Научная статья на тему 'DİL EDİNİMİNDE ÖNE ÇIKAN KURAMLAR: ANALİTİK YAKLAŞIM '

DİL EDİNİMİNDE ÖNE ÇIKAN KURAMLAR: ANALİTİK YAKLAŞIM Текст научной статьи по специальности «Языкознание и литературоведение»

CC BY
609
177
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Dil edinimi kuramları / dil felsefesi / dil gelişimi / dil öğrenimi / dil çevresi. / Language acquisition theories / language philosophy / language development / language learning / linguistic environment.

Аннотация научной статьи по языкознанию и литературоведению, автор научной работы — Osman Aktaş, Luay Hatem Yaqoob

Dil, hayatın bütün alanları ile ilgili bilgi edinmenin ve bireyler arası iletişimin sağlanmasında temel görevlerden birini yerine getiren en önemli araçlardan biridir. Bilgi, duygu ve düşünceleri şekillendiren ve filozofların hikmet olarak isimlendirdikleri bilgeliğe ulaştıran unsurların en önemlilerinden biri dildir. Dil olmaksızın insanların bilimsel faaliyetleri sürdürmesi mümkün değildir. Çünkü dil, önceki kuşaklardan aktarılan bilimsel mirası sonraki kuşaklara aktaran önemli araçtır. Ayrıca zaman, bilimsel ve kültürel gerçeklik, dil olgusuna duyulan gereksinimi zorunlu kılmaktadır. Bundan dolayı dil eğitimi ile ilgili ve dil ediniminin en etkili ve en iyi yollarına dair yapılan araştırmalar büyük bir önem kazanmaktadır. Bu araştırma, dil edinimi ve dil öğretimi olgusuna ve bu iki olgu arasındaki farka değinmektedir. Ayrıca konusu dil edinimi olan en önemli kuramları ve dil edinimi alanında araştırmaları bulunan dil felsefecilerinin bu konudaki görüşlerini de ele almaktadır. Dil edinimi konusunda doğuştancılık, çevresel, davranışsal, etkileşimsel, yapısalcı ve bilişsel kuram olmak üzere altı kuramın öne çıktığı görülmektedir. Bu kuramlar, dil edinimi konusunda doğuştan gelen yetiler, çevre, taklit ve tekrar, içsel ve dışsal etkenlerin etkileşimi, bilişsel deneyimler, dilsel yeterlilik ve potansiyelin hayata geçirilmesi gibi farklı kavramları merkeze almışlardır. Bu çalışmada, dil edinim kuramları ve onların dayandıkları temel kavramlar arasında karşılaştırmalar yapılmıştır.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

FEATURED THEORIES IN LANGUAGE ACQUISITION: AN ANALYTICAL APPROACH

Language is one of the most important tools that help obtain information about all areas of life and provide communication among individuals. Language is imperative elements that shape knowledge, feelings and thoughts and lead individuals to wisdom. It is not possible for people to pursue scientific activities without language. Because language is a significant tool that pass down the scientific heritage from previous generations to the next generations. In addition, time, scientific and cultural reality necessitate the need for language. Therefore, research on language education and the most effective and efficient ways of language acquisition gains great importance. This research discusses language acquisition and language teaching and addresses the difference between these two phenomena. This study also delves into the most important theories of language acquisition and the views of language philosophers, who have conducted researches in the relevant field. Six theories on language acquisition, namely nativist, environmentalist, behaviorist, interactionist, structuralism and cognitive linguistics, shine through in the literature in this regard. These theories revolve around different concepts such as inherent skills, environment, imitation and repetition, interaction of internal and external factors, cognitive experiences, linguistic competence and realization of potential in language acquisition. In this study, comparisons have been made among language acquisition theories and their basics on which concepts they rely.

Текст научной работы на тему «DİL EDİNİMİNDE ÖNE ÇIKAN KURAMLAR: ANALİTİK YAKLAŞIM »

Cilt: 4,Sayv. 1, 2021

Vol: 4, Issue: 1, 2021

Sayfa — Page: 45-58

E-ISSN: 2667-4262

J iThenticate-

X. Professional Plagiarism Prevention

DiL EDiNlMtNDE ONE £IKAN KURAMLAR: ANALlTlK YAKLA§IM

FEATURED THEORIES IN LANGUAGE ACQUISITION: AN ANALYTICAL APPROACH Osman AKTA§* & Luay Hatem YAQOOB**

MAKALE BiLGiSi ÖZET

£§>] Geli$: 02.02.2021 s/Kabul: 29.03.2021 Dil, hayatm bütün alanlari ile ilgili bilgi edinmenin ve bireyler arasi iletijimin saglanmasinda temel görevlerden birini yerine getiren en önemli ara^lardan biridir. Bilgi, duygu ve düjünceleri §ekillendiren ve filozoflann hikmet olarak isimlendirdikleri bilgelige ulagtiran unsurlarin en önemlilerinden biri dildir. Dil olmaksizin insanlann bilimsel faaliyetleri sürdürmesi mümkün degildir. QünkQ dil, önceki kujaklardan aktarilan bilimsel mirasi sonraki ku§aklara aktaran önemli ara?tir. Aynca zaman, bilimsel ve kültürel gerpeklik, dil olgusuna duyulan gereksinimi zorunlu kilmaktadir. Bundan dolayi dil egitimi ile ilgili ve dil ediniminin en etkili ve en iyi yollarina dair yapilan arajtirmalar büyük bir önem kazanmaktadir. Bu ara§tirma, dil edinimi ve dil ögretimi olgusuna ve bu iki olgu arasindaki farka deginmektedir. Aynca konusu dil edinimi olan en önemli kuramlari ve dil edinimi alaninda ara§tirmalan bulunan dil felsefecilerinin bu konudaki görüjlerini de ele almaktadir. Dil edinimi konusunda dogu§tancilik, Qevresel, davranijsal, etkile§imsel, yapisalci ve bilimsel kuram olmak lizere alti kuramin öne «jiktigi görülmektedir. Bu kuramlar, dil edinimi konusunda dogu§tan gelen yetiler, pevre, taklit ve tekrar, ifsel ve di§sal etkenlerin etkilejimi, bilijsel deneyimler, dilsel yeterlilik ve potansiyelin hayata gefirilmesi gibi farkli kavramlari merkeze almi§lardir. Bu pali§mada, dil edinim kuramlan ve onlann dayandiklari temel kavramlar arasinda kar§ila§tirmalar yapilmijtir.

Anahtar Kelimeler: Dil edinimi kuramlari, dil felsefesi, dil geli$imi, dil ogrenimi, dil gevresi.

Ara$tirma Makalesi

ARTICLE INFO ABSTRACT

^ Received: 02.02.2021 s/Accepted: 29.03.2021 Language is one of the most important tools that help obtain information about all areas of life and provide communication among individuals. Language is imperative elements that shape knowledge, feelings and thoughts and lead individuals to wisdom. It is not possible for people to pursue scientific activities without language. Because language is a significant tool that pass down the scientific heritage from previous generations to the next generations. In addition, time, scientific and cultural reality necessitate the need for language. Therefore, research on language education and the most effective and efficient ways of language acquisition gains great importance. This research discusses language acquisition and language teaching and addresses the difference between these two phenomena. This study also delves into the most important theories of language acquisition and the views of language philosophers, who have conducted researches in the relevant field. Six theories on language acquisition, namely nativist, environmentalist, behaviorist, interactionist, structuralism and cognitive linguistics, shine through in the literature in this regard. These theories revolve around different concepts such as inherent skills, environment, imitation and repetition, interaction of internal and external factors, cognitive experiences, linguistic competence and realization of potential in language acquisition. In this study, comparisons have been made among language acquisition theories and their basics on which concepts they rely.

