Научная статья на тему 'The signs of deconstructive reading of Derrida in Mevlana’s english translations and gestalt theory'

The signs of deconstructive reading of Derrida in Mevlana’s english translations and gestalt theory Текст научной статьи по специальности «Языкознание и литературоведение»

CC BY
60
15
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Аннотация научной статьи по языкознанию и литературоведению, автор научной работы — Erdoğdu Ş.

Эрдогду Ш. Признаки деконструктивного чтения Ж. Дерридой английских переводов текстов Маснави и гештальтпсихология / Ш. Эрдогду // Ученые записки Таврического национального университета имени В. І. Вернадського. Серия «Филология. Социальные коммуникации». 2013. Т. 26 (65),№ 2. С. 289-296.Сегодня существует множество переводов «Маснави» Мевляна на иностранные языки. Таким образом, мы можем увидеть влияние учений Руми на людей не только при его жизни, но и после смерти. Важность этих переводов, которые сделали его творчество интернациональным, весьма велика, так как учения Мевляна основаны на человеческих чувствах, а также создают своего рода мистическую атмосферу. Цель переводов его работ в данном случае символична, она как факел должна пролит свет на истоки культуры и на ее цели одновременно. Разбирая английские переводы Маснави при помощи деконструктивизма, в научной работе изучается термин «дифферент» Ж.Дерриды. В данном случае переводчики акцентируют свое внимание на самом переводе, при анализе источника текста, а также на295те элементы перевода, которые были опущены, и на выбранный переводчиком вариант слова. Цель данной статьи междисциплинарное исследование между термином деконструктивизм Ж.Дерриды и постулатом гештальтпсихологии: «Целое отлично от суммы его частей».Ключевые слова: Мевляна, Маснави, гештальтпсихология, деконструктивизм, Ж.ДерридаЕрдогду Ш. Ознаки деконструктивного читання Ж. Деррідою англійських перекладів текстів Маснаві і гештальтпсихологія / Ш. Ердогду // Вчені записки Таврійського національного університету імені В. І. Вернадського. Серія «Філологія. Соціальні комунікації». 2013. Т. 26 (65), № 2. С. 289296.Сьогодні існує безліч перекладів «Маснаві» Мевляна на іноземні мови. Таким чином, ми можемо побачити вплив навчань Румі на людей не лише за його життя, але і після смерті. Важливість цих перекладів, які зробили його творчість інтернаціональною, вельми велика, так як вчення Мевляна засновані на людських почуттях, а також створюють свого роду містичну атмосферу. Мета перекладів його робіт у даному випадку символічна, вона як факел повинна пролити світло на витоки культури і на її цілі одночасно. Розбираючи англійські переклади Маснаві за допомогою деконструктивізму, в науковій роботі вивчається термін «диферент» Ж. Дерріди. У даному випадку перекладачі акцентують свою увагу на самому перекладі, під час аналізу джерела тексту, а також на ті елементи перекладу, які були опущені, і на обраний перекладачем варіант слова. Мета даної статті міждисциплінарне дослідження між терміном деконструктивізм Ж. Дерріди і постулатом гештальтпсихології : «Ціле відмінно від суми його частин».Ключові слова: Мевляна, Маснаві, гештальтпсихология, деконструктивізм, Ж. ДеррідаErdoğdu Ş. The signs of deconstructive reading of Derrida in mevlana’s english translations and gestalt theory / Ş. Erdoğdu // Scientific Notes of Taurida V. I. Vernadsky National University. Series: Philology. Social communications. 2013. Vol. 26 (65), No 2. P. 289-296.Today there are many translations of Mevlana’s work called ‘Masnavi’ in foreign languages. We can see the effects of Mevlana’s international living teachings both in the period when he lived and even after his death. The importance of the translations, which made Mevlana’s teachings international, can never be ignored because Mevlana’s teachings are based on the human beings’ feelings and they are all such kind of expressions where we sense the mystic atmosphere. The aim of translation is to be like a torch fire setting a light to the source culture and it helps to illuminate the target culture at the same time. By deconstructing the English translations of Masnavi, this study examines the term ‘ différence ’ of J. Derrida, where the translators especially focused on in their translations while translating the source text and which elements were ignored during the transfer and also what type of selections (meaning transfer or style transfer) the translators made. The purpose of this paper is to present an interdisciplinary study between the term deconstruction of J. Derrida (19302004) and this notion put forward by Gestalt psychologists: “ The whole is different than the sum of parts.”Key words: Mevlana, Masnavi, Gestalt Theory, Derrida and Deconstruction

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Текст научной работы на тему «The signs of deconstructive reading of Derrida in Mevlana’s english translations and gestalt theory»

Ученые записки Таврического национального университета имени В. И. Вернадского Серия «Филология. Социальные коммуникации». Том 26 (65), № 2. 2013 г. С. 289-296.

THE SIGNS OF DECONSTRUCTIVE READING OF DERRIDA IN MEVLANA'S ENGLISH TRANSLATIONS AND GESTALT THEORY

Erdogdu $.

