Cilt: 2,Sayt: 1, 2019
Vol: 2, Issue: 1, 2019
Sayfa — Page: 11-27
E-ISSN: 2667-4262
iThenticate*
X. Professional Plagiarism Prevention
tSLAM VE BUDtZM MiSTiStZMi UZERiNDENMANTIKU'T-TAYR VE SIDDHAR THA' D A K i MUR§tDiN ROLU VE YOL GOSTERICiLtGi
THE ROLE AND THE GUIDANCE OF "MUR§iT" IN MANTIKU'T-TAYR AND SIDDHARTHA THROUGH ISLAMIC AND BUDDHIST MYSTICISMS
Tugba KARA*
MAKALE BÍLGÍSÍ ÖZET
£t>| Geliy. 27.12.2018 \/Kabul: 22.03.2019 Bu salomada, Feridtiddin Attar'in Mantiku't-Tayr ve Hermann Hesse'nin Siddhartha isimli iki eseri bir araya getirilerek mistisizm ve edebiyat baglaminda incelenmijtir. Metinlere yakla§imda "yakin okuma" teknigi model alinmi§, ardindan metinler tslam ve Budizm mistisizmlerinin felsefi ögreti ve yakla§imlarina göre yeniden yorumlanmigtir. Bu metinlerin se^ilmesinde, iki eserin de bireyin mistik yolculugunu, gerijek bir yolculuk hikäyesi etrafinda örmesi ve okurlariyla benzer konularda konu§masi etkili olmujtur. Okurlanna farkli mistik tecrübeleri anlatan bu iki metin üzerindeki benzer ve ortak motifler incelenmi§tir. Sonu? bölümünde ise bu ortakliklarm Mantiku 't-Tayr ve Siddhartha'nm ortaya fiktigi cografyalarla baglamsal iligkisi üzerinden bir okuma yapilarak mistik felsefenin dil üzerinden yansitilmasinda sembollerin ve yazarlann rolü konumlandirilmi§tir. Mistik edebiyatin kültürler/dinler arasi yorumlanmasi ve incelenmesiyle ortaya fikan bu falijma, kar§ila§tirmah edebiyat sahasmda falijacak ara§tirmacilara tslam ve Budizm mistisizmi üzerinden evrensel alimlama ve kijisel üretimi göstererek alana yeni bir katki saglamayi ama^lamijtir.
Anahtar Kelimeler: Mantiku 't-Tayr, Siddhartha, Budizm, Tasavvuf, Mistisizm.
Arapirma Makalesi
ARTICLE INFO ABSTRACT
^Received: 12.27.2018 \/ Accepted:03.22.2019 In this study, Feridüddin Attar's Mantiku't-Tayr and Hermann Hesse's Siddhartha texts were examined in the context of mysticism and literature by bringing these texts together. "Close reading" technique was used to approach those texts as a model and these texts were reinterpreted according to the philosophical doctrines and approaches of Islamic and Buddhist mysticism. In the selection of these texts, it was significant that both works covered the mystical journey of an individual built around a real journey story and spoke in similar subjects with their readers. In this study, symbols and motifs on these texts explaining different mystical experiences to their readers were examined. In the conclusion part, the role of both symbols and writers in reflecting the mystical philosophy through the language is positioned by making a reading on the contextual relationship of these partnerships with the geographies in which Mantiku't-Tayr and Siddhartha emerged. This study emerged from the interpretation and examination of mystical literature between cultures / religions aimed to provide a new contribution to the field by showing universal reception and personal production over the mysticism of Islam and Buddhism to researchers working in the field of comparative literature.
Keywords: Mantiku 't-Tayr, Siddhartha, Budism, Islamic Sufism, Mysticism.
Research Article
* Ögr. Gör., Bilkent Üniversitesi, Türk Dili, Ankara/ TÜRKIYE, E-mail: [email protected] ORCID © https://orcid.org/0000-0001-8838-5176 Bu makaleyi §u jekilde kaynak gösterebilirsiniz (APA):
Kara, Tugba (2019). "tslam Ve Budizm Mistisizmi Üzerinden Mantiku't-Tayr Ve Siddhartha'daki Mürgidin Rolü Ve Yol Göstericiligi". Uluslararasi Dil, Edebiyatve Kültür Ara^tirmalari Dergisi (UDEKAD), 2 (1): 11-27.
Extended Abstract
Mysticism is a common name given in belief systems, which is defined an inner experience and a search of divine truth as discussed in this article. Mysticism, contrary to general belief, does not necessarily have to exist in a religion. Moreover, this mystical understanding does not have to contain a belief in God. A variety of mysticisms can also be seen in non-theistic beliefs. As such, mysticism is the main material in many literary productions in a broad sense. Through texts speaking in this area; the position of the producer as a narrator voice, and the language and style used in describing the mystical experience can be read comparatively. Therefore, new studies based on comparison in this field can be produced.
In this study, Feridüddin Attar's Mantiku't-Tayr and Hermann Hesse's Siddhartha writings were compared and analyzed based on mysticism and literature. The way to deal with these writings was demonstrated as a "close reading" method, and these writings were reinterpreted by philosophical principles and methodologies of Islamic and Buddhist mysticism. In the determination of these writings, it was critical that these writings were secured by the mysterious adventure of an individual built around a genuine traveling story, and they talk in comparable ways with their readers. In this examination, the images and themes on these two writings disclosing distinctive mysterious encounters to their perusers were inspected. This investigation risen up out of the elucidation and examination of mystical writing between societies/religions aimed to give another commitment to the field by demonstrating all-inclusive gathering and individual generation over the supernatural quality of Islam and Buddhism to specialists working in the field of comparative literature.
Through this study, we focus on two different narrative texts directed to two different mysticism. It can be seen Attar is born and raised in a geography which is knows as the pearl of the East and Hesse. He seeks to reflect the mysticism of Buddhism that has a wide scopeon the basis of Indian philosophy in a modern geography and modern time. He shared his mystical experiences in his texts. Therefore, both his texts shared his mystical experiences with his readers by using similar nature symbols and "journey" motif. As we examined in this study; while the natural beings such as birds, valleys and rivers were used intensively to explain the teachings of mystical beliefs in both texts, the journey motif was the motto of transferring both mystical experiences. At that point, in the transfer of inner experiences, the different religion and teachings do not prevent the usage of common motifs by mystical narratives. Common motifs and symbols used in the narratives examined are not unique to the mysticism of Islam or Buddhism. There are also many common beliefs among the interfaith, as well as partnerships in the transfer of these beliefs through language.
Giriç
"Az Gitmi§ler Uz Gitmi§ler, Dere Tepe Duz Gitmigler.nl
Mistisizm, Yunanca hucttikôç (mystikos) yani Eleusis gizemlerine "katilan kiçi" ve gizemlere katilim anlamina gelen (j,uaTr|pia (mysteria) terimleriyle iliçkilidir. Kelimenin kôkeni hakkindaki baçka gôru§lerden biri ise mistisizmin Yunancada dudak ve gôzleri kapamak anlamina gelen mueinden geldigi yoniindedir (Parrinder 1976: 8). Mistisizm uzerine araçtirma yapan kaynaklar genelde kelimenin Yunanca kôkeniyle ilgili açiklamalar yapsa da giinumuzde mistisizm; gerçegi dogrudan dogruya tecriibe etmeye ve Tanri'nin varlik kudretini alimlamaya yônelik bir çaba olarak karçimiza çikar. Bu dogrultuda, sezgiler yardimiyla kiçinin kendi iç dunyasimn temel yapi taçlanni anlamasi olarak da kullamlan mistisizm, içe baki§ yontemlerinin bir biitiinu çeklinde de duçunulebilir.
Mistisizmin en ônemli olgusu olan idrak, kiçinin belirli sezgilere sahip olsa dahi tecriibesiyle belirli bir seviyeye gelmesiyle ilgilidir. Dolayisiyla giinumuzde mistisizm Eleusis gizemlerinden daha çok Neoplatoncu manevi hakikat veya Tanri ile dogrudan deneyim, sezgi ve içe bakiç yoluyla ôzdeçleçme anlaminda kullamlmaktadir. Yeni bir idrak seviyesine varma anlamina gelen bu mistik felsefede ôncelikli olan, bireyin deneyim yoluyla bilgelige ulaçmasidir. Diger yandan insanlar tarihin belli dônemlerinde, gôriinen ve bilinen yollardan ulaçamayacagim anladigi bazi gerçekliklere, "gôzlerini ve dudaklarmi kapayarak" sezgileri ile ulaçmaya çaliçmi§lardir. Gerek Islam cografyasinda gerekse de Hint mistisizmlerinde, mistik edebiyatin bujruk bir çogunlugunda, aranan gerçeklik olarak karçimiza çikan, Tanri uzerinden "ben"dir. Dolayisiyla mistisizm; insanin gerçegi ve bu gerçegin içindeki "ben"i arama çabalanmn sonucu olarak ortaya çikmiçtir, denilebilir. Bu noktada çaliçmada incelenen ve her iki eserde de gerçeklige ulaçma arzusuyla yola çikilan yolculuk, mistisizmin bu baglamdaki anlamiyla yakindan iliçkilidir.
tslam Mistisizminde Tasawuf Anlayiçi
Tipki mistisizmin kôkeni hakkinda çeçitli açiklamalar oldugu gibi tasavvuf kelimesinin de her bir mutasawifa gôre çeçitlenen geni§ bir anlam kulliyati bulunmaktadir. Ancak bu çaliçmada, yiizlerce sayi ile ifade edilen tasavvuf tarifleri içinde bogulmadan sadece mistisizmle kiyaslama odagimizi oluçturacak ve Mantiku't-Tayrh okumaya kilavuzluk edecek temel tasavvuf tariflerinden bahsetmek yeterli olacaktir.
