ФИЛОЛОГИЧЕСКИЕ НАУКИ
J. W. GOETHE NÍN "BATI-DOGU DÎVANI" ESERÍ ÍKÍ ÇHRSEL DÜNYANIN SENTEZi
OLARAK
NOVAL AL-ABBASÍ HAYRÍ
Bakü Devlet Üniversitesi Dünya Edebiyati Kürsüsü Ogretim Üyesi Yrd. Doç, dr.
ÔZET
J. W. Goethenin "Bati-Dogu Divani", dünya edebiyatinda Dogu-Bati edebiyat dünyasinrn sentezini araçtiran en onemli edebi kaynaklardan biridir. Makale, 18. yüzyilda moda olan sozde "romantik filolojik oryantalizm"in bir kari§imina i§aret ediyor. Almanya'da bu yonün merkezinde, herhangi bir sanat eserinin zorunlu bir bileçeni olarak felsefi motifler yatmaktadir. Avrupali, Rus ve Azerbaycanli onde gelen edebiyat eleçtirmenlerinin bu konudaki çok sayida gerçegi, gorü§ü, yargisini ozetleyen makale, "Divan"daki §ark motiflerinin bir süsleme, bir kabuk degil, aslinda onun iç içerigi oldugunu da gostermektedir. felsefi. J. W. Goethenin dünyaca ünlü "Faust" ve "Bati-Dogu Divani" eserlerindeki Giriçler ve Son Sozler arasinda paralellikler çizilir. Goethe. "Bati-Dogu Divani"nin "Prolog" ve "Sonsoz"ünün, zamani birbirine baglayan ve zamanin felsefi akiçini ki§ile§tiren bir iplik oldugu gosterilmiçtir. §airin gençlikten yaçliliga uzanan yaratici yolunun ana taçlarina dikkat çeken yazar, makalesinde bu eseri ayrintili olarak inceliyor ve islam ve Hiristiyan kültürü ile edebiyat dünyasinin oneminden bahsediyor.
Anahtar kelimeler: Bati- Dogu; divan; edebi iliçkiler; çiirsel; paraleller .
«ЗАПАДНО-ВОСТОЧНЫЙ ДИВАН» КАК СИНТЕЗ ДВУХ ПОЭТИЧЕСКИХ МИРОВ
НОВАЛЬ АЛЬ-АББАСИ
РЕЗЮМЕ
«Западно-восточный диван» И.В. Гёте является одним из важнейших литературных источников, исследующих синтез литературного мира Восток-Запад в мировой литературе. В статье указывается на смесь модного в XVIII веке так называемого «романтического филологического ориентализма». В основе этого направления в Германии лежали философские мотивы, как обязательный компонент любого художественного произведения. Суммируя многочисленные факты, взгляды, суждения видных европейских, русских и азербайджанских критиков-литературоведов по данному вопросу, в статье показано и то, что восточные мотивы в «Диване» - это не орнаментовка, не оболочка, а на самом деле его внутреннее содержание, глубоко философское. Проведены параллели между Прологами и Эпилогами во всемирно известных произведениях «Фауст» и «Западно-восточный диван» И.В. Гёте. Показано то, что «Пролог» и «Эпилог» «Западно-восточного дивана» - это нить, связующая времена, олицетворяющая философский бег времени. Она указала на основные вехи творческого пути самого поэта - от молодости до старости. В статье автор подробно рассматривает это произведение и говорит об исламской и христианской культуре и значении литературного мира.
WEST-EASTERN SOFA"AS A SYNTHESÍS OF TWO POETÍC WORLDS
NOVAL AL-ABBASÍ"
SUMMARY
"West-Eastern sofa" I.V. Goethe is one of the most important literary sources exploring the synthesis of the literary world East-West in world literature. The article points to a mixture of the so-called "romantic philological orientalism" fashionable in the 18th century. At the heart of this direction in Germany lay philosophical motives, as an obligatory component of any work of art. Summing up numerous facts, views, judgments of prominent European, Russian and Azerbaijani literary critics on this issue, the article also shows that the oriental motifs in the "Divan" are not ornamentation, not a shell, but in fact its inner content, deeply philosophical. Parallels are drawn between the Prologues and Epilogues in the world-famous works "Faust" and "West-Eastern Divan" by I.V. Goethe. It is shown that the "Prologue" and "Epilogue" of the "West-Eastern Divan" are a thread that connects times, personifying the philosophical run of time. She pointed to the main milestones of the poet's creative path - from youth to old age. In the article, the author examines this work in detail and talks about Islamic and Christian culture and the significance of the literary world.
