Научная статья на тему 'BİRİNCİ DALGA RUS GÖÇMEN EDEBİYATINDA TÜRK KADINI İMGESİ'

BİRİNCİ DALGA RUS GÖÇMEN EDEBİYATINDA TÜRK KADINI İMGESİ Текст научной статьи по специальности «История и археология»

CC BY
21
4
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Rus göçmen edebiyatı / Türk kadını imgesi / oryantalizm / harem / Nadejda Teffi / Arkadi Averçenko / Литература русской эмиграции / образ турчанки / ориентализм / гарем / Надежда Тэффи / Аркадий Аверченко

Аннотация научной статьи по истории и археологии, автор научной работы — ERİNÇ Erdem, BOZSEKİ Ahsen

Rus göçmen edebiyatı 20. yüzyılda üç ayrı göç dalgasıyla Rusya ve Sovyetler Birliği’nden dünyanın farklı yerlerine iltica eden göçmen yazarların eserlerinin oluşturduğu edebiyattır. Rus göçünün birinci dalgasını Rus İç Savaşı’nın (1918-1922/1923) doğal bir sonucu olarak Rusya topraklarında kuzeyden güneye ilerleyen askeri ve sivil nüfus oluşturur. Ülkelerini Karadeniz kıyılarındaki şehirlerden terk etmek zorunda kalan birinci dalga Rus göçmenleri için Rusya’nın dışındaki ilk durak İstanbul’dur. Birinci dalgayla İstanbul’a gelen göçmen yazarlar bu şehri gerek olay örgüsünün bir parçası olarak, gerekse eserlerine mekân seçerek kurgu ya da kurgu dışı eserlerine dahil etmişlerdir. İstanbul simgesel anlamlarıyla bu eserlere dahil olurken şehri var eden imgeler de bileşenleriyle birlikte Rus göçmen edebiyatı metinlerinde yerlerini almıştır. İmgeler arasında Boğaziçi, Ayasofya gibi sabit şehir imgeleri kadar insanlar ve mekânların buluşmasıyla örülmüş sosyal imgeler ve onların bileşenleri de bulunur. Rus göçmen edebiyatının birinci dalgasına mensup, göç yolu İstanbul’dan geçmiş yazarların eserlerinde Türk kadınının temsili bu çalışmanın konusunu oluşturur. Çalışmada Nadejda Teffi, Arkadi Averçenko, Aleksandr Vertinski ve Zinaida Şahovskaya gibi yazarların İstanbul ve Türk kadınını konu ettikleri eserlerinden oluşturulan örneklem ile göçmen edebiyatının Türk kadınını kendi söyleminde nasıl tanımladığını göstermek amaçlanmıştır. Edward Said’in Oryantalizm kuramı ve bu kurama getirilen yeni yaklaşımlarla Rus göçmen edebiyatı metinleri değerlendirilmiştir. Değerlendirme Batı’nın Doğu’yu bir bütün halinde ele alarak ona dair genellemelerle edebiyat ve sanat üzerinden meşruiyet kazandırdığı harem, çarşaf gibi imgeler ve onların bileşenlerinin sınıflandırılmalarıyla gerçekleştirilmiştir. Klasik oryantal klişelerin Rus edebiyatını etkilediği kadar göçmen edebiyatında da belirli bir etkisi olduğu görülmüştür. Rus göçmen edebiyatında Türk kadını imgesini ortaya koymak, Batı’nın Doğu’ya karşı geliştirdiği oryantalist söylemin Rus göçmen edebiyatındaki karşılığını görmeyi sağlamıştır.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

ОБРАЗ ТУРЕЦКОЙ ЖЕНЩИНЫ В ЛИТЕРАТУРЕ РУССКОЙ ЭМИГРАЦИИ ПЕРВОЙ ВОЛНЫ

Русская эмигрантская литература — это совокупность произведения писателей-эмигрантов, эмигрировавших из родной страны в результате трех отдельных волн эмиграции из России и Советского Союза в разные части мира. Первая волна русской эмиграции была закономерным следствием Гражданской войны в России (1918-1922/1923 гг.) и представляла собой движение военного и гражданского населения с севера на юг по территории России. Стамбул служил первым пунктом назначения за пределами России для эмигрантов первой волны, вынужденных покинуть родину, прежде всего из прибрежных городов северного Причерноморья. Писатели-эмигранты первой волны включили Стамбул в свои произведения либо как часть сюжета, либо как место действия, как в художественных, так и в документальных произведениях. Стамбул с его символическим значением был включен в эти работы наряду с

Текст научной работы на тему «BİRİNCİ DALGA RUS GÖÇMEN EDEBİYATINDA TÜRK KADINI İMGESİ»

RUSAD10,2023,133-149

Ara^tirma Makalesi - Research Article Geli? - Received: 19.06.2023 Kabul - Accepted: 26.10.2023 Yaym - Published: 31.12.2023 doi: 10.48068/rusad. 1316921

BiRiNCi DALGA RUS GÖ£MEN EDEBiYATINDA TÜRK

KADINI iMGESi*

© Erdem ERIN£a © Ahsen BOZSEKIb

Öz

Rus göfmen edebiyati 20. yüzyilda üf ayri göf dalgasiyla Rusya ve Sovyetler Birligi'nden dünyanin farkli yerlerine iltica eden göfmen yazarlarin eserlerinin olujturdugu edebiyattir. Rus göfünün birinci dalgasini Rus If Savaji'nin (1918-1922/1923) dogal bir sonucu olarak Rusya topraklarinda kuzeyden güneye ilerleyen askeri ve sivil nüfus olujturur. Ülkelerini Karadeniz kiyilarindaki jehirlerden terk etmek zorunda kalan birinci dalga Rus göfmenleri ifin Rusya'nin dijindaki ilk durak Istanbul'dur. Birinci dalgayla Istanbul'a gelen göfmen yazarlar bu jehri gerek olay örgüsünün bir parfasi olarak, gerekse eserlerine mekän seferek kurgu ya da kurgu diji eserlerine dahil etmijlerdir. Istanbul simgesel anlamlariyla bu eserlere dahil olurken jehri var eden imgeler de bilejenleriyle birlikte Rus göfmen edebiyati metinlerinde yerlerini almijtir. Imgeler arasinda Bogazifi, Ayasofya gibi sabit jehir imgeleri kadar insanlar ve mekänlarin bulujmasiyla örülmüj sosyal imgeler ve onlarin bilejenleri de bulunur. Rus göfmen edebiyatinin birinci dalgasina mensup, göf yolu Istanbul'dan gefmij yazarlarin eserlerinde Türk kadininin temsili bu falijmanin konusunu olujturur. £alijmada Nadejda Teffi, Arkadi Averfenko, Aleksandr Vertinski ve Zinaida ^ahovskaya gibi yazarlarin Istanbul ve Türk kadinini konu ettikleri eserlerinden olujturulan örneklem ile göfmen edebiyatinin Türk kadinini kendi söyleminde nasil tanimladigini göstermek amaflanmijtir. Edward Said'in Oryantalizm kurami ve bu kurama getirilen yeni yaklajimlarla Rus göfmen edebiyati metinleri degerlendirilmijtir. Degerlendirme Bati'nin Dogu'yu bir bütün halinde ele alarak ona dair genellemelerle edebiyat ve sanat üzerinden mejruiyet kazandirdigi harem, farjaf gibi imgeler ve onlarin bilejenlerinin siniflandirilmalariyla gerfeklejtirilmijtir. Klasik oryantal klijelerin Rus edebiyatini etkiledigi kadar göfmen edebiyatinda da belirli bir etkisi oldugu görülmüjtür. Rus göfmen edebiyatinda Türk kadini imgesini ortaya koymak, Bati'nin Dogu'ya karji gelijtirdigi oryantalist söylemin Rus göfmen edebiyatindaki karjiligini görmeyi saglamijtir.

Anahtar kelimeler: Rus göfmen edebiyati, Türk kadini imgesi, oryantalizm, harem, Nadejda Teffi, Arkadi Averfenko.

* Bu makale birinci yazarin danijmanligi ejiginde, ikinci yazarin yüksek lisans tezinden üretilmijtir.

a Dr. Ögr. Üyesi, Erciyes Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Rus Dili ve Edebiyati Bölümü, Kayseri/Türkiye,

erinc@erciyes.edu.tr

b Yüksek Lisans programi mezunu, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Rus Dili ve Edebiyati Bölümü, Kayseri/Türkiye, ahsenbozseki@yandex.com

BY-NC-ND

Ж Ж Ж

THE IMAGE OF TURKISH WOMAN IN THE FIRST WAVE OF RUSSIAN EMIGRÉ

LITERATURE

Abstract

Russian emigré literature is the body of work created by emigrant writers who, as a result of three distinct waves of emigration from Russia and the Soviet Union to various parts of the world, fled their home country. The first wave of Russian emigration was a natural consequence of the Russian Civil War (1918-1922/1923) and consisted of a movement of military and civilian populations from north to south across Russian territories. Istanbul served as the first destination outside of Russia for the emigrants of the first wave, who were compelled to leave their homeland, primarily from the coastal cities along the Black Sea. Emigrant writers of the first wave have incorporated Istanbul into their works, either as part of the plot or as the chosen setting, in both fictional and non-fictional pieces. Istanbul, with its symbolic significance, has been included in these works along with the components of the images that define the city. These images include the city's landmarks like the Bosphorus and Hagia Sophia, as well as social images constructed through encounters between people and places. This study focuses on the representation of Turkish women in the works of writers who were part of the first wave of Russian emigration and whose migration route passed through Istanbul, such as Nadezhda Teffi, Arkady Averchenko, Alexander Vertinsky, and Zinaida Shahovskaya. The study evaluates the Russian emigrant literature texts using Edward Said's theory of Orientalism and new approaches brought to this theory. The evaluation has been performed through the classifications of images and their components, such as harem and veil, through which the West legitimizes the East by making generalized assumptions. It is evident that classical oriental clichés have had an impact not only on Russian literature but also on emigré literature. This study aims to expose the image of Turkish women in Russian emigré literature and to investigate how the orientalist discourse developed by the West towards the East has manifested in this literature.

