Научная статья на тему 'ABDURRAHMÂN HASAN HABENNEKE EL-MEYDÂNÎ’NİN“ ER-RASULU’L-AZÎM FÎ SURETİ’D-DUH” ŞİİRİ ÜZERİNE DUH SURESİNİN TEFSİRİ BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME'

ABDURRAHMÂN HASAN HABENNEKE EL-MEYDÂNÎ’NİN“ ER-RASULU’L-AZÎM FÎ SURETİ’D-DUH” ŞİİRİ ÜZERİNE DUH SURESİNİN TEFSİRİ BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME Текст научной статьи по специальности «Языкознание и литературоведение»

CC BY
8
3
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Arap Dili ve Edebiyatı / Şiir / Tefsir / Abdurrahmân b. Hasan Habenneke / Duhâ Suresi. / Arabic language and literature / Poem / Interpretation / Abdurrahmân b. Hasan Habenneke / Surah Duha.

Аннотация научной статьи по языкознанию и литературоведению, автор научной работы — Bildik Yusuf

Abdurrahmân Habenneke yakın dönem Arap Edebiyatında öne çıkmış çok yönlü bir âlimdir. Özellikle İslâmi ilimler konusunda kaleme aldığı eserlerle meşhur olmuştur. İlimle iştiğal eden bir ailede yetişmiş olan Meydânî’nin İslâm akaidi, Kur’ân ilimleri ve tefsir gibi alanlarda eserleri bulunmaktadır. İslâmî tebliğe teşvik ve Hz. Peygamber’e methiyeler hakkında şiirlerin bulunduğu Dîvânu Akbâsin fî minhâci’d-da’veti ve tevcîhi’d-duât isimli eserinde yer alan “Er-rasûlu’lazîm fî sûreti’d-duhâ” adlı şiiri konusu itibariyle farklılık arz etmektedir. Bu şiirinde nazım formda Duhâ sûresinin tefsirini yapmaktadır. Her bir ayetle ilgili farklı sayılarda beyitler yazarak şiirini tamamlamıştır. Aynı zamanda bir de tefsir kitabı bulunan Meydânî beyitlerinde, Duhâ sûresinin tefsiriyle örtüşen ifadeler kullanmaktadır. Kimi zaman ayette geçen bazı kelimelerin açımlamasını yaparken, kimi zaman da ayette geçen mananın batinî yönüne temas etmektedir. Bu çalışmada Duhâ suresinin bu alanda otorite sayılabilecek âlimler tarafından yapılan tefsirleri derlenerek Meydânî’nin beyitleriyle karşılaştırılmıştır. Birebir örtüşen ya da ayrışan yönler belirtilmiş, müfessirlerin görüş ayrılığında olduğu konularda şairin görüşü beyitler bağlamında ifade edilmiştir. Giriş bölümünde müellifin hayatı ve Duhâ suresiyle ilgili bilgiler verilmiştir. Ana bölümde şiirlerin çevirisi yapıldıktan sonra tefsirler bağlamında karşılaştırma yapılmıştır.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

AN EVALUATION OF ABDURRAHMÂN HABENNEKE‘S POEM „AL-RASULU'LAZÎM FÎ SURAT AL-DUH” IN THE CONTEXT OF THE INTERPRETATION OF SURAT AL-DUHÂ

Abdurrahman Habenneke is a versatile scholar who has come to the fore in recent Arabic Literature. He became famous especially with his works on Islamic sciences. AlMaydani, who was brought up in a family dealing with science, produced works in fields such as Islamic creed, Qur'anic sciences, and interpretation. His poem "errasûlu'l-azîm fî sûreti'd-duhâ", contained in his work Dîvânu Akbâsin fî minhâci'd-da'veti which included poems promoting the preaching of Islam and praising The Prophet Muhammed, differs from others in terms of its subject. In this poem, he interpreted the Surah Duhâ in verse form. He completed his poem by writing couplets in different numbers for each verse. Al-Maydani, who also wrote an interpretation book, used expressions in his couplets that coincided with the interpretation of Surah Duha. While explaining some words, sometimes he touched on the esoteric aspect of meaning in the verse. In this study, the interpretations of the Surah Duha made by scholars considered to be authority in this field were compiled and compared with the couplets of al-Maydani. The aspects that overlapped or diverged were indicated, and the poet's view on the issues on which the interpreters are in disagreement was expressed in the context of couplets. In the introduction, information about the life of the author and the Surah Duhâ was given. In the main part, after the translation of the poems, a comparison was made in the context of interpretation. In the conclusion part, an attempt was made to reveal the differences between the couplets written by the author in terms of prose interpretation.

Текст научной работы на тему «ABDURRAHMÂN HASAN HABENNEKE EL-MEYDÂNÎ’NİN“ ER-RASULU’L-AZÎM FÎ SURETİ’D-DUH” ŞİİRİ ÜZERİNE DUH SURESİNİN TEFSİRİ BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME»

E-ISSN: 2667-4262

Atif/Citation: Bildik, Y. (2024). Abdurrahman Hasan Habenneke El-Meydäni'nin "Er-Rasulu'l-Azim Fi Sureti'd-Duhä" jiiri üzerine Duhä suresinin tefsiri baglaminda bir degerlendirme. Uluslararasi Dil, Edebiyat ve Kultur Ara§tirmalari Dergisi (UDEKAD), 7 (1), s. 125-141. DOI: https://doi.org/10.37999/udekad.1404820

YusufBiLDiK*

ABDURRAHMAN HASAN HABENNEKE el-meydanPnin " ER-RASULU 1,-AZiM Fi SURETl 1D-DUHÄ" §hr1 ÜZERlNE

duhä suresInIn tefsIr! baglaminda b!r degerlendIrme

AN EVALUATION OF ABDURRAHMAN HABENNEKE'S POEM „AL-RASULU'L-AZiM Fi SURAT AL-DUHÄ" IN THE CONTEXT OF THE INTERPRETATION OF SURAT AL-DUHÄ

ÖZET

Abdurrahmän Habenneke yakin dönem Arap Edebiyatinda öne gikmij gok yönlü bir älimdir. Özellikle islämi ilimler konusunda kaleme aldigi eserlerle mejhur olmujtur. ilimle ijtigal eden bir ailede yetijmij olan Meydäni'nin isläm akaidi, Kur'än ilimleri ve tefsir gibi alanlarda eserleri bulunmaktadir. islämi teblige tejvik ve Hz. Peygamber'e methiyeler hakkinda jiirlerin bulundugu Divänu Akbäsin fi minhäci 'd-da 'veti ve tevcihi 'd-duät isimli eserinde yer alan "Er-rasülu'l-azim fi süreti'd-duhä" adli §iiri konusu itibariyle farklilik arz etmektedir. Bu jiirinde nazim formda Duhä süresinin tefsirini yapmaktadir. Her bir ayetle ilgili farkli sayilarda beyitler yazarak §iirini tamamlamijtir. Ayni zamanda bir de tefsir kitabi bulunan Meydäni beyitlerinde, Duhä süresinin tefsiriyle örtü§en ifadeler kullanmaktadir. Kimi zaman ayette gegen bazi kelimelerin agimlamasini yaparken, kimi zaman da ayette gegen mananin batini yönüne temas etmektedir. Bu galijmada Duhä suresinin bu alanda otorite sayilabilecek älimler tarafindan yapilan tefsirleri derlenerek Meydäni'nin beyitleriyle kar§ila§tirilmi§tir. Birebir örtü§en ya da ayrijan yönler belirtilmi§, müfessirlerin görü§ ayriliginda oldugu konularda §airin görü§ü beyitler baglaminda ifade edilmi§tir. Giri§ bölümünde müellifin hayati ve Duhä suresiyle ilgili bilgiler verilmi§tir. Ana bölümde §iirlerin gevirisi yapildiktan sonra tefsirler baglaminda kar§ila§tirma yapilmi§tir.

Anahtar kelimeler: Arap Dili ve Edebiyati, §iir, Tefsir, Abdurrahmän b. Hasan Habenneke, Duhä Suresi.

