Научная статья на тему 'KUTSAL İNSAN AÇISINDAN CORMAC MCCARTHY’NİN TANRI’NIN BİR KULU'

KUTSAL İNSAN AÇISINDAN CORMAC MCCARTHY’NİN TANRI’NIN BİR KULU Текст научной статьи по специальности «Языкознание и литературоведение»

CC BY
1
0
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Tanrı’nın Bir Kulu / Kutsal İnsan / Çıplak Hayat / Cormac McCarthy / Giorgio Agamben / Child of God / Homo Sacer / Bare Life / Cormac McCarthy / Giorgio Agamben

Аннотация научной статьи по языкознанию и литературоведению, автор научной работы — Işık Onur

Bu makale Cormac McCarthy'nin Tanrı’nın Bir Kulu romanını İtalyan filozof Giorgio Agamben'in ifade ettiği şekliyle Kutsal İnsan'ın teorik çerçevesi üzerinden araştırmayı amaçlar. Cormac McCarthy'nin 1973'te yayımlanan Tanrı’nın Bir Kulu adlı romanı, sosyal olarak dışlanmış ve ahlaki açıdan marjinal bir figür olan ve ahlaksızlığa düşüşü insanlık ve toplumun sınırları hakkında temel soruları gündeme getiren Lester Ballard'ın sert gerçekçi öyküsünü sunar. Roman, toplum ve birey arasındaki çatışmayı farklı bir gözle incelemeye fırsat verir. Öte yandan bireyin toplumdan tecrit edilişiyle ortaya çıkan soru ve sorunların da sebeplerinin tartışılmasına yol açan durumlardan bahseder. Güney gotiğine ait bir yazar olan Cormac McCarthy, bu akımın karanlık atmosfer, izolasyon, doğa-insan ilişkisi gibi başlıca özelliklerinden faydalanarak Tanrı’nın Bir Kulu’nda sembolik anlatımlardan yararlanarak görmezden gelinen, dışlanan ve istenmeyenlerin sert gerçekçi hallerini Lester Ballard karakteri üzerinden okura sunar. Roman, siyaset felsefesi açısından değerli görüşleri bulunan Agamben’in fikirlerini uygulamak için uygun bir zemin sağlamaktadır. Bu makale, kahraman Lester Ballard'ı Kutsal İnsan bağlamında analiz ederek romanın dışlanma, terk edilme ve insaniyet ile merhametsizlik arasındaki bulanık sınır temalarına ışık tutmaya çalışır. Metin, Giorgio Agamben'in Kutsal İnsan: Egemen İktidar ve Çıplak Hayat (1998) ve İstisna Hâli (2005) adlı çalışmalarında geliştirdiği şekliyle Kutsal İnsan'in teorik çerçevesini kullanarak Lester Ballard ve romana nüfuz eden dışlanma, terk edilme ve insanlıktan çıkarılma temalarıyla ana temas noktalarından bahsetmeye çalışır.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

CORMAC MCCARTHY'S CHILD OF GOD FROM THE PERSPECTIVE OF HOMO SACER

This article aims to investigate Cormac McCarthy's novel Child of God through the theoretical framework of Homo Sacer, as expressed by the Italian philosopher Giorgio Agamben. Cormac McCarthy's novel Child of God, published in 1973, presents the harsh realist story of Lester Ballard, a socially outcast and morally marginal figure whose descent into depravity raises fundamental questions about humanity and the limits of society. The novel gives the opportunity to examine the conflict between society and individual from a different perspective. On the other hand, the novel takes into account situations that lead to discuss the reasons for the questions and problems that arise when the individual is isolated from society. Cormac McCarthy, a Southern Gothic writer, takes advantage of the main features of this genre, such as the dark atmosphere, isolation, nature-human relationship, and presents the reader with the harsh realistic states of the ignored, excluded and unwanted, through the character of Lester Ballard, by making use of symbolic expressions. The novel provides a suitable basis for applying the ideas of Agamben, who has valuable views in terms of political philosophy. This article tries to shed light on the novel's themes of exclusion, abandonment, and the blurred border between humanity and savagery by analyzing the hero Lester Ballard in the context of the Homo Sacer. Using the theoretical framework of Homo Sacer as developed by Giorgio Agamben in his works Homo Sacer: Sovereign Power and Bare Life (1998) and State of Exception (2005), the article tries to analyze Lester Ballard and the themes of exclusion, abandonment, and dehumanization in the novel.

Текст научной работы на тему «KUTSAL İNSAN AÇISINDAN CORMAC MCCARTHY’NİN TANRI’NIN BİR KULU»

szss

E3SSEE

suBKiaa

INTERNA'nONALJOlI RNAL OF LANGUAGE, UTERATURE AND CULTURE RESEARCHES

E-ISSN: 2667-4262

Atif/Citation: Içik, O. (2024). Kutsal insan açisindan Cormac Mccarthy'nin Tanri 'ninBirKulu. Uluslararasi Dil, Edebiyat veKulturAra§tirmalari Dergisi (UDEKAD), 7 (1), s. 98-107. DOI: https://doi.org/10.37999/udekad.1400542