Keywords: Language acquisition theories, language philosophy, language development, language learning, linguistic environment.

Research Article

* Sorumlu yazar (Corresponding author), Dr. Ôgr. Uyesi, Ankara Sosyal Bilimler Universitesi, îslami Ilimler Fakultesi, Arap Dili ve Belagati Anabilim Dali, Ankara / Ttlrkiye. E-mail: [email protected]. ORCID https://orcid.org/0000-0002-9217-6171.

** Dr. Ogr. Uyesi, Ankara Sosyal Bilimler Universitesi, Îslami Ilimler Fakiiltesi, Arap Dili ve Belagati Anabilim Dali, Ankara / Turkiye. E-mail: [email protected].

ORCID https://orcid.org/0000-0002-8518-0148.

Bu makaleyi §u §ekilde kaynak gôsterebilirsiniz / To site this article (APA):

Akta§, Osman-Yaqoob, Luay Hatem (2021). "Dil Ediniminde One Çikan Kuramlar: Analitik Yaklajim". Uluslararasi Dil, Edebiyat ve Kiiltiir Ara$tirmalari Dergisi (UDEKAD), 4 (1): 45-58. DOI: http://dx.doi.org/10.37999/udekad.873006.

Extended Abstract

Language acquisition is a natural process that occurs spontaneously and is not the product of a conscious and purposeful effort. The language learned without any effort, especially the mother tongue, is the natural result of the language acquisition process. Children's learning of their mother tongue is the best example of language acquisition.

This research touches on the phenomenon of language acquisition and language teaching and the difference between these two phenomena. The main differences between language acquisition and language learning can be summarized as follows:

1- Language acquisition is a stage that takes place before language learning.

2- Language acquisition occurs unwittingly and spontaneously, while language learning requires consciousness, understanding, comprehension and effort.

3- Language acquisition does not require pre-preparation and program, while language learning takes place as the product of a planned and programmed effort.

4- While the language acquired through language acquisition is accepted as the basic/original language, the language learned through language learning, the second, third, etc. language is accepted.

5-Language acquisition refers to an undesigned process, while language learning refers to a process designed.

This study also addresses the most important theories of language acquisition and the opinions of linguistic philosophers who have research in the field of language acquisition. It is seen that six theories stand out in language acquisition: innateness, environmental, behavioral, interactive, structuralist and cognitive theory. In this study, comparisons were made between the theories of language acquisition and the basic concepts on which they are based.

The theories discussed in this research are mostly focused on the first language or mother tongue acquisition. It is inconceivable that these views are completely independent of the acquisition of a second language. Accordingly, we believe that the theories of language acquisition mentioned in the research can also be used in foreign language education. In the creation of learning models in foreign language education, we think that using the assumptions of language acquisition theories can contribute positively to the quality of education.

The mainstay of the theory of innateness from the theories of language acquisition is the idea that each individual has the ability to acquire language from birth. According to this theory, the most important aspect of language acquisition is the ability of the individual to acquire/learn the language he/she was born with. The impact of the environment is very limited. In contrast, the element that environmental theory centers on language acquisition is the environmental factor. According to environmental theory, the environment is the element that shapes the nature of the individual's language acquisition. It is seen that the theory of congenitality almost ignores environmental factors and does not match the existing findings and results. So much so that the theory of innateness cannot explain why individuals who grow up in different sociocultural circles have different language acquisition qualities. The children of educated and reading parents and parents with low levels of education and who do not have the habit of reading books may have different language acquisition qualities. In fact, this difference is manifested in the vocabulary. Environmental theory, on the other hand, cannot explain why two brothers who grew up in the same family environment have different language acquisition qualities. In both theories, it is seen that the interests and orientations of individuals are ignored.

Behavioral theory, which tries to explain language acquisition with imitation and repetition concepts, is far from the concept of innateness, which states that language acquisition is realized by innate abilities. The fact that the imitation action naturally requires an environment indicates that there is a common or similar aspect between behavioral theory and environmental theory. We believe that behavioral theory's treatment of language acquisition as a purely physiological phenomenon, ignoring the guiding element in language acquisition, cannot contribute much to the creation of effective learning models in foreign language teaching.

It can be said that interactive theory approaches the subject more comprehensively than the previous three theories. Because language acquisition in interactive theory can be explained by the combination of innate abilities and environmental factors. What we think is lacking in this theory is that this theory sees language as a kind of tool for social relations. However, there are deeper and more complex dimensions of language than fulfilling the task of carrying out social relations.

Structuralist theory opposes this thesis of behavioral theory, which suggests that language acquisition occurs through imitation and repetition. On the contrary, it suggests that language acquisition occurs through individual and intrinsic experiences. At first glance, it can be considered that both theories center on the individual in the acquisition of languages. However, the phenomenon of imitation and repetition suggested by behavioral theory can also occur without cognitive actions that distinguish man from other living things. Language acquisition has a more complex structure than the act of climbing a tree and plucking apples. Therefore, it is a process that is too wide to narrow the boundaries with the concepts of imitation and repetition. Towards the end of the 20th century, we think that structuralist theory is more effective in foreign language teaching than behavioral theory, given that behavioral theory in education is not widely accepted and instead student-centered education is adopted.

Cognitive theory, just like the theory of congenitality, reduces the ability of the individual to acquire languages from birth; however, what distinguishes this theory from the theory of innateness is that it distinguishes between linguistic proficiency and the use of language. According to cognitive theory, each individual has the ability to potentially acquire languages, but this potential does not come to life in the same way in everyone. On the other hand, the claim that cognitive theory has an active role in language acquisition reflects the similar point between this theory and structuralist theory. One of the highlights of cognitive theory is that the environment has no significant impact on language acquisition. In this respect, cognitive theory is completely separated from environmental theory.

Giri§

Kadim zamandan beri dil ile ilgili meseleler, insanoglunun ilgisini Qekmi§tir. Dillerin kokeni, ilk konu§ulan diller ve akraba dillerin hangileri oldugu konusu, eskiden beri insanligin ilgi odaginda olmu§tur. M.O VII. yuzyilda Misir krali Psammetik, diinyada konu§ulan dillerin en eskisinin hangisi oldugu konusunda deneyler yaptirmi§tir (Aksan 2015:1/16).

Eski Hint'te dini metinler olan Veda' lari dogru anlamak i?in, Eski Yunan'da da felsefenin ve felsefi tarti§malarin araci oldugu i?in dil ile ilgili ara§tirmalann yapildigi bilinmektedir.