Keywords: Russian émigre literature, Image of Turkish women, orientalism, harem, Nadezhda Teffi, Arkady Averchenko.

Ж Ж Ж

ОБРАЗ ТУРЧАНКИ В ЛИТЕРАТУРЕ РУССКОЙ ЭМИГРАЦИИ ПЕРВОЙ ВОЛНЫ

Аннотация

о Русская эмигрантская литература — это совокупность произведения писателей-

z

„ ú эмигрантов, эмигрировавших из родной страны в результате трех отдельных волн

о ™ z

< ° эмиграции из России и Советского Союза в разные части мира. Первая волна русской

§ S® эмиграции была закономерным следствием Гражданской войны в России (1918-|134| 1922/1923 гг.) и представляла собой движение военного и гражданского населения с

севера на юг по территории России. Стамбул служил первым пунктом назначения за пределами России для эмигрантов первой волны, вынужденных покинуть родину, прежде всего из прибрежных городов северного Причерноморья. Писатели-эмигранты первой волны включили Стамбул в свои произведения либо как часть сюжета, либо как место действия, как в художественных, так и в документальных произведениях. Стамбул с его символическим значением был включен в эти работы наряду с

компонентами образа, определяющими город. Эти компоненты включают в себя такие достопримечательности города, как Босфор и собор Святой Софии, а также социальные компоненты образа, созданные посредством встреч между людьми и местами. Предметом данной статьи является репрезентация турецких женщин в творчестве писателей, принадлежащих к первой волне русской эмигрантской литературы, путь которых проходил через Стамбул. В статье исследуется, как эмигрантская литература определяет турецких женщин в своем собственном дискурсе на образце, созданном из произведений таких писателей, как Надежда Тэффи, Аркадий Аверченко, Александр Вертинский и Зинаида Шаховская. Дана оценка теории ориентализма Эдварда Саида и новым подходам к этой теории, а также текстам литературы русского зарубежья. Оценка проводилась с классификацией таких образов, как гарем и чадра и их компонентов, которым Запад придавал легитимность через литературу и искусство, рассматривая Восток в целом, с обобщениями о нем. Установлено, что классические восточные клише обладают определенной силой в эмигрантской литературе. Выявление образа турецкой женщины в русской эмигрантской литературе позволило нам наблюдать аналог ориенталистского дискурса, развитого Западом против Востока, и в русской литературе.

Ключевые слова: Литература русской эмиграции, образ турчанки, ориентализм, гарем, Надежда Тэффи, Аркадий Аверченко.

Ж Ж Ж

Giriç

1917 Ekim Devrimi sonrasinda patlak veren Rus Iç Savaçi (1918-1922/1923] kitlesel bir goçu de beraberinde getirmiçtir. Yirminci yuzyil boyunca Rusya ve Sovyetler Birligi topraklarindan çikan uç buyuk goç dalgasindan ilkinin sinirlari, kapsadigi metinler çerçevesinde, 1920'de baçlayip 1939'da sonlanmaktadir.1 Soz konusu zaman araliginin ilk yillarinda gerçekleçen iki buyuk tahliyeyle goçmen kimligini de diger edebi kimliklerine eklemek zorunda kalmiç yazarlar ve çairlerin yaraticiliklarina ulkelerini terk ediç çekillerinin golgesi duçer. Kuzeyden guneye dogru ilerleyen Kizil Ordu'nun onu Beyaz Ordu unsurlarinca, belli noktalarda gosterilen dirençle kirilmaya çaliçilsa da savaç, General Anton Denikin komutasindaki birliklerin Karadeniz'in kuzey kiyilarindaki Odessa, Novorossiysk gibi çehirlerden 1919'dan 1920'ye yayilan tahliyesi2 ve General Pyotr Vrangel komutasindaki birliklerin 13 ila 16 Kasim 1920 tarihinde uç gun suren tahliyesiyle3 birlikte Kizillar'in galibiyetiyle sonuçlanmiçtir. q

Tahliyelerin niteliklerinin farkli oluçu bu tahliyelerle ulkelerini terk eden g

goçmenlerin gittikleri çehirlerdeki yaçantilarini buyuk olçude degiçtirir, bahsi geçen ^ z

< ° >•

degiçiklik goçmenlerin arasindaki edebiyatçilarin eserlerinde de kendini hissettirir. Rus g™- m goçmenler yaçadiklari çehirlerin imgelerinin sureklilik arz eden inçasina katki saglayan ^ ^ ® eserlerinde birçok bileçenin yaninda sosyal unsurlara da yer verirler, burada surekliligi '135'

1 Gleb Struve, Russkaya Literatura v Izgnanii (Paris. YMCA Press, 1996), 6.

2 Anton Denikin, "Evakuatsiya Novorossiyska," erijim 14.06.2023, http://militera.lib .ru/memo/russian/denikin_ai2/5_23 .html

3 Andrei Ujakov, "Krimskaya Evakuatsiya 1920 god," erijim 14.06.2023, https://www.portal-slovo.ru/history/35384.php

saglayan katkinin karjilikli olmasidir. ^ehirler bu eserlerde cografyalari, ekolojik özellikleri, mimari yapilari ile var olurlarken etnik ya da jehre özgü kültürel kodlariyla jehirlerin sakinleri de imgenin tamamlayiciligi rolünü üstlenirler.4 Tüm bilejenleriyle jehri kurgusunda agirlayan eser imgenin bir parfasina dönüjür. Bajka bir deyijle, jehir imgesi esere sizarken, eser de jehrin imgesinin kök saldigi topraga sizmij olur. Bu denklem ve alijverij ifinde jehir imgesinin sosyal unsurunu var eden insan gerek jehir sakini gerekse misafiri suretinde edebi eserlerde yerini bulur.

Rus göfmenler misafir olduklari her jehrin imgesine, hem o jehrin yajantisina sagladiklari katki, hem de göfmen yazarlarin edebi eserlerinde bu jehirlere yer vermesiyle kalicilik kazandirmijlardir. lf Savaj sirasinda ve sonrasinda gerfeklejen tahliyelerin büyük bir fogunlugu kuzeyden güneye ilerleyij gösterdiginden Rus göfmenlerin ülkelerini terk ettiklerinde ilk duraklari Istanbul olmujtur. Istanbul Rus göfmen nüfusunu Paris, Berlin, Prag gibi merkezlerde oldugu kadar uzun süreli agirlamadiysa da farkli nitelikleriyle göfmen edebiyatinin önemli mekänlarindan biri, fogunlukla bu merkezlere yönelen göfmenler ifin ise köprü olmujtur. Rus göfmen edebiyatinin yazarlari ifin Istanbul kalici bir mekän degil de köprü ijleviyle Ivan Bunin'den Arkadi Averfenko'ya, Aleksey Tolstoy'dan Vladimir Nabokov'a birfok önemli ismin eserlerinde kendine yer bulmujtur. jehrin imgesinin her bir bilejeni bu eserlerde edebi bir form edinip kolektif hafiza ve onun farkli kültürlerdeki tezahürleriyle kesijim kümeleri olujturmujtur.

§ehir ve bölge planlama kuramcisi Kevin Lynch'in ayrimiyla sabit ve hareketli bilejenlerin etkilejimiyle sosyal bilejenler jehirlerin yajaminda kendilerine yer edinirler.5 Sosyal bilejenlerin her bir ögesi jehir imgesine katki sunup onu bir bütün olarak var ettikleri gibi, hälihazirda bajka bir baglamda, farkli bir imgenin de bilejeni olabilirler. Dogal ve sabit bir Istanbul imgesi bilejeni olan Istanbul Bogazi jehir imgesi bilejeni oldugu kadar, uluslararasi bir su yolu olmasi dolayisiyla daha genij bir baglamda bogazlar ve kanallar imgesinin de bir bilejenidir. Istanbul Bogazi'na kurgusunun parfasi olarak yer vermij edebi eser, jehir imgesine sundugu katki kadar bir cografi unsurun bütünsel imgesini de besler. Ayni durum lstanbul imgesinin sosyal bilejenleri ifin de geferlidir. istanbul'un sakinleri olarak Türk kadinlari bu imgenin bütünleyici bir bilejeniyken, bu eserlerin kurgusunda edindikleri yer ile daha genel bir ferfevede Türk kadini imgesinin de tamamlayici bir unsuru olurlar. Bu noktada Rus edebiyatinda 5 hälihazirda var olan imge, jehir imgesi bilejenini tamamlamaya zaman zaman katki z saglasa da Rus göfmen edebiyatinda fogunlukla edebiyat ve sanat tarihindeki yerlejik a S z oryantalist bakij afisinin yarattigi tahribati sürdürmüjtür.