Aslina bakilirsa biitun tasavvuf tarifleri içinde genel olarak karçimiza iki ana malzeme çikar. Bunlar "ziiht"2 ve "ahlak" terimleridir. Tasavvufun mutasawiflarca iizerinde ittifak edilmiç bir tarifi olmamasi sebebiyle bu mistik anlayiçin sinirlari bir hayli geniç olmasina kar§in neredeyse tum tasavvuf ehli, ziiht ve ahlak anlayiçim benimsemiçlerdir. Yine bir baçka ortaklik, Islam mistisizminde varlik, bilgi ve deger alanlarinda tek gerçekligin aslinda Tanri
1 "Az gitmi§ uz gitmi§, dere tepe duz gitmi§" genelde masal tiirlerinde kar§imiza çikan bir kaliptir. Bir kiçinin yolculugunda epeyce yol aldi|ini, çok fazla engellerden geçti|ini anlatmak için sôylenir.
2 Arapçada ragbetsiz olmak, yuz çevirmek demektir. Tasavvuf lûgatinda ziiht, §u manalara gelmektedir: Hakk'a yônelmek için dtinyadan da ahiretten de el etek çekmek, gônûlde mal mulk sevgisine yer vermeyip dûnyaya ragbet etmemek (Cebecioglu 2009: 18).
olmasidir. Ayrica, mutasawiflardaki gerfegi arama arzusu, bu mistik inani§m temel gayelerinden biridir. Bu mevzuda belki de uzerinde durulmasi gereken en muhim ortaklik, Islam mistisizminde hakikatin bilgisinin akla ve duyuma dayanmamasindan otiiru; ba§kalarina izah edilemez, afiklanamaz olu§udur. Qiinkii tasawufi tecriibe, genelde kul ile Tanri arasinda bir sirdir. Bu hakikat sirri tasawufi inani§a gore bireyin kendi tecriibesine bagli olup toplumsal ve bilimsel olarak dogrulanabilen bir mahiyette degildir. Akil ve duyularla afiklanamayan hakikati sufi, birtakim semboller ve alegorik ifadelerle aQiklar. I§te zevk veya ke§if bilgisi ancak bu yolla anlatilir ve sembollerle zihinlere yatkin surette aQiklanabilir. Dolayisiyla tasawufi inani§ta ifsel tecriibenin di§a aktanlmasi a?isindan motifler ve sembollerin yeri oldukga buyiiktiir.
Attar'in Mistik Yonii
Attar, inceleyecegimiz eserinde kendisinin de Hz. Peygamberle aym isme sahip oldugunu belirtmi§tir. Attar'in dogum ve olum tarihi hakkindaki biyografilerin 90gunda 11361221 olarak kayda gefse de gerek §airler hakkinda bilgi veren tezkirelerde gerekse de tarih kitaplarinda bu tarihler farkli §ekillerde aktanlmi§tir. En nihayetinde, kendisi hakkindaki bilgilerimizin neredeyse tamami, eserlerinde kendisinden bahsettigi boliimlerden elde edilmi§tir. Attar'in eserlerinden onun yirmi be§ ya§inda tasawufa intisap ettigini, omrunun geri kalamm bir mutasavvif olarak devam ettirdigini ogrenebilmek mumkiindur (Ktiftik 2013: 241).
Yine Attar'in eserlerinden edinilen bilgilere gore, Attar ya§adigi donemde bir9ok mutasawif ve §eyhle tani§mi§, onlarla dostluk kurup onlann manevi hallerinden nasiplenmi§tir. Attar'in belli bir tarikata mensup olmadigi kabul edilse bile onun tasawufa ilgisi sadece merak olarak kalmami§, dostluk kurdugu §eyhlerin eserlerini okuyarak kendisini geli§tirmi§ ve bu gayretler sonunda ir§ad makamina ula§arak kendisinden sonra ya§ayan pek ?ok mutasawif, §air ve edibe onderlik etmi§tir (Kii9iik 2013: 242). Bunlar arasina Meihmud-i Sebusteri, Sadi, Hafiz ve Molla Cami sayilabilir. Devlet§ah'in ve Camii'nin anlattiklarma gore Hz. Mevlana da babasi Bahaiiddin Veled'le birlikte Belh'ten hicret ettigi zaman Ni§abur'a ugrami§, burada Attar'i gormu§, Attar Esrarndmesi'm Hz. Mevlana'ya hediye
3
etmi§tir (Ku9tik 2013: 241). Nitekim Sultan Veled Divam i9erisinde yer alan "Senai ruh idi, Attar ise onun iki gozu, biz Senai ile Attar'dan sonra geldik" (Sultan Veled 1358) dizeleriyle Mevlana, Attar'a gondermeler yapmi§ ve ondan etkilendigini kendi sozcukleriyle ifade etmi§tir.
Gerek Dogu'da gerekse Bati'da 9e§itli geleneklerde, "ku§lann dili" diye isimlendirilen gizli bir dilden sik9a soz edilmektedir. Boyle bir tanimlama, soz konusu olan mistik eserler oldugu vakit elbette semboliktir. Zira, "yiiksek irfan"a sahip olanlann kullandigi bu dile atfedilen onemin bizzat kendisi, onu tam olarak anlamamiza museiade etmemektedir. Qiinku "meleki dil" diye de isimlendirilen "ku§lann dili"nin, be§eri alemdeki tasawuru, "ritimli dil"dir ki buna yiiksek varliklarla ileti§ime ge9mek i9in icra edilen her tiirlu "vasita" da
3 Ismi Mecdud bin Adem, kiinyesi Ebtl'l-Mecd Hakim Senii'dir. 1071 (H.464) senesi Gazne'de dogmu§tur. Ya§adigi devrin buyuk velilerinden biri sayilmaktadir. Bk. Savi 2009.
denilebilir. Bu baglamda bir?ok dini gelenekte ku§lar, genelliMe meleklerin yani yiiksek mertebelerin sembolu olarak ele alinmi§tir (Guenon 2002: 77-82). Hal boyle olunca ku§lari birer metafor olarak ele alip tasavvufi manada onlari metinlerinde i§leyen yazarlarin konumu, mistik edebiyat iferisinde bir hayli geni§tir. Attar'in klasik eseri Mantiku't-Tayr bunlarin en unliilerindendir. Nitekim bu esere benzer i?erik ve adlarla yazilmi§ birfok edebiyat iiretimi mevcuttur. Mantiku't-Ta^'a benzer §ekilde ibn-i Sina (o. 429/1037) da bu ku§ remzini kullanmi§tir. Gazali (o. 505/1111) ise bu eserle yakin bir iferige sahip olan Risale-i Tayr'i kaleme almi§tir. Attar'dan daha sonra Mantiku't-Tayr ismiyle Turk?e bir eser telif eden Giil§ehri'nin de (6.717/1317) Attar'dan etkilendigini soylemek mumkundiir. 4 Yine Dervi§ §emsi (o.919/1513)'nin Deh Murg adli eseri de ku§lann yolculugu uzerinden mistik anlayi§in ifade edildigi bu gelenegin bir uzantisi sayilabilmektedir. Dolayisiyla Attar'in Mantiku 't-Tayr adli eseri, tasavvufi tecriibeyi yolculuk ve ku§ motifi uzerinden aktarma konusunda kaleme alinan tek eser degildir. Ancak bu siralanan eserler arasinda, zikredilen motifi en aynntili ve en uzun §ekilde ele alan Attar'in Mantiku't-Tayr adli eseridir. Bu minvalde bu $ali§mada incelenen metin, Attar'in Simurg'u arayi§inin bir hikayesi olan bu eseri uzerinedir.
Attar'in eserlerinde ruhun kaynagina ve hedefine yonelik hareketin ?e§itli alegorilerle anlatildigi iddia edilebilir. Bu oze dogru giden hareket Attar'in eserlerinde yolculuk motifiyle ifade edilirken Attar'in inceleyecegimiz eseri Mantiku't-Tayi'da bu motif tam olarak geli§tirilmi§tir. Ancak elbette Attar'in edebi uretiminde goriilen bu tasavvufi yolculuk hikayesi, onun sadece Mantiku't-Tayr adli eseriyle sinirli kalmami§tir. Benzer §ekilde Attar'in Biilbulname, Hudhudname adli edebi iiretimleri de konu itibariyla Attar'in tasavvufi ogretilerini yolculuk motifi uzerinden ele almi§tir.