Onur IÇIK*

KUTSAL ÎNSAN AÇISINDAN CORMAC MCCARTHY NiN TANRI'NINBiRKULU

OZET

Bu makale Cormac McCarthy'nin Tanri'nin Bir Kulu romanini italyan filozof Giorgio Agamben'in ifade ettigi çekliyle Kutsal insan'in teorik çerçevesi uzerinden araçtirmayi amaçlar. Cormac McCarthy'nin 1973'te yayimlanan Tanri'nin Bir Kulu adli romani, sosyal olarak diçlanmiç ve ahlaki açidan marjinal bir figur olan ve ahlaksizliga duçuçu insanlik ve toplumun sinirlari hakkinda temel sorulari gundeme getiren Lester Ballard'in sert gerçekçi ôykusunu sunar. Roman, toplum ve birey arasindaki çatiçmayi farkli bir gôzle incelemeye firsat verir. Ote yandan bireyin toplumdan tecrit ediliçiyle ortaya çikan soru ve sorunlarin da sebeplerinin tartiçilmasina yol açan durumlardan bahseder. Guney gotigine ait bir yazar olan Cormac McCarthy, bu akimin karanlik atmosfer, izolasyon, doga-insan iliçkisi gibi baçlica ôzelliklerinden faydalanarak Tanri'nin Bir Kulu 'nda sembolik anlatimlardan yararlanarak gôrmezden gelinen, diçlanan ve istenmeyenlerin sert gerçekçi hallerini Lester Ballard karakteri uzerinden okura sunar. Roman, siyaset felsefesi açisindan degerli gôruçleri bulunan Agamben'in fikirlerini uygulamak için uygun bir zemin saglamaktadir. Bu makale, kahraman Lester Ballard'i Kutsal insan baglaminda analiz ederek romanin diçlanma, terk edilme ve insaniyet ile merhametsizlik arasindaki bulanik sinir temalarina içik tutmaya çaliçir. Metin, Giorgio Agamben'in Kutsal insan: Egemen Iktidar ve Çiplak Hayat (1998) ve istisna Hâli (2005) adli çaliçmalarinda geliçtirdigi çekliyle Kutsal insan'in teorik çerçevesini kullanarak Lester Ballard ve romana nufuz eden diçlanma, terk edilme ve insanliktan çikarilma temalariyla ana temas noktalarindan bahsetmeye çaliçir.

Anahtar kelimeler: Tanri'nin Bir Kulu, Kutsal insan, Çiplak Hayat, Cormac McCarthy, Giorgio Agamben

CORMAC MCCARTHY'S CHILD OF GOD FROM THE PERSPECTIVE OF HOMO SACER

ABSTRACT

This article aims to investigate Cormac McCarthy's novel Child of God through the theoretical framework of Homo Sacer, as expressed by the Italian philosopher Giorgio Agamben. Cormac McCarthy's novel Child of God, published in 1973, presents the harsh realist story of Lester Ballard, a socially outcast and morally marginal figure whose descent into depravity raises fundamental questions about humanity and the limits of society. The novel gives the opportunity to examine the conflict between society and individual from a different perspective. On the other hand, the novel takes into account situations that lead to discuss the reasons for the questions and problems that arise when the individual is isolated from society. Cormac McCarthy, a Southern Gothic writer, takes advantage of the main features of this genre, such as the dark atmosphere, isolation, nature-human relationship, and presents the reader with the harsh realistic states of the ignored, excluded and unwanted, through the character of Lester Ballard, by making use of symbolic expressions. The novel provides a suitable basis for applying the ideas of Agamben, who has valuable views in terms of political philosophy. This article tries to shed light on the novel's themes of exclusion, abandonment, and the blurred border between humanity and savagery by analyzing the hero Lester Ballard in the context of the Homo Sacer. Using the theoretical framework of Homo Sacer as developed by Giorgio Agamben in his works Homo Sacer: Sovereign Power and Bare Life (1998) and State of Exception (2005), the article tries to analyze Lester Ballard and the themes of exclusion, abandonment, and dehumanization in the novel.

Keywords: Child of God, Homo Sacer, Bare Life, Cormac McCarthy, Giorgio Agamben

* Dr. Ogr. Uyesi, Tokat Gaziosmanpa§a Universitesi, Fen Edebiyat Fakultesi, ingiliz Dili ve Edebiyati Ana Bilim Dali, Tokat / Turkiye. E-posta: onur.isik@gop.edu.tr / Asst. Prof. Dr., Tokat Gaziosmanpa§a University, Faculty of Science and Letter, Department of English Language and Literature, Tokat / Turkiye. E-mail: onur.isik@gop.edu.tr

Makale Bilgisi (Article Info): Ara^tirma makalesi / Research Article, Makale Geli§ Tarihi (Received): 05.12.2023, Makale Kabul Tarihi (Accepted): 13.02.2024

Giriç

Giorgio Agamben'in Kutsal insan'i veya Homo Sacer'i, kökleri antik Roma hukukuna dayanan, çagdaç siyaset felsefesinin temel kavramlarindan biridir. Kutsal insan, yasal haklarindan ve fiziki güvenlikten yoksun birakilan, §iddete, sosyal ve politik olarak topluluktan diçlanmaya kar§i savunmasiz hale gelen bireyi ifade ederken hem yaçayan bir varlik hem de di§lanmi§ bir figürdür. Kutsal insan, insaniyet ve merhametsizlik alanlari arasinda asili kalan bir e§ik durumunda ikamet eder. Agamben'in siyaset teorisinde bu kavram, egemenlik, istisna hali ve özgürlükler konusundaki ara§tirmalarinin merkezinde yer alir. Agamben özellikle modern devletlerde egemen iktidarin i§leyi§ çekliyle ilgilenmi§tir. Egemen iktidar, bir bölgeyi ve orada yaçayanlari yöneten nihai otoriteyi ifade etmek için kullanilir (Agamben, 2017). Bu yetki devlete verilmi§tir ve çogu zaman yasa yapma ve uygulama, ölüm kalim meselelerine karar verme ve düzeni koruma hakkini da içinde barindirir. Agamben, genellikle bir kiçinin toplumdaki yaçamini tanimlayan tüm siyasi ve yasal haklardan ve korumalardan arindirilmiç bir varoluç durumunu tanimlamak için çiplak hayat fikrini ortaya atar. Çiplak hayat, tamamen biyolojik, fiziksel yönüne indirgenmiç yaçamdir (Agamben, 2017). Kutsal insan, bir toplumda son derece kirilgan bir durumda var olan bir figür olmakla birlikte hukukun korumasindan mahrumdur ve egemen gücün keyfi kararlarina maruz kalir. Bu terim, Kutsal insan olarak tanimlanan bir kiçinin herhangi bir hukuki sonuç olmaksizin herhangi biri tarafindan öldürülebilecegini öngören eski Roma hukukundan türetilmi§tir. Bu baglamda, ki§i, vatandaçlara saglanan normal yasal ve ahlaki korumalarin diçinda tutulmasi anlaminda kutsaldir. Agamben, modern devletlerin, insan haklarini ve bireysel özgürlükleri koruma iddialarina ragmen, insanlarin hukuki yollara baçvurmadan keyfi güç ve §iddete maruz kalabilecekleri istisna bölgeleri yaratabilme yollarini araçtirirken Kutsal insan kavramindan yararlanir ki bu kavramin bireyleri korumasi gereken egemen iktidarin ayni zamanda onlarin aleyhine çevrilebilecegi ve bazi bireylerin çiplak hayat halinde var oldugu bir duruma yol açabilecegi modern politikanin paradoksunu yansittigini savunur (Agamben, 2017). Agamben'in çaliçmasi siyaset teorisi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve devlet gözetimi, gôç ve devletin olaganüstü hallere ve krizlere tepkisi hakkindaki tartiçmalar da dahil olmak üzere çeçitli baglamlarda tartiçilmaktadir. Bu analiz, siyasi gücün dogasi, yasal korumanin sinirlari ve modern toplumlarda otoritenin kötüye kullanilmasi potansiyeli hakkinda önemli soru ve sorunlari gündeme getirir.