^ CQ

g ° @ £alijmamiz Rus göfmen edebiyatinda Türk kadini imgesinin farkli katmanlarini, bu

imgenin ifini dolduran klijeler üzerinden incelerken söz konusu "tahribatin" ölfüsünü

|136|

tespit etme amaci tajimaktadir. Rus göfmen edebiyati Rus edebiyat tarihinin dogal ilerleyijinde kendine Sovyet edebiyati ile ej zamanli bir alternatif yol fizmij, 20.yy Rus edebiyatini Sovyet edebiyati kadar beslemijtir. Bu katki göz önünde bulunduruldugunda,

4 Kevin Lynch, Kent Imgesi (Istanbul: Türkiye ij Bankasi Yayinlari, 2010).

5 Lynch, Kent Imgesi, 7.

mensubu edebiyatçilarin yaraticiliklarinda çehir imgesinin bir parçasi olarak Türk kadini imgesine etkisinin dönü^türücü mü, yoksa sabitleyici mi oldugunu ortaya koymak önem kazanir. Böyle bir ayrimi tahlil etmede Edward Said'in Çarkiyatçilik ile Kültür ve Emperyalizm eserlerinde açikladigi oryantalizm kurami çaliçmamiza rehberlik etmiçtir.6 Rusya'nin kolonyal ve emperyalist hegemonyasi bu kavramlari tanimlayan devletlerden gerek tarihsel sûreç gerekse uygulama bakimindan önemli farkliliklar içerir, dolayisiyla bu farkliliklar Rus kültür tarihinde Rusya eliyle kurulmuç oryantalist yetkenin varligina dair soru içaretlerini de bünyesinde barindirir.7 Ancak Rus gôçmen edebiyatina, birçok unsurla birlikte Dogu kültürünün bir parçasi olarak Türk kadini imgesinin de oryantalist gölgesi dü^er. Bu oryantalist sôylemin mençei Rus kültürü ya da edebiyati olmasa da yüzyillar boyunca Antoine Ignace Melling'in gravürlerinde ya da Gustave Flaubert'in metinlerinde filizlendigi haliyle Dogu görüngüsü Rus göçmen edebiyati yazar ve çairlerinin gördükleri, birer göçmen olarak yaçadiklari ve tecrübe ettiklerinin zaman zaman önüne geçmiçtir. Türk kadini imgesinin Rus göçmen edebiyatindaki izdü^ümünü çikarabilmek için malzemenin sinirlari iki büyük tahliyenin, Denikin ve Vrangel tahliyelerinin, yazarlarinin eserlerini barindiracak çekilde çizilmiçtir. Bununla birlikte azami düzeyde tutarli bir profili ortaya koyabilmek adina toplumsal cinsiyet rolleri, yaç, etnik aidiyet ve edebiyatta tercih edilen tür gibi göstergeler de eser seçiminde belirleyici olmuçtur. Rus göçmen edebiyatinda Türk kadini imgesinin kendini birçok yönüyle var ettigi kadar görünmedigi metinlerde neden görünür olmadiklari konusu üzerinden ele alinmiçlardir.

Bulgular oryantalist bakiç açisinin kadini tanimladigi peçe, harem, çok eçlilik gibi kliçeler üzerinden bölümlendirilmi^tir. Metinlerin özellikleri ve yazildiklari zaman araligi göz önüne alinarak bunlara batililaçma, eril tahakküm, etnik karçilaçtirmalar gibi kiyaslama baçliklari da eklenmiçtir. Bölümlendirmede benimsenen yaklaçim kuram çerçevesinde genel degerlendirme ölçütlerini gözettigi gibi imgeye karçi tutunulan özel tavri da anlamaya yardimci olmuçtur. Yazarlarin natüralist bir söylem benimsedikçe oryantalist kliçelerden o denli uzaklaçtiklari, Dogu'ya atfedilen izafi degerleri istemsizce de olsa, söylem geregi kabullendikçe de bir o kadar hareket alanlarini daraltip oryantalist anlatinin rutin sinirlarina hapsolduklari gözlemlenmi^tir. Tasnif edilen bulgular içiginda gerek Bati'nin nesillerce çekillendirdigi gerekse Rus edebiyat tarihinin önceki dönemlerinde birikimle örülen oryantalist kaliplarin, Türk kadini imgesinin Rus göçmen edebiyatindaki varligiyla sarsildigi ancak dönü^türücü etkiyi yaratamadigi kanaatine о

varilmiçtir. g

1) Türk Kadinini "Agirlayan" Rus Gôçmen Edebiyati Metinleri Q g z

^ 03

Alt baçlikta özellikle agirlamak fiilinin tercih edilmesinin nedeni bu imgenin farkli g g ф çekillerde belirli eserlerde varligini ikame ettirirken hiçbir metinde protagonist olarak görülmemesiyle alakalidir. Bunun altinda yerleçik Türk kadini imgesinin sarsilmaz

|137|

duvarlarini açmama çabasinin mi, yoksa bu yoklukla gerçege özde§ bir kurgu tercihi mi

6 Edward Said, $arkiyatplik (Istanbul: Metis Yayinlari, 2010); Edward Said, Kültür ve Emperyalizm (Istanbul: Metis Yayinlari, 2020).

7 Leonid Alayev, Orientalist i Orientalism. Pofemu Kniga Edvarda Saida ni imela uspeha v Rossii (Moskova: SADRA, 2016), 16-26.

bulundugunu anlamak adina farkli özellikler aranirken bazi göstergeler kistas alindi. Birma Rus göfü dalgasiyla Istanbul'a gelen nüfusun kendi ifindeki en ayirt edici özelligi göfmenlerin mensup olduklari tahliyelerdir.8 Bu yüzden örneklem ifinde denk olmasi gözetilen malzeme her iki tahliye grubundan da (Denikin ve Vrangel tahliyeleri] Istanbul'dan gefen yazarlarin elinden fikan eserlerdir. Her iki tahliyeden de Türk kadini imgesinin bile^enleri bakimindan en fazla bulguyu barindiran eserler Nadejda Teffi'nin Istanbul ve Günep («Стамбул и солнце» - 1921], Zinaida ^ahovskaya'nin Hayat Tarzi («Образ жизни» - 1965] (Denikin Tahliyeleri], Arkadi Averfenko'nun Bir Safdilin Hatira Defteri («Записки простодушного» - 1921] ve Aleksandr Vertinski'nin Uzun Yol («Дорогой длинною» - 1990] (Vrangel Tahliyesi) adli eserleridir. Bu eserlerin yazarlarin fikirlerini kurgusal bir anlatici olmaksizin ihtiva etmeleri dolayisiyla malzeme belirlemede tür olarak agirlikla öz kurmacanin kullanildigi eserler arasindan sefilmelerine dikkat edilmi^tir. Malzeme belirlemede etkili olan bir diger denge unsuru da yazarlarin üsluplaridir. Nadejda Teffi ve Arkadi Averfenko göfmen yazar kimliklerinden önce Rus edebiyatinin iki büyük hiciv yazari olma payesini de payla^irlar. Diger iki yazar Zinaida ^ahovskaya ve Aleksandr Vertinski ise diger ugra^larinin yaninda yazarlik sifatini da ta^iyan Rus göfmenleridir. Öz kurmacanin baskin tür olarak malzeme sefiminde kullanilmasi, en aracisiz haliyle ben-anlaticiyi görünür kilarken yazarlarin farkli vasiflari fiplak imgeye, göfmenligin farkli boyutlariyla bakmanin kazandirdigi zenginligi görmeye katkida bulunur. Malzeme sefiminde bir diger ve belki de en belirleyici unsur metinlerin kadin anlatisi ve eril söylemi e§it derecede barindirmasidir. Eril anlatinin tahakkümünün görünür oldugu metinlerde oryantalist söylemin tüm tezahürleri fogu zaman yillarin birikiminden arinmadan okuyucunun kar^isina fikar, diger taraftan kadinlarin benimsedikleri anlatida da bu tezahürler kendilerine yer bulmakla beraber kadinlara dair kalipla§mi§ anlatinin duvarlarinda gözle görünür gedikler afabilmi^lerdir. Bir ba§ka deyi^le Rus göfmen edebiyatinda eril dilin temsil edildigi metinler Türk kadinini iradesi di^inda "agirlarken", kadin yazarlarin elinden fikan metinlerde Türk kadini tam anlamini kar^ilamasa da "ev sahibi" kimligine bürünür.

Istanbul ve Günep devrim öncesinde toplumsal hiciv türünde Rusya'da taninan yazar Nadejda Teffi'nin ülkesini terk ettikten sonra kaleme aldigi ilk eserlerdendir. 1921'de Berlin'de, dönemin Rus göfmen edebiyatfilarinin eserlerini basan Misl yayinevince yayinlanan kitap Teffi'nin göf yolculugunun ilk duraklari Istanbul ve Balkan я §ehirlerini konu alir. Hicivci kimligine göfmen kimligini de ekleyip bu kimliklerin g filtresinden bir gezi ve ani edebiyati eseri fikaran yazar Istanbul tecrübesini Uykulu ™ z Bogaz, Hayat, Cadde, Kadinlar, Galata, Istanbul ba^liklariyla anlatir. Yazarin yaraticiliginin En göf dönemine denk gelen eserleri arasinda, benzer türdeki Hatiralar («Воспоминания» -^ " 1930] kadar popüler olmasa da Teffi bu eserle Istanbul imgesine katki saglami^tir.

1138| Denikin Tahliyesi'yle Istanbul'a henüz bir focukken gelen Zinaida ^ahovskaya ise §ehirde bulundugu zamanlari Benim Yüzyilim adli ani kitabinin Hayat Tarzi bölümünde anlatir. Küfük ya§ta Istanbul'a bir göfmen olarak gelmesi diger yazarlarla kar§ila§tirildiginda algi

8 Erdem Erinç, "Analyzing Migration across Literature: Russian Émigré Literature in the Texts of A. Averchenko and Z. Shakhovskaya," Border Crossing 7/2 (2017): 349-360.

farklihklari ve focuk izlenimlerini görmeyi mümkün kilar. Okullardan izci kulüplerine ve focuk oyunlarina kadar diger yazarlarin eserlerinde görmedigimiz bir §ehir profilini focuk gözünden okurlara sunar.

