y^K 93/94+929
https://doi.org/10.22378/2410-0765.2024-14-2.86-99
Sadri Maksudi Arsal ve Türk dil devrimi
M.G. Scherberger
Georg August Göttingen Üniversitesi
Göttingen, Almanya
Bu makale, Sadri Maksudi Arsal'in Türk dil reformundaki rolüne genel bir baki§ sunmaktadir. Sadri Maksudi bu konuda birgok yazi yazmi§ ve bu sayede Mustafa Kemal Atatürk ve Türk dil devrimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olmu§tur. Sadri Maksudi'nin bu konudaki temel eseri Türk Dili ifin'dir. Bu kitapta Osmanli yazi dilinin radikal bir §ekilde Türkle§tirilmesi gagrisinda bulunmu§tur. Makalemizde Sadri Maksudi'nin Atatürk ve gevresi üzerindeki etkisini daha detayli bir §ekilde ortaya koyuyor ve dil devrimi kapsaminda bunun hangi kisminin gergekle§tirildigini inceliyoruz. Ayrica Sadri Maksudi'nin yakla§iminin uzun vadede ne kadar ba§arili oldugu sorusunu da ele aliyoruz. Üstelik Sadri Maksudi'nin kendisinin nasil bir dil kullandigi ve bunun onun özle§tirme taleplerine ne ölgüde kar§ilik geldigiyle ilgileniyoruz.
Anahtar kelimeler: Sadri Maksudi Arsal, Mustafa Kemal Atatürk, Türk dil devrimi, alinti sözcükler ve yabanci sözcükler, neolojizmler, Arapga, Farsga, Osmanlica, Türkge, Türk dilleri
Te^ekkür sözü: Türkge metnimizi okuyup kontrol ettigi igin sayin Dr. Ali Adem Yörük'e te§ekkür ederiz.
Giri§. Ceditfi ve Kemalist Tatar-Türk aydini Sadri Maksudi Arsal (1878— 1957), bilim insanlarinin yogun ilgisini fekmeye devam etmektedir. Bugüne kadar ger?ekle§tirilen yayinlarin, konferanslarin ve diger bilimsel faaliyetlerin foklugu buna taniklik etmektedir [2; 6; 8; 9]. Kazan yakinlarindaki Ta§su'da dogan Maksudi, faginin ruhuna uygun olarak milliyetfi, son derece okumu§ bir ki§ilikti; fe§itli ülkelerde (özellikle Rusya, Finlandiya, Almanya, Fransa, Türkiye) ya§ayip siyasetfi, hukukfu, tarihfi ve dil reformcusu olarak fali§mi§tir. Bütün bu alanlarda önemli izler birakti [1]. Bu makale, Maksudi'nin Türk dili sahasindaki rolünü ele almaktadir. Maksudi'nin dille ilgili görü§lerini anlamaya yönelik en önemli kaynak onun Türk Dili igin (TDi) adli kitabidir [4]. Maksudi'nin dogumunun 140. yili anisina düzenlenen kongre antolojisinde o kitabin iferiginden detayli olarak bahsetmi§tik [7]. Bu nedenle bu fali§mada, kitabin iferigini kisaca özetleyip a§agidaki sorulara deginecegiz:
Maksudi, kitabini nerede ve hangi dönemde yazmi§tir, nasil bir imla ve dil kullanmi§tir, görü§leri günümüz afisindan ne kadar bilimseldir, ne gibi tepki ve ele§tirilerle kar§ila§mi§tir, hangi fikirleri yenidir ve hangileri daha önceki
© Scherberger M.G., 2024
reformcular tarafindan dile getirilmiçtir, Kemalist dil devrimini ne ö^üde etkilemiçtir, hangi yaklaçimlari uzun vadede baçarili olmuçtur, hangileri olmamiçtir, kendi imlasi ve dili yillar içinde nasil geliçmiçtir? [Tüm bu konularin ayrintili bir incelemesi doktora tezimizde [8] bulunmaktadir].
Ana bölüm. TDi'nin yaziliç tarihi, kitaptaki bazi bilgiler kullanilarak belirlenebilir. Bunlar, Maksudi'nin TDi'ni 1920'li yillarin baçinda Paris'te yazmaya baçladigini ve 1928 yilinda Milliyet gazetesinde Arap harfleriyle dizi olarak [3] yayinladigini göstermektedir. Sonra iki yil daha metin üzerinde çaliçarak revize etmi§, 1930'da Latin alfabesiyle kitap olarak istanbul'da yayinlamiçtir [8, s.81-84]. Maksudi'nin yazilari, günümüz Türk yazimina kismen karçilik gelmekte, hâlâ Arapça imlanin etkisi altinda oldugu görülmektedir. Bu, diger çeylerin yani sira, Türk fonetik kanunlarina göre p ve t çeklinde sertleçen Be ve Dal, Ayn ve Hemze ve uzun ünlüler gibi özellikler gösteren Arapça ve Farsça alinti kelimelerden anlaçilmaktadir. Bunlar, hem Arap alfabesinin fonetikleri (solda) hem de bugün yapildigi gibi Türkçenin fonetikleri dikkate alinarak (sagda) yazilmiçtir:
galib, mikdar, tarafdar - galip, miktar, taraftar [8, s.88-89] hey'et, mes'ele, san'at- heyet, mesele, sanat [8, s.95] hâdise, ecnebî, medlûl - hadise, ecnebi, medlul [8, s.103] Maksudi'nin Milliyet gazetesi yazilarindaki dili ile TDi'deki dili karçilaçtirildiginda gazete metninin klasik Osmanlica, kitap metninin ise sadeleçtirilmiç Osmanlica oldugu ortaya çikmaktadir. Bu, Maksudi'nin gazete metnindeki birçok Arapça ve Farsça kelime ve formu, kitapta TCrkçe kelime ve formlarla degiçtirdigi anlamina gelmektedir. Gazete metninde hâlâ Arapça-Farsça formlari kullanirken (solda), kitapta bunlari Türkçe formlara sadeleçtirmiçtir (sagda):
efrad-i millet1 - millet fertleri [8, s.107] gayr-i mer'î- görülmez [8, s.109] ma'lümat - bilgiler [8, s.109] takvîye - kuvvetlendirme [8, s.109]
Ancak birçok örnegin (efrat, gayri tabiî, mü§külat, tesmiye et- vb.) gösterdigi gibi bu tür Arapça-Farsça formlar kitapta da tamamen terk edilmiç degildir [8, s.116-118].