ABSTRACT

Abdurrahman Habenneke is a versatile scholar who has come to the fore in recent Arabic Literature. He became famous especially with his works on Islamic sciences. Al-Maydani, who was brought up in a family dealing with science, produced works in fields such as Islamic creed, Qur'anic sciences, and interpretation. His poem "er-rasulu'l-azim fr sureti'd-duha", contained in his work Divanu Akbasin fi mmhaci'd-da'veti which included poems promoting the preaching of Islam and praising The Prophet Muhammed, differs from others in terms of its subject. In this poem, he interpreted the Surah Duha in verse form. He completed his poem by writing couplets in different numbers for each verse. Al-Maydani, who also wrote an interpretation book, used expressions in his couplets that coincided with the interpretation of Surah Duha. While explaining some words, sometimes he touched on the esoteric aspect of meaning in the verse. In this study, the interpretations of the Surah Duha made by scholars considered to be authority in this field were compiled and compared with the couplets of al-Maydani. The aspects that overlapped or diverged were indicated, and the poet's view on the issues on which the interpreters are in disagreement was expressed in the context of couplets. In the introduction, information about the life of the author and the Surah Duha was given. In the main part, after the translation of the poems, a comparison was made in the context of interpretation. In the conclusion part, an attempt was made to reveal the differences between the couplets written by the author in terms of prose interpretation.

Keywords: Arabic language and literature, Poem, Interpretation, Abdurrahman b. Hasan Habenneke, Surah Duha.

* Dr. Ögr. Üyesi, Selguk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arap Dili ve Edebiyati Bölümü, Konya / Türkiye. E-posta: ysfbildik@gmail.com / Asst. Prof. Dr., Selcuk University, Faculty of Letter, Department of Arabic Language and Literature, Konya / Türkiye. E-mail: ysfbildik@gmail.com

Makale Bilgisi (Article Info): Arajtirma makalesi / Research Article, Makale Gelij Tarihi (Received): 14.12.2023, Makale Kabul Tarihi (Accepted): 19.03.2024

Giriç

Bu çaliçma, Duhâ sûresinin tefsiri için yapilan yorumlarla Abdurrahmân Habenneke'nin Duhâ suresi hakkinda nazmettigi "Er-rasûlu'l-azîm fî sûreti'd-duhâ" isimli §iirindeki ifadeleri kar§ila§tirmali olarak degerlendirmeyi amaçlamaktadir.

Çaliçmada belge tarama yöntemi kullanilmi§tir. Giri§ bölümünde müellifin hayati hakkinda ve çiirin ana temasi olan Duhâ sûresiyle ilgili bilgiler verilmi§tir. Ana bölümde ise baçta Abdurrahmân Habenneke olmak üzere, Tâberî, Beydâvî, Râzî, ibn Kesîr, ibn §ûr, Suyûtî, Bursevî gibi tefsir alaninda muteber âlimlerin ayetlerle ilgili görü§leri incelenerek bir araya getirilmiçtir. Ardindan Meydânî'nin ayetlerle ilgili beyitleri incelenerek tefsirlerde belirtilen görü§lerle benzer ve yari§an yönleri ele alinmi§tir. Ayette geçen kelimelerin sözlük ve istilah anlamlariyla ilgili bilgiler verilmiçtir. Nazim §eklinde bir tefsir çali§masi olmasi yönüyle farkli bir yere sahip olan bu çiirin, daha önce benzer bir çaliçmaya rastlanmadigi için alana katki saglayabilecegi dü§ünülmü§tür.

1. Abdurrahmân Habenneke'nin hayati

Tam adi, Abdurrahmân b. Hasan b. Merzûk b. Guneym Habenneke el-Meydânî ed-Dimaçkî'dir. 1927 yilinda Çam'in Meydan mahallesinde dünyaya gelmiçtir (el-Cerrâh, 2001, s. 11; el-Meczûb, 1992, s. 59). Meydânî künyesi dogup büyüdügü mahalleden dolayi verilmiçtir. Habenneke ise "habbeke" (dügümlemek, baglamak, hüküm vermek) anlamlarindaki kelimenin halk arasinda tahrif edilmi§ hâlidir (Çaliçkan, 2013, s. 17; ibn Manzûr, t.y., s. 10/104-408). Kendisi gibi âlim olan dedesi ve babasi sayesinde ilmi bir çevrede yeti§mi§ olan Abdurrahmân el-Meydânî, ilk egitimine dönemin seçkin okullarindan birisi olan Ma'hedu't-tevcîhi'l-îslâmîde baçladi (Habenneke, 1997, s. 16/323). Türkiye'den ve birçok Arap ülkesinden ögrencilerin katildigi ve siki bir egitimin verildigi bu okulda, Kur'ân, Arapça, hitabet, vaaz gibi derslerin yani sira Îslâmî teblig metotlari üzerine dersler de verilmekteydi (el-Cerrâh, 2001, ss. 15-16; el-Meczûb, 1992, s. 59). Bu okuldan el-Meydânî ile ayni dönemde mezun olan birçok önemli isim olmuçtur. Sâdik Habenneke, Hüseyin Hattâb, Ramazan el-Bûtî, Mustafa Saîd el-Hân bunlardan bazilaridir. el-Meydânî babasinin da idareci oldugu bu okulda fikih, mantik, belagat, §erî ilimler ve Arapça derslerini okurken on be§ yaçlarinda diger talebelere ders okutmaya da baçladi. Daha sonra Ezher Üniversitesine baçlayan el-Meydânî burayi da yüksek dereceyle tamamladi. Mezuniyetinden sonra Çam'daki okullarda hocalik ve idarecilik gibi birçok görev üstlendi. Vakiflar Bakanligi ve Millî Egitim Bakanliginda idarecilik görevlerinin yani sira, Çam'da ve Suudi Arabistan'da üniversite hocaligi da yapti (el-Cerrâh, 2001, ss. 17-19). Îslâmi teblig, Kur'ân ilimleri, tefsir, akait gibi birçok alanda eserler kaleme almi§ olan el-Meydânî'ye ait §iir divanlari da bulunmaktadir. el-Akîdetu'l-îslâmiyye ve Usûsuha, el-Ûmmetu'r-Rabbâniyyetu'l-Vahîde, Kavâidu't-tedebburi'l-emseli li-Kitâbillâhi Azze ve Celle, Nûh (a.s) ve kavmuhu fî Kur'âni'l-mecîd, Meäricu't-tefekkür ve dekâiku't-tedebbûr bunlardan bazilardir. Akbâsun fî menheci'd-da've ve tevcîhu'd-duât, Ternîmatun îslâmiyye, Amentü billah ise §iir divanlarinin isimleridir (el-Cerrâh, 2001, ss. 53-56; el-Meczûb, 1992, ss. 63-64). Abdurrahmân Habenneke, 2003 yilinda dogdugu mahalle olan Meydân'da vefat etmi§ ve Cûra mezarligina defnedilmiçtir (Çaliçkan, 2013, s. 35).

2. Duhâ suresi ve nüzul sebebi

11 ayetten müte§ekkil olan Duhâ suresi Mekke'de nazil olmuçtur ve Kur'ân'da 93. sirada yer almaktadir. Îsmini ilk ayetinde geçen "^¿iaîl" kelimesinden almaktadir. Bu sûre, bir süre vahiy

gelmemesi sonucu mu§riklerin "Artik Rabbi Muhammed'i unuttu, ondan yuz gevirdi" demeleri uzerine indirilmi§tir. Sahih-i Buharide ge9en farkli rivayetlerde bu surenin iki ya da U9 gun oldugu, bu sozu soyleyenin de bir kadin oldugu ifade edilmektedir (el-Buhari, 2002, ss. 273, 1261, 1274). Sahih-i Muslim'de rivayet edilen iki rivayetten birisi Sahih-i Buharf de bulunan rivayetle ayni ifadeleri kullanmaktadir. Diger rivayet ise yukaridaki sozu mu§riklerin soyledigini ifade etmekte fakat vahyin gecikme suresiyle ilgili bilgi vermemektedir (Muslim, 2006, s. 2/865).