J. W. Goethenin "Bati-Dogu Divani", en büyük trajedi eserlerinden olan "Faust" la birlikte son yillarda yazilmi§ karma§ik ve felsefi eserlerinden biridir. Hakkinda bugüne kadar ele§tirel yazilar, tezler yazilsa da, bu kitap ara§tirma olarak tam olarak 9özümlenmemi§tir. Kitapla ilgili her §eyden önce Avrupali, Rus ve Azerbaycanli filologlar §öyle bir soruyu da sormaktan kendilerini menetmemi§ler: Bu eser, bir bütün olarak incelendiginde tam olarak neyi ifade ediyor? Daha dogrusu hangi sanat eglimine yatkin? Romantizme övgü mü? Zaten, bir bakima, "Divan"in "Önsözü"nde §airin kendisi Dogu'nun "ataerkil havasi"nin varligindan bahsetmektedir. Belki de bu kendi dünyasina 9ekilmesi, ge9ici olarak ortalardan kaybolmasi, Goethe'nin heyecanli, co§kulu gen9lik yillarina denk gelen Alman edebiyatinda "Deha ^agi" veya diger adiyla "Firtina ve Co§ku" yillari olarak da bilinen dönemde ona büyük §öhretin kapilarini a9an "Gen9 Werther'in Acilari" adli romanin olu§umu ile alakadardir?
Daha sonra §air, Friedrich Schiller ile ayni yönde aktif olarak 9ali§an, duygusal ve melankolik bir ruh haline kendini adami§tir. Dogu ya§am tarziyla yakin ili§kisi göz önüne alindiginda, bazi ele§tirmenler "Divan"in Önsözü ve Sonsözünü XVIII yüzyilda gündemde olan sözde "romantik filolojik oryantalizm"in tuhaf bir kari§imi olarak nitelendirme egiliminde olmu§lar. Elbetteki Almanya'daki bu egilim, yerle§ik kurallari herhangi bir sanat eserinin zorunlu bir bile§eni olarak felsefi motiflere dayaniyordu.
Fakat bariz üslup karga§asini örnegin, G.Geyne'nin Bati tarzinda yazdigi bir9ok eserinde, ayrica F. Schiller'in bazi dramlarinda(tiyatro eserlerinde veya oyunlarinda) yogun romantizm akimiyla kendini gösterdigini gözlemliyoruz.
Burada mecazi anlamda dogu kiyafetleri giymi§ felsefi dü§ünceler mevcuttur. Ayni zamanda, zaten "Bati-Dogu Divani"nin Önsözünde Goethe, "özün tezahüründen", tabiri caizse kabugun (maskenin) i9eriginden ayrilmasini dile getirmi§tir. Bu arada, "hi9bir §ey ne i9eride ne de §ey di§arida degil, 9ünkü i9eride olan da di§arida" aforistik ifadesi de onun tarafindan yansitilmi§tir.
Bu aforizmayi ayri anlamsal par9alara ayirmaya 9ali§alim. "Divan"daki asil oryantal motiflerin süslü kelimelerle, kabuktan ibaret oldugunu degil, i9erikte derin felsefi anlamlar ta§idigini görüyoruz. Avrupali, Rus ve Azerbaycanli önde gelen edebiyat ele§tirmenlerinin bu konudaki sayisiz dü§üncelerini, görü§lerini, yargilarini özetleyerek, Dogu felsefesinin temellerini "Bati-Dogu Divani"nin ana köklerinde görmek mümkündür. J. W. Goethe sanatinda Dogu felsefesinin tarafsiz, son derece dürüst ve ciddi yanlarinin sanatsal ve bilimsel birle§imini kefediyoruz. Bize göre, eski 9aglardan günümüze kadar gelen bu e§siz eserler- Dogu kültürünün en kari§ik dügümlerini 9özümleyip kavramamizda ve ayrica insanligin ger9ekligi ve bilgeligini, bu mükemmel birle§imi kavramanin e§siz örneklerini te§kil etmektedir.