Ayrica açagidaki örneklerde gibi çok sik Arapça kelimeler (solda) ve bazen eçanlamli Türkçe kelimeleri (sagda) kullanmiçtir: ecnebi - yabanci [8, s.127] hafit - torun [8, s.127] istimal et- - kullan- [8, s.128] kifayet et- - yet- [8, s.128] merbut - bagli [8, s.129]
1 Milliyet'in Arap harfli yazilarindan alinan bu paragraftaki örnekler, burada Alman §arkiyat araçtirmalarinda yaygin olan transkripsiyonla yazilmiçtir.
Demek ki Maksudi, o zamanki anlayiça göre karçilik gelen Türk unsurlan mevcut oldugundan vazgeçilebilecek birçok klasik Osmanli unsurunu kullanmiçtir. Bu, özellikle Maksudi için bir tutarsizligi temsil etmektedir, çûnkû o zamanlar mümkün oldugunca basit ve Tûrkçe yazmayi hedeflemiçtir.
TDi'nin içerigi §u çekilde özetlenebilir: Osmanli yazi dilindeki Arapça ve Farsça unsurlarin kaldirilarak yerine Tûrkçe kelimeler ve gramer formlari getirilmelidir. Arapça ve Farsça gibi Bati dillerinden gelen etkiler de reddedilmelidir. Yazi dilinin Tûrkleçtirilmesi Türklerin varoluçsal çikarinadir, çûnkû bu olmadan onlarin dili çok sayida yabanci dillerin etkisi altinda ezilip yok edilebilir. Bu da Türk milletinin sonu demektir. Bunun diçinda Türkler gibi özgür ve kendine güvenen bir millet, yabanci dillerin hâkim oldugu ve halkinin çogu için anlaçilmaz olan bir yazi diline tahammül edemez. Böyle bir dil, ulusal ve kültürel geliçmeyi büyük ö^üde engellemektedir ve dolayisiyla Cumhuriyet degerlerine açikça aykiridir. Yenilenen öz TCrkçe, yalnizca tüm Türklerin degil, tüm Türk halklarinin ortak yazi dili haline gelmelidir. Her ne kadar Rus Türkleri gibi Türkler tarafindan yönetilmeyen ülkelerde yaçasalar da bütün Türk halklari Türk milletine mensuptur. Avrupa ve Rusya'da iddia edildiginin aksine Türk dilinin §ekilleri (TCrkçe, Tatarca, Ôzbekçe vs.) farkli diller degil, ayni dilin lehçeleridir. Ortak Türk yazi dilinin oluçturulmasinda öncü rol TCrkçeye aittir, çünkü Türkiye Türk dünyasinin kültürel açidan en geliçmiç ve ayni zamanda siyasi açidan bagimsiz tek devletidir. Türkiye ile Türk dünyasinin geri kalan kismi arasindaki dil ve kültür birliginin iki amaci vardir: Birincisi kalkinma ve çagdaçlaçma sadece Türkiye ile sinirli kalmayip tüm Türk halklarina yayilmalidir; ikincisi Türkiye diçindaki Türk halklarinin dilsel ve kültürel kimlikleri pekiçtirilmelidir, aksi takdirde kendilerine hâkim olan milletler arasinda asimile olma riski vardir [8, s.146-147, 159-163, 178-185, 194-196, 205-206, 210-211].
Maksudi, Bati kültürüne katilan Türklere bir dil devriminin nasil baçariyla gerçekleçtirilebilecegini göstermek amaciyla diger halklarin tarihindeki benzer srn^lere dikkat çekmektedir: Ôrnegin Romalilar, Yunan kültürünü benimseyip tüm kültürel terimleri Latin köklerinden oluçturmuçlardir; Araplar, Yunan bilimlerini benimseyip tüm bilimsel terimleri Arapça köklerden türetmi§lerdir; Almanlar, baçlangiçta Latince ve Fransizcadan büyük ö^üde etkilenmiç, sonra tüm Yunanca, Latince ve Fransizca terimler için Almanca ifadeler yaratmiçlardir. Benzer çekilde Fransizlar, Çekler, Finliler, Ruslar, Macarlar ve diger birçok millet, ileri kültür için gerekli tüm terimleri kendi dillerinin sözcük dagarcigindan türetmi§lerdir [8, s. 148-159]. Dolayisiyla bu modelleri kullanarak çagdaç uygarligin tüm çartlarini ifade edebilecek öz TCrkçe bir yazi dili oluçturmak çagdaç Türklerin görevidir.
Tür^enin çekillerinin birbirine bu kadar benzemesi ve Latince ve yeni Roman dilleri veya Eski Slav ve yeni Slav dilleri gibi birbirlerinden uzaklaçmamiç olmasi, Türkçenin bahsedilen diger diller gibi çekimli olmayip eklemeli olmasiyla ilgilidir. Çekimli dillerin, kelime köklerini büyük ölçüde degiçtirip zamanla yok ederek farkli dillere dönü§meleri kaçinilmazken
Türkfede kelime kökleri hifbir zaman degi§tirilmez, köklere sadece ekler getirilir. Bu nedenle Türk dili, yaratili§indan bu yana neredeyse hi? degi§meyip günümüze kadar gelmi§tir. Eklemeli sistem, ayni zamanda Türkfenin diger dillere (£ince, Arapfa, Farsfa, Rusfa, Almanca, Fransizca vb.) göre daha düzenli, daha mantiksal, daha zengin (zamanlar, kipler, kökler, ekler bakimindan) ve fonetik olarak daha estetik (ünlü uyumu) olmasini saglamaktadir [8, s.159-169].