Mantiku't-Tayr uzerinden Attar'in bir yol gosterici olarak sundugu mistik tecriibeyi ve bu tecriibeyi aktarmada kullanilan sembolleri incelemeden ewel, Attar'in tasavvufi tecriibesini irdeleyecek olursak Attar inceleyecegimiz eserinin dua boliimiinde kendinden soz ederken mistik du§iincesi hakkinda §oyle soylemektedir: "Ben kendi derdime du§tiigum ifin, butun alemden ytiz 9evirdim. Eger benim uzuntiimii, derdimi duyacak olsan, sen benden de beter §a§kina doner, hayrete dii§erdin. Cismim de gitti camm da" (Attar 2006: 410). Attar'in tasavvufi dii§uncesinin bir timsali olan bu sozler, onun dunyevi olandan yuz ^evirdigini belirtmektedir. Yine aym §ekilde "Sen benliginden kurtuldugun zaman, kemal i§te budur. Sen kendinden kurtul, yok ol; kavu§ma budur. Sen onda yok ol, hulul i§te budur; bunun di§i sa9maligin ta kendisidir" (Attar 2006: 37) §eklinde kendisine seslenen sozlerinden onun mistik anlayi§imn benlik kavramiyla ili§kili oldugu goriilebilmektedir. Ya§amimn son yillannda kendini inam§ina adadigini ogrendigimiz Attar, Mantiku't-Tayr adli eserinin sonu? boliimunde belirttigi iizere ku§larin i? yolculugunu kendi yolculuguna benzetmi§, beyitlerini bir bir yazarken ku§lann Simurg arayi§inda kendisi de bir bir mertebe atlami§ ve kitabin sonunda "beka" denilen vadiye eri§ebilmi§tir (Attar 2006: 200). Dolayisiyla bu zor yolculukta cismi de gitmigtir cam da.
Mantiku't-Tayr,&a"Yo\cu\uW№ot\¥\ ve Attar'in Rehberligi
4 Banarli, Gtil§ehri'nin Attar'dan etkilendigini ve Mantikut-Tayr adli eserini bilhassa Mevlana Celaleddin Rumi'ninMesnevi'smden ^^^^ hiMyelerle ^^^^^^^^dugunu ifade etmektedir. Bk. Banarli 1987.
Mantiku't-Tayr'da; biilbul, papagan, kaz, keklik, tavusku§u, dogan, bayku§ gibi bir?ok ku§un "Simurg"a olan yolculuklari, bu yolda Qektikleri me§akkat ve sikintilar, bazi ku§larin tahammiil edemeyip yoldan ayrihnalari, bir kisminin helak olmasi ve en sonunda o kalabalik topluluktan Simurg'a sadece otuz ku§un ula§abilmesi bir yolculuk motifiyle 9e§itli hikayeler oriilerek anlatilmaktadir.
Yolculuk motifinde ilk inceleyecegimiz mistik oge; rehber, kilavuz, peygamber, onder olan mur§ittir. Metinde Attar, tasavvufta gorulen miir§it kavramini, Hudhud ku§u uzerinden okuruna sunmu§tur. Hudhud ku§u, "sirtina tarikat elbisesi, ba§ina hakikak taci" (Attar 2006: 92) takip "cammzi feda edin, yola koyulun, ayaklanmzi yere vura vura o dergaha ba§ koyun" (Attar 2006: 9) diyerek diger ku§lara bu yolculuklarinda onderlik etmi§tir. Bu noktada, Islam mistisizmindeki miir§it5 ile murit6 ili§kisini dii§unmek onemlidir. Ku§lar mur§itleri Hiidhud'u takip edip onun izinden giderken aralanndan birisi 9ikip da "Neden Hudhud'ti takip ediyoruz?" diye sormaz. Metnin hi9bir bolumunde ku§lar yolun zorlugundan oturii dogrudan dogruya Hudhud'e yakinmazlar. Hudhud'iin yolunu takip ederek Simurg'a ula§acaklarina inandiklari i9in metinde ku§lar ve rehber Hudhud arasinda bir gerilim gormeyiz. Aym §ekilde "islam mistisizminde, i9sel yolculuk tecriibesine dahil olanlar ancak miir§idi araciligiyla isteklerine ula§abilecegine inanmaktadirlar" (Sunar 1978: 28).
Miir§it e§liginde 9ikilan bu arayi§ta, yolun zorlugu ve mutasawif i9in yoruculugu ise Attar'in bu yolculuk motifinde gizlenen bir diger ogedir. Nitekim Hiidhud'm pe§ine dii§up yolculuga 9ikan ku§larin 9ogu ya btilbul gibi "ba§imda giile olan a§kimin sevdasi var, bu da yeter, bir biilbiiliin Simurg'a takati olamaz, bulbiile bir gulM a§ki yeter" (Attar 2006: 99) diyerek dunyevi a§klan i9in bu yolculugunu sonlandinr ya da kaz gibi " dunyada susuz duramam ben, 9unku bemm azigim da varligim da sudandir" (Attar 2006: 101) diyerek susuzlugundan yolculugu terk eder. Goriildiigu uzere bu yolculuk ku§lar i9in olduk9a gu9tiir, ancak Hiidhiid her zaman onlm teskin eder, sabretmelerini tavsiye ederek onlarin yola devam etmelerini arzular. Ancak ne var ki Hudhud'e uyan ku§lann sayisi giderek azalir. Bu azalma ytizlerce ku§ arasindan yolculuga devam eden otuz ku§ kalana kadar devam eder. Eserde, ku§lann yolculugu uzerinden tasawuf ehlinin tarikattaki yolunun kolay olmadigi a9iklanmi§tir (Attar 2006: 108). Tasawufi zuht ve ahlak kavramlari da ku§larin bu yola devam edip edemeyecegini belirleyen iki ayn noktadir. A9lik, susuzluk, cinsellik, sevgili hasreti, yalniz kalma endi§esi gibi bir9ok dunyevi arzu, bu yolculukta en az ku§lar kadar tasawuf ehlinin de a§masi gereken noktalardandir. Yol ise, yedi vadi ge9ecek kadar uzun ve yorucudur.
Yolculuk motifine gizlenen bir diger mistik oge ise vadilerdir. Bu metinde ku§lann Simurg'a ula§abilmek i9in ge9meleri gereken yedi farkli vadi vardir. Bunlar, talep, a§k, marifet, istigna, tevhid, hayret ve fakr u fena vadisidir. Buradaki vadiler tasawufi yolun makamlaridir. Attar, kendi mistik yolculugundaki a§amalari sembolle§tirerek vadi uzerinden
5 Arapfada dogru yolu gSsteren, uyaran, ir§ad eden anlamina gelir. Tasawufi manada Hak yolunda rehberlik yapan kimse, veli, er, eren, pir demektir (K1I15 2012: 62).
6 Arapfada isteyen demektir. Allah'a vuslati arzu eden, bir ba§ka deyi§le, Allah'm ahlakiyla ahláklanmak isteyen ve bu olgunlugun egitimini verecek bir §eyhe (veya milrjide) baglanan (ogrenci olarak kaydmi yaptiran, bey'at eden) ki§iye mürit denir (K1I15 2012: 62).
a?iklamayi uygun g6rmu§tur. Dolayisiyla bunlar Attar'in tasawufi dii§unce sisteminde de kar§iligi olan ve mistik tecriibe edinmek i?in a§ilmasi gereken mertebelerdir. Tasavvuf ogretilerinde bu mertebeler sirasiyla a§ildiktan sonra, "hakikaf'i arayan, Peygamberin kilavuzlugunda butun §evklerin bittigi yere, kendi "ben"inin kaynagina giden yolu bulur. Ancak "ben"in men§ei ile ya§adigi vuslat bir son degildir. "Ben" Tanri'ya olan yolculugunu tamamlayinca bu kez Tanri'da yolculuk ba§layacaktir. I§te bu hal mutasavviflarin beka dedigi haldir (Schimmel 1999: 13-15). Metinde ku§lar sirasiyla bu vadilerle tani§mi§ ve aralarindan otuzu en sonunda beka vadisine gelebilmi§tir.
Ku§lann Simurg'a uzanan yolculugunda sembolle§tirilen bir diger mistik oge, Tanri'mn sureti iizerinedir. Ku§larin padi§ahi Simurg'u bulmak iizere zahmetli bir yolculuga giri§mi§ otuz ku§, sonunda kendilerinin Simurg (si/ murg = otuz/ ku§) oldugunu anlar. Bu tasavvuf edebiyatinda ben'le ilahi zatin ozde§ligi tecrubesini olaganiistii bir §ekilde ifade eden en ustalikli cinastir (Schimmel 1999: 14-16). Simurg Tanri'mn zuhur ve taayyunudiir ki bu zuhur ve taayyiin kendilerinden ibarettir ve ger?ek birlige ula§an, halkin Hakk'in zuhuru, Hakk'in da halkin birligi oldugunu anlar (Attar 1968: 1-4). i§te bu noktada, bir^ok mutasavvifin mistik tecriibesinin temelini olu§turan "vahdet-i vticud" yani turn varliklann birligi inam§i, Simurg karakteri uzerinden okura ifade edilmi§tir.
Burada anlatilan fiziki yolculuk hikayesi, alegorik olarak Islam mistisizminin bir 19 yolculuk tecriibesidir. Nitekim Attar da kendi mistik i9 yolculugunu ku§lann yolculugu iizerinden okura sunmu§tur. Bir ba§ka deyi§le ku§lar yolculuga fiktiklarinda Attar da manevi bir yolculuga ba§lami§tir. Kitabm dua ve ovgu ^iimlerinden sonra asil hikayeye ge^ilen giri§ boltimde ^^^^^^^^ bu m^evi ^^^^^^^^ fikacak ku§lari tek tek selamlami§, her birine ovgii dolu sozler sunmu§, onlarm bu yolculuklarinda kendisinin de yanlannda oldugunu belirten kelimeler seirf etmi§tir. Attar'in "ne gi^d dost ve ^kada§sin..."(Attar 2006: 89) diye hitap ettigi ku§lar, Attar'in onlara verdigi cesaretle bu yolculuga karar vermi§ ve bir yol gosterici olarak Hiidhud ku§unu se?mi§lerdir. I§te hem Simurg'a giden ger?ek yolculuk hem de Tanri'ya giden mistik yolculuk tam burada ba§lami§tir. Dolayisiyla bir taraftan HudMd ve diger ku§lar fiziksel bir yolculuga ?ikarken diger yandan da Attar manevi bir i? yolculuga ?ikmi§ haldedir. Ve tabii ki, Attar'in edebi oyunlariyla metnin okuyuculari da Attar'in bu manevi yolculugunu payla§mi§lardir.