Keza, "Divan"in Önsöz ve Sonsözünün i9erigi, bir bütün olarak tüm eser, yazarin Bati dünya görü§ünün de, sentezin de güzel bir örnegidir. Aslinda burada kanitlanacak bir durum sözkonusu degil, eserin adi bunun kanitidir. i. S, Braginski "Bati- Dogu Divani"nin motiflerinin düzensiz bir
ОФ "Международный научно-исследовательский центр "Endless Light in Science"
çekilde iç içe geçmesi, iki kültürün, iki çiirsel dünyanin dogal bir sentezinin oldugunu belirtiyor. [1,111]. N. N. Kogan, L.M. Kessel, R.M. Novruzov ve diger çagdaç eleçtirmenler çeçitli eserlerinde ayni bakiçaçisini savunmuçlar.
Yani, L.M. Kessel, "J. W. Goethe 'nin Divaninda Bati-Dogu Sentezi" adli araçtirmasinda §öyle belirtmiçtir: "Divan", dünya edebiyatinin geliçiminde yeni, daha yüksek, büyük bir açamayi temsil ediyor. Burada, ilk bakiçta kendine özgü bir geliçim gösteren benzersiz ve ayni zamanda çok farkli iki medeniyetin, iki baçlangicin - yani- Dogu ve Batinin- ahenkli uyumu ile ortaya çikan yüksek evrensel ve uluslararasi sözlü kültürün birleçimi ile karçilaçiyoruz. Büyük söz ustasi Goethe'nin sanatina ve fikir dünyasina baktigimizda eserleriyle bu ilkenin sadik ve kati bir savunucusu oldugunu görüyoruz". [6,133].
Önsöz, eski rejimin çökü§ünün anlatimiyla baçlar. Buna "Hicret" deniyor ve Hz. Muhammed'in Medine'ye gidiçi ile bagdaçtaçtirilir. Modern bilim adamlarinin düçüncesine göre J. W. Goethe Dogu felsefi dü§üncesini bütün detaylari ile degerlendirerek sunmuçtur. Bu kaçiç olarak algilanmamalidir, Hz. Muhammed onu takip eden ters görü§lü ideolojiden mecburen Medine'ye siginmiçtir, bir nevi kendi kendini sürgün etmiçtir. Benzer ideolojiyi ve dü§ünce çekline Virgil'in tarihi §iiri "Aeneid"de de karçilaçiyoruz. §iirin ana karakteri - Aeneas, "kaderin yazgisiyla, Yaradan'in iradesi" ile olaylarin gidiçati dogrultusunda kaçak durumuna dü§mek zorunda kaliyor. §air, Muhammed'in Medine'ye acil olarak hier etmesini, ayrilmasini ve bu zaman dilimini - fiziksel kurtuluça ve dolayisiyla Müslümanlarin ortak ve kutsal davasinin daha fazla kurtuluçuna giden tek gerçek yolu içaret ederek felsefi zamanin geri sayiminin baçlangici olarak gôstermiçtir.
Böylelikle de J. W. Goethe 'nin kalemi araciligiyla allegorik olarak "Doguya dogru" hareket etmiç oluyoruz. Bu sebeple de " Divan" sembolik olarak ebedi seyahat eden mucizeler yapan ve gücünün gizemli kaynagini Hizir'dan alan seyyahla- gezginle baçliyor. Bu gizemli kahraman hayat kadehini yaçam enerjisi ile doldurarak onu Hafiz'a devrediyor. Bu kadeh devretme ritüeli, sunulan hediye büyük çaire sanatinda vardigi yüce mevkii ve baçarilarindan dolayi bir nevi takdir amaçli verilmiçtir.
Tamam, dogrudur, "Divan" felsefi temelini "Kur'an"dan almiçtir. Goethe bunu dogrudan ifade etmiçtir: ("Sebebini izah edecegim. Kur'an'in metni, // Ben, onun hizmetkariyim // Mutlululuk yapanin anisina emanet ettim // Her kelimeden kelimeye kadar // Hatirliyorum ve çiddetle besleniyorum").
