Научная статья на тему 'Hicr 9. Ayet Bağlamında Kur’an’ın Korunması'

Hicr 9. Ayet Bağlamında Kur’an’ın Korunması Текст научной статьи по специальности «Философия, этика, религиоведение»

CC BY
31
6
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Zikr / Kur’an / İlahî / Korunmuşluk / Vahiy / Ebedî / Dhikr / Qur’an / Divine / Protected / Revelation / Eternal

Аннотация научной статьи по философии, этике, религиоведению, автор научной работы —

Kur’an-ı Kerim’in kıyamete kadar Allah tarafından korunacağı kanaati Müslüman toplumlar nezdinde hiç tartışmasız kabul edilegelen bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu korunmuşluk ifadesiyle Kur’an vahyinin Hz. Peygamber’e salimen ulaşmasını ve nüzûlünden itibaren aslını muhafaza ederek günümüze kadar intikal etmiş olmasını kastediyoruz. Kur’an diğer ilahî kitapların uğramış olduğu tahrif ve tebdile maruz kalmamıştır. Kur’an’ın hiçbir ayeti ve kelimesi herhangi bir değişikliğe uğramadan vahyedildiği orjinal şekliyle günümüze kadar gelmiştir. Kur’an’ı Kerim’in bağlılarının bu özgüveninin dayanağı, sadece Kur’an’ı Kerim’in kendi bünyesinde barındırdığı ilahî mesajın onun korunacağını ifade eden pasajları değildir. Bu konuda Kur’an’ın oluşum ve yazılım süreciyle ilgili tarih de bizlere onun aslında nasıl bir ihtimam öznesi olduğunu anlatmaktadır. Hz. Peygamber’in yaptığı kültür devrimi, onun okuma ve yazmaya verdiği değer, bu çağrının Medine’de karşılık bularak okuma yazma oranının kısa zamanda artması, artık ezbere dayalı bir kültürden, bir medeniyet olmanın gereği olanbilim ve bilgi birikiminin ve bu bilginin gelecek nesillere sağlam olarak aktarılmasının yegane unsuru sayılanyazılı bir kültüre geçişin sağlanması, özelde ise kutsal metinlerin yazımında ta ilk baştan beri bir gereksinim olan yazı ve yazı edevatının gelişimi ve bunların bir şekilde temin edilmesi, Kur’an’ın bu kültürel geçişe sağladığı katkı dikkatle incelendiğinde, bunu nasıl bir mucize ve aslında ‘İlahî bir yardım’ olduğu anlaşılır. Gerek Hz. Peygamber gerekse ondan sonra sahabe tarafından gerekli tedbirler alınmış ve onlardan bize asla “Bu Kur’an’ı koruyacak olan Allah’tır. Bizim herhangi bir çaba içinde olmamız gerekmez” şeklinde bir ibare rivayet edilmemiştir.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Protecting the Quran in the Context of Hicr 9

The belief that the Qur’an will be protected by Allah until the doomsday can be found as an indisputable acknowledged fact among Muslim communities. With the statement “Protected,” it is implied that the Qur’anic revelation has safely reached the Prophet and is inherited until today by preserving its original state starting from its descent. The Qur’an did not undergo any distortion and alteration unlike other divine books. Qur’an has made it until today in its original form as in the revelations without any changes in its verses or words. The assurance that the faithful have, is not only based on the excerpts within the Qur’an about the protection of the divine message. Hereof, on the creation and inscription process of the Qur’an, the history itself tells us how elaborated the Qur’an is. The cultural revolution realized by the Prophet, how he values to read and write, the increase of literacy ratio in Medina in a short span of time because the Prophet’s call about literacy was answered, the transition from a memorization-based culture to a written culture which is important to become a civilization with science and knowledge that can be passed down properly to the next generation, the development of the script and its tools which are necessary since the beginning of time for the writing of the divine texts and the providing of these tools, when all the contribution of the Qur’an to this cultural change is examined, it is clear that this is a miracle and actually a ‘divine help’. The necessary measures were taken every time by both the Prophet (p.b.u.h.) and his companions and there was no sign of a narration that said “It is Allah that will protect this book. We do not need to claim to be the protector.”

Текст научной работы на тему «Hicr 9. Ayet Bağlamında Kur’an’ın Korunması»

The Journal of Academic Social Science Studies Yil: 16 - Sayi: 94 , s. 159-172, Bahar 2023

Hicr 9. Ayet Baglaminda Kur'an'in Korunmasi*

Dr. Ali Kagikirik ORCID ID: https://orcid.org/0000-0002-5689-0474 Diyanet igleri Bagkanligi, Ankara - TÜRKiYE

Makale Gegmigi

Gelig: 18.10.2022 Kabul: 17.03.2023 On-line Yayin: 30.03.2023

Anahtar Kelimeler

Zikr Kur'an ilahi

Korunmugluk Vahiy Ebedi

Aragtirma Makalesi

* Bu makale, intihal.net tarafindan taranmigtir. Bu makale, Creative Commons lisansi altindadir. Bu makale igin etik kurul onayi gerekmemektedir.

DOI:

http://dx.doi.org/10.29228/JASSS.65798

Oz

Kur'an-i Kerim'in kiyamete kadar Allah tarafindan korunacagi kanaati Müslüman toplumlar nezdinde hig tartigmasiz kabul edilegelen bir olgu olarak kargimiza gikmaktadir. Bu korunmugluk ifadesiyle Kur'an vahyinin Hz. Peygamber'e salimen ulagmasini ve nüzulünden itibaren aslini muhafaza ederek günümüze kadar intikal etmig olmasini kastediyoruz. Kur'an diger ilahi kitaplarin ugramig oldugu tahrif ve tebdile maruz kalmamigtir. Kur'an'in higbir ayeti ve kelimesi herhangi bir degigiklige ugramadan vahyedildigi orjinal gekliyle günümüze kadar gelmigtir. Kur'an'i Kerim'in baglilarinin bu özgüveninin dayanagi, sadece Kur'an'i Kerim'in kendi bünyesinde barindirdigi ilahi mesajin onun korunacagini ifade eden pasajlari degildir. Bu konuda Kur'an'in olugum ve yazilim süreciyle ilgili tarih de bizlere onun aslinda nasil bir ihtimam öznesi oldugunu anlatmaktadir. Hz. Peygamber'in yaptigi kültür devrimi, onun okuma ve yazmaya verdigi deger, bu gagrinin Medine'de kargilik bularak okuma yazma oraninin kisa zamanda artmasi, artik ezbere dayali bir kültürden, bir medeniyet olmanin geregi olan- bilim ve bilgi birikiminin ve bu bilginin gelecek nesillere saglam olarak aktarilmasinin yegane unsuru sayilan- yazili bir kültüre gegigin saglanmasi, özelde ise kutsal metinlerin yaziminda ta ilk bagtan beri bir gereksinim olan yazi ve yazi edevatinin geligimi ve bunlarin bir gekilde temin edilmesi, Kur'an'in bu kültürel gegige sagladigi katki dikkatle incelendiginde, bunu nasil bir mucize ve aslinda 'ilahi bir yardim' oldugu anlagilir. Gerek Hz. Peygamber gerekse ondan sonra sahabe tarafindan gerekli tedbirler alinmig ve onlardan bize asla "Bu Kur'an'i koruyacak olan Allah'tir. Bizim herhangi bir gaba iginde olmamiz gerekmez" geklinde bir ibare rivayet edilmemigtir.

Atif Bilgisi / Reference Information

Kagikirik, A. (2023). Hicr 9. Ayet Baglaminda Kur'an'in Korunmasi. Jass Studies-The Journal of Academic Social Science Studies, 16(94), 159-172.

The Journal of Academic Social Science Studies Year: 16 - Number: 94 , p. 159-172, Spring 2023

Protecting the Quran in the Context of Hicr 9*

Dr. Ali Kagikirik Precidency of Religious Affairs, Ankara - TURKEY

Artcile Histo

ry

Submitted: 18.10.2022 Accepted: 17.03.2023 Published Online: 30.03.2023

Keywords

Dhikr Qur'an Divine Protected Revelation Eternal

Research Article

* This article was checked by Intihal.net. This article is under the Creative Commons license. Ethics committee approval is not required for this article.

Abstract

The belief that the Qur'an will be protected by Allah until the doomsday can be found as an indisputable acknowledged fact among Muslim communities. With the statement "Protected," it is implied that the Qur'anic revelation has safely reached the Prophet and is inherited until today by preserving its original state starting from its descent. The Qur'an did not undergo any distortion and alteration unlike other divine books. Qur'an has made it until today in its original form as in the revelations without any changes in its verses or words. The assurance that the faithful have, is not only based on the excerpts within the Qur'an about the protection of the divine message. Hereof, on the creation and inscription process of the Qur'an, the history itself tells us how elaborated the Qur'an is.

The cultural revolution realized by the Prophet, how he values to read and write, the increase of literacy ratio in Medina in a short span of time because the Prophet's call about literacy was answered, the transition from a memorization-based culture to a written culture which is important to become a civilization with science and knowledge that can be passed down properly to the next generation, the development of the script and its tools which are necessary since the beginning of time for the writing of the divine texts and the providing of these tools, when all the contribution of the Qur'an to this cultural change is examined, it is clear that this is a miracle and actually a 'divine help'. The necessary measures were taken every time by both the Prophet (p.b.u.h.) and his companions and there was no sign of a narration that said "It is Allah that will protect this book. We do not need to claim to be the protector."