Türklerin tarihi, haklarinda yazili hifbir kanit bulunmayan, ancak Türk olduklari Yunan, Roma, Bizans ve £in kaynaklari tarafindan dogrulanan iskitler ve Dogu Hunlari ile ba§lamaktadir. Türkfenin günümüze ula§an ilk dilsel kaniti Eski Türkfe runik metinlerdir. Bunlari Eski Uygur, £agatay, Azerbaycan, Kip?ak ve Osmanli-Türk edebiyatlari takip etmektedir. Bütün bu edebiyatlar, Türklerin de diger halklar gibi ba§langi?ta sistemli bir §ekilde özgün bir yazi dili olu§turmaya fali^tiklarini göstermektedir. Uygurlar, özellikle Hiristiyanlik, Budizm ve Maniheizm terimleri ifin Latince, Sanskritfe, £ince, Süryanice ve Sogdca ifadelerden kafinip bunun yerine ger?ek anlamda Türkfe ifadeler yaratmi§lardir (örnegin Latince rex ve dominus ifin elig han ve tanri). Bu özgün edebiyat gelenegi, Kutadgu Bilig'in gösterdigi gibi islam'in ilk dönemlerine kadar korunmu§tur. islam'in kabulünden sonra Müslümanlik bilinci, Türk bilincini geri plana itmi§, giderek daha fazla Arapfa ve Farsfa kelime benimsenmi§tir. Bu geli§me, 16. yüzyilda yüzde 80'i Arapfa ve Farsfa unsurlardan olu§an bir yazi diline sahip olan Osmanlilarla birlikte zirveye ula§mi§tir. Ancak bu akimi takip etmeyen ve özgün Türkfeyi kullanan halk yazarlari da her zaman olmu§tur (Rabgüzi, Sultan Veled, Yunus Emre vb.) [8, s.169-178].
Her §eyden önce yazi dilinin Arap?a ve Fars?a bir?ok kelimesinin (hurgit, karye, milh vb.) yani sira tüm Arapfa ve Farsfa gramer formlari (düveli muazzama, etfal, eyyam, layemut, sinei mader, umuru dünyeviye vb.) derhal ortadan kaldirilabilir; fünkü konu§ma dilinin gösterdigi gibi bunlarin her biri kar§ilik gelen Türkfe kelime (güneg, köy, tuz) ve formlarla (büyük devletler, gocuklar, günler, ölmez, ana koynu, dünya igleri) [8, s.240, 241, 242, 243, 244, 267, 272] ifade edilebilir [Yazarin notu: Büyük devletler ve dünya igleri örneklerinin gösterdigi gibi dil sadele§tirmesi olarak bilinen bu yakla§im tüm alinti kelimeleri Türkfe ile degi§tirmemektedir. §u anda Türkfe e§anlamlisi bilinmeyen veya yaygin olarak kullanilmayan devlet ve dünya gibi ödün? alinan kelimeler muhafaza edilmi§ ve Türkfe dilbilgisine uyarlanmi§tir]. Türkfe formlar, sadece Arapfa formlar kadar anlamli degil, ayni zamanda daha düzenli ve güzeldir. Eskiden hakiki Türkfe kelimelerin hazinesi daha da büyüktü. Ne yazik ki al, asi, ildim, od, sayri ve ulagtiri gibi pek ?ok eski Türkfe kelimenin yerini artik Arap?a ve Fars?a e§anlamli kelimeler (hile, fayda, nadim-pigman, ateg, hasta-malul, daima) almi§tir [8, s.244-247]. Tüm Türkfe kelimeler, Türkiye'nin halk dilinden ve Eski Osmanlicadan alinirsa yabanci kelimelerin ?ogu ortadan kaldirilabilir. Diger yabanci kelimeleri ifade etmek ifin Eski Türkfe (Orhun yazitlari, Eski Uygur edebiyati, Kutadgu Bilig, Dtvänü Lugäti't-Türk), £agatayca, Azerice, Tatarca ve diger Türk lehfelerinde e§ anlamli
Türkfe terimler bulunacaktir. Eski Türkfe metinler, Türklügün en parlak döneminden kalmadir ve bu nedenle birfok önemli kültürel terimi ifermektedir. Orta Asya Türk lehfelerinden pek fok botanik ve zoolojik terim alinabilir [8, s.248-262]. Gerekli olan diger tüm terimler, neolojik olarak Türkfe kelime kökleri ve ekler kullanilarak olu§turulacaktir [8, s.262-270. Eski Türkfe ve diger Türk dillerinden kelime örnekleri ve eklerle olu§turulan kelimeler ifin bu makalenin 8 ila 10. sayfalarina bk.]. Yalnizca Arapfa ve Farsfa kökenli birkaf kutsal islami terim (Allah, dua, peygamber vb.) ile Bati kökenli bazi uluslararasi terimler (kilometre, tiyatro, üniversite vb.) muhafaza edilmelidir. Ancak bu terimlerin tümü, kar§ilik gelen Türkfe ifadelerle de ifade edilebilir. Örnegin Allah ile e§anlamli olan Tanri, islam di§indaki dinlerin tanrilarini tanimlamak ifin kullanilabilir [8, s.194-195].
Cumhuriyet hükümeti, öz Türkfe yazi dilinin devletin ve toplumun her alaninda yayilmasini saglayacaktir. Dil reformunu gerfekle§tirecek, dilin safligini ve dogrulugunu saglayacak bir dil akademisi kuracaktir [8, s.199-200, 203-205].
TDi'ni okuduktan sonra ister istemez Maksudi'nin son derece bilgili bir ki§ilik oldugu sonucuna varilmaktadir. Sadece Türk dili ve edebiyat tarihi hakkinda degil, Latince, Arapfa, Almanca, Fransizca, £ekfe, Fince, Rusfa ve Macarca gibi diger dillerin tarihi hakkinda da ilginf yorumlar yapmaktadir [8, s.148-159, 203-205]. Bati ara§tirma literatürünün geni§ bir külliyatina a§inadir ve Orhun yazitlari'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar Türk edebiyat tarihinin her döneminden metinler üzerinde fali§mi§tir [8, s.169-178, 655-682]. Bu afiklamalarin büyük bir kismi, bilimsel gerfeklere dayanmaktadir. Ancak kitabin günümüz bilimsel baki§ afisindan sorunlu bazi özellikleri de bulunmaktadir. Birkaf imla ve bibliyografik hata ve eksiklige [8, s.307-313] ek olarak ba§lica sorunlar §unlardir:
Maksudi, ugmak, acun, gin, tadu ve yosun gibi Eski Türkfe sözcüklerin gerfek Türkfe oldugunu dü§ünüyordu. Halbuki bunlar, Sogdca (ugmak, acun), £ince (gin), Sanskritfe (tadu) ve Mogolcadan (yosun) geliyordu ve bu nedenle esas olarak Maksudi'nin onlarla degi§tirmek istedigi Arapfa alinti sözcükler (cennet, alem-dünya, hakiki-itimada layik, tabi be§er, §ekil-tarz-usul) kadar yabanciydi [8, s.247, 250, 252, 261, 326, 327, 328].