Farkli kaynaklarda vahyin gelmemesi suresiyle ilgili iki-u9 gun ile kirk gun arasinda rivayetler bulunmaktadir. ibn ishak, vahyin kesintiye ugramasinin ardindan Hz. Peygamber' in uzuntuye kapildigini ve bunun uzerine Cebrail ' in Duha suresini indirdigini ifade etmektedir (ibn ishak, 2004, s. 179). Tarihu 't-Taberide Alak suresin ilk be§ ayetinin nuzulunden sonra vahyin bir muddet kesintiye ugradigi ve ardindan Duha suresinin indirildigi belirtilmi§tir (Taberi, t.y., ss. 299-300). Salebi, Duha suresinin ba§inda yaptigi a9iklamalarda vahyin gecikmesinin ne kadar surduguyle ilgili farkli rivayetler nakletmi§, bu surenin on iki, on be§, yirmi be§ ya da kirk gun olabilecegini ifade etmi§tir (Sa'lebi, 2015, ss. 467-468). Mukatil b. Suleyman Duha suresiyle ilgili a9iklamalarinin ba§inda vahyin u9 ya da kirk gun sureyle kesintiye ugradigini, mu§riklerin bununla ilgili konu§maya ba§lamasi uzerine de Duha suresinin indirildigini rivayet etmektedir (Mukatil, 2002, s. 731). ibn Hi§am es-Siretu 'n-Nebeviyye adli eserinde vahyin fetrete ugramasi ve Duha suresinin nuzuluyle ilgili bir ba§lik a9mi§ fakat bu surenin ne kadar olduguyla ilgili bir bilgi aktarmami§tir (ibn Hi§am, 1990, s. 275). ez-Zeccac ve el-Ici ilgili surenin tefsirinde benzer ifadeler kullanmi§ ve Duha suresinin on be§ gunluk bir aranin ardindan indirildigini beyan etmi§lerdir (el-Ici, 2004, s. 503; ez-Zeccac, 1988, s. 339).

Vahyin kisa sureli kesintiye ugramasi, sadece Duha suresinin nuzulunden once degil, farkli zamanlarda da ger9ekle§mi§ bir hadisedir (Ayhan, 2016, ss. 76-84; el-Ferra, 1983, s. 273). Yukaridaki rivayetlerden Duha suresinin inzali oncesi vahyin bir sure kesilmi§ oldugu anla§ilmaktadir. Suresiyle ilgili 9e§itli rivayetler bulunmasina ragmen alimlerin ortak goru§u bu fetret doneminin ger9ekle§mi§ olmasidir. Belirli bir sure kesintinin ardindan bazi kimselerin artik vahiy gelmeyecegine dair soylemleri Hz. Peygamber'i uzmu§, bunun uzerine de Duha suresi nazil olmu§tur.

Duha suresinin kendisinden once gelen Leyl suresi ve sonrasindaki in§irah suresiyle anlam bakimindan baglantisi bulunmaktadir. Leyl suresi iyilere verilecek mujdeyle biterken Duha suresinde "Rabbin sana verecek, sen de ho§nut olacaksin" (ed-Duha: 93/5) ayeti bulunmaktadir. Yine Duha suresinde bulunan "Rabbin sendenyuz gevirmedi, sana darilmadi da" (ed-Duha: 93/3) ayetiyle baglantili olarak in§irah suresi """ halde sen deyalnizcaRabbineyonel" (el-in§irah: 94/8) ayetiyle bitmektedir (I§ik, 1994, s. 546). Genel hatlariyla Duha suresi, mu§riklerin Hz. Peygamber'i ""Rabbin artik seni birakti" diyerek uzmeleri sebebiyle Allah'in daha once i9inde bulundugu durumlardan nasil kurtardigini hatirlatarak teselli edi§ini ifade etmektedir (el-Meydani, 2000, s. 559).

3. er-Resulu'l-Azim fi Sureti'd-Duha" isimli §iir uzerine Duha suresinin tefsiri baglaminda bir degerlendirme

Andolsun ku§luk vaktine (ed-Duha: 93/1)

¿Ulilb IfcUal lift

¿1—Jill lÄ^!.-! '"\'''''j Lk^jll^ l^jljjAj ^^.Jj

¿ljjll tIjU|Lu) l&jljjV LkjL- ^jl ¡j- (J*.j*j

¿U^JIJ UJL3 lij l^lj l^iLal I— ^pajjll ^i (J. ^Jj ¿1—ill ^l^^^J Ail^ala iLmkll ^j'V ill J L-Lä Lji

[^jll—ll] aaII U ^jll

O, ku§luk vakti yükselip gölgelerimizi i§ikla dolduran bir güne§tir.

Degirmen ta§i gibi döner durur da yüceligini gökyüzünde ispat eder.

Tatli su arklarini nuru igin dünyamizdan bir sahneye dönü§türür.

Bahgedeki yeni yeti§eni de soylu olani da hayäsi ile mahcup eder.

Onu kan (rengi) ku§agiyla (kizila) boyar.

Ey Mustafa! Ku^luk vaktine yemin olsun ki Sen paksin, Sen sevgilisin.

Ey Ahmed! Rabb(in) sanayüz gevirmedi (el-Meydani, 1986, s. 130).

Duha suresi birinci ayette ge9en ifadesi ifin bazi müfessirler günün güne§in

yükselmesinden ba§layarak sicakligin arttigi öglen arasinda bir zaman dilimi (ku§luk) ifadesini kullanirken; bazi müfessirlere bu ifadede kastedilenin günün tamami oldugunu rivayet etmektedir. Günün erken saatlerinde oldugunu kaydeden müfessirler, Taha suresi 59. ayeti delil göstermektedir. Zira ayette ge9en bayram kutlamasi, günün erken saatlerinde yapilan bir etkinliktir (Bursevi, t.y., s. 452; el-Beydavi, t.y., s. 319; el-Meydani, 2000, ss. 560-561). Günün tamaminin kastedildigini aktaran müfessirler ise bu ifadeyi Duha suresi 2. ayetle birlikte degerlendirmekte ve Allah (c.c.)'in yeryüzünde ayetlerinden olan gündüz ve gece üzerine yemin ettigini ifade etmektedir (el-Mahalli & es-Suyüti, t.y., s. 596; el-Meydani, 2000, s. 561; er-Razi, 1981, s. 208; et-Taberi, 2001, s. 481). Ayetin ba§indaki vav harfi ise kasem vavidir. Allah (c.c.) sureye duha (ku§luk) vaktine yemin ederek ba§lamaktadir. Bu yemin, Allah'in Resülüne yüz 9evirmediginin kesin bir dille ifade edilmesidir (es-Sabüni, 1981, s. 572).

Meydani bu ayetle ilgili beyitlerinde öncelikle ku§luk vaktini tasvir etmektedir. Ku§luk vaktinde güne§in yükseldigini ve i§iklariyla yeryüzünün tamamini ku§attigini ifade etmektedir. Güne§ i§iginin parlakligi ve sicakligini betimlemek ifin de kizil bir örtü tabirini kullanmaktadir. Bu kizil örtü dünya üzerindeki her §eyin üzerini ku§atmaktadir. Allah (c.c.) ku§luk vaktine yemin ederek aslinda güne§in üzerine dogup ku§attigi bütün varliklar üzerine yemin etmektedir. Beyitlerin devaminda bu ayetlerin sebebi nüzulünü dile getirilmekte ve "Ey Muhammed yemin olsun ki sen günahsiz (äri) bir sevgilisin ve Rabbin senden yüz gevirmemi§tir." denmektedir (el-Meydani, 1986, s. 130). §air sürenin ilk ayetiyle ilgili nazmettigi beyitlerde duha kelimesinin günün hangi vakti olduguna dair görü§ beyan etmektedir. Yukarida da belirtildigi gibi müfessirler

bu vakitle ilgili, günejin yükseldigi sabah saatleri ve günün tamami olarak iki farkli görüj beyan etmijtir. Beyitlerden, jairin günejin yükseldigi saatler görüjünü destekledigi anlajilmaktadir.

Gece karanliginda, varligin gölgelerinde dokundugumuz yoklugun sirri vardir.

Milletlerin nasilyok olacagini, torunlarin ve dedelerin nasil toplanacagini anlariz.

Gecede insanlarin yaptiklarina bir örtü vardir. Onda sükünet, onda uyku vardir. iginde kismetler oldugu halde iki §ey nasibini alir. Vuslatin sirri ile ayriligin sirri.

"Vedud" (olan Allah'tan) ne büyük bir yemindir.