Çimdi, Faust'un ilk monologunda da ayni felsefi görü§ün oldugunu hatirlayalim. "Ben felsefeyi algiladim" sözlerinden sonra §öyle der:
Ah bir de orada dolaçabilseydim, Senin daglari aydinlatan içiltinda.
Zirvelerde, ruhlarin arasinda, Vadilerin üzerinde, sislerde yüzsem Bilim diye çimarik çocugu unutup, Senin çiginde yikansam [4,45].
Faustun Önsözündeki "Daglara" ve "Bati-Dogu Divani"nin Önsözünde yer alan " Hicret" kisminda hiç de "Gerçeklikten kaçma, gerçekligi unutmak" olmadigi ortaya çikmaktadir. J.W. Goethe, Hz. Peygamberin ve Avrupali sanatçinin kendi içlerine, her birinin kendi dünyasina girmesi sonucu "zamanin durmasina" içaret etmek istemiçtir. "Ruhu insanlara açmak" ("Faust") veya "genel hayati istila etmek ("Bati-Dogu Divani") dü§üncesi felsefi açidan kendini derinleçtirmenin ne denli oldugunun ifadesidir. Genel olarak, çunu belirtmek gerek ki, hem "Divan" da, hem de "Faust" da çok sayida üzeri kapali, çifreli kelimeler ve semboller mevcuttur. §air Dogu'nun çiirselligini, özellikle de Fars lirizm geleneklerine özel bir allegorik biçimde kaleme almiçtir. "Bati -Dogu Divani"ni yazarken J.W. Goethe için somutlugun ve berrakligin çizgileri, simgeleri belirginleçmiçtir. Her çeyden önce, dogu bilgeligi (Hafiz'in izinde), özel olani genelden, tipik olani karakteristik olandan ( ani) ayirmasina içik tuttmuç, yol göstermi§tir.
ОФ "Международный научно-исследовательский центр "Endless Light in Science"
Bu açidan, Dogu kültürünün "iç baglantisini" anlamak, onlari tek bir zincirde, halkada birleçtirmek daha kolay olmuçtur.
Önsözün bazi motiflerinin aktarici ve düzenli bir temele sahip olmasi dikkat çekicidir. Örnegin, Hicret'in açiliç satirlarinda Zuleika ("Davet" kisminda ) zikredilir. Ama, bu isimlerin alt yapisinda yani, temelinde yazar tarihi ki§iye gönderme yapiyordu - Marianne von Willemer. J. W. Goethe kendi dü§üncelerini detayli bir çekilde "Divan"da en derinligine kadar anlatmiçtir. Burada tekrar felsefi zamanin unsurlari ile baglantilari aksedilmiçtir: Dünyadan "çekilme", ancak epikürcülüge degil, yeni bir dünya mücadelesine güç hazirlamak adina da gereklidir:
Acele etme, gündüz aldanirsin, Eger mutlu varirsan. Bariçin oldugu yerde ben uzaklaçtmrim,
Bariçin, huzurun bana gelmesi için, Ve senin hüznü ve kederi tatmaman için Hangi saatte yardimci çagirmak istersin kendine? [2,394-395].
Çairin alegorisi derin anlamlarla doludur. Hangi Çagi veya hangi dönemi kendimize yardimci olarak çagirmaliyiz? Aci çeken, rahatsiz bir insanin ruhu hangi dünyada uyum, huzur bulabilir ki? Geçmiçte mi? Gelecekte mi? Geçmi§ bir sürü hayal kirikligi ile dolu. Gelecegiyse in§a etmek henüz mümkün degil.En büyük ahlaki talepler ile aktif çaliçma arzusu arasindaki uzlaçma, Goethe tarafindan önerilen çiirsel uzlaçmanin anlamini taçimaktadir.