Ayni zamanda Maksudi'nin Eski Türkfeden almak istedigi sözcükler ifin kaynak olarak kullandigi Carl Brockelmann, Wilhelm Radloff ve Hermann Vämbery'nin yanli§ okumalarina dayanan bazi hayalet sözcükler (epik, kun, kurma, terek, türme vb.) vardir [8, s.329, 330, 331, 332]. Sayilan bu örnekler, Arapfa ve Farsfadan alinan tazminat (kun), hapishane-zindan (türme), sanat (epik), hile (kurma) ve anane-haber (terek) kelimelerinin yerini almaliydi [8, s.248, 253, 255, 256, 257].
Maksudi, Atatürk ve diger Kemalistlerin aksine insanligin tüm kadim uygarliklarinin Türkler tarafindan yaratildigi yönündeki teorileri (Türk Tarih Tezi) kabul etmiyordu. TDi'nin hifbir yerinde Sümerlerin, Hititlerin veya Etrüsklerin Türk oldugundan bahsedilmemektedir. Ancak yazili kaynak
yetersizligi nedeniyle Türk olduklari §üpheye yer birakmayacak §ekilde kanitlanamasa da iskitler ve Hunlar gibi bazi gruplari Türk kabul etmektedir. Dünyadaki tüm dillerin orijinal bir Türk dilinden kaynaklandigina (Güneg Dil Teorisi) daha da az inaniyordu. Daha ziyade TDi'de eklemeli Türkfenin hangi dillerle akraba oldugunu, hangileriyle olmadigini iyi bildigini göstermektedir. Bu bakimdan görü§leri o döneme göre gayet bilimseldir [8, s.225-227, 229230]. Ancak Türkfenin, degi§meyen kelime kökleri ve ünlü uyumuna uyan ekleriyle diger dillere göre daha istikrarli, daha kalici, daha zengin, daha anlamli, daha mantiksal ve daha estetik oldugu teorisiyle benzer §ekilde a§iri milliyetfi ve savunulamaz bir görü§ü temsil ediyordu. Türkfe de geli§imi sirasinda kar§ilikli olarak anla§ilamayan farkli dillere bölünmü§tür. Örnegin Eski Türkfe, günümüz Türkfesi ve Tatarca, Latince, italyanca ve Fransizca ya da Eski Slavca, Rusfa ve £ekfe kadar farklidir. £ekimli bir dil olan Arapfa, kar§i bir örnek olarak verilebilir ki Maksudi'nin teorisinin aksine yüzyillar boyunca korunmu? ve farkli dillere degil, lehfelere bölünmü§tür [8, s.335-337]. Türk Tarih Tezi, Güneg Dil Teorisi ve Maksudi'nin fikirleri, ne kadar farkli olsa da ortak noktalari, Batida yaygin olan Türklerin medeniyetsiz bir halk oldugu ve Türkfenin ilkel bir dil oldugu yönündeki görü§leri fürütme ve tam tersi iddiada bulunma motivasyonlaridir [8, s.230].
Türk dilleri arasindaki önemli farkliliklari dikkate almamasi, Maksudi'nin diger Türk dillerinden gelen kelimelerin Türkiye'deki insanlar tarafindan kolaylikla anla§ilabilecegi yanilgisina dü§mesine neden olmu§tur. Aslinda bunlar fogu zaman anla§ilmazdi, halbuki bunlara kar§ilik gelen Arapfa ve Farsfa alinti sözcükler tüm sosyal siniflarda yaygin olarak kullanilmaktaydi.
Maksudi, öz Türkfe olarak sundugu Eski Türkfenin ve Türk halk dilinin safligini abartmaktadir. Aslinda her ikisi de önemli sayida ödünf kelime ifermektedir. Bu, Maksudi tarafindan gösterilen birfok örnekte görülebilmektedir. Eski Türkfede yukarida anilan £ince, Sanskritfe, Sogdca ve Mogolcadan alinan sözcükler varken Türk halk dilinde Arapfa felek, hasret, insan vb.), Farsfa (dost, gül, hog vb.) ve Rumca (domates, kilise, papaz vb.) gibi dillerden gelen sözcükler hif de eksik degildir. Bu örnekler, bilindigi gibi sayfalarca devam ettirilebilir ve daha da geni§ bir dil yelpazesini (Toharca, Latince, Fransizca, italyanca vs.) iferecek §ekilde geni§letilebilir [8, s.344-352]. Maksudi, söz konusu Eski Türkfe kelimelerin yabanci kökenlerinden habersiz olsa da genel olarak Türk halk dilindeki alinti kelimelerin kökenlerinin farkindaydi. Ancak bu, onu saf halk dili mitini sürdürmekten alikoymami§tir.
Benzer §ekilde Maksudi, Türk okuyucularina dilin arinmasi olgusunu anlatmak ifin kullandigi Latince, Arapfa, Almanca, Fransizca, £ekfe, Fince, Rusfa ve Macarca gibi dillerin safligi varsayimini da abartmaktadir. Maksudi'nin dedigi gibi Almancada mesela fok sayida yabanci kökenli sözcüklerin [Adjektiv (sifat), Administration (idare), Botanik (botanik, bitki bilimi), Institution (müessese), Kasus (gekim hali), Ökonomie (ekonomi, iktisat), Syntax (sentaks, sözdizimi), Vokabular (söz varligi) vb.] öz Almanca e§anlamlilarinin (Beiwort, Verwaltung, Pflanzenkunde, Einrichtung, Fall,
Wirtschaft, Satzlehre, Wortschatz) bulundugu dogrudur [8, s.353]. Maksudi'nin sunumuyla, Almanca kökenli bu kelimelerin varliginin kar§ilik gelen ödünf kelimelerin artik kullanilmadigi anlamina geldigi izlenimi edinilmektedir. Ancak durum hif de öyle degildir, fünkü yukaridakiler gibi yabanci kökenli sözcükler Almancada son derece yaygindir.
