamigtir.. gibi cümle kullanilabilir.. ya da yazar tarafindan cümle düzeltilmelidir. Ayrica Reysüni erken dönem älimlere göre makäsid merkezli gikarimlarin häciyät veya tahsiniyät kabilinden görüldügünü ama günümüzde yapilan galigmalarda zaruriyät kapsaminda kabul edildigini söylemektedir. (s. 9)

Yazarin ifadelerinden anlagildigina göre kitabini kaleme alma gerekgesi, yeni dogan söz konusu ilmi desteklemek, esas ve kurallarini pekigtirmek igin ana unsur ve ilkelerinden üg tanesini -ekstra bir incelemeye ve izaha tabi tutmak suretiyle- ele almaktir. (s.9)

Müellif üg ilke arasinda kitabin birinci bölümünde ta'lil ilkesine deginmektedir. Bu konu bagligi altinda; ta'lil ve kisimlari, ta'abbüd ve ta'lil arasindaki dini hükümler, hükümlerin ta'lili ve bunun hükümlerin düzenlemesi ve yorumlanmasina etkisi konularini iglemigtir. Ta'lil'i, hükümlerin illetlerini ortaya gikarmak ve agikliga kavugtumak, olarak tanimlamaktadir. §ätibi'nin ta'lili tanimlarken usül ve fikih älimlerinin kiyas delili igin gerekli gördügü zahir ve munzabit (istikrarli) gekli delil degil, maslahat ve makäsid merkezli ta'lil oldugunu ifade eder. Bu yönüyle ta'lil, makäsid ilminin temelini olugturmaktadir. Yazar, ihtilaf ve tartigmaya konu olmayan ve ilahi hükümlerin kullarin maslahati ile illetlendirildigi konusunda önceki ulama arasinda gibh-i icma (görüg birligi seviyesinde bir ittifak) bulunduguna dair Mustafa §elebi'nin görügüne deginmigtir. Devaminda,

"Fikih älimlerinin gergekle§tirdigi illetlendirmeler, §eriatin ibadetler, ädetler, muamelät, cinayät... gibi bütün ba§liklari ile ilgili olarak gergekle§mi§ olup sayisi fazladir. Bu da ümmetin älimlerinin geneli

Makâsidin Ûç ilkesi, (Ahmed er-Reysûnî, Çev. Mustafa Ma§ah, istanbul: Pinar Yayinlari, 1. Baski, Nisan 2020, 100 sy.).

nezdinde 'Allah'm dini, geriat ve hükümleri, bütün bunlar ta'lîle elverigli ve gayeleri aklen kavranabilir niteliktedir ve bunun dayanagi da insanlarin hayatinin, mutluluk ve armmasmm bagli bulundugu yüce hikmetler ve muteber maslahatlardir' geklindeki köklü bir inancin var olduguna delalet etmemektedir. "(18)

diyerek makâsidin müstakil bir ilim olarak geçmiç ulema arasinda dile gelmemesine ragmen makâsidin temel taçlarindan olan ta'lîl dûçûncesinin, fakihlerin fikhî faaliyetlerini kendisine dayanarak gerçekleçtirdikleri ve çer'i hükümleri de gerekleri dogrultusunda degerlendirdikleri daimi bir uygulama olageldigini kabul etmektedir.

Reysûnî ta'lîl konusunda meselenin derinlemesine anlama ve açikliga kavuçmasi için Çatîbî'den de alintilar yaparak örneklendirmeler üzerinden konuyu içlemektedir. Ilk olarak ibadetlerle alakali ta'lîl'i verilen bazi ayetleri (Enbiya 21/107; Zariyât 51/56; Bakara 2/150,179,183; Ankâbût 29/45;...) zikrederek istikra yöntemiyle bir illete bagli olmanin çeriatin bütün tafsili/detay hükümleri için geçerli olabilecegiyle ilgili Çâtibî'nin görügünü paylaçmaktadir. Ikinci olarak Peygamberlerin gônderiliç amaçlarinin ve gönderilmesine sebep olan hususlarin illetlerinin bahsedildigi ayetleri ( Hadîd 57/25; Çûrâ 42/15; Tâhâ 20/123-124; Cuma 62/2;.) delil olarak getirmektedir. Son olarak Peygamberlerin kullarin maslahati için çabaladiklari ve bunu amaçladiklari ile alakali ayetleri (Tevbe 9/128; Hud 11/8488;.) siralamaktadir.

