Научная статья на тему 'An Eastern European capital city of Caffa from Golden Horde period to Ottoman Empire'

An Eastern European capital city of Caffa from Golden Horde period to Ottoman Empire Текст научной статьи по специальности «История и археология»

CC BY
119
26
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
КАФА / ОСМАНСКАЯ ИМПЕРИЯ / КРЫМ / ЗОЛОТАЯ ОРДА / ТОРГОВЛЯ / НАСЕЛЕНИЕ / ДЕНЬГИ / ЗАКОН / ЧЕРНОЕ МОРЕ / CAFFA / OTTOMAN / CRIMEA / GENOESE / GOLDEN HORDE / TRADE / POPULATION / MONEY / LAW / BLACK SEA / KEFE / OSMANLı / KıRıM / CENEVIZ / ALTıNORDU / TICARET / NüFUS / PARA / HUKUK / KARADENIZ

Аннотация научной статьи по истории и археологии, автор научной работы — Озтюрк Юджель

Кафа не была обычным городом, а представляла собой некую столицу данного региона. Заголовок определен исходя из этого понятия во время написания работы. Данная статья была изначально основана на идее рассмотрения Кафы в доосманский период. Однако, когда труды Балара, Вайнштейна, Маловиста и моя монография были проанализированы, стала ясна картина Кафы в различные периоды. В связи с этим было принято решение провести сравнительное исследование. В начале статьи рассматриваются архитектура, улицы и население Кафы. Далее уделяется внимание различиям в административной и финансовой структуре города в генуэский и османский периоды. В завершение проведено сравнение полученной информации об экономическом, финансовом и коммерческом устройстве в различные периоды.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Кафа - восточноевропейская столица в эпоху Золотой Орды и Османской империи

The present article was initially based on the thought of evaluating Kefe’s pre-Ottoman period. The title shaped itself during the writing process. Kefe was not indeed an ordinary city, but a continental capital city. We have determined the title from this understanding. As Balard, Veinstein, Malowist, and my monograph were analyzed in the later stages of the writing process, the situation of Kefe between the pre-Ottoman and the Ottoman periods became evident. In accordance with these analyses, a change in the scope of the article was made and the idea of comparison was determined as the central idea. At this stage, the effort to revive the protected and lost elements of Caffa in different periods of sovereignty emerged all by itself. This tendency became a totally dominant conception after some period, and I felt free to compare Caffa of Genoese and the Ottoman period. In this sense, I have revaluated Michel Balard and Gilles Veinstein’s comprehensive essay on the subject of "continuity and change" that I had reviewed before, but I had not focused on. The present study at first examines fthe historical phases of Caffa from an administrative and legal point of view, and then analyzes the organization of the space and the demographic structure in the urban perspective. In the following stages, the data obtained about the economic, financial and commercial structure in the Genoese and Ottoman periods are analyzed comparatively.

Текст научной работы на тему «An Eastern European capital city of Caffa from Golden Horde period to Ottoman Empire»

УДК 9Q8 (477.75)

DOI: 1Q.22378/kio.2Q19.1.45-7Q

Altinordu imparatorlug'undan Osmanli imparatorlugu'na bir dogu Avrupa be§kenti Kefe

Yücel Öztürk

(Sakarya Üniversitesi)

Özet. Mevcut makale, baçlangiç itibariyle Kefe'nin Osmanli öncesini ele alma anlayiçi üzerine kuruldu. Yaziya odaklandiktan ve epey yol aldiktan sonra baçlik kendiliginden oluçtu. Gerçekten, Kefe, siradan bir §ehir degil, bulundugu cografyanin kitasal ö^ekte baçkentligini yapmiç bir çehir idi. Baçligi bu anlayiçtan ürettik.

Yazinin ilerleyen açamalarinda Balard, Veinstein, Malowist ve çahsima ait monografiyi analiz ettikçe, Kefe'nin Osmanli öncesi ile Osmanli dönemi arasindaki niteligi belirginleçti. Bu analizler dogrultusunda makalenin kapsaminda bir degiçiklige gidilerek mukayese anlayiçi merkezi fikir olarak belirlendi. Bu açamada, Kefe'nin birbirinden farkli egemenlik periyodlarinda hangi unsurlarini korudugunu, hangilerini kaybettigini ortaya koyma çabasi kendiliginden belirdi. Bu egilim bir açamada tümüyle hakim anlayiç haline geldi ve kendimi Ceneviz ve Osmanli Kefesini mukayese etmede serbest biraktim. Michel Balard ve Gilles Veinstein'in daha önce baktigim, ancak, fazla üzerinde durmadigim, "devamlilik ve degiçme" üzerine kurulu kapsamli makalesini bu anlamda yeniden degerlendirdim.

Mevcut çaliçma, önce Kefe'nin tarihsel safhalarini idari ve hukuki açidan ele almakta, akabinde çehirsel perspektifte mekan örgütlenmesini ve demografik yapisini analiz etmektedir. Sonraki açamalarda Ceneviz ve Osmanli dönemlerindeki iktisadi, mali ve ticari yapi hakkinda elde edilen bilgiler karçilaçtirmali olarak analiz edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kefe, Osmanli, Kirim, Ceneviz, Altinordu, Ticaret, Nüfus, Para, Hukuk, Karadeniz.

Kefe'nin Jeopolitik Sistem Îçindeki Yeri, ídari Sinirlari ve Hukuki Statüsü

Kefe'nin yer aldigi Karadeniz, etrafini çevreleyen Volga, Baltik, Balkan, Tuna, Anadolu ve Kafkasya nehir aglariyla ile yer kürenin en önemli jeopolitik sahalarindan biridir. Dogu Avrupa'yi tarihsel bir alan haline getiren jeopolitik merkez olarak da tanimlanabilecek olan Karadeniz dört taraftan büyük nehir aglarina entegredir. Bu nehir aglarindan azami ö^üde yararlanan Karadeniz, Dogu'da Ten, Kuban, Çoruh; Kuzey'de Dinyeper, Dinyester, Bug, Prut; batida

Tuna, güneyde Sakarya, Kizilirmak, Ye§ilirmak havzalari ile bütünlük ifindedir. Karadeniz etrafinda tarih boyunca birbirini fevreleyen halkalar halinde §ehir aglari geli§mi§tir. Bu §ehir aglarinin esasinda söz konusu nehir aglarinin olu§turdugu ticari aglar oldugu tespit edilebilmektedir.1

£ali§mamizin konusu olan Kefe, Kirim Yarimadasi'nin tarti§masiz en önemli kenti ve Osmanlilarin Kuzeydogu Avrupa hakimiyetinin kilidi idi. Daha Bizans zamaninda kitalararasi ticaret yollarinin ge<?i§ yeri ve Kirim - Karadeniz - Baltik sahasini istanbul'a baglayan merkez olan Kefe, Bizans'in <ökü§üne, büyük Altinordu imparatorlugu'nun Dogu Avrupa'ya hakim olmasina ve Latin §ehir cumhuriyetlerinin geli§imine bagli olarak farkli dönemlerde farkli fonksiyonlar üstlenmi§, ancak, ticari, askeri, idari öneminden fazla bir §ey kaybetmemi§tir. Kefe, bu fonksiyonlarina ilaveten, tüm Ukrayna, Moskova, Lehistan, Kafkas illerini idari ve iktisadi olarak Osmanli ba§kentine, istanbul'a baglayan merkez olarak kalmi§tir.

12. yüzyilda Kirim Yarimadasi'nin hakim gücü Kumanlar idi. Kumanlarin merkezi Solhat olmaliydi. Cenevizlilerin Kefe'ye yerle§mesinden önce Yarimada'nin ticaret merkezi Kefe degil Sogdak idi. Sogdak, adindan da belli oldugu üzere Sogd halkinin ya§adigi bir ticaret merkezi idi. Yarimada'nin sahil kesimlerinde Kipfaklara tabi olarak Gotlar, Yunanlilar, Ermeniler ve Yahudiler ya§iyorlardi. Yarimada'nin Kumanlara bagli etnik unsurlari XIII. Yüzyilin ilk yarisinda, 1249 civarinda Altinordu hakimiyetine girdiler.2

Kefe'nin jeopolitik merkez olarak yükselmesi Altinordu hakimiyeti zamaninda, Cenevizlilerin ticari faaliyetlerinin merkezi üssü olmasi ile ba§lar. Cenevizliler Altinordu hani Mengü Timur (1266-1280)'un izni ile Kefe'ye yerle§mi§ler, Altinordu Hanligi'nin siyasi yapisinda ortaya fikan istikrarsizliklardan yararlanarak hakimiyet sahalarini geli§tirmi§lerdir. Ceneviz tüccarlarinin Kefe'ye yerle§meleri merkezi Ceneviz hükumeti ile yaptiklari bir nevi izin ve yetki belgesi niteligindeki kontrat ile ger<ekle§iyordu. Ceneviz hükumeti ile ilk kontratini yapmi§ olan Paolino D'Oria'nin §ubat 1287'de Kefe'ye hareket etme hazirliginda oldugu, iki yil sonra ise Kefe'nin ilk konsülü olarak atandigi bildirilir [3, s. 199]. Cenevizliler hukuken Altinordu'ya tabi olan Kirim Yarimadasi'nda Altinordu'nun Berdibek Han sonrasinda girdigi iktidar sava§larindan yararlanarak Hanligin arazisinden bir kisminda fiilen kendi özerk idarelerini meydana getirmi§lerdir.