DOI:

http://dx.doi.org/10.29228/JASSS.65798

Ali Ka§ikirik

GÍRͧ

Kur'an'in ilahî koruma altinda oldugunu ifade eden Hicr 9. ayetin Kur'an'in korunmasiyla ilgili olarak ne anlama geldigi ve hükme medar olan ¿jkáLí] 4J djj j&Jl üSjj új ayeti üzerinde gerek klasik tefsir gerekse modern tefsir edebiyati içinde oldukça söz söylenmig yorumlar yapilmigtir. Bu mesele özgün eserler içinde de tartigilmigtir. Kimi bu ayetle kastedilen korumanin vahiy süreci sonrasini da kapsayacak gekilde kiyamete kadar oldugunu söylerken kimi de korumanin olmadigini Hicr 9. ayet ve baglaminin, mügriklerin Hz. Peygamber'in cin-geytan gibi varliklarla temas kuran bir mecnun, Kur'an'in da ona cin ve geytanlar tarafindan indirilen bir söz oldugunu iddia etmelerine kargin vahiy süreci içinde Hz. Peygamber'in risaletini ve Kur'an'in ilahiligini inkâr edenlerin iddialarini çûrûtmeye yönelik bir cevap mahiyetinde oldugunu söylemiglerdir. Bizim çaligmamiz ise bu iki görügün yanina bir digerini eklemek degil, bakig açisini degigtirerek meseleye bakmak olacaktir.

Vahiy hem inerken hem de indikten sonra korunmugtur. Bu, Kur'an'da açik bir gekilde ifade edilmektedir: "O (Kur'an), §üphesiz degerli, gûçlû ve Ar§'in sahibi katinda itibarli, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdigi sözdür." (Tekvir, 81/19,20,21), ^jj ^i ¿¡Jj«^ "Sana okutacagiz ve sen de unutmayacaksin." (A'lâ, 87/6). 4jljlj 4üá. üjlb ¿) "§üphesiz onu toplamak ve okumak bize aittir." (Kiyâme, 75/17). Dolayisiyla vahiy sürecinin tamamlanmasindan sonra Kur'an'in korunmayacagi fikrine kâil olmanin ve bu koruma ifadesinin sadece mügriklerin bir vehmine cevap olarak nâzil oldugunu ifade etmenin konuyu daraltacagi Kur'an'in mana ve maksadina uygun olamayacagini dügünmekteyiz. Bu yüzden bu korumanin genig bir çerçeveyi kapsadigini Kur'an'in hem öncesi hem de sonrasi için geçerli oldugunu söylemek istiyoruz. Konuyu bu açidan ele alarak Hicr 9. ayet baglaminda meseleyi daraltarak inceleyecegiz.

1. Zikr Kelimesinin Kavramsal Çerçevesi

Konuya baglarken Hicr 9. ayette geçen ve tartigmalarin odaginda olan jM kelimesinin semantik olarak ne anlamlarda kullanildigina ve bu kelimeyle Kur'an'i Kerim'in kastedilip edilmedigine bir göz atmanin konuyu daha iyi anlamak açisindan gerekli oldugunu dügünüyoruz. Bu yüzden öncelikle bu kelimeye hem Kur'an'daki baglamlari çerçevesinde hem de tefsirlerde nasil yaklagildigina bir bakalim.

1.1. Zikr'in Kelime Anlami

jMl kelimesi mastar ve isim kalibinda pek çok anlama gelmektedir. Kullanildigi baglama göre manasi degigmekte ibarenin kullanildigi kontekse göre anlam çegitliligi ortaya çikmaktadir. Baglamlarini zikretmeksizin bu manalara deginecek olursak "Kur'an, kitap, vahiy, ögüt, hatirlatma, uyari, namaz, haber, kissa, beyan, açiklama, geref, göhret, tevhid, ilim, tesbih, tekbir, tilavet, kiraat, ezber, övgü, dil ile söyleme v.b." anlam çerçevesi içinde kullanildigini söyleyebiliriz (ibn Manzûr, ts: 3/1507-1508).

ibare isim olarak degil de fiil olarak kullanildiginda ise: itaat etmek, gelmek, vârid olmak, teklifte bulunmak, nutukta bulunmak, tedebbür etmek, hatira getirmek, ezberlemek, övmek, dikkat etmek, teyakkuzda bulunmak, dua etmek, kiraat etmek, okumak v.b. anlamlarda kullanilmaktadir (ibn Manzûr, ts: 3/1508-1509).

Bu yüzden Kur'an-i Kerim'de kelimenin degigik baglamlarda nasil kullanildigina bakmak bize kelimenin anlam çerçevesini sunmasi açisindan bir fikir verebilir.

1.2. Zikr Kelimesinin Kur'an'da Kullanim Çekilleri

Kelime Kur'an'i Kerimde farkli baglamlarda ve anlamlarda kullanilmigtir. Çimdi bu kullanim gekillerine bir göz atalim.

jS' malum mazi olarak, ibret almak, ögüt almak manalarina gelir (Zemahgerî, 1998: 6/264; Suyûtî, 1986: 575) ; ¿jS' tâ t>i 'OS^ 4i) !äS "Hayir! §üphesiz bu Kur'an bir ögüttür, artik kim dilerse ögüt alir." (Müddessir, 74/54-55) ül IjjSi lj!ü> jl Ijkâ I') ¿jálj "Onlar çirkin bir i§ yaptiklari ya da nefislerine zulmettiklerinde Allah'i zikrederler..." (Âli imrân, 3/135) ayetinde ise, 'dili veya kalbiyle bir kelam demek'

anlaminda kullanilmiçtir (Nesefî, 1998: 1/293). IjS ¿úl IjjSij cjUlUl iJLc j Ijiil i^^aîl V) "Ancak iman edip salih amel i§leyenler ve Allah'i çokça zikredenler müstesna..." (Çuarâ, 26/227) ayetinde 'tesbih etmek, itaat etmek' anlamindadir ibn Kesîr, 1999: 3/568; Kr§. Nesefî, 1998: 2/589).

j£i meçhul üzere mebni oldugu yerde ùjjklj. jfjja ¿i ùjàl cjjlj jOiSl i^js jsij li^L? Ijjû ¿j3jJÍ lili ¿S) "Muhkem bir sure indirildiginde ve içinde kital vârid oldugunda kalplerinde hastalik bulunanlarin sana baktiklarini görürsün..." (Muhammed, 47/20) ayetinde 'emretmek, talep etmek' anlaminda kullanilmiçtir (Taberî, 2001: 22/210; Kr§. Nesefî, 1998: 3/327; Suyûtî, 1986: 509).

ILS V) ¿il ùjjijj Vj "Allah'i az zikrederler" (Nisâ, 4/142) ayetinde namaz ((Zemahçerî, 1998: 1/567; Suyûtî, 1986: 501)' ¿j jSj ¿Jj! i. állmi d) ¿ilùvi j¿Jj. Vjl "insan bilmez mi ki, o hiçbir §ey degilken biz onu onu yarattik" (Meryem, 19/67) ayetinde 'tedebbür etmek, bilmek, ibret almak' (Taberî, 2001: 15/587; Kr§. Nesefî, 1998: 2/345), ijû ùÀjicljj V î£lj jU) &l jk. "Allah sizin onlara bunu söyleyeceginizi bilmektedir,

fakat onlarla gizlice bulu§mayin" (Bakara, 2/235) ayetinde 'içinden geçirmek, teklifte bulunmak' veya 'evlilik teklifi imasi' anlamindadir (ibn Kesîr, 1999: 1/429; Suyûtî, 1986: 38).

j£jj. muzari meçhul üzere mebni oldugu yere gelince, А^ь Л1 jûl .Si. jS U? Ijièt-J' Vj "Üzerine Allah'in adinin söylenmeyenleri yemeyin" (En'âm, 6/121) ayetinde 'anmak, söylemek ve hatira getirmek' (Mâtürîdî, 2004: 2/169)' I js ^l jûl jsjj. iiAi^j "Ve Allah'in adinin çokça zikredildigi mescitler..." (Hac, 22/40) ayetinde 'anmak, zikretmek' anlamindadir Hüvvârî, 1990: 3/120).

j£îi kelimenin emir üzere mebni oldugu yerlere gelince, US ¿il ijjiiti jjlil lili "Güvende oldugunuzda size ögrettigi §ekliyle Allah'i zikredin..." (Bakara, 2/239) ayetinde 'namaz kilma' (Nesefî, 1998: 1/201), ¿5^ IjjSil djçljû) ¿jj tj "Ey israilogullari Nimetimi zikredin..." (Bakara, 2/47) ayetinde 'hatirlamak' (Suyûtî, 1986: 509), ¡^ûjî ^fisSl ¿i J¿ilj "Kitapta Musa'yi zikret" (Meryem, 19/51) ayetinde 'okumak ve kiraat'(ibn Manzûr, ts: 3/1507), dij^SS Aè ljJ¿ilj »jL j^lSl lî IjJ- "Size verdigimizi kuvvetle alin ve içindekini zikredin..." (Bakara, 2/63) ayetinde 'ezber ve tedebbür (dügünme)' anlamlarindadir(Nesefî, 1998: 1/95). Aè U ijjiilj "Onda olani zikredin" (Bakara, 2/ 63) ayetinde ki IjJSil kelimesi ise 'Onda bulunani ders edin, ögrenin' anlamindadir (ibn Manzûr, ts: 3/1507).

j£i kelimesi mastar kalibi içinde: U® ci-? jsjji А^ь JjJl«- "Zikr aramizdan ona mi indirildi" (Sâd, 38/8) ayetinde 'Kur'an ve Vahiy', ía^^S J^i V) £ d) "O alemler için bir zikirdir" (Tekvir, 81/27) ayetinde 'ögüt, hatirlatma ve uyari', ùJjVl t> IjSi U^V ¿l JS "Eger yanimizda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydi" (Saffât, 37/168) ayetinde 'kitap', ¿JSj ¿¿S J^jS AJ) j "O hem sen hem de kavmin için bir zikirdir" ayetinde ise '§eref' anlaminda kullanilmaktadir (Zemahçerî, 1998: 1/314). ^l .Ai <J) lj*ûli AiAíJl ^.jjj. sjLa!) í^^jJ li) "Cuma günü namaz için nida edildiginde Allah'i zikretmek için ko§un..." (Cuma, 62/9) ayetinde 'namaz', Tj£iAl? ij&û ¿Ja "De ki size ondan zikir okuyacagim" (Kehf, 18/83) ayetinde 'haber ve kissa', î-fSui j£i V) ja ¿) "O alemler için bir zikirdir" (Yusuf, 12/104) ayetinde 'beyan ve açiklama', ùb jû¿¿j "Kim Rahman'in zikrinden yûzçevirirse..." (Zuhruf, 43/36)

ayetinde 'tevhid', cdj^S' V jM. ¿) jSjJl ¿JÂl ijki "Eger bilmiyorsaniz zikir ehline sorun" (Nahl, 16/43) ayetinde 'ilim', J£l Л1 J^iSj "Allah'in zikri en büyük olandir" (Ankebût, 29/45) ayetinde 'tesbih ve tekbir', .Si? t> ¿J$i jSjiï (jljjiSl Ujiû jïSj "And olsun ki Kuran'i, zikir için kolayla§tirdik; ögüt alan yok mudur?" (Kamer, 54/17) ayetinde 'tilavet ve kiraat' anlamlarindadir (Ömer, 2001: 192). Bunlara ilaveten, 'Bir §eyi ezberlemek, dili ile söylemek' (ibn Manzûr, ts: 3/1507), 'Dinin açiklamasi olan kitap, peygamberlere gelen tüm kitaplar, tesbih, namaz, dua ve sena anlamlarina da gelmektedir.' (Ferâhidî, 2003: 2/73). Görüldügü üzere Hicr 9'dan ba§ka ayetlerde de zikr kelimesi Kur'an anlaminda kullanilmiçtir.