Dil merkezli merak ve ara§tirmalarin ilgi odaginda olan bir diger husus ise dil edinimi konusudur. Dil edinimi konusu, ana dil edinimi ve yabanci dil edinimi olmak iizere ikiye aynlmaktadir. Bu 9ali§mada, ana dil edinimi ile ilgili on plana fikan bazi g6rii§ler, alti kuram ba§ligi altinda ele almacaktir. Bu ?er5evede dogu§tancilik, 9evresel, davrani§sal, etkile§imsel, yapisalci ve bili§sel kuramlarina yer verilecektir. Bu kuramlann her biri, ana dil edinimine etki eden en onemli etkenler hakkmda farkli goru§ler ileri surmu§tur. Bu goru§lerin bazisi arasinda benzerlik varken, bazisi tamamen birbirinden farklidir. Kuramlar arasinda tespit edilen benzer ve farkli yonlere de deginilecektir.

1. Dil Edinimi ve Dil Ogrenme Kavramlari

Dil edinimi kavramina gefmeden once dil kavraminin tanimina ozet bir §ekilde deginmek yararli olacaktir. Dil kavramina dair yapilan en me§hur tanimlardan biri, ibn Cinni'nin (o. 392/1002) yaptigi tammdir: "Dil, her milletin amaglarini kendisiyle ifade ettigi seslerdir" (ibn Cinni [t.y.]: 1/34). tbn Manzur'un (o. 711/1311) dil tanimi ise §oyledir: "Dil, bir milletin amaglarini kendisiyle ifade ettigi kelimelerdir" (ibn Manzur 1993: XV/251-252). Dogan

Aksan'a göre dil, insamn "duygularini, dü$üncelerini, isteklerini bütün incelikleriyle agiga vurmasina, ya§amini sürdürebilmesine olanak saglar (Aksan 2015: I/11) . Ferdinand de Saussure (1857-1913) ise dil kavramim §u §ekilde tanimlamaktadir: "Dilyetisinin sosyal ürünü ve herhangi bir toplumun bu yetiyi hayata gegirmek igin bireylere yardim etmek amaciyla üstlendigizorunlugelenekler grubudur" (de Saussure [t.y.]: 27).

Dil edinimi, kendiliginden gerfekle^en dogal bir süre? olup, bilin?li ve maksatli bir 5abamn ürünü degildir. Ba§ta ana dil olmak üzere, herhangi bir ?aba göstermeksizin ögrenilen dil, dil edinimi sürecinin dogal sonucudur. Dil ediniminde ki§i, dili dogal ortaminda edinir. Dil edinimi, planli ve programli bir ögrenmenin sonucu degildir. Qocuklarin ana dillerini ögrenmeleri, dil edinimine verilebilecek en iyi örnektir. Qünkü focuklar, ana dillerini herhangi bir egitim almadan edinirler (Behensävi [t.y.]: 3). Bazi ara§tirmacilar, bu durumu, Allah'in Qocuklari herhangi bir dili kisa bir sürede ögrenebilecek yetilerle donattigi dü§üncesine dayandirmaktadirlar (Mansür 1982: 102).

Dil ögrenme veya dil ögrenimi ise, dil ediniminden farkli olarak bilin^i bir eyleme dayanmaktadir. Ayrica dil ögrenimi, ögrenme ya§i olarak adlandinlan be§ ya§inda ba§lamaktadir. Dil ögreniminde ki§i, ögreten tarafindan tasarlanmi§ bir program 9er9evesinde dil ögrenme süreci ile ilgili gereksinim duydugu bilgileri almaya ba§lar. Ki§i, be§ ya§indan sonra dilin farkli boyutlari ile ilgili bilin9 düzeyini geli§tirmeye ba§lar. Bu durum ise, dil ögrenen ki§inin dili anlama durumuna i§aret etmektedir. Ku§kusuz dil ögreniminde ögreticinin önemli bir rolü bulunmaktadir. Ögretici, ögrenenin düzeyine ve algilama yetisine göre belirleyecegi farkli ve yaratici yöntemlerle, ki§iye dil ögrenme yolunda büyük katkilar sunacaktir. Göz ardi edilmemesi gereken en önemli hususlardan biri ise, ögrenmenin merkezinde ki§inin 9aba ve gayretinin bulundugudur (Abdusselam 2012: 102).

Dil edinimi ile dil ögrenimi arasindaki temel farklar §u §ekilde özetlenebilir:

1- Dil edinimi, dil ögreniminden önce ger9ekle§en bir a§amadir.

2- Dil edinimi, farkinda olmadan ve kendiliginden ger9ekle§irken, dil ögrenimi bilin9, anlama, kavrama ve 9aba gerektirir.

3- Dil edinimi, ön hazirlik ve program gerektirmezken, dil ögrenimi planli ve programli bir 9abamn ürünü olarak ger9ekle§ir.

4- Dil edinimi yoluyla edinilen dil, temel/asil dil kabul edilirken, dil ögrenme yoluyla ögrenilen dil, ikinci, ü9üncü vs. dil kabul edilir.

5-Dil edinimi, tasarlanmami§ bir sürece i§aret ederken, dil ögrenimi, tasarlanmi§ bir sürece i§aret eder.

2. Dil Edinimi Kuramlari

Psikoloji bilimi uzmanlari ve dil felsefecileri, dilsel geli§im ile ilgili birfok kuram ortaya koymu§lardir. Her bir kuram, dil ediniminin belirli bir boyutuna yogunla§mi§ olsa da, teorisyenlerin büyük bir kismi, focuklarda dil edinimi ile ilgili biyolojik bir hazir bulunu§luk ve yetenegin oldugu konusunda görü§ birligine sahiptir.

Araçtirmamn bu kisminda dil edinimi ile ilgili olan kuramlarin en belirgin olanlarini ele almaya çaliçacagiz (Kasim-Ensâ 2000:59; Güvendir-Yildiz 2014: 45-60).

2.1 Doguçtancilik kurami

Bu kuram için biyolojik, fitrî ve doguçtancilik gibi farkli isimlendirmeler söz konusudur; ancak hepsi temelde bu kuramin en önemli temsilcilerinden biri olan Chomsky'nin gôriiçlerine dayamr. Aynca bu kuram, kökleri Descartes'e kadar uzanan zihinsel egilim dûçiincesine kadar uzanmaktadir ki bu dûçiinceye göre insan, doguçtan konuçma ve dil iiretme yetenegine sahip olup (Galafân [t.y.]: 5) konuçmayi ögrenmek için fazlaca akla ihtiyaç duymaz (Descartes 1985: 261). Bu dogrultuda Sokrates, genç bir kölenin, egitim almadigi halde matematiksel hesap yapmayi bildigini ifade eder. Öte taraftan bu kuramin temellerini Platon'a dayandiran gôrûçler de mevcuttur (Ismail 2017: 82). Platon, nefsin insan bedenine yerleçmeden önce Tanri'nin zatinda oldugunu ve bilginin hatirlama, bilmemenin ise unutma oldugunu ifade eder. Platon'un bu görü§ünün hocasi Sokrates'in zikredilen gôrûçtinû destekler nitelikte oldugu ileri sürülür. Platon, hocasinin bu gôriiçûnû §u çekilde yorumlar: Aslinda gençte matematiksel hesap yapma bilgisi vardi. Sokrates'in yaptigi, potansiyel olarak bulunan bu bilgiyi açiga çikarmaktir. (Chomsky 1990: 16). Chomsky de bu noktadan hareketle, bilginin fitrî bir özellik oldugunu ve genetik olarak simrlanmiç biyolojik hazirligin bir parçasi oldugunu ileri siirer (Chomsky 1990: 17).