Eserin son boliimunun ilk beytinde Attar' in "Ey Attar alem her an yuz binlerce misk sa9tin, senin sayende cihanin 5evresi gtizel kokularla doldu" (Attar 2006: 410) sozlerinden sonra okurlar Attar'in aslinda bu metni i§lemesinin onleira bir ogut verme niteliginde oldugunu anlamaya ba§layacaklardir. Bu son bolum boyunca Attar okurlanmn ku§lar vasitasiyla nasil bir mistik tecriibe edindigini sorgulami§ ve "Ben sana butun ku§lann dilini, sozlerini aktardim, uyan ey hakikatten habersiz!" sozleriyle nihayet okurunu bu durumdan tamamen haberdar etmi§tir. Ayni §ekilde "Ey yol eri, kitabima §iir ve boburlenme vesilesi olarak bakma, zahitlikten ve safliktan vazgef, insana dert ve musibet gereklidir" gibi sozlerle biz okuyuculanna seslenip mistik ogretisini metin boyunca bizimle tecriibe ettigini ifade etmi§tir. Dolayisiyla Attar'a gore bu mistik i? yolculukta kendisi miir§it, eserin okuyuculari da mtirit konumunda durmaktadir. Hikaye boyunca Attar'1 okumayi birakmayarak bu yolculugun pe§inden giden okuyucular, Attar'in bu mistik i? tecriibesine dahil olarak bu yolculukta
"bekâ" mertebesine dogru yolculuga çikmiçlardir. Metin bittiginde kuçlardan da Attar'dan da geriye bir §ey kalmamiçtir. Dolayisiyla Attar, "sôz benimle bitmiçtir, i§te ôrnegi!" (Attar 2006: 412) diyerek okurunu da bu mistik mertebeden haberdar etmiçtir. Gôriinen o ki, bu ikircikli yolculukta, Attar'in asil amaci, biz okurlarini da bir iç yolculuga çikarmak ve bu yolda bizlere murçidlik etmektir. Kuçlarin yedi vadi geçerek yapmiç olduklan yolculuk ise bu içsel yolculugu ifade edebilmek adina Attar tarafindan oluçturulan bir motiftir. Bôylece metinde bolca kullamlan sembolik dil ve tasavvufi mistik tecrube, Mantiku't-Tayf in son bôliimtode zikredildigi iizere Attar'in yazarsal niyetiyle son derece ili§kilidir.
Budist Ôgretilerinde Mistisizm Anlayiçi
Non-teist bir duçunce sistemi olan Budizm mistik anlayi§inda, Gotama Siddhartha'mn ôgretilerini benimsemek, bu inaniçin mistik tecriibeye dônuçmesinde esas olandir. Buda'nm ôgretilerini pratige dônuçturmek, Budist mistiklerinin yegâne amacidir. Budizm, bugun uç farkli koldan ilerleyen ve ôgretileri her ayri kola gôre çeçitlenen bir inaniç haline gelmiçtir. Ancak, Siddhartha romamndaki motiflere geçmeden ewel §u bilinmelidir ki, Budist ôgretilerinde temel olan, akil yoluyla hakikate ula§mak ve bu hakikatin bilgisiyle de dukkha (îstirap)dan kaçip ben'e anlam yuklemektir. î§te o zaman ki§i samsara (dunya)nm zincirini kirarak nirvana(bilgelik)ya ula§abilir. Çiinkii Gotama Buddha'ya gore istiraplann nedeni, geçici diinyevi unsurlara baglanmaktir. O, bunun en açik §eklinin ise maddi istekler oldugunu sôyler (Parrinder 1976: 12-13). Bu b^imdan nirvana arzulann, maddi isteklerle beraber istiraplann, acilarin, nefretin sônmesi anlamina gelir. Yani Budist mistiklere gore diinya bir çile yeridir; insan iyilik yaparak yaçamali, baçkalarina zulum etmekten kaçinmali, kendi vicdammn sesini dinleyerek "ben"in bilgisine ulaçmalidir. Butun bunlan yapabilmek ise sufizmde oldugu gibi zorlu bir mistik yolculuga çikmayi gerektirir. Bu yolculukta edinilecek §ey "bilgi", bu yolculugu tecrube eden ki§i ise "bilge"dir. Zaten ben'e ulaçmamn ve bôylece dtinyayi anlamlandirmanin nihai yolu, bilgilik mertebesine eriçmekten geçmektedir.
Hermann Hesse'nin Mistik Yônii
1904'te yazarliga baçlamiç olup romanlan, ôykiileri, denemeleri, çiirleri, politik makaleleri ve kultur alanmdaki eleçtirel yazilariyla turn dunyada ytiz milyonu a§kin okur kitlesine ulaçan ve 1946'da Nobel Edebiyat Ôdulu ile 1954'te de bilim ve sanat alanmda Pour le Mérite Ôdulu'nu alan Hesse, Hristiyan misyoner bir aileden gelmesi sebebiyle tutucu ve ayni zamanda entelektuel bir aile ortami içinde buyumu§tiir. Bôylece Hesse dindar, elit ve otoriter bir ortamda çocuklugunu yaçamiçtir. Bu durumu Hesse, "Bu evde (...) ibadet ediliyor, încil okunuyor,...incelemeler yapiliyordu(...) Burada yoksullar doyurulur, bayramlar kutlamrdi." diyerek anlatmaktadir (Alperen 1994: 10). Boyle bir ortam içerisinde, ailesi Hesse'nin protestan bir rahip olmasmi istedigi için onu Maulbornn Manastir okuluna gondermi§ ancak Hesse, manastmn "kati" kurallanna dayanamayip manastir egitimini yarida birakmiçtir. (Alperen 1994: 7)
îçe dônuk bir karaktere sahip olan Hesse, manastirda gordugii bu zorlu egitimin de getirdigi bir sebeple ruhsal bir kriz geçirip tedavi gôrmuçtiir. Bu tedavi esnasinda psikanaliz
ile tani§mi§, Jung ve Freud'u tanimi§tir. Bilin£üstü, bilin?alti gibi kavramlar Hesse'yi kendi i? dräyasina yöneltmede önem ta§irken, özellikle Jung'un psikoanaliz yaparken rüya ve resimlere ba§vurmasi Hesse'ye ilham veren bir malzeme olmu§tur (Alperen 1994: 6). Ayrica Hesse, 1899 yilinda Basel'de bulundugu sirada Barok devrinin en büyük mistik dü§ünürü olan protestan yazar Jacob Böhme ile ilgilenmi§tir. Bu ilgi de onun eserlerinin mistik yönüne etki etmi§ olabilir. Dogu kültürüne a§ina olan Hesse, anne ve babasindan gelen Hristiyanlik ögretileriyle Dogu kültüriinii harmanlami§, bu durum onun Uzakdogu mistisizmlerine yakinla§masina neden olmu§ olabilir. Bu sebepten Hermann Hesse'nin mistik inani§imn arka yüzüne bakildiginda Hristiyanlik ve Uzakdogu dinlerinin yani sira özel olarak ilgilendigi bu araijtirmacilarin etkileri de görülmektedir.
Hessenin eserleri büy^: öl?üde onun mistik yönünm otobiyografisi niteligindedir. 7 Bunu Hesse üzerine incelemelerde bulunan Nadler'in agzindan §u sözlerle duymak mümkiindür: "Hesse'nin eserleri kendi ruhunun hikayeleridir" (Nadler 1956: 9). Diger bir ifadeyle, Hesse kendi mistik yönünü eserlerinde konu edinmi§tir. Bir^ok ele§tirmen, Hesse'ye, kendi ki§isel dünya görü§ü ve ruhsal durumunu aktarmada edebiyati kullandigina yönelik bir argüman öne sürmü§lerdir. Bu baglamda, Hesse kendi i?sel tecrübelerini okurlanna yol göstermek amaciyla eserlerinde konu edinmi§tir, denilebilir. Bu dogtultuda Attar gibi Hesse'nin de sembolik ifadeler kullanarak i9sel tecrübesini metinleri araciligiyla okurlanyla payla§masi onun edebiyati arafsalla^tirmasi baglaminda yazarsal niyetiyle dogrudan ili§kilidir.