Giorgio Agamben'in kendisi de edebiyat üzerinde teorilerini uygulamiçtir (1999). Herman Melville'in Kâtip Bartleby (2016) eseri kendisinin Aristotales'in potansiyel üzerine görü§lerinden yola çikarak Agamben'in fikirleriyle ortaklaçan yönlere sahiptir. Bu çaliçmada, Bartleby'nin kar§i çikiçi veya sivil itaatsizligi çiplak hayata i§aret eder. Agamben, Bartleby'nin "yapmayi tercih etmiyorum" cevabiyla potansiyelinin, ancak bunu kullanmamayi tercih ettiginin altini çizer. Agamben'in bu çaliçmasi üzerine Woosung Kang'in da "Bartleby and the Abyss of Potentiality" adli bir makalesi mevcuttur. Kang, Bartleby'yi devrimci bir sembol olarak yücelten yorumlara kar§i çikar ve bu tür okumalarin onun karakterinin ve motivasyonlarinin belirsizligini göz ardi ettigini savunur (Kang, 2020). ismail Serdar Altaç'in "Sovereignty and State of Exception in William Golding's Lord of the Flies" adli makalesi de Agamben'in teorisi üzerine odaklanmaktadir. Altaç'a göre, Sineklerin Tanrisi, geleneksel yorumlarin aksine medeniyetin parçalanmasini degil de §iddet içeren oluçumunu göstermektedir (2020). Bu argüman, Agamben'in yasalarin askiya alindigi ve insanlarin "çiplak hayata" indirgendigi "istisna hali" kavramina dayanir. Puspa Damai'nin kaleme aldigi "Empire and Exception in Amy Kaplan's Works, and Beyond" adli makale ise Amy Kaplan'in eserlerindeki emperyal uygulamalar ile hukuki "istisna" kavrami arasindaki baglantiyi

analiz eder (2023). Bu çaliçmalar Agamben'in teorilerinin edebi metinler üzerindeki uygulama örneklerini oluçturur.

Carl Schmitt'in de Agamben'e benzer teorilere sahip oldugu söylenebilir. Giorgio Agamben ve Carl Schmitt'in her ikisi de iktidarin, hukukun ve biyopolitikanin temelleriyle ilgilenmiçtir. Ancak, ikilinin arasinda göze çarpan farkliliklar vardir. Schmitt egemen gücün keskin bir siluetini çizerken, Agamben hukukun çöktügü ve çiplak hayatin açiga çiktigi alanlarin peçindedir. Schmitt hükümdarin olaganüstü gücüne odaklanir ve hüküm verme gücünün varoluçsal tehditler ortaya çiktiginda normlarin sert bir §ekilde askiya alinmasindan ileri geldigini öne sürer (Mouffe, 1999). Bu dost/dü§man ayrimi, egemenin ayricaligina, devletin korunmasi adina normal düzenin askiya alindigi bir ana içaret eder. Bu çerçevede hukuk, egemenin olaganüstü hâl ilan etme ve yönetme konusundaki mutlak hakkinin aracisi haline gelir ve ona tabi olur. Ancak Agamben bu olaganüstü duruma eleçtirel bir içik tutar. Agamben, Schmitt'in vizyonunun hukuk ile hukuk di§i arasindaki çizgiyi bulaniklaçtirdigini, insan varoluçunun biyolojik alt katmani olan "çiplak hayat"in hükümdarin iradesine maruz kaldigi istikrarsiz bir alan yarattigini ileri sürer (2017). Siyasi haklardan yoksun olan bu "homo sacer", biyopolitik kontrolün eçiginde var olan istisnai tedbirlerin öncelikli hedefi haline gelir. Agamben bunu geçici bir sapma olarak degil, modern devlet iktidarinin kurucu bir unsuru, halki yönetme ve disipline etme mekanizmasi olarak görür. Biyopolitika kavrami da bir diger temel ayriçma noktasi olarak ortaya çikar. Schmitt, devletin nüfus yönetimine artan katilimini kabul etse de esas olarak organlarin siyasi amaçlar için harekete geçirilmesine odaklanir. Biyopolitikayi egemen gücün ya§am alanina yayilmasi olarak görür (Mouffe, 1999). Ancak Agamben biyopolitikayi merkezi bir noktaya yükseltir. Egemen gücün her ikisini de kontrol etmeye çaliçtigini öne sürerek "zoe" (çiplak hayat) ve "bios" (siyasi hayat) arasinda temel bir ayrim oldugunu öne sürer (2017). Bu kontrol, istisnanin normalleçtirildigi ve bireylerin biyolojik potansiyellerine indirgenebildigi, siyasi faillikten arindirildigi "homo sacer" bölgelerinin yaratilmasi yoluyla içler. Agamben ve Schmitt, modern devletteki gücün i§leyi§ine iliçkin oldukça farkli baki§ açilari sunarlar. Schmitt hükümdari olaganüstü hal üzerinden tarif ederken, Agamben çiplak hayatin biyopolitik kontrole tabi oldugu bu gücün motivasyonlarina içik tutar.