Istanbul Arel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim-Tercümanlik Bölümü E-Mail: suleerdogdu@arel.edu.tr

Mesnevi'nin ingilizce £evirilerinde Derrida'nin Yapisökümcü Okuma izleri ve Gestalt Kurami (2. Bölüm)

Mevlana Celaleddin Rumi'nin (1207-1273) Mesnevi adli eserinin günümüzde yabanci dilde birfok fevirisi mevcuttur. Gerek ya§adigi dönemde, gerekse vefatinin akabinde evrensel nitelikteki ögretilerinin varligi sürmektedir. insan duygularina hitap eden, mistik atmosferi her ifadesinde hissettigimiz Mevlana'nin ögretilerinin, evrensel boyuta ta§inmasinda fevirilerin önemi kesinlikle yadsinamaz.

Amaf ve hedefimiz. Bu makalede J. Derrida'nin (1930-2004) differance kavramiyla, yapilmi§ Mesnevi ingilizce fevirileri 'yapisöküme' ugratilarak fevirmenlerin fevirilerinde kaynak metindeki hangi ögelerde yogunla§tigi, erek kültüre aktarim sirasinda hangi ögelerin yadsindigi, tercih edilenin anlam aktarimi mi yoksa bifem aktarimi mi oldugu gibi hususlarin üzerinde duruldugu ara§tirilacaktir. Ayrica metinler parfalara ayrilip tekrar bir araya getirildiginde nasil bir farkliligin ortaya f iktigi, disiplinlerarasi bir görü§ i§iginda Gestalt Kuram ve J. Derrida'nin yapisökümcü okuma yöntemi üzerinde durulacaktir.

Makalede §u yollar (metot) takip edildi. Mesnevi'nin ingilizce fevirilerinde, alintilar ve örnekler i§iginda fevirmenlerin metnin yapisinda yer alan yapilari sökerek erek kültürdeki kar§iliklarini nasil aktardiklari tasvir edilmeye gali§ildi.

Edebi metinleri anlamak ve fevirmek ifin büyük oranda fikarimlar yapmak gerekir. ^ikarim yapabilmemiz ifin de metinlerin yapilarini sökerek metnin ne söyledigini ya da neyi gizledigini görebiliriz. Gestalt Kuram'a göre bütün, kendisini olu§turan parfalardan farklidir. Yapilari söküldükten sonra metin, an itibariyle artik fok farkli bir metindir. Ya-zar bir öznel birey ise, fevirmen öznel bir ki§ilik ise ve okur da öznel bir konumda ise aslinda her üfünün arasinda mutluk bir anlam, kesin bir kani olu§mayabilir fünkü her bir-inin dünya gerfekligi birbirinden farklidir ve göstergeleri yorumlari da farkli olacaktir. Lakin yillardir fevirmen, kaynak kültür ve erek kültür arasinda bir köprü göreviyle nitelendirilirken Derrida'ya kulak verdigimizde fevirmen acaba nerede yer almaktadir? Mesnevi'nin üf fevirmen tarafindan ingilizceye yapilmi§ fevirileri i§iginda göstergeler sökülecektir. Her bir feviri baglaminda ayri ayri anlamlar üretilecektir, dolayisiyla da anlam tüketilemeyecektir.

Derrida'nin Differance Kavrami ve Yapisöküm - Gestalt Kurami

Göstergebilim ve yapibozuculuk kuramlari, feviri sürecinde fevirmenin nasil fali§tiginin en somut kuramlaridir. fevirmen tam da göstergebilimsel yöntemlerin metnin türüne göre her biriyle ayri ayri i§lem yaparken, diger yandan her bir göstergenin feviris-inde yapilari, yani göstergeleri / sözcükleri hatta cümleleri bozup, önce kendi bilincinde sonra da diger dilin gösterge sisteminde yeniden kurar. Yapibozuculuk da, göstergebilim gibi metinlerin yapilanma özelliklerinin altini fizer. Bu postyapisalci fözümleme yöntem-

leri, metinlerin gôstergelere aynlabilir ve tekrar birleçtirilebilir oldugundan yola çikar. Yapibozuculugun bakiç açisina göre, metinler tekrar birleçtirilerek oluçturuldugunda ayni olmazlar. Çûnkû göstergelerin çôzûmlemesinin yapilmasi ve yorumlamada yeniden oluçturulmasi metni yazmaya devam etmektir [6, 255-257]. Okur, okudugu metinde geçen yapilari yaçaminda yazmaya devam etmektedir. Aslinda yapilari öznel degerlendirmeleri sonucunda söküp sonra birleçtiren çevirmenin erek kültür için oluçturdugu çeviri metni, okur tarafindan sökülür ve yeniden birleçtirilir. Burada ûç açamali bir yapisöküm süreci söz konusudur. ilk olarak kaynak metin yazari ögretilerini ya da aktarmak istedigi iletileri söker ve yeniden birleçtirerek kendi eserini oluçturur. Sonrasinda kendi öznel dünya görü§üyle ve bir okur kimliginde çevirmen eseri ele alir. Ayni süreçlere tabi olan kaynak metin yapilari da parçalara ayrilir ve bir erek metin oluçturulur. Okurun kaynak metnin yazildigi dili bilmedigini varsayarak erek metni kendi gerçekligi içiginda çözümledigini görürüz. Aslinda söz konusu metin birçok defa bir bütün olarak ele alinip parçalandiktan sonra birleçtirilmiçtir. Hiçbir boyutta, bütünlügü sökülerek parçalara ayrilan metin bir-leçtirildiginde artik ayni metin degildir.