Hesse, inceleyecegimiz eser Siddhartha da dähil olmak üzere, eserlerinde Birinci Dünya Sava§i'mn insanlar üzerindeki agir maddi, manevi faturasimn etkisini azaltmayi ve insanlari maneviyata yönelterek onlan sektikleri acidan kurtarmayi hedeflemi§tir. Hesse'nin devrin insanlanm ¡9 dünyalanna yönlendirip onlari manevi bir yolculuga sikarmayi ?özüm olarak gördügü iddia edilebilir. Qünkü Hesse'nin mistik yönüne göre insan i? yolculugun sonunda Tann ile bulu§acak ve kurtulacaktir. Böylece insamn mistik yönü dünyayi anlamlandiracak ve bu sayede dünya kötü olaylara sahne olmaktan ?ikanlacaktir. Ba§ka bir ifadeyle Hermann Hesse, Birinci ve Ikinci Dünya Sava§i gibi tüm dünya ülkelerinin birbirlerini katlettigi bir ortamda sava§ yerine toplumlara bari§ ve huzurun getirilmesi gerektigi fikri ile Avrupa insanini modern dünyanin rekabet9i ortamindan kurtarmayi ama5lami§ olabilir. 8Bu dogrultuda para ve hirsin häkim oldugu degerler yerine manevi duygu ve hislerin ön plana getirilmesini arzulami§, insanin kendi i? dünyasina dönerek kendini erdeme ula§tirmasi i9in Hint dü§üncesinden yararlanarak insamn özünü ke§fedip bu dünyayi anlamlandirmasina yardimci olmak istemi§tir. Hesse, bütto dinlerin esasinda yer alan "sevgi"yi ve "bir"ligi
7 Hesse'nin neredeyse tum eserleri gü?lü bir otobiyografik bile§imi banndinr. Bu bile§im özellikle Demian 'da, Doguya Yolculuk'ta, hatta Klein und Wagner eserinde ve "ya§am krizi romani" iiin dogru bir örnek olan Bozkirkurdu'nda afikfa bellidir (Alperen 1994: 8).
8 XX. yy. Alman edebiyati incelendiginde, Hesse'nin bir^ok eserinin toplumunun karma§ikligini ve diyalektigini yansittigini söylemek mümkündür. Hesse, lrkgiligin kendini her alanda hissettirmeye ba§ladigi bir cografyada, entelektüel ve felsefi dü§tacele^ yrnsitabilmek igin eserlerinde mistik tecmbesm kelimelerle tipki bir oya gibi i§ler gibi i§lemektedir.
dikkate alan bir tutum sergilemi§ böylece tüm dogmalari reddetmi§tir. 9 Bu konuyla ilgili Nadler §öyle bir görü§ ortaya atmi§tir: "Hesse, tannsal birligin eski Asya ögretisini Qagimiza ta§iyarak yenileme gayreti i?indedir" (Alperen 1994: 106).
Nitekim inceleyecegimiz eserde Siddhartha Budizmin kurucusu Buddha'nin ismidir. Bu isim, Sanskritfede "aydinlanmi§ ki§i" anlamina gelir. Siddhartha kelimesinin anlami ise "hedefine ula§mi§ insan"olarak kar§imiza 9ikar. I§te bu noktada Hesse'nin ki§inin diinyayi anlamlandirmasiyla hedefine varacagina inandigi ve bu dogrultuda okurlanna kitabi araciligiyla mür§itlik yaptigi iddia edilebilir. Mistik anlayi§ini Budizm ile harmanlayan Hesse, Siddhartha''da "Asya'nin... ilahi birlik ögretisini degi§tirmek i?in yapilacak ilk i§in tek tek insanlan degi§tirmek olduguna kanaat eder. Ona göre, insana ahlak ve din boyutunda degerler verildigi zaman dünyaya insan sevgisi yayilacaktir " (Alperen 1994: 103). Ayrica Hesse, Siddhartha araciligiyla Budizm'i modern zamanlara ve modern dillere uygun olarak yenilemeye 9ali§tigini belirtmi§tir. Dolayisiyla, Hesse'nin mistik inani§inin kendisine bir "yol göstericilik" misyonu yükledigi söylenebilmektedir. Hesse 1925 tarihli bir mektubunda Siddhartha adli eserindeki yol göstericilik misyonu ile ilgili görü§lerini §u §ekilde aQiklami§tir: "Hint dogmasi da dähil olmak üzere beni her türlü dogmadan kurtaran yol ta Siddhartha'ya kadar uzanir ve hayatta kaldigim sürece de devam eder" (Alperen 1994: 107). Görüldügü üzere Hesse ifin de Siddhartha'nin önemi büyüktür. Bu noktada tipki Attar'in okurlanna mür§itlik yaptigi gibi Hesse de mistik okurlanna kendi mistik inani§i dogrultusunda dogru yolu göstermeyi hedeflemi§ olabilir. Pekälä nedir bu dogru yol? Tipki Budizm mistisizminde oldugu gibi burada da dogru yol ki§inin bilgelige ula§arak kendi "ben" ini bulmasi ve ya§amini bu 9izgide anlamlandirmasidir.
Siddhartha* Yolculuk Motifi ve Hesse'nin Yol Göstericiligi
Hesse'nin Siddhartha adli romanui ilk olarak Beriin'deki S. Fischer Verlag isimli yayinevi tarafindan 1922 yilinda yayimlanmi§tir. Makale konusu olarak se9ilen bu eserin adimn Siddhartha olmasi, metinle ilk intiba baglaminda okurlarla konu§an bir ba§liktir. £ünkü kelime anlami "hedefine ula§mi§" demek olan Siddhartha, aym zamanda Budizm'in kurucusu olan Gotama Buddha'ya verilen isimdir (Conze 2008: 4). Eser, ädeta dünyanin ilahiyatin kendisi oldugunu okura gösterir niteliktedir. isminin de 9agri§tirdigi üzere Siddhartha, Budizm mistisizminin i9ine yerle§tirilmi§; gerek kitabm bölümlendirili§ sayisi gerek kullanilan kavramlar, gerekse eserdeki felsefi mesaj a9isindan Budist mistisizmiyle yakin ili§kili bir metindir. Siddhartha da görülen bu mistik inarn§, tipki Mantiku't-Tayr' da oldugu gibi bir yolculuk motifi üzerinden i§lenmi§tir. Bireyin mistisizme uzanan i9 yolcugunu ger9ek bir yolculuk motifi üzerinden i§leyen bu metinde, Hesse modern zamanlardaki Budizm mistisizminin ögretilerini, ana karakter Siddhartha'nm ya§antisi üzerinden okurlanna sunmu§tur. Bu baglamda, tipki Hesse de Attar'in yaptigi gibi mistisizmden beslenen bir
9 "Mein Glaube" isimli hikayesinde Hesse kendi kaleminden dünyadaki bütün halklarm insan adi altmda "bir" olana birlejtigini dile getirirken fikirlerini §öyle ortaya koyar: "Sava§ta uyanan Avrupa genfliginin fogu yönetimlerin ve kanunlarm iflas etmesi sonucunda kendi iflerindeki rehberi aramaya ba§ladilar...Birlik konusundaki dü§üncelerin en mükemmelini eski Hindistan ortaya koymu§tur. Vedalardaki düjünceler bugün bile Hindistan'da ya§iyor. Hz. isa cennet sizin ifinizdedir derken Vedalarin söyledigini söylüyor. Lao Tzu da öyle" (Hesse 1971:106).
anlatiyi "seyr ii siiluk"10 motifi iizerinden 9e§itli semboller araciligiyla okuruyla payla§mi§tir.
Oncelikle Siddhartha daki yolculuk motifini inceleyecek olursak belirtmeliyiz ki buradaki yolculuk, Mantiku't-Tayi'daki ku§larin yolculugu gibi 9izgisel bir yonde diinyevi olandan uhrevi olana dogru yonelmemektedir. Diger bir ifadeyle Siddhartha'da goriilen mistik yolculukta birey, Attar'in eserindeki ku§larin yaptigi gibi dunyevi arzulanni bir kenara iterek degil; onlan bizzat deneyip tecriibe ederek manevi yolculuga fikar.
Yolculugun bu a§amalarini degerlendirildigi zaman, ana karakter Siddhartha'nin temelde alti farkli fiziksel yolculuga fiktigi soylenebilir. Oncelikle Siddhartha, arkada§i Govinda ile birlikte Brahmanligi terk ederek samana11 olmak i?in bir yolculuga ?ikar. Bu yolculuk ayni zamanda Siddhartha'nin dunyevi olandan uhrevi olana yaptigi ilk manevi yolculuktur. Bu yolculukta Siddhartha, Govinda ile beraber samanalara kan§ip yeme i9me, giyinme, barinma, cinsellik gibi temel i9gtidtilerine kar§i koymayi ogrenecektir. Ancak, Siddhartha hem manevi hem fiziksel yolculugunu samanalar arasinda sonlandirmak istememektedir. Qiinkii Siddhartha'ya gore "ne kadar Samana varsa hi^biri, ama hiQbiri Nirvana'ya ula§amayacak, yollarin yolunu bulamayacak" tir (Hesse 1994: 25).
Bu du§tocelerinden oturii Siddhartha samanalann yanindan aynlarak Buda'yi bulmak i9in ikinci bir yolculuga 9ikar. Bu sefer Siddhartha'nin aklindaki yolculuk ger9egi bilen "dogru ki§i" yi bulmak uzerinedir. Ancak Siddhartha, "Gotama" denilen bilgeyi buldugu zaman da tatmin olmayacak ve "yine yollara du§ecegim" (Hesse 1994: 26) diyerek Gotama'd^ uzakla§acaktir. Qiinkii bu bilge ki§inin ogretileri de Siddhartha i9in samanalannkinden 90k farkli degildir.
