Научная статья на тему 'CENGİZ AYTMATOV'DA AHLAKİ BAĞLAM ÇERÇEVESİNDE KARAKTER TAHLİLİ'

CENGİZ AYTMATOV'DA AHLAKİ BAĞLAM ÇERÇEVESİNDE KARAKTER TAHLİLİ Текст научной статьи по специальности «Философия, этика, религиоведение»

CC BY
176
37
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Cengiz Aytmatov / Manas / Mankurt / Değer / Chingiz Aitmatov / Manas / Mankurt / Value

Аннотация научной статьи по философии, этике, религиоведению, автор научной работы — Doğan Şengül

İnsan olmak sadece cisimsel bir varlık olmaklıktan geçmemektedir. İnsan olma hali bedensel, maddi oluşu barındırdığı gibi diğer yandan manevi olanı da kapsamaktadır. İnsan olmanın diğer varlıklardan farklı olmasına sebebiyet veren onun değer alanına tabii oluşuyla tecessüm etmektedir. Değerler alanı dediğimiz bu alan içerisinde milli benlik, milli kimlik, insanın geçmişini ve tarihini barındırdığı hafızası, vatan sevgisi, geleneği, adetleri, atalara saygı ve sevgisi gibi pek çok alana tekabül eden ögeleri barındırmaktadır. Bu ögeler bir milleti ayakta tutan mihenk taşlarıdır. Cengiz Aytmatov’da Sovyet Rusya tarafından zor durumda kalan Kırgız toplumunun yaşadığı mağduriyetlere rağmen kendi toplumsal değerlerini ayakta tutan ve bu uğurda savaşan Manas ruhlu şahsiyettir. Aytmatov’a Sovyet Rusya’nın emperyalist tutumu nedeniyle ve özellikle de mankurt tipli bireyler oluşturma politikasına karşı koyup kendi değerlerini yaşatmaya çalışan kahraman demek yerinde bir ifade olsa gerek. Diğer yandan bu değerleri hiçe sayan, başka toplumların değerleri karşısında şuurunu kaybeden, asimile olan birey ise mankurt olarak adlandırılan, ruhsuz cisimlerdir. Eserlerinde Kırgız toplumunun yaşadığı zorlukları kendi dünyasında kurgulayan Aytmatov, insan olmanın ve her gün insan olarak kalmanın sadece belirsiz bir toprak parçası üzerinde yaşayan, hafızadan yoksun bir canlı olmaktan öte değerleriyle ayak duran, ona sahip çıkan, asimile olmayan ve vatan olarak adlandırılan yerde zuhur ettiğini bizlere sunmaktadır.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Character Analysis within the Framework of Moral Context in Chingiz Aitmatov

Being a human doesn’t only mean having a body. Being a human; in addition to having an existence, also includes a spiritual meaning. The difference of being a human is its having moral values. Among these moral values there are a person’s national individuality, national identity, past and historical memory, patriotic feelings, traditions, culture, respect and love towards the ancestors. These values are touchstones of a nation that help it stand still. Chingiz Aitmatov was an individual with an epic spirit as in Manas who struggled and was able to survive with his national values despite the sufferings of Kırgız people because of Soviet Russia. It would be very correct to call Aitmatov a hero struggling to perpetuate his values as he resisted the imperialist behaviors of Soviet Russia and especially the intention to create individuals that had already forgot their past called mankurt. Ignoring your values, becoming unconscious towards the values of other nations, and turning into assimilated individuals means forgetting your past and losing your spirit. Aitmatov edited the sufferings of Kırgız people in his own world and expressed the importance of being a human. He showed that being a human should not mean living unconsciously on a piece of land, but standing still with your values, claiming them, not being assimilated in your own homeland.

Текст научной работы на тему «CENGİZ AYTMATOV'DA AHLAKİ BAĞLAM ÇERÇEVESİNDE KARAKTER TAHLİLİ»

Cil

\ 'iJ AYBO I /•/

KULLiYE

ULUSLARARASI SOSYAL BiLiMLER DERGiSi INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES

Cengiz Aytmatov'da Ahlaki Baglam ^er^evesinde Karakter Tahlili

Character Analysis within the Framework of Moral Context in Chingiz Aitmatov

Yazar / Author

§engul DOGAN*

Giri$

CENGiZ Aytmatov, ya§adigi donemden etkilenen bir du§unur olup bu etkile§imin en somut ornekleri olan eserleri, insanlik kokan evrensel yapitlardir. Aytmatov'un insanlik adina degindigi durum, ge?mi§ten gelecege insan i?in en zor hal, her gun insan olarak kalabilmekti. Onu, du§unmeye ve yazmaya iten durumlar ya§adigi donemde insanlik di§i olaylar ve sorunlardi. Bu sorunlari gidermek i?in kaleminin gucune inanarak kendi dunyasinda olani, biteni, iyinin galip gelen §ekliyle ifade etmi§tir. Onun iyilik baglaminda dunyaya olan 5agrisi ayri§maci, bolunmeyi hedefleyen, ?ikar guden bir ?agri degildi; zulmun, sava§in, oldurmenin olmadigi, her toplumun degerlerine saygi gostermenin gerektigine inanilan, toplumlarin ozgurluk alanlarini daraltmanin yanli§ oldugunu gostermeyi hedefleyen bir dunya tasavvurunu ger?ekle§tirme ?abasiydi. Ayrica Aytmatov, ge?mi§inde ikinci Dunya Sava§ina taniklik etmi§

* Doktora Ogrencisi, Ankara Yildmm Beyazit Universitesi, Sosyal Bilimler Enstitusu, Felsefe Ana Bilim Dali, Ankara / Turkiye, e-mail: [email protected] ORCID : https://orcid.org/0000-0003-1761-188X.

Bu makaleyi §u §ekilde kaynak gosterebilirsiniz / To cite this article (APA):

Dogan, Çengul (2020). "Cengiz Aytmatov'da Ahlaki Baglam Çerçevesinde Karakter Tahlili".

Kulliye, 1 (1): 1-22. Makale Bilgisi / Article Information

Geli§ / Received Kabul / Accepted Tfiru / Type Sayfa / Page

30 Ocak 2020 20 Mart 2020 Ara^tirma Makalesi 1-22

30 January 2020 20 March 2020 Research Article

Kulliye

CiU/V°,Hme: 1 ■ S«»'/Issue: 1 ■ 2020

biri olarak gelecekte de neler olabilecegini tüm 5iplakligiyla ifade edebilen ufku geni§ bir dü§ünürdür. Onun dü§üncelerini ve 5ali§malarini sundugu yer, insanligin ortak evi ve be§erin insan olabilmesinde önemli yer olan kalplere seslenmi§ olmasiydi. Kisacasi Aytmatov i?in dünyanin iyilik el?isiydi demek yerinde bir tabir olacaktir.

1. Cengiz Aytmatov'un Dü^üncelerine Zemin Hazirlayan Ki^iler ve Olaylar

Cengiz Aytmatov, Kirgizistan'in §eker Obasinda 1928 yilinda dünyaya gelmi§tir. Aytmatov'un hayata dair ilk drami babasi Törekul Aytmatov'un dönemin despot gücü Stalin tarafindan öldürtülmesidir. O dönemde i?lerinde zamanin Kirgizistan Ba§bakaninin da bulundugu yüz otuz yedi ki§i bir gece i?erisinde öldürülerek Kirgizistan'da £ön Ta§ (Büyük Ta§) adi verilen, eski tugla fabrikasina gömülmü§lerdir. Onlardan elli bir yil boyunca haber alinamami§tir. Cesetlerin gömüldügü yer, Atabeyit denilen toplu mezarlar olarak 1991 yilinda ortaya ?ikarilmi§tir (Kü?ükyildiz 2003: 340).

Kü?ük ya§larda dönemin zorluklariyla yüz yüze gelen yazar, on ü? ya§indayken ailesine destek olabilmek i?in köyünde sekreter olarak göreve ba§lami§tir. Gen? sekreter Aytmatov'a beraberinde pek ?ok konuda da sorumluluklar dü§mekteydi. Vatani korumak i?in cephelere ko§an yigitlerin kolhozdaki i§lerini yapmak, halkin sorunlarina merhem olmak, ailelerin yeme, i?me, giyinme gibi hususlarinda onlara yardimci olma gibi durumlar kü?ük ya§ta Aytmatov'un omuzlarina binmi§tir (Akmataliyev 1998: 13).

Cengiz Aytmatov'un kü?ük ya§larda kar§ila§tigi pek ?ok zorluk onun kaleminden ?ikacak hayatlara da konu olmu§tur. Aytmatov'un etkileyici bir yazar olmasinda babaannesi, Ayimkan Hanim'in rolü büyüktür. Babaannesi, Aytmatov'a anlattigi masallar ve halk hikayeleriyle, onun yazarlik yolunda gitmesini saglayan ilk ögretmeni, ilk kilavuzu olmu§tur (Kala 2019: 24). Aytmatov i?in destanlarin, efsanelerin, mitlerin önemi ve eserlerinde bahsetmesi onun dü§ünsel geli§iminde etkili olan babaannesi tarafindan verilmi§tir. Aytmatov dü§üncesinde destanlarin, efsanelerin bu denli önem arz etmesi ve eserlerinde belirgin bir §ekilde yer vermesi, tarihinin her zerresini bedeninde muhafaza ettigini ve bu durumun di§a vurmu§ halini eserlerinde gözler önüne sermektedir.