"Chomsky, çocugun çevresinde maruz kaldigi dilin yeterli düzeyde uyaran içermedigini ve buyüzden sahip oldugu donatilar sayesinde çocugun maruz kaldigi dilin karmaçik yapilarim edinebildigini belirtmiçtir" (Güvendir-Yildiz 2014: 49). Yine Chomsky'e göre her insanda doguçtan dil ögrenme yetisi vardir ve bu yeti, belli bir zaman veya mekânla sinirli degildir. Yani insanlik tarihi boyunca bütün insanlar bu yetiyle dünyaya gelmiçlerdir. Ayrica insani diger canlilardan ayiran, bu yetidir (Chomsky 1990: 17).

Chomsky, dil olgusunu yorumlama konusunda yaratici katkilarda bulunmuçtur. Chomsky'nin sundugu bu katki, dildeki cümlelerin yapi ve terkîb olmak üzere iki düzeyinin bulundugu dûçûncesinde özetlenebilir:

1- Derin Yapi (Deep Structure): Derin yapi, cümledeki kelimelerde gizli bulunan anlam veya dûçtinceyi temsil eder. Cümlenin diger yönünü veya düzeyini temsil eden husus ise anlamada veya kavramada gizli olup ögrenilmesi için belli bir süreye gereksinim duyar.

2- Yüzeysel Yapi (Surface Structure): Yüzeysel yapi, kelimelerin bir araya gelerek oluçturdugu cümleyi temsil eder. Bundan dolayi Chomsky'nin söz konusu kurami, dônûçûmsel kurallar kurami adiyla anilmi§tir (Daoud 2012: 6).

Bu kuramla ilgili olarak Chomsky, dillerdeki benzerligin derin terkîb düzeyinde, farkliliklarin ise yüzeysel düzeyde meydana geldigini ifade etmiçtir. Buna ek olarak Chomsky, çocuklarda dil ile ilgili olarak bir dizi içsel kurallarin bulundugu ve bu içsel kurallarla derin düzeyden yüzeysel düzeye veya yüzeysel düzeyden derin düzeye geçebildikleri kanaatine sahip olmuçtur (Hassânî 2009: 95).

Özet olarak dogu§tancilik kuramina göre çocuk, dil edinimini gerçekleçtirecek donatilarla ve dogu§tan kendisinde var olan dilsel tümel kurallarla dil tiretimine yatkin bir çekilde dünyaya

dil edMmínde öne QIKAN KURAMLAR: analítík yakla§im

50

gelir. Qocuk, dogu§tan edindigi dilsel becerilerle ifinde bulundugu dilsel ?evredeki cümleleri ve yapilari Qözümleyebilir ve daha sonra anadilindeki gramatikal sisteme göre onlari yeniden §ekillendirebilir. Anadilindeki cümleleri ve yapilan ?özümleyebilecek ve onlan farkli bifimlerde §ekillendirebilecek düzeye ula§an ?ocuk, ali§kin olmadigi dilsel yapilarla etkile§ime gefebilme yetkinligine de ula§mi§ olur.

2.2 Cevresel (sosyokültürel) kuram

Qevrenin, dil edinimine dogrudan bir etkisi bulunmaktadir. Dilbilimcilerin önemli bir kismina göre dogal dilsel ?evre, kar§ilikli ileti§im ve bilgi aktarnnimn igerik ve yapisinin §ekillenmesinde etkin bir rol oynamaktadir. Bu kurama göre, focugun i^inde bulundugu sosyokültürel Qevrenin, dil edinimine dogrudan etkisi vardir. Aynca ?evrenin uygunlugu ve fevresel sorunlarin azligi, ?ocugun etkin bir §ekilde dil edinmesini saglar.

Qevresel kuramin en önemli temsilcilerinin Jean Piaget ve Lev Vygotsky oldugu söylenebilir. Piaget'e göre dil, 90cukluk döneminde geli§en semboller sisteminden ibarettir ve ?ocugun 9evreyle kurdugu fiziksel etkile§im sirasinda edindigi bilgileri a9iklamak Í9Ú1 kullamlir (Lightbown-Spada 2013: 25). Sosyokültürel kuramin bir diger önemli temsilcisi oían Vygotsky ise dil ediniminin sosyal etkile§im yoluyla ger9ekle§tigini ifade eder. Vygotsky'e göre, 90cugun 9evresiyle oían etkile§iminin dil ediniminde önemli bir yeri bulunur ve hem dil edinimi hem de dil geli§imi sosyal bir baglamda olu§ur (Cameron 2001: 6; Güvendir-Yildiz 2014: 18).

Willard Van Quine, dilin sosyal sanat oldugunu ve neyin ne zaman söyleneceginin bilgisinin, ki§iler arasi ili§kiler yoluyla a9iga 9ikan ipuflanndan elde edildigini ifade eder (Quine 1960: IX). Bunun yani sira Quin, kelimenin iki acamada ögrenildigini, birinci a§amamn kelimeyi olu§turan seslerin ögrenilmesi, ikinci a§amamn ise kelimenin ne §ekilde kullamlacagimn ögrenilmesi oldugunu ifade eder. Quin'e göre her iki a§ama da 9evresel etkile§imle ger9ekle§ir (Quine 1970: 4-5).

Bu kurama göre 9evrenin etkisi sadece anadil edinimi ile simrli olmayip ikinci dil ögreniminde de etkilidir. Bu kurama göre ikinci dilin dogal dilsel 9evrede ögrenilmesi, yapay 9evrede ögrenilmesinden daha etkilidir. Ayrica ikinci dilin egitim dili olarak kullanilma orani arttik9a dilin daha iyi ögrenilecegi ifade edilmi§tir (Hüli 2002: 65).

Qok kültürlü ve dilli toplumlarda birden fazla dille de egitim yapildigi bilinmektedir. Bu durum íngilizcede language immersion kavramiyla ifade edilmektedir. Modern dönemde birden fazla dille egitim yapma olgusunun büyük önem kazandigi görülmektedir. íbn Haldun (o. 808/1406), bahsi ge9en yöntemle yapilan egitimin önemini vurgulayanlardan biridir. Bu egitim modelinde ki§i, ana dilinin di§indaki bir dille egitim alir. Böylelikle 90k fazla dinlemeye maruz kaldigi Í9Í11 dil becerisi geli§ir. Bu durum ise dil ediniminde veya dil ögreniminde 9evresel etkenin önemini ortaya 9ikarmaktadir. Language immersion yönteminde ki§i, egitim aldigi dili aym zamanda Í9Índe ya§adigi toplumda da duyar ve kullanir. Ki§i, ana dili olmayan dile hem okulda hem de okul di§inda maruz kaldigi Í9Ín dil becerisi dogal bir §ekilde geli§ecektir. Aym zamanda dil ediniminde tekrarin önemli bir i§levi yerine getirdigi de

bilinmektedir. Ki§i hem okulda hem de okul di§inda dinleme, okuma, konu§ma ve yazma düzeyinde dili tekrar edecegi ifin dil becerisi geli§ecektir (Säbit [t.y.]: 13).