Çevirmen kaynak metnin okuru ve okur olarak kaynak metnin ilk andaki eleçtirmeni-dir de. Her çeviri bir okuma, anlama, kullanma ve eleçtirme biçimidir. Çevirmenin anlama süreci, bir kaynak metin okuru olarak, okuyup anladigi bir metni eleçtirerek üretme §ek-linde geliçir. Bu anlamda çevirmen kaynak metnin okuru oldugu kadar, onun eleçtirmeni-dir de. Çrnto kaynak metni çevirmen kadar didik didik eden ve her yönüyle anlamaya, anlatmaya, tanitmaya ve kullanilmasi için elinden geleni yapmaya çaliçan bir baçka ki§i yoktur. Kaynak metin, çevirmenin anladigi yorumladigi bir metindir ve eleçtirmenin, kay-nak metnin eksiklerinin kaynagini kaynak metinde aramaktan çok, çevirmenin kaynak metni anlamasi ve yorumlamasinda aramasi daha dogru bir eleçtiri tavridir [5, 211-214215]. Différance (Fr.), yapisökümcülügün kurucusu Derrida'nin Fransizcada iki ayri anlami bulunan différer eyleminden ad türetmek yoluyla geliçtirdigi felsefe terimidir. Bu baglamda bir yanda "ayri olmak" anlamina gelirken, öbür yanda "erteleme", "geciktirme", "sonraya birakma" gibi anlamlar taçiyan differance sözcügü, günümüz différence söz-cügünden farkli yaziliyor olmasina karçin (birinde "a" ile yazilirken berikinde "e" ile yazilmaktadir), her iki sözcügün de konuçma dilindeki okunuçlari aynidir. Kuçkusuz Derrida'nin ayni anda iki ayri anlam taçiyan bir sözcükten yeni bir sözcük türetme yoluna gitmesinin ardinda, hiçbir sözcügün anlaminin kesin sinirlarla belirlenemeyecegi, bu tür-den her çabaya karçi dilin kendi özgül korunaklari yardimiyla bir biçimde direniyor oldugu gerçegi yatmaktadir [8, 382]. Derrida'nin différance terimi, hem ayri sözcüklerin anlamlarini meydana getiren anlamlandirmalari arasindaki ayrimi, hem ayni sözcügün ayri anlamlarindaki ayrimi, hem de bir sözcügün (bir ayrima) gönderilmesi zorunlu olarak olu-§an ayrimi kapsayarak anlamin anlaminin ertelenmesi dü§üncesi üstüne kurulmuçtur [Ula§, 2002: 383]. Metni ayakta tutan ve çikartildigi zaman ya da baçka bir ifadeyle yanliç / eksik aktarilmasindan dolayi metnin çökmesine yol açacak yapilar, Derrida'nin yapisökümcü okuma yöntemi ile çözümlenebilir. Yapisökümcülerin asil parmak bastiklari önemli nokta, metnin her durumda yazarin niyetlerinin çok ötesine uzanan bir anlam ufku bulundugu; çokanlamliligiyla dikkat çeken bu ufkun asla kendi içinde tutarli tek bir anlam yapisi içine kapatilmayacak denli açik uçlu (Eco'nun deyiçiyle "açik yapit") bir nitelik sergiliyor olmasidir [8, 1179]. Metinlerin de anlami, metinde olmayanla, söylenmeyenle