Destanlar, Aytmatov ve onun ilk ögretmeninde oldugu gibi Türk boylari arasinda gü?lü bir hafizaya ve sözlü edebiyat gelenegine sahip olan Kirgizlar i?in önemli bir yer te§kil etmektedir. Özellikle de Manas Destani Kirgizlar i?in mihenk ta§idir. Kirgiz toplumu i?in önem arz eden sözlü edebiyat geleneginin devam edebilmesi ve gelecek nesillere aktarilmasinda büyük rolü manas?ilar üstlenmektedir. Manas?ilar, destani kopuz e§liginde dile getiren, jest ve mimikler yoluyla kahramanlarin konu§malarini ve davrani§larini olay örgüsü ve yer

2

bakimindan tonlama ve vurgulama yaparak canlandiran ki§ilerdir. Milli kimligini benligini bu destanda bulan Kirgiz Türkleri i?in bunun nesiller boyunca kopmadan aktarilmasi da önemli olan bir diger durumdur. Manas Destani, Kirgizlarin soylarinin nereden ve ne §ekilde geldigine dair bir hakikat, övün? kaynagiydi. Bu a?idan kültürel zenginlik abidesi olan Manas Destani, Sovyet rejiminin uygulamak istedigi politika i?in bir tehdit durumundaydi. Manas Destani, Sovyet rejimi i?in Kirgizlarin milli benliklerini kaybetmemesinde büyük bir engel olarak görülmektedir. Destan, milli kimlik ve milli benligi asimile ?abasi güden Sovyet politikasi i?in Kirgiz halkinin özelliklede gen?lerin kültürel ve ahlaki olarak yozla§tirilmasina, istedikleri §ekilde bireyler yeti§tirmelerine engel te§kil etmekteydi (Sarigül 2018: 191-193).

Aytmatov, eserlerinde £agda§ Manas?i olarak kendini göstermektedir. £ünkü manas bir kahramandir ve halkin zor durumlarinda onlara yardim eden özgürlük ugruna mücadele veren kutsal bir varliktir. £agda§ bir Manas?i olan Aytmatov'un eserlerinde de Manas ruhunun izleri görülmektedir. Aytmatov, Manas Destani'nin Kirgiz Türkleri i?in önemli bir degerler bütünü oldugunun bilincindedir ve bu §uur haliyle eserlerinde, kökeni Manas Destani'na dayanan Kirgizlarin efsaneler yoluyla uyanmasini saglamaktadir (Kala 2019: 24). Aytmatov, eserlerinde halkinin §uurunun her daim a?ik olmasi i?in ?aba sarf etmi§ olmakla beraber o, ahlaki, kültürel olarak yozla§tirilan Türk toplumunun, ba§ka bir milletin oyuncagi olmasina engel olmaya ?ali§an ve bu ugurda her daim mücadele veren kahramandir.

2. Aytmatov Eserlerinde Mankurt ve Manas^i Tipler

Cengiz Aytmatov ya§adigi dönem baglaminda pek ?ok zorluklara gögüs geren, ?ocuklugunda dahi minik kalbiyle olani biteni dinleyen, bedeninin her zerresinde ya§adigi zorluklari muhafaza eden önemli bir yazardir. Aytmatov ya§adigi zorluklari eserlerinde farkli karakterlere uyarlayarak, hafizasinda hala o dönemin izlerini ta§idigini a5ik?a göstermektedir. Onu, "Kökü mazide olan ati" (Vural 2017: 142) §eklinde ifade etmek yerinde olan bir tabir olsa gerek. Aytmatov, benliginde toplumsal degerlerini özümseyen, saklayan £agda§ Manas?idir. £ünkü benlik adi verilen psikolojik bütünlük, bütün bili§sel, zihinsel ve tinsel süre?lerin ahenkli ve birlikli yapilanma bi?imidir ve benlik bünyesinde hayalleri, mefküreleri ve degerleri barindirmaktadir (Bayraktar 2018: 256). Aytmatov dünyasinda degerler, toprak, dil, idealler önemli bir yer te§kil etmektedir bu yüzden o zorluklar kar§isinda direnen bir yapi göstermektedir. Aytmatov dogdugu topraklarin gelenegini, kültürünü, tarihini, milli kimligini, yozla§tirmadan kendisinin nereye ait oldugunu bilen ve milli degerlerini hi?bir §eye degi§meden, gelecegini de bu degerler temelinde in§a eden önemli bir §ahsiyettir. O eserlerini ya§adigi topraklarin varliginin ve tarihinin sesi olacak §ekilde kaleme almi§tir. Aytmatov genel hatlariyla eserlerinde adaletin, iyiligin, özgürlügün ve dogru olanin nasil olmasi gerektiginin örneklerini vererek ve bu

3

kavramlardan yola ?ikarak toplumun ahlaki zemininin nasil olmasi gerektigini bizlere sunmaktadir. Manas?i bu güzellikler adina i§ yapan kahraman olarak kar§imiza ?ikmaktadir. Diger yandan ya§adigi toplumun benliginden uzakla§an, milli kimligini, hafizasini yok sayan ve ba§ka toplumlarin egemenligine ge?erek asimile olan mankurt adi verdigi tipleri anlatmaktadir. Aytmatov, insanlarin kendi iradeleri di§inda ba§ka gü?lerin etkisiyle nasil kimlik buhranina girdiklerini, özlerine yabancila§tiklarini ve bunun sonucunda ahlaki bir varlik olarak insan düzleminden ayrilip be§er adi verilen ve daha da kötüsü canavarla§an insan tipleri üzerinde vurgular yapmaktadir.

Cengiz Aytmatov "Gün Olur Asra Bedel" adli eserinin bir kutbunda mankurt adi verilen ahlakli olmaktan yoksun olan, ya§adigi toplumun degerlerini hi?e sayan tiplerden bahsederken kutbun diger tarafinda ise degerlerini koruyan ve devam ettirme gayreti gösteren manas?i insanlari ele almaktadir. Eserde olay Kazakistan'in Sari-Özek bozkirinda cereyan etmektedir. Romanda ba§kahraman olan Yedigey'in Sovyet döneminde askerlik yaparken yaralanmi§ oldugu ve Kazangap'in yardimiyla Boranli Tren istasyonu'nda göreve ba§lamasi anlatilmaktadir. Romanin okuyuculara vermek istedigi, en önemli evre Kazangap'in ölümüyle zuhur etmektedir. £ünkü olay, Kazangap'in naa§inin, vasiyet ettigi Ana Beyit denilen kutsal yere götürülürken, Yedigey'in Kazangap'la olan günlerini hatirlamasi, bir günlük bu süre?te ge?mi§le bulu§masi ve anilarini hatirlamasi söz konusudur (Aytmatov 2018a).

Gün Olur Asra Bedel adli romanda mankurt tipin en belirgin örnegi Kazangap'in oglu Sabitcan'dir. O, babasinin destegiyle §ehre gönderilerek egitimini Sovyet yatili okullarinda almi§, büyük insan olsun diye okutulmu§tu fakat Sabitcan, ataya saygi, sevgi, fedakarlik baglaminda kendini geli§tiremeyen bir tiptir. Babasinin ölümünü umursamayan, babasinin ölmeden önce vasiyet ettigi Ana- Beyit mezarligina gömülme arzusunu dahi hi?e sayan biridir. Sabitcan'in: "Ne diye gidilecekmig uzak Ana- Beyit mezarligina? Engin Sari-Özekte bir ölüyü gömecek yer mi yokmu§?, insan ölür, hemen gömülür, bekletilmemeli. Nigin vakit kaybediyorlarmi§, ne önemi varmi§ gömülecek yerin?" (Aytmatov 2018a: 33) ifadeleri aslinda onun baba vasiyetine önem vermeyen, ona kar§i duyulmasi gereken sevgi ve sayginin yoksunlugunu ifade eden tabirlerdir. 18. Yy filozoflarindan Immanuel Kant, ya§amlarimizda insana insan oldugu i?in, ona ara? olarak degil ama? olarak yönelmemiz gerektigini ifade eder. £ünkü §eylerin fiyati söz konusuyken akil ve irade sahibi insanin degeri oldugu unutulmamalidir (Kant 2018: 52). Sabitcan dünyevi hayata meyledip babasinin cenazesinde dahi bir an evvel §ehre gitme arzusu olan, i§ yerindeki müdürlügünden ötürü oradaki i§lerinin daha önemli oldugunu dü§ünen mankurt karakterdir. Onun bu dü§ünce ve eylemlerinden dolayi atasina deger vermedigini ve onu metala§tirdigini görmekteyiz (Aytmatov 2018a: 33).

4

Aytmatov eserlerinde vermek istedigi durum ve duygulari efsaneler araciligiyla ifade etmektedir. Kazangap'in Ana-Beyit mezarliginda topraga verilmeyi vasiyet etmesinin zemininde buranin kutsal yer olarak görülmesindendir. £ünkü Nayman Ana efsanesinin o toplumun benligi i?in önem arz etmesinden dolayidir. Nayman Ana efsanesinde insanin, Juan-Juanlar adi verilen toplum tarafindan mankurt olma süreci anlatilmaktadir.

"Eskiden Sari-Özek i i§gal eden Juan-Juanlar esir aldiklari ki§ileri köle olarak satarlar ve geng ve güglü gördükleri esirlere i§kenceler yaparlarmi§. Önce esirin ba§im kazir, saglanm tek tek kökünden gikarirlarmi§. Bunu yaparken usta bir kasap oracikta bir deveyi keser ve derisini yüzermi§. Bu deriyi esirin kan iginde olan kazinmi§ ba§ina simsiki sararlarmi§. Böylece tutsak ölüme gönderilir yahutya§asa dahi gegmi^ini bilmeyen hafizadan yoksun bir varlik olarak hayat bulmaya gali§irmi§" (Aytmatov 2018a: 143).

Mankurt olma durumu eserde bu §ekilde anlatilmaktadir. E§ini sava§ta kaybeden Nayman Ana'nin ailesinden sag kalan tek par?asi ogludur fakat bitmek bilmeyen sava§larda oglunun da ölüm haberini alir. Nayman Ana'nin metaneti o kadar kuvvetlidir ki en azindan oglunun naa§inin bulunmasi ve ona ait bir mezarin olmasi istenci söz konusudur. Efsanede Nayman Ana oglunun sag oldugunu ögrenir onun yanina gider ve kendisini tanimamasi üzerine ogluna; "Peki, babam hatirliyor musun? Babanm adi neydi? Kimsin, kimlerdensin? Hig olmazsa dogdugun yeri, memleketini hatirla sözlerini söylemesi ve ardmdan -Senin adin Coloman'dir. Babanm adi Dönenbay. Naymanlar kabilesindensin." (Aytmatov 2018a: 159-160). Nayman Ana, ogluna bu sözleriyle ge?mi§ini hatirlatmaya ?ali§mi§tir fakat oglu Juan-Juanlara sava§ta esir dü§mü§ ve mankurtla§tirilmi§tir. Mankurtla§tirmadaki ama? bir mankurtun kim oldugunu, hangi soydan geldigini, ailesini, atalarini bilmeden ya§ama birakilmasi ve en kötüsü insan olma bilincinden yoksun bir hayat sürmesi hedef alinmaktaydi. Oglunun yanina ikinci ziyaretinde onu esir dü§tügü yerden kurtarmak isteyen Nayman Ana Juan Juanlar tarafindan mankurt edilen oglu tarafindan öldürülmü§tür. Öldürülen Nayman Ana'nin naa§inin gömüldügü yer ise Ana-Beyit adi verilen kabristandir. Ana-Beyit Mezarligi halkin bilgili, irfan sahibi, kahraman olarak gördükleri önemli ki§ilerin cenazesinin gömüldügü kutsal mekän olmasindan dolayi önem arz etmektedir. Bu yüzden Nayman Ana ve nice halk kahramanlari Kirgiz Türkleri i?in önemli §ahsiyetlerdir.