1 Jeopolitik perspektifte Karadeniz Havzasi i<in bkz. George I. Bratianu [11, s. 46]. Karadeniz hakkinda ayrica bkz, Yücel Öztürk [37, s. 5] vd.

2 Balard - Veinstein, Kumanlarin merkezinin Sogdak oldugunu ima ediyor. [5, s. 81]. Bu bize göre dogru degildir. Sogdak, adindan da belli oldugu üzere Sogdlularin idi. ibn - i Bibi'ye göre Kirim Yarimadasi bu dönemde kesin surette Kip<ak melikinin tasarrufunda bulunmakta, Kirim sahilindeki önemli ticaret merkezlerinden biri olan Sogdak'da ise Sogd halki ya^amakta idi. Kip<aklara bagli olan Sogdlularin kendilerine ait bir ordusu bulunmakla beraber, bunun büyük bir ordu olmaktan ziyade kale gücü niteliginde oldugu anla^iliyor. Kip<ak alaninin bittigi yerde ise Ruslar ya^iyordu. [16, s.328].

Kefe ile ba§layan Ceneviz alanina Sogdak, Calamita (inkirman), Kerf (Vosporo) gibi yeni koloniler eklendi. Ceneviz ayni zamanda Azak yakinlarindaki Tana'ya da yerle§tiler. Tana'da hakim olan Venedik tüm gücüyle Ceneviz'i engellemeye fali§tiysa da ba§arili olamadi. 3

Canibek Han'in 1357'de ölümünden sonra Mamay'in ba§ belirleyici aktör oldugu iktidar sava§lari, Kefe ile Hanlik arasindaki ili§kiyi ba§ka bir boyuta ta§imi§ti. Kefe yönetimi Mamay'in gücünün zirvede oldugu dönemde onunla ili§kilerini üst düzeyde tutarken, gözden dü§mesine bagli olarak ili§kilerini degi§tirmi§tir. Mamay, Toktami§'a kar§i kaybettikten sonra, 1381 yilinin Mart ve Kasim aylari arasinda Kefe konsülü tarafindan öldürltülmü§tür [7, s. 157-159; 457].

Kefe Konsüllügü ile Solhat merkezli Altinordu arasindaki ili§kiler 1382 tarihinden itibaren a§ama a§ama gerginle§mi§, 1387'de ortaya fikan <?ati§mayi Kefe Cenevizlileri kazanmi§tir. Bu geli§melere bagli olarak Kefe'deki Tatar nüfusunda belli bir azalma meydana gelmi§tir. Bu tarihlerde gücünün doruguna fikan Kefe, "caput Gazzarie" olarak otoritesini kabul ettirmi§, tüm sahil kesiminin hakimi olmu§, Ker< Bogazi'ni kontrol edebilecek güce ula§mi§, kom§u vilayetlerden vergi almaya ba§lami§tir [7, s. 460-461]. Bu dönemde Kefe'ye gelen Hanin elfileri ile Kefe konsüllügü arasinda yapilan antla§ma ile eskiden beri Gothie4 olarak tanimlanan sinir kesimlerinde yer alan ufak 18 kale ve kasabanin Kefe konsülünün hakimiyetinde oldugunu belirleyen önceki antla§ma teyid edilmi§ti. Yeni antla§maya göre Kefe konsüllügü Altinordu hanina tabi oldugunu kabul etmi§ idi [39, s.10; 7, s. 458].

Haci Giray'in Solhat'a yerle§erek Kefe konsüllügü ile giri§tigi mücadelelerin Kirim Hanligi'nin kurulu§uyla sonuflanmasi sürecinde Kefe konsüllügünün hukuki statüsünü belirleyen güf merkezi Altinordu degil Kirim Hanligi olacaktir. Haci Giray ile konsüllük arasinda 1420 sonrasinda ba§layan ve Ceneviz'in 1434'de kesin maglup oldugu sava§lar yeni bir anla§ma ile sonuflandi [39, 10; 29, 4]. Ceneviz'in maglup olarak sulh teklifinde bulunmasi sonunda ger<ekle§en ve maddeleri hakkinda ayrinti bulunmayan antla§maya göre Kefe konsüllügünün Kirim Hanligi'nin üstünlügünü ve Haci Giray'in §artlarini kabul etmi§ oldugu anla§iliyor [15, s. 373].

Altinordu ve Kirim Hanligi zamaninda yapilan ikili antla§malarda hukuki statüyü belirleyen maddeler bulunuyordu. ikili antla§malarda yer alan iki madde, Kefe konsülünün hakimiyet alaninda Altinordu ve Kirim hanlarina hukuki yetkiler taniyor, dolayisiyla Kefe konsülünün mutlak egemenligini sinirliyordu. Söz konusu

3 Ceneviz'in Kirim'da yükseli^inin önünü a<an önemli faktör,Venedik'in istanbul'dan fikarilmasi idi [29, s. 3, 4].

4 Hunlarin geli^inden önce Kirim Yarimadasi'nin güney sahil kesiminin tamami Gotlarin ülkesi anlaminda Gothie idi. Procopius'a göre Hun istilasi sonrasinda Gotlarin bir kismi göf ederken kalanlar savunmasi saglam olan yerlere fekildi [42, s. 40]. Ceneviz zamanlarinda Cembalo (Baliklava)-Sogdak arasinda yer alan sahil kaleleri ve kasabalari Gothie olarak aniliyordu [39, s. 13].

düzenlemelerin amaci, daha önce Altinordu Hanligi'na tabi oldugu halde Ceneviz hakimiyeti altinda yagamak zorunda kalan Tatar nüfusunun her türlü hukuki haklarinin Kefe tudununun uhdesinde oldugunun belirlenmesiydi. Önce Altinordu sonra Kirim Hanligi'nin Kefe'deki valisi konumunda olan tudun'un hanlara tabi reaya üzerindeki haklarinda güf mücadelelerinin tarihi seyrine bagli olarak degigiklikler yapilmasina ragmen söz konusu sinirlamalar varligini muhafaza etmigtir. 1449'da yapilmig yeni Kefe yasalarina göre tudun'un Kefe'deki han tebaasi üzerindeki hakki bir yil ile sinirlaniyor, bir yildan fazla bir süre Kefe'de oturan her kim olursa olsun Kefe yasalarina tabi addediliyordu [7, s. 459].

Haci Giray'in 1453 tarihinde negrettigi yarliginda Kirim Hanligi'nin egemenlik alani göyle belirleniyordu: "Kirk Yer'de ve Kirim'da , Kefe ' de ve Kerf ' de ve Taman'da ve Kopa'da ve Kipfak'da ve benim hükmüm yeten her yerde. " [25, s. 67] Haci Giray'in egemenlik alanini en genig gekliyle Altinordu egemenlik alanini belirleyen "Degt - i Kip<ak" olarak tanimlamasi, Kirim Hanligi'nin daha kurulug agamasinda kendine biftigi misyonun göstergesi ve belgesidir.

Evliya Celebi, Kefe konsüllügü ve ona bagli idari sahanin Osmanlilar tarafindan fethedilmesinden sonra Kirim hani Mengli Giray ile sadrazam Gedik Ahmet Paga arasinda sinir belirleme faligmasinin yapildigini naklederek, biraz muglak ifade ile, Osmanli sadrazaminin Ceneviz'den aldigi yerleri Osmanli topragi olarak tanimlarken, kuzey bozkir sahasini Mengli Giray'a biraktigini, iki tarafin anlagip yemin ettiklerini belirtir. Söz konusu antlagmanin yazili metni günümüze ulagmamig olmasina ragmen, Osmanli - Kirim sinirlarinin belirlenmesinde bir ilkenin takip edildigi ve bagindan sonuna kadar buna riayet edildiginde güphe yoktur. Bu, Evliya £elebi'nin de belirttigi üzere Osmanlilarin Ceneviz'e ait olup savag ile fethettikleri yerlerin Osmanlilara, Yayla Daglari'nin kuzeyinde kalan bozkir kugaginin da Kirim'a birakilmasi demek idi [26, s. 48].

1475 yilinda fethedilen ve bir sancak olarak organize edilen Kefe ayni yil Rumeli Eyaleti'ne baglanmigtir [13, s. 34]. II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarinda §ehzade sancagi olmu§, XVI. yüzyilin ikinci yarisinda Astarhan Seferi sirasinda Eyalet statüsüne fikarilmigtir. Kanuni zamaninda düzenlendigi tahmin edilen tarihsiz bir defterde Rumeli Eyaleti'nin 34 sancagindan biri olarak kaydedilen Kefe'nin Mankub, Taman, Azak, Sogdak ve Ker§ olmak üzere be§ kazasi bulunuyordu [10, v.119a-b.]. 1520 ve 1542 tarihli tahrir defterlerine göre Kefe'nin idari yapisi §öyle idi. Kaza-i Kefe, kaza - i Mankub, kaza - i Ker§, kaza-i Taman, kaza-i Azak. Kefe'ye iki adet gehirsel nitelikte ancak kaza statüsünde olmayan, "nefs" olarak belirlenmig Baliklago ve inkirman kaleleri bulunuyordu. Bu iki "nefs" statüsündeki yerlegim yerinin Mankub'a bagli oldugu hakkinda bilgiler bulunmaktadir[8, No: 370 s. 481 - 490, No: 214, s. 21, 93, 129, 156, 171, 199, 207, 213; 33, s. 158].