290

bagintilidir. Derrida bunu kanitlamak ifin metni, yapi-sökme yöntemiyle didik didik eder, önemsiz sayilan ayrintilara egilerek bunlarin, metnin kendi mantigini sarstigini, yadsidigini, yani metnin söyler göründügünün tersini de söyledigini belirtir. Öyleyse Der-rida'ya göre bir metnin anlami, ayagini yere saglam basan sabit bir anlam degildir, oynaktir, kaypaktir, feli§kilidir ve dolayisiyla belirsizlikler ta§ir. Kisacasi, hifbir metnin tek ve kesin anlami olamaz [4, 242]. Edebiyat yazari, söylemek istedigini afikfa degil, imgelerle, simgelerle, retorik oyunlarla dolayli bir yoldan dile getirir. Bundan ötürü metnin anlami apafik degil örtüktür, belirsizdir [4, 203]. Yapisökümcü analizler, yakin bir bifimde metinlerin bifimsel ve retorik özelliklerini fali§irlar, bunu yaparken amaf, söz konusu özelliklerin, metinde ortaya konulan argümanlarla nasil bir etkile§im iferisinde olduklarini ve onlari nasil yorumladiklarini göstermektedir. Yapisökümcü, bir metnin farkli parfalari arasindaki beklenmedik ili§kileri ara§tirir veya ilk baki§ta fevresel / periferik olarak görünen, fakat fogu zaman argümani kari§ikliga sevk etmeye veya onun altini kazmaya dönen [metnin siki bir bütün olarak dü§ünmemizi saglayan]. dü§ünü§ tarzlarini gev§etir [1, 321]. "Bütün, kendisini olu§turan parfalarin toplamindan farklidir."Gestalt'filara göre, "görme" i§levi ba§langiftan beri örgütlü bir eylemdir. Bir ba§ka deyi§le, görmede bir bütünlük söz konusudur. insan, parfalari degil, o parfalar arasindaki bütünsel ili§kiyi görür. Gestalt, sözcük olarak, §ekillerin birle§mesi anlamina gelmektedir. insanlarin algisal alanin bütünü üzerinde tutarli ve anlamli izlenimler olu§turduklarini ileri sürer. Böylece bütün, parfalarinin toplamindan farklidir. Bunun sonucu olarak, sosyal algilamada bir ki§ilik özelliginin anlami, o özelligin ifinde bulun-dugu baglamdan (contex) etkilenmesidir [2, 104]. Kurt Koffka, Max Wertheimer ve Wolfgang Kohler gibi ünlü Gestalt'filarin, algilamayi insan beyninin dogasi geregi sahip oldugu örgütlenme egiliminin bir ürünü saydiklarini belirtelim [2, 103]. Birey, ya§antisinin bir parfasi olan herhangi bir nesneyi, durumu ya da olayi, duyu organlarinin ilettigi par-fasal verilerden, bütünsel, yapisal bir anlama dönü§türerek algilar. Algilama, duyularla gelen parfasal verilere degil, bunlar arasindaki bütünsel ili§kilerin yapilanmasina bagli olarak gerfekle§ir [2, 106]. Birey ifin önemli olan ve bireyin dikkatini daha fok feken nesnelerle, önemsiz olanlar da ayrilir. Bir uyarimin sik sik tekrarlanmasi, §iddetli olu§u, fevresindekilerle zit bir özellige sahip olu§u da onun ayri olarak örgütlenmesine yol afa-bilir [9].

Mesnevi Orneginde Derrida'nin Yapisökümcü Okumalarinin ve Gestalt Kurami'nin ^eviriye Uygulanmasi

Mevlana ney kavramiyla okuyucuyu ya da ögretileri dinleyen kimseyi bir gösterilene yönlendirmi§tir. ^evirmen §ayet ney kelimesini Bati Müzigi'ne ait bir müzik enstrümani olarak tanimlarsa yapinin rotasi degi§ebilir. A noktasina gitmesi istenen bir okur, fevir-menin farkli bifimde algilamasiyla B noktasinda kendisini bulabilir. Dolayisiyla okur Mevlana'ya ula§maya fali§irken kendisini farkli bir mana dünyasinda bulmu§ da olabilir. Tosun'un da ifade ettigi gibi, gramer di§i olanla yeniden zincirlenmek, yeni bir söz dizimi yaratmak olacaktir: Anla§ilmamak riski pahasina. Bu ise hem mücadele dolu, hem "üretici", hem de "yeniden in§a edici" bir tavri gerektirmektedir. Bu anlamda yapibozma, aslinda bir kurma i§lemidir [6, 261]. ^evirmen, ney kavramini aynen birakarak belki de birfok okur tarafindan anla§ilmayabilirdi. Bu riski alarak hem -üretici- hem de -yeniden in§a edici- bir görevi olacakti. Üretici olacakti, fünkü fevirmen erek kültüre yeni bir

291

kavram sunarak onlann hayat gerçekliginde bir çeyler inça edecekti. ilk baçta anlaçilmayabilirdi, fakat okurunda merak uyandiracakti. Böylece okur, kendi dünyasinda kavramin ve / ya terimin karçiligini bulmaya çaliçacakti.

Sözcük anlamlarini kesin kaliplar içine yerleçtiremedigimiz gibi yapiti (okur olarak çevirmen) ya da metni okuyan kimse (yine kaynak metin okuru olarak çevirmen ya da erek kültür okuru) tarafindan da anlam ertelenmiç olacaktir. Her söylem oluçturuldugu dönemden §u ana dek kendi degerinden bir çeyler kaybetmiçtir. Dolayisiyla degerlendirme yapilirken karar aninda gözden kaçabilen olgularin varligi göz önünde bulundurulmalidir.

Mesnevi'nin ingilizceye yapilmiç çevirilerini örnek olarak seçmemizin ardinda, üç farkli çevirmenin Mevlana'nin söylemek istediklerini nasil yorumladiklari ve aktardiklarini ortaya koymaktir. Çevirileri bir bütün olarak dü§ündügümüzde yapilari parçalara ayirmayi, böylece metinde geçen anahtar kelimelerin çok yönlü anlamlarini çözüm-lemeye çaliçmak çaliçmamizin bir baçka parçasidir.