Eserde Nayman Ana'nin mankurtla§tirilmi§ oglu ve onun gibi pek ?ok mankurt tipler kendi öz tarihleri unutturulmaya, dinleri, dilleri hususunda yozla§tirilmaya ?ali§ilan ki§iler olarak vücut bulmaktadir. Bu noktada mankurt insan tipli nesillerin olmamasi i?in islam filozoflarindan ibn Miskeveyh'in ifade ettigi üzere ?ocuklara tarihi bilgiler, egitilerek iyi ali§kanliklar kazanmasini saglayan §iirler ögretilmesi gerekmektedir (ibn Miskeveyh 2013: 79).

5

Aytmatov'da da ayni durum söz konusudur. O da yaçadigi toplumdaki olaylarin tekrar yaçanmamasi için tarihi olaylari efsanelerle anlatarak ruhlari beslemeye çaliçmaktadir.

Aytmatov'un Gün Olur Asra Bedel adli romaninda bir diger mankurt tip olarak betimledigi Tansikbayev'dir. Tansikbayev asli Kazak olan ve o topraklarda büyüyen biridir. Eserde, Ana-Beyit gibi kutsal bir mezarligin Sovyet rejimi tarafindan uzay üssü olarak kullanilmak için çitlerle çevrilmesi ve girilmesi yasak bölge ilan edilmesi anlatilmaktadir. Bu yasak bölgede, Kazangap'in vasiyetini yerine getirmek için Rusya adina görev yapan Tansikbayev'in çagrilmasi üzerine, Yedigey ondan bu mezarligin kendileri için önem arz ettigini ve bu yüzden Kazangap'in cenazesinin oraya gömülmesi için izin vermelerini istemektedir. Fakat Tansikbayev'in asli Türk olmasina ve en önemlisi Kirgiz Tür^esi bilmesine ragmen mankurt bir insan tipi oldugunu Yedigeyle konuçurken; "Yabanci yolda§, dedi, benimle Rusça konuçun lütfen, §u anda görevimin baçmdayim." (Aytmatov 2018a: 384) çeklindeki ifadesinde dile getirmektedir. Eserde Tansikbayev kendi ana dilini özümsemeyen asimile olan bir karakter olarak karçimiza çikmaktadir. Bu noktada ibn Miskeveyh'e göre kötü kimsenin talihsizliklerinden birisi kendi özünden, benliginden kaçmasidir. Kötü kimseler baçkalarina karçi saygi, sevgi gibi degerlere önem vermeyen, iyilikle kötülügü birbirinden ayirt edemeyen ve daimi olarak kötü çeylere meyleden kimselerdir. ibn Miskeveyh'in içaret ettigi kötü kimseler mankurt tipli bireyler olarak karçimiza çikmaktadir. (ibn Miskeveyh 2013: 179-180). 6 Tansikbayev, kendi dilini, kültürünü en önemlisi de atalarina saygi ve sevgiyi _ yitiren kendi özünden kaçan ahlakli olmaktan uzak olan bir canli haline gelmiçtir. Sonuç olarak ise Ana-Beyit mezarligina girmeye izin verilmemesi sonucunda Kazangap'in vasiyeti yerine getirilememiçtir.

Aytmatov'un eserinde baçkahraman olan Manas ruhlu Yedigey'in, Kazangap'in vasiyetini yerine getirmek için gösterdigi çabasi, sözünde durma, sadik kalma hususlarinin somut örnegi olarak karçimiza çikmaktadir. Kazangap'in mankurtlaçmiç oglu Sabitcan ve Tansikbayev' de bu davraniçlar söz konusu dahi olmamaktadir. Atalara saygi dünyanin her yerinde kendini gösteren, Konf^yüs'ün felsefesinden Buddha'nin dü§ünce aktina ve Afrika masallarinda dahi konu edinen bir noktadir. Çin felsefesinde önemli bir dü§ünür olan Konfüçyüs için en temel iliçki baba ve ogul arasindaki iliçkiydi. Konfüçyüs için aileye hürmet, saygi insani hissiyatin özü olarak, kiçinin hayatina derin bir bagin kurmasinda öncül durumda olan bir haldir (Haiming 2014: 38). Buddha'ya göre bir insan, bilge, yaçli kiçilere ömrü boyunca kurbanlar sunsa dahi ona karçi bir kere saygi göstermesinin yerini tutamayacagini ve yaçliya saygi gösteren bireyde hayat, saglik, mutluluk ve gücün artacagini dü§ünmektedir (Buddha 2008: 47). Bireyin ahlakli olabilmesi için ahlaka uygun davraniçlari yerine getirmesi

Külliye

Cilt/V°,Hme: 1 ■ S«9'/Issue: 1 ■ 2020

gerekmektedir. Bunun da örnegini te§kil eden saygi, sevgi ve hürmet gibi unsurlar, deger alanini in§a eden insandan, insan olmaktan ge?mektedir.

Aytmatov romanlarinda iyi-kötü, dogru-yanli§ gibi pek ?ok kavramlari ele almaktadir. iyi, saf ve masum olanin timsali ?ocuklar üzerinden ne§redilirken, kötü olanlar ise ge?mi§ine sayginligini yitiren, etrafindaki insanlara ve diger varliklara deger vermeyen karakterler olarak kar§imiza ?ikmaktadir. Yazarin, "Beyaz Gemi" adli eserinde de bu baglamda ele alinan hususlar söz konusudur. Eserde iyiligin timsali olan ?ocuk ba§kahramandir ve Aytmatov bu eserinde Maral Ana efsanesini yazarak Kirgizlarin türeyi§lerine yönelik kutsal bir anlatim bizlere sunmaktadir. Eserde Mümin Dede'nin kizi ve damadi ayrildiktan sonra 5ocuklarini bir daha görmemi§ledir. Bu yüzden torununa Mümin Dede bakmaktadir. Eserde diger ki§iler Mümin Dede'nin kizi Bekey ve onun vicdandan, iradeli olmaktan yoksun sarho§ kocasi Orozkul'dur. Torunu, Mümin Dede'ye, babasini sordugunda Issik Gölünde Beyaz Gemi'de 5ali§tigini söyleyerek onun baba hasretini bir nebze hafifletmeye ?ali§maktadir. £ocugun, babasina olan özleminden dolayi balik olup Issik gölüne dalma arzusu söz konusuydu. Onun bu hayali ise masumiyetin, temizligin göstergesidir. Eserde kötülük ve mankurt halin timsali olan Orozkul ise atalarina saygi duymayan, kutsal görülen marallari öldürterek ge?mi§ine ihanet eden iradesiz bir tip olarak kendini göstermektedir (Aytmatov 2019).

Mümin Dede hem maddi hem de manevi anlamda torununun geli§imi i?in gayret gösteren bir ki§idir. Mümin Dede'nin milli benligi bulmada ve milli hafizanin yok olmamasi adina ?ocuga anlattigi efsaneler, mitsel anlatilar onun bilin?lenmesini de beraberinde getirmektedir. Bu konuda Bati filozoflarindan Alasdair MacIntyre, klasik ?ocuk egitiminin masallarla oldugu dönemlerde, ?ocuklarin büyüme sürecindeyken olaganüstü olani ger?ek olandan ayirt edebilmeyi ögrenip ve onlara dogruluk, iyilik adina güzel bir zemin hazirlamaktadir der (Kala 2018a: 229). Aytmatov'un da ?ocukluk yillarinda ögrendigi masallar, efsanelerde onun hakikat adina adimlar atmasina da neden olmu§tur.

Eserde Mümin Dede, ?ocuga, soylarinin Boynuzlu Maral Ana'dan geldigini söyler. Efsaneye göre Enesayli adi verilen kabile Kirgizlara baskin düzenler ve Kirgizlara ait geride hi?bir §ey birakmamak i?in her yeri yagmalayip yakan bu toplulugun fark etmedigi biri kiz ve biri erkek iki ?ocuk bu sava§tan sag ?ikarlar. ^ocuklar, dü§manlari tarafindan fark edilince, o toplumun ba§kani, ^opur Topal Nine'ye onlari u?urumdan a§agi atmasini emreder. Bunun üzerine £opur Topal Nine söylenen yere geldiginde ?ocuklari u?urumdan atarken güzel bir geyigin dile gelip onlari bana ver! dedigini i§itir. Geyik yavrulari alip kimsenin olmadigi topraklara götürerek Kirgiz neslinin 5ogalmasini saglar. i§te bu yüzden Boynuzlu Maral Ana efsanesi Kirgizlarin kökenini betimledigi i?in kutsallik arz etmekteydi fakat Maral Ana'nin kutsalligi §anli ve zengin olan

7

Bugu'nun ölümüyle son bulmuçtu. Bugu'nun çocuklari ünlerini bütün dünyaya duyurmak için ve Maral Ana'nin soyundan geldiklerini göstermek için marallari öldürüp, onlarin boynuzlarini her ölen kiçinin mezarinin baçucuna koymuçlardir. Bunun üzerine bu durum aliçkanlik haline gelerek her ölen kiçiye yapilan bu davraniç marallarin neslinin tükenmesine sebebiyet vermiçtir (Aytmatov 2019: 53-66). Mankurt tipin bir diger örnegi ise Bugu kabilesindeki bireylerdir. Gösteri§ ugruna atalarini öldürerek, onlarin bu dünyada izlerine dahi rastlanmayacak çekilde nesillerinin yok olmasina neden olmuçlardir.