Özet olarak sosyokültürel kuram, dil ediniminde fevrenin önemine vurgu yapmaktadir. Bu kurama göre dil edinimini §ekillendiren en önemli unsur, fevre unsurudur. Qevre, dil edinimine elveri§li oldugu öl9üde dil edinimi daha hizli ve daha kaliteli bir §ekilde ger9ekle§ir.

2.3 Davramgsal kuram

Davraniijsal kuram, 20. yiizyilm ortalarinda bu kuramin geli§tirilmesine öncülük eden bilim insanlarinin geleneksel psikoloji bilimine kar§i gerfekle^tirdikleri akimla birlikte ortaya ?ikmi§tir. Dilsel davrani§in dil ediniminde edinilen/kazamlan ilk a§amayi temsil ettigi dü§üncesi, bu kuramin dayandigi en temel noktayi ortaya koymaktadir. Bu kurama göre ?ocuk, ilk Qocukluk yillarinda Qevresinde bulunan ki§ileri taklit etmek ve onlardan aldiklarini tekrar etmek suretiyle dil edinir. John B. Watson'un olu§turdugu davrani§Qilik yakla§iminin, dil ediniminde davrani§sal kuramin temelini olu§turdugu dü§ünülmektedir (Demrc 2010: 65). Davrani§sal kuramcilara göre dil, gocugun sahip oldugu bir obje degil, bilakis hayata ge9irdigi, tatbik ettigi bir objedir. Bu kurama göre dilsel davram§, taklit ve peki§tirme yoluyla edinilir. Yine bu kurama göre 9001k, dil edinmeye ba§ladigi ilk dönemde olumsuz ögrenmeye ba§lar. Bunun nedeni ise 90cugun belleginin henüz yeterli dilsel verilerle donatilmami§ olmasidir. Yeterli düzeyde dilsel veri bellekte yer edinmeye ba§ladiktan sonra focuk, olumlu dil edinme a§amasina ge9er.

19. yüzyilin ilk yarisinda deneyselcilik, ABD ve tngiltere bilim dünyasinda önemli bir yer edinmi§tir. Deneyselcilik dü§üncesine göre organizmadaki girdi ve 9iktilar, deneysel bir yolla gözlemlenebilir. Dil biliminde dil ve deney dü§üncesini uygulayan dilcilerin ba§inda Leonard Bloomfield gelmektedir. Bloomfield'e göre "dili inceleyen bilimsel bir teori, fiziksel olarak ölgülemeyen veya dogrudan gözlemlenemeyen tum verileri reddetmelidir" (Demirci 2010: 23).

Davrani§sal kuramin ifade ettigi dil, taklit ve peki§tirme yoluyla ögrenilir dü§üncesi, dilin dogu§tan gelen yetilerle edinildigini ifade eden dogu§tancilik kuramindan ayrilir. Davrani§sal kuramin dil ediniminde merkeze koydugu unsurlardan biri olan taklit i§leminin ger9ekle§mesi, dogal olarak bir 9evreye gereksinim oldugu sonucunu dogurur. Bu yönüyle dil ediniminin Etna eksenine 9evre unsurunu koyan 9evresel kuram ile davrani§sal kuram arasinda bir yönüyle benzerlik oldugu söylenebilir.

2.4 Etkilegimsel kuram

§imdiye kadar bahsi ge9en dil edinimi kuramlari arasinda konuya en kapsamli yakla§an kuramin etkile§imsel kuram oldugu söylenebilir. Bu kurama göre dil ediniminin ana eksenini olu§turan tek unsur, 90cuk degildir. Bunun da ötesinde kültürel, sosyal, biyolojik ve pedagojik etkenler de dil edinimine etki eden unsurlardir. Dogu§tancilik ve davrani§sal kuramlarini bir araya getirme 9abasindan dolayi bu kuram, senkretik kuram olarak da adlandirilir.

Etkile§imsel kurama göre 90cuk dogu§tan edindigi yetilerle sonrasinda 9evreden aldigi verileri e§le§tirerek dil edinimini ger^ekle^tirir. Yine bu kurama göre dil edinimi, i9sel ve di§sal etkenler arasinda meydana gelen etkile§im yoluyla ger^ekle^ir. i9sel etkenlerle kastedilen,

dogu§tancilik kuramimn dil ediniminde temel kabul ettigi dogu§tan gelen yetiler; di§sal etkenlerle kastedilen ise ?evresel ve davrani§sal kuramlarin dil ediniminde ana eksen kabul ettikleri ?evre, taklit ve peki§tirme unsurlaridir. Bu baglamda bu kuramin, önceki kuramlan da bir nebze kapsayac^ §ekilde daha kapsamli oldugu söylenebilir.

Bu kurama göre ki§i dili, toplumsal ili§kileri saglayan temel arag olarak kullanir (Rodgers-Richards 2001: 21). Ayrica bu kurama göre ki§i dil araciligiyla kendisini ku§atan ?evreye, olaylara, bilgilere ve durumlara kendisine göre anlamlar yükler. Ki§inin bu anlam verme faaliyeti ise dilsel etkile§im yoluyla saglanir (Brown 2000: 91).

2.5. Yapisalci kuram

Yapisalci kuramin dil edinimi konusundaki temel dayanak noktasi, ki§inin dil edinimini Qe§itli deneyimler yoluyla kazandigi bili§sel deneyimler yoluyla gerQekle§tirdigi dü§üncesidir. Bu kurama göre dil edinimi, ki§inin duyduklari ve bunlan tekrar etmesi yoluyla ger^ekle^mez. Aksine dil edinimi, ki§inin bireysel ve i9sel deneyimleri yoluyla gergekle^ir. Yapisalci kuramin en önde gelen temsilcilerinden bin Jean Piaget'tir.

Piaget, bilgilerin düzenli ve ifsel yapilar oldugunu ve bu yapilarin, olaylarla ve diger bilgilerle etkile§imi belirleyen kurallar oldugunu ifade eder. Buna ek olarak Piaget, i9sel ve düzenli bilgiler olan bu yapilar yoluyla ve bireysel deneyimlere dayanarak bili§sel geli§imin saglandigim ifade eder. Ayrica bili§sel geli§imin saglanmasinda insanin kendi dogasina uyum saglamasi, kendisiyle ve i9inde ya§adigi 9evre arasinda i9sel denge saglamasi da Piaget tarafindan vurgulanan hususlardan biridir. Yine bu kurama göre dil edinimi, herhangi bir a§amada durmaksizin, sürekli olarak devam eden yapisalci ve yaratici bir süre? olup fiziksel ve dü§ünsel aktiviteler gibi birbirini izleyen a§amalardan ibarettir (Ferä' 2014: 164).

Yapisalci kuramin ögrenci merkezli egitim modelinde kullanilabilecegi dügünülmektedir.1 Kaynaklarda var olan bilgiler, gogu zaman i§lenmemi§, ham bilgilerdir. Ögrenci merkezli egitim modelinde ise ögretmen, bu ham bilgileri ögrenciye yükleyen aktaricidan ziyade, bilgileri i§leyerek ögrencilerin onlara ula§masim saglayan bir rehberdir. Dil ediniminde bireysel deneyimlerin önemli bir i§leve sahip oldugunu dü§ünen yapisalci kuramin, egitimde ögrenci deneyimlerini merkeze yerle§tiren ögrenci merkezli egitim modeliyle uyumlu oldugu söylenebilir.