Tanri'nin Bir KulUnun ana karakteri Lester Ballard'in, Kutsal insan'in mükemmel bir temsili oldugu söylenebilir. Yoksulluk içinde dogan ve ya§am bölgesinden mahrum birakilan Lester Ballard, tuhaf davraniçlari, fiziksel görünümü ve sapkinligi nedeniyle kendisini toplumdan di§lanmi§ halde bulur. Delilige ve suçluluga dogru ilerledikçe kanun tarafindan takip edilen ve toplum tarafindan reddedilen bir paryaya dönü§ür. Lester'in varligi, §iddete, terk edilmeye ve diçlanmaya maruz kalan Kutsal insan'in istikrarsiz durumunun bir yansimasidir. Lester'in toplumdan diçlanmasi roman boyunca yogun bir biçimde anlatilmaktadir ki bir noktada §erif kendisine §öyle der: "Hadi git artik evine. Kasabalilar senin arizalarini kaldiramaZ" (McCarthy, 2020, s. 43). Bu alintidan yola çikarak Lester Ballard'in kasabada sevilmemekle kalmadigini, bir nefret imgesine de dönü§tügü söylenebilir. §erif gibi kamu hizmetinde yer alan kimseler dahi onun varoluçunu temelden reddeder. Lester, yasal haklardan, güvenlikten ve bir birey olarak kabul edilmekten mahrum birakilmiçtir. Kolluk kuvvetleri tarafindan takip altinda olmasi, herhangi bir yere siginmasina izin verilmemesi ve vahçi dogada tecrit altinda yaçamaya zorlanmasi onun Kutsal insan durumunun bir örnegini oluçturur. Agamben'in istisna hali kavrami, kaniksanip kabullenilmi§ yasal ve toplumsal kurallarin geçerli olmadigi, sürekli bir olaganüstü hâl içinde yaçayan Lester Ballard'in durumunu anlamayi kolaylaçtirmak adina oldukça yararlidir. Öte yandan

Lester Ballard'in ôlumu sonrasi vucudunun gôrdugu muamele de kendisinin bulundugu istisnai durumun altini çizen ônemli bir noktadir:

Bir ta§a yatirildi, derisi yuzuldu, içi boçaltildi ve organlari incelendi. Kafasi testereyle kesilip beyni çikarildi. Kaslari kemiklerinden siyrildi. Kalbi sokuldu. [...] Uç ay sonra dersler bitince Ballard yattigi taçtan kazinarak naylon poçete dolduruldu ve digerleriyle birlikte §ehir diçindaki kimsesizler mezarligina gomuldu. Fakultenin rahibi kisa bir duayla i§i kapatti. (McCarthy, 2020, ss. 146-147)

Lester Ballard'in sosyal ve siyasal varligi hâlihazirda bir yok durumundadir. Bunun ustune ôlumuyle birlikte vucudunun da bir yok statusune kavuçturulmasi ihtiyaci dogar. Ancak §urasi ilginçtir ki her ne kadar çehrin diçinda bir kimsesizler mezarligina gôturulup usulen gômulmuç olsa da (ki burasi istisnai durumuyla tamamen uyum içindedir) o vakte dek bedenine kar§i sergilenen tutum bir hinç alma olarak da gôrulebilir. Bir diger taraftan da hiçbir riza aranmadan, gayet siradan bir i§lemmi§ gibi bir sureç i§letilerek gerçekle§tirilmi§ olan bu tahnit i§lemi Agamben'in "kuralin istisna uzerindeki geçerliligi, artik onun uzerinde uygulanmama ve ondan çekilme" (Agamben, 2017, s. 28) çeklinde devam eder gôruçunu destekler niteliktedir. Ve bu içlemin ertesinde tip fakultesinin hizmetine sunulmasi ondan maksimum faydayi almayi amaçlayan vah§i bir duzeni de simgeler. Ûstune ustluk kadavrayla surdurulebilecek daha fazla i§lem kalmayinca da naylon poçetlerle taçinan beden parçalari toplumun ona gôsterdigi tutumun bir ôzetidir adeta. Agamben'in baki§ açisindan ise bu bir modern totalitarizm ôrnegi teçkil eder: "modern totalitarizm istisna hâli araciligiyla, yalnizca siyasi hasimlarin degil, §u ya da bu nedenden oturu siyasi sistemle butunleçtirilemeyecekleri belli olan yurttaç kesimlerinin bedenen ortadan kaldirilmasina izin veren yasal bir iç sava§ olarak tanimlanabilif (Agamben, 2020, s. 11).

Kutsal insan olarak Lester Ballard

§u açiktir ki McCarthy'nin anlatisi insaniyet ile merhametsizlik arasindaki sinirlari bulaniklaçtirir ve insan olmanin ne anlama geldigine dair algilara meydan okur. Lester'in çiddet ve ôldurme arzusu ve bunlara yônelik eylemleri ahlaki ve etik sinirlari zorlayici bir ôzellige sahiptir. Bu durum, uygarligin kirilgan yapisinin ve insanin içindeki barbarlik potansiyelinin altini çizer. Bu baglamda, Agamben'in çiplak hayat kavrami anlamli hale gelir ki bôylece Lester'in varoluçu, insani vasiflarindan arindirilmiç ve en çiplak biçimine indirgenmiç hayat fikrini somutlaçtirir.

Annesi tarafindan terkedilen ve babasi intihar eden Lester Ballard, ailesinden kendisine miras kalan çiftligi tum çabalarina ragmen elinde tutamaz ve terk edilmiç bir kulubede yaçamaya mahkûm olur. Hayatta kalmak için hirsizlik yapar ve yabanda avladigi hayvanlarla beslenir. Her ne kadar etrafta dolaçip iletiçim kuracak insan arasa da bu konuda oldukça baçarisizdir. Bir gun dagda dolaçirken bir çiftin cesedini bulur ve erkegi orada birakip kadinin cesedini kulubesine gôturur. Ballard cesedi yok etmeye çaliçirken yangin çikmasina neden olur ve evsiz kalir. Bunun sonucunda magarada yaçamak zorunda kalir. Ofkesi buyur ve ailesinin arazisini elinden alan Greer'i ôldurmek için bir plan yapar. Bir yandan da yeni cesetler bulmak için insan ôldurmeye baçlar. Zeki bir suçlu olmayan Lester Ballard'in biraktigi ipuçlari sayesinde polis kanitlari toplar ve suçluyu yakalamaya epey yaklaçir. Bir sure sonra yarali bir halde hastanede polis tarafindan tutuklanir ve hapishanede hayatini kaybeder. Lester Ballard'in ne tur bir katil ve/ya nekrofil oldugunu anlamak için bir tur tanima ihtiyaç vardir. Bu tur bir ihtiyaci karçilamak uzere hazirlanan bir siniflandirmada geçen cinayete meyilli nekrofili ifadesi Lester Ballard'in dogasini anlamak için

yararli olacaktir. Aggrawal'in nekrofil siniflandirmasina göre cinayete meyilli nekrofillerin tanimi §u çekildedir:

Bu, nekrofillerin en tehlikeli kategorisidir. Bir cesetle cinsel iliçkiye girme dürtüsü o kadar gûçlûdûr ki öldürmeye baçvururlar. §iddet yanlisi nekrofiller veya lagnonektörler (cesetle cinsel iliçkiye girmek için öldüren kiçiler) olarak da bilinirler ve bu uygulama genellikle cinayet sevdasi olarak bilinir. Yakin zamanda ölmü§ bedenler üzerinde cinsel iliçkiye girme denemesi varoldugu için bu vakalara "sicaknekrofili" terimi de uygun dûçebilir. (Aggrawal, 2009, s. 318)

Bu bilgiler i§iginda Lester Ballard'in durumunu tarif ederken kullanilmasi en uygun terimin Aggrawal'in da bahsini geçirmi§ oldugu cinayete meyilli nekrofil oldugu gayet açiktir. Son cinayetlerinden birinde yukaridaki tanima uyacak bir hadise de ya§anmi§tir: "Yoldan elli adim uzaklaçmadan yere birakti kizi ve üstüne çullanip daha sogumamiç agzini öpmeye, elbisesinin altini yoklamaya baçladf (McCarthy, 2020, ss. 115-116). Lester Ballard, siniflandirmanin diger ögelerinin tanimlarina sigmaz çûnkû cesedin vücudunu parçalamak veya ceset diçinda iliçkiye girmemek gibi özellikler göstermez. Lester Ballard'in canli insanlarla cinsel iliçkiye girmedigine dair bir emare yoktur, aksine bir hayat kadinina tecavüz ettigi için nezarethaneye konur ve burada suçunu itiraf eder (McCarthy, 2020, s. 43). Yani Lester Ballard bir canliyla iliçkiye girmeye çaliçip da baçarisiz olmamiçtir. Burada belki de asil üstünde durulmasi gereken konu Lester Ballard'in bu cinayetleri neden içledigidir. Bu anti-kahraman canli kimselerle iletiçim halinde degildir, iletiçim kurmaya çabaladiginda da iliçki çemberlerinin diçinda oldugu oldukça barizdir. Pettigrew'e göre çevresel faktörler, sosyal izolasyon, stres, yalnizlik, dü§ük özgüven ve alkol bagimliligi nekrofilin kurdugu fantezileri gerçekleçtirmesi için ihtiyaç duydugu motivasyonu saglayan etmenlerdir (Pettigrew, 2019, s. 19). Χte tüm bu sebeplerle Lester Ballard sahip olamayacagi bir hayalin ikamesini yaçamak adina cinayet içler ki ilk nekrofili deneyiminde bu cinayet kismi da eksiktir çûnkû o ilk nekrofili deneyiminde kendisinin içlemedigi bir cinayetin kurbaniyla iliçkiye girer. Ardindan gelen, durmak bilmeyen arzusu Lester Ballard'i cinayet içlemeye iten en bûyûk etkendir.

Dagda rastladigi cesetlerden kadin olani evine kadar taçiyan Lester bir evlilik hûlyasina dalar. Artik e§i olarak gördügü, onu evinde bekleyen ceset eçine bir hediye almak ister. Hem cinsel açliginin bir simgesi olarak hem de cesedin ona özel hale getirilmesi için iç çamaçiri almaya bir magazaya gider ve tezgahtar ile arasinda §öyle bir konuçma geçer:

Tezgâhtar kendini tezgâhtan ayirdi. Ballard'la ayni boyda gibiydi. Kaç beden olacakti, diye sordu.

Ballard bo§ bakti. Beden mi? Bedenini biliyor musunuz?

Ballard çenesini sivazladi. Kizi ayakta gôrmemiçti ki. Tezgâhtara bakti. Kaç beden oldugunu bilmiyorum, dedi.

Peki boyu ne kadar?

Senin kadar yok.

Kilosunu biliyor musunuz?

Bir elli kilo çeker.

Kiz tuhaf bakti ona. Minyonmuç, dedi. Çok bir cüssesi yok. (McCarthy, 2020, s. 75)

Lester normal bir evlilikte kar§ila§ilabilecek türden bir olayi ceset gelini için tekrar eder. Bu noktada Madsen'in yorumu Ballard'in kendini siradanlaçtirmak için ne denli bir çaba harcadigini gözler önüne serer: "Özellikle iç çamaçiri ali§veri§i deneyimi, baglami göz önüne alindiginda eglenceli ve biraz rahatsiz edici, ancak Lester'in konumundaki birçok erkegin anilarini da canlandiracagi kesin" (Madsen, 2011, s. 20). Burada belki de özellikle yapilmak istenen §ey tam olarak budur. McCarthy, evlilik hâlinin bir parodisini ortaya koyar. Bu da zihinlerdeki standart hediyeleçmeyi tanimlanmasi zor bir tekinsizlikle altüst eder. McCarthy'nin parodi örüntüsü bu olayla da sinirli degildir. McCarthy, Ballard'i isa rolüne büründürürken de ayni yolu izler: "Tanrinin Bir Kulu 'nda, Ballard'in topluluga yabancilaçmasi onu suç içlemeye iter ve cinayetler baçlamadan önce ve sonra McCarthy, Ballard ile îsa arasinda onu tanrinin bir kulu olarak adlandirip kurbanlarinin simgesel diriliçlerinin altini çizerek hem örtülü hem açik bir paralellik yaratif (Xan, 2019, s. 2). Bu paralellik elbette ki McCarthy'nin parodisine hizmet eden bir i§leve sahiptir. Öte yandan ölü bedenlere Lester Ballard tarafindan canli birer e§ gibi davranilmasi tipki isa'nin ölülere hayat bah§etmesi gibi bu cesetleri tekrar hayata döndürmenin sembolik karçiligidir. Ancak bu konuya baçka bir açidan yaklaçan Combest, Lester Ballard'in romandaki temsili üzerine konuçurken onu "tanridan çok §eytana" (Combest, 2003, s. 14) benzetir. Bu konuyla baglantili olarak Combest, nekrofil bir katilin bir kurtarici olma ihtimalini tarti§ir: "Peki bu nekrofil katil nasil kurtarici olabilir? Belki de Lester Ballard yalnizca kurtuluç ihtiyacinin bir sembolüdür. O halde o bir kurtariciyi temsil etmekten çok yok olmaya mahkûm pek çok dünyadan birinin ürünü olabilif ' (Combest, 2003, s. 15).