Maksudi'nin dikkat fekici görü§leri, 1925-1960 yillari arasinda birfok Türk ve yabanci ele§tirmen tarafindan ele alinmi§tir. Bunlar arasinda özellikle §u isimler sayilabilir: Mehmet Asim Us, Carl Brockelmann, Nahid Sirri Örik, Välä Nüreddin, Yusuf Osman, Abdullah Battal Taymas, Cafer Seydahmet Kirimer, Re§id Rahmeti Arat, Ta§kin, Peyami Safa, Ragip Hulüsi Özdem, Alexander Telford Waugh, Mehmet §eref Aykut, Ahmet Cevat Emre. Degerlendirmeleri, övgüden ele§tiriye ve yergiye kadar fe§itlilik göstermektedir. Ele§tirel katkilarda (Mehmet Asim, Välä Nüreddin, Cafer Seydahmet, Ta§kin, Ahmet Cevat), Maksudi'nin yakla§imina kar§i fikan dört ana argüman tespit edilebilmektedir: (a) ali§ilagelmi§ Arapfa ve Farsfa alinti kelimelerin kaldirilip yerine Türk kökenli olmasina ragmen Türkiye'deki Türkler tarafindan bilinmeyen ve anla§ilamayan diger Türk dillerinden kelimeler getirilmesinin dile zarar verecegi, (b) Türkfenin, diger bazi Türk dillerinden fok farkli oldugu ve bu nedenle onlarla bir dil birligi olu§turamayacagi, (c) Türk dillerinin fogunun zaten bagimsiz yazi dilleri haline gelmi§ olmasi, dolayisiyla Türkfeyi genel bir yazi dili olarak tanitma fikrinin anakronik hale gelmi§ olmasi ve (d) Asya'daki Türklerle kültürel birlige girme fikrinin Avrupa ile kültürel birlik fikriyle feli§mesi [8, s.367-396].
Maksudi, Türkiye'de dil reformu konusunda yorum yapan ilk ve tek ki§i degildi. Fikirlerinin fogu yeni de degildir. Örnegin gereksiz Arapfa ve Farsfa kelimeleri ve gramer yapilarini ortadan kaldirarak Osmanli yazi dilini basitle§tirme yakla§imi yeni degildir. Bu fikirler, Ziyä Pa§a, Nämik Kemal, §emseddin Sämi, Ahmed Midhat, Ziya Gökalp gibi önceki bilim adamlari tarafindan ortaya konmu§tur. £agataycadan, Eski Osmanlicadan ve Türkiye lehfelerinden kelimeler alma fikri de Sämi tarafindan dile getirilmi§tir. Ayni durum, ilk kez Sämi ve özellikle ismäil Gaspirali tarafindan ortaya atilan istanbul Türkfesine dayali ortak bir Türk yazi dilinin kurulmasi fikri ifin de geferlidir. Ancak Maksudi, anilan ki§ilerden daha radikaldi, fünkü dili basitle§tirmek yerine safla§tirmak istiyordu. Bu, onun sadece gereksiz Arapfa ve Farsfa unsurlari degil, ayni zamanda halk dilinde ali§kanlik haline gelen Arapfa ve Farsfa alinti sözcükleri de Türkfe ifadelerle degi§tirmek ve bunu yapmak ifin eklerle kelime olu§turmanin tüm yöntemlerinin yani sira tüm Türk dillerinin söz varligindan yararlanmak istedigi anlamina geliyordu. Bu tür yakla§imlar, kendisinden önce Fuat Köseraif gibi tasfiyeciler tarafindan savunulmu§tu. Bunlara ragmen Maksudi, dil reformunun en önemli öncülerinden biridir, fünkü kendisinden önce hif kimsenin yapmadigi bir i§i üstlenmi§, tüm bu yakla§imlari kapsamli bir §ekilde analiz edip sunmu§tur [8, s.225]. Bunu yaparak Kemalist dil reformu üzerinde belirleyici bir etki yapmi§tir. Maksudi'nin ileri sürdügü yakla§imin fogu, kisa sürede hayata
gefirilmi§tir. Mustafa Kemal Atatürk, Türkfenin «yabanci dillerin boyundurugundan» kurtarilmasi fagrisinda bulunup dil reformunun en acil reformlardan biri oldugunu ilan etmi§tir. Dil devrimini gerfekle§tirmek amaciyla 1932 yilinda Türk Dil Kurumu (TDK) kurulmu§tur. TDK'nin 1930'lu yillardaki faaliyetleri incelendiginde Maksudi'nin TDi'de tanimladigi gibi Türkfe kelime dagarciginin mevcut tüm kaynaklardan derlendigi ve Arapfa, Farsfa ve diger yabanci kökenli sözcüklerin yerine derlenen bu sözcüklerin kullanilmak istendigi görülmektedir. Kelimeler, Eski Türkfe runik yazitlardan, Eski Uygurca, Kutadgu Bilig (KB), Divänü Lugäti't-Türk (DLT), £agatayca, Osmanlica, Azerice, Tatarca ve diger Türk dilleri ve ayrica Türkiye lehfelerinden derlenmi§tir. Tarama Dergisi'nde bunun yüzlerce örnegi vardir [8, s.403-414]. Bunlardan biri, em ile eski Türkfe e§anlamlisi bulunan Arapfa alinti kelime ilag'tir. TDK, em kelimesini Eski Uygurca, DLT, Osmanlica (Mevlänä §emseddin, Edirneli Nazmi, Gevheri), £agatayca ve Kars, Elbistan, Havza, Bolu, §ebinkarahisar, Urfa, Bilecik, Seyhan, Ankara, Develi, Zile, Kay-seri, Afyon, Uluki§la, Malatya, Ordu, Ünye, Merzifon, Gümü§hane, Gävurdagi, Kayseri, Gaziantep, incesu ve Adana lehfelerinde bulmu§tur [8, s.411].
Türkiye ve Türk dünyasinin diger bölgelerindeki geli§meler dikkate alindiginda Maksudi'nin bazi hedeflerinin gerfekle§tirilemedigi afikfa görülmektedir. Ne Türkiye'de öz Türkfe yazi dili ortaya fikmi§tir ne de tüm Türk halklarinin ortak yazi dili haline gelmi§tir. Ancak modern Türk yazi dili, Osmanlicaya kiyasla önemli ölfüde Türkle§mi§tir.