Vrangel Tahliyesi'yle Istanbul'a gelen Arkadi Averfenko, Teffi gibi Rus hiciv edebiyatinin önemli bir ismidir. £arlik Rusya'sinin son dönemlerinde popüler olan Satirikon ve Noviy Satirikon dergilerinin editörlügünü üstlenen yazar hiciv edebiyatina Nepeli istiridyeler («Веселые устрийцы» - 1910], Devrimin Sirtina Bir Düzine Bifak («Дюжина ножей в спину революции» - 1921] gibi eserler kazandirdi. Bir Safdilin Hatira Defteri yazarin yaraticiliginda öne fikan eserlerinden biri olmakla birlikte Rus göfmenlerinin Istanbul tecrübelerinin sosyal hicivle dolu bir belgesi niteligindedir. Ayni tahliyeyle göfmen ya^antisi ba^layan Aleksandr Vertinski, Rus sanat dünyasinin birfok alaninda varlik göstermi§ bir sanatfidir. Bugünden bakildiginda Vertinski'nin edebiyatla ili^kisi §arkici, tiyatro sanatfisi ve sinema aktörü sifatlarinin gölgesinde kalir. Yazarin edebiyatla ili^kisi, birfogu sonradan birer romans olarak da kendisi ya da ba§ka §arkicilar tarafindan seslendirilen, §iirleri, ani yazilari ve sinema senaryolari ile sinirlidir. Yazarin ölümünün ardindan derlenen ani türünde verilmi§ eserleri Uzun Yol (1990] ve Kulislerin Ardinda («За кулисами» - 1991] Istanbul temasinin öne fiktigi hatiratlardir. Yazarin yaraticiliginda Istanbul sadece anilarla sinirli kalmami§ Vatansiz Duman («Дым без отечества»] adli senaryonun da mekanini te^kil etmi^tir. Bunun di^inda seslendirdigi romanslarin metinleri olan §iirlerine de Istanbul'un gölgesi dü§mü§tür.

Rus göfmen edebiyatinin Istanbul temasi elbette bu yazarlarin ele aldigimiz eserleriyle sinirli degildir. Ancak Türk kadini imgesinin göfmen edebiyatinin geneline sirayet eden bile^enlerinin bu eserlerde yogunla^tigini söylemek mümkündür. Rus göfmen edebiyatinin, yolu Istanbul'dan gefmi§ yazarlarinin eserlerine Istanbul ve imgesinin bir bile^eni olarak Türk kadini fogunlukla dahil olmu^tur. Aleksey Tolstoy'un, Ilya Surgufyov'un, Lyubov Belozerskaya'nin ve daha birfok göfmen yazarin eserlerinde bu imgenin izi sürülebilirken, bazi yazarlarda da yoklugu dikkat fekmektedir. £e§itli §ekillerde Türk kadini imgesinin kendine yer bulmadigi külliyatlarda bu yoklugun izini sürmek bir ba§ka fali^manin konusu olabilir. Ancak fali^mamizin bulgularini siniflandiran ba^liklarin daha görünür olmasi ifin bir imge bile^eni olarak Türk kadininin bu eserlerde yer almamasi meselesinin de üzerinde durulmasi gereklidir. Rus göfmen edebiyati fok sayida edebi eseri iferir. Elbette bu eserler kalipla§mi§ imgelerin her birine kar^ilik gelen satirlari barindirmazlar. Bazi imgelerin ya da imge bile^enlerinin atlanmasinin, bu imgeleri ihtiva edenleri öne fikardiklari söylenebilir; bu eserlerin yazarlarini da üf örnek isim üzerinden siniflandirmak mümkündür. §air Boris Poplavski a g ^ 1921 ve 1922 yillarini Istanbul'da gefirir. Bir §air olarak kendini tanimlamaya ba^ladigi g ™

Bi rH ©

zamanlara denk dü§en Istanbul'daki ya^antisindan §ehre dair birfok özellik §iirlerine yansir.9 Poplavski oryantalizmin 1976 yilinda Edward Said tarafindan tanimlanip bir |139| kuram kimligine kavu^madan ve ona dair bir duyarlilik henüz olu^madan bir mayin tarlasini andiran Dogu temasini kendi yaraticiliginda herhangi bir hasara sebebiyet vermeden kullanmi^tir. Poplavski'nin eserlerinde dogu cografyasi ve sosyal unsurlar

о Q

9 Boris Poplavski, Stihotvoreniya (Moskova: Russkiy Put, 2009].

Dogu'ya atfedilen ifi bo§ gizemden, irfandan ve anla^ilmazliktan bagimsiz halleriyle kendilerine yer bulurlar. Istanbul imgesinin sabit bile^enleri Bogaz, camiler, meydanlar, sokaklar i^levleri ve uyandirdiklari bireysel hislerle bu eserleri mesken edinirler. Ayni hal kadiniyla, erkegiyle Dogu insani ifin de geferlidir. Diger Rus göfmenlerinden farkli olarak Istanbul'un sadece Ruslarin siklikla ya^adigi bölgelerinde degil, birfok yerinde bulunmu§ olan §air, yerel nüfusla kar§ila§malarini §iirlerine görülür ölfüde yansitmami^tir.10 Türk kadinina dair herhangi bir imge ya da bile^eni göremedigimiz ba§ka bir yazar ise Galina Kuznetsova'dir. Yazar Poplavski'den farkli olarak gözümüzü ba§ka bir noktaya fevirmemiz gerektigine i^aret eder. Kuznetsova'nin Halif («Золотой рог») adini ta^iyan öyküsünde Istanbul ve Rus göfmen ya^antisi kendilerine yer bulur, yerel nüfusun erkekleri de bir ölfüde temsil edilir. Ancak kadinlarin temsil edilmemesi yazarin göfmen ya^antisinin aksettirilmesi gereken sikintilari sebebiyle ifinde ya^adigi fevreye yüzeysel deginiyi yeterli görmesidir. Onun ifin yerel halk Eyüp Camii, mezarliklar, Tokatliyan ve Halif gibi manzaranin bir parfasidir, kahramaninin fali^tigi restorani ziyaret eden kötü Fransizca telaffuzlu Türk erkekler objektife yakalandiklari ifin eserde yerlerini alirlar.11 Ancak bu manzaranin bir parfasi olmayan Türk kadinini anlamak, hatta görmek ifin dahi özel bir fabaya bu eserde rastlamak mümkün degildir. Rus göfmen edebiyatinin bir bakima kanaat önderi payesi atfedilen Nobel ödüllü Rus yazar Ivan Bunin de bu imgeye farkli bir nedenle sirt fevirmi^tir. Onun yaraticiliginda devrim öncesi ve sonrasinin Istanbul'u keskin fizgilerle birbirinden ayrilir. Ekim Devrim'i öncesinde Istanbul oryantalist ögelerin birfoguyla yazarin §iir ve düzyazi eserlerine konu olurken, sonrasinda konu Istanbul oldugunda okurlari bir bo^luk kar^ilar. Bunin'in yaraticiliginda yeni bir dönemi i^aret eden Son («Конец» - 1924] adli öykü ile yazar ifinde bulundugu zamani edebi yaraticiligindan keskin bir fizgi ile ayirir.12 Bu dönem sonrasinda Ivan Bunin'in kurgu eserlerinde Rusya haricinde bir mekana rastlamayiz. Istanbul'un gölgesi bu eserlere son öyküsünde fagri^tirdigi "kopu§" temasi ile dahil olur, §ehre dair herhangi bir imge ya da imge bile^eni bu eserlerde kendine yer bulmaz.

2) Batiii Yazar Dogulu Kadin

Dogu "her Öteki'de oldugu gibi kendisini tanimlamasina yardimci olan", "Avrupa'nin en derin, en sik yinelenen öteki imgelerinden biridir."13 Bati'nin geleneksel ve fagda§ edebiyatini, toplum betimlemelerini ya da siyasal kayitlarini, hatta davrani§ bifimlerini inceledigimizde Dogu'ya bu alanlarda yer aftikfa kendine de bir tarif alani yarattigini görürüz. ^arkiyatfilik Dogu'ya dair eylemlerde bulunmak suretiyle onun v üzerinde egemenlik saglama, yapilandirma, yetke kurma fabasi olarak tanimlanabilir.14

a Й z Dogu da "Bati kadar [...] kendisine Bati'da ve Bati ifin gerfeklik ve mevcudiyet kazandiran

< S >-

и", Ш Po'

Q

S S®

bir tarih ile düjünme gelenegine, bir ortak imge ve sözcük dagarcigi gelenegine sahip bir

|140| 10 ?airin 1920 ila 1934 yillari arasinda tuttugu günlüklerin Istanbul'da yajadigi dönemi kapsayan günlerinde "Türk

Kizi" («Турчанка») adinda bir §iir ifin falijtigina dair not düjülmüjtür. Ancak bu §iir jairin yajami boyunca ve sonrasinda basilan bir süreli yayin ya da derlemede yayinlanmamijtir.

11 Galina Kuznetsova, Prolog (Moskova: Izdatelski Dom "Mir", 2007), 108-138.

12 Erdem Erinf, "Formirovanie obraza Stambula v russkom objestvennom soznanii ferez teksti XII-XX vekov," ifinde Russkaya belaya emigratsiya v Turksii vek spustya 1919-2019, ed. Türkan Olcay, (Moskova: Dom russkogo zarubejya imeni Aleksandra Soljenitsina, 2019), 339-351.