Yapisalci kuramda dü§ünme, anlama, muhakeme ve bilgiyi i§leme yetileri büyük önem arz etmektedir. Bununla birlikte önceden edinilen temel beceriler de ihmal edilmemektedir. Ögrenme ortaminda uygulanacak ögretme/ögrenme yönteminin belirlenmesinde, ögrencinin hazirbulunu§luk düzeyi büyük bir etki ve öneme sahiptir. Bundan dolayi, yapisalci kurama göre §ekillenen ögrenme modellerinde ögreticinin, bilgi olu§turma (knowledge construction) sürecinin ögrencilerin hazirbulunu§luk düzeyleri ve ilgilerine göre farkli olabilecegini göz önünde bulundurmasi gerekir. (Äyi§ 2007: 24).

Yapisalci kurama göre anlama ve algilama süreci, bilginin degi§tirildigi ve kullanildigi uyarlanabilir bir süre9tir. Bu dogrultuda ögrencinin aktif rolünün önemine ve egitim

1 Farkli programlarin etkisi iiin bkz. (Allahverdi 2016: 35-44).

sürecindeki etkinligine odaklamr. Psikoloji bilimi, egitimde yapisalci kurami ü? alan tizerinden ele almi§tir: Egitime ve ögrencinin önceki bilgi ve dü§üncelerine dayanan ve onlari degi§tirmeye Qali§an bili§sel psikoloji, ögrencinin tahmin etme yeteneginin ya§ina ve bili§sel geli§imine bagli olarak degi§tigi geli§im psikolojisi, egitimli bireylerin bilgi ve deneyimlerini birbirileriyle payla§malannin egitimin ger9ekle§mesine ve geli§imine katki sundugunu ileri süren sosyal psikoloji. Bu noktada ögrencinin dü§ünce araci olan dilin, sosyal deneyimini geli§tirme kapisi oldugu da söylenebilir. (Äyi§ 2007: 60)

Özet olarak yapisalci kurama göre dil edinimi, 90cugun edinebilecegi ve daha sonra a§ama a§ama geli§tirip dü§üncelerini olu§turabilecegi ve onlan ifade edebilecegi ilk bilgilerin neticesidir. Yapisalci kuramda birey, ham bilgileri alip depolayan taraf olmaktan öte, bilgileri i§leyip yeniden yapilandiran taraftir. Bu da dil ediniminde 90cugun aktif bir rol üstlendigini

ifade ediyor.

2.6 Biligsel kuram

20. yiizyilin ba§lannda ortaya 9ikan en önemli dil edinim kuramlarindan biri de biligsel kuramdir. Dil ediniminde kavrama düzeyi ve sosyal yön, bili§sel kuramin üzerinde durdugu en önemli noktalan temsil eder.

Bili§sel kuramin en önemli temsilcilerinden bin Noam Chomsky'dir. Chomsky'ye göre her birey dogu§tan dil edinme yetilerine sahiptir. Birey, dogu§tan gelen bu bili§sel yetilerle dil kurallanm ke§feder. Bili§sel kurama göre dil ediniminin ne §ekilde gerfekle^tiginin gözlemlenmesi sürecinde sadece gözlemlenebilir davrani§larin degil, aym zamanda dogu§tan gelen bili§sel özelliklerin de göz önünde bulundurulmasi gerekir (Güvendir-Yildiz ^14: 10).

Bili§sel kurama göre dil ediniminde bireyin pasif bir rolü bulunmamaktadir. Aksine birey, dil edinimi sürecinde aktif bir role sahip olup dilsel kurallara dair varsayimlar üretir (Celce-Murcia 1991: 85). Yine bu kurama göre 90cuk, dil edinimi sürecine özellilde görme ve duyma olmak üzere duyu organlarini kullanarak aktif bir §ekilde katilir. Qocuk, duyu organlari yoluyla duyumsadiklarini ve daha sonra algiladiklarini, dil ediniminde bili§sel veri olarak kullanir (Katämi 2012: 187).

Bili§sel kuramin üzerinde en fazla durdugu husus, dil ediniminde 9evrenin 90k fazla etkiye sahip olmamasidir. Bu kurama göre 90cuklar, aym ya§larda dil edinmeye ba§lar. Bu durum da 90cuklarin hemen hemen ayni ya§larda yürümeye ba§lamasi gibidir (Ellis 1997: 66).

Bili§sel kurami diger kuramlardan ayiran en belirgin husus, dilsel yeterlilik ile dili kullanma, konu§ma olgularini birbirinden ayirmasidir. Bu kurama göre dili kullanma veya konu§ma eylemi, dilsel kazamm olu§madan önce de taklit yoluyla ger9ekle§ebilir. Dilsel yeterlilik ise ancak i9sel düzenlemelere dayamr. Aynca bu i9sel düzenlemeler, 90cugun 9evresiyle olan etkile§imi yoluyla tekrar eden ve yenilenen bir i§lemdir (Hassäni 2009: 96).

Kuramlarin Kar§ila§tirilmasi ve Degerlendirilmesi

Bu ara§tirmada ele alinan kuramlann, daha 90k birinci dil veya ana dil edinimi ile ilgili ön plana 9ikan görü§leri ele alinmi§tir. Bu görü§lerin ikinci dil ediniminden tamamen bagimsiz oldugu dü§ünülemez. Bu dogrultuda ara§tirmada bahsi ge9en dil edinimi kuramlarindan

yabanci dil egitiminde de yararlamlabilecegi kanaatindeyiz. Yabanci dil egitiminde ôgrenme modelleri oluçturulmasinda, dil edinimi kuramlarmin varsayimlarindan yararlanilmasinin, egitimin niteligine olumlu katki sunabilecegini diiçunmekteyiz.

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

Dil edinimi kuramlanndan doguçtancilik kuramimn dayanak noktasi, her bireyin doguçtan dil edinme kabiliyetine sahip oldugu dùçuncesidir. Bu kurama gôre dil ediniminde en ônemli husus, bireyin doguçtan sahip oldugu dil edinme/ogrenme yetenegidir. Çevrenin etkisi ise çok simrlidir. Buna karçilik, çevresel kuramin dil ediniminde merkeze aldigi unsur, çevre faktôrudur. Çevresel kurama gôre bireyin dil edinme niteligini çekillendiren unsur, çevredir. Doguçtancilik kuramimn çevresel etkenleri neredeyse gôrmezden gelmesinin, var olan bulgu ve sonuçlarla uyuçmadigi gôrulmektedir. Ôyle ki doguçtancilik kurami, farkli sosyokiilturel çevrelerde yetiçen bireylerin dil edinme niteliklerinin farkli olmasimn nedenini açiklayamamaktadir. Egitimli ve kitap okuyan ebeveynlerin çocuklari ile du§uk egitim duzeyine sahip ve kitap okuma aliçkanligi olmayan ebeveynlerin çocuklanmn dil edinme nitelikleri farkli olabilmektedir. Hatta bu farklilik, sôzcuk dagarciklarmda da kendisini gôstermektedir. Ôte taraftan çevresel kuram, aym aile ortaminda yetiçen iki kardeçin, dil edinme niteliklerinin farkli olmasimn nedenini açiklayamamaktadir. Her iki kuramda da bireylerin ilgi ve yônelimlerinin gôz ardi edildigi gôrulmektedir.