íjSi kalibina gelince bu kalipta mana; 'ibret, ögüt' (Sâd, 38/43. Suyûtî, 1986: 457), 'hatirlatma' (Kaf, 50/8), 'hatirlama' (En'âm, 6/68; Suyûtî, 1986: 518), tesbih ve zikir (A'râf, 7/3. ibn Manzûr, ts: 3/1508), delil ve hüccet' (Müddessir, 74/31) anlamlarina gelmektedir (Ömer, 2001: 192).

Me§hur Arap dil âlimi Ebû Zekeriyya, Yahya bin Ziyad el-Ferra (144-207) zikrâ'nin, zikr manasina da gelecegini söyleyerek anlaminin "Unutma'nin" ziddi oldugunu ifade etmigtir (ibn

Ali Ka§ikirik

Manzür, ts: 3/1507). Kelime istif'al babinda hatirlamak ve unutmamak igin galigmak anlamlarina gelmektedir. Zikir kelimesinin anlaminin semantik olarak anlagilmasinda onun zitti olan mananin bilinmesinin büyük önemi bulunmaktadir. Ferra zikr ve zikra kelimelerinin müteradif olduklarini ve her ikisinin de "Unutma'in" zitti olduklarini söylemigtir. Bize göre de kelimenin orijinal anlami budur. Ancak bu demek degildir ki kelime farkli baglamlarda farkli anlamlar kazanmaz. "Hatirlamak, anmak, söylemek" anlamlari kelimenin temel ögesidir. Yukaridan agagiya tüm ayetlere baktigimizda bu mananin hemen her baglam igin uygun olabilecegini görmekteyiz. Burada en son örnek olarak verdigimiz En'am Suresi 121. ayete baktigimizda ^¡Ic. ¿LI jS^j ¿3 U. ijSij "Üzerine Allah'in adinin anilmadigi-hatirlanmadigi (hayvanlardan) yemeyin" görmekteyiz ki ibare, bu baglamda "Anmak-dil ile söylemek" anlaminda kullanilmigtir. Bunun yerine "Hatirlamak-zihninden gegirmek" ifadesi kullanildiginda mana Allah'in hatirlanmasi ve anilmasi gibi birbirini tamamlayici, anmak/söylemek eyleminin öncesinde bulunan ve ona temel tegkil eden bir anlami da iginde barindirmaktadir.

Yukaridaki örneklerde de görüleeegi üzere j ^ maddesi farkli baglamlar iginde farkli anlam kazanmakla beraber kelimenin anlam dairesinin temel unsurunu, söylemek, hatirlatmak, hatirlamak ve vahiy manalari olugturmaktadir. Kur'an dahil olmak üzere önceki kitaplar igin de jM ifadesinin kullanilmasi bizde bu kanaatin kuvvetlenmesine neden olmugtur. 1 ^ Q? j,3Öl tffiS ffij

"Zikirden sonra Zebur'da da yazdik ki, yeryüzüne Salih kullarim varis olur" (Enbiya, 21/105) ayetinde de görüldügü üzere Zebur'dan önce indirilen Tevrat da zikir olarak isimlendirilmigtir. Kur'an ve Tevrat'in ortak özelliklerinin ne oldugu sorusuna kisaca göyle cevap verilebilir; her ikisi de iginde birtakim ögütleri, emirleri ve yasaklari barindirmakta; Allah'tan insanlara gönderilmig olmalari itibariyla vahiy ürünü ve insanlar igin bir yol (din) ve ahlaki bir sistem olugturmaktadir. Bu nitelikleriyle her iki kitap da ögüt, hatirlatma ve vahiydir.

1.3. Tefsir Eserlerinde Hier Suresi 9. Ayet Baglaminda j&l Kelimesiyle ilgili Anlam ^ergevesi

Burada inceleme sadedinde oldugumuz Hier 9. ayetin, Hier Suresi igindeki baglamini anlamanin, siyak ve sibak degerlendirmesi yapmanin konuya bütüncül yaklagilmasi agisindan önemli oldugunu dügünüyoruz. Aksi taktirde kartezyen bir yaklagimla bir tek ayeti alip baglaminin ne ve nasil olduguna bakmaksizin degerlendirmek yaniltiei olabilir. Hier 9'la ilgili olarak tefsirlerdeki bilgileri aktarmadan önce onun kendi suresi igindeki anlam bütünlügüne bakmanin konuyu anlamak ve degerlendirmek agisindan faydali olaeagi kanaatindeyiz.

"Elif, Lam, Ra. Bunlar Kitab'in ve apagik olan Kur'an'in ayetleridir. Inkär edenler, ke§ke Müslüman olsaydik, diye arzu edeceklerdir. Birak onlari yesinler (igsinler), faydalansinlar; emelleri onlari oyalasin. Ileride (gergegi) bilecekler. Heläk ettigimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazisi (belli vakti) vardir. Higbir toplum ecelini öne alamaz ve erteleyemez. Dediler ki: "Ey kendisine Zikir (Kur'an) indirilen kimse! Sen kesinlikle deli olmalisin! Eger dogru söylüyorsan bize melekleri getirsene!" Biz, melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. §üphesiz o Zikr'i (Kur'an'i) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. Ey Muhammed! Andolsun, senden önceki topluluklara da peygamber gönderdik. Onlar kendilerine gelen her peygamberle alay ediyorlardi. Ayni §ekilde (onlarin tutumlarina uygun olarak) biz onu suglularin kalbine sokariz. Önceki milletlerin (heläkine dair Allah'in) kanunu gegmi§ iken onlar buna (Kur'an'a) inanmazlar." (Hier, 15/1-12).

Görüldügü üzere direkt olarak Kur'an'in korunmugluguyla ilgili medari ihtimam olan Hier 9. ayetin baglami kitap, Kur'an ve vahiy kavramlari üzerinde yogunlagmaktadir. Yukarida zikr kelimesinin anlamlarindan bahsettigimiz bölümde Hier 9'dan bagka ayetlerde de zikr kelimesinin Kur'an, ilahi kitap ve vahiy anlaminda kullanildigini görmügtük. Simdi bu ayet baglaminda zikr kelimesiyle ilgili olarak tefsirlerde neler söylenildigine biz göz atalim.

Mukatil (ö.150/767), Ferra (ö.207/822), Hüvvari (ö.300/912), Taberi (ö.310/922), Matüridi (ö.333/944), Sa'lebi (ö.427/1035), Maverdi (ö.450/1058), Sem'ani (ö.489/1095), Begavi (ö.516/1122), Zemahgeri (ö.538/1143), Tabresi (ö.548/1153), Fahru'r-Razi (ö.606/1209), Kurtubi (ö.671/1272), Beydavi (ö.685/1286), Nesefi

(ö.710/1310), Ebu Hayyan (ö.745/1344), ibni Kesir (ö.774/1372), Seâlibî (ö.875/1470), Suyûtî (ö.911/1505), Çevkânî (ö.1250/1834), Alûsî (ö.1270/1853), Merâgî (ö.1951), Ferid Vecdî (ö.1953), ibni Âgur (ö.1973), Çenkitî (ö.1973), Ebu Zehra (ö.1974), Derveze (ö.1983) gibi adi geçen müfessirlerin hepsi hicr 9. ayette geçen jSllIkelimesini Kur'an geklinde tefsir etmiglerdir (Mukâtil, 2003: 2/199; Ferrâ, 1983: 2/85; Hüvvárí, 1990: 2/342; Taberî, 2001: 14/18; Mátürídí, 2004: 3/41; Salebî; 2002: 5/331; Mâverdî; ts: 3/149; Sem'anî; 1997: 3/131; Begavî, 1988: 4/369; Zemahgerî, 1998: 3/399; Tabresî, ts: 6/84; Râzî, 1981: 16/164; Kurtubî, 2006: 12/180; Beydâvî, ts: 3/307; Nesefî, 1998: 2/184; Ebû Hayyân, 1993: 5/435; ibn Kesîr, 1999: 4/527; Seâlibî, 1997: 3/395; Suyûtî, 1986: 262; Çevkânî, ts: 3/168; Âlusî, ts: 14/12,16; Meragî, 1946: 14/9; Vecdî, 1986: 338; ibn Âgur, 1984: 14/20; Çenkitî, ts: 3/144; Ebû Zehrâ, 1987: 8/4071; Derveze; 2000: 4/37). Hicr 6. ayette geçen "Ve dediler ki, ey kendisine zikr indirilen sen kesinlikle delisin" ifadesi ve sonrasindaki baglam müfessirlerin kelimeyi bu gekilde tefsir etmelerinde etkili olmugtur. '^ünkü 9. ayetin, bu 6. ayete cevap olarak geldigi pek çok müfessir tarafindan ifade edilmigtir." (Seâlibî, 1997: 3/395; ibn Âgur, 1984: 14/20).