Siddhartha, Gotama sonrasinda, bu yolculukta tek ba§ina yiiriimeye karar vererek "aradigi §ey"i bulmak i9in kente ugrar. I§te bu noktada, Siddhartha'mn uhrevi yolculuktan yeniden diinyevi olan arzularina ge9tigi goriilur. Bu minvalde, Siddhartha i9in bu yolculukta u9iincu durak, kenti bulmak ve kentli olmaktir. Bu noktada, Mantiku 't-Tayfda. aktanlandan farkli bir tecriibe i9inde olan Siddhartha, kente ilk ugradiginda, cinsellik i9gtidtisiinii tatmin etmek isteyecektir. Kamala adli bir fahi§e ile birlikte olmak i9in, para kazanmasi gerektigini ogrenen Siddhartha, biiyiik bir tiiccar olacak ve yolculugunun bu duraginda, kent hayatina ^ahil olarak her ifgiidusel arzusunu kar§ilamaya 9ali§acaktir (Hesse 1994). Goriildugii uzere Attar'in eserinden farkli olarak Siddhartha da bkey, once diinyevi arzulanni terk etmeyi ogrenmi§, ardindan bu arzularma geri donerek bunlan da bireysel yolculuguna dahil etmi§tir. Romanin Mantiku't-Tayr'^m ayrilan en onemli boliimu, yolculugun bu kismidir. £iinkii be§eri giidtilerini tatmin etmek isteyen roman karakteri Siddhartha, "seyr ii siiluk" denilen i9 yolculugunda Attar'in eserinde gordtigtimtiz dtinyeviden uhreviye dogru uzanan 9izgisel yoldan sapmi§ ve diinyevi olana dogru yonelmi§tir.
Mistik yolculugun bir diger a§amasi, Siddhartha'nin aradigi "§ey"in i^gti^sel isteklerinde olmadigim anlamasiyla kenti terk edip "kendini bulmak" i9in yeniden bir fiziksel
10 "Tasawufta seyir cehaletten ilme, kOtii huylardan giizel huylara, kendi varligindan gegip Hakk'in varligina dogru harekettir. Stiluk ise, Hakk'a ermek ifin bir rehberin onciilugiinde ve denetiminde fikilan manevi, kalbi, ruhi yolculuk ve ahlaki egitimdir" (Cebecioglu 2009: 14).
11 Samana Pali diline ait bir kelime. Hindistan'daki rahiplere Samana denilmekteydi (Humpreys 2005: 24).
yolculuga Qikmasi tizerinedir. I§te bu noktada, Siddhartha kendisine yol gostericilik yapan Kayik?i Vasudeva ile kar§ila§acaktir. Bu baglamda, metnin bu boliimiinde Vasudeva tipki Hiidhiid gibi Siddhartha'nin bu mistik yolculugunda ona kilavuzluk etmi§ ve "Irmagin sesine sik sik kulak vermi§imdir, sik sik gozlerinin i?ine bakmi§imdir, her zaman bir §eyler ogrenmi§imdir; bir irmak insana 90k §ey ogretebilir" (Hesse 1994: 61) diyerek Siddhartha'yi irmak ile tani§tirmi§tir. Irmak Siddhartha'nin "aradigi §ey"i buldugu yerdir. Dolayisiyla metinde mto§it vasfim iistlenen Vasudeva, Hudhiid'e benzer §ekilde, Siddhartha'yi irmaga getirmi§tir.
Ancak bu sefer, Siddhartha Vasudeva'mn onderliginde irmakia beraber kendini bulmaya 9ali§irken Kamala'dan olan oglu Siddhartha'nm bah9esine gelmi§tir. Bunun uzerine mistik arayi§tan bir sure uzakla§an Siddharta, oglunun onu terk etmesi uzerine oglunu aramaya 9ikmak i9in yeniden bir fiziksel yolculuga ba§lami§tir. Uhrevi olandan dunyevi olana dogru yapilan bu yolculuk, metindeki 9izgisel yolculugu kiran ikinci yolculuktur. Bu yolculukta da Vasudeva'mn rehberligi soz konusudur. Tipki zamanmda Siddhartha'mn babasindan ayrildigi gibi oglu da kendi yolunu bulmaya 9ikmi§tir, ancak rehber Vasudeva'mn Siddhartha'ya oglunu aramasimn nafile oldugunu soylemesi uzerine Siddhartha bu yolculuktan doniip yeniden kendi mistik arayi§ina yonelmi§tir.
Ve bu son donii§, Siddhartha'nin yolculugunun son mertebesidir. Bu baglamda, Siddhartha toplamda alti farkli fiziki yolculuk yaparak gerek diinyevi gerekse de uhrevi ama9lar dogrultusunda isteklerinin pe§inden gitmi§, sonunda kendisini bir irmak kenannda bulmu§tur. Mantiku't-Tayr'd^ yolculuk a§amalari gibi burada da her yolculuk sonucu Siddharta aradigina daha da yakinla§mi§tir. Bu yakinla§mada kelime anlami Irmak Tanrisi (Humpreys 2005: 18) demek olan Vasudeva'mn rolu elbette onemlidir. Qunku Siddharta'nin aradigini lrmakta gormesinde ve irmagin sesinin bir buttin olarak aks edili§inde Vasudeva'mn rolii, kayik9ilikla baglantili olarak Siddhartha'yi irmakia butunle§timiesi tizerinedir. Siddhartha'mn, arkada§i Govinda ile birlikte irmagin gtine§inde biiyiidugiinden, nehrin kiyisinda kutsal sularda yikandigindan soz edilir (Hesse 1994: 99).
Budist kultiiriinde tekligin sembolii olan nehir, Siddhartha'mn ruhsal geli§iminde onemli rol oynar (Humpreys 2005: 19). Siddhartha yolculugun ilk bolumlerinde, nehrin bir sirri oldugunu, onun tanrisal sese sahip oldugunu sezmesine ragmen bunun anlamini 90zememi§tir. Ancak Vasuveda ile arkada§ligindan sonra Siddhartha'nm nehirden ogrendikleri §u satirlardan anla§ilmaktadir: "Irmak ger9ekten Vasudeva'mn ona ogretebileceginden 90k daha fazlasini ogretti. Her §eyden once dinlemesini, goniilden kulak vermesini, ruhunu a9ip hi9bir tutkuya, istege ve yargiya kapilmadan, hi9bir du§iinu§ ve gorii§e katilmadan bekleyerek ogrendi" (Hesse 1994: 100).
Nitekim, Attar'in eserinde ku§larin kendilerini Simurg §eklinde gormesi gibi burada da Siddhartha kendisini bir irmakta gorecek ve ayna metaforu bu metin i9in onemli olacaktir. Tekligin sembolize edildigi nehirde Siddhartha ger9egin bilgisine ula§acak ve mistik tecriibesinde bilgeligi edinecektir. Aym zamanda metinde irmaktan gelen 9e§itli seslerin aslinda "bir" oldugunun Siddhartha tarafindan ogrenilmesi de, tipki ku§lann birliginin vurgulandigi gibi samsaranm zincirinin kinlmasinda mistik bir dti§iinceye hizmet etmektedir.
Siddhartha'mn lrmagi dinleyip gözlemledigi üzere "Irmaktaki su hep akiyor, siirekli akiyor ama hep yerinde duruyor, akan ayni su ama yine de o her an yeni"dir (Hesse 1994: 120). Dolayisiyla bu döngü aslinda ?oklugun birligini, ?e§itliligin tekligini simgelemektedir. Siddhartha'mn aradigi ise kendinden ba§kasi degildir. Bunun bilgisine ula§tigi i?in bilge kendisidir. Ancak ne var ki tipki mutasawiflann da söyledigi gibi Siddhartha'ya göre de "bilgelik ba§kasina anlatilamaz, bir bilgenin ba§kalarina anlatmaya ?ali§tigi bilgelik aptalca bir §ey gibi gelir kulaga" (Hesse 1994: 165). l§te bu yüzden bu mistik anlayi§ta aradigini bulan kimse "Buda"nin yani aradigimn ta kendisidir. Nitekim Attar'm "simurg" sözcügüyle dil oyunu yaptigi gibi Hesse de "Siddhartha" sözcügüyle okuruna seslenmi§tir. Qünkü burada anlatilan Siddhartha, tarn da Budizm'in kurucusu sayilan "Gotama Buda"mn ta kendisidir. Dolayisiyla Hesse, Siddhartha'mn aradigi '§ey'in aslinda Buda'nin kendisi oldugunu bu §ekilde okuruna ifade etmi§tir.
Ba§ligindan da görüldügü üzere "aydinlanmi§"eser karakteri Siddhartha, sonunda Nirvana'ya ula§mi§ ve hayatini anlamlandirmi§tir. Bu anlamda Hesse de hedefine varmi§tir. Hesse'nin Siddhartha'yi bir egitim romani olarak ele aldigi iddia edilebilir. Hesse bu yolla bir yandan Budizmin kurucusu olan Siddhartha'mn hayat ögretilerini okura sunarken bir yandan da kendi mistik inani§iyla Budizm'in ögretilerini harmanlayip mistik felsefesini okura göstermektedir.