Sakinle§tigi zaman karanlik geceye yemin olsun ki, Sen paksin, Sen sevgilisin.

Ey Ahmed! Rabb(in) sanayüz gevirmedi (el-Meydäni, 1986, s. 130).

Sürenin ikinci ayetine de yeminle bajlanmaktadir. Bu kez de Allah'in bir diger ayeti olan gecenin üzerine yemin edilmektedir. ifadesi sakinlejmek, durgunlajmak ve bir ejyayi

kaplamak anlamlarina gelmektedir. Denizin durulmasi ve gecenin karanliginin bir seviyeye gelip devam etmesi, karanligin her jeyi kujatmasi igin de bu ifade kullanilmaktadir (et-Taberi, 2001, ss. 481-483; ibn Manzür, t.y., s. 14/371). Ayette, bu fiille birlikte kararip da karanligi belli bir düzeye ulajan gece kastedilmektedir. ibn Äjür bu ayetin tefsirinde bahsedilen bu vaktin, Hz. Peygamber'in geceleyin Käbe'nin gevresinde Kur'än okudugu ve müjriklerin de gizlice onu dinledigi vakit oldugunu söylemektedir (ibn Äjür, 1984, ss. 394-395). Bajka bir rivayette ise kujluk vakti ve sükünet anindaki gece vakti vahiy gelen saatlerdir. Birisi insanlar ijlerine yogunlajtigi saat, digeri de dinlenmeye gekildigi vakit oldugundan bu saatler vahiy indirildigi uzlet vakitleridir. Birinci ayetle birlikte bu iki degerli vaktin üzerine yemin edilmektedir (el-Meydäni, 2000, s. 562). Fahreddin Räzi ise kujluk vaktinde günejin, gecenin ortasinda karanligin käinati tamamen kujatmasindan dolayi, günün herhangi vakti degil, gece ve gündüzün tamami kastedildigini belirtmektedir (er-Räzi, 1981, s. 208).

Meydäni ise ikinci ayetle ilgili beyitlerinde ifadesine vurgu yaparak her jeyi kujatan ve sükünet zamani olan geceye yemin etmektedir. Ayrica gecenin en karanlik aninda tüm varliklari

J** & J^J

Ve karanlik göküp sükunete kavu^unca geceye (ed-Duhä: 93/2)

görünmez kildigini, bunun da varlik iginde yoklugu anlamak oldugunu dile getirmektedir. Böylece insanlarin bäki olmadigi ve bir gün muhakkak gögüp gideceklerini "Milletlerin nasil yok olacagini, torunlarin ve dedelerin nasil toplanacagini anlariz." dizesiyle ifade etmektedir. Beyitlerin sonunda ayetlerdeki yeminlerle teyit edildigi gibi Allah Teälä'nin Peygamber'inden yüz gevirmedigini tekrar etmektedir (el-Meydäni, 1986, s. 130).

JSk Uj Ii

Rabbin seni ne terk etti, ne de sana darildi (ed-Duhä: 93/3). Ac jJ Uj ( (^JJl J!

AC^c. j Ai^^a pl^Lill ''..^j ALüla

Acj^. J - > cJii— J.^ (j? A^C LLjti

AC^j AjJ (jij ; lJlsa ( ji ^jji

A*^ IjjiS, isl

iLm^Jl (¿Lall ^jV (Jll j^^allj

Vahiy, Hirä'daMuhammed'i (s.a.v) sikarakgeldi. (Cebrail) O'nunla görü§tü ve korkuttu.

O'na göklerin sözüyle yakla§ti ve zor bir agirlik yükledi.

Nice uygun deva oldugu halde -gitse de- arzuyla ögrensin diye agirdan aldi.

Mü§rikler cahilce bir haber yayip, "Rabbi O'nu terketti." dediler

Muhakkak kiyalan söylediler, (Allah), her zaman O'nunladir.

Hayir, asla; ku§luk vaktine, sonra da sakinle§en geceye yemin olsun ki Sen paksin, Sen

sevgilisin.

Ey Ahmed! Rabb(in) sana yüz gevirmedi (el-Meydäni, 1986, s. 131).

Ügüncü ayette gegen fiili hem jeklinde, hem de orta harfi jeddeli olarak jeklinde okunabilmektedir. Her iki jekilde de birakmak, terk etmek anlamlarina gelmektedir (el-Beydävi, t.y., s. 319; ibn Manzür, t.y., s. 8/383-384). Ayetin devaminda gelen

fiilindeki ^

harfinin asli l olup yüz gevirmek, kizmak, darilmak gibi anlamlara gelmektedir (et-Taberi, 2001, s. 484; ibn Manzür, t.y., s. 15/198). Bu fiilin elif-i maksüre ile gelmesinin sebebi önceki ayetlerle imlä olarak uyumlu olmasi ve bu sayede dikkat gekmesidir (ibn Äjür, 1984, s. 395). Ayetin ilk

bölümünde ^ muhatab zamiri varken ikinci bölümde bu zamir ilk ayetlerle uyum igin

hazfedilmijtir (el-Ferrä, 1983, s. 274; el-Meydäni, 2000, s. 563). fiilinin Ja fiilinden önce

zikredilmesi ise birkag jekilde izah edilmektedir. Birincisi fiili anlam itibariyle Ja fiiline göre daha hafiftir. Zira birisi birakmak, digeri yüz gevirmek/öfkelenmek anlamlarina gelmektedir. ikincisi Mekkeli müjrikler arasinda dolajan yaygin söylenti "Rabbi Muhammed'i terk etti"

§eklindeydi. Bu nedenle once yaygin soylenti nefyedilmi§ oldu. Sonuncusu ise yukarida belirtildigi gibi nin onceki ayetlerin sonuyla olan uyumlu olmasiydi (el-Meydânî, 2000, s. 563). Bu ayet onceki iki ayette geçen kasemlerin cevabi §eklinde gelmi§tir. Anlamlari birlikte degerlendirildiginde "Gunduze ve geceye yemin olsun ki, Rabbin seni ne terk etti ne de kizdi " §eklinde mana verilebilir. Sebebi nuzul rivayetlerinde de belirtildigi gibi bu ayet muçriklerin soylemlerine cevap niteligindedir (el-Mahallî & es-Suyûtî, t.y., s. 596; er-Râzî, 1981, s. 210; es-Sâbûnî, 1981, s. 572; et-Taberî, 2001, ss. 485-487; ibn Kesîr, 1997, s. 425).

Meydâni bu ayetle ilgili beyitlerine vahyin ilk defa geli§ surecini anlatarak baçlamaktadir. Cebrâil (a.s.)'in Hira magarasinda iken yanina gelmesi ve onu sikmasi anlatilmaktadir. §air bu beyitlerle aslinda "Rabbi Muhammed'i unuttu" soylemlerine kar§i, vahyin baçlangicindan bu yana olanlari hatirlatarak boyle bir §eyin soz konusu olamayacagina ifade etmek istemiç olabilir. Zira beyitlerin devaminda muçriklerin bu soylemini de zikretmekte ve son olarak ayetlerde geçen ifadelere atifta bulunarak "Gunduze (kuçluk vaktine) sonra da kararan geceye yemin olsun ki Sen arinmiç (gunahsiz) bir sevgilisin. Ey Ahmed! Rabb(in) sana yuz çevirmedi." diyerek dizilerini bitirmektedir. (el-Meydânî, 1986, s. 131).

§uphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dunyadan) daha hayirlidir. Elbette Rabbin sana verecek, bôylece sen hoçnut kalacaksin (ed-Duhâ: 93/4-5).

¿JLojl! JJJ ^illi Jcîj ji-all ^làU^I jp-j

¿jiVl ^fi " JJ ' ^

„ î ° , * * ' . - ' « , i ^Vaiil l^i ¿Jjj^ jlj -ki

^jli ¿¿îj jiVi ¿¿V ¿¿îj iiflii ^JV

['J&Jl] -ikl U «ij.jll Mi flj

Bunda senin için yakinlik ve sevinç vardir. Senin için ôvgu ve mukemmel bir çeref vardir.

Kadîr olan en hayirli hediyelerle seni seçti ve Peygamberler arasinda makamini yuceltti.