Efsanedeki Marallarin neslinin tükeni§i bir nokta kendi öz geçmiçini, atasini unutan insanlarin gelecekte de hafizadan yoksun, çahsiyetini inça edemeyen bireylerin olmasina neden olmaktadir. Bu durum romanda geçen konuçmada tüm çiplakligiyla gözler önüne serilmektedir. Çocuk, dedesinin anlattigi efsaneyi içtenlikle dinleyerek kendi tarihinin önemi konusunda askerle geçen diyalogunda §öyle der; "Dedem diyor ki, eger insanlar atalarmm adlarmi, kim olduklarmi unuturlarsa, kötülükyapmaktan utanmazlarmiç. Çûnkû o zaman insanm nasil biri oldugunu ne çocuklari bilirmiç ne de çocuklarmm çocuklari." (Aytmatov 2019: 108). Safligi, iyiligi, güzelligi temsil eden çocuk bu noktada insanliga seslenir, insan olabilmek, iyi bir birey olmanin ön koçuludur. Aytmatov bu eserinde degerler alanina tabii olan insanin, mankurtlaçmamasi için bireyin üzerinde yaçadigi vataninin dilini, milli kimligini, tarihini hafizasindan çikarmadan, kendisiyle bütünle§tirerek ve bu degerleri özgür bir çekilde benliginde içselleçtirdigi bir yaçamdan geçtigini bizlere sunmaktadir. Çocuklarin 8 safligina temizligine onlarin kötülüklerle dolu dünyada tek temiz kalan varliklar oldugunu dile getiren Aytmatov gibi Nurettin Topçu için de çocuklar toplumda önemli bir yer içgal etmektedir. Topçu için çocuk melekle özde§ yapidadir ve bu varlikta, samimiyet, sevgi, umut hepsi mevcuttur. Biz, onlarin ruhundaki bu ilahi tohumlari, Cennet kapilarini aydinlatacak olan nurlari açiga çikartacakken onu çekip ayirdik, kendimize ait olan zevk, menfaat, riya ve zulüm girdabina soktuk der (Topçu 2019: 10). Beyaz Gemi adli eserde de çocuk kötülügün yayilmiç oldugu dünyada varligini saf bir çekilde sürdüremeyecegini anladigi noktada kendisini balik misali Issik Gölüne salmiçtir. Çünkü iyilik kirlenmemeliydi, bozulmadan varilmak istenen nokta, yaçamin hedefi olmaliydi.

Eserde manasçi tipler arasinda Mümin Dede, Maral Ana efsanesine inanan bu anlatiya önem veren ve bir gün marallarin tekrardan yeryüzünde kendilerini gösterecekleri umuduyla hayata sarilan, eserde emsalsiz bir kiçi olarak vücut bulmaktadir. Bu umudu torununa da açilamiçti. Çocugun manevi dünyasinda yer edinen bu efsane anne babasina duydugu hasretin daha da kabarmasina sebebiyet vermektedir. Mümin Dede ve torununun hayata karçi duydugu bu inanç bir gün marallari karçilarinda bulmalarini beraberinde getirmiçtir. Onlarin marallari görme heyecani mankurt tiplerden dolayi fazla sürmemi§tir.

Eserin diger kutbunda §an, §öhret, para, eglence gibi hazzi pe§inde ko§anlarin a§iri noktalarda olanlarin, kendilerini ve diger insanlari da beraberinde sapkinliga götürdügü ve bu insanlara ahlaki davrani§lari ger?ekle§tirmede zorluklar ya§attiklari durumda anlatilmaktadir. Eserde mankurt tipli birey olan Orozkul, hazzi ve i§tahi ugruna Maral Ana'nin etinden faydalanmak i?in Mümin Dede'ye Maral Ana'yi öldürtmü§tür. Orozkul'un i?ki i?meye meyilli olmasi, hayati anlik ya§amasi ve ge?mi§ini ve gelecegini bilmeden, dü§ünmeden, §imdiyi ya§amasi onun hazci bir yaninin oldugunu bizlere göstermektedir (Turan 2015: 252). Orozkul, maneviyattan ?ok maddi hazlara daha fazla önem vermekte ve Maral Ana gibi ata sayilan önemli varligi öldürterek maneviyata önem vermedigi de a5ik?a görülmektedir.

Orozkul'un Maral Ana'yi, Mümin Dede'ye öldürtmesi onun ge?mi§ine ve diger bireylere kar§i saygi duymadigini ve öldürmemesi gerektigini idrak edememesi, hayatinda bir sorumluluk olarak görmemesi mankurt insan tipinin örnegini bizlere sunmaktadir. Mankurt tip Orozkul, eyleminde niyete bakmayip eyleminin sonucuna o eylemin verecegi hazza, §evke odaklanan bir yapi sergilemektedir. Eylemlerini yaparken ona ödev olarak yönelmeyip, eyleminin sonucuna, kendisine verecegi faydaya, hazza yönelen ve bu hazzi ugruna kutsal sayilan, ata olarak görülen marallari öldürtmesi, sorumluluklarini yerine getirmeyen bir karakteri gözler önüne sermektedir. Bu noktada Kant'in felsefesinin merkezinde yer alan ödev ahlakina baktigimizda mankurt tipli insanlarin dü§ünce ve eylemlerinin kar§isinda yer alan bir ahlak anlayi§i görmekteyiz. £ünkü Kant'a göre insan akil sahibi varlik oldugu gibi ayni zamanda irade sahibi bir varliktir. Akilli doga olarak adlandirilan insanin eylemlerinin belirleniminde iyi isteme önem arz etmektedir. £ünkü dünyada veyahut dünyanin di§inda dahi iyi bir istemeden kayitsiz §artsiz iyi sayilabilecek hi?bir §ey dü§ünülemez. iyi isteme, etkilerinden ve ba§ardigi durumlardan ya da herhangi bir gayeye ula§maya uygunlugundan degil, yalnizca isteme olarak, kendi ba§ina iyidir. Kendi ba§ina iyi olan isteme kavramini ele almak i?in ödev kavramina bakmamiz gerekmektedir. Ödev yasaya saygidan1 dolayi yapilan eylemin zorunlulugu olarak kendini göstermektedir. Kant'a göre insan kendine yüklenen sorumluluklari ödev bilinciyle yapmalidir, ödevden dolayi yapmalidir. £ünkü ödevden dolayi yapilan eylemler ahlaksal degerini onunla ula§ilacak gayede bulmaz, onu karar vermeye iten maksimde bulmaktadir. (Kant 2018: 938). Eserde, ge?mi§ine sayginligi olmayan, daima yaptigi i§lerde menfaatini

9

1 Saygi bir duygu olsa bile etkilenmekle (edilgin olarak) duyulan bir his degildir. Aklin bir kavrami araciligiyla kendi kendine ya^anan bundan ötürü de egilimin ya da korkunun olu^turdugu ilk türden bütün duygulardan ayrilan bir histir. Kendim ifin yasa olarak tanidigimi, saygiyla taniyorum. Bu da duyularima ba§ka bir etkileme araci olmadan, istememin bir yasa altinda bulundugu §uurundan ba§ka bir §ey demek degildir. istemenin yasa tarafindan belirlenmesinin ve bunun bilincinin adi saygidir. Saygi, yasanin özneye olan etkisidir sebebi degildir. Bkz: (Kant 2018: 16).

Külliye

gözeten Orozkul eylemlerini ödevden dolayi yapmayip, sergileyecegi eylemin kendisine verecegi faydayi dikkate alan mankurt karakterdir.

Aytmatov'un kaleme aldigi bir diger önemli yapiti "Di§i Kurdun Rüyalari" adli eseridir. Dogal ya§amin tahribini anlatan eserde Uzun £ati Kanyonunda Ala Mengü Daginda di§i Akbar ve erkek Ta§?aynar adinda iki kurdun dogal ya§am alanlarinin tahribi ve Rusya hükümetinin beslenme programi adina oradaki hayvanlarin etinden yararlanmak i?in dogayi katletmeleri anlatilmaktadir. Bu katliam sonucunda yavrularini kaybeden di§i kurdun drami anlatilmaktadir. Hükümetin düzenledigi kalkinma plani ile dogal ya§ami tahrip eden, dogal ya§ami katleden ki§iler ayni zamanda uyu§turucu ?etesidir. Az sayidaki bu ?ete üyelerinden sadece Abdias manas?i karakterdir. Onun, kötülükle beslenen arkada§lari ise mankurt tipli bireylerdir (Aytmatov 2018b).

Uyu§turucu ?etesinin i?erisinde sadece manas ruhlu Abdias'ta a§kin olanin inanci, Tanri a§ki vardir. Eserde ge?en; "O, gocukken ögrendigi dua da dahi Iyiligin, Adaletin, Gergegin asli Yüce Tanrim... Kalbimin dünya nimetine ihtiyaci yoktur. Senden ömrümü uzatmam da istemiyorum. Ama insanlar, insan ruhlari igin dua etmekten vazgegmeyecegim." (Aytmatov 2018b: 214-215) diyerek ona olan bagliligini ifade ederken aslinda Tanriyla olan baginda kendisinden ?ok diger insanlar i?in temennilerde bulunmasi da söz konusudur. Eserde Abdias'in gen?leri zehirleyen, kötülük yolunda giden, küfürbaz, paraya dü§kün arkada§larini iyiye sevk etmek, yönlendirmek istemesi, yaptiklari eylemin yanli§ oldugunu, körpe ya§larda pek ?ok ki§inin ölümlerinin sonu gelmeyecegini dü§ünerek eylemde bulunmasi, ?etenin menfaatine ters dü§mekteydi ve bunun üzerine arkada§lari tarafindan öldürülmesi söz konusudur. Abdias'in öldürülmesi tipki koca yürekli Sokrates'in gen?lere yol göstermesi onlari iyi olana sevk etmesi hususu üzerine Atinalilar tarafindan yoldan ?ikarici ki§i olarak görülmesi, iftira atilmasi ve bunun sonucunda idama mahküm edilmesi olayiyla paralellik göstermektedir. Ayrica Sokrates'in kendi dogrusundan §a§mamasi ve yaptigi mücadelenin dogru oldugunu dü§ünerek, ölümden ka?mamasi gerektigini, ka5tigi takdirde savundugu dü§üncelerin, yaptigi eylemlerin kar§i tarafin hakli ?ikmasi durumuyla örtü§tügünü dü§ünerek onun cesurca hareketini bu duruma bir örnek olarak gösterebiliriz (Platon 1998). Abdias'in da arkada§larinin gen?leri uyu§turucu ile zehirlemelerinin yanli§ oldugunu ve onlari bu yoldan döndürme ?abasindaki kararliligi, ölümden dahi korkmayi§i söz konusudur. "Biliyorum ki üzerimizde bir Tann vardir. Kalbimizin, muhakememizin asil ve en büyük düzenleyicisi O'dur. Tanrinin iyiligi bizim irademizle ifadesini bulur. O, bizim igimizdedir. Bize vicdan yoluyla tesir eder." (Aytmatov 2018b: 149). Abdias'in bu ifadeleriyle Sokrates'in Daimon olarak adlandirilan bir Tanri'nin yahut Tanrisal bir ruhun ona görünmesi, ?ocuklugundan beri i§ittigi bu sesin kendisinin görecegi kötü i§lerden alikoydugu durumuna benzemektedir (Platon 1998: 67).