13 Said, farkiyatfihk, 11.

14 Said, farkiyatfihk, 13.

fikirdir."15 Ancak Bati'nin bu "fikri" yeniden tanimlama giriçimi, bir ölçüde onu sinirlandirma, zapturapt altinda tutma eylemidir. Bir disiplin olarak Aydinlanma'dan beri ^arkiyat'la Dogu'yu belirli tasnif alanlarina hapseden Bati, onu bu alanlardan anlamaya ve yorumlamaya çaliçir. Sonuçta Dogu Bati'nin söyleminde söz konusu alanlar için açilmiç baçliklardan ibaret kalir. Bu baçliklar kurgu ve kurgu diçi bilimsel veya siyasi metinlerde ilk yazildiklari anlardan itibaren birtakim kliçeler üretirler. Bazen edebiyattaki tiplerde, görsel sanatlarin yerleçik motiflerinde, birtakim dü^ünce kaliplarinda bu üretim zamanla verimliligini artirir. Artirim süreci Dogu'nun artik göründügü haliyle degil de, Bati tarafindan tarif edildigi çekilde algilandigi gerçegini yerleçik kilar.

Rusya'nin tarihi boyunca Bati'nin oryantalist söylemini benimsemesinin yaninda bu söylemin kurbani da olmasi ilk baçta çeliçkili görülebilecegi gibi yöntem olarak da bu kurama bel baglamayi sakincali gösterebilir. Edward Said, ^arkiyatçilik'ta Sovyetler üzerinden Rusya'nin bir "tehdit içareti" addedilmesinde 1950 sonrasini içaret etse de 1б Bati'nin Rusya ile kurdugu iliçki Üçüncü Roma ideolojisinin filizlendigi Moskova Knezligi zamanlarindan beri karmaçiktir.17 Bu manzara Rusya'nin Bizans'tan miras aldiklariyla (Ortodoks Hiristiyanlik, devlet yapisi ve diplomasisi vb.) baçindan sonuna 18.yy reformlari ile yüzünü Bati'ya dönerek kendi içinde yapilandirdiklarini (bilim, teknoloji, sanayi, sanat vb.) buluçturmuç, hatta sonuçlari dü^ünüldügünde çarpiçtirmiçtir. Rusya'nin 18. yüzyildan günümüze getirdigi en temel kutuplaçmasinin (Baticilik, Slavcilik) kökleri bu "çarpiçmaya" dayanir. Bu iki kutup içeride birbirleriyle uzlaçmaz, Rusya'nin diçindaki dünya konusunda da münferit tutumlar bir kenara birakilirsa bu uzlaçmazlik devam eder. Slavcilar çogunlukla oksidentalist bir söylem belirlerken, Baticilar Bati'ya daha yakin bir söylemi tercih ederler. Söz konusu Dogu oldugunda yine münferit örnekleri diçarida tutarak iki kutup arasinda oryantalist söylemi benimsemede bir uzlaçinin ortaya çiktigini söyleyebiliriz.

Batili oryantalistlerin çagdan çaga daha rafine hale getirdikleri söylemleri Rus diplomasisinde, sanatinda ve edebiyatinda çok da fark gözetmeksizin kendine yer bulur. Giriç kisminda da özetledigimiz gibi Rus kültür tarihinde Rusya eliyle kurulmuç oryantalist yetkenin varligindan söz etmek çok mümkün olmasa da hâlihazirda kendi formunu bulan söylem, Bati'nin referanslariyla Rusya'nin kültür tarihinde soluk alip vermeye devam eder.

Rus dü^ünür Nikolay Berdyayev, göçmen çair Boris Poplavski'nin ölümünden sonra Metafizik Gramafon («Метафизический граммафон»)adiyla yayinlanan günlükleri için 5

D

yazdigi önsözde çairin "iki trajediyi bir anda yaçadigini" söyler ve ?öyle devam eder: "[...] z

m У

hem zamandan bagimsiz, hem zamanla, göçün mutsuzlaçtirdigi yaçamiyla, beslendigi о g ^ topraktan koparilmiçligiyla iç içe çifte trajedi [...] bunu mahvoluçunu, mutsuzlugunu ve g S © tutunamayiçini kendini kandirircasina yücelterek tazmin eder."18 Rus gôçmen yazarlari için burada bahsi geçen "tazminin" bedeli, "yüceltmenin" karçiligi olarak oryantalist 11411 söylemi bulabiliriz. Dogu'nun yaçam tarzi, gelenekleri, akli, yazgisi, sanati, edebiyati gibi

15 Said, farkiyatfilik, 14.

16 Said, $arkiyatplik, 35.

17 John, Meyendorff, Byzantium and the Rise of Russia (Cambridge: Cambridge University Press, 2010), 33.

18 Boris Poplavski, Metafizifeskiygramafon (Sankt Peterburg: Leonardo, 2010), 8.

Q

Q ™ ^

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

< £ ^ rn m

§ S®

referans ve imgeler kadar Dogulu kadin imgesi de oryantalist söylemin en zengin bilejenli imgelerinden biridir. Bati'nin biriktirdigi tahakküm edilebilir cinsel obje, arzunun yasak nesnesi, ilham kaynagi, egzotizmin vücut buldugu hal, onu insan degil dogurgan bir "makine" olarak görme19 Rus edebiyatindaki Dogulu kadin imgesinin de ifini doldururken, bir diger taraftan da göfmen edebiyatiyla birlikte Bati'dan emanet alinan oryantalist söylemin yavaj yavaj terk edildigini gösterir. Bunu anlamak adina öncelikle Dogulu kadin imgesine Batili sanatfilarca mekan olarak bifilen harem bilejeniyle bajlamak yerinde olacaktir.

3) Harem, Hamam, Umumhane

Batili tarihi metinlerde ve yer yer fagdaj metinlerde Dogu ve kadin bir araya geldiklerinde harem bir fagrijim unsuru olarak kendini muhakkak gösterir. Halil inalcik harem hakkinda "Batililarin eskiden beri merakini fekmij, hayal ve fantezi dolu, kulaktan duyma tasvirler birakmijtir" degerlendirmesinde bulunur.20 Harem, efendiden ya da cariyelerden bagimsiz, ister ifinden, ister ona gerfeklejtirilmij bir ziyaretten, isterse de kendisinden kafiji hikaye eden her anlatida her zaman ilgi uyandirir.21 Haremin kurgusal düzlemde kendine edindigi yer spekülatif oldugu ifin Dogu'ya özellikle 20.yy bajlarinda yapilan birfok yolculuk hayal kirikligi yaratir. Ancak "hayal kirikliklari" yeni degildir, 15.yy'dan bu yana Batililarin yaptiklari yolculuklarda göremedikleri harem oryantalist söylemde hem fok yer ijgal etmij, hem de ifi her türlü fanteziyle doldurulmaya müsait22 bir imge bilejeni haline gelmijtir. Aslinda Bati'nin kolektif imgelemindeki harem gerfeklikte kendine yer bulmamijtir. Ancak tanimi ve izole yapisi (dönem edebiyatfilarinin görmeden fikir yürütmesi) harem imgesini jiddetin, entrikanin, en mahrem hayallerin doldugu kesif bir bilinfalti alani haline getirmijtir. Rus göfmen edebiyati metinleri de bahsi gefen degerlendirmeler ifin bir istisna olujturmaz. Rus göfünün birinci dalgasinin istanbul'da yogun olarak hissedildigi zamanlar 1920-1921 yillaridir.23 Harem bir kurum olarak yerel yayginligini 15.yy'dan itibaren ajamali olarak kaybetmij,24 Osmanli'nin son dönemlerine gelindiginde ortada Batililarin tahayyüllerini süsleyen türden bir harem ya da fokejlilik kavramindan bahsetme imkani neredeyse tamamen ortadan kalkmijtir.25 Rus göfmenlerinin istanbul'da bulundugu zamanlarda fokejlilik oraninin düjük olmasi,26 fiili anlamda saray haricinde bir harem mefhumunun varligini da sorgulamaya iter. Don Aminado, ilya Surgufyov, Aleksey Tolstoy gibi Rus göfmen edebiyatfilarin yolu istanbul'dan gefen metinlerinin birfogunda haremle karjilajiriz. Ancak dönemin yazarlarinda haremde bulundugunu ya da haremin pratikte

19 Lisa Lowe, "Orient as Woman, Orientalism as Sentimentalism: Flaubert," ifinde Critical Terrains: French and British Orientalisms, ed. Lisa Lowe, (Ithaca: Cornell University Press, 1991), 76.

20 Halil Inalcik, "Harem Bir Fuhuj Yuvasi Degil, Bir Okuldu," ifinde Osmanli Sultanlarina A$k Mektuplari, ed. M.£. Ulufay, (Istanbul: Ufuk Kitaplari, 2001), 7.

|142| 21 Reina Lewis, Rethinking Orientalism: Woman, Travel and the Ottoman Harem (New York: I. B. Tauris & Co Ltd, 2004),

12

22 Inalcik, "Harem Bir Fuhuj Yuvasi Degil, Bir Okuldu," 7.

23 Paul Dumont, "Beyaz Yillar," ifinde Istanbul 1914-1923, ed. Stefanos Yerasimos, ( Istanbul: Iletijim Yayinlari, 2015), 215-239.

24 Inalcik, "Harem Bir Fuhuj Yuvasi Degil, Bir Okuldu," 9.

25 Alan Duben & Cem Behar, Istanbul Haneleri Evlilik, aile ve dogurganlik 1880-1940 ( Istanbul: Iletijim Yayinlari, 1998).

26 Duben & Behar, Istanbul Haneleri Evlilik, aile ve dogurganlik 1880-1940, 161-162.

var oldugunu ifade eden bir yargiya rastlamayiz.