Gestalt ögrenmeye göre; bir nesnenin algilaniçi onun diger parçalarla olan iliçkisine baglidir. Metinde yer alan herhangi bir parça ya da öge, diger parçalarla anlam kazanir. O parça çikartildiginda baçka parçalarla yan yana getirildiginde ise baçka anlamlara içaret edebilir. ingilizce çeviriler bütün olarak ele alindiklarinda Mesnevi araciligiyla Mevlana'nin ögretilerinin aktarilmasi amacini taçir. Her bir çevirmenin öznel ugraçi sonucunda kaleme alinan çevirilerin yapilarini sökerek (deconstruction) ve yeniden bir araya getirme açamasinda (reconstruction) ne gibi ayriliklarin ortaya çiktigini merak etmekteyiz. Bu du-rumu bir örnekle iliçkilendirecek olursak; tamir etmek için elimize aldigimiz bir makineyi önce parçalara ayirir, sorunun tespitinden sonra birleçtirmeye çaliçiriz. Nedendir bilinmez bazen elimizde yerleçtiremedigimiz birkaç vida kalir. Bütün parçalara ayrildi, fakat bir araya getirildiginde ilk halinden uzaklaçmiç oldu.

Derrida ve Emmanuel Levinas'in bir sentezi niteligindeki çaliçmasinda Cornell, yapisökümün zorunlu olarak ötekilerle etik bir iliçkiyi varsaydigini iddia eder; yapisöküm bizden, sadece ötekileri ve öteki olarak tanimamizi / kabul etmemizi degil, fakat ayrica onlara ve onlarin perspektiflerine de açik olmamizi ister. Böylece yapisöküm hem kendi inançlarimizi sorgulamamiz hem de ötekilerin bakiç açilarini ve durumunu anlamamiz anlaminda, etik bir zorlayicilik / buyruk içerir [1, 325-326]. ingilizce çevirilerde ifadeleri yapisöküme ugrattigimizda yabanci kültüre ait olmayan anlami ortaya çikmaktadir.

Örnek: reedflute / ney

Kavrami arama motorunun 'görseller' kismina yazdigimizda bizi Bati müzigine ait bir enstrümana götürmektedir. Yapisöküm, §ayet ötekini - öteki- olarak kabul etmemizi istiyor ise, okur -öteki- diye herhangi bir çeyle karçilaçmamaktadir. Ney, okurun kültü-ründe yer almayan bir terim ise, çeviriyi okudugunda zihninde üflemeli bir müzik enstrümani canlanabilir. Bu da okuyucularin erek kültüre ait ögeleri tanimasini engeller niteliktedir.

Örnek: 1. Beyitin Ingilizce Çevirileri

Reynold Nicholson

1. Listen to this reed how it complains: It is telling a tale of separations [10].

Jawid Mojaddedi

1. Now listen to this reed-flute's deep lament

292

About the heartache being apart has meant: [3, 4-6].

Victoria R. Holbrook

1. Listen to this reedflute as it tellsitstales

Complaining of separations as it wails [10].

Türk^esi: Dinle, bu ney neler hikayet eder, ayriliklardan nasil §ikayet eder [11].

Bir metinde yer alan karma§ik ili§kiler agini fözümlemek ifin yapilari sökmek ifin fok basit bir soru sormak etkili olabilir: Neyin ayrici özellikleri nelerdir?

Reed: a thin piece of wood or metal which shakes very quickly to produce sound when a musician blows over it [12].

Cambridge yayinevine ait sözlügün tanimina göre; tahta veya metal hammaddeden yapilmi§ ve bir müzisyenin üflemesiyle ses fikaran ince bir parfadir.

Birinci beyitin üf fevirisini bifem afisindan inceledigimizde üf fevirmen de kafiyeli olmasina dikkat etmi§tir. "Ney" kelimesinin fevirisi ifin Nicholson "reed" kelimesini ter-cih ederlerken, Holbrook ve Mojaddedi "reed-flute" ifadesini kullanmi§tir. Anlam afisindan baktigimizda da her üfü neyin ayrilik acisina i§aret etmi§lerdir.

Arama motorunun görseller kismina reed kelimesini yazdigimizda, Türk kültüründe tam olarak neye götürmemektedir. Daha fok sazlik resimlerinin oldugu ya da bati toplu-munun müzikal enstrümani olan flüte yönlendirmektedir. Bu sebeple feviride tercih edilen kelime okuru adrese tam olarak dogru bir §ekilde götürememektedir. §ayet okur kitlesinin hayatinda ya da gerfekliginde neyin oldugu bilgisi mevcut degilse zihninde farkli fagri§imlar uyandirmasina neden olabilir.