10

insan vicdan ve merhamet sahibi bir varliktir. Bu yüzden kalbinin sesini dinledigi takdirde ?ogu zaman iyilik adina adimlar atacaktir.

Aytmatov uyarladigi manasfi tiplerde tipki Sokrates dü§üncesinde oldugu gibi erdemli bir ya§ami hedef almi§ ve bir dava ugruna, hakikatin izinden giderek bilgece bir ya§am sürerek sadece bu ya§ami idame ettiren i?in degil ya§amin etrafinda olan diger ya§am alanlarini da dähil ederek benligini kaybetmemeye 5ali§mi§tir (Kala 2018a: 15). Diger ya§am alanlarini görmezden gelen, dünyevi hayati odak noktasi haline getiren ve en önemlisi de bencillik duygusuyla kendi menfaatlerini dü§ünerek hareket eden insanlari eserde görmekteyiz. Abdias'in eserde ifade ettigi: "Bakin gocuklar! Dedi, Abdias gantasim kaldmp sallayarak. Bunun iginde ta§idigimiz §ey kötülük getiren, ba^tan gikaran zehirdir. Para hirsi ile gözleri kör olan sizlerde bu zehri insanlara dagitmak istiyorsunuz. Hepiniz, sen Piotr, sen Mohag, sen Lenia, sen Kolia!" (Aytmatov 2018b: 162). Uyu§turucu saticiligi gibi kötü dünyevi §eylere meyletme ve bunu insanlarin daha ?ok para kazanma ihtiyaci ifin yaptiklari eylemler Aristoteles nezdinde, erdem sahibi olmayan bireylerin ihtiya5larini gidermek i?in yaptiklari durumu yani bencilce yapilan kendi 5ikarini gözetme hali olarak ifade edilmektedir (Aristoteles 2017: 191). Tanri inanci olmayan bu mankurt tiplerin yapmi§ oldugu uyu§turucu saticiliginin negatif ba§ariyla sonuflanmasi evrensel bir iyilik yerine evrensel bir kötülügün, bir facianin dogu§u olarak görülebilmektedir (Aytmatov 2018b: 131). £ünkü para kazanma hirsi, uyu§turucu saticiligi gibi dünyevi §eylere meyletme hali ve a§kin olandan bagimsiz, ona inanmadan, onunla hemhäl olmadan ya§amak günümüzde Sekülerle§me2 dü§üncesini temsil etmektedir.

Aytmatov'un eserde, doganin insanlar tarafindan bilin?sizce kullanildigini, bu bilin?siz bireyin önce kendini sonrada diger canli ve cansiz varliklarin ortak ya§am alani olan dogayi tahrip ettigini romanda belirtmektedir. Bu tahrip tipki 17. yy'da doganin makineye benzetilmesi, onun ruhunun olmadiginin dü§ünülmesi doganin sömürülmeye, egemenlik altina alinmaya layik oldugu dü§üncesiyle örtü§mektedir. Francis Bacon doganin ruhunun ve amacinin olmadigini dü§ünerek doganin bir köle gibi, di§i gibi kullanilmasi gerektigini önermektedir (Capra 1992: 61-62). Descartes'ta da doganin ruhunun olmadigi dü§üncesi häkim olan bir durumdur. Onun mekanist doga anlayi§i canli dogayi da i?ine almaktadir Descartes'e göre doganin kendine ait bir amaci yoktur o salt maddeden ibaret olan ruhsuz bir yapi te§kil etmektedir (Gökberk 1996: 270-271).

11

2 Sekülerle^me kavrami Avrupa dillerinde 1648'de Westfalya Bari§ Antla^masiyla kullanilmaya ba^landi. Kavram, önceleri kilise kontrolü altinda bulunan topraklarin laik siyasi otoritenin kontrolüne geQi^ini tanimlamak ifin kullaniliyordu. "Secularic" kavrami zaten kullanimdaydi. Kutsal ve seküler farki ortaya koyuyor ve kutsalin üstünlügünü kanitlamak ifin ba^vuruluyordu. Kavram yirminci yüzyilda daha genel ve sosyolojik anlam kazanmasiyla farkli §ekillerde ifade edildi. Sosyologlar, bu kavrami dini otoritenin toplumsal yer, zaman, hizmetler, kaynaklar ve personellerin etkisinin kayboldugu ampirik usuller ile dünyevi amaflar ve gayelerin öbür dünya yahut dogaüstü amaflara yönelik aksiyonlarin yerini aldigi sürefleri ifade etmektedir. Bkz: (Kirman-Qapfioglu 2015: 9).

Bilim ve teknigin ilerlemesiyle ortaya çikan makineleçme beraberinde ruhu olmadigi kabul edilen doganinda tahrip edilmesini beraberinde getirmiçtir. Endüstri devrimiyle beraber sömürgeci zihniyete sahip olan toplumlar yayilmaci politika izlemiçlerdir. Kendini güçlü gören ve kilan her toplum yayilmaci politika izlemiç ve dogayi hiçleçtirmek adina uygulamalarda bulunmuçlardir.

Rusya'nin durumunu da modernleçmeye beraber yayilmaci, emperyalist tutumu da açiga çikarmiç ve pek çok Türk Devletlerini rejimlerinin altina almayi da beraberinde getirmiçtir. Ruslara göre sömürgecilik tarihlerinin temel faktörüdür. Dinyeper Rusya'sinin Rusya denilen toplum olarak büyümesi geliçmesi sömürgeciligin geliçmesiyle uzlaçmaktadir. XII. Yy'da Rusya'nin baçlattigi iskân hareketleri pek çok toplumun Rus egemenligi altina alinmasiyla sonuçlanmiçtir (Ferro 2002: 20). Aytmatov'un vermek istedigi mesajlardan biri Kirgiz Türklerinin özgürce, kendi iradeleriyle yönetilmedigini, Rusya'nin politikasinin etkisinde kalan Kirgizistan'in özgür yaçam alanlarinin tahrip ve yok edilmeye çaliçildigini göstermeyi amaçlamaktadir. Onun özgürlük adina yapmiç oldugu hareket günümüzde nice boyunduruk altinda olan milletlerinde sesi olmaya devam edecektir. Bu yüzden Cengiz Aytmatov dü§üncesinde evrensellik söz konusudur o sadece kendi toplumu için degil diger sömürge, boyunduruk altinda kalan, sesini insanliga duyuramayan pek çok toplumun iyilik elçisidir. Aytmatov, tüm insanliga seslenerek dünyadaki birlik ve dirligin ancak iyilik, adalet, dogruluk a§k ve güzel olanin dünyanin gidiçatina yön verdigi ölçüde olacagini dü§ünmektedir. 12

Aytmatov'un bilim kurgu mahiyetinde ele aldigi ve tüm dünyaya hitap ettigi eserlerinden biri olan "Kassandra Damgasi " romani farkli bir kurguyla karçimiza çikmaktadir. Yazar eserlerinde dönemin sorunlarini ele alirken, olaylari teknolojik geliçmeler çerçevesinde bizlere sunmaktadir. Aytmatov, bilim ve teknolojinin geliçmesinin insanliga ne gibi etkide bulunacagini eserinde belirgin çekilde ifade etmektedir. Romanda uzay mekiginde yaçamak isteyen gerçek adi Andrey Kriltsov olan uzayda ise kendini Uzay Rahibi Filofey olarak nitelendiren astronotun, Papaya yazdigi tüyler ürpertici mektubu söz konusudur. Bu mektupta Filofey Kassandra damgasi olarak nitelendirdigi felaketin haberini vermektedir. Bu felaketin belirtisi olan Kassandra embriyolarinin dünyaya gelmek istemedikleri zaman bu durumu belirgin hale getirmek için hamilelerin alninda benekler oluçturduklarini ifade etmektedir. Çünkü dünyaya gelen bu nesil için iyi bir dünya yerine onlari kötü bir dünya beklemektedir. Bu yüzden onlar dogmadan ölmeyi kendileri için kurtarici bir durum olarak görmektedirler. Filofey'in mektubunda geçen bu dü§üncelerin dünyadaki destekçisi gazeteci Robert Bork'tur. Romanda diger yandan baçkan olmak için adayligini koyan, oy kazanma için her an saf degiçtirmeye meyilli olan hileci davranan bir tip olarak beliren Oliver Ordok'tur. Ordok'un Robert Bork'la yaptigi telefon konuçmasinda Filofey'in dü§üncesi konusunda onun yaninda oldugunu söylerken daha sonra

menfaati için halkin tepkisini alma ve oy kaybetme korkusuyla karçi karçiya kalinca taraf degiçtirmesi ve eserin ilerleyen safhalarinda Filofey'i destekleyen Bork'un halk tarafindan öldürülmesi anlatilmaktadir. Eserin sonunda ise Filofey'in uzaydan kendini sulara birakip intihar etmesi anlatilmaktadir (Aytmatov 2018c).