Reysûnî hükümlerin ta'abbudî ve mu'allel yönlerine deginmiç, ta'abbudî hükümlerin varligini kabul etmekle birlikte cumhur ulema nezdinde kabul edilen "hükümlerde asil olan ta'abbud degil ma'kuliyyettir" ilkesinin genel geçer bir ilke oldugunu, ta'abbudî hükümlerin mu'allel hükümlere göre az ve istisnaî oldugunu kabul eder. Dinde ta'abbudî sayilan abdest ve namaz gibi ibadetler konusunda bile fakihler tarafindan birçok illetlendirmenin yapildigini bu açidan ta'abbudî kabul edilen birçok hükmün de aslinda ma'kul bir açiklamasinin olabilecegini kabul etmektedir. Her hükmün bir hikmet ve maslahatinin bulundugunu, illetin tespit edilememesinin insani acziyetten kaynaklandigini ileri sürmektedir. Ta'lîlin hiçbir zaman ta'abbudle çeliçmeyecegini dile getirir. Ta'lîl meselesinin çer'i hükümlerin anlaçilmasi, dayanaklarinin tespiti, hedeflerinin belirlenmesi ve kiyasa dayanak teçkil etmesi noktasinda büyük bir etkisinin oldugunu belirtir. Dini hükümlerin maksat ve maslahatini anlamayan kiçi, dini hükümlerin temel gayeleri diçinda anlamiç olacagini, ictihâdin faaliyet alaninin illetlerin içletilmesi sayesinde ancak geniçleyebilecegini kabul eder. Illetlerin içletilip ictihâdlar için alan açilmasi hususu da, siradan bir konu olmayip bu konuda yetkin olan ulemanin ancak baçarabilecegi bir konu olduguna, buna dikkat edilmemesi halinde keyfi çikarimla ictihâda kalkiçmanin tehlikeli sonuçlar dogurma ihtimaline dikkatleri çeker.(s. 37-38)

Yazar ta'lîl ilkesi baglaminda hükümlerin ta'lîle tabi tutulmasinin yararini ortaya koyan bir dizi örnek vermektedir. Fikih kitaplarinda konu edinilen meselelerden, kadinlarin erkeklerle cemaat namazi kilarken arka safta olanlarin daha çok sevap aldigi konusu, müellefe-i kulûb'a zekât verilmemesi meselesi ile savaçin meçruiyeti konulari hususunda ayet ve hadisler dikkate alinarak fakihlerin illet bulma yöntemlerine deginmektedir. Özellikle savaçin/cihadin meçruiyet zemini hakkinda ilgili ayetlerden ve Res^üllattin uygulamalarindan yaptigi ta'lîl tespitlerini maddeler halinde çôyle özetlemektedir: "

1- Yalnizca savag araciligiyla bertaraf edilen zulmün giderilmesi amaciyla

2- Çaresiz mazlumlarin özel bir §ekilde korunmasi

3- Misliyle mukabelede bulunma ve sava§a savagla kargilik verme hakki

4- Din konusunda fitnenin ortadan kaldirilmasi ve dinin Allah'a ait olmasi

islam'da savagin megruiyeti, bu sebepler ve amaçlar üzerine oturtulmugtur. " (s. 50-51)

Reysûnî makâsidin ^ ilkesinden ikincisi olarak, istislahi konu edinmiçtir. Istislah'i ta'lîl ilkesinin dogrudan bir uzantisi olarak kabul etmektedir. Ulema nezdinde istislahin; salah ve maslahati talep etmek, bu ikisini hedeflemek, temin edilmelerini ve korunmalarini saglamak sebebiyle sarilmak,

422

mevcut ya da muhtemel olan fesadin önlenmesi olarak tanimlandigini belirtmektedir. (s. 53) Yazar, istislah ilkesi'ni gegmig ulemanin maslahatla ilgili "§eriatin maksatlari, yalnizca maslahatlarin temini ve mefsedetlerin giderilmesinden ibarettir," sözü üzerine bina etmektedir.