Caddede, metrobüste, markette kisacasi hayatin her aninda birileriyle kar§ila§iriz / tani§iriz. Bunun gibi olasiliklarin aslinda ne kadar fok oldugu ilk satiri okurken aklimizdan gefiriyor da olabiliriz. Tani§tigimiz bu bireyleri en temel olarak kategorize ettigimizde kimileri iyi iken, kimileri de kötüdür. Onlar hakkinda elbette bu tür yorumlari yapabilmemiz ifin biraz vakit gefirmemiz gerekir. Yaniltici durumlarin da oldugunu var-saymadan edemeyiz. £evirmen Holbrook'un fevirisindeki yapilari söktügümüzde neyin, her cemiyette agladigini görmekteyiz. Fiil bazinda incelememize devam ediyoruz: "seek out."

Seek someone / thing out: search for and find someone or something [13]. "Bir §eyi ara§tirmak ve birini / birisini bulmak" anlamina gelir. Bu fiilin ta§idigi anlam ise bulana dek bir §eyi / birini aradigimizdir. Lakin her arkada§imizi ya da tanidigimizi arayarak mi hayatimiza almaktayiz? Halbuki bu paragrafin ilk cümlelerinde de belirttigimiz üzere, ya§am ifinde bireyler ister istemez bazen bizim anlayamadigimiz bir §ekilde yerlerini almi§ olurlar. Bunlarin yani sira Holbrook'un fevirisindeki anlama göre; bizler herkesin ifindeki iyiyi ve kötüyü arariz. Adeta Yinyang sembolüne i§aret ederek her iyinin ifinde bir kötü, her kötünün ifinde de bir iyi oldugu görü§ü bizde fagri§im yapmaktadir. Fakat beyitin Türkfesine bakinca "iyilerin de kötülerin de arkada§iyim." ifadesiyle pek örtü§-memektedir. Mojaddedi'nin fevirisine göz attigimizda ise Among the crowd, alone I mourn my fate cümlesinden kalabaligin ortasinda sanki kaderinden tek §ikayet eden neyin kendisiymi§ gibi bir anlam fikiyor kar§imiza. Ney, her cemiyette agladi, inledi, feryadini dile getirdi. Ayrica Mojaddedi, beyitin Türkfesinde alone kelimesine yer verilmemi§ken, fevirisinde kullanmi§tir.

293

Gösterilenin bir parçasi her zaman bir baçka yerdedir; anlam apaçik degildir. Gös-teren, gösterilene kesin bir çekilde baglanamaz. Bir sözlükte bile bir sözcük birçok anlami beraberinde getirir. Gösterge her zaman baçka bir göstergeye gönderir. Dolayisiyla bir metinde kesin bir anlama varilamaz, anlam ancak sökülür. Bu söküm sonucunda da tek bir anlam degil birçok anlam ortaya çikar. Hatta bir cümle sonuna kadar okuyuncaya kadar, birçok gösterge, okuyucuyu birçok göndergeyle ba§ baça birakir. Hatta sonraki cümlenin anlami, önceki cümlenin anlamini ya da tersi, önceki cümlenin anlami sonraki cümlenin anlamini degiçtirebilir [7, 2298].

J.Derrida'ya göre her yorum eksiktir. Aktarilan her söylem, kendi degerinden bir §ey-leri kaybeder. Bu pencereden baktigimiz zaman yapisöküm §öyle bir dü§ünme biçimine çagri yapmasi açisindan anlamli ve önemlidir: Bir özne, bir olguyu, bir olayi anlamlandirirken, karar verirken kör noktalarin, gözden kaçirabilecegi olgularin olabilecegi olasiligini göz önünde bulundurmalidir. Birdenbire aceleyle kesinlemelere gitmek yanliç kararlar, yargilar dogurabilir [7, 2305].

Sonuç olarak çiplak gözle güne§e bakip baçka bir yere baktigimizda görme yetimiz hemen yerine gelmez. Biraz süre geçtikten sonra algimiz netlik kazanir. Edebi metinlerde bir açidan bu benzetmeyle iliçkilidir. Kaynak metin yazari kendi okuruna bir çeyler ilet-mek için kaleme almiçtir yapitini. Okur ise kendi zihninde, kendi gerçekliginde karçiliklarini bularak zihninde somut düzleme taçimaya çaliçir. Çevirmen ise hem yazar, hem de okur kimliginde kaynak metnin yapilarini sökerek aslinda metninde ne söyledigini ayni zamanda neleri söylemedigini ortaya koymaya çaliçir. Biz çaliçmamizda Derrida'nin çok sik kullanilan yapisöküm ve yapibozuculuk kavramlarini tercih ederek, Gestalt Kuramin Mesnevi çevirilerindeki etkilerini inceledik.