ùjMlJ 4J lijj jSjlI ¿L lij ayetini tefsir sadedinde müfessirlerinden rivayet edilen farkli bilgileri genel anlamda ifade etmek gerekirse özetle gunlar söylenebilir:

Ferrâ, Meâni'l-Kur'an isimli eserinde Hicr 9. ayeti tefsir ederken ùj^^lJ 4J lijj ibaresinde geçen zamirin Hz. Peygamber'e ait olmasinin caiz oldugunu söyleyerek bu durumda mananin gu gekilde olacagini ifade etmektedir; "§üphesiz ki Kur'an'i biz indirdik ve Muhammed'i koruyacak olan da biziz" (Ferrâ, 1983: 2/85), Sanaânî ise (ö.211/826) Hicr 9'u tefsir ederken "Allah Kur'an'a geytanin batil bir ilave yapmasindan veya ondan bir hakki iptal etmesinden onu korumugtur" demektedir (Sanaânî; 1989: 1/345). Taberî ise ayetle ilgili olarak ibni Necih'in Mücahid'den (ö.21/642) rivayet etmig oldugu bir tefsir notunda onun ójMlJ 4J lijj ibaresindeki ùj^il^kelimesi için "indena" demek suretiyle korumanin indi ilahide oldugunu ifade etmigtir. Suyutî (ö. 911/1505), tefsirinde ibni Ebi Çeybe (ö. 235/849), Taberî, ibni Münzir (ö. 318/930) ve ibni Ebî Hâtim'den onlar da Mücahid'den ayetin bu bölümüyle ilgili olarak yine ayni ifadeyi, "indena" ibaresini nakletmiglerdir. Buna ilaveten Suyutî, "Allah Kur'an'i indirmig sonra da korumugtur, geytan ona batil bir ilave yapamayacagi gibi ondan herhangi bir hakki da eksiltemez" demigtir (Suyutî, 2003: 8/594). Ayrica Suyutî, Ferrâ'nin, Hz. Peygamber'e ait olmasini dogal kargiladigi zamirle ilgili bilgiyi temriz tarikiyle 'kiyle' diyerek nakletmigtir (Taberî, 2001: 14/18). Sem'ânî, ójML 4J Ûj ibaresiyle ilgili olarak iki görüg bulundugunu, birinci görügün; "Biz Muhammed'i koruyoruz" anlaminda digerinin ise; "Biz Kur'an'i koruyoruz" anlaminda oldugunu ifade etmektedir (Sem'anî; 1997: 3/131).

Mâtrnîdî de 9. ayetle ilgili olarak öncelikle onun Kur'an'a delalet ettigini belirttikten sonra bazilari da göyle demigtir diyerek farkli bir yorum getirmektedir: "Biz Peygamberi ona indirdigimiz zikir ile korumaktayiz." Böylece buradaki muhafaza Maide Suresi 67. ayeti kerimede gelen "Allah seni insanlardan koruyacaktir" ifadesindeki koruma gekillerinden birine igaret etmig olmaktadir. Yine Mâturidî, ayette geçen jSjlI kelimesinin nübüvvete igaret edebileceginin ihtimal dâhilinde oldugunu söyleyerek bu durumda ayetin manasinin gu gekilde olacagini söylemigtir: "Nübüvveti biz indirdik ve onun elçisini koruyacak olan da biziz" (Matünd^ 2004: 3/41).

Yukarida her ne kadar Hicr 9. ayetle ilgili farkli birtakim görügler oldugunu ifade etmig olsak da bu görügler revaç bulmamig ya temriz tarikiyle rivayet edilmig ya da ikincil görügler olarak zikredilmiglerdir. Ayrica bu korumanin sünnetullaha, dünyevî ve insanî gerekliliklere, uygun birtakim vesilelerle oldugunu pek çok müfessir ifade etmigtir. Örnek olmasi itibariyla bu müfessirlerin bir kisminin görüglerini nakletmenin faydali olacagini dügünüyoruz.

Kugeyrî (ö. 465/1072) bu ayetin tefsiri sadedinde göyle demektedir: "Allah Teâla Tevrati indirdiginde onun korunmasini israilogullarina yükledi. Ancak onlar Tevrat'i hem tahrif ettiler hem de tebdil eylediler. Furkan'a gelince Allah onun koruyucusunun kendisi oldugunu haber verdi. Ancak onu korumasi kurrâlar iledir. Kârilerin kalbi Allah'in kitabinin korunma yeridir." (Kugeyrî, ts: 3/272). imam Gazzâlî (ö. 505/1111) de ayeti benzer bir gekilde anlamig zamirin döndügü yeri zikretmeksizin manayi bedihiyattan kabul ederek göyle demigtir: "Kalplerde ve Mushaflarda korunmasinin vesileleri ise; sürekli okunmasi, tedris edilmesi, edep ve gartlarinin yerine getirilmesi, onda bulunan batin amellere ve zahir edeplere riayet edilmesidir."

Ali Kaçikmk

(Gazzâlî, 1996: 175). ibni Atiyye el-Endelûsî (ö. 541/1147) de Kur'an'in korunmasinin insanlarin sadirlarinda, zihinlerinde ezberlenmesiyle oldugunu ifade etmiçtir (ibn Atiyye, 2001: 3/352). Fahreddin er-Râzî bu ayetteki koruma ile ilgili olarak §öyle demektedir: "Sahabe Kur'an'i Kerimi mushafta cem etmekle neden meçgul oldular? Oysaki Allah onu koruyacagini vadetmiçtir, mademki Allah'in böyle bir vaadi vardir o halde korkulacak bir §ey yoktur, diye sorulacak olursa, bunun cevabi §udur; Sahabenin Kur'an'i cemetmesi onun korunma vesilelerinden biridir. Allah Teâla onu korumayi vadedince bu i§ için sahabeyi hazirladi... Kur'an bu çekilde korunmuç olmayip kendisinde noksan veya ziyade gerçekleçseydi hüccet olmaktan çikardi." (Râzî, 1981: 16/164).

Ebu Hayyan el-Endelûsî Kur'an'in korunmuçlugu ile ilgili olarak §öyle demektedir: "Allah Teâla Kur'ani korumayi her vakitte ûzerine almiçtir. Kur'an'da ziyade veya noksan tahrif veya tebdil olmasi mûmkûn degildir...Hasan el-Basrî (ö. 110/728) "Kur'an'in korunmasi kiyamete kadar çeriatinin bâki kalmasiyladir" demiçtir (Ebû Hayyân, 1993: 5/435). Bu ayeti kerimeyi tefsir ederken Derveze "Bûyûk Rabbanî Mucize" baçligi adi altinda konuyu ele almi§ ve çunlari söylemi§tir: "Bu ayet Kafirlerle Hz. Peygamber arasinda hâsil olan mûnazaranin baglaminda vârid olmu§ ve Allah Teâla'nin Kur'an'i muhafaza etmesi hususunda bûyûk bir mucizenin de baçligi olmuçtur... Hz. Ebu Bekir ve Hz. Osman zamaninda Mushaf'in cemi ve tedviniyle ilgili rivayet edilenlerden bu cem ve tedvinlerin iki yeni cem ve tedvin oldugu anlaçilmamalidir. Bu cem ve tedvinler Hz. Peygamber zamaninda yapilan cem ve tedvinin aynisiydi. Hz. Ebu Bekir zamaninda yapilan §ey sadece, Hz. Peygamberin vefati neticesinde vahyin inkitaya ugramasi sebebiyle Mûslûmanlarin imami olan kiçinin yaninda bulunacak ve kaynak olacak bir nûshanin tahrir edilmesiydi. Hz. Osman ve onun zamanindaki büyük sahabilerin yaptigina gelince o da sadece Mûslûmanlar ihtilaf etmesin diye Mushaf'in Kureyç hattiyla yazilip çogaltilmasiydi. i§te bugün Mûslûmanlarin elinde mevcut olan Mushaf bu Mushaf'tir. Bunun hilafinda olarak söylenen her §ey yanliçtir. Hz. Osman Mushaf'ina muhalif bir Mushaf olsaydi zaman içinde mutlaka ortaya çikardi. Çûnkû Hz. Osman'in memurlarinin Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve kendi zamaninda islam olan tûm beldeleri tarayarak Hz. Osman Mushaf'ina muhalif diger Mushaflari yok etmeleri cografî ve sosyolojik olarak mûmkûn degildi. i§te bu Hz. Osman Mushaf'i, Hz. Peygamber zamaninda tertip edilen Mushaf'in aynisidir... buradaki Rabbanî mucizeyi görmek için bir insanin tarih boyunca Mûslûmanlarin arasinda cereyan eden hadiselere, mezhep, meçrep ve yönetimi ele geçirmek için yapilan savaçlara, açiri dûçmanliklara ve dahi islam'a dûçman olan dalalet ehlinin onu yikma çabasina bakmasi yeter. Matbuatin henûz olmadigi zamanlarda ve insanlarin kendi heva ve fikirlerini desteklemek için hadisler uydurduklari dönemlerde onlari Kur'an'la ilgili bir çeyler uydurmaktan alikoyan neydi?" (Derveze, 2000: 4/37,38,39).