Filofey, mektubunda dünyaya kötülügün hâkim oldugunu ve bu durumun artacagini belirtmektedir. Bunun en belirgin §ekli ise hamile kadinlarin alinlarindaki beneklerin, dünyanin kötü, zalim bir sistemi olmasindan ötürü, dogacak olan embriyolarin kendilerinin de böyle olacagini ve bu yüzden dogmak istemediklerinin sinyali olarak göstermekteydiler. Filofey mektubunda bu durumu §u çekilde ifade etmektedir:

"însan embriyosu, sadece gebeligin ilk haftalarmda kendi gelecegine tepki göstermek ve tehlike içareti göndermek gibi olaganüstü bir yetenege sahip. Kassandra embriyolarmm vermek istedigi mesaji §u çekilde özetleyebiliriz: Karar verme çansim olsaydi hiç dogmamayi tercih ederdim. Sorgunuza cevap olarak gönderdigim sinyali, beni, dolayisiyla yakmlartmi, gelecekte bekleyen felaketlerin ve acilarm içareti olarak kabul edebilirsiniz. Ben, Kassandra embriyosu, hiç dogmadan, hiç kimseye aci vermeden yok olmak istiyorum. Siz soruyorsunuz, ben cevapliyorum: Ben yaçamakistemiyorum" (Aytmatov 2018c: 20-21).

Aytmatov'un Kassandra embriyolari olarak ifade ettigi ve dünyaya 13 geldiklerinde dünyaya zarar verebilecek nitelikte insanlarin olabilecegini eserinde ifade etmektedir. Hatta Stalin ve Hitler gibi yaçadiklari dönemlerde çok büyük felaketlere yol açan bu Kassandra insanlarinin izleri hafizalardan silinmemiçken bunlar gibi nesillerin dünyaya gelmesi korku vericiydi (Aytmatov 2018c: 31).

Filofey yazdigi mektupta insanlara Kassandra damgasini bildirmemesinin yerinde bir davraniç olacagini dü§ünmektedir çünkü onda bu konuyu açiklamamaya yönelik korku veren etkenler söz konusuydu bu etkenlerin baçinda ailelerin parçalanmasi, annelerin korkuya dü§mesi gibi durumlar yer almaktadir. Filofey: "O zaman neden bu saçma buluçu insanlara duyuruyorum? Akllarda anlamsiz bir devrim yaratmak için mi? Aileleri parçalamak, herkesin içine §üphe tohumlari serpmek için mi? herkes dü§ünecek ve korkuya kapilacak: Acaba bu durumda yeni nesiller yaratmanm, dolayisiyla bu hayatin anlami var mi?" (Aytmatov 2018c: 27).

Aytmatov'un manasçi ruhlu Filofey'i aslinda yaçamin anlamini da sorgulayan ve hayatin anlaminin, gayesinin olmayiçinin insanligin serencamini da beraberinde getirdigini dü§ünmektedir. Kassandra embriyolarinin dünyaya gelmesi beraberinde kötülüklerinde çogalmasina sebebiyet verecektir. Çünkü bu embriyolar mankurt tipli bireyler olacaklardi. Aytmatov bu noktada mankurt tipli

canlilari modern insanla da özde§le§tirmektedir ve onlarin moderniteye tapmasini da dile getirmektedir. £ünkü modernizmle beraber a§kin olan yok sayildi ve yerine Tanri kiligina bürünen insan tanriciklari ortaya ?ikti. insanlik, aydinlanmayla beraber kökü ve eregi bir üst dünyada olan ve hayatin anlamliligini böyle idrak eden dü§ünceden siyrilip, kökü ve düzeni bu dünyada anlamaya ve anlamlandirmaya ?ali§an dünya görü§üne ge?mi§tir (Gökberk 1996: 326). insanlik, anlamin sürekliligi i?in Tanriyla olan ili§kisinde älemden, älemle olan ili§kisinde ise Tanridan kopmamasi gerekmektedir. Tanrinin di§lanmi§ olmasi ve insanin kendi akliyla her §eye hükmedebilecegini dü§ünmesi, dünyanin gizemli hallerini akliyla kefettigini dü§ünmesi ve bu kefini bilim yoluyla teknolojiye dönü§türerek e§yaya tahakküm etme derecesine getirmesi insanin kendisine kutsallik atfetmesine yol a?mi§tir (Kala 2018b: 22).

Filofey, Tanri kiligindaki yapay insanoglunun kendi eliyle yaptigi kötü durumlari da mektubunda listelemektedir. "Aglik, sava§lar, ekonomik krizler, sosyal patlamalar, hastaliklar, etnik gati§malar, uyu§turucu bagimliligi, irkgilik, nükleer denemeler" (Aytmatov 2018c: 40-41) gibi pek ?ok sorunun oldugunu ve daha da ?ok artip ?e§itlenebilecegini ifade etmektedir.

Romanda deginilen bir diger konu yapay döllenmeyle beraber hedeflenen dü§ünceyle mankurt tipli bireyler dünyaya getirme ?abasiydi. Bu noktada degindigimiz üzere istedikleri §ekilde insan yaratma güdüsü devreye girerek, Tanri vasfini kendinde gören zihniyetler zuhur edecektir. Yapay döllenme a§amasinda kulu?ka makinasi olarak görülen kadinlarin, dogacak olan X birey olarak adlandirilanlarla hi?bir ilgisi olmayacakti. Tek düze dogacak bireyler, hafizadan yoksun olup atasini, soyunu dahi bilmeyecektir. Kadin rahmini kiraya verecek tipki ev sahibi gibi para kar§iliginda bu görevi üstlenecekti. Peki, bu noktada kadinin degeri yok muydu? Ta§iyici annelik dogal bir annelik degildir. Kadinin ki§i olarak bir ba§kasinin hizmeti altina girmesi durumu yani kadinin kölele§tirilmesi de söz konusudur. Bu durumda annelik vasfindan yoksun dü§en kadin, üreme kutusu olarak görülmeye ba§lanacakti (Kavlak & Amanak 2013: 72). Kadin yapay döllenmeyle beraber anne olmak bakimindan, kutsalligini yitirip bir meta gibi degersiz görülecekti. Ta§iyici annelikle dünyaya gelen hafizasi olmayan, anonim, §uuru olmayan robot §eklindeki mankurt birey hi?bir kültüre, degere, ahlaka bagli kalmadan bilin?sizce ya§ayacakti (Aytmatov 2018c: 252). Aytmatov, Kassandra Damgasi adli eserinde modern hayatin ?özülemeyen problemlerini, sorgulatmaya ?ali§ir. insanlari robot olmak ve insan olmak a?isindan degerlendirmelere ?agirmaktadir (Kala 2018c: 319-320). Aytmatov romanda her ne kadar Kassandra damgali hamilelerin realitede olmamasina kar§ilik dünyada olu§abilecek problemleri tüm 5iplakligiyla gözler önüne sermektedir.

Aytmatov'un a§kin, sadakatin, sevginin, cesaretin timsali "Yüz Yüze" adli eseri Kara-Dag köyünde tek ba§ina zorluklara mücadele veren iffetini korumaya

çaliçan, kocasi için yaptigi fedakârliklari anlattigi Seyde'nin hikâyesinden bahsetmektedir. Seyde ve ismail birbirlerini severek evlenirler. Fakat askerlik yapmasi gereken ismail savaçta ölümlerin çok olmasindan dolayi korkar ve askere gitmez, asker kaçagi olarak bir magarada saklanir. ismail'in savaçin söz konusu olmasiyla gelen ölüm korkusu ve bu yüzden askere gitmeyerek yaçama tutunmaya çaliçmasi onda bencilce tutumu da beraberinde getirmektedir. Seyde ise çok sevdigi eçinin hayatta kalabilmesi için elinden gelen fedakârliklari yapan karakter olarak karçimiza çikmaktadir. Eserde diger kahramanlar komçulari Totoy ve e§i Baydali'dir. Baydali'nin savaçta ölmesi üzerine Totoy, çocuklarina bakmak zorunda kalir. Eserin sonunda ise asker kaçagi olan ismail saklandigi magarada askerler tarafindan bulunur ve tutuklanir (Aytmatov 2018d). "Ne olursa olsun kendi ayagimla ölüme gidemem bir günlük ömrüm kalmiçsa onu da evimde, istedigim gibi geçiririm. Dünyanm öbür ucunda benim ne i§im var. Hem orada olsam ne degiçir. Dûçmarn tek baçima yenemem ya!" (Aytmatov 2018d: 16-17). Eserde mankurt tip olan ismail'in böyle dü§üncelere kapilmasi askere gitmeyerek kaçak bir çekilde yaçamanin daha iyi oldugunu dü§ündügünü bizlere sunmaktadir. Seyde'nin bir kadin olarak ailesinin mutlulugu için yaptigi fedakârligi, ismail devleti için topragi için yapmamiçtir. ismail için fedakârlik duygusundan yoksun bir çekilde insan olmaktan uzak, hayvan mertebesinde hayat sürdürmek ideal bir yaçam §ekli olarak görülmektedir. Mankurt tip ismail için mutluluk; kendi çikarini, bireysel mutlulugunu gözetmekle elde edilen bir durumdu, Mill'e göre bu durum ahlaki baglamda §öyle ifade edilmektedir; 15 Mill'in gözünde bir kahraman ya da çehit, bireysel mutlulugundan daha fazla deger verdigi bazi çeyler ugruna, kendi mutlulugundan vazgeçmelidir. Kendi mutluluk payindan ya da ihtimalinden tümüyle vazgeçmek asil bir davraniçtir. Bu yüzden kimse fedakârlik yapmak için fedakârlik yapmaz onun bir amaci söz konusudur. Bu durum ise mutluluktan daha iyi olan erdem için yapilan bir davraniçtir (Mill 2017: 78-79). Erdem sahibi olmayan ismail, korkakça, fedakârliktan uzak, bencilce, açgözlü bir çekilde hayat sürmeyi seçmiçti ve bencilligine yenik dü§erek devletine karçi görevini yerine getirmemiçtir. ismail, ifrat ve tefritin ortasinda bir hayat sürmekten yoksun orta yolu bulamayan mankurt tipli yaratiktir. Seyde ise magarada saklanan ismail için gece gündüz çaliçip onun hayatta kalabilmesi için elinden geleni yapmaktadir. Hatta o, asker kaçagi olan eçinin yaptiklarini meçrulaçtirmak için §öyle dü§ünür: "Ismail'imi asla, asla vermem! Ötekiler kocalarim geri yollasm diye aglayarak yalvanyorlar. Ben ise kendi elimle mi uzaklaçtiracagim kocami? Oglumun mutlulugu için kocam gelsin diye ben de dua etmedim mi? Dua ettim ve Allah duami kabul etti, Ismail'i ona ben bakayim diye gönderdi." (Aytmatov 2018d: 33) diyerek kendisine teselli vermekteydi bu tip dü§ünceler aslinda tek bir ki§inin kötü dü§ünce ve eylemlerinin diger insanlara da bula§ici bir hastalik gibi geçmesine sebebiyet vermektedir. ismail'in kendi mutlulugunu me§rula§tirmak için yaptigi ahlaki olmayan davrani§ Seyde nezdinde de geçerliligini arada da

KüUiye

olsa sagliyordu. Aytmatov i?in kötülügün häkim oldugu dünyada, yapay insanlarla beraber bula§ici hastaliklarin yeryüzünü sardigi dü§üncesi söz konusuydu fakat bula§ici hastaliklar belki de bedensel bir saglik problemi olarak degil de kötülügün dü§ünsel bir hastalik olarak zihinden zihne ge?tigi dü§ünülen bir problem olarak görülebilir.