Mesnevi ve Mesna kelimeleri ayni kökten olup "ikiçer ikiçer" manasina gelir. Bu se-beple kafiyeleri ikili olan §iire "mesnevi" denmiçtir. Dolayisiyla metin türünün bir §iir olmasi amaçlanmiçtir. Çevirmenlerin içerigi aktarmaya çaliçirken çevirilerinde her beyitin kafiyeli olmasina dikkat edip etmedikleri üzerinde durduk. Türkçenin ve ingilizcenin yapilari farkli oldugundan dize düzenini çevirmenlerin nasil sagladiklarini ya da ne gibi durumlarda degiçiklik yaptiklarini ve çeviri sirasindaki sözcük seçiminde, sözlükteki karçiliklari yerine Mesnevi'deki içlevini ne kadar dikkate aldiklarini gözlemlemeye çaliçtik. Kaynak metindeki kelimeler, diger bir deyiçle parçalar ayni iken her bir çevirmenin çeviri sürecinde seçmiç oldugu parçalar birbirinden oldukça farklidir. Lakin çevirmenlerin tek tek kelimelerden yola çikmasi onlari hataya dü§ürecektir. Metni bir bütün olarak okudugunda, parçalar bütün içinde yerini bulacaktir. Bütün, her birine göre farkli çekilde bir araya gelir. Önemli olan bütünden parçaya ulaçmaktir. Adeta fasulye yemegini yaparken aççilarin kullandigi malzemeler ayni iken kimisi salçasini, kimisi baharatini ön plana çikarir. Bütünde fasulye yemegi iken her bir aççi bir parça üzerinde daha fazla du-rur. Çevirilerde de Derrida'ya göre bütün yapisöküm yöntemiyle tersine okunur. Her bir çevirmenin ayni parçayi algilamasi farkli oldugundan çeviri metni okurunu baçka nokta-lara götürebilir, her biri ertelenmiç bir çeviridir ve anlam örtüktür.

Derrida'ya göre göstergenin gösterilen tarafi sinirlandirilamaz çünkü her gösterge, her terim okuyucusunu bir baçka anlama göndererek anlami öteler. Dolaysisiyla anlamin öznelligi ön plana çikmaktadir, lakin ayni dil yapilari içinde tek bir göstergeden yola çiktigimizda farkli okurlarin farkli anlamlara ulaçabilecekleri kaçinilmaz bir durum.

294

Yalniz fevirmen kar§i dil yapisina aktanrken, anlamin otelendigi fikrini yadsimadan fe-virdiginde ve kendi algiladigi bifimde kar§i kulture bu aktarimi iletirken anlamin ertelen-mesi nasil cereyan etmektedir? Okuyucularin kaynak dili bilmediklerini bu durumdan dolayi da erek metni ele§tirme olanaklarina sahip olmadiklarini farz edelim. £evirmen, anlamin sinirlandirilamayacagindan yola fikarak biraz keyfi bir feviri yapar ise o zaman kaynak metnin hifbir hukmu kalmayacaktir. Fakat her fevirinin dogasi geregi fiki§ noktasi kaynak metindir. Kaynak metin elinde butundur.

Mesnevi sembollerle orulu bir eserdir ya da kaynak metindir. Mevlana'nin ogretiler-indeki bu gizemli yapilarin, salt gunluk dilin imkanlariyla fozulmesi mumkun degildir. Onu anlayabilmek ve diger dillere fevirip aktarabilmek ifin Mevlana felsefesinden bagimsiz du§unulmesi beklenemez ve bir butun olarak algilanmalidir.

Bibliyografya

1. Balkin Jack M. Yapisokum, Qev. Kasim Kufukalp / / Jack M. Balkin. - Uludag Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi, 2004. - S. 318-329

2. Inceoglu Metin. Tutum, Algi, Ileti^im / Metin Inceoglu. - Istanbul: Beykent Universitesi, 2010. - 170 s. - ISBN 288-000-002-561-0

3. Mojaddedi Jawid. The Masnav i Jalaal Al-Dain Raumai; Jalal Al-Din Rumi / Jawid Mojaddedi. - New York: Oxford University, 2004. - 271 s. - ISBN 978-143-560-941-9

4. Moran Berna. Edebiyat Kuramlari ve Ele^tiri / Berna Moran. - Istanbul: ileti^im Yayinlari, 2012. -352 s. - ISBN 978-975-470-704-5

5. Tosun Muharrem. Qeviri Ele^tirisi Kurami / Muharrem Tosun. - Istanbul: Aylak Adam Kultur Sanat Yayincilik, 2013. - 245 s. - ISBN 978-605-484-903-1

6. Tosun Muharrem. Qeviri Ele^tirisi Kuraminin Temelleri / Muharrem Tosun. - Sakarya: Sakarya Yayincilik, 2007. - 307 s. - ISBN 978-975-864-470-4

7. Ufan Hilmi. Modernizm-Postmodernizm ve Derrida'nin Yapisokucu Okuma ve Anlamlandirma Oner-isi / Hilmi Ufan / / Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Dergisi, 2009. - S. 2283-2306

8. Ula§, Sarp Erk. Felsefe Sozlugu, (Haz.: A. Baki Guflu; Erkan Uzun; Serkan Uzun; U. Husrev Yolsal) / Sarp Erk Ula§. - Ankara: Bilim ve Sanat Yayinlari, 2002. - 1728 s. - ISBN 975-729-845-X

9 [Электронный ресурс] : Режим доступа к статье: http: // www.mersinpsikolojikdanismanlik.com / index.php?option=com_content&task=view&id=36&Itemid=51.