Zafere ulaçmak için gôsterdigin çaba noksandir ancak arzuna ulaçacaksin.

Senin sonun çeref ve pek çok hayirdir, sen belirlenmiç makama ulaçacaksin.

Sana ikramda edilecek sen de râzi olacaksin ve arzun gerçek olacak.

Senpaksin, Sen sevgilisin. Sen ustunsun ve Sen (Allaha)yakin olansin.

Ey Ahmed! Rabb(in) sana yuz çevirmedi (el-Meydânî, 1986, s. 131).

Sûrenin dorduncu ayetiyle ilgili iki farkli yorum bulunmaktadir. Birincisi, ayette geçen jljVI ifadesinin dunya, ifadesinin de dunyadan sonraki yaçam anlamina geldigi ve Hz.

Peygamber'e hitaben bu dünyada yaçadiklarin ahirette bitecek ve buradakinden çok daha güzel bir hayat yaçayacaksin denilmesidir. Dünya hayatinin fâni, bâki olanin ahiret yurdu oldugunun belirtilmesidir (Bursevî, t.y., s. 455; el-Beydâvî, t.y., s. 319; el-Meydânî, 2000, ss. 563-564; es-Sâbûnî, 1981, s. 572). ikinci görü§ ise gelecekte yaçanilacak hayatin, §u an içinde bulunulan durumdan çok daha hayirli olacagi yönündedir. Önceki ayetlerle birlikte degerlendirildiginde, "Rabbinin seni unutmasi ve senden yüz çevirmesi §öyle dursun, bundan sonraki hayatinda çok büyüknimetlere mazhar olacaksin" §eklinde tefsir edilebilir (er-Râzî, 1981, ss. 212-213; ibn §ûr, 1984, s. 397). Beçinci ayetin manasi önceki ayetin beyan ettigi hakikati tamamlayici mahiyettedir.

Allah Teâlâ, gerek yaçaminin geri kalan bölümünde, gerekse ahiret yurdunda Peygamberine, j ♦ »*

O nun memnun kalacagi nimetler vadetmektedir. Ayetin ikinci bölümünde geçen ^ harfi ^^ §eklinde tefsir edilmi§ ve bundan da nimetlerin sinirsiz oldugu ifade edilmi§tir. Zira Hz. Peygamber hoçnut olana kadar bu ikram devam edecektir. Hz. Peygamber'in bu memnuniyetiyle ilgili çeçitli rivayetler bulunmaktadir. Cennetteki en yüce makama ulaçtirilmasi ve orada sayisiz nimete eriçmesi bunlardan biridir. En yaygin görü§ ise Hz. Peygamber'in ümmeti ile çefaat yetkisi elde etmesidir. Bütün ümmeti cennete girene kadar bu ikram devam edecektir (Bursevî, t.y., s. 455; el-Meydânî, 2000, s. 564; es-Sâbûnî, 1981, s. 573; et-Taberî, 2001, ss. 487-488; ibn Kesîr, 1997, ss. 425-426).

Meydânî §iirinde bu iki ayeti birlikte degerlendirmi§tir. Beyitlerde Allah'in Hz. Peygamber'in diger Peygamberler arasindaki makamina deginilmiçtir. Gösterdigi çaba ne kadar olursa olsun sonuca ulaçacagi ve büyük nimetlere mazhar olacagi ifade edilmiçtir. Meydânî de tefsirlerde geçen yorumlara benzer çekilde, O'na verilecek olan nimetin cennetteki en yüce makam oldugu görü§ündedir Ayni zamanda bu nimetin Allah'a yakinlik, övgü ve §eref oldugunu dile getirmektedir (el-Meydânî, 1986, s. 131).

tS3& ^ tiî^^j fi

(Rabbin) Bir yetimken, seni bulup barindirmadi mi? (ed-Duhâ: 93/6)

ôlftj j. ^ JJJVI ^jii fj^i

ôULI j. ^^ Jîîj JÄ j ^jj ^ji^j

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

Aîvi ' • . ' J^jîj

'jii ^jîj jivi ^Jîj ¿a^aîi ^Jv

[^JlLJl] Jikl U ¿$1 Mj ^j

Rahim olan Rab seni gözetmedi mi? Lütfuyla seni barindirip himaye etmedi mi? §erefli bir ev senin yetimligine ikramda bulundu. Sen de seni gözetenlerin elinde saygindin. Yüce olan Rabbin seni korudu ve sana kendi çanindan bir §an verdi. Senin sevgini insanlar arasindayaydi da Allah'i sevenlerin sevgilisi oldun.

Ey Mustafa! Allah 'in sanayüz çevirmesinden korkma Senpaksin, Sen sevgilisin. Sen üstünsün ve Sen (Allaha)yakin olansin. Ey Ahmed! Rabb(in) sana yüz çevirmedi (el-Meydânî, 1986, ss. 131-132).

Ayetin baçindaki (ll ifadesi istifhâmî takrîrîdir. Yani nefiy olmayan bir soru çeklidir.

Cümlede geçen manayi teyit içindir. Bu ve devamindaki ayetlerde Cenâb-i Hakk'in Hz. Peygamber'i k^üklügünden beri koruyup gözettigi bu üslupla ifade edilmektedir. Bu ayette Hz. Peygamber'in babasini kaybederek yetim, sonra da annesini kaybederek öksüz kalmasi ifade edilmi§ ve bu haldeyken kendisinin Allah tarafindan himaye edildigi vurgulanmi§tir. Bu ayetin manasi önceki bölümle bir bütünlük halindedir ve "Seni kûçûklûgûnden bu yana koruyup gözeten Rabbin senden yüz çevirmemiçtir, bilakis sana nimetlerinden bolca verecek ve memnun olacaksin"

denmektedir. Ayetteki ^jl ifadesi barindirmak anlamina gelmektedir. Hz. Peygamber'in annesinin vefatindan sonra amcasi Ebû Tâlib'in evinde kalmaya baçlamasi kastedilmi§tir (Bursevî, t.y., ss. 456-457; el-Ferrâ, 1983, s. 274; el-Meydânî, 2000, ss. 565-566; er-Râzî, 1981, ss. 214215).

Meydânî bu ayette kastedilenin, Hz. Peygamber'in yetim ve öksüz kaldiginda amcasinin yaninda yetiçmesi oldugunu ifade etmektedir. Bu görü§, müfessirlerin ilgili ayetin tefsirinde kullandiklari ifadelerle benzeçmektedir. Ayrica kaldigi hane halkinin ona çok iyi davrandigini da deginmektedir. Ona olan sevginin sadece o evle kalmayip, diger insanlarin gönüllerine de yerleçtirildigi beyitlerde yer bulan ifadelerdendir. Bu nedenle §air, Rabbinin onu asla yalniz birakmayacagini vurgulamaktadir (el-Meydânî, 1986, ss. 131-132).

Sen kurtuluçyolundan ve yüce hayattan habersiz, hayret içinde degil miydin?

Orada burada nice batil §eyler görüp hidayetin nasil olacagini soruçturuyordun.

Günaha meylettiren bir vesveseci görüyor ve onu dogru yola çagirmak için bir yol

ariyordun.

Bu dünyada olanlarin yok olacagini görüp ölümün ardinda ne oldugunu soruçturuyordun.

însanlarm arasinda takva yolu yoktu.

Rabbin sana hidayet nefhasini indirdi ve Sana gayblerin ilmi geldi.

Sana hidayet veren, Sen'denyuz çevirir mi Ey Ahmed!(el-Meydânî, 1986, s. 132)

Bu ayette geçen kelimesi fiilinin ismi failidir ve kaybolmuç, yolunu §a§irmi§

anlamina gelmektedir. Fakat mufessirlerin ortak goruçu ile bu ifadede kastedilenin Hz. Peygamber'in islam dininden haberdar olmamasidir. içinde yaçadigi toplum gibi yoldan çikmi§ ve sapkin olmasi degildir. Zira kendisine peygamberlik gelmeden once içinde yaçadigi toplumun sapkin davrani^larindan uzak durmuç ve her zaman hakikatin arayiçinda olmuçtur. Kasas sûresi 86 ve Çûra sûresi 52. ayette de belirtildigi uzere Hz. Peygamber kitap ve iman kavramlarindan haberdar degildi ve vahiy gelecegini de ummuyordu. Buradan da anlaçilacagi uzere bu ayetteki

kelimesi Hz. Peygamber'in dinden haberdar olmayi§ini ifade etmektedir. Ayetin sonundaki

^^é3 ifadesiyle de O'na vahiy gelmesi ve dinden haberdar edilmesi kastedilmektedir (Bursevî, t.y., s. 457; el-Beydâvî, t.y., s. 320; el-Mahallî & es-Suyûtî, t.y., s. 597; er-Râzî, 1981, ss. 216-217; es-Sâbûnî, 1981, s. 573; et-Taberî, 2001, s. 489; ibn §ûr, 1984, s. 400; ibn Kesîr, 1997, s. 426).