Zorlu günler ge?iren Seyde'nin e§i i?in fedakärligini devam ettirmesi demek onun hayatinin daha da zor bir häl almasi demekti.

"Kocasi köye yakalanma korkusu yüzünden gelemez olmu§tu. Gece gündüz magarada kaliyordu artik. Seyde gali girpi toplamak bahanesiyle ona yiyecek götürüyor, gündüz gidemedigi zaman geceleri gitmek zorunda kaliyordu. Bu da bir §ey degildi ama onu kaygilandiran ba§ka bir §ey vardi §imdi: Ismail artik doymazin biri olmu§tu. Ne kadar yiyecek götürürse götürsün, bunlari hemen bir yeyi§te son kmntisina kadar siler süpürürdü. Karm doysa bile gözü doymuyordu" (Aytmatov 2018d: 47).

A?liktan vah§i bir ya§am süren ismail sava§ta e§ini kaybeden Totoy'un tek ba§ina büyütmek zorunda kaldigi ?ocuklari i?in ge?im kaynagi olan inegini ?alarak, yari ?ig §ekilde yemi§ti. Seyde bu davrani§indan ötürü kendini kötü hissetmi§tir ve "Bizim inegi alsan daha iyi olurdu. Ismail omuzlarindan tutup onu kendine gekti: Ne diyorsun sen aptal! Ne yapacagimi bana sen mi ögreteceksin? Mademki hayvan gibi ya§iyorum, yapilacak tek §ey kaliyor, o da hayvan gibi hareket etmek! Herkes kendi canini dü§ünür. Ben de önce kendi karnimi doyurmaliyim. Ba§kalarindan sana ne!" (Aytmatov 2018d: 58). Aytmatov, insanin diger bireylerden soyut bir ya§am sürdürmesini onun be§er durumundan canavarlik durumuna ge?i§in en somut örnegini bizlere sunmaktadir. Aristoteles i?in zoon politikon3 olarak adlandirilan insanin ya§am alaninda dogasi hayvanlarla ortaktir. insanlarin insan olduklarina dair eylemlerini sergilememeleri, insanin özüne ait eylemleri yapmamalari onlari canavar kilar. Somut insan olabilmek irade ve bilin?le kendini göstermektedir. Bu yetilerin olmamasi o canliyi insan olmaktan ?ikarirken, bu yetilere sahip olup onlari kullanamama durumu da canavarlik olarak görülmektedir (Kala 2018a: 33). Canavarla§an varlik Aytmatov tarafindan ifade edilen mankurtla§an tiple ortak yapidaydi. insan diger bireylerle ya§adigi toplumda ancak sevgi, saygi i?erisinde, fedakärlik yaparak, cesaret sahibi ve adaletli davrandigi takdirde insan olmayi sergileyebilir.

16

3 Aristoteles bu kavramla insani, tek ba§ma, tek varligin ba§ka §eye ihtiyaci olmayan Tanri ve gereksinimlerini penfeleriyle elde eden hayvan oldugunu, insanin tek ba^ina mutlu olamayip, amacina eri^emeyecegini ancak bir toplum iferisinde bulunarak ya^amini sürdürebilecegini ifade eder. Ayrica Aristoteles'in, insanla ilgili olarak onun, "sosyal ve siyasal" hayvan oldugunu i^aret eden tabiridir. Bkz. (Cevizci 2005: 1808).

KüUiye

Sonuç

Cengiz Aytmatov'un yaçadigi dönem siyasi çalkantilarin oldugu bir dönemdir. Çocuk yaçta babasini kaybetmesi, ailesine bakma sorumlulugu gibi olaylar Aytmatov için hayatta zorluklarin ve problemlerin var olduguna ve bunlarin üstesinden gelmek için hayata karçi mücadele etmesi gerektiginin farkina varmasina sebebiyet vermiçtir. Ayrica Aytmatov'un fikriyatinin zenginleçmesinde, büyükannesinin anlattigi efsaneler, masallar ve halk hikâyelerinin etkisi büyüktür. Bu anlatilar Aytmatov'un, küçük yaçta benliginin ve çuurunun oluçmasina yol açmaktadir. Eserlerinde mitlerle, efsanelerle vermek istedigi mesajlarda aslinda toplum olarak milli kimligin, milli benlik ve degerlerin unutulmamasina yönelik olmuçtur.

Aytmatov milli degerlerine, kültürüne, benligine sahip çikan önemli bir Manasçidir. Aytmatov'a Manasçi demek gelenegini yaçatan bir kahraman olmasindan ötürüdür. Manas Destani, Kirgiz Türklerinin varoluçuna, tarihine, degerlerine yönelik anlatilarin oldugu önemli bir eserdir. Bu yüzden Manas Destani, Aytmatov'un dü§üncelerinin oluçmasina, canlanmasina ve büyümesine neden olmuçtur. Aytmatov, bir türeyi§in sembolü olan Manas gibi önemli bir destanin, baçka milletlerin asimilasyonuna ugramamak için hafizalarda canli tutulmasinin önemini vurgulamiç ve eserlerinde efsaneler yoluyla toplumunun her daim uyanik kalmasini saglamiçtir.

Aytmatov yaçadigi dönemde siyasi olarak Sovyet rejiminin boyundurugu 17 altindaki tüm toplumlara uyguladigi politikanin da farkindadir. Sömüren kesim olan Sovyet rejimi, mandasi altina aldigi tüm toplumlari çeklen ve ruhen asimile etmeye çaliçmiçtir. Toprak parçasi olarak, kendilerine ait özerk bir alanin olmamasi §ekil olarak Türk toplumlarinin bozulmasina neden olurken; sömüren kesimin, himayesi altindaki toplumlarin tarihini, manevi degerlerini yok etmeye çaliçmasi ise ruhen çökü§ün ve özelliklede mankurt insan tipinin oluçumunun ana noktasidir. Kendi hafizasini yitiren her toplum yozlaçmiç ve nereden geldiklerini nereye gideceklerini bilemedikleri girdaplara girmektedirler.

Hayati anlamaya ve anlamlandirmaya çaliçan Aytmatov'u anlamak demek onun kalemindeki sesleri kalplerde içitmek demektir. Aytmatov, manas ruhlu olarak can verdigi her kahramanini kendi dü§üncesinde örnek model olarak göstermektedir. O, eserlerinde kahraman tipler ve asimile olup özüne yabancilaçan tipler arasindaki farki ahlaki zeminde ortaya koymayi baçarmiçtir. iyinin, güzelin, fedakârligin, cesaretin, sevginin ve sayginin hayatta amaçlanan noktalar haline gelmesi gerektigini ifade etmi§tir.

Aytmatov'u farkli kilan bir diger özelligi yerellikten çok evrensel olana seslenmesidir. Evrensel iyilige, evrensel fedakârliga, evrensel adalete can vermekte onlari ya§atmaya çali§maktadir. Aytmatov'un evrensel ifadelere yer vermesindeki en önemli ortak payda evrensel ve ahlaki baglamda insan olmaktir.

Aytmatov, bu kavramlara ozlem duyarak kulliyatini zenginle§tirmi§tir. Ozlem duygusu, onun varolu§unda atar damar rolunde olup amaca yonelik harekete ge?iren gU?tur. Bu gu? onu evrensel olana seslenmeye goturmu§tur. £unku dunyanin manas ruhlu bireylere ihtiyaci vardi. Gelecegi onceden sezinleyen Aytmatov aslinda bizlere gunumuz durumunu da resmetmektedir. Gunumuzde ise evrensel iyi yerine evrensel kotu ve bu kotulugun yeryuzunu sarmasi soz konusudur. Mankurt tipli bireylerin dunyayi i§gal etmesiyle beraber sava§in, hirsin, yakip yikmanin, adaletsizligin, oldurmenin olagan hale geldigi noktada, evrenin ruhu hissettigi aciya ve azaba daha ne kadar dayanir bu durum bilinmez bir hal almaktadir.

Extended Abstract

Being human is a situation that corresponds to both physical and spiritual space. While human lives in the concrete world, she/he also manifests herself/himself in the abstract world. The field of values is handled as an abstract world and enables people to be different from others. The abstract world is the main feature that allows the individual to live in social unity and solidarity with other individuals. In this aspect, it covers the field of values that correspond too many areas such as national uniqueness, national identity, and the memory of humanity's history, love of homeland, tradition, customs, love and respect for ancestors. These elements are the main elements that keep a nation alive. The individual tries to keep these values alive despite all the difficulties like a hero for their society. Facing the problems of his time, Chingiz Aitmatov is the Manasci, who struggled to protect his national values and lived all kinds of struggles for this purpose. There are manas?i people, but also there are mankurts, which ignore the so-called values and these mankurts lose their national uniqueness and memory and become alienated from their societies.