Bu ifadesiyle Combest, Lester Ballard gibi bir karakterin asla medeni insanlar arasinda yeri olmadigina dair kitaptaki yaygin kaniya uygun dü§en bir çikarimda bulunur. Ancak §u da unutulmamalidir ki Lester Ballard toplumun bir ürünüdür. Medeni toplum bir nevi irinli siviyi diçari akitmi§ ancak ondan kurtulamamiçtir. i§te belki de bu toplum yapisi Combest'in ifadesine paralel olarak yok olmaya mahkûm pek çok dünyadan biridir. Ancak Lester Ballard'in toplumdan soyutlanmasi ve ormana hapsolmasi birkaç nedenle açiklanabilir. Toplumdan uzaklaçmasi Lester Ballard'i yaçamdan koparmaz çünkü "doga onu yok etmez" (Combest, 2003, s. 16). Doga bir bakima Lester Ballard'in siginagi vazifesini görür. Öte yandan doga, arafi da simgeler. Agamben bu konuda §unlari söyler:

îstisna iliçkisi bir yasaklama iliçkisidir. Yasakli kimse, gerçekte, tam anlamiyla hukukun diçina atilan ve hukukla ilgisi koparilan birisi degil; hukuk tarafindan terk edilen, yani hayat ile hukukun, diçaridaki ile içeridekinin birbirinden ayirt edilemedigi e§ik alana birakilan ve burada tehdit edilen bir kiçidir. Yasakli kimsenin hukuk düzeninin diçinda mi yoksa içinde mi oldugunu söylemek tam anlamiyla imkânsizdir. (Agamben, 2017, s. 41)

Yukarida bahsedilen e§ik alan iki tarafa da yani kanuna dayali olan alan ile kanunsuz alan arasindaki bölgedir. Lester Ballard'in bu çift anlamdan da yoksun olmasi kanunlara tabi olmasini engellememekle birlikte kanunun onun üzerinde uygulanabilirligini imkânsiz hale getirir. Kanunlarin verdigi hükümlerden zarar görmeyen Lester Ballard bu §ekilde bir mahrumiyet yaçadigi için hiç de çikayetçi degildir. Çünkü kanunlar altinda uygulayamayacagi eylemlere burada giriçir. Bu noktada da onun deliliginden veya terkediliçinden söz edilebilir. Lancaster Lester Ballard'in toplumla iliçkisi hakkinda §u çikarimlarda bulunur: "McCarthy, Lester'in delilige

hapsoluçunu açamali bir toplumsal haklardan mahrum birakma süreci olarak sunarak, toplumun diçina itilmiçlerin sapkin olarak dogdugu iddiasini reddeder; aslinda, toplumun kendisini ayirmayi arzuladigi bu sosyal sapkinliga en büyük katkiyi saglayanlardan biri oldugunu öne sürer' (Lancaster, 2008, s. 132). Lancaster ifadesinde de belirttigi gibi toplum kendisini Lester Ballard'dan soyutlamak ister. Bunu yapabilmek için de onu kanundan azade görünecegi dogaya hapseder. Bu durum, Agamben'in belirttigi tüm haklarindan yoksun çiplak hayati ortaya koyar: "i§te aslinda bütün bu siyasal sistemin dayandigi gizli temeli tesis eden §ey, çiplak hayati, ayni anda hem siyasal düzenden diçlayan hem de bu düzenin içine hapseden söz konusu istisna durumudur" (Agamben, 2017, s. 18). Lester Ballard artik istisnai duruma hapsolmuçtur. Kanun önünde varla yok arasinda bir yerdedir. Agamben, yukaridaki açiklamasina ek olarak diger bir eserinde istisna halini daha detayli bir çekilde tanimlami§tir: "Diçarida olmak, gene de ait olmak: istisna hâlinin topolojik yapisi budur ve istisna hakkinda karar veren egemen de, aslinda, mantiksal olarak varligi bu istisna tarafindan belirlendigi için (sirf bu yüzden), diçarida olma-ait olma gibi birbirine zit iki ifadeyle tanimlanabilif (Agamben, 2020, s. 49). Bu zitliklarin birligi ilginç bir çekilde Lester Ballard'in cesetlerden kurmu§ oldugu ailesine de tezahür etmiçtir. Kendi baki§ açisindan Lester Ballard evindeki kanunu temsil eder. Bu kanunun önünde cesetler hem canli hem de ölüdürler. Tipki Lester Ballard gibi bu cesetler de araftadirlar. Kanun-Lester Ballard, eçikteki durumu idame ettiren en büyük g^tür: "Lester'in cesetlerden oluçan ailesi sürekli bir e§ik durumundadir: Ne hayattadirlar ne de tamamen ölüdürler, çünkü Lester onlari yaçayanlar arasinda tutmakta ve onlara sanki hala nefes aliyorlarmiç gibi davranmakta, giydirmekte, sevmekte israr etmektedir" (Madsen, 2011, s. 20). Lester Ballard'in sahip oldugu cesetler onun özgürlügünün de sinirlarini çizen bir konuma gelir. Cesetlerin birer birer sahibi olmasiyla toplumun dahil olamayacagi bir alan yaratir. Cesetler bir nevi set görevi görürler. Ferma Lekesizalin bu konuyla ilgili §unlari söyler: "Lester, cesetle hiçbir müdahale olmaksizin bireysel özgürlügünün tadini çikarabilecegi sade bir atmosfer yaratmaya çaliçir'" (Lekesizalin, 2020, s. 375). Cesetlerden meydana gelen bu set medeniyet ile Lester Ballard arasina çekilmiçtir. i§te bu noktada devreye Kutsal insan olmanin i§levi girer. Lester Ballard, diçlandigi topluma yakin ama onun diçinda olmasina ragmen bu topluma ait görülen aile olmak gibi bazi degerlere de imrenmeden edemez. Bu imrenme onun aile yaçantisina sahip olma arzusuna sebep olur. Ancak bu durum öyle sert bir açidan içlenir ki toplumsal bilince i§lemi§ "ev hayati fikri ve 'ev' tanimi altüst olmaktadir' (Madsen, 2011, s. 20). Bu durumda da Lester Ballard'in dogasi ister istemez tartiçmaya açilir: "Ceset e§i, Lester 'in cinsel arzularinin nesnesi olmasinin yani sira, onun aile rolünü de yerine getirir ve Lester 'a bir ö^üde güvenlik ve mutluluk sunar. Romanin en karmaçik yönlerinden biri, Lester 'in gerçekten kötü bir varlik olarak görülüp görülemeyecegidif (Madsen, 2011, s. 24). Gerçek, canli, sevecen bir e§e sahip olamayacaginin bilinciyle Lester Ballard o bo§ pozisyonu bir cesetle ikame etmeye çali§ir. ikame, Lester Ballard'in hayatta kalmasi için önemli bir daldir. Cesedin sadece e§ olarak bulunmasi yeterli gelmez, hayatinda eksik olan cinselligi de bu cansiz bedenle ikame eder.