Meydânî beyitlerinde, ilgili ayetin tefsirlerinde geçen goruçlerle benzeçen ifadeler kullanmaktadir. §air de bu ayette geçen kelimesinin sozlukte geçtigi gibi yoldan çikmak anlamina gelmedigini, Hz. Peygamber'in vahiyden onceki durumunu tarif ettigini duçunmektedir. Hz. Muhammed'in içerisinde yaçadigi toplumun durumundan rahatsiz oldugunu ama onlari nasil dogru yola davet edecegini ve bu yolun ne oldugunu bilmedigini soylemektedir (el-Meydânî, 1986,

s. 132).

Sen daha once yokluk içindeyken varlik sahibi fazlindan seni zengin etmedi mi? Sen ihtiyacini karçilayip yoklugunu giderecek çozumu de bilmiyordun. (Rabbin) sana sevgi dolu birini ve huzur bulman için bir çozum gonderdi. Seni hastaliktan kurtuldugun belki yucelir diye mahlûkati duçundun.

Sana dünyanin ötesindeki hakikatleri gösterdi.

Nimetlerinden bolca Sana ikram etti ve gayb âleminden güzel bir nefha geldi.

Seni zenginleçtiren (Allah) Sendenyüz çevirir miEyAhmed! (el-Meydânî, 1986, s. 132)

Hz. Muhammed'e peygamberlik verilmeden önce Allah Teâlâ onu ^ çekilde muhafaza etmiçti. Birincisi yetimken amcasinin evinde güvenli bir çekilde yetiçmesi, ikincisi yaçadigi toplum içindeki hidayet arayiçinin kendisine peygamberlik yoluyla verilmesiydi (es-Sâbûnî, 1981, s. 573; et-Taberî, 2001, ss. 489-490; ibn Kesîr, 1997, s. 427). Önceki iki ayette bu hakikat ifade

edilmiçti. Bu ayette ise bu nimetlerden ^üncüsü zikredilmektedir. Ayette geçen ^jlb kelimesi fakir, ihtiyaç sahibi anlamina gelmektedir (ibn Manzûr, t.y., s. 11/488). Fakir bir ailede büyüyen Hz. Peygamber'i, Allah Teâlâ önce amcasiyla Çam bölgesine yaptigi ticaretlerle varlikli hale getirmiçti. Daha sonra e§i Hz. Hatice'nin bütün variyetini ona hibe etmesiyle daha rahat bir yaçam elde etmiçti. islâmiyet'in geliçinden sonra da fetihlerden elde edilen ganimetlerle birçok dünya nimetine mazhar kilinmiçti. Fakat O, kendi istegiyle bir zühd hayati ya§ami§ ve ihtiyaç fazlasi her §eyi yoksullara tasadduk etmiçtir (Bursevî, t.y., s. 458; el-Mahallî & es-Suyûtî, t.y., s. 597; el-Meydânî, 2000, s. 569; er-Râzî, 1981, ss. 218-219; ibn §ûr, 1984, s. 400).

Önceki beyitlerde oldugu gibi bu beyitlerde ayetin içerdigi manada bir açiklama bulunmaktadir. Çocuklugundan bu yana yoksulluk içerisinde yaçayan Hz. Peygamber'in zamanla daha variyetli hale geldigi ifade edilmiçtir. Meydânî beyitlerinde, tefsir kitaplarindan farkli bir yorumda bulunarak Hz. Peygamber'in çocuklugundaki maddi sikintilardan kurtuldugu zaman manevi bir arayiça baçladigini belirtmiçtir. Bu arayiçin sonunda da kendisine peygamberligin gönderildigini ifade etmiçtir (el-Meydânî, 1986, s. 132).

Artik sen de yetimi horlama ve bir §ey isteyeni bo§ çevirme, azarlama (ed-Duhâ: 93/9-10).

о

Allah kimi yetimliginden dolayi barindirirsa, yetime hor davranmasin.

Daha önce yoksunlugu annesinden idi. Ondan hüznün tadini ôgrenmiç oldu.

Allah lütfundan zengin kildigi kimse, fakiri bo§ çevirip azarlamasin.

Fakirken tattigi (sikintilar) onu güzel bir iyilik yapmaya teçvik eder. iyilige gayretli hale getirir.

Cömertlikle âlemlerin Rabbine §ükreder.

O halde yetimi hor görme! isteyeni (dilenciyi) bo§ çevirme ve Allah için kalplerin §ükrünü eda et.

Muhakkak ki; biz seni seçtikEy Ahmed! (el-Meydânî, 1986, ss. 132-133)

Yukarida geçen ayetlerde Allah Teâlâ Peygamberine bahçettigi nimetleri saymi§ ve onu yüz üstü birakmayacagini ve bundan sonraki hayatinin öncesinden daha iyi olacagini vadetmiçti. Duhâ sûresinin son ^ ayetinde ise bu nimetlere karçilik Hz. Peygamber'e bazi sorumluluklar yüklenmektedir (el-Meydânî, 2000, s. 570). Meydânî'nin birlikte degerlendirdigi 9 ve 10. ayetlerde Hz. Peygamber'den yetimlere ve ihtiyaç sahiplerine kar§i muamelesi konusunda bir ögüt bulunmaktadir. Yetimleri k^ümsemeyip ihtiyaç sahiplerini azarlamamasi söylenmektedir. Müfessirler bu ayetin tefsirinde önceki ayetlere atifta bulunarak "Mademki sen yetimken Rabbin seni barindirdi, o halde sen de yetimlere sahip çik ve onlari gözet. Mademki sen ihtiyaç sahibiyken Rabbin seni zengin kildi, o halde sen de ihtiyaç sahiplerine yüz çevirip azarlama" çeklinde tercüme etmektedir (Bursevî, t.y., ss. 458-459; el-Ferrâ, 1983, ss. 274-275; es-Sâbûnî, 1981, s. 573; et-Taberî, 2001, s. 490; ibn §ûr, 1984, ss. 401-403).

Hz. Peygamber'e verilen nimetler sonrasinda ona verilen talimatlar siralanmiçti. Meydânî de bu konuda nazmettigi beyitler bu hakikatlere deginmiçtir. Hz. Muhammed hem yetimligi hem de fakirligi yaçayan birisi olarak yetim ve fakirlere çok daha iyi anlayabilecegini ifade etmiçtir. Meydânî Hz. Peygamber'in geçmiçte yaçadigi sikintilarin, verilen bu emirleri yerine getirme konusunda ona teçvik olacagini dü§ünmektedir (el-Meydânî, 1986, ss. 132-133).

¿¿ai Uaîj

Rabbinin bahçettigi nimetleri durmadan anlat (ed-Duhâ: 93/11).