Bu arada, kör Faust da hayatinin sonunda insanligin iyiligi için, insanlik naamina çaliçma dü§üncesine girer. Ancak "Divan"da bu tartiçma fasli ertelenmek zorunda kaliyor, çünkü eski dünyayi hor gören §air onu deviremez, degiçtiremez"
L.M. Kessel "Goethe ve "Bati-Dogu Divani" ile ilgili §öyle söylemi§tir: "Davet"in gizemli, güzel dizeleri, diçaridan dünyayi oldugu gibi kabul, ama onun §iire dönü§mesi için mücadele etmeye ve bir metaforla §ifrelenmi§ de olsa §airin sözünün çevredeki dünya üzerinde bir etki aracina dönü§türmeye çagiriyordu. Var olan her §eyin degiçkenligine olan derin inanç, daha yüksek türlere olan ebedi özleminde, "gelecege güven" - i§te "Divan"in ana temasi budur. insan güven baglaminin diçinda "bu kasvetli evrende sadece kederli, hüzünlü, yabanci bir yolcudur". [5,14]. Bu fikir sadece Önsözde belirtilmiçtir.
"Cennet Kitabi" baçlikli on ikinci bölümden sonra, "iyi Geceler" baçlikli Sonsöz yer almiçtir. Bu baglamdan bakildiginda "Faust" trajedisinde bir bilim insaninin ruhunu kendisiyle birlikte cennete götürülmesi ile uykuya dalmiç ve kontrolünü kaybetmiç Mephistopheles'in ölçü seslerle götürülmesi arasinda belirli bir benzerlik görülmü§tür. "Divan"in Önsöz ve Sonsözü arasinda büyük bir yol (235 kita) katedilmiçtir. Yolun sonunda insan hayatinin son noktasi anlatilmiçtir. Cebrail, "Allah'in eygamber Elçisi" §airi cennete yükseltiyor.
Güzellik ve yenilenme nerede Büyük çapta artti ise Herkese orada huzur bah§etti... [2,457].
Ancak "Faust" da tüm olaylarin ve bu olaylara bagli detaylarin çok net bir çekilde yerleçtirilmesine karçin (mesela, çeytan, alimin dünya hayatina dü§künlügüne, sevgisine bagli olarak ruhunu cehenneme aliyorsa, Mephistopheles'te ise melekler ruhu çagiriyor), burada J.W. Goethe bir sira retorik sorularla karçimiza çikiyor. (retorik sorular ortaya koyuyor). Cennet nedir? Eserin "iyi Geceler" kisminda §air kime hitap ediyor? Dünyadaki dünyevi yol kimin için bitti, Artik kim emekli olmali? Muhtemelen bahsedilen §airin kendisidir. §air, kendisi ile ilgili §u kitayi söylemi§tir:
Hafif misk kokulari beraberinde
ОФ "Международный научно-исследовательский центр "Endless Light in Science"
Cebrail'in korumasinda dinlensin nazikçe Yorulmuç olanlar... [2,457].
Bütün bunlara ragmen, yine de gitme vakti, göç etme zamani gelmiç kiçiler dünyadaki günlerini, kalma sürelerini mümkün oldugu kadar uzatmaya çaliçiyorlar.
Muhtemelen, Sonsözde bir an için Zuleika'nin yazari yeniden hatirlanir - Marianne von Willemer. Yorgun gezgin, bir kez daha sanki en içteki duygularini iletmek istiyormuç gibi onunla kendi siginaginda tadini çikarsin. Bunu baçka bir alegori izler: insan, zamani vardiginda, son saati geldiginde magaraya siginan uyuyan genç gibidir. Melek Hz.Cebrail, güne§ içinlarinin uyuyanlari beslemesi, enerji vermesi için kayaya bir delik açti. Bununla beraber çair de içiga çikmak, aydinliga ulaçmak için magarada delik açmiçtir. Böylece, son yillarinda onu çu sözlerle selamliyor:
Böylece kutsanmiç yerlerde, Cennet bahçelerinde Tüm kahramanlara özgürce eriçim Kedersiz oradan geçme izni verilsin....[2,457].