Bireyin kendi kendisinin ögretmeni oldugu Budizm felsefesine bagli olarak Hesse; ögrendigi meditasyonun önce dort sonra sekiz ana ilkesini eserinin bölüm ve kisim sayilariyla aynila§tirmi§, okuyucusuna eseri okurken gizlice meditasyon yaptirmayi ama£lami§ bunda da ba§anya ula§mi§tir denilebilir. Bu bakimdan Hesse'nin Siddhartha eseri bireyi huzura kavu§turmayi ama9layan Uzakdogu mistik inani§inda görülen yoga meditasyonuyla ili§kilidir. Eserin bölümlendirilmesine baktigimizda ikinci kismin alt bölümlendirmelerinin sekiz tane oldugunu görmekteyiz. Yogamn bölümlendirilmesine baktigimizda ise benzer §ekilde sekiz farkli süreQten bahsedilmektedir. i§te tam da bu noktada eserin bölümlendirilmesi ädeta yoga yaparmi§casina sekiz farkli a§amadan olu§maktadir. Bu sekiz sayisi ikinci bölümdeki kisimlann sayisiyla verilmi§tir. Sayilann yogadaki anlami ile eserdeki sira sayilarini birle§tirdigimizde §u sonuQlara ula§ilir:
1-K^ala, (kafinma) 2-Qoc^: insanlarin arasinda, (gözlemler) 3-S^s^^ (duru§lar) 4-Nehirde, (solugun metodlu §ekilde kullamlmasi) 5-Kayik£i, (duyulardan uzaga ka?i§) 6-Ogul, (bir yere toplanmi§ dikkat) 7- Om, (ruh gözüyle seyretme) 8-Govinda, (konsantrasyon). Eser, sanki yoga yaparcasina bölümlendirilmi§tir. 12Eseri okuyanlar aym zamanda eser boyunca yoga tekniklerini de sembolik olarak ögrenebilmektedir. I§te bu noktada tipki Attar'in eserini tasavvufi vadilere göre bölümlendirirken bir yandan da okurunu tek tek bu vadilerde gezdirmesi gibi, Hesse de okurlanm okuma deneyimleri esnasinda ädeta bir yoga
12 Yoga, meditasyonlarla bazi vücut duru§lan, nefes teknikleri, dü§üncelerin konsantrasyonu, antrenman, perhiz, manevi disiplin gibi özel ko§ullarin uygulanmasini gerektirir. Vücut duru§lari §ekillerin 50k yönlülügünden dogmu§tur. Yoga, benlik ve dü§tmto maddeye atif yaptigi fonksiyonlar arasrnda ayrun kurar. Kendi kendine cesaret edinerek kendisini beninden kurtarma teknigidir. Burada, ifinde benlik kalmami§ üs^ün^ük elde edilmeye Sali§ilir. Isteklerden kurtarilmi? olan ruh maddesiz ve bedensiz olarak aktiftir (Conze 2008: 26-29). Siddhartha eserindeki ana karakter de benlikten kurtulma gabalari i^inde meditasyonlar yapmaktadir, bedenini terbiye etmektedir.
meditasyonuna davet etmektedir. Bu bakimdan, Hesse'nin amaci; Attar'da oldugu gibi bu eseri eline alan insanlarin acilarmdan kurtularak huzura kavuçmalarini saglamasi için bir yol göstericilik sunmaktir.
Yaçadigi devrin Birinci ve Ikinci Dünya Savaçi'na taniklik eden ve insanlari "ben" dü§üncesinden kurtarmayi hedefleyen Hesse, bu eseriyle önceleri dikkate alinmadiysa da daha sonra ragbet görmü§ ve eserin yirmi beçinci baskisinin yapilmasiyla da baçarisi kamtlanmiçtir. Eserin bugün dahi dtoyrnin büy^: to çogunlugunda okunuyor olmasi Hesse'nin yazarsal niyetinin kuwetini göstermektedir. Nitekim, Henry Miller bu romanin geni§ kitlelere sesleniyor oluçunu §u sözlerle ifade etmiçtir: "Genel olarak herkesçe kabul edilen Buddha imgesini a§an bir Buddha yaratmak, daha önce e§ine rastlanmamiç büy^ bir baçaridir. Benim gözümde Siddhartha Kutsal Kitap'tan kat kat üstM bir ilaçtir."13 Görüldügü iizere insanlan "dogru"ya sevk etme gayesi içinde bulunan Hesse, bu kitabiyla arzuladigi amaca büyük ôlçûde ulaçmiçtir. Bu dogrultuda, Hesse bu yol göstericilik misyonuyla ürettigi yazarsal niyetinde baçanli olmuçtur, denilebilir. Hesse'nin bu eseri Amerika- Vietnam Savaçi esnasinda dahi insanliga yol gösterici olmuçtur. Çûnkû bu eser, Hint dininin savaç yillari sonrasi bari§ ortami saglamasinda uyarici etki yapacagi diiçûncesi ile Almanya ba§ta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde ve Amerika'da lise ve université çevrelerinde okutulmaya ba§lanmi§ ve böylece Siddhartha eserinin Hint dinlerini ögretmeye teçvik etmesine ön ayak olunmuçtur. Aym çekilde, Vietnam Savaçi karçitlari arasinda en çok okunan romanlardan birisi Siddhartha olmu§tur. 14
Seçili Metinler Üzerine Bir Karçilaçtirma
Bu çaliçmayla iki farkli mistisizme yönelen iki farkli anlati metnine odaklandigimizda karçimiza çikan çudur ki; Hint felsefesinin temelinde yer alabilecek kadar geni§ kapsami olan Budizm mistisizmini modern bir cografya ve modern bir zamanda eserine yansitmaya çaliçan Hesse ile Dogu'nun incisi sayilabilecek bir cografyada dogup büyüyen Attar, mistik tecriibeyi metinlerinde aktanrken benzer doga sembollerinden ve "yolculuk" motifinden yararlanarak mistik tecriibelerini okurlariyla paylaçmiçlardir. Bu çaliçmada inceledigimiz üzere ku§, vadi, irmak gibi dogaya ait varliklar her iki metinde de mistik inaniçlarin ögretilerini açiklamak için yogun olarak kullanilirken yolculuk motifi ise her iki mistik tecrübenin de aktarilmasinda temel motif olmuçtur.
Her iki edebî üretimde de, hem Hesse hem de Attar, çeçitli mistik anlayiçlarla harmanladiklan dünya gôriiçlerini okurlarina metinler vasitasiyla sunmuçlardir. Bu sayede,
13 XX. yüzyilin en önemli romancilarmdan Henry Miller'a bu sözleri söyleten Siddhartha, döneminin entelektüel camiasinda büyük bir yanki uyandirmiçtir. Bu söz, adi geçen eserin basili halinin kapak sayfasinda yer almaktadir.
14 1946 yili Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Hesse: "Demian, Bozkir Kurdu ya da Narziss ve Goldmund gibi eserlerimden coçku duyan birçok genç okurum bir sure sonra Marx'lanna, Lenin ya da Hitler'lerine geri dônmûçtiir. Fakat benim umudum kendini bireyin, ruhun ve bilincin avukati sayan benim gibi bir yazari, toplumun yük^^ degerlerini ve kuramlarini yitirmeden ve onlara köle gibi baglanmadan kabullenen bütün diger gençlerto." demiçtir. Nitekim, Hesse'nin dedigi gibi Bozkir Kurdu ve Siddhartha 1962 sonrasi Amerika'da baçlayan ögrenci hareketlerinde Vietnam Sava§i kar§itlari arasmda kapiç kapi§ okunan romanlar arasmda gösterilmektedir. Günümüzde Siddhartha otuz yabanci dile ve on iki Hint lehçesine çevrilmi§ olup, 10 milyonluk bir tiraja ulaçmiçtir.
her iki yazar da "dunyayi anlamlandirmak ifin" 9ikmi§ olduklari bu yolculukta, kendilerini birer mur§it olarak gordiigu ve okurlarina tipki bir miirit gibi yakla§arak metin boyunca onlari kendileriyle beraber bir if yolculuga Qikarmayi denedikleri soylenebilir. Dolayisiyla Siddhartha ve Mantiku't-Tayr metinleri hakkinda okuyucular a?isindan bu metinler yazarlarinin mistik dunyasina yoneli§te birer adimdir, diyebiliriz. Bu minvalde Attar ve Hesse'nin mistik hayati irdelendiginde ortaya gikan §udur ki, her iki yazar da bilin?li bir §ekilde bu eserde kullandiklari yolculuk motifiyle okurlarina yon gostermeyi ama^lami^lardir.
Sonu? olarak, ifsel tecriibenin aktanlmasinda, din ve ogretilerinin farkli olmasi mistik anlatilarin ortak motif kullanmalanna engel te§kil etmemekteyken, incelenen anlatilarda kullamlan ortak motif ve semboller, sanilanin aksine yalnizca Islam ya da Budizm mistisizmine ozgu degildir; tipki dinlerarasi bir9ok ortak inani§lar oldugu gibi bu inani§larin dil ile aktanlmasinda da ortakliklar soz konusudur. Inceledigimiz Siddartha ve Mantiku't-Tayr metinleri yazi ttirii olarak bifimsel farkliliklanna ragmen, mistik tecriibenin dil ile aktanlmasi konusunda hem yapi hem de iferik aQismdan bir^ok ortak unsur banndirmaktadir.