J^jâlj IJjjî ^il^***

^.ll ^aüjj ¿jjixîl JÜ

ja 4:3 l^J

jI^Jl jjjl^a (jLiJa AJ Upl^ ^^ll jl ¿jaj*iJ jjjllj IÄIJJ l^ '"'ij^* * AJ J^JJJ j&ll JIJJI ■^hnl U^ l^i* ftl AJ

je, AXJJJ

Jjjij ^^ lgj Uli— ¿IAUII fjlC- fjl*ll ^l^lj

jjVi (Jj^Jii f^ii ^ ¿UJÜVI I^J ljjüi f jl^

J^iil l^jij Ai^ljä ¿l^jll ^IJJ (j^J

AJ ijpc- ^JJ (jli ¿IjaJ] All ^ Ä^0 l^j Jjj*Jall ^SJJJ ^lllji

¿jjläJl ''"'J^- (^Ijj ^Üj ¿l^jll J

¿iuail ^ilflll ^ill

^ < o --

[^¡jlsj^Jl] JA— lj ^ OjjJ

tlim, atamizin yüceldigi, övündügü §eref ve yüce bir fazilettir. Allah onu akillarin ölgüsüne göre taksim etmi§ ve gaybi bazi kullarina tahsis etmi§tir. Yolu sapkin ve baki§i algak olan bir cahilin insanlar iginde bir kiymeti var midir? Eger vadiler dolusu dünyadaki harika incilere sahip olsa da... Ay gibi güzel olsa da... ilim vesilesiyle varligimizi ve görünenlerin ardindaki sirlari biliyoruz. ilimle fezäyi a§iyor ve yolcularimizi aya ta§iyoruz. ilimle islam'imizi ve igindeki kaderin mucizelerini destekliyoruz. Ve igindeki insani mutluluga ula§tiracak §eyleri ilimle Kur 'än'imizi, iginde dü§ünen kimse igin hidayet olan bir kitap olarak taniriz. Ve onu bize getireni, verdigi haberde güvenilir bir elgi olarak taniriz. Onunla bize Kur 'än mucizeleri görünür, onlari ayetleri ve sureleriyle görürüz. Onunla Allah bize, takip edip zafere ula§acagimiz bir yol gizdi. Ve büyücü kadinlarin §errinden uzakla§mamiz igin ilimlerin en yücesi ögüt almasi igin Allah 'in bize bah§ettigi göklerin ilmidir.

Peygamberlerin, (son) mührün miskinin (Hz. Muhammed'in), en sadik elçilerin getirdigi

ilimlerdir.

Kime göklerin hidayet nimeti bahçedilmiçse görevi onu insanlara ulaçtirmaktir.

Zalimleri, karçiliklarini görmek için yürütüldügünde, mazeret getirecegi bir özür

bulamayacaktir.

Zikirden (Kur 'ân'dan) ögüt alan faydalanir.

Sana gelen göklerin vahiy nimetini anlat ve gaybin haberini teblig et.

Senpaksin, sevgilisin... §an ve çerefn zirvesinde... Ey Ahmed! (el-Meydânî, 1986, ss. 133-134)

Sûrenin son ayetinde ise öncesinde zikredilen bütün bu nimetlere kar§i §ükredip diger insanlara bu nimetlerin anlatilmasi ögütlenmektedir. Bu nimetler Hz. Peygamber'e peygamberlik gelmeden önce verilmi§ olan ve bundan sonraki yaçaminda verilmesi vadedilen ikramlardir. Hz. Peygamber'den bu nimetlere §ükredip teblig yoluyla digerlerine anlatilmasi istenmektedir. Her nimetin §ükrü kendi cinsindendir. Bu nedenle yetimken onu koruyan Rabbi için yetimleri gözetmesi; kendisine zenginlik bah§eden Rabbi için ihtiyaç sahiplerini azarlamamasi, hidayet nimeti için de inanlari hidayete davet etmesi bu nimetlerin §ükrüdür. (el-Beydâvî, t.y., s. 320; el-Meydânî, 2000, ss. 573-576; er-Râzî, 1981, s. 221; ibn Kesîr, 1997, ss. 427-428). Bu sûrede geçen hitaplarin dogrudan Hz. Peygamber'e özel oldugunu dü§ünen, bir de bütün ümmetine §âmil oldugunu dü§ünen müfessirler bulunmaktadir (ibn §ûr, 1984, ss. 404-405).

Hatirlatilan nimetlerin ardindan verilen üçüncü emirde Hz. Peygamber'in kendisine verilen ikramlari hatirlamasi ve insanlara hatirlatmasi önerilmi§ti. Meydânî bu ayetle ilgili, diger beyitlere göre daha fazla beyit nazmetmiç ve Hz. Peygamber'in hatirlatmasi gereken §eyin ilim oldugu gerçegi üzerinde durmuçtur. Her nimetin §ükrünün kendi cinsinden olmasi hasebiyle kendisine ilim verilen kimsenin de bu ilmi insanlara ulaçtirmasi gerektigini söylemi§tir. Ayrica Meydânî, Allah Rasülüne verilen ve onun insanlara ulaçtirdigi ilim sayesinde elde ettigimiz güzellikleri de siralamaktadir. Eçyanin hakikatini ögrenmek ve uzaya ulaçmak gibi birçok nimete ilim sayesinde ulaçtigimizi ve ilmin vadiler dolusu inciden bile daha degerli oldugunu vurgulamaktadir. Meydânî'ye göre ulaçilmasi gereken en yüce ilim Hz. Peygamber'e ögretilen ve Allah'in insanlara aktarilmasini emrettigi ilimdir. Bu ilim göklerden gelen gayb ilmidir. Bu ilim sayesinde ahirette hiç kimse hakikatlerden haberi olmadigina dair bir mazeret öne süremeyecektir (el-Meydânî, 1986, ss. 133-134).

Sonuç

Abdurrahmân b. Hasan el-Meydânî'nin "er-Rasûlu'l-azm fî sûreti'd-duhâ" isimli §iiri Duhâ suresinin nazim çeklinde tefsiri olmasi baglaminda farkli bir yorumdur. Kendisi de bir müfessir olan ve bir de tefsir kitabi bulunan Meydânî, bu çiiriyle tefsir ilmine farkli bir boyut kazandirmiçtir. Çâir bu çiirinde ayetleri sirasiyla yazarak ardindan konuyla ilgili beyitler nazmetmiçtir. Beyitler Duhâ suresinin farkli müfessirler tarafindan yapilan tefsirleri baglaminda degerlendirildiginde, içerik açisindan digerleriyle benzerlik göstermektedir. Nesir çeklinde yazilan tefsirlerde, ayette geçen kelimelerin sözlük ve istilah anlamlari, sebeb-i nuzülleri, konuyla ilgili hadisler gibi birçok ayrintiya yer verilmektedir. Fakat çiir formunda olan bu tefsirde, az sözcükle en belig mananin

verilmesi gerektiginden bu ayrintilara yer verilmemi§tir. Bunun yerine ayetlerde geçen ifadelerin tasvir edilmesi ve açik bir §ekilde okuyucuya sunulmasi tercih edilmi§tir. Bazi ayetlerde geçen ve mufessirlerin farkli goru§ bildirdigi konularda Meydânî, bu gôruçlerden birini tercih ederek

beyitlerine aktardigi gôrulmektedir. Ornegin, ilk ayette geçen kelimesiyle ilgili gunun

belirli bir bôlumu mu yoksa tamami mi §eklinde bir gôru§ ayriligi bulunurken Meydânî tercihini gunun belli bir bolumu olarak ifade etmi§ ve beyitlerinde ku§luk vaktini tasvir etmi§tir. Beyitlerin birçogu tefsirlerde geçen ifadelerle ôrtuçurken birkaç ayette farkli yorumlara yer verilmi§tir. Sûrenin son ayetiyle ilgili yazdigi beyitlerde Meydânî, Hz. Peygamber nezdinde insanlara verilen en buyuk nimetin ilim oldugunu ifade etmi§ ve ilmin insanliga sagladigi birçok faydadan bahsetmi§tir. §iirin dogasi geregi benzetmeler, tasvirler ve metaforlar daha fazla kullanilmi§tir. Çairin §iiri kaleme almaktaki asil amaci baçliktan da anlaçilacagi uzere bu sûre uzerinden Hz. Peygamber'le ilgili vasiflari on plana çikarmaktadir. ilgili çiirde §airin uzerinde durdugu asil konu, surenin uçuncu ayetinde geçen "Rabbin seni terk etmedi ve senden yuz çevirmedi" ifadesine dikkat çekmektir. Bu nedenle her bir ayetle ilgili yazdigi beyitlerin sonunda bu hakikati tekrar etmektedir. Bunu ifade ederken de Hz. Peygamber'in gunahsiz ve Hak katinda ôzel bir yeri oldugunu farkli ifadelerle dile getirmektedir.