Kefe'nin Surlari, Mahalleleri ve Nüfusu

Grek kolonisi oldugu zamanlardaki Theodosia, Ceneviz kolonisi oldugu zamanlarda Caffa, Osmanlilar zamaninda Kefe, Rus hakimiyetine girdikten sonra Feodosia isimleriyle anilan Kefe'nin Ceneviz ve Osmanlilardaki ismi aynidir. Greklerdeki ismi ile Kefe arasinda bir etimolojik bag yoktur. Kefe isminin kesin olarak hangi tarihte ortaya çiktigi belli degilse de, en az onuncu yüzyilda bu isimle anildigina dair bilgiler bulunmaktadir. Ortaçag Kefe'sinin en eski Grek kolonisi olan Theodosia'nin üzerinde kurulduguna dair yazili bir kaynak yoktur. §ehrin eski Grek mekani üzerinde kuruldugu hakkinda tek kaynak, üzerinde Bizans stiliyle 819 (6327) yazisi bulunan bir kolondur [5, s. 81].

Tipik bir Ortaçag çehri olarak kurulan Kefe, iç kale (castrum) ve di§ kale olarak iki kisimdan oluçuyordu. Kamu binalari iç kalede yer aliyordu [39, s. 205]. Tüm Ortaçag kale ve çehirlerinde görülen "kule" ve "kapi" unsurlari Kefe'de de hakim unsurlar olarak kayitlara girmiçtir. Bu kuleler ve kapilar XIV. yüzyilin ilk çeyreginde baçlamiç ve ilk yarisinda tamamlanmiçtir.

Tepesinde saat kulesi bulunan iç kaleye Saat Kulesi denmiçtir. "Papa Kulesi" ile "Christ" kuleleri çehrin merkezi kuleleri idi. Kefe "civitas"i5 baçlangiç dönemlerinde toprak tümsekler eçliginde tahta çitlerle çevrilmiç bir alanda meskun idi. Çitlerin çevirdigi alan 1342 - 1352 tarihleri arasinda duvarla örülmü§, akabinde duvar kulelerle g^lendirilmi§tir. Kule yapimlari degiçik tarihlerde gerçekleçtirilmiçtir. 1375'de gümrük kapisi da oldugu anlaçilan Kö§e Kule, ona yakin tarihlerde ayni zamanda silah deposu olarak kullanilan Stantalis kulesi, Saint Antonie kapisi'nin yer aldigi Saint Antoine kulesi, dari ambari olarak kullanildigi için "Dari kulesi" ismini almiç "Stagnoum kulesi", Sainte - Marie kulesi ve Bisagno kuleleri yapilmiçtir [39, s.17, 20, 21, 24, 38, 51, 57]. Kulelerin dizildigi sur boyunca bir çok kapi bulunuyordu. Bilinen kapilar çunlardi: Christ kapisi, Saint Nicolas kapisi, Stangnonum kapisi, Bisagno kapisi, Gorgi veya Cochi kapisi, Saint Andre kapisi, Ermeni kapisi, Vonitica kapisi [7, s. 208, 209; 5, s. 92] .

Ceneviz ve Osmanli gibi iki farkli kültür, din ve medeniyetin çehirsel mekani olan Kefe'nin tabiiyet degiçimi ile nasil bir mekânsal degiçime ugradigi çehir tarihçileri açisindan hayli merak konusu olacak ehemmiyettedir. Gilles Veinstein, tarihçilerin Cumhuriyet ile imparatorluk arasindaki farklari genellemek ve abartmak suretiyle mutlak bir kopuç, eskinin silinmesi gibi bir sonuca varmalarina katilmaz. Cenviz zamanindaki çehirsel mekan anlayiçinin Osmanlilar zamaninda da devam ettigini dü§ünür [5, s. 94]. Biz de Veinstein ile ayni kanaatteyiz.

Kefe'nin Osmanlilar eline geçiçi açamasinda çehir büyük tahribata ugramamiç, yalniz mabetler, yani kiliselerin camiye çevrilmesiyle yetinilmiçti. Osmanlilar,

5 Kefe'nin sosyal yapisi iki temel siniftan oluçuyordu. Bunlarin hakim ve önemli olani, soylulardan oluçan ve "cives" olarak adlandirilan sinif, daha kalabalik olan ikinci mertebede olani ise "burgenses" ismi taçiyordu [29, s. 5].

Ceneviz yerlegim planina sadik kalmiglardi. Ceneviz ve Osmanlilar zamaninda süreklilik gösteren yerlegim plani ve mekansal örgütlenmenin Ruslar tarafindan 1784'de degigtirildigi belirtilmigtir [39, s. 25]. Balard'in Kefe Kalesi hakkinda italyan argiv kaynaklarina göre derledigi bilgiler, Osmanli dönemindeki tasvirlerle uyugmaktadir. Kefe Kalesi'nin bir savunma unsuru olarak Osmanlilar zamanina ulagtigi ve büyük fapta ilk geklini korudugu anlagilmaktadir. Evliya £elebi, if kale olarak adlandirilan ve "civitas" in [5, s. 95] yagadigi yer olan Castrum ve onun diginda gehri fevreleyen dig kaleyi görmüg ve tasvir etmigtir. Meghur gezgin, Türkler zamaninda if kaleye, yani, Castrum'a Kale - i Frenk Hisari, dig kaleye ise Kale - i Birun dediklerini aktarir. Ceneviz zamaninda soylularin oturdugu if kalenin en merkezi alani, buraya bitigik olan Narin Hisari idi. Bu gözlemler, gahsimiz tarafindan yapilan tetkiklerde Osmanli Tahrir Defterleri ile de ispatlanmigtir. Evliya £elebi, gehre daha sonra eklendigi anlagilan varog kisminda Tatarlarla meskun Toprak Kale'den bahsetmektedir. Balard, kulelerle desteklenmig kapilari sayi olarak vermemig, ancak, bunlarin ihtilafli olani ayri tutulursa, 12 adet oldugu görülmektedir. Evliya £elebi, gehrin sekizi deniz, dördü kara surlarinda olmak üzere 12 kapisi oldugunu bildirir. Evliya £elebi gehirdeki kule sayisinin 117 oldugunu belirtir ki, kule kavramini Balard ile ayni anlamda kullanmadigi anlagilmaktadir [8, No,214, s. 27; 8, No, 370, s. 481; 33, s. 240].

Kefe deniz gümrügü limandaki gümrük binasinda bulunuyordu. Gemiler, gümrük hanenin yer aldigi yere yakin olan "Eleksi" adi verilen mevkiye yanagir ve yüklerini bogaltirdi [33, s. 242]. Liman ve gümrük hanenin Ceneviz zamanindan kalma oldugu tahmin edilebilir.

Koloni'nin sarayi konsülün hükumet ettigi binanin yer aldigi meydana af iliyordu. Burada ibadet haneler de yer aliyordu. Konsülün yaverleri, veznedarlar burada kalmaktaydi. "Gefmelik köprüsü" (introytus pontis) adi verilen bir köprü ile kapan'a variliyordu. Bazi kayitlarda "pondus magnum"dan da bahsedilmektedir. Saray meydaninin etrafinda yer alan mahallede noterler, kagitfilar, demirciler, baharat saticisi dükkanlar, bankalar, ayakkabicilar, yer aliyordu. if surlarin diginda baglayan Kefe gehir yerlegimlerini 1385'de tamamlanmig olmasi gereken dig surlar koruyordu [7, s. 210-212]. Osmanlilar zamaninda esir bagina tahsil edilen bir gümrük vergisi oldugu gözlenen "Resm - i köprü"nün kapan'a giden yol üzerinde bulunan gefmelik köprüsünde uygulandigi tahmin edilebilir. Anlagildigi kadariyla kara tarafindan gelen mallar ve esirlerin gümrüge tabi tutuldugu yere giden tek gefit yeri bu köprü idi.6

Osmanli iskan anlayiginda din, mezhep farkliliklari esas aliniyordu. Bu anlayigin Ceneviz zamaninda da mevcut oldugu tespit edilmigtir. Müslüman nüfusun yagadigi kalelerdeki mahalle adlari ve buralarda oturan nüfus hane reislerinin adlariyla verilmigtir. Mahalleler birkaf istisna diginda cami, mescit ve bunlarin banilerinin isimleriyle anilmiglardir [33, s. 253, 257].

6 Kanunnamede belirtildigine göre Azak, Kerg ve Taman'dan gelen esirlerden resm - i köprü alinmiyordu [8, s. 3].

1289 - 90 tarihlerinde Kefe halkinin batili - Latin men§eli nüfusunun % 74 ile 79'u Ceneviz ve Liguryali idi [7, s. 246]. XIV. yüzyil ortalarinda durum hala ayniydi [7, s. 248]. 1290'larda Kefe'de yerli nüfusun en kalabalik kesimi % 50 oranla Yunanlilardan olu§uyordu.7 Bunlar yabancilar tarafindan habitatores de Caffa diye adlanidirilmalarina ragmen fogusu Trabzon, Sinop, Konstantinopol, Solhat, Sivastopol ve bunun gibi hinterlanda dahil yerlerden gelmi§ idiler [7, s. 272].

Kefe'de Yunanlilardan sonra gelen Latin olmayan, yerli sayilabilecek topluluk Ermeniler idi. XIII. asrin sonlarinda Yunanlilardan fazla olmalarina ragmen XIV. yüzyilda Yunanlilarin iyice gerisinde kalmi§ idiler. Ermenilerin Cenevizlilerin Kefe'yi geli§tirmesinden önce Tatar merkezi Solhat'da olduklari ve daha sonra Tatarlarla degil Latinlerle ya§amayi tercih ederek Kefe'ye yerle§tikleri bildirilir [7, s. 284].