Contemporary Manasci Aitmatov is an outstanding person who took steps in order not to lose the national uniqueness of the Kyrgyz society threatened by Soviet Russia. Aitmatov believed in the power of his pen to create universal works to keep the consciousness of the Kyrgyz society always awake. The steps taken by him for goodness are not local moves, but those that correspond to the universal. He tries to offer the possibilities of "being a human-based on moral values", which is a common denominator in the world. Aitmatov influenced by the social and political problems of his time. He leads us to take steps to goodness in his works. Because these creatures called mankurt-type monsters are devoid of being human, and they always exhibit structures that act in the name of evil. This situation will cause the world to become uninhabitable because of the negative impact of human first on herself/himself and then on other people and beings. Aitmatov, who has broadened his view as a thinker, reveals to us what can happen in the future in the same context. He envisaged many of today's problems beforehand and help humanity be aware of these issues. Aitmatov

18

makes statements in the face of the imperialist policies of Soviet Russia to ensure that the Kyrgyz society keeps its values and ideals alive. In this regard, heroic characters called Manasci show themselves.

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

In his works, we see the thoughts of Aitmatov so that the national values do not degenerate so that the individual does not become alienated in his society. In his work titled "Gun Olur Asra Bedel", the manas?i character Yedigey, who tries to keep his values alive, and Sabitcan and Tansikbayev, who are the figures of mankurt, who lack respect for ancestors, are included. The book "Beyaz Gemi" consists of the child and Mumin Dede as the examples of purity and cleanness while it also comprises Orozkul as an example of the mankurt type. In the novel "Di§i Kurdun Ruyalari" expressions are showing the destruction of natural life, and because of this, he tells us how humanity will face its adventure. In this work, there is Abdias as a hero on the one hand, and on the other hand, there are his drug gang friends who are mankurt characters. In Aitmatov's "Kassandra Damgasi" he shows us with what kind of artificial life awaits humanity with the development of technology. In this work, the manas?i Filofey and his friend Robert Bork included, while Oliver Ordok is the mankurt type. In Aytmatov's work "Yuz Yuze", Seyde and his soldier fugitive mankurt husband Ismail, who managed to survive all difficulties, are located.

Chingiz Aitmatov tries to keep the excellent dynamic as a model in his self by believing in the power and sound of his pen to keep the good alive in his works. According to Aitmatov, being a human is not only achieved in an uncertain piece of land or with a life devoid of values and memory. The real state of being human coincides with the state of being a person who retains and embraces his/her values on a particular piece of land and is not assimilated by other societies.

19

Cengiz Aytmatov'da Ahlaki Baglam ^er^evesinde Karakter Tahlili

Öz

Insan olmak sadece cismani bir varlik olmaktan gefmemektedir. Insan olma hali bir yandan bedensel, maddi olu§u barindirdigi gibi diger yandan manevi olani da kapsamaktadir. Insan olmanin diger varliklardan farkli olmasina sebebiyet veren onun deger alanina tabii olu^uyla tecessüm etmektedir. Degerler alani dedigimiz bu alan iferisinde milli benlik, milli kimlik, insanin gefmi^ini ve tarihini barindirdigi hafizasi, vatan sevgisi, gelenegi, adetleri, atalara saygi ve sevgisi gibi pek fok alana tekabül eden ögeleri barindirmaktadir. Bu ögeler bir milleti ayakta tutan mihenk ta^laridir. Cengiz Aytmatov, Sovyet Rusya tarafindan zor durumda kalan Kirgiz toplumunun ya^adigi magduriyetlere ragmen kendi toplumsal degerlerini ayakta tutan ve bu ugurda sava^an Manas ruhlu §ahsiyettir. Aytmatov'a Sovyet Rusya'nin emperyalist tutumuna ve özellikle de mankurt tipli bireyler olu^turma politikasina kar§i koyup kendi degerlerini ya^atmaya fali^an kahraman demek yerinde bir ifade olsa gerek. Kendi milli degerlerini hife sayan, ba§ka toplumlarin degerleri kar^isinda §uurunu kaybeden, özüne yabancila^an birey ise "mankurt" olarak adlandirilan, ruhsuz cisimlerdir. Eserlerinde Kirgiz toplumunun ya^adigi zorluklari kendi dünyasinda kurgulayan Aytmatov, insan olmanin ve her gün insan olarak kalmanin sadece belirsiz bir toprak parfasi üzerinde ya^ayan, hafizadan yoksun bir canli olmaktan öte degerleriyle ayak duran, ona sahip Qikan, asimile olmayan ve vatan olarak adlandirilan yerde zuhur ettigini bizlere sunmaktadir.

Anahtar Kelimeler: Cengiz Aytmatov, Manas, Mankurt, Deger.

Character Analysis within the Framework of Moral Context in Chingiz

Aitmatov

20

Abstract —

Being a human doesn't only mean having a body. Being a human; in addition to having an existence, also includes a spiritual meaning. The difference of being a human is its having moral values. Among these moral values there are a person's national individuality, national identity, past and historical memory, patriotic feelings, traditions, culture, respect and love towards the ancestors. These values are touchstones of a nation that help it stand still. Chingiz Aitmatov was an individual with an epic spirit as in Manas who struggled and was able to survive with his national values despite the sufferings of Kirgiz people because of Soviet Russia. It would be very correct to call Aitmatov a hero struggling to perpetuate his values as he resisted the imperialist behaviors of Soviet Russia and especially the intention to create individuals that had already forgot their past called mankurt. Ignoring your values, becoming unconscious towards the values of other nations, and turning into assimilated individuals means forgetting your past and losing your spirit. Aitmatov edited the sufferings of Kirgiz people in his own world and expressed the importance of being a human. He showed that being a human should not mean living unconsciously on a piece of land, but standing still with your values, claiming them, not being assimilated in your own homeland.

Keywords: Chingiz Aitmatov, Manas, Mankurt, Value

Kaynak^a

Akmataliyev, Abdildacan (1998). Cengiz Aytmatov Dünyasi. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Ba§kanligi Yayinlari.

Aristoteles (2017). Nikomakhos'a Etik. £ev.: Furkan Akderin. istanbul: Say Yayinlari.

Aytmatov, Cengiz (2019). Beyaz Gemi. £ev.: Refik Özdek. istanbul: Ötüken Ne§riyat.

Aytmatov, Cengiz (2018a). Gün Olur Asra Bedel. £ev.: Refik Özdek. istanbul: Ötüken Ne§riyat.

Aytmatov, Cengiz (2018b). Di§i Kurdun Rüyalan. £ev.: Refik Özdek. istanbul: Ötüken Ne§riyat.

Aytmatov, Cengiz (2018c). Kassandra Damgasi. £ev.: Ahmet Pirverdioglu. istanbul: Nora Kitap Yayinlari.

Aytmatov, Cengiz (2018d). Yüz Yüze. £ev.: Refik Özdek. istanbul: Ötüken Ne§riyat.

Bayraktar, Levent (2018). "insan Metafizigi: Benlik, Kimlik, Ki§ilik". Metafizik: Kavram ve Problemleriyle Varlik Felsefesi. ed. A. Kadir £ü?en. Bursa: Sentez Yayincilik. 251-261.

21

Buddha, (2008). Dhammapada (Gergegin Yolu). £ev.: A. Cengiz Büker. _

istanbul: Cinius Yayinlari.

Capra, Fritjof (1992). Bati Dü§üncesinde Dönüm Noktasi. £ev.: M. Armagan. istanbul: insan Yayinlari.

Cevizci, Ahmet (2005). "Zoon Politikon". Felsefe Sözlügü. istanbul: Paradigma Yayincilik.

Ferro, Marc (2002). Sömürgecilik Tarihi. £ev.: Muna Cedden. Ankara: imge Kitabevi Yayinlari.

Gökberk, Macit (1996). Felsefe Tarihi. istanbul: Remzi Kitabevi.

Haiming, Wen (2014). Qin Felsefesi. £ev.: Aysun Güneysu. istanbul: Kaynak Yayinlari.

ibn Miskeveyh (2013). Tehzibu'l Ahlak. £ev.: Abdulkadir §ener-ismet Kayaoglu-Cihat Tun?. istanbul: Büyüyenay Yayinlari.

Kala, Muhammet Enes (2018a). Erdem ve Ödev: Bati Ahlak Tarihinin Serencami. Ankara: Kadim Yayinlari.

Kala, Muhammet Enes (2018b). ínsandan Degere Degerden insana. Ankara: Eski Yeni Yayinlari.

Kala, Muhammet Enes (2018c). "Cengiz Aytmatov Retoriginin Gücü". Kültürler Diyalogu: C.T Aytmatov'un Mirasi, Uluslamrasi Yuvarlak Masa Toplantisi Konu§ma Metinleri, 308-322.

Kala, Muhammet Enes (2019). "Cengiz Aytmatov'un Dü§ünce ve Sanatinda Ahlaki Zemin ve Etkileme Bi?imleri". TYB Akademi (26): 21-33.

Kant, Immanuel (2018). Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi. £ev.: Ioanna Ku?uradi. Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu.

Kavlak, Oya-Amanak, Keziban (2013). "Etik Boyutu Tarti§ilan Yardimci Üreme Teknikleri ve Yasal Düzenlemeler". Ege Üniversitesi Hem§irelik Fakültesi Dergisi, 29 (1): 68-75.

Kirman, M. Ali-£ap?ioglu, ihsan (2015). Sekülerle§me, Klasik ve ^agda§ Yakla§imlar. Ankara: Otto Yayinlari.

Kü?ükyildiz, Arslan (2003). "Cengiz Aytmatov ve Orhan Söylemezin Eseri". Ankara Üniversitesi Türkiyat Ara§tirmalari Enstitüsü (21): 339-345.

Mill, John Stuart (2017). Faydacilik. £ev.: Selin Aktuyun. istanbul: Alfa Yayinlari.

Platon (1998). Sokrates'in Savunmasi. £ev.: Niyazi Berkes. istanbul: £agda§ Matbaacilik Yayincilik.

Sarigül, Ahmet (2018). "Aytmatov Anlatilarinda £agda§ Manas Ruhu ve Yansimalari". Akra Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi, 6 (14): 183-208.

Top?u, Nurettin (2019). Var Olmak. istanbul: Dergah Yayinlari.

Turan, Esra Yildiz (2015). "ilk?ag Felsefesinde Faydaciligin Temelleri". Atatürk Heti§im Dergisi (8): 249-258.

Vural, Mehmet (2017). SiyasetFelsefesiAgisindan Muhafazakarlik. Ankara: Elis Yayinlari.

22

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.