Nadejda Teffi'nin Istanbul ve Günep eseri yazarin isim vermese de okurda dönemin aydinlanmaci, entelektüel Türk kadinlariyla bir araya geldigi intibaini uyandirir. Onlarla yaptigi sohbetlerde harem konusunda söylediklerini ironiyle aktarir: "Harem mi? Hayatimiz boyunca bir kez dahi karjilajmadik biz haremle. Avrupali yazarlarin uydurmalari bunlar." Ayni ironi konu fokejlilige geldiginde de devam eder: "£okejlilik mi? Ilk defa duyuyoruz. Türk erkeklerinin her zaman bir tek eji olmujtur."27 Elbette dönemin Osmanli kadinlarmin konudan haberdar olmamalarinin imkani yoktur. 1907 nüfus verilerine göre Istanbul'da fokejlilik nüfusa oranlandiginda yüzde 2.16 gibi bir rakama tekabül eder,28 bu 1885 yilinda gerfeklejtirilen önceki sayima oranla dahi düjüj gösteren bir veridir.29 Üstelik bu evliliklerin pratikte ayni anda birfok ejle birlikte yajanmasindan fok art ardalikla yapildigi, "fakijan tekejliligin" gözetildigi bilinmektedir.30 Yazarin bu aktarimda benimsedigi istihza iferen ifadeler muhtemelen mütareke Istanbul'unda Bati tarafindan farkli vesilelerle kaliplara yerlejtirilmeye tahammülü kalmamij Türk kadinlarinin serzenijidir. Teffi'nin entelektüel Türk kadinina dair degerlendirmeleri bununla sinirli degildir. Osmanli'nin son döneminde filizlenen kadin hareketine kendi satirlarinda Türk erkeklerinin sözleri üzerinden yer verir: "Türkler kadinlarina büyük bir saygiyla yaklajiyorlar ve saygiyla önlerinde egilerek, 'Türkiye'nin gelecegi Türk kadinlarinin ellerinde!' diyebiliyorlar, muhtemelen kendi ellerinden kayip gittigini sezdiklerinden"31 Teffi bu dönemde Türk kadininin kendini var etme fabasini takdirle karjilar. Ancak ayni kadinlarin vasat zevklere kapildiklarina, entelektüelliklerinin de yüzeysel olduguna dair degerlendirmelerde bulunur. Bunu begenilerini küfümseyerek yapar, vasat olarak nitelendirdigi besteci Frederic Chopin'in ve yazar Pierre Loti'nin entelektüel Türk kadinlari arasindaki popülaritesinden bahsettikten sonra "Günümüzün Türkleri kadinlariyla ne kadar övünseler az. Bu kadinlar edebiyatla da ilgililer (Loti okuyorlar] sanatla da (Chopin]. Erkeklerse sadece lüzumsuz politikayla"32 sözlerini sarf eder. Teffi tanijip konujma imkani buldugu Türk kadinlarinin özellikle Ruslara özel bir yakinlik duyduklarini ifade eder. Bu fikarima da bir Türk soylusuyla yaptigi konujmadan sonra varir:

"- Sadece Ruslar ve Türkler birbirlerini anlayabilir, dedi prenses.

- Nedenmij o?

- £ünkü Türkler ve Ruslar ayni derecede ataerkiller. Rus ailesinin de tam ortasinda bir ata oturur, etrafindaki herkesi kendi ifin kojturur, herkes de ona saygi duyar, onun sözünü dinler, ailenin her ferdi ulu bir agacin etrafinda yeni filizlenmij fidanlar gibi onun etrafinda toplanirlar. Ijte sadece bu yüzden birbirlerini anlayabilirler." 33

27 Nadejda Teffi, Stambul i solntse (Berlin: Izdatelstvo "Misl", 1921), 23.

28 Duben& Behar, Istanbul Haneleri Evlilik, aile ve dogurganlik 1880-1940, 162.

29 Duben&Behar, Istanbul Haneleri Evlilik, aile ve dogurganlik 1880-1940, 161.

30 Duben& Behar, Istanbul Haneleri Evlilik, aile ve dogurganlik 1880-1940, 135.

31 Teffi, Stambul i solntse, 16-17.

32 Teffi, Stambul i solntse, 23.

33 Teffi, Stambul i solntse, 13-14.

o

Q Z

" £ Q 1X1 ^

< S ^

c/i ™ m

§ S® |143|

Bir Türk kadininin agzindan aktarilan bu sözlerle kurulan özde^lik yazarin pek aklina yatmaz, ancak haklilik payi büyüktür, fünkü "Bati'nin ataerkilligi, [Dogu'nun] ataerkilligini, kendi cinsiyet temelli ayrimciligini kapatmak ifin bir perde olarak kullanir."34 Dogu'ya özgü pratiklerle anlatilan ataerkillik birfok kar^iligini Bati'da da bulur. Teffi tani^ip görü^tügü Türk kadinlarinin Ruslarla kurdugu özde^lige oryantalist bir itkiyle mesafeli durur. Halbuki bu sözleri söyleyen Türk kadinlarinin i^aret ettikleri her iki halki da tarihin sürükledigi noktadir, her iki halkin da toplumla^ma tarihlerinde kadini konumladiklari hallerin benzerlikleridir. Mütareke istanbul'unun i^galci kuvvetlerinin tahakkümü Türkleri etkiledigi kadar göfmen Ruslari da etkilemekte, terk ettikleri vatanda bir if sava^in fikmasinda da bu tahakkümün itici gücü görülmektedir. Buna kar^ilik dönemin Türk kadini gerek Osmanli'da ba^lattigi hareketle,35 gerekse Milli Mücadele'ye katkisiyla36 boyutlari yüzeysel degerlendirmelerle anla^ilamayacak bir mertebede durmaktadir. Yazar bu hakki ironiyle, mütereddit bir §ekilde teslim ederken Türk kadinini konumlandirdigi dünyanin sinirlarini da net bir §ekilde fizer: "£eviri romanlar, ba^kalarinin §arkilari, ba^kalarinin kokulari, ba^kalarinin resimleri ve ba^kalarinin zevkleri, fagda§ Türk kadininin ruhu bunlara teslim. Dogu'dan, ona özgü tüm renklerinden hissedilir bir bifimde siyriliyor."37 Yazarin Dogu diye tanimlayip Türk kadinina biftigi rol onun kendi kaderini tayin mücadelesini bir firpida silebilir. Egzotik Dogu'nun romantize edilmesi mevcut unsurlarinin var olmayan bir hareme hapsedilmesini de beraberinde getirir. Fiiliyatta bir haremle kar§i kar^iya kalamayan Teffi onu bir ba§ka mekanla, hamamla ikame eder. Haremin en öne fikan kodlarindan biri dünyanin kalanindan izole olu^uysa, bunu net kar^ilayan satirlar hamam tasviriyle birlikte kar^imiza fikar: "Hamamlar issiz ve küfük bir sokak üzerine kurulu, dünyanin geri kalanindan da fifekli, kalin bir perdeyle ayriliyorlar. Bu perdeyi aralayip iferi girdiginizde duvarlarinin kenarlarinda banklarin oldugu yuvarlak bir odaya da girmi§ oluyorsunuz [,..]."38 Haremin süslü dünyasina dair beklenti iferide yerini onun antitezine birakir. Natirlar "ya§li kara cadilar"39 olarak nitelendirilip var olmayan haremin var olmayan ritüelleri hamama atfedilir. Oryantalizmin dayattigi hayalden uzakla^tikfa gerfeklige o denli yakla^ilir. Hamamin ayni zamanda §ehir imgesinin sosyal bile^eni olmasi, kadinlarin sosyalle^tikleri alanlardan biri olmasi, yikanma eylemini bir sosyal eylem haline getirip kendi kurallarinin törensel bir havada uygulanmasini da beraberinde getirir. Bu durum yazarin gözünde hamam ve haremi olabildigince yakla^tirir ve bu p tecrübeye dair yaptigi nitelendirmeyle savimizi kuvvetlendirir: "[...] harem degilse de,

q haremin rüyada arz-i endam edi§i. Onun hayali."40 Yazar bulamadigi haremin yerine

z

m u koydugu hamamda beklentilerinin kismen vücut bulmasinin yarattigi ruh haliyle haremin

Q ^ z

< S >5 hayali ve hamamin masalsi ritüelleriyle - aslinda hif bulamadigi - "kaybolan" Dogu'ya bir

§ S ®

|144| -

34Linda Steet, "Gender and Orientalism: National Geographic's Arab Woman," The High School Journal 79/3 (1996): 202-210.