Ceneviz zamaninda Kefe'nin üfüncü büyük nüfusu Türkler ve Tatarlardan meydana geliyordu. 1290'lardan itibaren Cenevizlilerle yaptiklari ticari ve iktisadi ili§kilerle ilgili belgelerden onlarin izi sürülebiliyor. Türk - Tatar unsuruyla ilgili kayitlar XIV. yüzyilin sonlarinda daha belirgin ve detayli hale gelmi§tir. 1386 - 1387 tarihlerinde Cenevizlilerle Solhat merkezli Tatarlar arasinda fikan fati§malarda Kefeli Tatarlar soyda§larinin tarafini tutmu§, buna dayali olarak geli§en gerginliklerden sonra Kefe'den önemli miktarda Tatar nüfusu ayrilmi§ti [7, s. 285].

Kefe'de 1290 tarihlerinde 30 ki§iden olu§an ve Judecha ismiyle anilan bir Yahudi mahallesi bulunuyordu. Söz konusu Yahudi mahallesinde Yahudi olmayanlar da bulunuyordu. Bunlar arasinda Tarta§i oglu Tacta§a, Kayni, Kasin, Merdakse (Merv?), Saymark, Sacarbek gibi Türk - Tatar isimlerinin yer aldigi tespit edilmi§tir. Bu dönemde isimlendirmede dinsel figürler agirlik ta§idigi bilindigine göre, Yahudi men§eli isimler arasinda da önemli ölfüde Yahudi olmayanlarin bulunmasinin muhtemel oldugu anla§ilir.8 Bu farkli etnik unsurlarin Hazar bakiyesi Karaylar olmasi kuvvetle muhtemeldir [7, s. 279]. Kefe'de Ceneviz zamaninda belli miktarda Suriyeli, Tebrizli yabancilar, Kuman, £erkez, Gürcü ve Rus nüfusunun oldugu tespit edilmi§tir [40, s. 288]. Bunlara muhtemelen Ruthen ve Eflak asilli az sayida nüfusu da eklemek gerekir [29, s. 5].

Balard, 1385 - 86 tarihlerinde Kefe'nin toplam nüfusunu 20000 olarak tespit etmi§tir. Bu nüfusun yakla§ik 530'u kölelerden olu§uyordu ki, toplam nüfus ifinde %3'e tekabül eder [7, s 301].9

7 Malowist, Kefe nüfusunun büyük fogunlugunun Yunanlilardan olu^tugunu söyler. Ermenilerin Kirim'a Mogol istilasi sonunda Anadolu'dan göf ettigini iddia eder [29].

8 Sichiltberger'in 1394 - 1427 tarihleri arasinda gerfekle^tirdigi gözlemlerine göre Kirimda Rabbaniler ve Karaylar olmak üzere dört bin hane kadar iki Yahudi toplulugu ve onlara ait iki ayri sinagog bulunuyordu. [40, s. 274].

9 Kefe'nin 1340'larda ibn Battuta, Onbme^inci yüzyil ba^larinda Schiltberger'e ait abartili nüfus verileri ifin bkz. [5, s. 82].

§ehirsel mekan anlayiginda sordugumuz soruyu nüfus bahsinde de tekrarlamaliyiz. Osmanlilar eline geftikten sonra Kefe'nin nüfus kompozisyonu tümden bir degigme ugramigmiydi, yoksa, bazi degigimlerle eski kompozisyonunu muhafaza mi etmigti?. Gilles Veinstein'e katilarak, gehrin fethedilmesi esnasinda aman ile teslim olan nüfusun büyük bir kayba ugramadigini dügünüyoruz [5, s. 94]. Agagida görülecegi üzere gehrin Müslüman olmayan nüfusunun tedricen azalmasi söz konusudur. Kefe'nin Müslüman nüfusu, 1520 tarihlerinde 5644, 1542 tarihlerinde ise 7419 olarak tespit edilmigtir. Söz konusu nüfusun, ilk tarihte 1325'i, ikinci tarihte ise 1125'i vergi harici, yani muaf nüfustan oluguyordu. Vergi harici tutulan nüfusun tamamina yakininin ilmiye ve askeri siniflarina ait nüfus oldugu rahatlikla belirtilebilir [33].

1520'de Kefe'nin nüfusunun büyük kismi Müslüman olmayanlardan meydana geliyordu. §ehir ifindeki mevkileri kesin olarak belirtilmig olmamasina ragmen, bazi kayitlardan, Rum ve Ermenilerden olugan gayr -i Müslim nüfusun if Kale, Dig Kale ve varog olarak da tanimlanan Toprak Kale'de Müslümanlardan ayri olarak tanzim edilmig kendi mahallelerinde yagadigi anlagilmaktadir. Müslümanlarda cami, mescit ve kurucularinin isimlerinden olugan mahalle adlari, Ermeni ve Rumlarda, cemaat adlari veya cemaat liderlerinin adlariyla aniliyordu. 1520 tarihlerinde Kefe'de 7358 Ermeni ve 2756 Rum nüfusu olmak üzere toplam 10114 adet Hristiyan nüfus yagiyordu. Kefe'de bunlardan bagka, 55 adet Yahudiyan - i Efrenc, 442 adet Cemaat-i Yahudiyan, 59 adet Cemaat - i ^erkesan - i Otuzlar (Yahudi), 171 adet Cemaat - i Rusyan olmak üzere 727 adet gayr - i Müslim nüfus bulunuyordu. Cemaat - i Yahudiyan ismiyle kaydedilen zümrenin Karay Türkleri oldugu anlagilmaktadir [33, s. 266, 268]. Hristiyanlara Yahudi, Karay, Perkes ve Ruslar eklendiginde toplam gayr - i Müslim nüfusun 10841 oldugu anlagilmaktadir., Ermenilerin Rumlarin yaklagik üf kati oldugu görülüyor ki, Balard'in yaptigi mukayeseyi taratigmali hale getirdigi afiktir.

1542 tarihinde Kefe'nin 14 adet gayr/i Müslim mahallesi veya cemaatina Trabzonlular cemaati eklenmigtir. Nüfus toplam olarak 8174'e gerilemigtir [33, s. 271]. Müslüman nüfusun ciddi olarak artmasina ragmen, gayr - i Müslimlerin trajik olarak dügügü söz konusudur. Kefe'nin bir islam - Türk gehri olarak geligtigini rahatlikla belirtebiliriz.

Osmanlilar Zamaninda Kefe'nin Etnik ve Dini Dagilimi [33, s. 274].

Topluluklar 1520 % 1542 %

Müslüman 5644 34 7419 46

Ermeni 7358 45 5778 35

Rum 2756 17 2396 15

Diger cemaatler 727 4 703 4

Toplam 16485 100 16296 100

Balard'in 1386'larda 20000 olarak verdigi nüfusun yakla§ik 150 yil sonra 16000'lere dü§mesi trajik bir gerilemeye i§aret etmektedir. Bu gerilemenin sebeplerini farkli afilardan irdelemek gerekir. 1290'larda Kefe nüfusu ifinde Latin - batili nüfus adedi 1544 olup bunun % 79'unu Latin - Ligurya nüfusu meydana getiriyordu. Kefe nüfusu iferisinde batili Latinlerin son derece azinlik olduklari görülüyor [5, s. 83]. Ermeni ve Rum nüfusunda da belirgin azalma olmakla beraber, Ceneviz zamanindaki nüfusun Osmanlilar zamanindaki dü§ü§ünü izah edecek boyutta degildir. Kefe'nin Cenevizliler zamaninda 20000 olan nüfusunun normal bir seyir izlemesi halinde, Osmanlilar zamaninda en az 80000'lere fikmi§ olmasi gerekirdi.10 Böylesine bir nüfus kaybini, Kirim Hanligi'nin geli§mesi sürecinde Kefe nüfusunu te§kil eden gayr- i Müslimlerin tedricen §ehirden ayrilmalari ile afiklayabiliriz. Dikkate alinmasi gereken diger husus, Latin kaynaklarinin kesin verileri ifermemesi, istatistiki bir nitelik ta§imamasi, tahmini verilere dayanmasidir. Osmanli ar§iv kaynaklari ise kesin istatistiki veriler sunmaktadir [5, s. 94].

Ceneviz'den Osmanli'ya Kefe'nin Idari ve Mali Yapisi

Ceneviz'in dogudaki koloni yönetimlerinin daimi bir degi§im ve geli§im ifinde oldugu görülmektedir. Kolonilerin ba§ina atanan en yüksek amirler ilk safhada papazlardan veya vikontlardan sefilmi§tir. XIII. Yüzyildan itibaren Pera ve Kefe örneklerinde iyice belirginle§tigi §ekilde, "podesta" ve "konsül" §ehrin en yüksek amiri olmu§tur. Kefe, Dominik tarikatina bagli Katolik diyosezi (dioces) tarafindan yönetilirdi [29, s. 5]. Podesta veya konsül, ihtiyaca göre olu§turulmu§ fe§itli komisyonlari idare ederdi. §ehrin adalet, maliye, ticaret, güvenlik ve benzeri ihtiyaflarina göre farkli komisyonlar mevcut idi [7, s. 354, 355].