Böylece, özellikle "Bati-Dogu Divani"ndaki ilk ve son bölümlerde açikça göze çarpan zamansal kaçiç, iki çeye içaret ediyor. Bu bir yandan romantizmden, hayal dünyasindan uyanmaya, ayrilmaya (Genç Werther'in Istiraplari romaninin temel ideolojisini hatirlayalim) günlük hayatin aci ve sert gerçeklerine geçiçi içaret eder. Öte yandan, yeryüzünde var olan her çeyin idrakinin göstergesidir. Artik, birçok bilim insani tarafindan ayrintili olarak kanitlandigi gibi Goethe, Sonsöz'de kullandigi "cennet" kelimesiyle, insan rüyalarina yabanci, tamamen baçka bir dünyaya ait farkli bir evreni kastetmiyordu. Ölümlü dünyada dinlenmeyi kastetmiyordu. Daha ziyade, yazar, uzun bir bilgi, ögrenme ve idrak sürecinden geçen bir kiçinin ölümünden sonra nasil ölümsüz^tigini, nasil bilgiyle zafer kazandigindan, çöhrete ulaçtigindan bahsediyor. Gerçi, Goethe'nin çöhrete karçi tutumu da farklilik gösteriyor. "Divan"inda söhret kelimesi bencillikle eç anlamda kullanilmiyor. §öhret kazanma arzusu, Alman çairde yaratici dürtü ile yakindan baglantilidir. Gençligin romantik dürtülerinden siyrilarak "Faust" trajedisini tüm hayati boyunca yazmaya ve sonunda tüm bilgilerini ve sanatsal anlamda birikimini "Bati-Dogu Divani"nda toplamaya sevketti. Bu anlamda Goethe, nesillerin minnettar, m^eçekkir kalacaklarini umuyor. Evet, kendisi hakkinda, "Yedi Uyuyanlar"in Sonsöz'ünde alegorik biçimde yaptigi gibi çiirsel baçarisini gerçekleçtirdikten sonra, "emekliye ayrildigini" veya "dinlenmeye çekildigini" söyleyebilirdi.
Ancak zamanin felsefi anlamda kaçiçi veya akiçi durdugunda, dogal olarak ortaya çu soru çikar: Huzur nedir? - tam mutluluk, mest olma hali hafizanin silinmesi unutma hali mi? Shakespeare'in sonelerinden birinde hayattan bikmiç, yorulmuç bir çairin "Çaliçmaktan yoruldum, uyumak istiyorum"-diye haykirdigi gibi mi? Tabii ki degil. Goethe'ye göre, Sonsözün'un temel fikirlerinden birine göre bariç, yeni beklentilerle, heyecanlarla doludur. Ancak bu yeni degiçiklikler elbette hem olumlu, hem de olumsuz anlamlarda olabilir. Ve yillar sonra yeni neslin yerini ne alacak? Sonra yazar soruyu çok açik bir çekilde ortaya koyuyor: insanlar onun mirasindan nasil faydalanacaklar? Magaraya giriçlerini engelleyen duvari yeryüzünde yikmaya yardimci olacak enerjiyi, gücü nereden alacaklar?
Bunun Goethe tarafindan tartiçilmiç olmasi önemlidir. Ekkreman'a tüm insanlik için önem arzeden 3 Mayis 1827 tarihli önemli bir mektup gönderilm^tir. içinde, özellikle, bizi ilgilendiren konuyla ilgili, çöyle diyor: "Güftelerimden hangisi hayatta kalacak? Belki hoç bir kiz piyano çalacak ve bunlardan birini söyleyecek, ama insanlar, gerçek insanlar susacak. italyan balikçilarin bana Tasso'dan parçalar söyledigi zamanlarin hatirasi bende ne aci duygular uyandiriyor! Biz Almanlar dünün insanlariyiz. Bizim, geçen yüzyilda önemli ölçüde geliçtigimiz dogrudur; Ayni zamanda, Yunanlilar gibi güzellere saygi duymak, mükemmel bir çarkidan ilham almak ve onlar hakkinda çöyle söyleyebiliriz: onlarin barbar oldugu zamanlar eskide kaldi» [3,210].