Extented Abstract

This study aims to make a comparative evaluation of the interpretations of Surah Duha and the expressions in the poem "al-rasulu al-azim fî surat al-duha" by Abd al-Rahman Habanneke about Surah Duha. Consisting of 11 verses, Surah Duha was revealed in Mecca and ranks 93rd in the Qur'an. It takes its name from the word "Duha" in the first verse. This surah was revealed after the polytheists said, "His Lord has forgotten Muhammad and turned away from him" as a result of the absence of revelation for a while. Abdurrahman Habenneke is a versatile scholar who has come to the fore in recent Arabic Literature. He became famous especially with his works on Islamic sciences. al-Maydani, who was brought up in a family dealing with science, produced works in fields such as Islamic creed, Qur'anic sciences, and interpretation. His poem "er-rasûlu'l-azîm fî sûreti'd-Duha", contained in his work Dîvânu Akbâs fî minhâci'd-da'veti which included poems promoting the preaching of Islam and praising The Prophet Muhammed, differs from others in terms of its subject. In this poem, he interpreted the Surah Duha in verse form. He completed his poem by writing couplets in different numbers for each verse. Al-Maydani, who also wrote an interpretation book, used expressions in his couplets that coincided with the interpretation of Surah Duha. While explaining some words in the verse, sometimes he touched on the esoteric aspect of meaning in the verse. In this study, the interpretations of the Surah Duha made by scholars considered to be authority in this field were compiled and compared with the couplets of al-Maydani. The aspects that overlapped or diverged were indicated, and the poet's view on the issues on which the interpreters are in disagreement was expressed in the context of couplets. In the introduction, information about the life of the author and the Surah Duha was given. In the main part, after the translation of the poems, a comparison was made in the context of interpretation. In the conclusion part, an attempt was made to reveal the differences between the couplets written by the author in terms of prose interpretation. The views on the verses of the authoritative scholars in the field of tafsir such as Tabari, Baydàwî, al-Ràzî, Ibn Kathïr, Ibn Àshur, Suyutï, Bursawï, and Abdurrahman Habanneke have been analyzed and brought together. Then, al-Maydànî's couplets related to the verses are analyzed and their similarities and differences with the views stated in the

tafsirs are discussed. Information about the dictionary and literal meanings of the words in the verse is given. When the couplets are evaluated in the context of the commentaries of Surah Duha by different commentators, they are similar to the others in terms of content. Tafsirs written in prose include many details such as the lexical and literal meanings of the words in the verse, the reasons for their occurrence, and the hadiths related to the subject. However, in this commentary, which is in the form of a poem, these details are not included since it is necessary to give the most eloquent meaning with the fewest words. Instead, it is preferred to describe the expressions in the verses and present them clearly to the reader. It is seen that Meydani preferred one of these views on the issues mentioned in some verses and on which the commentators expressed different opinions and transferred them to his couplets. For example, while there was a difference of opinion as to whether the word duha in the first verse refers to a certain part of the day or the whole day, al-Maydani expressed his preference for a certain part of the day and described the time of mid-morning in his couplets. While most of the couplets coincide with the statements in the commentaries, a few verses have different interpretations. In the couplets he wrote about the last verse of the surah, al-Maydani expressed that the greatest blessing given to humanity by the Prophet was knowledge and mentioned the many benefits of knowledge for humanity. Due to the nature of poetry, similes, descriptions, and metaphors are used more. As the title suggests, the poet's main purpose in writing the poem is to emphasize the qualities of the Prophet through this sura. The main issue that the poet emphasizes in the related poem is to draw attention to the statement "Your Lord has not abandoned you nor turned away from you" in the third verse of the surah.

Kaynak^a

Ayhan, B. (2016). Duha Suresine Dair Sebeb-i Nuzullerin Tahlili. Firat Universitesi ilahiyat Fakultesi Dergisi, 21(1).

Beydavi, N. §. (t.y.). Tefsiru 'l-Beydavi Envaru 't-tenzil ve Esraru 't-te 'vil (C. 5). Dam ihyai't-turasi'l-arabi.

Buhari, M. i. (2002). Sahihu Buhari. Daru ibni Kesir.

Bursevi, i. H. (t.y.). Tefsiru Ruhu 'l-Beyan (C. 10). Daru ihyai't-turasi'l-arabi.

Cerrah, 'A. R. (2001). Abdurrahman Habenneke el-Meydani el-Alim el-Mufekkir el-Mufessir. Daru'l-Kalem.

£ali§kan, N. (2013). Abdurrahman Habenneke el-Meydani ve Tefsiri [Doktora Tezi]. Ankara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Temel islam Bilimleri (Tefsir) Anabilim Dali.

Ferra, Y. Z. (1983). Meani 'l-Kur'an (C. 3). 'Alemu'l-kutub.

I§ik, E. (1994). Duha Suresi. TDVislam Ansiklopedisi (C. 9). TDV islam Ara§tirmalari Merkezi. ibn A§ur, M. T. (1984). Tefsiru 't-tahrir ve 't-tenvir (C. 30). Daru'l-Tunusiyye li'n-ne§r. ibn Hi§am, C. A. (1990). Es-Siretu 'n-Nebeviyye li ibni Hi§am. Daru'l-kitabi'l-'arabi. ibn ishak, M. (2004). Es-Siretu 'n-Nebeviyye (C. 1). Daru'l-kutubi'l-'ilmiyye. ibn Kesir, i. O. (1997). Tefsiru 'l-Kur'an 'il-azim (C. 8). Daru Taybe.

ibn Manzür, C. (t.y.). Lisänü'l-Arab. Darü sadr.

Ici, M. A. (2004). Cämiu 'l-beyän fi tefsiri 'l-Kur'än (C. 4). Daru'l-kutubi'l-'ilmiyye. Kur 'än-i Kerim

Mahalli, C. A. & Suyüti, C. A. (t.y.). Tefsiru 'l-Celäleyn. Daru ibni Kesir.

Meczüb, M. (1992). 'Ulemäu veMüfekkirun Ariftuhum. Daru'§-§evvaf.

Meydani, A. H. (1986). Divänu Akbäsin fi minhäci 'd-da 'veti ve tevcihi 'd-duät. Daru'l-Kalem.

Meydani, A. H. (1997). Hasan Habenneke el-Meydani. TDV isläm Ansiklopedisi (C. 16). TDV islam Ara§tirmalari Merkezi.

Meydani, A. H. (2000). Meäricu 't-tefekkur ve Dekäiku 't-tedebbur (C. 1). Daru'l-Kalem.

Mukatil, i. S. (2002). Tefsiru Mukätil b. Süleyman (C. 4). Müessesetu't-tarihu'l-arabi.

Müslim, H. M. (2006). Sahih-i Müslim. Darü Taybe.

Razi, F. M. (1981). Mefätihu 'l-gayb (C. 31). Daru'l-Fikr.

Sa'lebi, A. i. (2015). El-Kef ve 'l-beyän an tefsiri 'l-Kur 'än (C. 29). Daru't-tefsir.

Sabüni, M. A. (1981). Safvetu 't-tefäsir (C. 3). Daru'l-Kur'ani'l-Kerim.

Taberi, E. C. (2001). Tefsiru 't-Taberi Cämi'u 'l-beyän 'an te 'vili 'l-Kur 'än (C. 24). Daru hicr.

Taberi, E. C. (t.y.). Tärihu 't-Taberi, Tärihu 'r-rusul ve 'l-muluk (C. 2). Daru-mearif.

Zeccac, E. i. (1988). Meäni 'l-Kur 'än ve i 'räbuhu (C. 5). Alemu'l-kutub.

Ethical Statement/Etik Beyan: Bu fali^manin hazirlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyuldugu ve yararlanilan tüm fali^malarin kaynakfada belirtildigi beyan olunur. / It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited.

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

£ati$ma beyani/Declaration of Conflict: Qali^mada ki§i ya da kurumlar arasi fikar fati^masinin olmadigi beyan olunur. / It is declared that there is no conflict of interest between individuals or institutions in the study.

Telif Hakki&Lisans/Copyright&License: Yazarlar dergide yayinlanan fali^malannin telif hakkina sahiptirler ve fali^malari CC BY-NC 4.0 lisansi altinda yayimlanmaktadir. / Authors publishing with the journal retain the copyright to their work licensed under the CC BY-NC 4.0

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.