Dil edinimini taklit ve tekrar kavramlariyla açiklamaya çaliçan davraniçsal kuram ise, dil ediniminin dogu§tan gelen yetilerle gerçekleçtigini ifade eden doguçtancilik kavramindan uzaktir. Taklit eyleminin gerçekleçmesinin dogal olarak bir çevreye gereksinim duymasi ise davrani§sal kuram ile çevresel kuram arasinda ortak veya benzer bir yôniin oldugunu gôsterir. Davraniçsal kuramin, dil edinimini salt fizyolojik bir olgu gibi ele almasinin, dil ediniminde yônlendirme unsurunu gôz ardi etmesinin yabanci dil ôgretiminde etkili ôgrenme modelleri oluçturulmasina çok fazla katki sunamayacagi kanaatindeyiz.

Etkileçimsel kuramin ise konuya ônceki uç kurama gôre daha kapsamli yaklaçtigi sôylenebilir. Zira etkileçimsel kuramda dil edinimi, doguçtan gelen yetiler ve çevresel etkenlerin birlikte ele alinmasiyla açiklanabilir. Bu kuramda eksik oldugunu duçiindugumuz husus ise, bu kuramin dili, toplumsal iliçkiler için bir nevi araç olarak gôrmesidir. Oysa dilin, toplumsal iliçkilerin gerçekleçtirilmesi gôrevini yerine getirmekten daha derin ve daha karmaçik boyutlan soz konusudur.

Yapisalci kuram, dil ediniminin taklit ve tekrar yoluyla gerçekleçtigini ileri suren davraniçsal kuramin bu tezine karçi çikar. Aksine, dil ediniminin bireysel ve içsel deneyimlerle gerçekle§tigini ileri surer. Ilk bakiçta her iki kuramin da dil ediniminde bireyi merkeze aldigi duçiinulebilir. Oysa davramçsal kuramin ileri surdugii taklit ve tekrar olgusu, insani diger canlilardan ayiran biliçsel eylemler olmaksizin da gerçekleçebilir. Dil edinimi, agaca tirmanip elma koparma eyleminden daha karmaçik bir yapiya sahiptir. Dolayisiyla taklit ve tekrar kavramlariyla sinirlari daraltilamayacak kadar geniç boyutlu bir stireçtir. 20. yiizyilin sonlanna dogru, egitimde davraniçsal kuramin çok fazla kabul gôrmedigi bunun yerine ôgrenci merkezli egitim anlayi§inin benimsendigi gôz ônune alindiginda, yabanci dil ôgretiminde de yapisalci kuramin davraniçsal kuramdan daha etkili oldugunu duçunmekteyiz.

Bili§sel kuram, tipki dogu§tancilik kurami gibi bireyin, dogu§tan dil edinimi yetilerine sahip oldugunu dü§ür; fakat bu kurami dogu§tancilik kuramindan ayiran husus, dilsel yeterlilik ile dili kullanma olgulanni birbirinden ayirmasidir. Bili§sel kurama göre her birey, potansiyel olarak dil edinimi kabiliyetine sahiptir, fakat bu potansiyel herkeste ayni §ekilde hayat bulmaz. Öte taraftan bili§sel kuramin dil ediniminde bireyin aktif role sahip oldugunu ileri sürmesi, bu kuram ile yapisalci kuram arasindaki benzer noktayi yansitmaktadir. Bili§sel kuramin vurgu yaptigi hususlardan bin de dil ediniminde 9evrenin önemli bir etkisinin olmamasidir. Bu yönüyle bili§sel kuram, fevresel kuramdan tamamen ayrilmaktadir.

Sonu$

Dil edinimi konusu, eski Yunandan beri filozoflann ve dilbilimcilerin üzerinde önemle durduklan konulardan biri olmu§tur. Dil edinimi konusuyla ilgilenen her bir filozof ve dilbilimci, farkli baki§ afilarindan hareketle bu konuda farkli görü§ler ileri sürmü§tür. Filozof ve bilim adamlarinin dil ile ilgili benimsedigi ve ortaya attigi görü§ler, dil edinimi ile ilgili farkli kuramlann temelini olu§turmu§tur. Dil bilimi alaninda önemli bir yer edinen ve 9ali§mamizin da konusunu te§kil eden kuramlar, dogu§tancilik, 9evresel, davrani§sal, etkile§imsel, yapisalci ve bili§sel kuramlardir.

Doguijtancilik kuraminin en önde gelen simalanndan biri Chomsky'dir. Dogu§tancilik kuraminin temellerini Yunan filozof Platon'a dayandiran görü§ler de söz konusudur. Dogu§tancilik kurami, dilbilimi alaninda ara§tirma yapanlann ilgisini 9eken kuramlann ba§inda gelmektedir. Bu kurama göre focuk, dil edinme yetileriyle dünyaya gelir ve dogu§tan edindigi bu yetilerle dil edinir ve edindigi dili geli§tirir.

Temellerini Piaget ve Vygotsky'nin görü§lerinin olu§turdugu 9evresel kurama göre ise dil ediniminde en önemli rolü yerine getiren unsur, 9evre etkenidir. Qevresel kurama göre, 90cugu 9evreleyen sosyokültürel ortam, 9ocugun edindigi dilin niteligini belirleyen en ba§at

etkendir.

Watson ve Skinner'in görü§lerinin önemli bir yere sahip oldugu davram§sal kuram, dil ediniminde ana eksene uyaran ve tepki unsurlanni yerle§tirmi§tir. Davrani§sal kurama göre dil edinimi, taklit ve peki§tirme yoluyla gerfekle^ir. Bu yönüyle davrani§sal kuramin dogu§tancilik kuramindan tamamen farkli oldugu görülmektedir.

Etkile§imsel kuramin ise dogu§tancilik, 9evresel ve davram§sal kuramlan bir potada birle§tiren bir kuram oldugu söylenebilir. Oyle ki bu kurama göre dil edinimi, 9ocugun dogu§tan sahip oldugu yetilerle 9evreyle ileti§im kurmasi neticesinde ger9ekle§ir. Qevreyle kurulan etkile§imde de dogal olarak taklit eylemi ger£ekle§ir.

Qali§mamizin konusunu te§kil eden bir diger kuram ise yapisalci kuramdir. Yapisalci kuramin en önde gelen ismi Piaget'tir. Piaget'in dil edinimi ile ilgili görü§lerinin olu§masinda Aristo'nun görü§lerinin etkili oldugu söylenir. Bu kurama göre dil edinimi, belli a§amalardan ge9erek gerfekle^ir. Dil ediniminin taklit yoluyla gerfekle^tigi dü§üncesine kar§i 9ikan bu kurama göre, dil ediniminde en önemli unsur, 90cugun i9sel ve bireysel deneyimleridir. Qocuk bu deneyimlerle, dilsel yetisini destekler ve gü9lendirir ve dü§üncelerini ifade edebilecek yetkinlige ula§ir.