Kefe konsüllügünün varligi hakkindaki ilk belgeler 1281 tarihlidir. Bu tarihte konsül podesta'nin altinda yer aliyordu.1300'de podestanin vesayetinden kurtulmu§ ve özerlik kazanmi§tir. Kefe'nin hukuksal kökleri askeri ve dini nitelikli idi [39, s. 18]. Ancak, Kefe konsülünün yaptigi i§lerle ilgili belgelerden anla§ildigina göre, tarih ifinde hukukfu veya askerden ziyade ekonomik karakteri agirlik kazanmi§tir. Kendisi de tüccar olan Kefe konsülü ili§kilerinin bozuldugu §ehir veya yönetimlere ekonomik ambargo koyma tehdidinde bulunuyordu [7, s. 368-369]. Konsül, Pera'daki podesta gibi, Komün hükumeti tarafindan (merkezi Ceneviz hükumeti) bir yilligina atanirdi ve genellikle görevi uzatilmazdi. Kefe'nin tüm yönetimi Ceneviz'in tam bir kopyasi idi. Bir yilligina sefilen ve bir delege (vicarius) tarafindan vekalet edilen konsül yönetimin ba§i olarak politik kararlari alir, silahli kuvvetleri kumanda eder ve hakimlik görevini yürütürdü. 1453'e kadar

10 Türklerin Kefe'yi zaptettigi a^amada yapilan sayima göre Kefe'de 8000 hane ve 70000 nüfus oldugu belirtilir [29, s. 4]. Balard - Veinstein Florentine'li tüccar Benedetto Dei'ye ait bu bilginin abartili rakamlar iferdigi görü^ündedirler [5, s. 83]. Balard'in verdigi 1385-86'ya ait 20000 ki^ilik nüfustan hareket edildiginte yüz yila yakin sürede bu arti§ normal kabul edilebilir.

Officium Gazariae (Khazaria - Crimea)11 adi verilen, Genova'da oturan ve onun atanmasina karar veren bir organa bagli idi [29, s. 5]. Askeri varligi olan Kefe garnizonu, Ceneviz'in Karadeniz'deki diger kolonilerine askeri yardim ve destek yapmakla görevli idi [7, s. 370]. §imdiye kadar yalniz siyasi olaylarla ilgili olarak verilen "tudun"un Kefe nüfusu ifinde yagayan Tatar nüfusunun mali ve hukuki haklarinin korunmasindan sorumlu oldugu bu noktada hatirlanmalidir. Kanaatimize göre Kefe konsüllügü ister tam özerklik anlayiginda olsun, ister Officium Gazariae tarafindan yönetilsin, Altinordu ve Kirim Hanligi'na bagli tudun'un yetki alanina müdahale etme hakkina sahip degildi. Tudun'un yetkileri ikili antlagmalar ile garanti altina alinmigti.12

Podesta ve konsül yerli ve yabanci halkla ilgili ceza verme ve infaz etme yetkilerini kendisinde tagiyordu. Atanma agamasinda Ceneviz yasalarina göre adaleti saglayacaklarina yemin eden podesta ve konsülün verdigi kararlar ancak merkeze bagli syndic adi verilen organ tarafindan temyiz edilebilirdi.13 Suflularin yakalanmasi ve adalete teslim edilmesi güvenlik güflerinin igi idi. Gece bekfileri kamu güvenligini saglar, ölüm ve yaralanma vakalarinda gerekli müdahaleleri yapar, konsül veya podesta'nin askerlerinin yürütecegi sorugturmanin ön bilgilerini toplardi. Kötü biten bir kavga sonunda suflu görülen taraf derhal tutuklanir, podesta ve konsülün adamlarina teslim edilir, askerlerden olugan görevliler olaylari sorugturma igini yürütürlerdi. Ceneviz hukukunda igkence uygulamasi vardi, igkence uygulamasi yargicin bulundugu ortamda tatbik edilmek zorunda idi. Ceza karari podesta veya konsül'e aitti. Hirsizlik cezalari, para cezasi, kirbafla dövme, kulagini veya bagka bir uzvunu kesme, kizgin demirle daglama gibi uygulamalari ifermekteydi. Daha agir suflarda bagin kesilmesi suretiyle ölüm cezasi uygulanirdi. Suflularin cezalari halkin önünde uygulanir, suflular infaz edilme agamasinda halkin görecegi adalet sütunu önüne götürülürdü. Sivillerle ilgili davalar fok fazla miktarda oldugundan onlari podesta ve konsüle bagli alt komisyonlar yürütürdü. Karar mercii yine podesta ve konsül idi [7, s. 432-433].

Officium Gazarie, Pera'da 1308 ve 1317'de yapildigi gibi, 1316'de Kefe'nin idari sistemini tanimlayan bir kanun yapmigti [6, s. 36; 7, s. 357]. 1270'lerden itibaren Ceneviz'in Karadeniz kiyilarinda kurmug oldugu tüm koloniler, konsülleri araciligi ile Pera'daki podestaya tabi idi. "Caput Gazarie" olarak nitelenen ve özerkligini elde etmig olan Kefe tek istisna idi. XIV. yüzyilda Pera'daki podestanin gerileyigine paralel olarak Kefe konsülünün yükseligi söz konusudur [5, s. 84].

11 Gazarie, italyanlarin Kirim'a verdikleri isimdir [4, s. 8].

12 Osmanli'nin Kefe'yi fethetmesiyle sonuflanan seferin afilmasinda en önemli rolü Kirim'in Kefe tudunu olan Eminek oynamigti. §irinlerin beyi olan Eminek Mirza Fatih'i sefer yapmaya davet etmigti [17, s. 185-229].

13 Ceneviz merkezi hükumeti, Officium Gazarie, yani Kefe, kanun ve adalet bakimindan üst düzeyde dejenerasyona ugrayan yönetimlerin baginda geliyordu. Konsül ve üst organi Sindicamento, kendi kanunlarina uyma sorumlulugu duymuyordu [24, s. 36; 7, s. 431].

Pera Karadeniz konsüllerinden ancak Sinop'u muhafaza etmi§ görünürken, Amasra (Amastris) ve Samsun (Simisso)'un Kefe konsülünün otoritesi altinda oldugu görülmektedir. Pera'nin statüsünün dü§mesi ve Kefe'ninkinin yükselmesi, iktisadi güf ile alakali idi. XV. yüzyilin ba§inda Kefe Pera'dan daha fazla vergi ödemi§ti [29, s.360]. 1343'de ekonomik gücü doruguna fikan Kefe, "tüm Gazarie'li Cenevizlilerin konsülü" payesini kazanmi§ti. Bu tarihlerden itibaren Pera ve bazi istisnalar haricinde Ceneviz'e tabi olan tüm Karadeniz kolonileri Kefe'ye baglanmi§ti. Samsun, Cembalo, Trabzon, Samastri, bütünüyle Kefe konsülünün denetimine girmi§ idi [7, s. 373].

Konsül, iki dani§ma organinin yardimi ile kasabayi ve kolonileri yönetirdi. Bu organlardan birisi belediye hakimlerinden (magistrates) olu§an, "Concilium Octo Antianorum" isimli konsül, digeri daha geni§, fe§itli idari i§lerden sorumlu kurum üyelerinden meydana gelen konsül idi [29, s. 6]. Kefe konsüllügü 24 adet üyeden olu§an büyük konsey, bunlar ifinden sefilen 6 ki§ilik küfük konsey olmak üzere iki ana yapidan olu§urdu. Büyük konsey, kendi ifinden 6 ki§ilik küfük konseyi belirlerdi. Bunlar konsülün en yakin idari elemanlari idi. Altilar konseyi denilen bu organ tümüyle soylu Cenevizlilerden olu§mak zorunda idi. Kefe konsüllügünün adalet, maliye, finansman i§leri bu altilar konseyi tarafindan yürütülürdü. Konsülün naibi tüm alanlarda konsülün yardimciligini yürütürdü [7, s. 371]. Yüksek hacimli ia§e ve büyük meblagli para organizasyonlari dört üyeli "Officium Provisionis", "Officium Monetae" ve benzeri kurullar tarafindan onaylanmaliydi [29, s. 6]. Kefe konsülünün astlari, zabit katipleri, muhasebeciler, defterciler, tellallar, adalet subaylari, tercümanlar, müba§irler, lisan hocalari, hekimlerden olu§maktaydi. Askeri görevliler, mahalle, sur, deniz i§lerine göre ayri ayri tanzim edilmi§ti. Kefe'de kalabalik gemi muhafizlari bulunmaktaydi [7, s. 373].

Kefe, Osmanli hakimiyetine geftikten sonra kisa bir süre §ehzade sancagi oldu ve akabinde orta düzeyli bir sancak olarak sancakbeyi uhdesine verildi. XVI. yüzyilin ikinci yarisinda ise Beylerbeyilik statüsünü kazandi.14 Sancak beyi ile konsülün mukayesesi ögretici olacaktir. Osmanli tarih otoriteleri sancagi Osmanli Devleti'nin temel idari ünitesi olarak belirlemi§lerdir. Fatih Sultan Mehmet'ten itibaren Osmanli anayasal sisteminin temel prensiplerini belirleyen padi§ah kanunnameleri ve sancak kanunnameleri tanzim edilmi§tir. Sancak kanunnameleri, ait oldugu sancagin tüm hukuki mevzuatini belirleyen temel hukuk külliyatidir. Söz konusu mali, idari mevzuatin sancaklar adina tanzim edilmesi sancagin temel idari birim oldugunu ortaya koyan verilerden biridir [22, s. 233].