§imdi Maksudi'nin önerdigi sözcüklerin ne kadar ba§arili oldugu sorusuna gelelim. Arapfa-Farsfa gereksiz kelimeler ve gramer formlari kaldirilmi§ ve bunlara kar§ilik gelen Türkfe kelimeler ve formlar konulmu§tur. Bu, Maksudi'nin sunumuyla, a§agidaki örneklerle afikliga kavu§turulabilmektedir: düveli muazzama - büyük devletler [8, s.452] etfal - gocuklar [8, s.446] eyyam - günler [8, s.446] hurgit - güneg [8, s.446] karye - köy [8, s.447] layemut - ölmez [8, s.452] milh - tuz [8, s.452] sinei mader - ana koynu [8, s.452] umuru dünyeviye - dünya igleri [8, s.453]
Eger Türkiye'nin standart dilindeki Türkfe kelimeler ba§arili olduysa ve bazi neolojizmler di§inda bu her zaman geferliyse, bu, kar§ilik gelen alinti kelimelerin terk edildigi anlamina gelmiyordu, özellikle de ali§ilmi§ alinti kelimelerse. Mesela bugün hem soldaki Türkfe kelimeler hem de sagdaki e§ anlamli Arapfa ve Farsfa kökenli kelimeler kullanilmaktadir: akim - cereyan [8, s.444] ant - yemin [8, s.455] baba - peder [8, s.445] göz- - hallet- [8, s.446]
özlem - hasret [8, s.447] yan - taraf [8, s.459] yil - sene [8, s.448]
Maksudi'nin diger ve daha eski Türk dillerinden alarak önerdigi kelimeler, çok az baçanli olup aliçilagelmiç Arapça ve Farsça alinti kelimelerin yerini alamamiçtir. Maksudi'nin soldaki sözlerinden hiçbiri sagdaki Arapça ve Farsça alinti kelimelere üstün gelememiçtir: anuk (DLT) - hazir [8, s.464] böd (Orhun yazitlari) - taht [8, s.462] degi§li (Tatarca tiesle) - lazim [8, s.478] öd (Orhun yazitlari) - vakit, zaman [8, s.463] yalinguk (DLT) - insan [8, s.468] yengil (Eski Osmanlica) - hafif [8, s.459] yosun (Çagatayca) - §ekil [8, s.477]
Ayrica açagida solda görüldügü gibi Osmanli yazi dilinde aliçilagelmiç olmayan çok sayida Arapça kelimenin modern TCrkçede nadir hale gelmesi gibi bir durum da vardir. Ancak bunlarin yerini alan Türkçe kelimeler, Maksudi'nin ikinci sirada önerdigi çeçitli kaynaklardan gelen arkaik kelimeler degil, ^üncü siradakiler gibi bunlara karçilik gelen yaygin Türkçe kelimelerdi: hafit - ogu§ (Çagatayca) - torun [8, s.477] istida - ötük (KB) - dilekçe [8, s.473] mukavele - biçgas (DLT) - sözle^me [8, s.464] sürur - ögrünç (Eski TCrkçe) - sevinç [8, s.473] tavattun et- - duraklan- (Eski Osmanlica) -yerleç- [8, s.456] tefahhus et- - tüble- (DLT) - araçtir- [8, s.468]
Maksudi'nin arkaik kelimeleri ya da neolojizmleri yerine ^üncü siradakiler gibi Batili dillerden alinan kelimelerin kabul edilmesi de nadir degildir. Üstelik ikinci siradaki yabanci kökenli kelimelerin bir kismi kalmiçtir. Bu, TCrkçede eskiden beri kullanilan hava, misal, numune, esas, temel ve usul örnekleri için geçerlidir. Bazi durumlarda, Batili kelimelerin yani sira ilke ve yöntem gibi TCrkçe kelimeler de yayilmiçtir:
denek (tengek, DLT) - hava - atmosfer [8, s.475] kip (DLT) - misal, numune, type - tip [8, s.465] severlik (neolojizm) - sympathie - sempati [8, s.489] söyle§kiç (neolojizm) - téléphone - telefon [8, s.484] suyagin (neolojizm) - müvellidülma - hidrojen [8, s.482] ul (DLT) - esas, temel, principe -prensip, ilke [8, s.468] yosun (Çagatayca) - usul, méthode - metot, yöntem [8, s.477] TCrkçede, bayaliç, çeremçe, saksaul vb. botanik [8, s.261, 262] ve zoolojik terimler çok yayginlaçmamiçtir, ancak diger dillerde oldugu gibi (bkz. Almanca Saxaul) sadece Orta Asya'nin flora ve faunasindan bahsedilirken kullanilmaktadir.
Maksudi'nin yeni sözcüklerinden bazilari da ayni derecede baçarisiz olmuçtur. Bu durum, örnegin Eski TCrkçe -lXg eki kullanilarak oluçturulan
bilgilig, büdünlüg, davarlig, ekimlig, kiliklig, kigilig, using vb. sifatlan ifin ge?erlidir. Aksine burada siklikla §u ü? olay ger?ekle§mi§tir: (a) Arap?adan alinan sifatlar (ilmi, milll, mali, insani) muhafaza edilmi§tir, (b) Bati dillerinden alinan sifatlar (finansal, kültürel, formel, rasyonel) yayilmi§tir veya (c) -sAl gibi eklerle yapilan Türkfe neolojizmler (bilimsel, bigimsel, ulusal) kullanilmaya ba§lanmi§tir [8, s.482-483].
Maksudi'nin kitabinda yer alan eklerle olu§turulan kelimelerden, sadece olagan Türkfe kaliplarina göre olu§turulmu§ olanlar benimsenmi§tir. Bunlar arasinda sagdaki Osmanlica ifadelerin yerini alan soldaki örnekler vardir: anlayig - tarzi telakki [8, s.493] danigma - istigare [8, s.446] degigmez - layetegayyer [8, s.450] gemicilik - seyrisefain [8, s.446] gügsüz - bitap [8, s.489]
Maksudi'nin bazi kelimeleri kabul görmü§tür, ancak istedigi anlamda degil. Bu konuda a§agidaki örnekler sayilabilir:
bark (Orhun yazitlari) - bina [8, s.462] git (£agatayca) - hudut, kenar [8, s.477] kigi (Eski Türkfe) - insan [8, s.447] oy (£agatayca) -fikir [8, s.477] özlük (^agatayca) gahsiyet [8, s.477]
Sag tarafta anilan Arap?a ve Fars?a kökenli kelimeler kalmi§tir. Bina, fikir ve gahsiyet anlaminda Maksudi'nin önerdigi bark, oy ve özlük yerine yapi, dügünce ve kigilik gibi ba§ka Türkfe kelimeler kullanima girmi§tir.