Benzer §ekilde, J. W. Goethenin, "Divanda - Ekkreman'a yazdigi mektuptan da anlaçilacagi gibi, bugünden gelecege, hayranlik duydugu uzak geçmi§ten gelen felsefi zaman aki§ini anlami§tir. "Divan"in notlarinda özellikle §unlari belirtmi§tir: "Her §eyin bir zamani var. Bu sözün anlami zaman geçtikce daha da güzelle§iyor." [2,477]. Goethe, güzelligin ve aklin insanlari yönetecegi gelecekte, "ebedi harekete" gerçekten inaniyor. Böylece dizeler dogdu Penetrate, zarif çarkilar // însanlarm kalbinde. Ve Sonsöz'de, §air uykudan uyanacagi, köleligin zincirlerini kiracagi, §iirine özgür dü§ünce ruhunu üfleyecegi zamandan bahsediyor.
Tüm bunlarin baglaminda §unu söyleyebiliriz.: "Bati-Dogu Divani"nin "Önsöz"ü ve "Sonsözü", zamanlari birbirine baglayan, zamanin felsefi aki§ini somutlaçtiran bir bagdir. O, bir taraftan çairin gençligi ile yaçliligi arasindaki sûreçteki sanat yolunu belirtirken, diger taraftan da sanat yolunun en önemli taraflarini, yalniçlarin farkedilerek düzeltilmesini gözler önüne sermi§tir. Obirsi terefden sehfleri etmek zamanini, onlarin tam anlamagina ve duzeldilmesini gosterir.Yukarida L.M. Kesseli4n bahsettigi gibi, Önsöz ve Sonsözdeki hicretme ve iyi Geceler - iki kutup görevi ta§ir, Goethe'nin "Divan" in 235 incisini bir bag gibi bir yere toplar [5,18].
Dolayisiyla, J.W. Goethe'nin "Bati-Dogu Divani" eserinin tarihi ve edebi önemi, her §eyden önce, yazarin, Almanya'daki sosyo-ideolojik atmosferle birlikte, çagdaç siyasi koçullarin yaçayan bir toplulugun geçmiçin dogu hümanistlerinin hayatlarini sergilemeye çaliçmasinda yatmaktadir. Ayni zamanda, onlarin çiirsel yazgilari ile Goethe'nin kaderi arasinda da bir ortaklik vardir. Çagdaç dogubilimcileri için "Divan", çiirdeki "hafiz Tipi" ile ilgili daha net bir fikir edinmeye, onun tarihsel koçullulugunu anlamaya yardimci olmasi açisindan kalici bir öneme sahiptir. Gerçekten de, Önsöz ve Sonsöz'de, Avrupa gerçekliginin anlatimi verilen yanitlarin yalnizca baçlangici ve sonu degil. Goethe için yeni olan, Dogu'ya, onun tarihine, yaçam biçimine, geleneklerine ve genel olarak kültürüne olan ilgiydi. Ayrica bu, Alman §airi XVII yüzyilda garip bir §ekilde Oryantalizme yönelen romantizme yakla§tirmi§tir.
KAYNAKÇA:
1. Брагинский И.С. Западно-восточный синтез в «Диване» Гёте и классическая поэзия на фарси. М.: Просвещение, 1963, 197 с.
2. Гёте И. Западно-восточный диван. Собрание сочинений в десяти томах. Т. 5. Драмы в стихах. Эпические поэмы. М.: Художественная литература, 1976, 622 с.
3. Гёте И. Письма и комментарии. Собрание сочинений в десяти томах. Т. 10. М.: Художественная литература, 1977, 411 с.
4. Гёте И. Фауст. Трагедия. Пермь: Пермское книжное издательство, 1981, 462 с.
5. Кессель Л.М. Гёте и «Западно-восточный диван». М.: Наука, 1973, 119 с.
6. Кессель Л.М. Западно-восточный синтез в гетевском «Диване» // Народы Азии и Африки, 1961, № 2, с. 123-136.
7. Кессель Л.М. Философско-эстетические идеи Гёте и искусство («Западно-восточный диван»). В кн.: Эстетика и искусств. М.: Художественная литература, 1966, с. 84-92.
8. Коган Н.Н. Восточные мотивы в «Западно-восточном диване»: Автореф. ... канд. филол. наук. М., 1970, 24 с. (Центральная республиканская библиотека им. М.Ф. Ахундова. Диссертационный фонд).