Yazar, istislah ilkesini üg baglik altinda iglemigtir. Birincisi, yaratma ve yasama konularina iligkin ilahi istislah; ikincisi, ger'i naslari anlama ve uygulamaya iligkin istislah; ügüncüsü, hakkinda nas bulunmayan hususlara iligkin istislah. Allah Teälä'dan sadir olan istislahi, O'nun kullari igin iyi olani (salah) onlarin yararina olan geyleri (mesälih) ve bunlarin sebeplerini hazirlamig ve hazirliyor olmasi, kullarin da yararlarina olan geyle yükümlü tutmasi olarak agiklar. Yüce Allah sorumlu tuttuklariyla ya kullarinin iyiligini istemekte ya da onlar adina onlarin yararina olani uygun gördügünü söyler. Bu istislah kapsaminda hem O'nun fiilleri hem de kevni ve tegrii hükümlerinin dähil oldugunu kabul eder. Allah Teälä'nin mahlükatina yönelik istislahinin her geyde tecelli ettigini belirtmekte, buna insan aklinin ve gabasinin ürünü olan icatlar, sistemler ve medeniyetler her geyden önce Allah'in onlara ihsan ettigi, sundugu ve hazirladigi güg, yetenek ve vasitalarin ürünü oldugunu, bunun birgok ayette ifade edilen Yüce Allah'in kullarina olan lütfu kapsamina girdigini savunmaktadir. Reysüni, bunun bir sonucu olarak insanin; kevni, akli ve tegrii palandaki bütün yarar gözetme gekillerinin kendi namina bir araya geldigi yegäne varlik olarak kabul edildigini ifade etmektedir. Dini hükümlerin bu dünyada bizim onurumuzu, irzimizi, aklimizi, canimizi, malimizi, ruh ve beden sagligimizi, görünen-görünmeyen ve bilinen-bilinmeyen diger maslahatlarimizi muhafaza ettigini, bunun akabinde ise ahiret hayatinin uhrevi mükäfatini temin ettigini "Erkek ve kadin, mümin olarak kim amel iglerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yagatiriz. Ve mükäfatlarini, elbette yapmakta olduklarinin en güzeli ile veririz" (Nahl 16/97) ayetini delil getirerek savunmaktadir. (s. 60-61)

Istislah ilkesinin ikinci konusu olarak, "naslari anlama ve hayata gegirme baglaminda istislah"i 423 agikliga kavugturmaya galigmaktadir. Yazar, bununla ger'i naslari anlama üzerine akil yürütürken

- (nazar) ve onlari pratige aktarirken maslahati dikkate almayi kastettigini belirtmektedir. Bu konuda

yanlig anlagilmalarin önüne gegmek igin gu hatirlatmayi yapmaktadir:

"§er'i naslari yorumlamada maslahati dikkate almak, naslara ihanet etmek veya onlar üzerinde bir tahakküm olugturmak ya da onlari iglevsiz häle getirmek degil, aksine olsa olsa naslari iyi anlamaktir, onlara saglikli yaklagmaktir, maksatlari bilinenleri igletmek ve hükümle birlikte var olmasini saglamaktir. §u hälde istislah, metodolojik agidan küllilerle cüzileri bir araya getirme gekillerinden biri ve bunlarin birinden hareketle digerine ulagma gabasi olmaktadir." (s. 63)

Yazar istislah ilkesinin ügüncü bagligi olarak, "hakkinda nas olmayan hususlarda istislah" gegidini anlatmaktadir. Bu gegit istislah ile fikih usulünde kastedilen, hakkinda özel bir nas ve belirli bir hüküm bulunmayan meselelerde, hükümlerin tespiti igin ger'i bir delil olarak kabul edilen maslahati kastettigini belirtmektedir. Maslahatin bir delil olarak kabul edilmesinin tarihi geligimi hakkinda bilgi verdikten sonra, konuyla ilgili örnekler vermekte ve hakkinda nas olmayan hususlarda istislaha bagvurma yönteminin sürekli ve kesintisiz olarak genigleyip önemini artirdigina deginmektedir. Bunun sebebini, nassa baglanmamig olay ve durumlarin giderek artmasi, fertlerin, devletlerin ve toplumlarin hayatinda büyük gapli maslahatlarin ve mefsedetlerin kendini göstermesi olarak ileri sürmektedir. Bu tür sorunlarin makäsit merkezli istislah anlayigi, anilan geligmeleri hükme baglama, önem ve ölgüsüne göre de onlara muamelede bulunma noktasinda esas alinir kaynak olma vasfini korudugunu kabul etmektedir. Bu kaynagin muamelat ve yeni geligmeler hususunda günümüzde ne yazik ki az kullanildigindan yakinmaktadir. Bu konuda bazi ilmi gevrelerin dile getirdigi gu elegtiriye katilmaktadir:

"Farz-i kifäyeler neredeyse cenaze ve bogulan kimseyi kurtarma ile sinirlandirilmigtir. Egitimin tüm alanlarda ve düzeylerde yayginlagtirilip geligtirilmesi, islam'in davet ve kültürünün bütün diller araciligiyla tüm dünyaya yayilmasi, haklarin savunulmasi, kötülüklerin engellenmesi, bagta bizzat bilim

Makâsidin Ûç ilkesi, (Ahmed er-Reysûnî, Çev. Mustafa Maçali, istanbul: Pinar Yayinlari, 1. Baski, Nisan 2020, 100 sy.).

adamlari olmak üzere insanlarin hürriyet ve onurunun korunmasi söz konusu oldugunda konuçulmamaktadir. Yine endüstriyel alanlarda yetkinlik ve baçari gösterilmesi, kamu servetinin korunup artirilmasi, bütün alanlarda bagimsizlik ve egemenligin muhafazasi, yönetim ve siyasetin hukuki esaslar ve meçveret üzerine oturtulmasi gibi konularda âlimlerin -çok azi hariç- sesi kisilmakta ya da kesilmektedir." (s. 72)

Fikhî dügüncede maslahat dügüncesinin gözden kaybolmasinin sonuçlarindan birinin de Müslümanlarin yöneticilerinin, artik kapsayici ve iyilegtirici olmadigi gerekçesiyle, Müslümanlarin sorunlarina ve devletlerinin ihtiyaçlarina yönelik dine dayali fikhî çözümler getirmekten kaçinmalari, bireysel görüglerini ve despotik egilimlerini hâkim kilmaya yönelmelerinin, akabinde ise saldirgan hegemonik devletler tarafindan kendilerine dikte ettirilmig sistemler, kanunlar, siyasetler ve çözümler önünde boyun egmig olmalarina sebep oldugundan yakinmaktadir.

Reysûnî makâsidin щüncü ilkesi olarak "Dogacak sonuçlari dikkate alma ilkesi"ni ele almaktadir. Bu kaidenin, Çâtibî öne çikarmadan önce adi sani anilir bir gey olmadigini belirtmektedir. Ondan sonra bu ilkenin fikih alaninda kötülüge giden yollari kapama anlamindaki seddü zeraî ilkesiyle arasindaki baglantidan dolayi onun gölgesinde kaldigi için fazla ilgi görmediginden bahsetmekte, ancak günümüzde bu ilkenin büyük ilgi görmekte oldugunu, hakkinda müstakil eserlerin ve çegitli aragtirmalarin yapildigindan hak ettigi ilgiyi gördügünü ileri sürmektedir.

Yazar bu ilkeyi gu iki baglik atinda incelemektedir. Bunlardan biri, gimdiyi dikkate alma ve dogacak sonuçlari göz önünde bulundurma arasinda din; ikincisi, dogacak sonuçlar ve makâsid. Fikih ve fikih usulü terminolojisinde "sonucu dikkate almak"; bakiglari, fiilin gelecekte varmasi mümkün geligmelere ve etkilegimlere çevirmek, akabinde de onlari bu fiil üzerine yürütülen ictihad ve hüküm faaliyetinde esas alinan dayanaklara dâhil etmeyi ifade etmektedir. Daha açik bir ifadeyle "sonuçlari dikkate alma" ilkesi, hem gimdiyi ve bunun götürecegi sonucu, hem de mevcut durumu ve gelecegi, ictihâd prensibi hesaba kattigindan dolayi, olaylarin gelecekte raci olacagi muhtemel geligmeleri dikkate almak ve onlarin reel, hali hazir durumlari ile anlik sonuçlariyla iktifa etmemeyi ifade ettigini beyan etmektedir. (s. 76-77)