Degerlendirme ve Sonuç

Sonuç olarak Agamben'in kavramlari açisindan bakildiginda Lester Ballard'in toplumda taninma ve kabul görme mücadelesinde kutsal insan figürünün nasil somutlaçtirildigi görülmektedir. Giorgio Agamben'in ortaya koymu§ oldugu, birbirinden bagimsiz dü§ünülemez iki kavram olan kutsal insan ve çiplak hayat her ne kadar siyaset felsefesinin sinirlari içerisinde yer alsa da Cormac McCarthy'nin Tanri 'nin Bir Kulu adli romaninin incelendigi bu çaliçma için büyük

onem arz etmektedir. Tanri 'nin bir Kulu, Lester Ballard karakteri araciligiyla kutsal insana dair e§i bulunmaz bir ornek te§kil eder. Lester Ballard'in di§lanmi§ligi, kanun i9inde kanunlardan azade tutulmasi veya tutuluyor gozukmesi, medeniyetin sinirlarindan itilmesi Agamben'in teorisini anlamak ifin olduk9a guzel bir ornektir. Lester Ballard'in ortaya koydugu itici, rahatsiz edici profil ise guney gotiginin dogasiyla uyumlu oldugu kadar, groteskle de uyumludur. Olu bedenleri sembolik canlandiri§i ve onlarla acemice deneyimlemeye 9ali§tigi evlilik hayati yer yer karanlik ama gulun9 bir halde ger9ekle§tiren Lester Ballard'in grotesk karakterini besleyen ozelliklerinden bir ka9idir. Lester Ballard'in groteskligi, romanin genel atmosferini de belirler. i§te tam da bu sebeple Tanri 'nin Bir Kulu, karanlik, §iddet dolu ve umutsuz bir dunya sunar. Lester Ballard'in varligi, tasvir edilen bu dunyanin daha da i9inden 9ikilmaz ve umutsuz olmasina sebep olur. Karakterin yapisi, bu karanlik temalarin bir yansimasi olarak da gorulebilir. Lester Ballard, toplum tarafindan di§lanmi§, §iddete ve vah§ete suruklenmi§ ve sonu9 olarak toplumun yarattigi bir canavar olarak yaraticisina tehdit olarak tekrar ortaya 9ikmi§tir. Bir diger taraftan, ba§ karakterin 9evresiyle kurdugu olduk9a sorunlu ili§kisinin temelinde de hukuki bir uyu§mazligin yatmasi olduk9a anlamlidir. Her §eyin ba§langici kendisine ailesinden miras kalan arazideki tum haklarini yasal ama etik olmayan yollardan kasabaliya kaybetmesiyle mulksuzle§tirilen, bir ba§ka deyi§le sinirlarin otesine atilan Lester Ballard'in vah§ete ve acimasizliga surukleni§inde yatar. Giorgio Agamben'in kavramsal 9er9evesinden bakildiginda romandaki di§lanma, terk edilme gibi derin temalar ve insaniyet ile merhametsizlik arasindaki bulanik sinirlar ortaya 9ikar. McCarthy'nin anlatisi insanligin durumuna ve toplumsal reddedilmenin sonu9larina ili§kin genel kaniya meydan okur. Bu sebeple de Tanri'nin Bir Kulu'nun merhametsizligin sonu9lari ve medeniyetin zayif dogasi uzerine du§unmeye davet eden bir roman oldugu soylenebilir.

Extended Abstract

Giorgio Agamben's philosophical framework, particularly his concept of the Sacred Man or Homo Sacer, serves as a powerful lens for interpreting Cormac McCarthy's Child of God. This article explores the resonance of Agamben's ideas within the narrative, focusing on the central character, Lester Ballard, as a living embodiment of the Sacred Man—a figure thrust into a state of vulnerability, devoid of legal protection and societal acceptance.