Maksudi'nin repertuarindaki kelimelerin, TDK'nin Türkge Sözlükünde bulunabildigi ve bu nedenle resmi olarak dilin bir parfasi olarak kabul edildigi, ancak güncelligini yitirmi§ veya §ive olarak kabul edildigi görülmektedir. Bunlar, genellikle eski Osmanli Türkfesi sözcüklerdir (solda). Ancak sagdaki e§anlamli kelimeler yaygindir ve bunlar, fogunlukla Arapfa, Fars?a veya sürekli kelimesi gibi Türkfe kökenlidir: al (Eski Osmanlica) - hile [8, s.455] asi (Eski Osmanlica) - fayda [8, s.455] ildim (Eski Osmanlica) -pigman [8, s.457] od (Eski Türkfe, Eski Osmanlica) - ateg [8, s.457] sayri (Eski Osmanlica) - hasta [8, s.458] ulagtiri (Eski Osmanlica) - daima, devamli, sürekli [8, s.459] Ancak günümüzde olduk?a yaygin olan soldaki örneklerin gösterdigi gibi birka? Eski Türkfe veya Eski Osmanlica kelime de kabul görmü§tür. Sagdaki e§anlamli Arap?a ve Fars?a kelimeler de halen kullanilmaktadir: kargit (DLT) - zit [8, s.465] kent (DLT) - gehir [8, s.465] nitelik (KB, Eski Osmanlica) - vasif [8, s.472] yanit (DLT) - cevap [8, s.468]
Maksudi'nin imlasi ve dilinin yillar boyunca nasil geli§tigi sorusuna i§ik tutmak i?in onun 1955 tarihli son eserini (Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esaslari) [5] bu a?idan incelemekte fayda var. Bu inceleme, Maksudi'de bu alanlarda son 25 yilda nispeten az §eyin degi§tigini göstermektedir. Hälä Arap?a imlanin etkileri görülüp ?ogunlukla amil, kadim, inikäs, ne^et et-, ispat, tetkik et- vb.nin yerine ämil, kadim, malüm, in'ikäs, ne^'et et-, isbat ve tedkik et-yazilmaktadir [8, s.509]. Dili de 1930'larda oldugu gibi büyük öl?üde ayni ge? Osmanli karakterini ta§imaktadir. Muhafazakär formlara (efrat, tasnif, mukaddesat, suitefehhüm vb.) rastlamak mümkün oldugu gibi [8, s.511, 512] Arap?a ve Fars?a alinti sözcükler de (addet-, endive, garb, karabet vb.) Türk?e e§anlamlilannin (say-, kaygi, bati, yakinlik) [8, s.512-513] yani sira kullanilmaktadir. Ayrica Maksudi'nin, TDK'nin bir?ok yeni sözünden ka?indigi da fark edilmektedir. 1930'lu ve 1950'li yillarda yayinlanmi§ olan diger Türk?e kitaplarda soldakiler gibi neolojizmler bulunsa da Maksudi, sagdaki Arap?a-Fars?a e§anlamli kelimelere sadik kalmi§tir: geleneksel - an'anevi [8, s.515] ilgilen- - aläkadar ol- [8, s.515] olay - hädise [8, s.516] söz konusu - bahis mevzuu [8, s.515] toplum - cemiyet [8, s.516] yüzyil - asir [8, s.515]
Maksudi'nin Türk?e neolojizmlerin tamamini kabul etmedigi ger?egi ba§ka bir baglamdan da bilinmektedir. Örnegin parlamentoda yanli§ oldugunu dü§ündügü veya ba§ka nedenlerle ho§lanmadigi bazi yeni kelimelere itiraz etmi§tir [8, s.425, 434].
Sonug. Sonu? olarak, Maksudi'nin bir dil reformcusu olarak ba§arisina ili§kin tablo kari§iktir. Dili sadele§tirme ve Türkiye'nin standart dilinden Türk?e sözcükleri ve yeni sözcükleri yayma konusundaki yakla§imi ba§arili olsa da bu durum, Eski Türk?e, ^agatayca, Azerice ve Tatarca kökenli dil materyalleri i?in ?ok daha az ge?erlidir. Türkiye'den gelen eski Osmanlica ve leh?e unsurlarinin ba§arisi da sinirliydi. Bu kismi ba§ariya ragmen Atatürk ve 1930'lardaki dil reformu üzerindeki etkisi o kadar büyüktü ki bu devrimin en önemli öncülerinden ve teorisyenlerinden biri olarak kabul edilebilir.
KAYNAKLAR
1. Ayda A. Sadri Maksudi Arsal. Hayat Hikayesi. ikinci Baski 2022 e-kitap. ikinci Baskida Editör: G. Ü?ok; Redaktör: H. Dedehayir. Kitap Dizgi: D. Ü?ok. https://sadrimaksudi.org/wp-content/uploads/2023/02/Sadri-Maksudi-Arsal-Hayat-Hikayesi.pdf
2. Gedikli F., Yörük A.A., Kalipgi M.E. istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuasi. Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal'a Armagan Özel Sayisi (60. Ölüm Yildönümü Vesilesiyle). Cilt 75. istanbul, 2017.
3. Maksudi S. Lisan lslahi meselesi - Türk dilindeki sözleri toplama, dizme, Türkge köklerden bilgi sözleri yaratma i§i üzerinde dü§ünceler 1-13, Milliyet, 28.09.1928-14.10.1928.
4. Maksudi S. Türk Dili igin. Türk dilindeki sözleri toplama, dizme, Türk dilini ayirtlama, türkge köklerden bilgi sözleri yaratma i§i üzerinde dü§ünceler. istanbul, 1930.
5. Maksudi Arsal S. Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esaslari. Milliyet duygu-sunun sosyolojik, psikolojik ve tarihi temelleri üzerinde ara§tirmalar. istanbul, 1955.
6. Научное наследие и общественная деятельность братьев Максуди. Материалы Международной научной конференции, приуроченной к 150-летию А.Мак-суди и 140-летию С.Максуди (Казань, 7 декабря 2018 г.) / редкол. Р.Р. Салихов, М.Р.Гайнанова, Г.Ф.Валеева-Сулейманова. Казань: Институт истории им. Ш.Марджани АН РТ, 2019. 416 с.
7. Scherberger M.G. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir: Sadri Maksudi'nin Türk Dili igin adli kitabina bir baki§ // Научное наследие и общественная деятельность братьев Максуди. Материалы Международной научной конференции, приуроченной к 150-летию Ахметхади Максуди и 140-летию Садри Максуди. Казань, 2019. С.308-320.
8. Scherberger M.G. Um der türkischen Sprache willen. Sadri Maksudi Arsal und seine Beiträge zur kemalistischen Sprachreform. Baden-Baden, 2023. (Mitteilungen zur Sozial- und Kulturgeschichte der islamischen Welt 43).