XVII. Yüzyil ortalarina kadar devam eden Osmanli klasik sistemi ifinde sancagin yürütmeden sorumlu amirinin sancakbeyi, yargidan sorumlu amirinin ise kadi oldugu

14 Ceneviz zamaninda Kefe'nin Tatar nüfusunu temsilen Kefe'de bulunan tudun ile ayni fonksiyonu yürütmek üzere Osmanli zamaninda da Kefe'de Kirim hanina bagli bir kadi bulunuyordu. Bu husus, Kirim Hanligi'nin Ceneviz zamanindaki haklarini Osmanlilar zamaninda da korudugunu gösteriyor. [33, s. 264; 5, s. 106].

genel olarak kabul edilmig ise de, kadinin görev sahasinin yargi ile sinirli olmadigi, yürütme, maliye ve bürokrasi ile de ilgili oldugu belirlenmigtir [12, s. 1266 -1274]. Kadinin mali, idari, mülki iglerden sorumlu oldugu hakkinda argiv kayitlarinda yeterli bilgi bulunmaktadir. Mühimme defterleri ve kadi sicillerine dayanilarak yapilan aragtirmalarin ortaya koyduguna göre, kadinin görev sahasini kesin olarak tanimlamak mümkün degildir. Kadi, yargidan mali iglere, bürokrasiye uzanan her alanda merkeze arz sunmak ve merkezden gelen emirleri uygulamakla sorumlu idi. Osmanli tagra örgütünde yargi görevini yürüten kadinin kendi bagina ceza verme, infaz etme gibi yetkileri yoktu. Cezanin nevi ve boyutunun taktiri kesinlikle merkezden belirleniyor, infaz edilmesi ise duruma göre merkez veya tagrada yapilabiliyordu.15

Sancakbeyi Osmanli gehrinin tüm güvenlik birimlerini yöneten, gehir güvenligi ile ilgili kadinin aldigi tedbirleri yürürlügü koyan, savag zamanlarinda emrindeki tüm askeri birimlerle emredilen yer ve zamanda hazir bulunmakla yükümlü idi. Sancak beyinin nezaret ettigi sancak divanlari bulunuyordu. Sancak divanlarinda istihdam edildigi tespit edilen tezkireci, favug, muhzir, ruznamfeci, katip gibi elemanlar bulunuyordu [33, s. 183]. Sancak divanlarinin igleyigi, yapisal fonksiyonlari hakkinda bilgi edinilebilecek defterler ya mevcut olmamig, ya da günümüze ulagmamigtir. Sancakbeyleri görev alanlarina giren her konuda merkeze bilgi vermekle yükümlü idiler. Tagradan merkeze ulagan bilgiler genellikle "arz", "mektub" veya "mühürlü tezkire" formlariyla iletilmiglerdir [31, s. 191]. Osmanli merkez ve tagra organlarinin koordineli gekilde faligmasini, söz konusu bilgi akigini saglayan mekanizmalarda aramak gerekir. Bu baglamda yalniz sancakbeyi degil, tüm tagra yönetim birimleri merkeze muntazam bilgi akigi saglamakla yükümlü idiler. Merkez tagra hakkindaki tüm kararlarini, hukuki direktiflerini bu bilgiler dogrultusunda gerfeklegtirirdi.16

Sancagin gelir ve giderlerinin yönetimi ve kayitlariyla ilgili yüksek otoritesi olan nazir veya hassa harf emini sancakbeyinden bagimsiz idiler [33, s. 184]. Merkezden tagraya mali konularla ilgili olarak gönderilen hükümlerin muhatabi nazir veya hassa harf emini idi. Mali konularda nazir yetkili olmasina ragmen, sancakbeyi ona yardimci olmakla yükümlü idi [33, s. 190].

Osmanli hakimiyetinde kadi, muhtesip ve altilar meclisi, nazir, hassa harf emini uhdesinde yürütüldügü görülen maliye ve adalet mekanizmasi, Ceneviz zamaninda 24 kigilik üyeden olugan ve konsül nezaretinde faligan konsüllük uhdesinde idi. Adli, mali, askeri konularin tamami bir bütün olarak konsülün nezaretinde faligan konsüllügün elinde idi [33, s. 190]. Türk gehir yönetiminde ise bu mekanizmalar parfalanmig ve her biri kendi ifinde müstakil olmak üzere merkezi yönetim kurumu olan Divan - i Hümayun'a baglanmig idi.

15 Bu yöndeki argiv kayit örnekleri ifin bkz., Kefe, Mankub, Sogdak kadilarina, 26 A gustos 1567 tarihli hüküm, [9, VII, 43 / 124]. Kefe beyine, 22 Ekim 1565 tarihli hüküm, [9, V, Tipkibasim, 17 / 423; 33, s. 210].

16 Bahsdelen merkez - tagra iligkisi hakkinda tüm Mühimme Defter kayitlari kaynak niteligindedir.

Türk çehirciliginin mali - beledi teçkilatinin en önemli elemani muhtesiptir. Abbasilerden beri islam §ehir - pazar idaresinde rol oynadigi gözlenen muhtesibin asli görevi pazar yerindeki tüm ticari - iktisadi içlemlerin hukuka uygun olup olmadigini denetlemek idi. ihtisap Türk - islam çehirlerinde çehrin her türlü üretim ve pazarlama alanini kuçatan ve esnafin her türlü faaliyetini kapsayan geni§ bir mali alandir. Kefe tahrir defterlerinde ihtisap rüsumu ile ilgili uygulamalar ihtisap baçligi altinda ayrintisi ile verilmiçtir. Kefe kanunnamelerinde ihtisaptan sorumlu olan muhtesibe de yer verilmiçtir. Kefe'de ihtisap rüsumu, cezalardan alinan vergiler, bal ve yag gibi gida maddeleri, et, balik, hububat, taze meyve, esir, ö^me ve tartma, nakliye, nikah gibi ürünler ve içlemlerden alinan vergilerden meydana geliyordu [21, s. S3; 33, s. 232, 233, 342, 343].

Belediye ve Pazar alanina giren ihtisap uygulamalarinda muhtesip diçinda daha pek çok aktör yer aliyordu. Pazar içleyiçinde üretici esnaf, tüketici halk ve bu iki aktörün iktisadi iliçkisini yöneten devlet olmak üzere üç farkli aktör rol oynuyordu. Çimdiye kadar ele alinan kadi, muhtesip ve ona bagli güvenlik örgütü devleti temsil ediyordu. Üretim içinden sorumlu olan aktör, türleri altmiçi a§an esnaf idi. Üretici siniflar anlamina gelen esnaf, çehrin tüm gida, meyve, kap -kacak, çaliçma hayatinda ihtiyaç duyulan alet, giyim alaninda kullanilan her türlü tekstil ürününü üreten ve pazarlayan kesimlerden oluçurdu. Esnafin örgütlenmesi, Osmanli'da da bir esnaf §eyhi, bir kethüda, bir yigitbaçi, bir i§çiba§i, ve iki ehl-i hibredan meydana gelen ve altilar meclisi adi verilen unsurlardan oluçurdu [12, s. 1272; 18, s. 216; 33, s. 23S].

idari ve hukuki açidan Ceneviz ve Osmanli uygulamalarini kisaca mukayese etmek yararli olacaktir. Ceneviz ile Osmanli uygulamasi arasinda dikkat çeken en belirgin farklilik, konsül ve sancak beyinin yetkilerindeki farkliliktir. Konsül hem idari, hem de yargi - adalet içlerinden sorumlu idi. Konsül yargiçlarin yürüttügü tahkikat sonunda cezayi taktir etme ve infaz etmek yetkisine sahipti. Osmanli'da ise sancakbeyi askeri, kadi ilmiye olmak üzere farkli sinifsal köklere sahip idiler. Osmanli idari sistemi sancak beyi ve kadiya yalniz tahkikat yetkisi vermiç, ancak, cezanin taktir yetkisini kendisinde tutmuçtur. §imdiye kadar kadinin yargi ve cezalandirma göreviyle ilgili olarak binlerce çeriyye sicili transkripsiyona tabi tutulmuç, ayrintili dökümleri yapilmiç, ancak, kadinin suçlari tespit etme diçinda, bu suçlari içleyen faillere hangi ceza verdigi hususunda bir bilgi bulunamamiçtir. Buradan anlaçildigi kadariyla Osmanli hukukunda cezanin tayini kesin olarak padiçah'a ait idi.

Kefe'de Ceneviz'den itibaren süreklilik gösterdigi tespit edilen "altilar meclisi", üzerinde durulmasi gereken önemli bir mali yapidir. Ortaçag'da Ceneviz hakimiyetindeki Kefe'ye ait esnaf teçkilatlanma anlayiçinin Yeniçag baçlarinda Kefe'de Osmanli hakimiyetinde devam ediyor olmasi çarpici bir süreklilik olgusudur. Altilar meclisinin Ceneviz diçinda modern öncesi Avrupa çehir yapilarinda görülüp görülmediginin tespiti oldukça ögretici olacaktir.

Osmanli Kefe'sinde mali yapinin devamlilik arzettigi diger alan, metroloji idi. Hemen hemen tüm ölfü ve tarti birimlerinin Ceneviz ile devamlilik gösterdigi tahrir ve muhasebe defterlerinde yapilan tedkikat sonunda tespit edilmi§tir [33, s. 354-361].

Mali yapida Ceneviz döneminden Osmanli'ya dogru devam eden bazi süreklilik unsurlarinin iktisadi alanda da devam ettigi görülecektir.