10 [Электронный ресурс] : Режим доступа к статье: http: // www.dar-al-masnavi.org / reedsong.html#4

11 [Электронный ресурс] : Режим доступа к статье: http: // www.semazen.net / sp.php?id=141

12 [Электронный ресурс] : Режим доступа к статье: http: // dictionary.cambridge.org /

13 [Электронный ресурс] : Режим доступа к статье: http: // www.oxforddictionaries.com / definition / / english / seek?q=seek+out#seek_11

Эрдогду Ш. Признаки деконструктивного чтения Ж. Дерридой английских переводов текстов Маснави и гештальтпсихология / Ш. Эрдогду // Ученые записки Таврического национального университета имени В. I. Вернадського. Серия «Филология. Социальные коммуникации». - 2013. - Т. 26 (65), № 2. - С. 289-296.

Сегодня существует множество переводов «Маснави» Мевляна на иностранные языки. Таким образом, мы можем увидеть влияние учений Руми на людей не только при его жизни, но и после смерти. Важность этих переводов, которые сделали его творчество интернациональным, весьма велика, так как учения Мевляна основаны на человеческих чувствах, а также создают своего рода мистическую атмосферу. Цель переводов его работ в данном случае символична, она как факел должна пролит свет на истоки культуры и на ее цели одновременно. Разбирая английские переводы Маснави при помощи деконструктивизма, в научной работе изучается термин «дифферент» Ж.Дерриды. В данном случае переводчики акцентируют свое внимание на самом переводе, при анализе источника текста, а также на

295

те элементы перевода, которые были опущены, и на выбранный переводчиком вариант слова. Цель данной статьи - междисциплинарное исследование между термином деконструктивизм Ж.Дерриды и постулатом гештальтпсихологии: «Целое отлично от суммы его частей».

Ключевые слова: Мевляна, Маснави, гештальтпсихология, деконструктивизм, Ж.Деррида

Ердогду Ш. Ознаки деконструктивного читання Ж. Деррщою англшських перекладiв текстiв Ма-снавi i гештальтпсихологш / Ш. Ердогду // Вченi записки Тавршського нацiонального ушверситету iменi В. I. Вернадського. Серiя «Фшологш. Соцiальнi комунжаци». - 2013. - Т. 26 (65), № 2. - С. 289296.

Сьогодт юнуе безлiч перекладш «МаснавЬ» Мевляна на шоземш мови. Таким чином, ми можемо побачити вплив навчань Рум на людей не лише за його життя, але i пiсля смерти Важливiсть цих перекладш, якi зробили його творчiсть iнтернацiональною, вельми велика, так як вчення Мевляна засноваш на людських почуттях, а також створюють свого роду мiстичну атмосферу. Мета перекладiв його робiт у даному випадку символiчна, вона як факел повинна пролити свiтло на витоки культури i на ïï цiлi одночасно. Розбираючи англiйськi переклади Маснавi за допомогою деконструктивiзму, в науковш роботi вивчаеться термш «диферент» Ж. Деррщи. У даному випадку перекладачi акцентують свою увагу на самому переклад^ пiд час аналiзу джерела тексту, а також на ri елементи перекладу, якi були опущеш, i на обраний перекладачем варiант слова. Мета даноï статл - мiждисциплiнарне дослiдження мiж термшом деконструктивiзм Ж. Деррщи i постулатом гештальтпсихологп : «Цiле вiдмiнно ввд суми його частин».

Ключовi слова: Мевляна, Маснав^ гештальтпсихология, деконструктивiзм, Ж. Деррвда

Erdogdu §. The signs of deconstructive reading of Derrida in mevlana's english translations and gestalt theory / Ç. Erdogdu // Scientific Notes of Taurida V. I. Vernadsky National University. - Series: Philology. Social communications. - 2013. - Vol. 26 (65), No 2. - P. 289-296.

Today there are many translations of Mevlana's work called 'Masnavi' in foreign languages. We can see the effects of Mevlana's international living teachings both in the period when he lived and even after his death. The importance of the translations, which made Mevlana's teachings international, can never be ignored because Mevlana's teachings are based on the human beings' feelings and they are all such kind of expressions where we sense the mystic atmosphere. The aim of translation is to be like a torch fire setting a light to the source culture and it helps to illuminate the target culture at the same time. By deconstructing the English translations of Masnavi, this study examines the term 'différence' of J. Derrida, where the translators especially focused on in their translations while translating the source text and which elements were ignored during the transfer and also what type of selections (meaning transfer or style transfer) the translators made. The purpose of this paper is to present an interdisciplinary study between the term deconstruction of J. Derrida (19302004) and this notion put forward by Gestalt psychologists: "The whole is different than the sum of parts."

Key words: Mevlana, Masnavi, Gestalt Theory, Derrida and Deconstruction

Поступила в редакцию 30.08.2013 г.

296

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.