35 Serpil £akir, Osmanli Kadin Hareketi (Istanbul: Metis Yayinlari, 2016).

36 Bilge Criss, i$gal Altinda Istanbul 1918-1923 (Istanbul: lleti?im Yayinlari, 2008).

37 Teffi, Stambul isolntse, 23.

38 Teffi Stambul isolntse, 24.

39 Teffi, Stambul isolntse, 25.

40 Teffi, Stambul i solntse, 26.

nevi agit yakar:

"Yakinda bunlar da kalmayacak. Yakinda yeni bir Türkiye çikacak ortaya. Eski gelenekler ölecek, renkler solacak, hatlar kaybolup birbirine kariçacak. Chopin'in rezil yorumu akip giden bu ezgileri bastiracak. Baçka bir kültür gelip yerleçecek, istanbul'u yutacak, uykusundaki bir yilanin baçini ezer gibi çigneyip gidecek, onu da öylece birakacak... Piril piril, zarif Istanbul hatiralarda, hayallerde ve masallarda kalacak. ^imdilerde bu masal son anlarini yaçiyor, son sözleri dudaklardan dökülüyor."41

Haremin ikamesi olarak hamam kadin yazarlarin eserlerinde kendini gösterirken, haremin oryantalizmin koydugu yerde bulunmamasinin hüsranindan kaynaklanan ayni "hayal kirikligi" erkek yazarlarda tesellisini hem kadin imgesiyle hem de çehir imgesiyle ilintili bir baçka bileçende, genelevde bulur. Arkadi Averçenko'nun Bir Safdilin Hatira Defteri adli eserinde haremin genelev olarak temsili öz kurmacasinin anlaticisi Safdil'in serüveninin hemen baçlangicinda karçimiza çikiyor. Safdil evinin sokaginda yürürken bajka bir evin penceresinden kadin siluetinin görünüp kayboldugunu fark eder. Evden Dogu ezgisini çagriçtiran bir müzik yükselmektedir. Bu iki emareden yola çikarak Safdil bu evin Istanbul eçrafindan mühim birilerinin haremi olduguna kanaat getirir, "gizemli Dogu'nun büyüleyen sirlariyla" yolu kesiçmiçtir.42 Pierre Loti referanslari, yakalanirsa baçina neler gelebilecegi kaygilari zihnini meçgul etmesine karçin kendini baçtan çikmaktan alikoyamaz. Sonunda arkadaçlarina baçindan geçen bu olayi anlattiginda mevzubahis yerin bir genelev oldugu açiga çikar. Bu sefer de bir genelevin bulundugu sokakta yaçiyor olmasina dertlenmeye bailar.43 Bu üzerinde durulmasi gereken bir ayrimdir, çünkü tasavvur ettigi harem imgesiyle örtü^türdügü görüntü genelevle birebir denk dü^mektedir. Hareme dair bir itirazi bulunmayan anlatici genelevle ve onun çaliçanlariyla ayni sokakta yaçamaya dahi tenezzül edemez. Yazar kahramani ve ayni zamanda anlaticisi üzerinden Bati'nin harem konusunda içinde bulundugu çeliçkiyi de özetlemi^ olur.

Haremin ve barindirdigi gizemin gerçeklikle iliçkisinin genelevle kurulmasinin bir baçka örnegini Aleksandr Vertinski'nin eserlerinde görmek mümkündür. Yazarin göçmen statüsüyle istanbul'dan Paris'e, ^angay'dan Bükre^'e dünyanin farkli yerlerinde sürdürdügü yaçamina dair Sovyetler'e döndükten sonra kaleme aldigi anilar ölümünden sonra Uzun Yol adiyla kitaplaçtirilmiçtir. Bu anilardan yola çikarak yazdigi Vatansiz Duman adini taçiyan bir film senaryosu da bulunur. Film senaryosu anilarda boçta kalan 0

harem mefhumunu bir genelevle doldurur. Vertinski'nin anilarinda Türk kadinlari "yerel D4

N

kiyafetleri içinde [...] yaban hayvanlarini çagriçtiran, etraflarindakilere yönelttikleri m ú

Q ^ 2

aceleci ve merakli bakiçlariyla yakip geçerler."44 Türk kadininin "sirlarla dolu oldugunu", < ° >j

"onlarla itibarlarini sarsmadan nasil flört edileceginin" inceliklerini ögrenme serüvenini § ° ®

de okurlariyla paylaçir.45 Klasik oryantalist metinlerde Dogulu kadin, Dogu'nun -

j 145 j

bütünüyle vücut bulmuç halidir, egzotizm ve oryantalizm arasinda kurulan bagi

41 Teffi, Stambul i solntse, 2б.

42 Arkadi Averçenko, Sobraniya soçineni v 13 tomah (Moskova: izdatelstvo "Dmitri Seçin", 2014], 318.

43 Averçenko, Sobraniya soçineni v 13 tomah, 319.

44 Aleksandr Vertinski, Dorogoy Dlinnoyu (Moskova: Pravda, 1990], 125.

45 Vertinski, Dorogoy Dlinnoyu, 133.

sembolize eder.46 "Dogu'nun bir kirilganlik, güzellik, gizem alani olu§u bütünüyle Dogulu kadin üzerinden temsil edilir."47 Vertinski'nin satirlarina bu referanslarla bakmak, yazarin sonradan kaleme aldigi senaryoyu daha anla^ilir kilmaktadir. Senaryonun kahramani Rus göfmeni Ro^in'in yerel halktan tesadüf eseri tani^tigi ve muhtaf durumunda yardim elini tuttugu Nureddin Bey bir genelev i^letmektedir. Gelibolu'dan Istanbul'a geldigi günlerde af, kalacak yeri olmayan, sefil bir hayat süren Ro§in ifin hayatinin degi^tigini müjdeleyen sahnenin senarist tarafindan tasviri "Dogulu kadin üzerinden Dogu'ya hakimiyetin simgelenmesi" yargisini hakli fikaracak mahiyettedir: "[...] Kapiyi ya§li bir Türk kadini yere egilerek afar [...] divanlarda fe^itli milletlerden, süslü püslü kadinlar yari fiplak vaziyette, hafiften dogrulmu§ halde yatarlar. Mü^teri beklemektedirler."48 Hem anilarda hem de senaryoda Türk kadinina (ve genelde Türk insanina) duyulan saygiya, beslenen empatiye bir taraftan da onu "gizemli bir alana" hapsedip, Dogu'yu onun üzerinden "temsil etme" arzusu e§lik eder.

4) Rus Göfmen Yazarlarin Gözünden Örtünmenin Tezahürleri

Kadin yazarlarin oryantal kadini yerinde incelemek konusunda avantaja sahip oldugu kabul edilir49 ancak erkek yazarlar da genelev gibi zamanin §artlari da dü^ünüldügünde Batili kadin yazarlarin kolaylikla giremeyecegi yerlerde bulunmak konusunda avantaja sahiptirler. 1920'lerin lstanbul'una uyarlandiginda Rus göfmen edebiyati metinlerinden hamam ve genelevin harem bile^eninin izafi bir görüngü düzeyinde ifini doldurdugu ifade edilebilir. Her ikisine de eri^emeyecek, ancak ba§ka bir alana digerlerinden daha hakim tarafi da focuklar temsil etmektedir. £ocuk ya^larda Istanbul'da bulunmu§, anilarini ileriki yillarda kaleme almi§ bir ba§ka yazar Zinaida ^ahovskaya bu bo^lugu Hayat Tarzi eseriyle doldurur. ^ahovskaya lstanbul'daki günlerinin büyük fogunlugunu arkada^lariyla birlikte okulda ve sokakta gefirir. Eserinde bir focugun berrak algisiyla kadinin evi di^indaki varligina (ya da yokluguna) dair önemli veriler sunar. Yazar Istanbul'daki ilk günlerini ailesiyle birlikte Büyükada'da gefirir. Diger yazarlarin Türk kadininin sadece i^lerini görmek amaciyla, yanlarindan gefenlere kafamak baki^lar atarak aceleyle oradan oraya ko§up50 ak§am yediden sonra da sokaga fikmadiklarina, gece de erkenden yattiklarina51 dair gözlemlerinin aksine ^ahovskaya, Büyükada'da düzenli olarak focuklariyla gezmeye gelen Türk kadinlardan bahseder, ancak o da oryantal söylemin "büyüsüne" kapilmadan edemez ve Türk kadinini "gizemli" sifatiyla nitelemekten geri durmaz: "[...] far^aflarinin altinda muhafaza ettikleri sirlariyla 5 Türk hanimlari, eteklerinin dibinde bir dolu focukla adada gezmek ifin fayton z kiralarlardi."52 llk tahliye ile istanbul'a gelenlerin digerleriyle kar§ila§tirildiginda a ™ z ekonomik statüleri stabil kalabilmi^tir. Dolayisiyla bu dönemde ^ahovskaya'nin anlattigi

S ° £

§ S® -

46 Ulrike Brisson, "Discovering Scheherazade: Representation of Oriental Women in the Travel Writing of 19th Century |146| Germen Women," Women in German Yearbook 29 (2013): 97-117.

47 Brisson, "Discovering Scheherazade: Representation of Oriental Women in the Travel Writing of 19th Century Germen Women," 98.

48 Aleksandr Vertinski, Za Kulisami (Moskova: Sovetskiy Fond Kulturi, 1991), 90.

49 Brisson, "Discovering Scheherazade: Representation of Oriental Women in the Travel Writing of 19th Century Germen Women," 98.

50 Vertinski, Dorogoy Dlinnoyu, 125.

51 Teffi, Stambul i solntse, 11.

52 Zinaida §ahovskaya, Takov Moy Vek (Moskova: Pusski Put, 2008), 210.

türden Splendid Otel'de Rus Kizil Haçi yararina tertiplenen çay partilerine rastlamak mümkündür.53 Türk kadinlari da bu cemiyetlere katilirlar ancak "[...] dans etmek bir kenara, kolonlarin ardina gizlenip tülden örtülerle yüzlerini yarisina kadar kaparlar."54 Istanbul hâlihazirda çok farkli halktan sakinin bir arada yaçadigi bir çehirken, mütareke döneminde içgal g^leri ve Iç Savaç sonrasi Ruslarin da gelmesiyle iyiden iyiye kozmopolit bir çehir niteligi kazanmiçtir. Bu çehirde insanlarin milliyetlerini ayirt etmenin en kolay yolu giyim kuçamlarina bakmak olmuçtur. Örtünme de mütareke Istanbul'unda Türk kadinini ayirt etmenin yollarindan biridir. Rus gôçmen yazarlar tarafindan örtünmenin milli ayirt edici unsur olmasinin ötesinde oryantalist degerlendirmelere konu oldugu görülür. Türk kadinindan bahsedilen metinlerde alti çizilen unsurlardan olan örtünme, kendi baçina da "Islam'in güçlü sembollerinden biridir", öyle ki "[Dogu'nun] Bati'ya göre "ötekiligini" böylesine çarpici bir çekilde [baçka bir sembol] canlandiramaz."55 Klasik oryantalizm örtünmeyi "harem duvarlarinin uzantisi, ikinci kat" olarak görür ve onun üzerinden "oryantalist kadin tahakkümünü kuvvetlendirir."56 Rus göçmen yazarlarinin ifadelerinde buna özel bir degerlendirmeyi görmek çok mümkün görünmese de, kadinin örtünmesini eserlerine konu etmesi bu konuya duyarsiz kalmadigini gösterir. Yukarida örneklendirdigimiz ^ahovskaya'nin sözünü ettigi haliyle çarçaf milliyet göstergesidir. Teffi örtünmeye yönelik degerlendirme yaptigi satirlarda, ayrintilariyla çarçafi tarif eder, bu kilik kiyafeti sikici buldugunu söyler, renklerinin koyu olmasi dikkatini çeker, ancak milli yasin bundan etkili olabilecegi ihtimalinin de üzerinde durur.57 Örneklemimizde Vertinski ile sundugumuz, örtünmenin egzotizm üzerinden cinsellikle baglantilandirilan söyleminin58 Rus göçmen edebiyatinda siklikla tercih edildigini görürüz. Bu durum kadinlarin örtülü bedenlerinin, Bati modernliginin Dogu'ya getirdigi eleçtiride cinsiyet sorununu ve cinselligi merkeze aldigina içaret eder.59 Sonuç