Reysûnî'nin bu ilkede, asil olarak yogunlagtigi ve dikkatleri üstüne çekmeyi istedigi husus, sonucu dikkate almanin, sadece, ictihâda ve olaylara uyarlamaya dayali olarak ulagilan ahkâmin, yeni kargilagilan veya zuhur eden ya da öngörülen durum, aksilik ve geligmelere uygulanmasi olmadigi, asil maksadin vahye dayali dinin tesis edilmesi ve onun naslarla belirlenen hükümlerinin yapilandirilmasi itibariyla da sahip oldugu yeri belirleme oldugunu ileri sürmektedir. Asil ifade etmek istedigi husus ona göre geriat, kurulugundan ve baglangicindan itibaren fiillerin gerek mevcut durumlari ve sonuçlari gerek bugünleri ve yarinlari gerekse baglangiçlari ve sonlari ile ilgili olarak hüküm vaz'etmigtir. Çimdiki durumu ile sonucu ayni anda dikkate alma esasi üzerine kurulu oldugu anlamina geldigini belirtmektir. Ona göre, sonucun dikkate alinmasi, sakli tuttugumuz ve özel durumlarda igletmek amaciyla göreve çagirdigimiz salt ictihâdi bir kaynak degil; aksine geriatin belirledigi hükümlerin tamaminda mevcudiyeti ve iglevi bulunan bir esastir. Bu ilkeyi esas alan fikih ve usûl bilginleri, geriatin nassa dayali hükümlerinin sonuç eksenli boyutlarini kavramaya çaligmanin ötesinde bir gey yapmamiglar, bilahare ictihâda dayali meselelerde sonuçlara itibar etme metodunu takip etmiglerdir. Ona göre, bu bilgi igiginda dügünüldügünde fakihler ve usûlœlere göre ictihâd etkinliginde sonuca itibar etmek, geriatin esas ve maksadinda, ayrica hükümlerinde köklü bir mevcudiyeti olan sonucu dikkate almanin uzantisindan bagka bir gey olmadigini ortaya koymaktadir.

Müellif, sonuçlari dikkate alma ilkesinin geriatte gözetildigine dair hususu; mükellef için ferdi ve toplumsal yönüyle maslahati büyük olan namaz emrini, malin korunmasi ve dolayli yönden canin korunmasi amaciyla hirsizin elinin kesilmesini, mahremiyetin korunmasi amaciyla halvetin yasaklanmasi, ferdi ve toplumsal açidan insanin gelecegi ile ilgili maslahatin korunmasi için nikâhin

424

emredilmesi örnekleri üzerinden anlatmigtir. Bu örneklerde ve geriatin diger emir ve yasaklarinin tümünde de yalnizca mevcut durumlari ve anlik keyfiyetleri sebebiyle degil, olugturduklari gidigatlar, sonuçlar ve çegitli etkileri sebebiyle bu hükümlerin vaz edildigini kabul etmektedir. (s. 81)

"Sonuçlari dikkate alma ve makâsid" bagligi altinda ise yazar, sonuçlari dikkate almak mevcut ve müstakbel maslahatlari gözeten dini maksatlari göz önünde bulundurmaktan ibaret saymakta, böyle oldugu için de lstislah gekillerinden biri ve onun bir alt birimi olarak kabul etmekte; bunun bir sonucu olarak, tam anlamiyla ve mükemmel gekliyle lstislahi, anlik ve ileriye dönük, mevcut ve müstakbel maslahatlari gözetmek olarak tanimlamaktadir.

Reysûnî'ye göre, ger'i hükümlerin vazedilme amaci, kullarin hem dünya hem de ahirete müteallik menfaatlerine matuf oldugu gerçegini göz önünde bulundurdugumuzda, ger'i hükümlerde sonuçlari dikkate alma, ger'i makâsidin ikinci ayagini, hatta -abartisiz- en büyük ayagini olugturmakta, sonuçlar itibariyla göz önünde bulundurulan maksatlar, hali hazirda gözetilenlerden kat be kat fazla olmaktadir. Çûnkû gimdi, yani içinde yagadigimiz an, sinirli ve kisa sürelidir, sonuçlar ise uzun vadeli ve sinirsizdir.