Dil edinimi konusunda en geg ortaya gikan kuram ise bili§sel kuramdir. Bili§sel kuramin ortaya Qikmasi 20. yüzyilin ba§larini bulmaktadir. Dil edinimini felsefi düzlemde en fazla ele alan kuramin bili§sel kuram oldugu söylenebilir. Oyle ki bu kuramda dilsel yeterlilik ile dili kullanma eyleminin birbirinden ayrildigini görmekteyiz. Dilsel yeterlilikte temel noktayi gevre unsuru, dili kullanmada ise temel noktayi taklit unsuru olu§turmaktadir.

Yapilan ara§tirmalardan sonra bu gali§ma, dil edinimi konusunda bahsi gegen kuramlarin a§amalilik ilkesine göre bir arada degerlendirilmesinin uygun oldugunu dü§ünmektedir. Degerlendirmelerimize göre gocuk, dil edinimini gergekle§tirebilecek fizyolojik ve bili§sel yetilerle dünyaya gelir. Daha sonra gevresinden duyduklarini taklit ederek zihinsel ve dilsel bir dagarcik olu§turur. Bu noktada gevre, gocugun dilsel edinimini hizlandiran veya yava§latan veyahut dilsel edinimin niteligine etki eden unsur olur. Daha sonra ise özellikle karma§ik dilsel yapilarin edinimine etki eden, yöntem ve program konusu gündeme gelir. Dogru yöntem ve programla, gocugun bili§sel yapisina uygun bir §ekilde dil edinimi süreci desteklenmi§ olur.

Etik Beyan

Yazar beyanina göre, "Dil Ediniminde Öne Qikan Kuramlar: Analitik Yakla§im" adli gali§manin yazim sürecinde bilimsel, etik ve alinti kurallanna uyulmu§; ULAKBlM TR Dizin ölgütlerine göre gali§mada etik kurul onayim gerektiren herhangi bir veri toplama ihtiyaci duyulmami§tir.

Kaynakga

Abdusselam, Halid (2012). Devru'l-lugati'l-umm fi te'allumi'l-lugati'l-'arabiyyeti'l-fusha. Doktora Tezi, Cezayir: Cämi'atu Ferhät 'Abbäs Setif.

Äyi§, Mahmud (2007). En-Nazariyya el-bennäiwe ve isträticiyyät tedris el-'ulum. Amman: Däru'§-§muk.

Kasim, Ahmed-Ensä, Muhammed (2000). Mukaddime ß saykulüciyyeti'l-luga. Kahire: Merkezu'l-Iskenderiyye li'l-Kitab.

Aksan, Dogan (2015). Her Yönüyle Dil Ana Qizgileriyle Dilbilim. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayinlan.

Allahverdi, Fatima Zehra (2016). "The impact of school type". European Journal of Educational Studies, 8 (1): 35-44.

Behensävi, Hüsam (t.y.) 'Umu 'l-lugati 'n-nefsi ve iktisäbu 'l-luga. Sayda: Mektebetu'1-G^äli.

Brown, H. Douglas (2000). Teaching by Principles: An Interactive Approach to Language Pedagogy. New York: Pearson Education.

Cameron, Lynne (2001). Teaching Languages to Young Learners. Cambridge: Cambridge University Press.

Celce-Murcia, Marianne (1991). Teaching English as a Second or Foreign Language. USA: Heinle & Heinle Publishing.

Chomsky, Noam (1990). el-Luga. ve muçkilâtu'l-ma'rife. çev. Hamza el-Mezînî. Kasablanka: Dâru Tûbkâl.

Demirci, Kerim (2010). "Davraniçsal Dil Bilimine Kisa Bir Bakiç: L. Bloomfield ve B. F. Skinner Yaklaçimlari". Türk Dili Araçtirmalari Yilligi - Belleten, 56 (2008/1): 63-70.

Descartes, René (1985). Makâl 'an el-menhec. Kahire: el-Hey'etu'1-Misriyye li'l-Kitâb.

Daoud, Fatima (2012). "The concept of the sentence of a descriptive theory and functional perspective". Çarkiyat Mecmuasi, 21: 1-21.

Ellis, Rod (1997). Second Language Acquisition. Oxford: Oxford University Press.

Ferâ', Saîd (2014) "et-Tifl ve iktisâbu'1-luga beyne'l-b^i^e ve't-tevlîdiyye". Mecelletu Ruâ

Terbeviyye, 44-45: 163-171.

Ferdinand de Saussure (t.y.) Cours de linguistique generale. Bagdat: Dâru'1-Âfak.

Güvendir, Emre-Yildiz, Içil Gamze (2014). Dil Edinimi. Ankara: Ani Yayincilik.

Galafân, Mustafa (t.y.) el-Lisâniyyât et-tevlîdiwe mefâhîm ve emsile. Ürdün: 'Alemu'l-Kutubi'l-Mîse.

Hassânî, Ahmed (2009). Dirâsât fi'l-lisâniyyâti't-tatbîMwe: Haklu ta'lîmi'l-lugât. Cezayir: Dîvânu' 1-Matbû' âti ' 1-C^i ' iyye.

Hûlî, Muhammed Ali (2002). el-H^âtu ma a lugateyn: es-Sunâi'yyetu'l-Lugaviyye. Amman: Dâru'l-Felâh.

îbn Cinnî, Ebü'1-Fefo Osmân (t.y.) el-Hasâis. Kahire: el-Hey'etu'l-Misriyye'l-'^^me li'l-Kitâb.

îbn Manzûr, Cemâluddin Muhammed b. Mukerrem (1993). "Legâ". Lisânu'l-'Arab. Beyrut: Dâru Sâdir.

îsmail, Salah (2017). Felsefetu'l-luga. Kahire: ed-D&u'l-Misriyye el-Lubnâniyye.

Katâmî, Yusuf (2012). Numuwu't-tifl el-maïifi ve'l-lugavî. 'Amman: el-Ehliyye li'n-Ne§r ve't-Tevzî'.

Katâmî, Yusuf (2012). Numuwu 't-tifl el-maïifive 'l-lugavî. Amman: el-Ehliyye li'n-Neçr ve't-Tevzî'.

Lightbown, Pasty M.-Spada, Nina (2013). How Languages are Learned. Oxford: Oxford University Press.

Quine, Willard Van Orman (1960). Word and Object. Massachusetts: The Massachusetts Institute of Technology.

Quine, Willard Van Orman (1970). "Philosophical Progress in Language Theory".

Metaphilosophy 1(1): 2-19.

Rodgers, Theodore S.-Richards, Jack C. (2001). Approaches and Methods in Language Teaching. Cambridge: Cambridge University Press.

Sâbit, Tank (2012). el-ïfaisâbu'l-lugwî ve kadâyâhu 'inde tbn Haldûn. Kulliyetu'l-Âdâb fî Câmi'ati'n-Necâhi'l-Vataniyye.

Mansûr, Seyyid Ahmed (1982). 'Umu'l-lugati'n-nefsî. el-Me^eketu'l-'^abiyyetu's-Su'ûdi^e: Câmi'atu'l-Melik Su'ûd.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.