Meragî tefsirinde bu korunmuçluktan bahsederken §öyle demektedir: "Her zaman ve çagda onu ezberleyecek, onu koruyacak, insanlari ona davet edecek ve onda bulunan hikmetleri, ibretleri anlatacak birileri mutlaka gelecektir." (Meragî, 1946: 14/9). Tahir b. §ur bu ayetteki koruma ile ilgili olarak çunlari söylemektedir: "Kur'an'in korunmasi hem onun tamamen yok olmaktan hem de ziyade ve noksandan korunmasini kapsar. Allah Teâla bu koruma için gereken sebep ve vesileleri Kur'an'i mûtevatir kilmakla mûyesser kilmiç böylelikle onu tagyir ve tebdilden korumuçtur. Hz. Peygamber'in hayatindan itibaren ûmmet onu ezberlemiç her §ehir ve ûlkede hafizlarin sayisi tevatûr derecesini ziyadesiyle açmiçtir." (ibn §ur, 1984: 14/21). Yine bu korumanin nasil olduguyla ilgili olarak Hattabî de (ö. 388/998) §öyle demektedir: "Kur'an bir Mushaf'ta toplanmamiçti çûnkû bazi hûkûmlerini ve tilavetini nesh edecek yeni vahiy olabilirdi. Ancak Hz. Peygamber'in vefatiyla birlikte nûzul sûreci inkitaya ugrayinca, Allah Teâla bu ûmmete Kur'an'in korunmasina dair olan vaadi geregince râçit halifelere bu cemi gerçekleçtirmelerini ilham etti. Hz. Ebû Bekir'in Hz. Ömer'le istiçaresi neticesinde bu cem ba§lami§ oldu." (Suyutî, 1996: 1/160).

Çii mûfessirlerinden olan Tabersî, Kur'an'in kiyamete kadar oldugu §ekil ûzere korunacagi manasini, "Kiyle" diyerek nakletmiç, ayrica bu ayetin Kur'an'in muhdes olduguna delil oldugunu söylemi§tir. "Çûnkû mûnezzel ve mahfuz olan muhdes olmak durumundadir" demiçtir (Tabersî, 1997: 6/84-85). Esasen Çia tefsir ekolûnûn Hicr 9. ayetle ilgili mûlahazalari ayri bir makale veya tez konusudur. Onlarin Kur'an'in korunmuçluguna olan yakla§imlarinin kendi hadis ve tefsir literatûrleri açisindan ele alinmasi gerekir.

Yukaridaki tefsir nakillerinden de anlaçilacagi üzere ayette geçen jSjll kelimesinin anlaminin Kur'an oldugu noktasinda neredeyse bir görü§ birligi bulunmaktadir. Her ne kadar müfessirler Al deki zamirin Hz. Peygamber'e ait olduguna dair de birtakim görü§ler serdetmiç olsalar da unutulmamalidir ki, bir konuyla ilgili tüm görü§leri serdetmek ve sonra saglam olani zikretmek veya kuvvetli olan görü§ü bir çekilde ima ve içaret etmek hemen tüm klasik kitaplarda uygulanan bir usuldür. Müfessirlerin pek çogu ya 'caiz veya mümkündür' ya da 'yügalü ve kiyle (söyleniyor ve denildi)' diyerek zayif olduguna delalet eden bir ifade çekliyle de olsa muhafazanin Hz. Peygamber üzerinde olabilecegiyle ilgili görü§leri de rivayet etmiçlerdir. Bu konuyla ilgili birkaç örnek verecek olursak; ibni Kesir §öyle demiçtir: "Müfesirlerden bir kismi ¿jML Al ibaresindeki zamirin Hz. Peygamber'e ait oldugunu söylemelerine ragmen buradaki zamirin zikr'e ait oldugunu ifade eden birinci görü§ün daha evlâ oldugunu ifade etmiçlerdir ki baglam da açik bir çekilde bunu ifade etmektedir." (ibn Kesîr, 1999: 4/527). Benzer bir çekilde Ebû Hayyân ve §evkânî de buradaki zamirin Kur'an'a ait oldugunun belirgin bir çekilde görüldügünü etmektedirler. (Ebû Hayyân, 1993: 5/435) (§evkânî, ts: 3/168).

2. Kur'an'in Nüzul Öncesi ve Nüzul Esnasinda Korunmasiyla Ilgili Ifadeler

2.1. Levhi Mahfuz'dan Sonraki Sûreç

Kur'an'i Kerim Levhi Mahfuz'dan dünya semasina Kadir Gecesinde bir defada topluca inmi§tir, 1J) jiSSl ды ¿i ¿üTJ "Biz onu kadir gecesinde indirdik." (Kadir, 97/1). Daha sonra Hz. Peygamber'e 23 yil içerisinde parça parça inmiçtir. »tlEjj «Sïblj^a aj ¿ш-i ¿liS Sja-lj tíii ¿ijSSl А5ь dîJ^J Vjí ijJáS ¿¡ill jllj "inkâr edenler, "Kur'an ona bir defada toptan indirilseydi ya!" dediler. Biz, Kur'an'la senin kalbini peki§tirmek için onu böyle kisim kisim indirdik ve onu agir agir okuduk." (Furkan, 25/32). ^.jU' óüljJj Jb Jb íljjSl ¿На. Ójaj "Biz Kur'an'i, insanlara dura dura okuyasin diye âyet âyet ayirdik ve onu peyderpey indirdik." (isrâ, 17/106). Bu nüzulü izah eden deliller ve sahih haberler Kur'an'in Levhi Mahfuz'dan dünya semasindaki Beytü'l-izze'ye bir defada topluca indigini ifade etmektedir (Suyutî, 1996: 1/117).

Kur'an'in korunmuçluguyla ilgili olarak öncelikle onun Levhi Mahfuz'da korundugunu ¿i Ja — ¿jáL? ^jl ¿i "O §erefli bir Kur'andir, levhi mahfuzdadir" (Buruc, 85/21-22). Oradan Beytü'l-izze'ye bir bütün olarak indigini ifade eden geni§ bir edebiyat mevcuttur. (Suyutî, 1996: 1/118) §imdi bunlara özetle deginelim.

2.2. Nüzul A§amasinda Koruma

Vahiy meleginin bu korumaya mazhar oldugu, bu göreve, emin ve güvenilir oldugu açik bir çekilde ifade edilmiçtir. Ancak buradaki ifadeler §ayet bu koruma olmasa vahye bir müdahale olacagi anlaminda veya bunu ima eder bir çekilde degildir. Maksat vahyin ve onunla ilgili konularin insanüstü ve yüce olmasiyla ilgilidir. ¿j?I p t1^ ¿J^ lLj^I íi "-Ъ ?jB íi jíjS Jjûj jJ^jSS AJ) "O (Kur'an), §üphesiz degerli, gûçlû ve Ar§'in sahibi katinda itibarli, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdigi sözdür." (Tekvir, 81/19,20,21). JjSj Vj ¿jlfjsS' U ^Jb Jb1-" JjSj > ЦЗ jjjS Jjûj JjS AJ) ¿jjsiS U ¿aIS "§üphesiz ki o §erefli bir elçinin sözüdür, bir §air veya kahinin sözü degildir, ne az inaniyor ne az dügünüyorsunuz."(Hakka, 69/40,41,42). Bu konuyla ilgili olarak zikredilen onun cin ve çeytanlardan korundugunu ifade etmek için zikredilen ayete gelince: Al ¿vi ¿.Ду ¿ii ¿iíJi U-? '■j Ils Iiij "Hâlbuki biz onun bazi kisimlarinda dinlemek için oturacak

yerler bulup oturuyorduk. Fakat §imdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi bulur" (Cin, 72/9) buradaki ifadeler cinlerin hadisatla ilgili olarak birtakim haberleri Hz. Peygamber'e vahiy baçlamadan önce dinledikleri veya dinlemeye çaliçtiklariyla ilgilidir, vahiyle veya vahiy sürecine müdahale etmeleriyle ilgili bir durum söz konusu degildir. Hasan Elik meseleyi detayli bir çekilde inceledikten sonra konuyla ilgili kendi görü§ünü §u çekilde ifade etmektedir. "Biz bu ayetlerden -bazi tefsir kitaplarinda yer aldigi gibi-gökyüzü düzeninin korunmasinda ve vahyin Hz. Peygamber'e salimen intikali konusunda ilahî güçle/ buna karçi çikan çeytani güçler arasinda bir mücadelenin varligini ve bu mücadeleden ilahî gücün galip çiktigini degil, esasen böyle bir mücadelenin olmadigini, olamayacagini ve böyle bir anlayiçin bir vehimden ibaret oldugunu anlamaktayiz." (Elik, 2009: 79).

2.3. Yeryüzünde Koruma

Bu koruma iki açamada olmaktadir. Birincisi; Resulullah'in Kur'an'i teblig açamasidir. Konuya içaret ettigi söylenilen temel ayetler çunlardir: ¿jjSj U Д1 AS-ui ¿i ¿Uaj&ll Jli JiS lij Vj ¿j Vj daûj ¿« ¿ja liûji U j

¿jjp- Slj Ajljj Sil ^iL.. p ¿iL&il "Senden önce gönderdigimiz higbir rasül ya da nebi yoktur ki bir §eyi temenni ettigi zaman §eytan onun bu temennisine kendinden bir §ey kari§tirmami§ olsun. Fakat Allah §eytanin kari§tirdigini giderir, sonra kendi ayetlerini kalici olarak yerle§tirir" (Hae, 22/52) ve ^"ftilj "Lat ve Uzzayi ve ügüncüleri olan Menati

görmedin mi?" (Neem, 53/19-20).