Müellif sonucu dikkate alma ilkesininin, vazedilen hükmün temelinde göz önünde bulundurulmakta oldugunu kabul etmekte, devaminda ise gu hususa dikkatleri çekmektedir:

"Daha sonra ise müctehid gelmekte ve de insanlarin durumlari, kigisel ve sosyal özellikleri gibi kendini yenileyen hususlara göre arizi ve degigken muhtemel sonuçlari gözleme tabi tutmaktadir. Bu gözlem kimi zaman müctehidi, asli itibariyla gayrimegru olan meselelerde onlarin megru oldugunu söylemeye ya da asli itibariyla megru olmayan hakkinda da megru oldugunu kabule sevk eder. Bütün bunlar ger'i maksatlarin iglevsel olani ile olmayani dogrultusunda cereyan etmektedir..." (s. 87)

Yazar, günümüzde sonuçlari dikkate almadan fetva veren ulemayla alakali kendilerine birçok 425 gikâyet geldigini belirtmektedir. Bu husus, igin ehli müctehidin olguyu ve onun ileride doguracagi sonucu anlama noktasinda çaba sergilemeyi, içinde bulunulan ani ve onun ne gibi geligmelere gebe oldugunu kavrama kudretine sahip olmayi gerektigini belirtmektedir. Bu igin kolay olmadigini makâsid ilminin kurucusu olarak kabul ettigi Ibn Agur'un gu ifadeleriyle desteklemektedir:

"Maslahat ve mefsedetlerin, fiillerden kasda veya sonuca bagli olarak husule gelmeleri itibariyla bir bagka taksimati söz konusudur ki bu, fakihin maharetini dikkate alan bir taksimattir. Zira maslahat ve mefsedetleri, saglikli dügünme kabiliyetine sahip olanlar dahi kimi zaman neredeyse bütünüyle göremeyebilirler... Maslahat ve mefsedetlere ait detaylar/incelikler ile onlarin etkileri, onlari temin etme vasitalari, igte bu karmakarigik bir alan olup (meseleyi) fark etme, fark edememe, benimseme ve reddetme bakimindan akillarin idrakinin farklilik arz ettigi, buna bagli olarak da birtakim hile ve bahanelerin varlik gösterdigi, illetleri kavrama ya da kavrayamamanin söz konusu oldugu, hüküm farkliliklarinin ortaya çiktigi, islam geriatinin evrensellik ve ebedilik vasfini elde ettigi alan da burasidir. "

Müellif sonucun dikkate alinmasi ilkesi ile ilgili olarak Hz. Peygamber'in Muaz b. Cebel ile gu diyalogunu örnek olarak vermektedir: "'Ey Muaz! Allah'in kullari üzerindeki hakkini ve kullarin da Allah üzerindeki hakkini biliyor musun?' Ben Allah ve Resulü en iyi bilendir, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber göyle buyurdu: 'Allah'in kullari üzerindeki hakki onlarin Allah'a kullukta bulunmalari, ona hiçbir geyi ortak kogmamalaridir. Kullarin Allah üzerindeki hakki ise kendisine hiçbir geyi ortak kogmayan kimseye azap etmemesidir' Bunun üzerine ben, Ey Allah'in Resulü! Insanlara bunu müjdeleyeyim mi? diye sordum. O da 'Müjdeyi verme, aksi takdirde buna bel baglarlar' buyurdu. "

Reysûnî son olarak "sonuçlari dikkate alma" ilkesi hususunda sahabeden Hz. Ömer'in fethedilen yerlerle alakali, öncesinden farkli olarak fetheden kigilere birakilmayip, idarenin ihtiyaçlari için harcanmasi gerektigi konusunda sahabeyle istigare edip vardigi kararda da bu ilkenin esas alindigini belirtmektedir. Son örnek olarak, Imamü'l-Harameyn'in zaruretler konusundaki ictihâdlarinin gekil verdigi "Umumi hacetler/ihtiyaçlar, hususi zaruretler konumunda kabul edilir"

Makâsidin Ü ilkesi, (Ahmed er-Reysûnî, Çev. Mustafa Maçali, istanbul: Pinar Yayinlari, 1. Baski, Nisan 2020, 100 sy.).

kaidesinin de asil olarak, makâsidin ^ ilkesinden biri olan "sonuçlari dikkate alinmasi" ilkesinin bir sonucu oldugunu kabul ederek kitabini sonlandirmaktadir.