9. Ügok G. Sadri Maksudi Arsal. Ar§iv Qali§masi. URL: https://sadrimaksudi.org
Yazar hakkinda:
Max Gustav Scherberger - Dr., Georg August Göttingen Üniversitesi (Göttingen, Almanya). ORCID: 0009-0003-4940-8453; e-mail: max.scheiberger@uni-goettingen.de
Садри Максуди Арсал и революция турецкого языка
М.Г. Шербергер
Гёттингенский университет им. Георга Августа
Гёттинген, Германия
В представленной статье рассматривается роль Садри Максуди Арсала в реформе турецкого языка. Садри Максуди посвятил большую часть своих работ этой теме и, таким образом, оказал значительное влияние на Мустафу Кемаля Ататюрка и революцию турецкого языка. Одним из главных его трудов является книга «Türk Dili igin» («Для турецкого языка»), в которой он призвал к радикальной тюркизации османской письменности. В нашей статье мы попытаемся подробно раскрыть влияние Садри Максуди на Ататюрка и его окружение. Проанализируем, что было реализовано в рамках языковой революции. Мы также рассмотрим вопрос о том, насколько успешным оказался подход Садри Максуди в данной работе. Более того, нас интересует, какой язык использовал сам Садри Максуди, насколько это соответствовало его требованиям тюркизации.
Ключевые слова: Садри Максуди Арсал, Мустафа Кемаль Ататюрк, турецкая языковая революция, заимствования и иностранные слова, неологизмы, арабский, персидский, османский, турецкий языки
Благодарность: благодарю уважаемого доктора Али Адема Йорука за то, что он прочитал и проверил текст статьи на турецком языке.
Для цитирования: Scherberger M.G. Sadri Maksudi Arsal ve Türk dil devrimi // Из истории и культуры народов Среднего Поволжья. 2024. Т.14, №2. С.86-99. https://doi.org/10.22378/2410-0765.2024-14-2.86-99
Информация об авторе:
Ma^ Густав Шербергер - Ph.D., Гёттингенский университет им. Георга Августа (Гёттинген, Германия); ORCID: 0009-0003-4940-8453; e-mail: max.scherberger@uni-goettingen.de
Поступила 22.03.2024 Принята к публикации 29.04.2024
Sadri Maksudi Arsal and the Turkish language revolution
M.G. Scherberger
Georg August University of Göttingen
Göttingen, Germany
This article examines the role of Sadri Maksudi Arsal in the reform of the Turkish language. Sadri Maksudi devoted most of his works to this topic and thus had a significant impact on Mustafa Kemal Ataturk and the Turkish language revolution. One of his main works is the book "Türk Dili igin" (For the Turkish language), in which he called for a radical Turkization of Ottoman writing. In our article we will try to reveal in detail the influence of Sadri Maksudi on Ataturk and his circle and analyze what was realized within the framework of the language revolution. In this paper we will also consider the question of how successful Sadri Maksudi's approach was. Moreover, we are interested in what language Sadri Maksudi himself used, and how much this corresponded to his requirements for Turkization.
Keywords: Sadri Maksudi Arsal, Mustafa Kemal Ataturk, Turkish language reform, loanwords and foreign words, neologisms, Arabic language, Persian language, Ottoman language, Turkish language
Acknowledgment: I thank the respected Dr. Ali Adem Yoruk for reading and checking the text of the article in Turkish.
For citation: Scherberger M.G. Sadri Maksudi Arsal and the Turkish language revolution. From History and Culture of Peoples of the Middle Volga Region. 2024, vol.14, no.2, pp.86-99. https://doi.org/10.22378/2410-0765.2024-14-2.86-99 (In Turkish)
REFERENCES
1. Ayda A. Sadri Maksudi Arsal. Hayat Hikayesi. ikinci Baski 2022 e-kitap. ikinci Baskida Editör: G. Üfok; Redaktör: H. Dedehayir. Kitap Dizgi: D. Üfok, https://sadrimaksudi.org/wp-content/uploads/2023/02/Sadri-Maksudi-Arsal-Hayat-Hikayesi.pdf (In Turkish)
2. Gedikli F., Yörük A.A., Kalipfi M.E. Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuasi. Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal'a Armagan Özel Sayisi (60. Ölüm Yildönümü Vesilesiyle). Cilt 75. istanbul, 2017. (In Turkish)
3. Maksudi S. Lisan islahi meselesi - Türk dilindeki sözleri toplama, dizme, Türkge köklerden bilgi sözleri yaratma igi üzerinde dügünceler 1-13, Milliyet, 28.09.1928-14.10.1928. (In Turkish)
4. Maksudi S. Türk Dili igin. Türk dilindeki sözleri toplama, dizme, Türk dilini ayirtlama, türkge köklerden bilgi sözleri yaratma igi üzerinde dügünceler. istanbul, 1930. (In Turkish)
5. Maksudi Arsal S. Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esaslari. Milliyet duygusunun sosyolojik, psikolojik ve tarihi temelleri üzerinde aragtirmalar. istanbul, 1955. (In Turkish)
6. Scientific heritage and social activities of the Maksudi brothers. Materials of the International Scientific Conference dedicated to the 150th anniversary of A. Maksudi and the 140th anniversary of S. Maksudi (Kazan, December 7, 2018). Editorial board R.R. Salikhov, M.R. Gainanova, G.F. Valeeva-Suleimanova. Kazan: Marjani Institute of History of the Tatarstan Academy of Sciences, 2019. 416 p. (In Russian, Tatar, Turkish)
7. Scherberger M.G. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir: Sadri Maksudi'nin "Türk Dili i?in" adli kitabina bir baki§. Scientific heritage and social activities of the Maksudi brothers. Materials of the International Scientific Conference dedicated to the 150th anniversary of A. Maksudi and the 140th anniversary of S. Maksudi (Kazan, December 7, 2018). Kazan: Marjani Institute of History of the Tatarstan Academy of Sciences, 2019. Pp.308-320. (In Turkish)
8. Scherberger M.G. Um der türkischen Sprache willen. Sadri Maksudi Arsal und seine Beiträge zur kemalistischen Sprachreform. Baden-Baden, 2023. (Mitteilungen zur Sozial- und Kulturgeschichte der islamischen Welt 43). (In German)
9. Üfok G. Sadri Maksudi Arsal. Ar§iv Qali§masi. URL: https://sadrimaksudi.org (In Turkish)
About the author:
Max Gustav Scherberger - Ph.D., Georg August University of Göttingen (Göttingen, Germany); ORCID: 0009-0003-4940-8453; e-mail: max.scherberger@uni-goettingen.de
ReceivedMarch 22, 2024 Accepted for publication April 29, 2024