Burada vahyin Hz. Peygamber'e ilkasi esnasinda ins veya ein geytanlarinin vahye bir geyler katmak istedikleri aneak Allah'in bunun gibi geylerin karigmasindan vahyi korudugu anlatilmaktadir. Genel olarak bu müdahalenin olabileeegiyle ilgili olarak anlatilan Garanik vakasinin tarihsel agidan mümkün olmadigi gu gekilde ifade edilmektedir; "Rivayetlere göre bu olay peygamberligin beginei yilinda Habegistan'a yapilan birinei hieretten sonra meydana gelmigtir. Seytanin ilahi vahye karigtirdigi iddia edilen sahte vahiy olabileeegine dair yorumlanan ayet ise (Hae, 22/55) hieretin birinei yilinda, yani Garanik olayindan sekiz yil sonra nazil olmugtur. Hig kimsenin, bu eklenen sahte vahyin iptali igin sekiz yil beklenmesine bir anlam vermesi dügünülemez. Bu sekiz yil zarfinda sahte vahiy Hz. Peygamber ve ashabi tarafindan okunmaya devam mi edilmigtir... Bize göre olayin en makul izahi göyledir: Bu sözler islam öneesi Arap toplumunda mügriklerin putlari igin söyledikleri övgü ve dua mahiyetindeki sözlerdi. Bundan dolayi Neem Suresinde mügriklerin putlari hakkindaki bu dügünee ve inanglari elegtirilerek, bunlarin uydurma oldugu ve hig kimseye gefaatgi olamayaeaklari anlatilmaktadir. igte Hz. Peygamber Neem Suresi'ndeki putlarla ilgili bu ayetleri okurken, mügrikler de nazire olarak putlarini övüeü bu sözleri söylemiglerdir. Sayet Hz. Peygamber, Garanik metnini telaffuz ettiyse, bunu elegtirel anlamda hikaye yoluyla, onlar putlarina böyle böyle diyorlar. Halbuki putlarin gergek durumu Kur'an'in bu ayetlerinde belirtildigi gibidir, geklinde söylemig olabilir...Burada önemli olan gey bu sözlerin mügrikler tarafindan putlari igin söylendiginin tespit edilmesidir ki, ilk devir müelliflerinden ibnü'l-Kelbi'nin (204/819) eserinde bunun nakledilmig olmasi, bu konuda en önemli kanittir. Sonug olarak, Garanik Olayi'nin Hae 22/52. ayetle ve Peygamber'in, geytanin telkiniyle Garanik metnini tilavet etmesi ve daha sonra da bu metnin Allah tarafindan nesh edilmesiyle higbir ^^ ilgisi olmadigi gibi, söz konusu olayi kaynaklarda oldugu gibi kabul etmek, Kur'an'in ortaya koydugu _ ögretiye de tamamen ters dügeeektir." (Elik, 2009: 107, 108, 113).

ikineisi ise, teblig sonrasi kiyamete kadar olan agamadir. Bu baglamda sürekli olarak Hier 9. ayet delil olarak getirilmekte ve Kur'an üzerinde ilahi bir gözetimin oldugu vurgulanmaktadir. Hier 9. ayetin birinei kisminda gegen "Zikir" kelimesine tefsir kitaplarinin hemen hepsinde, Kur'an manasinin verilmesi önemli rol oynamaktadir. Yine ayetin ikinei kisminda gelenij-M-=^ ü dji daki zamirin öneelikle "Zikir" kelimesine ait oldugunun söylenmesi ve jjM-iJ ibaresinde korunaeagi kastedilen geyin de Kur'an oldugunun anlagilmasi bu bakig agisinin temel dayanagidir.

3. Nüzul Sonrasi Günümüze Kadar Olan Koruma

3.1. Kur'an'in indigi Dönemde Hz. Peygamber ve Sahabe Tarafindan Uygulanan Tedbirler

Kur'an'in higbir ayeti, higbir kelimesi herhangi bir degigiklige ugramadan vahyedildigi orijinal gekliyle günümüze kadar gelmigtir. Kur'an'i Kerim'in baglilarinin bu özgüveninin dayanagi, sadeee Kur'an'i Kerim'in kendi bünyesinde barindirdigi ilahi mesajin onun korunaeagini ifade eden pasajlari degildir. Bu konuda Kur'an'in olugum ve yazilim süreeiyle ilgili tarih de bizlere onun aslinda nasil bir ihtimam öznesi oldugunu anlatmaktadir. Burada göze garpan en önemli husus, gerek Hz. Peygamber'in gerekse sahabenin Kur'an'i tahrif, tebdil ve unutulmaktan korumak igin almig olduklari ve uyguladiklari akilei tedbirlerdir.

3.1.1. Kur'an'in Yaygin Egitimi

"Kur'an'dan herhangi bir geyin zayi oldugunu ifade eden her rivayet, senedi sahih de olsa yalandir. Bu eser ya Kur'an'in tenzihi ile uyugaeak bir gekilde tevil edilir ya da ravisinin dereeesi ne olursa olsun reddedilir" (Ebü Sena, 1884: 142). Bu ifade Kur'an'in, Müslümanlar nezdindeki muazzam otoritesini ortaya koyan ve ayni zamanda, gerisinde bazi tarihi gergekleri de barindiran bir mana igermektedir. Ayni zamanda bu ifadeden Kur'an'in otoritesinin dayandigi temel ögeyi de anlamak mümkündür. Bu da Kur'an'in ezberlenmesi gelenegi ve onun islam Ümmeti igindeki yaygin ve örgün bir gekilde ögretile gelmesidir. Hadislerde zikri gegen Kur'an tarihiyle ilgili ifadeleri bir kenara birakaeak olursak, Bizzat Kur'an'in kendisi, kendisine tabi olanlarin, onu okuduklarini ve ezberlediklerini haber vermektedir. "Bilakis o (Kur'an) kendine

ilim verilenlerin gönüllerinde (ezberlerinde) bulunan apaçik ayetlerdir." (Ankebût, 26/49). Bir bagka ayette de "Allah'in ayetlerini okuyanlar, namazi kilanlar ve onlara vermi§ oldugumuz riziktan gizli açik infak edenler zarar etmeyecek bir ticareti umarlar" (Fâtir, 35/29) geklinde ifade edilmektedir. Yine Resulullah'dan gece vakti kalkarak Kur'an okumasinin istendigi Müzzemmil suresinin 1. ve 4 ayetlerinden sonra 20. ayette "§üphesiz Rabbin, senin ve beraberinde bulunanlardan bir toplulugun gecenin ûçte ikisinden biraz az, gecenin yarisi ve ûçte biri kadar bir vakit içinde kalktigini bilir..." ifadesi yer almaktadir. Böylece Müslümanlardan bir grubun da Resulullah'la beraber gecenin bir vakti Kur'an okumak için kalktiklari belirtilmektedir.

islâm tarihi kitaplarinda sahabenin Kur'an kargisindaki tavri ve ona verdigi deger bu tarihi okuyan hiç kimsenin gözden kaçiramayacagi kadar agikâr bir gerçektir. Gece vakti onlarin evlerinin yakinindan geçen birisi, onlarin Kur'an okumasini duyardi. "Bi'ri Mâune olayindan sonra sahabenin Kur'an'i ezberleme ve ezberletmedeki metodu; Kur'an'i kisim kisim ve birkaç ayet geklinde ezberlemeleri, diger insanlara ezberletirken de bir gruba Kur'an'in bazi surelerini diger bir gruba da Kur'an'in diger bazi surelerini ezberleterek her vesileyle Kur'an hafizlarinin sayisini gruplar halinde çogaltmakti. Sahabenin Kur'an'a vermig olduklari degerin ve onun islam toplumu içerisinde yaygin egitiminin bir neticesi olarak, Kur'an'i ezberlememig olanlar dahi Kur'an okundugunda, kârinin unuttugu veya yanlig okudugu yeri fark edebiliyorlardi. Bu onlarin Kur'an'i çokça okumalari ve sürekli dinlemelerinin bir neticesiydi (Kevserî, 1994: 103-104).

Resulullah'tan sâdir olan sözlere önem verilip yazildigi bir dönemde, Kur'an'in yazilmamasi dügünülemezdi, hatta Resulullah bir keresinde, kendisinden Kur'an'dan bagka bir gey yazilmamasini istemigti (ibn Hacer, 1994: 1/281). Bu da göstermektedir ki sahabe içerisinde okuma yazma bilenler kendileri için bazi geyler yazmaktaydilar. Kur'an'in yazimiyla ilgili olarak Azamî, Küttabü'n-Nebi isimli eserinde 61 adet kâtibin kisaca biyografisini vermektedir (Âzamî, 1981: 111; Altuntag, 2018: c. 6, sy. 11, 257-289).

Sahabenin Kur'an'a verdikleri deger her türlü mülahazanin fevkindedir. Onlarin Kur'an'i ezberlemedeki gayretleri ve kendi aralarinda ezberledikleri Kur'an miktarinca sayginlik kazanmalari, onlardan herhangi bir hanimin, mihir olarak kocasinin kendisine ögretecegi Kur'an Surelerini kabul etmesi, uyku ve rahati terk ederek Kur'an'dan daha fazla istifade edebilmek amaciyla gece yarilarini tercih etmeleri ve onun düsturlarini g^leri yettigince hayatlarina hâkim kilmaya çaligarak bu ugurda canlarini ve mallarini feda etmeleri, tarihin onlari anlatan altin sayfalarinda kayitlidir (Askalânî, 1996: 10/164).

Resulullah'in vefatindan sonra da hâl bu geklide devam etmig, sahabeden Kur'an okumakta imtiyaz edenler, degigik islâm beldelerinde halka Kur'an'i ögretmigler, ezberletmigler ve onun düsturlarinin yaganmasi için gayret sarf etmiglerdir. "ibni Mesu'd (r.a) Kur'an'i ve ilimlerini, Kûfe ehlinden büyük bir gruba ögretmigtir ki, ilim ehlinden bazi güvenilir kigiler bunlarin yaklagik olarak dört bin kigi oldugunu söylemektedirler. Bu sayi içerisinde Kur'an'i direkt olarak ondan alan veya onun talebelerinden alan pek çok kigi vardir. Ebu Musa el-Ega'ri de Basra'da ayni geyi yapmaktaydi. Hafiz ibni Daris Muhammed b. Eyyub el-Baclî (ö.294/906) Fedaüü'l Kur'an isimli eserinde gunu rivayet etmektedir: "Ebu Musa bu mescidde bize ugruyor, bizi halka halka oturtarak bize Kur'an okutuyordu. Yine Ebu'd-Derda (r.a) her gün günegin dogugundan ögle vaktine kadar Kur'an ögretiyor talebeleri onar onar gruplara ayiriyor ve her bir gruba, onlara Kur'an ögretecek bir hoca tayin ediyordu. Daha sonra Ebu'd-Derda (r.a) herkesi denetliyor ve onlarin hatalarini düzeltiyordu. Bu tip misallerin hepsini serdetmek bizi iglemek istedigimiz asil konudan uzaklagtiracagi için son olarak imam Ebu Âmir ed-Dimegkî'yi örnek olarak veriyoruz: (Ebu'd- Derda'nin arkadagi ve talebesi) Kendisi yedi kiraat imamlarindan biri olup, yalnizca onun gözetiminde Kur'an ögreten dörtyüz tane belletmen vardi." (Kevserî, 1994: 104).