Altinordu'dan Osmanli Dönemine Kefe Parasinin Seyri

Altinordu zamaninda Kirim'da cari olan paranin tarihi Berke Han'a kadar inmektedir. Ceneviz zamaninda Kefe'nin dahil oldugu para sistemi, Gazarie akfesi (aspres) olarak nitelenen, saum ya da sommo isminde bir gümü§ para idi. Üretildigi yere göre sifati degi§en bu ak<e, Kefe'de baricat ak<e idi [7, s. 658]. Bu unvan, paralarinin üzerine Arapfa yazilar koyduran Berke Han (1257 - 1267)'in ismini göstermektedir. 1290'larda bir sommo 120 aspre'ye denk dü§üyordu. Tatar akfesi olarak belirtilebilecek olan aspre, tüm Tatar ülkelerinde ve Latin hakimiyetine tabi yerlerde kullanilan saygin, saglam bir para idi [7, s. 659].

1329'dan itibaren noter belgelerinin verilerine göre Altinordu'nun Kefe'de kullanimda olan parasinda ciddi deger kayiplari ya§anmi§ti. 1333'de bir sommo'dan 120 ak<e degil 150 ak<e elde ediliyordu. 1340'larda ise bir sommo 190 aspre ediyordu. 1344'lerden sonra artik baricat akfesi yerine bir sommo'ya 200 oraninda kesilen 1,09 gram saf gümü§ iferen yeni akfeden bahsediliyor. Anla§ildigi kadariyla Altinordu parasi yarim yüzyil ifinde % 40 deger kaybina ugrami§tir [7, s. 660].

Kefe'deki hazinedarlar maa§ ödemeleri ve diger önemli ödemelerde sommo'yu esas almi§lar, ger<ek para'yi (piyasa degeri ile ger<ek degeri ayni olan kullanimdaki para) ise ödemelerde kullanmi§lardir. Hesap parasi ve ger<ek para olarak da nitelendirilen bu iki para, birinden digerine ge<?i§te hususi hesaplar kullanilirdi. Bunlar, hazinenin kar etmesini saglardi. Sommo, 1391'de 150, 1399'da 193, 1409'da 200 ile 237 arasinda akfe'ye denk dü§mekteydi. Sürekli deger kaybina ugrayan Altinordu parasindan dolayi zarara ugrayin Kefe konsülü Han'i temsil eden Solhat beyi Kottolboga (Kutlu Boga?) ile yaptigi görü§melerde Cenevizlilerin zararini engellemek ifin Altinordu parasinin degerinin yükseltilmesini istemi§, ancak, bu talep kar§ilik bulmami§ti [7, s. 661].

Kefe konsülü bunun üzerine para darbina ba§ vurmu§tur. 1423'ten itibaren geferli olan bu paranin bir yüzünde Ceneviz kapisi ve Kefe'nin adi, diger yüzünde ise tamga veya Tatar hanlarina ait Arapfa rakamlar, Arapfa harflerle isim, unvan bulunuyor, bu suretle fift dilli bir para birimi oluyordu. 1,10 gram agirliginda olan bu akfe'nin 200 adedi bir sommoya denk dü§mekte ve 1409 - 1410 yillarinin resmi muhasebelerinde esas alinmaktaydi [7, s. 662].

Ceneviz, Venedik ve dünyanin her yerinde gümü§ paranin rayicinin altina göre

belirlendigi bilinmektedir. XIII. yüzyilin sonlarindan XV. Yüzyilin ba§larina kadar ge<en dönemde gümü§ün altina orani 1/ 9 ile 1/ 24 arasinda degi§mi§tir [7, s. 649, 650]. Venedik'in florin ve ducat, Ceneviz'in genovino, ve Bizans'in hyperpere isimli altin paralari kullanilmi§tir [7, s. 644].

XIV. yüzyilin sonu ve müteakip yüzyilin ba§larinda Ceneviz hakimiyetindeki Kefe'nin bütfe gelirleri Balard tarafindan ayrintili §ekilde tespit edilmi§tir. Bu tespitlere göre Kefe'nin 1402 tarihindeki toplam gelirleri ifinde gümrügün payi (aspre olarak) 417.611, vergiler 887.411, toplulugun muhtelif mallari, 55.750, para cezasindan elde edilen gelirlerin payi 23.861, tahil üzerinden edilen karin payi 35.725 aspre idi. Bu kalemlerin bütfe ifindeki yekunu 1.420.358 aspre idi [7, s. 420].

Kirim sahasinda Altinordu zamaninda Kefe'den ba§ka Solhat ve Azak'in da yaygin para darbi yapilan yerler oldugu belirlenmi§tir [1; s. 47; 43, s. 111; 32, s. 210; 23, s. 86, 87; 33, s. 362]. Altinordu, Ceneviz, Kirim Hanligi ve Osmanlilar zamaninda Kefevi ak<e olarak varligini devam ettiren gümü§ sikkenin Barikat akfesi oldugu belirtilebilir. Sözkonsu akfenin sembolik figürü olan di§li yabanin Hazarlardan itibaren kullanilan, Ceneviz zamaninda da muhafaza edilen bir sembol oldugu anla§ilmaktadir [1, s. 52, 148].

Osmanlilar zamaninda Kefevi ak<e ismiyle anilan bu para tarih ifinde bir <ok farkli türlere sahip olacaktir. Kefevi akfenin rayici Osmani akfeye, Osmani akfenin rayici ise sikke - i hasene adi verilen Osmanli altinina göre belirlenirdi. Osmanli altini "altin", "sikke - i hasene" veya "sultani" isimleriyle anilirdi. Venedik dukasina "hasene - i Efrenciyye", Misir altinina ise "hasene - i E§refiyye" denilirdi [38, s. 227; 14, s. 70; 33, s. 370]. Ceneviz zamaninda oldugu gibi hesap akfesi daima Osmani ak<e olmu§tur. Bu nedenle bütfe gelir ve giderlerinde rakamlar daima Osmani ve Kefevi olarak ayri ayri verilirdi. Degi§ik tarihlerde Kefevi akfenin Osmani'ye orani 1 / 2, 1 / 5, 1 / 3, 1 / 10, 1 / 12, 1/ 20, 1 / 24, 1/ 40, hatta, 1578 - 1579'larda 1/48'e kadar dü§mü§tür [33, s. 361-364]. Bu oranlar ile Ceneviz zamanindaki oranlar arasinda belli bir paralellik kurulabilir. Aspre Kefevi, sommo ise Osmani ak<e ile mukayese edilmelidir [20, s. 186]. Kefevi Ak<e Osmani ak<e kar§isinda deger kaybina ugradiginda eski akfelerden ayird edilebilmesi ifin isimlerinde bazi degi§ikliklere gidilmi§tir. Bu suretle, tarih ifinde, Kefe, Kefevi, Kefe-i cedid, Kefe-i atik, cedid-i kadim-i Kefevi, cadid-i halis - i Kefevi gibi farkli Kefevi ak<e türleri ortaya fikmi§tir [33, s. 364].

1520 tarihinde Kefe bütfesi olarak tanimlanabilecek bir yillik gelirler ifinde gümrügün payi 790000; esirin payi 690000; Osmanlilar zamaninda genel olarak ihtisab kalemi ifinde degerlendirilen üretim , pazar ve kira gelirlerinin payi1120499; cizye, ispenf, ö§ür, ceza gibi vergi gelirlerinin payi 71113 Osmani ak<e idi. Kefe'nin Ceneviz ve Osmanlilar zamanindaki iktisadi yapisi göz önünde bulunduruldugunda gümrük, esir ve vergi gibi temel gelir dilimlerinin toplam gelir ifindeki paylarinin paralel seyir izledigi görülmektedir. Osmanlilarda ihtisab olarak nitelenen Pazar, üretim ve diger vergi gelirleri Ceneviz zamaninda oldugu

gibi toplam bütfe ifinde en büyük paya sahip olma durumunu koruyordu [33, s. 382].

Ceneviz'den Osmanli'ya Kefe'nin Ticari Yapisi

Balard, Karadeniz havzasinin ticari örgütlenme ve yönetim merkezlerinin tarihsel safhalarina igik tutan önemli tespitlerde bulunmugtur. 1290'lara kadar Ceneviz'in büyük ticari imparatorlugunun yönetim merkezi Pera idi. Oysa, XIV. yüzyil boyunca Pera'nin yerini ve fonksiyonlarini Kefe üstlenmigtir. Yani, Kefe, kuzeyde Baltik havzasi, uzak doguya entegre Don - Volga havzalari, güneyde Tebriz üzerinden Uzakdogu'ya bagli tüm kuzey Anadolu limanlarini bünyesinde toplayan Karadeniz havzasinin ticari anlamda idare merkezidir [7, s. 141].

Astarhan - Tana yolunun zayiflamasina kadar Kefe merkezli uluslar arasi ticaret, yerli halklarla evrensel ticari aktörler arasindaki iligkilere dayaniyordu. Pera ve Kefe'deki batililar arasinda Cenevizliler ve Venediklilerden bagka Katalanlar, Floransalilar yer aliyordu. Büyük sermaye ve güf sahibi kigilerden fikmig olan bu batililarin yerli ortaklari Tatarlar, Yunanlilar, Ermeniler, Alanlar ve bagka yerli halklara dahil tüccarlardan oluguyordu. Batililar genellikle garap ve kumag satip ipek, tahil, balik, kürk, inci ve köle satin aliyorlardi. XIV. yüzyil boyunca ticaret ve ticari aktörler bu gekilde devam edecektir [7, s. 156].