Analyzing Child of God through the lens of Homo Sacer necessitates a significant exploration of the theories of Giorgio Agamben and Carl Schmitt. Both scholars are interested in power, law, and biopolitics, but there are notable differences. Schmitt focuses on sovereign power and the suspension of norms in times of existential threats, while Agamben explores the collapse of law and the emergence of bare life. Schmitt's emphasis on the friend/enemy distinction and the sovereign's exceptional power, contrast with Agamben's critical view of the blurred line between legal and illegal and the vulnerability of "bare life" to biopolitical control. The concept of biopolitics is a key point of divergence, with Schmitt focusing on the mobilization of organs for political purposes and Agamben elevating biopolitics to a central position, emphasizing the distinction between "zoe" (bare life) and "bios" (political life). Ultimately, both Agamben and Schmitt provide distinct perspectives on the functioning of power in the modern state.

In Child of God, Lester Ballard's life unfolds as a series of events marked by poverty, exclusion, and a gradual descent into criminality, showcasing the paradox of sovereign power that, instead of safeguarding individuals, can turn against them. Agamben's concept of the Sacred Man,

positioned in the threshold between humanity and mercilessness, finds a tangible manifestation in Lester's struggles for recognition and acceptance in society.

Lester's narrative mirrors Agamben's exploration of how sovereign power operates in modern states. Despite claims of protecting human rights and individual freedoms, Agamben argues that states can create zones of exception where individuals may be subjected to arbitrary power and violence without recourse to legal means. Lester's trajectory—from societal rejection to criminality—highlights the vulnerability of those excluded from legal protections, drawing parallels with the Sacred Man's existence in an in-between state.

McCarthy's novel, set against the backdrop of the Southern Gothic genre, serves as a profound exploration of political philosophy within Agamben's conceptual framework. Lester Ballard's actions challenge conventional notions of humanity, bringing to light the fragility of civilization and the latent potential for barbarism within individuals. The grotesque and disturbing nature of Lester's deeds becomes a vehicle for questioning the boundaries between the human and the merciless.

The symbolic resurrection of corpses by Lester further aligns with Agamben's concept of bare life. The narrative blurs the lines between life and death, presenting a symbolic revival akin to religious narratives. However, interpretations vary, with some scholars viewing Lester as a demonic figure and others suggesting a symbolic resurrection, underscoring the complexity of his character within the context of Agamben's theories.

In conclusion, Cormac McCarthy's Child of God serves as a compelling case study within Agamben's conceptual framework, illustrating the tangible manifestation of the Sacred Man in the struggle for recognition and acceptance in society. The novel's portrayal of exclusion, abandonment, and the blurred boundaries between humanity and mercilessness prompts critical reflection on the consequences of cruelty and the fragile nature of civilization. Lester Ballard's narrative becomes a powerful allegory for the paradoxes inherent in modern political structures, inviting readers to confront the complexities of power, vulnerability, and the blurred lines between civilization and savagery.

Kaynakça

Agamben, G. (2017). Kutsal însan: Egemen îktidar ve Çiplak Hayat. Ayrinti Yayinlari. Agamben, G. (2020). îstisnaHâli. Ayrinti Yayinlari.

Agamben, G. (1999). Bartleby, or On Contingency. Potentialities: Collected Essays in Philosophy. California: Stanford University Press.

Aggrawal, A. (2009). A new classification of necrophilia. Journal of forensic and legal medicine, 16 (6), 316-320.

Altaç, i. S. (2020). Sovereignty and State of Exception in William Golding's Lord of the Flies. Nevçehir Haci Bekta§ Veli Universitesi SBE Dergisi, 10(1), 52-60. https://doi.org/10.30783/nevsosbilen.687071

Combest, A. (2003). Lester Ballard as Savior? Representations of Christ in Cormac McCarthy's Child of God. Publications of the Mississippi Philological Association, 1417.

Damai, P. (2023). Empire and Exception in Amy Kaplan's Works, and Beyond. Cankaya University Journal of Humanities and Social Sciences, 17(2), 212-224. https://doi.org/10.47777/cankujhss.1340482

Kang, W. (2020). Bartleby and the Abyss of Potentiality. Concentric: Literary and Cultural Studies, 46(2), 37-61.

Lancaster, A. C. (2008). From Frankenstein's Monster to Lester Ballard: The Evolving Gothic Monster. The Midwest Quarterly, 49 (2), 132-148, 113. https://www.proquest.com/scholarly-joumals/frankensteins-monster-lester-ballard-evolving/docview/195702944/se-2

Lekesizalin, F. (2020). Possessing Cold Bodies: Necrophilia and the Conflicts of Private Property in Cormac McCarthy's Child of God, Critique: Studies in Contemporary Fiction, 61 (3), 370380, https://doi.org/10.1080/00111619.2020.1721421

Madsen, M. (2011). The Uncanny Necrophile in Cormac McCarthy's "Child of God;" or, How I Learned to Understand Lester Ballard and Start Worrying. The Cormac McCarthy Journal, 9 (1), 17-27. http://www.jstor.org/stable/42909422

McCarthy (2020). Tanri'ninBirKulu. ithaki Yayinlari.

Melville (2016). Katip Bartleby (Kog, Trans.). i§ Bankasi Kultur Yayinlari.

Mouffe, C. (Ed.). (1999). The Challenge of Carl Schmitt. Verso.

Pettigrew, M. (2019). Fantasy, opportunity, homicide: Testing classifications of necrophilic behaviour. Journal of police and criminal psychology, 34 (1), 14-22.

Xan, C. (2019). Moral Ambiguity in the Works of Cormac McCarthy. (Yuksek Lisans Tezi). https://scholarcommons.sc.edu/etd/5226

Ethical Statement/Etik Beyan: Bu gah§manin hazirlanma surecinde bilimsel ve etik ilkelere uyuldugu ve yararlanilan tum Qali§malarin kaynakgada belirtildigi beyan olunur. / It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited. Cati^ma beyani/Declaration of Conflict: Cali§mada ki§i ya da kurumlar arasi gikar gati§masinin olmadigi beyan olunur. / It is declared that there is no conflict of interest between individuals or institutions in the study. Telif Hakki&Lisans/Copyright&License: Yazarlar dergide yayinlanan gali§malarimn telif hakkina sahiptirler ve gali§malari CC BY-NC 4. 0 lisansi altinda yayimlanmaktadir. / Authors publishing with the j ournal retain the copyright to their work licensed under the CC BY-NC 4.0

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.