3.1.2. Kur'an'in Yazili Olarak Korunmasi Için Tedbirler Alinmasi

Nüzul sürecinde vahyin bizzat Hz. Peygamber tarafindan yazdirilmak suretiyle kayit altina alindigini bu resmî yazim diginda bazi okuma yazma bilen sahabenin de kendileri için özel olarak indirilen vahiy pasajlarini yazdiklarini biliyoruz. Tüm bunlarin yani sira daha Hz. Ebu Bekir (r.a) döneminde kurra denilen ve Kur'an'i digerlerine göre daha iyi ezberlemig olan hafizlarin Yemâme savaginda pek çogunun ölmesi sebebiyle Kur'an'i Kerim'in yazili materyal üzerinde korunmasina yönelik tedbirler alinmaya

baglanmig, sadeee ezbere dayali gelenege dayanan uygulama ile yetinilmemigtir. Bununla ilgili rivayetin sonunda Kur'an'in eemi komisyonunda bagkan olan Zeyb b. Sabit göyle demektedir: "Kur'an'i deri, kemik, tag ve kigilerin ezberlerinden aragtirdim." (ibn Haeer, 1994: 10/12).

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

Hz. Osman (r.a) döneminde, bu defa da kiraat farkliliklarindan kaynaklanan tartigmalara son vermek igin yeni bir eem ve istinsah galigmasi yapilarak farkli okumalara imkan veren kiraat ve yazim farkliliklari en aza indirilmeye galigilmigtir. Osman (r.a) eemiyle ilgili o dönemi resmeden rivayetlere baktigimizda Kur'an'in okundugu harf ve kiraatlerin toplumda gerginligine sebep oldugunu, yer yer münakaga ve tekfir etme hadiselerinin eereyan ettigini görüyoruz. Huzeyfe b. Yeman'in, Ermenistan ve Azerbayean'in fethi esnasinda, Samli ve Irakli askerlerin ihtilafini gelip Osman'a (r.a) haber vermesi ve ondan Ümmet, Yahudi ve Hiristiyanlarin (kendi kitaplarinda) ihtilaf ettikleri dereeede ihtilafa dügmeden sorunu halletmesini istemesi örnek olarak verilebilir. (Suyuti, 1996: 1/164)

Burada asil dikkat etmek istedigimiz husus, Kur'an daha Hz. Peygamber'e Cebrail tarafindan ilk vahiy edildigi andan itibaren Hz. Peygamber'in, onu ezberlemek ve vahy edilen bölümden herhangi bir geyi kagirmamak igin bir gaba ve endige iginde oldugunu Allah'in onu bu hususla ilgili olarak endigelenmemesi noktasinda Kiyame Suresi 16-19 ayetlerle ve Ala Suresi 6-7. Ayetlerle uyardigini, rahatlattigini ve Kur'an'in Hz. Peygamberin zihninde muhafazasinin da Allah Teala'nin korumasi ve gözetimi altinda oldugunu anliyoruz (Tözluyurt, 2018: 273-280).

soNug

Hier 15/9. Ayette ifade edilen "Zikir" kelimesinin semantik anlam gergevesine temel tegkil eden anlam üzerinde durularak bu kavramin anlam gergevesi ortaya konulmak istenmigtir. Netiee itibariyle vahiy gekilsel olarak degil ama muhatap aldigi grup agisindan bir söylev, anma ve hatirlama eylemlerinin bilegkesidir.

ineelemekte oldugumuz Hier 15/9. ayetin tefsiriyle ilgili tefsir literatüründe kabul gören en temel görüg Kur'an'in kiyamete kadar herhangi bir tahrife kargi ilahi koruma altinda oldugudur. ikineisi ise, Hz. Peygamber'in ein ve geytan tasallutundan ve kendisine kargi olan insanlarin ona zarar vermelerinden korunmug oldugudur. Kur'an'in nüzulünden günümüze kadar bazi kiraat farkliliklari diginda higbir degigiklige ugramadan korunan bir kitaptir. insanlik tarihi boyunea Kur'an diginda bu titizlik ve bagariyla korunan herhangi bir kitap meveut degildir.

Kur'an'in korunmuglugu konusunu ineeleyenlerin bir kismi Kur'an'in korunmasiyla ilgili olarak uygulanan nebevi tedbirlerle daha sonra sahabe ve sahabe sonrasi islam toplumlarinin bu konuda uyguladiklari tedbirleri bu ilahi korumanin diginda bir gey olarak ele almig, buradaki ilahi korumanin insani ve sünnetullaha uygunlugunu, bu ilahi korumadan farkli bir eylem ve vesile olarak dügünmüglerdir. Onlara göre sanki ilahi koruma dogaüstü, mueizevi bir gey olmalidir. Oysaki islam dini gerek Kitap gerekse Sünnet temelinde insani gayret ve gabanin meyvesinden ve bu gayrete dayali meyvenin güzelliginden bahseder. Aksi takdirde islam, akil üstü, anlagilmaz, sebep ve sonug iligkilerinin diginda yaganan bir dogmalar dini olurdu. Sirf bu etkene, yani Hier 9. ayette bahsedilen korumanin mueizevi veya insan üstü bir hale uygun olmasinin gerekli olduguna, kani olan bazi aragtirmaeilar Kur'an'in bugüne kadar muhafaza edilebilmig olmasinin ilahi himaye ile izah edilemeyeeegini söylemiglerdir. Oysaki Allah Teala peygamberlerine onlarin davalarinin hak oldugunu ispat etmek igin bahgettigi tabiat üstü mueizeler diginda tüm hadisati sünnetullah yasalari gergevesinde yaratmig ve yagatmigtir.

Oysaki öneeki kitaplarin ve ümmetlerin hali ortadadir. Kendi kitaplari üzerinde modern aragtirma metotlariyla yaptiklari ineelemeler netieesinde bu kitaplarin kaynaklariyla irtibatinin olmadigini bizzat kendileri söylemektedirler. Mügriklerin ve münafiklarin benzer bir akibeti Müslümanlar ve onlarin kitabi igin de beklemediklerini, bunun igin galigmadiklarini kim söyleyebilir. Kur'an'in ilahi olarak korunmuglugu meselesini kabul etmeyenlerin görüglerini desteklemek igin saydiklari argümanlar; Hz. Peygamber'in zihninde korunmug olmasi, katipleree yazilmasi ve Müslümanlarea ezberlenmesi ve bunlara ilaveten ögrenimi ve ögretimi, ezberlenmesinin tegvik edilmesi, her namazda Kur'an'dan bölümler okunmasi, onun

hayat düsturu ve rehberi oldugu için tedrisinin gerekliligi gibi insanî faaliyet ve çabalari da içeren unsurlar bir ilahî koruma degil midir? Burada bir bakiçaçisi farkliligi oldugu açiktir. Ancak bizzat Kur'an'i Kerim'den yola çikarak onun ilahî olarak muhafaza edilmedigini söylemek pek de mümkün degildir. ilahî yardim ve koruma yine insanî usul ve üsluplarla gerçekleçmiçtir ve öyle de olmasi gerekmektedir. Çünkü islâm dini insanî algi ve istitaat (yeterlilik) temelleri üzerine kurulmuçtur. istisnaî mucizeler hariç diger tüm olgu ve durumlar bu usul üzerine in§a edilmiçtir. Kur'an bu üslubu destekleyen ayetlerle doludur. "insanlari hidayet rehberi gelince iman etmekten alikoyan §ey, Allah bir elçi olarak bir insanimi gönderdi, demeleriydi. De ki! Eger yeryüzünde yürüyen ve ya§ayanlar melekler olsaydi biz onlara elçi olarak melek gönderirdik" (isrâ, 17/95). "Belki de sen sana vahyedilenlerin bir kismini birakmak istiyorsun, onlarin bu Peygambere hazine indirilmesi gerekmez mi? Ya da onunla beraber gezen bir melek olmali demeleri sebebiyle yüregin daraliyor" (Hûd, 11/12) ayetlerinde de görüldügü üzere gayb alemiyle ve dünya hayati sonrasiyla ilgili olan ahval hariç, bu dünya ile alakali olan her §ey dünyev ve insanîdir. Dolayisiyla Kur'an'in korunmasiyla alakali olarak insanlarin idrak dünyasi içinde olan her §ey bizim algilarimiza uygun olmalidir.

Kur'an'in korunmasiyla ilgili olarak ele aldigimiz bu araçtirmamizda ulaçmak istedigimiz netice/katki; Kur'an'in korunmuçluguyla ilgili olarak ortaya atilan ve aslinda böyle bir koruma olmadigini söyleyenlere cevap vermekten ziyade bu korumanin unsurlarinin, ilahî korumanin nasil olduguna, ne derece insanî eylemler üzerine bina edildigine ve bu çabalarin ilahî koruma anlamina geldigine vurgu yapmaktir. ilahî vahyin katiplerce yazilmasi, Peygamber'in (s.a.v) Ramazan'da Cebrail ile yapmi§ oldugu mukabeleler, Kur'an ezberinin teçvik edilmesi, Hz. Ebu Bekir zamaninda cemi, Hz. Osman zamaninda istinsahi ve tarih boyunca hâsil olan tüm çabalar bu ilahî koruma kapsaminda degerlendirilmelidir. Çünkü Kur'an'i Kerim'de pek çok yerde insanlar alemine müdahalenin insanî oldugu, insanî algilar ve olgular üzerine in§a edildigi yine pek çok ayette açikça ifade edilmektedir. Ayrica Kur'an'in muhafazasina dair böyle fiilî ve insanî bir gerçeklik orta yerde dururken Hicr 9. ayette bahsi geçen muhafaza olgusunun bu gerçekligi kapsamasi yadsinacak bir durum da degildir.