Gerek iferik gerekse de bi?im bakimindan her iki eser i?in de edebi ortakliklar soz konusu olsa da; bu iki metin farkli zaman ve cografyalarda kaleme alinmi§, farkli mistik yol gostericilige ev sahipligi yapan metinler olmalanndan otum; i9inde iiretildikleri gelenek a?isindan farkli boyutlarda yer almaktadirlar. Nitekim Attar'in eserinin son bolumune gelindiginde, ku§lar yedinci vadi i9erisinde Tann'da yok olurken Hesse'nin metninin son boliimiinde ana karakter Siddhartha, meditasyonun son a§amasina vararak bir yansima ve yanilmasa iferisinde kalip mevcudiyetinin ozurni var olan her §ey i^erisinde gormektedir. Siddhartha'mn yapmi§ oldugu manevi yolculuk sirasinda iki kez ger^ek diinyaya donu§ii de Hesse'nin Attar'dan aynlarak gelenegin kalipla§mi§ 9izgisini kiran, ayirt edici bir ozelligidir. I§te bu bakimdan Mantiku 't-Tayr 'dan neredeyse bin yil sonra kaleme alinan Siddhartha metni modern bir 9izgide bulunmaktadir. Qiinkii Siddhartha yolculugu esnasinda iki kez ger9ek dtoyaya donmu§ ve diinyevi ugra§lara meylederek manevi yolculugunun duz 9izgisini kirmi§tir. Oysa Hiidhtid'to pe§ine takilip yedi vadiyi a§an otuz ku§ta durum boyle degildir. Bu otuz ku§, yolculuga ba§ladigi zamandan itibaren diinyeviden uhreviye dogru yukselen bir 9izgisel dogruda hareket etmi§lerdir. Bu noktada §u soruyu sorabilmek miim^n^iir: Hesse, bu iki donii§le nereye i§aret etmektedir? Bu soruya verilecek cevap, bahsettigimiz iizere eserin modernligi ve aktanlan mistik inani§in sadece Hint mistisizmlerine bagli kalinmayarak 9e§itli etmenlerden harmanlanmi§ olmasi iizerinedir.
Diger bir ifadeyle, aslinda Siddharta mistik yolculuguna ba§ladigi zaman Attar'in metninde gordiigiimto ku§lar gibi ger9ek dtinyadan tamamen kopmuyor, diinyevi arzulanni da kendisiyle beraber bu yolculuga fikararak bu arzulan yolculugunun gerisinde birakmiyor. Bu da romanin bir ?e§it modernligine i§aret ediyor, bu durumu a9iklamak gerekirse Hesse bu yolculukta hem manevi hem de dtoyevi ihtiyaQlan beraber gotiirerek acilardan kurtulup "ben"in kendisine ula§ilabilecegini gosteriyor. Qtinkti Hesse'nin bulundugu cografya ve ya§ami§ oldugu zaman dilimi goz oniine alimrsa modern bir bireyin kendini di§ dunyadan tamamen soyutlayarak diinyevi her turlii ihtiya9tan uzakla§ip salt bir mistik inani§a baglanmasi olduk9a gti9 bir durumdur. Ustelik dunyevi arzulann u9u§tugu, para ve hirs ugruna buyiik sava§lann ya§andigi bir ortamda kendini sadece uhrevi olana yoneltmek,
Hesse'nin mistik felsefesi dikkate alindigi zaman arzulanaii bir tutum olarak kar§imiza fikmamakta. Bu baglamda Siddhartha eseri Budist gelenegin fizgisini kendi modern algisiyla birle§tirerek yeni bir mistik teerübe yaratmi§ oluyor. I§te tam da bu noktada Mantiku 't-Tayr eseri tasavvufi dü§Mce sisteminin i9erisinde "ku§lar" üzerinden anlatilagelen mistik yolculuk gelenegini devam ettiren bir metin olarak kar§imiza ?ikarken Siddhartha ali§ilmi§ olam kirarak bireyin bu yolculuga fiktigi zaman yolculugun kimi bölümlerinde aradigi "§ey"i bir kenara birakip dünyevi heveslere kapilabilecegini normalle§tirmi§ oluyor.
Sonu$ Yerine
Bugünün modern algisiyla mistik anlatilara baktigimizda görüyoruz ki, birbirlerine tümüyle uzak zaman ve cografyalarda ya§ami§ mistiklerin hepsinin yilmadan tekrar tekrar söyledigi bir §ey var. Onlara göre dil, Ilahi Hakikat'in ifsel teerübesini ifade etmeye yeterli degil. Mistiklere göre "ben", hakikat ve Tanri; dil tarafindan tanimlanamaz, idrak edilemez. Buna ragmen bu kavramlan ifade etmek i?in ba§lica yolumuz ve en önemli aracimiz yine de 'dil'dir. Tarih boyunca Qin'den Avrupa'ya kadar her akimda, her yerde bu paradoks göze garpar: Mistik edebiyat anlatilarimn Qogu, "anlatilamaz"i anlatmak i?in geli§tirilmi§ bir yöntemdir.
Mistikler edebiyat yoluyla kendi ifsel tecriibelerini tam olarak anlatamiyorlar belki ama en azindan bu mistik inam§larinin nasil oldugunu i§aret ediyorlar. Bu sayede hem kendilerinden sonra gelenlere yol göstericilik yapiyor hem de kendileriyle ayni mertebede olanlarla diyalog kuruyorlar. Dil ve edebiyat bu anlamda hem i9sel dönü§ümün ifadesi hem de dönü§türiicü bir ara? oluyor. Farkli dinlerin i?indeki mistik akimlarin ve bir dinin kapsaminin di§inda kalan mistik metinlerin incelenmesi ise biz edebiyat ara§tirmacilarina bu özelligiyle bir araya gelmemi§ birgok eseri yan yana okuma firsati veriyor.
Günümüz edebiyat 9ali§ma sahasinda, mistisizm denilince akla gelenin tasavvuf olmasi §a§irtici degildir. £ünkü Türk edebiyati sahasinda yapilan ?ali§malar degerlendirildigi zaman, özellikle "Klasik Türk Edebiyati" diye adlandinlan döneme atfedilen eserler, genelde tasavvuf ?atisi altinda incelenmeye aliniyor. Oysa bu metinlerde görülen mistisizmin yalnizca Islam mistisizmi üzerinden incelenmesi, bu edebi üretimlerin diger mistik edebiyatlardan ayri tutularak yorumlanmasi, edebiyat sahasinda yapilan ?ali§malann sinirli bir alanda 5er9evelenmesine sebep oluyor. Hälbuki Türk toplumunda 'öteki' olarak tammlanan farkli mistik dü§üncelerle ortakliklar kurulmasi, Türkiye'deki edebiyat ara§tirmalarinda özlemi duyulan kültürleraasi bir 9ali§mayi mümkrä kiliyor.
Mistisizm, makalede ele alindigi §ekliyle ilahi hakikatin arani§i ve i? teerübesi ile tammlanan inan? sistemlerine verilen ortak addir. Mistisizm, genel kaninin tersine, mutlaka bir dinin i9inde var olmak zorunda degil. Üstelik bu mistik anlayi§, bir Tanri inanci barindirmak zorunda da degil. §amanizmde de, tek tanrili dinlerde de, non-teistik (belli bir Tanri inanci iQermeyen) inani§larda da ?e§itli mistisizmler görülebilir. Hal böyle olunca mistisizm geni§ bir manada kullanilarak bir?ok edebi üretime ana malzeme olmaktadir. Dolayisiyla bu zengin malzeme sayesinde edebiyat sahasmda "mistik edebiyat" diyebilecegimiz büyük bir külliyat kar§imiza fikmaktadir. Böylece bu alana konu§an metinler;
üreticinin anlatici ses olarak konumu, mistik tecrübeyi anlatirken kullandigi dil ve üslup, mistik anlayi§in hangi külttolerden etkilendigi gibi pek 90k konuda birbirleriyle kar§ila§tirmali olarak okunabilir, bu alanda kar§ila§tirmayi temel alan yeni 9ali§malar üretilebilir.
Kaynak^a
Alperen, Altan (1994). Hermann Hesse. Ankara: Promete Yayinlan.
Attar, Feridüddin (1968). Mantiku't-Tayr. 9ev. Abdülbaki Gölpinarli. Ankara: Devlet Kitaplan.
Attar, Feridüddin (2006). Mantiku't-Tayr. 9ev. Mustafa (^ekler. Istanbul: Kaktüs Yayinlan. Banarli, Nihat Sami (1987). Resimli Türk Edebiyati Tarihi. Istanbul: MEB Yayincilik.
Cebecioglu, Ethem (2009). Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlügü. Istanbul: Aga9
Kitabevi.
Conze, Edward (2008). Buddhism: A Short History. Oxford: Oneworld Pub.
Guenon, Rene (2002). "Ku§lann Dili". 9ev. Ismail Ta§pinar. Marmara Üniversitesi Ilahiyat
Fakiiltesi Dergisi, 23: 77-82.
Hesse, Hermann (1994). Sidarta. 9ev. Kamuran §ipal. Istanbul: Afa Yayinlan.
Humpreys, Christmas (2005). A Popular Dictionary of Buddhism. London: Curzon Press.
K1I19, Mahmut E. (2012). Tasawufa Giri§ Disiplinlerarasi Bir Bah§. Istanbul: Sufi Kitap.
Kü9ük, Sel9uk (2013). "Feridüddin Attar'in Hayati ve Eserleri". Tarih, Kültür ve Sanat Ara§tirmalari Dergisi, 2: 241-262.
Nadler, Kate (1956). Hermann Hesse. Berlin: Koehler&Amelang Verlag.
Parrinder, Geoffrey (1976). Mysticism in the World's Religions. New York: Oxford Uni. Press.
Savi, Saime (2009). TDV Islam Ansiklopedisi. 36. Cilt. 502-503 https://islamansiklopedisi.org.tr/senai (18.02.2019).
Schimmel, Annemarie (1999). Islamin Mistik Boyutlari. 9ev. Ergun Kocabiyik. Istanbul: Kabalci Yayinlan.
Sunar, Cavit (2006). Ana Hatlariyla Islam Tasawufu Tarihi. Ankara: Anadolu Aydinlanma Vakfi.
Veled, Sultan (1358). Divan-i Sultan Veled. 9ev. Veyis Degirmen9ay. Istanbul: Demavend Yayinlan.