Oryantalist söylemin referanslari zamanla inandiriciliklarini kaybetmiç olsalar da söylemin kendisi günümüze kadar varligini korumuçtur. Bu durum her ne kadar çeliçkiliyse de bizi dönüp dolaçip Edward Said'in tanimindaki "yetke kurma arzusuna" götürür. Söylemle dizginlenen Dogu tek bir parça olarak, elveriçli kliçelerle degerlendirilebilir. Bir bütün olarak Dogu, Bati tarafindan yillarin damitip rafine hale getirdigi oryantalist söylemle tanimlanir. Bu söylem meçruiyetini de çogunlukla edebiyat ve sanattan alir. Rus göçmen edebiyati bu söylemin Batilinin gerçeklikle bagini koparacak denli etkili olabilecegini kanitlayacak nitelikte eserler barindirir. ^

Q

Rus göçmen edebiyatinda Türk kadini imgesine içik tutmak oryantal söylemi ^

m У

görünür kilmada bir turnusol kâgidi vazifesi görür. Harem gibi içi fantezilerle dolu hayali о g ^ bir mefhumun yoklugunun yarattigi hayal kirikligi, yerine ona özde§ bir çeyler ikame go ф

--|147|

53 Çahovskaya, Takov Moy Vek, 211.

54 Teffi, Stambul isolntse, 5.

55 Nilüfer Göle, Modern Mahrem (Istanbul: Metis Yayinlari, 2011), 11.

56 Brisson, "Discovering Scheherazade: Representation of Oriental Women in the Travel Writing of 19th Century Germen Women," 103.

57 Teffi, Stambul i solntse, 15-16.

58 Vertinski, Dorogova Dlinnovo, 125.

59 Göle, Modern Mahrem, 11.

etme arzusunu da beraberinde getirir. Bütünüyle gerfeklik degil de söylemin hareme hapsettigi kadinin gerek ifinde bulundugu toplumun ataerkilligine gerekse i^galci güflerin tahakkümüne kar§i gösterdigi mücadelenin Teffi örneginde oldugu gibi gören gözlerce hafife alinmasina, yüzeysel degerlendirilmesine yol afar. Istanbul ve Günep'te bir yaniyla Türk kadini ba§ka eserlerde göremeyecegimiz kadar fok merkeze alinmi^sa da toplumun öne fikmaya fali^an (bu fabasinin bo^lugu vurgulanan) tali bir kahraman yazgisindan nasibini almi§ toplumsal unsurdan öteye götürülmemi^tir. Görmeyenlerse gözleriyle kadina bir cinsel obje olarak bakmaktan ileri gidemezler. Türk kadininin izole ya^antisini kimi zaman harem, kimi zaman da far^afla nitelendiren bu yakla^im fogunlukla Averfenko ve Vertinski üzerinden örneklendirdigimiz erkek yazarlarda haremi hamamla olamasa da umumhaneyle özde§le§tirir. Bir noktada bu yakla^im Teffi'de gördügümüz "tali kahramani" tali bir kapatilma mekanina hapseder.

Türk kadinini tanimlamada kullandiklari tüm referanslar kendilerinden öncekilere ait oldugundan kendilerinden olmayanin ya§am alanini sinirlayan bir söyleme metinleriyle güf katar, bu söylemi daha yerle^ik hale getirirler. Dogu da kadiniyla, erkegiyle, gelenekleri, sanati, gündelik ya^antisi ve daha birfok özelligiyle ifinde

ya^adiklari halde görüp dokunamadiklari bir yer haline gelir.

^ ^ ^

Beyanname:

1. Etik Kurul Izni: Etik Kurul lzni gerekmemektedir.

2. Katki Orani Beyani: Yazarlar, makaleye e§it oranda katki saglamij olduklarini beyan etmektedirler.

3. fikar fatismasi Beyani: Yazarlar, herhangi bir fikar fatijmasi olmadigini beyan etmektedirler. Declarations:

1. Ethics approval: Not applicable.

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

2. Author contribution: The authors declare they have contributed equally to the article.

3. Competing interests: The authors declare no competing interests.

^ ^ ^

KAYNAKfA

Alayev, L. Pofemu Kniga Edvarda Saida ni imela uspeha v Rossii?. ¡finde Orientalizm vs.

Orientalistika, editör Vladimir Olegovif Bobrovnikov, Seyed Djavad Miri, 16-27.

p Moskva: SADRA, 2016.

4.

a Averfenko, Arkadi. Sobraniya sofineni v 13 tomah. Moskova: lzdatelstvo "Dmitri Sefin", 2014.

^ z Brisson, Ulrike. "Discovering Scheherazade: Representation of Oriental Women in the Travel

§ ° >

Si ™ pa Writing of 19th Century German Women." Women in German Yearbook 29 (2013): 97-

oi T-t ® 117

|148| Criss, Bilge. i§gal Altinda istanbul 1918-1923. lstanbul: lleti^im Yayinlari, 2008. £akir, Serpil. Osmanli Kadin Hareketi. lstanbul: Metis Yayinlari, 2016.

Denikin, Anton. "Evakuatsiya Novorossii." Eri^im 14.06.2023. http://militera.lib.ru/memo/russian/denikin_ai2/5_23.html

Duben, Alan & Behar, Cem. istanbul Haneleri Evlilik, aile ve dogurganlik 1880-1940. istanbul: iletijim Yayinlari, 1998.

Dumont, Paul. "Beyaz Yillar." içinde istanbul 1914-1923, editör Stefanos Yerasimos, 215-239. istanbul: iletijim Yayinlari, 2015.

Erinç, Erdem. "Analyzing Migration across Literature: Russian Émigré Literature in the Texts

of A. Averchenko and Z. Shakhovskaya." Border Crossing 7/2 (2017): 349-360. Erinç, Erdem. "Formirovanie obraza Stambula v russkom objestvennom soznanii çerez teksti XII-XX vekov." içinde Russkaya belaya emigratsiya v Turksii vek spustya 1919-2019, editör Türkan Olcay, 339-351. Moskva: Dom russkogo zarubejya imeni Aleksandra Soljenitsina, 2019.

Göle, Nilüfer. Modern Mahrem. istanbul: Metis Yayinlari, 2011.

inalcik, Halil. "Harem Bir Fuhuj Yuvasi Degil, Bir Okuldu." içinde Osmanli Sultanlarina A§k Mektuplari, editör M.Ç. Uluçay. 7-15. istanbul: Ufuk Kitaplari, 2001.

Kuznetsova, Galina. Prolog. Moskova: izdatelski Dom "Mir", 2007.

Lewis, Reina. Rethinking Orientalism: Woman, Travel and the Ottoman Harem. New York: I. B. Tauris & Co Ltd, 2004.

Lowe, Lisa. "Orient as Woman, Orientalism as Sentimentalism: Flaubert." içinde Critical Terrains: French and British Orientalisms, editör Lisa Lowe, 75-101. Ithaca: Cornell University Press, 1991.

Lynch, Kevin. Kent imgesi. istanbul: Türkiye ij Bankasi Yayinlari, 2010.

Meyendorff, John. Byzantium and the Rise of Russia. Cambridge: Cambridge University Press, 2010.

Poplavski, Boris. Metaflziçeskiygramafon. Sankt Peterburg: Leonardo, 2010. Poplavski, Boris. Stihotvoreniya. Moskova: Russkiy Put, 2009. Said, Edward. Kültür ve Emperyalizm. istanbul: Metis Yayinlari, 2020. Said, Edward. $arkiyatçilik. istanbul: Metis Yayinlari, 2010.

Steet, Linda. "Gender and Orientalism: National Geographic's Arab Woman." The High School Journal 79/3 (1996): 202-210.

Struve, Gleb. Russkaya Literatura v izgnanii. Paris: UMSA-Press, 1984.

Çahovskaya, Zinaida. Takov Moi Vek. Москва: Pusski Put, 2008.

Teffi, Nadejda. Stambul i solntse. Berlin: izdatelstvo "Misl", 1921. я

Q

Ujakov, А. "Krimskaya Evakuatsiya 1920 god." Erijim 14.06.2023. https://portal- z

slovo.ru/history/35384.php о g z

S ™ ш

Vertinski, Aleksandr. Dorogoy Dlinnoyu. Moskova: Pravda, 1990. g g ф Vertinski, Aleksandr. Za Kulisami. Moskova: Sovetski Fond Kulturi, 1991. -

|149|

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.