"COPE-Dergi Editörleri için Davranif Kurallari ve En iyi Uygulama ilkeleri" beyanlari:

Etik Kurul Belgesi: Bu çaliçma için etik kurul onayi gerekmemektedir.

Çikar Çatiçmasi Beyani: Bu makalenin ara§tirmasi, yazarligi veya yayinlanmasiyla ilgili olarak yazarin potansiyel bir çikar çatiçmasi yoktur.

Finansal Destek: Bu çaliçmanin ara§tirma ve yazim açamasinda herhangi ki§i/kurum veya kuruluçlar tarafindan finansal destek alinmadigi bildirilmiçtir.

Destek ve Te§ekkür Beyani: -

Çifte Kör Hakem Degerlendirmesi: Di§-bagimsiz

Bu makale, Creative Commons Atif-GayriTicari 4.0 Uluslararasi Lisansi ile lisanslanmigtir.

The following statements are made in the framework of "COPE-Code of Conduct and Best Practices Guidelines for Journal Editors":

Ethics Committee Approval: Ethics committee approval is not required for this article.

Declaration of Conflicting Interests: No conflicts of interest were reported for this article.

Ali Ka§ikmk

?9ft*ft

Financial Support: It has been reported that this study did not receive financial support from any person/institution or organization during the research and writing phase.

Statement of Support and Acknowledgment: -

Double-Blind Peer Review: External-independent

This article is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

KAYNAKgA

Abdullah b. Ömer Beydavi. (ts). Envärü't-Tenzil ve Esrärü't-Tevil. Beyrut: Däru ihyäi't-Türäsi'l-Arabi. Abdurrahman Ebu Zeyd es-Seälibi. (1997). Cevähirü'l-Hisän fi Tefsiri'l-Kur'än. (Thk. Adil Ahmed). Beyrut:

Däru ihyäi't-Türäsi'l-Arabi. Abdülhäk b. Gälib ibni Atiyye. (2001). El-Muharrerü'l-Veciz fi Tefsiri'l-Kitäbi'l-Aziz. (Thk. Abdüsselam

Abdü§§afi Muhammed). Beyrut: Däru'l-Kütübi'l-ilmiyye. Abdülkerim en-Nisäburi el-Ku§eyri. (ts). Letäifü'l-I§ärät. Kahire: Mektebetü Tevfikiyye.

Abdürrezzak b. Hemmam Sanaäni. (1989). Tefsirü'l-Kur'än. (Thk. Mustafa Müslim Muhammed). Riyad: Mektebetü'r-Rü§d.

Ahmed b. Hacer el-Askaläni. (1986). Fethü'l-Bäri bi §erhi Sahihi'l-Buhäri. (Thk. Abdülaziz b. Baz). Beyrut: Däru'l-Fikr.

Ahmed Mustafa el-Meragi. (1946). Tefsirü'l-Meragi. Misir: Mektebetü Mustafa El-Babi El-Halebi. Altunta§, M. (2018). "Kur'an'in Mekke'de Yazilmasi ve Medine'de Gogaltilmasi Üzerine Bazi 171 Degerlendirmeler", Amasya Universitesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi. C. 6, sy: 11, 257-289).

- Cärulläh Ebu Käsim Mahmud ez-Zemah§eri. (1998). Eäasü'l-Beläga. (Thk. Muhammed Basil). Beyrut: Däru'l-

Kütübi'l-ilmiyye.

Cärulläh Ebu Käsim Mahmud ez-Zemah§eri. (1998). El-Ke§§äf an Hakäiki Gaäamidi'd-Tenzil ve Uyüni'l-Akävil fi

Vucühi't-Te'vil. (Thk. Ali muhammed Muavviz). Riyad: Mektebetü'l-Abikan. Celaleddin b. Abdurrahman es-Suyuti, ve Celaleddin Muhammed el-Mahalli. (1986). Tefsirü'l-Celäleyn.

Dime§k: Däru ibni Kesir. Derveze, M. i. (2000). Tefsirü'l-Hadis. Kahire: Däru ihyäi Kütübi'l-Arabiyye.

Ebu Ali El-Fadl b. Hüseyin et-Tabers. (ts). Mecmaü'l-Beyän fi Tefsiri'l-Kur'än. (Tahric. ibrahim §emseddin).

Beyrut: Däru'l-Kütübi'l-ilmiyye. Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi,. (2001). Cämiü'l-Beyän an Te'vili Ayi'l-Kur'än. (Thk. Dr.

Abdülmuhsin et-Türki). Kahire: Däru Hecer. Ebu Hamid el-Gazzäli. (1996) Tefsirü Gazzäli Doktora Tezi, Derleme, Tevsik ve Takdim. (Haz. Muhammed Er-

Rahani, Dani§man: §ahid Elbu§eyhi). Fas: 1996. Ebu Hasan Ali b. Muhammed b. Habib el-Mäverdi. (ts). en-Nüket ve'l-Uyün. Beyrut: Däru'l-Kütübi'l-ilmiyye. Ebu ishak Ahmed es-Salebi. (2002). El-Kef ve'l-Beyän. (Thk. Muhammed b. A§ur). Beyrut: Däru ihyäi't-Türäsi'l-Arabi.

Ebu Mansur Muhammed b. Mahmud el-Mätüridi. (2004). Te'vilätü Ehli's-Sünne. (Thk. Fatima Yusuf el-

Khaymi). Beyrut: Müessesetü Risale Na§irun. Ebu Muhammed el-Hüseyn Begavi. (1988). Mealimü't-tenzil. (Thk. Muhammed Abdullah En-Nemr). Riyad: Däru Tayyibe.

Ebu Muzaffer Mansur b. Muhammed Sem'äni. (1997). Tefsirü'l-Kur'än. (Thk. Ebu Temim Yasir b. ibrahim).

Riyad: Däru'l-Vatan. Ebu Zehra, M. (1987). Zehretü't-Tefasir. Kahire: Däru'l-Fikri'l-Arabi. Ebu Zekeriyyä Yahyä b. Ziyad el-Ferrä. (1983). Meäni'l-Kur'än. Beyrut: Alemü'l-Kütüb.

Ebü'l-Berekat Abdullah b. Ahmed en-Nesefî. (1998). Medârikû't-Tenzîl ve Hakâikû't-Tevîl. (Thk. Yusuf Ali

Bedevî). Beyrut: Daru'l-Kelîmi't-Tayyib. Ebü'l-Fazl Cemálüddm ibni Manzûr. (ts). Lisânû'l-Arab. (Haz. Haçim el §âzelî, Seyyid Ramazan Ahmed). Kahire: Dâru'l-Maârif.

Elik, H. (2009). Kur'an'in Korunmu§lugu Üzerine. istanbul: M.Ü. ilahiyat F. Vakfi Yayinlari. Fahreddîn er-Râzî. (1981). Mefâtîhû'l-Gayb. Beyrut: Dâru'l-Fikir.

Halil b. Ahmed Ferâhidî. (2003). Kitabü'l-Ayn Müretteben alâ Hurûfi'l-Mu'cem. (Thk. Abdülhamid Hindavî).

Beyrut: Daru'l-Kütübi'l-ilmiyye. Hûd b. Muhakkem Hüvvári (1990). Tefsirü Kur'ani'l-Azim. (Thk. Bilhâc b. Said §erifî). Beyrut: Dâru'l-Garbi'l-islâmî.

ismail b. Ömer ibni Kesîr. (1999). Tefsîm'l-Kur'âni'l-Azîm. (Thk. Sami Selâme). Riyad: Dâru Tayyibe. Kevserî, M. Z. (1994). Makalat. Kahire: el-Mektebetü'l-Ezheriyye.

Muhammed b. Ahmed el-Kurtubî. (2006). el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'ân, (Thk. Abdülmuhsin et-Türki). Beyrut:

Müessesetü'r-Risale. Muhammed b. Ali e§-§evkanî. (ts). Fethü'l-Kadvr. (Thk. Abdurrahman Amira).

Muhammed b. Yusuf Ebû Hayyan. (1993). El-Bahrü'l-Muhit. (Thk. Adil Ahmed). Beyrut: Daru'l-Kütübi'l-ilmiyye.

Muhammed Emin e§-§enkitî. (ts). Advaü'l-Beyän fî izâhi'l-Kur'âni bi'l-Kur'ân. Cidde: Dâru Âlemi'l-Fevâid. Muhammed el-Askalânî ibni Hacer. (1994). Fethü'l-Bárí. Beyrut: Dâru'l-Fikr. Muhammed Mustafa Azamî. (1981). Küttabü'n-NeM. Riyad: §eriketü't-Tabaatü'l-Arabiyye. Muhammed Tahir ibni §ur. (1984). Tefsîm't-Tahrîr ve't-Tenvîr. Tunus: Dâru't-Tunusiyye li'n-Ne§r. Mukâtil b. Süleyman. (2003). Tefsirü Mükätil b. Süleymän. (Thk. Ahmed Ferid). Beyrut: Daru'l-Kütübi'l-ilmiyye.

Ömer, Ahmet Muhtar. (2001). El-Mucemu'l-Mevsui li-Elfazi'l-Kur'an'i'l-Kerim. Riyad: Sutur Yayinlari. §ihabeddin Mahmud Alusî. (ts). Ruhu'l-Meanî. Beyrut: Dâru ihyâi't-Türâsi'l-Arabî. Tözluyurt, M. (2018). Misak, Takdir ve Vahy Baglaminda Allah insan ili§kisi. istanbul: Hikmetevi Yayinlari. Vecdi, F. (1986). El-Mushafü'l-Müfesser. Kahire: Dâru'l-Maârif.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.