Ahmed Reysuni Makâsidin Ü ilkesi adli bu kitabinda makâsldü'g-gerîanln esaslarini pekigtirmek için ta'lîl, istislâh ve dogacak sonuçlari dikkate alma ilkelerini ele almigtir. Öndan önce özellikle Çatibî'nin ve ibn Agûr'un üzerinde durdugu bu ilkeleri daha anlagilir ve diger âlimlerden alintilarla birlikte gerekli örneklendirmelerle açiklayarak okuyucuya sunmaktadir. Reysuni'nin makâsidin, dim hükümlerin sadece ma'kulat olanlarinda degil diger kismini olugturan ta'abbudî hükümlerde bile göz önüne alinan mana ve hikmetler olarak tanitmasi ve özellikle Çar'i hükümlerde dogacak sonuçlari dikkate alma makâsid ilkesine dikkat çekmesinin, daha önce bu konuda yapilan çaligmalara göre bu çaligmanin özgün tarafini olugturdugunu söyleyebiliriz. Reysûnî'nin Makâsidin Uç ilkesi adli eserini TCrkçe'ye de çevrilen izzeddin b. Abdusselam'in islami Hükümlerin Esaslari ve Hikmetleri, Çâtibî'nin el-Muvafâkât, Çah Veliyullah Dihlevî'nin islam Dü§ünce Rehberi/H^ce№Mhi'lBliga adli eseri ile islam Hukuk Felsefesi adiyla tercüme edilen ibn Agur, Subhi Recep Mahmesânî, Câsir Avde ile Allal el-Fâsî'nin eserlerinin bir tekmîlesi hükmündedir. Bu yönüyle fikih usû№ makâsid konusunda çaligma yapan hocalarimizin okumasi gereken kitaplar arasinda mutlaka yer vermeleri gereken bir kitaptir, denilirse yeridir. Bu kitabin Türkiye'deki okurlara daha faydali olmasi için yayin evinin yeni baskilarda, kitapta anlatim bozuklugu denilebilecek bazi cümle ve ifadeler ile noktalama konusundaki yanliglarin ciddi bir editöryal incelemeye tabi tutulmasinda fayda vardir.

"COPE-Dergi Editörleri için Davraniç Kurallari ve En iyi Uygulama ilkeleri" beyanlari:

Etik Kurul Belgesi: Bu çaligma için etik kurul onayi gerekmemektedir.

Çikar Çatiçmasi Beyani: Bu kitap degerlendirme yazisinin aragtirmasi, yazarligi veya yayinlanmasiyla ilgili olarak yazarin potansiyel bir çikar çatigmasi yoktur.

Finansal Destek: Bu kitap degerlendirme yazisinin aragtirma ve yazim agamasinda herhangi kigi/kurum veya kuruluglar tarafindan finansal destek alinmadigi bildirilmigtir.

Destek ve Teçekkûr Beyani: -

Çifte Kör Hakem Degerlendirmesi: Dig-bagimsiz

Bu makale, Creative Commons Atif-GayriTicari 4.0 Uluslararasi Lisansi lie lisanslanmigtir.

The following statements are made in the framework of "COPE-Code of Conduct and Best Practices Guidelines for Journal Editors":

Ethics Committee Approval: Ethics committee approval is not required for this article.

Declaration of Conflicting Interests: No conflicts of interest were reported for this book review.

Financial Support: It has been reported that this book review did not receive financial support from any person/institution or organization during the research and writing phase.

Statement of Support and Acknowledgment: -

Double-Blind Peer Review: External-independent

This article is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

426

KAYNAKÇA

Reysuni, A. (2020). Makâsidin Ü ilkesi, (Çev. Mustafa Magali), (1. Baski). istanbul: Pinar Yayinlari.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.