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

Kefe, Anadolu'daki pek fok gehirden, özellikle Samastri (Amasra)'den tahil aliyordu.1386'larda Kirim'daki Tatar yönetiminin merkezi olan Solhat (Solgat)'a rakip olmugtu. Iki merkez arasinda daimi mücadele mevcuttu. Bahsedilen tarihlerde Solhat ile Kefe savag yapmigti [7, s. 130]. Kefe, hemen hemen tüm Ceneviz kolonileri ile ticari iligki ifinde idi. Kefe ile Sinop Karadeniz'in kuzeyden güneye uzanan ulagim hattini tegkil ediyordu. Tana - Kefe üzerinden yapilan köle sevkiyatinin Anadolu'ya fikig hatti Sinop idi. Istanbul ve Anadolu istikametine sevk edilmek üzere dogudan ve kuzeyden getirilen esirler Kefe'de gümrük (commercion) vergisine tabi tutulurdu. Kefe'nin en önemli gelir kaynaklari arasinda yer alan commercion'dan kafmak ifin tüccarlar bazen Kefe gümrügüne girmeyerek Azak üzerinden Anadolu'ya fikig yaparlardi. 1387'de Sinoplu bir tüccar gümrükten kurtulmak ifin Kefe'ye ugramadan Azak'tan Sinop'a fikmigti. Hemen her yerde oldugu gibi, ikili bir yönetim ifinde yönetilen Sinop kolonisinin Türk tarafina ait temsilcisi Ceneviz yönetimini gümrük kafagi hususunda uyarmig ve vergilendirilmesini saglamigti. Gümrükten kafan gahis Sinop koloni konsülüne 21 sommi vergi ödemek zorunda kalmigti. Kefe'yi atlayarak Sinop'a ulagan kigiyi ele veren görevli "Sinop bagi" olarak zikrediliyor ki, Sinop'un Türkleri temsil eden amiri olarak dügünülebilir [7, s. 131]. Bu bilgilerden, Türk tarafi ile Ceneviz tarafi arasinda iktisadi bir iligkinin de mevcut oldugu anlagilabiliyor.

Kefe'nin kuzey ve güney Karadeniz limanlarini ticari bakimdan birbirine entegre ettigi üzerinde durulmugtu. Bu entegrasyon yalniz ticari alanda degil, idari alanda da mevcut idi. Kefe ile kuzey Anadolu limanlari arasindaki idari ve

ticari iliçkiyi en iyi belgeleyen bilgiler Simisso (Samsun) ile ilgilidir. 13Q2'den itibaren Cenevizli konsül tarafindan yönetilen Simisso kolonisinin askeri ve idari masraflarini Kefe komünü karçiliyordu. Simisso, Kefe konsülünün talimatlari dogrultusunda, iç hinterlanttan sagladigi arpa, dari, bakla ve nohuttan oluçan yükünü Kefe'ye göndermekten sorumlu idi. Simisso'nun müstakil bir koloni olmadigi, idari bakimdan Kefe'nin Anadolu'daki ayagi oldugu anlaçilmaktadir [7, s. 133].

Trabzon'un da ayni ticari ve idari ag ile Kefe'ye bagli oldugu anlaçilmaktadir. Tebriz'de de Ceneviz kolonisi mevcut idi. Tebriz ile Trabzon arasinda XIV. yüzyil boyunca içlekligini devam ettiren ticaret, Trabzon ve Tebriz'i Kefe'ye baglayan bir nakliye ve ticaret köprüsü idi. Tebriz'de Ceneviz ticari faaliyetinin kökleri 13QQ'lere inmektedir. Bu tarihten itibaren geliçen Ceneviz -Tebriz ticareti yüzyilin ortalarina dogru tipki Kefe'de ve diger yerlerde oldugu gibi ipek ve baharat ticaretini kendi tekeline almayi baçarmiçti. Trabzon'un böylesine i§lek olan ipek baharat merkezine entegre olmasi, kuzey ve dogu Anadolu refahi açisindan önemli bir §ans olmalidir. Trabzon, Simisso, Tebriz ve diger limanlarda Ceneviz'in böylesine aktif olabilmesi, XIV. yüzyilin kendine has siyasal çartlarina bagli oldugu kuçkusuzdur [6, s. 31-54]. 1243 sonrasinda Anadolu'da tam anlamiyla parçalanmiç siyasi yapi egemen idi. Osmanlilarin siyasi kudreti merkezi yapiyi tesis etme gücünde degildi. Trabzon Rum imparatorlugu, Akkoyunlu, iran hanliklari arasindaki dengelenmiç siyasi g^, Cenevizlilerin yükselmesinde rol oynayan en önemli faktör idi [7, s. 14Q, 141].

Kafkasya Kefe tüccarlari için baçlica esir kaynagi Kafkasya idi. Tüccarlar erkek ve kadin Çerkes ve Gürcü asilli köleleri buradan satin aliyorlardi. Kafkasya mençeli açiretler arasinda sik sik ba§ gösteren katliamlarla dolu iç çatiçmalar bitmek tükenmez esir temin ediyordu. Dahasi, 16. Yüzyilda fakir aileler çocuklarini bu tüccarlara satiyorlardi ve bu trafik hemen hemen bir yüz yil öncesinde de mevcut idi. Kefe, Kuzey ve dogu istikametlerinden kendisine ulaçan kölelerin Misir, Avrupa, Bizans istikametlerinde dagitim merkezi idi [29, s. 1Q; 7, s. 289].

Kefe'den dagitimi yapilan nüfusun etnik mençeleri hakkinda Ceneviz noter sati§ belgelerinde bilgiler bulunmaktadir. Abhaz, Laz, Çerkes mençeli köleler çogunlukta idi. Az sayida Kuman mençeli köleler de bulunuyordu. Kefe'de kayitlara geçtigi kadariyla toplam köle nüfusunun % 44'ünü Çerkezler, %23'ünü Lazlar,% 11'ini Abhazlar, % 3,5'unu Kumanlar oluçturuyordu. Bahsedilen köleler büyük oranda Kefe'ye yakin olan Kafkas illerinden gelmekteydi. Kefe'de Latinlerin satiça sundugu köleler arasinda Hristiyanlar da bulunuyordu. Papa'nan yasaklamasina ragmen Hristiyan köle ticaretinin yine Hristiyan Latinler tarafindan yapildigi çok sayida belge ile ispatlanmi§tir [7, s. 29Q-291].

Kölelerin fiyatlari ya§ ve cinsiyete göre degiçiklik gösteriyordu. 1289 - 9Q tarihlerinde 12 yaçinda bir oglanin fiyatlari, 3QQ, 43Q, 5QQ, 675 aspre arasinda degiçiyordu. 1291'de bir Çerkes kizi Ceneviz'de düzenlenmi§ noter belgesine göre

18 Ceneviz livresine (=7,5 denier, 575 aspre) satilmigti. Bu yagtaki kölenin fiyati Kefe'de 470 aspre degerinde idi. Aradaki fark, Kefe'nin ilk dagitim yeri ile varig yerindeki farki göstermektedir.

XIV. yüzyilda köle fiyatlarinda bir artig gözlenmektedir. Balard bunun sebebinin köle arzinin azalmasi ve talebin artmasindan degil Ceneviz parasinin deger kaybindan kaynaklandigi görügündedir. Bu suretle, 1386'da orta yaglarda iki kölenin satig fiyati 670 ve 725 aspre; af ik artirmayla satilan genf bir köle 900 aspre idi. Bundan 11 yil sonra ise genf bir Tatar kizinin satig fiyati 1000 aspre olarak belirlenmigti. Kefe'de bir yilda satilan köle miktarini hesaplamada ölfü olarak köle bagina tahsil edilen toplam vergi miktari kullanilmigtir. Buna göre Kefe'de 11 ay ifinde 1365 kölenin satildigi anlagiliyor. Yil bazinda bunun 1500 kadar oldugu tahmin edilebilir. Ceneviz'in Karadeniz kolonilerinde elde ettigi en büyük kari tegkil eden köle ticaretinde vergiden kafmak isteyen tüccar, zaman zaman Tana'yi fikig yeri olarak kullanabilmekteydi [7, s. 295-302].

Ceneviz zamaninda bir ucu £in - Hindistan, diger ucu Avrupa'nin uzak bölgelerine uzanan ticaretin dagitim alani olan Kefe, Osmanli hakimiyetinde Karadeniz'in kapali bir havza haline gelmesiyle lojistik örgütlenme merkezi haline gelmigtir [40; 238]. Bununla beraber, Karadeniz tümüyle uluslararasi ticarete kapanmamig, Kefe'nin kuzey - güney havzalari ile Ceneviz vasitasiyla gerfeklegtirdigi ticaret, gimdi, Osmanli'nin büyük cografyasi ve nüfusu arasindaki ticari iligkiye dönügmügtür [33, s. 483-512; 37; s. 105].

Ceneviz zamaninda Kefe, Karadeniz havzasinin ticari bagkenti olarak tüm güney - kuzey karadeniz limanlarini hem idari, hem de ticari bakimdan yönetiyordu. Yani, Kefe ile hinterlandi arasindaki iligki idari ve ticari bir iligki idi. Osmanlilar zamaninda ise Kefe, kendine bagli beg - alti kazanin merkezi sancagi olarak kalmig, bagka sancaklarin idari yapisinda bir yetkisi olmamigtir. Bu tür iligki zaten Osmanli sancak - eyalet anlayigina aykiri idi. Osmanli'nin sancak üstü yönetimi olan eyalet, askeri ve idari bir yönetim birimi idi [27, s. 201].

Ceneviz'in Kefe merkezinde kuzey - güney limanlari ile idari ve ticari zorunluluklarla kurmug oldugu iligkilerin ticari boyutu Osmanlilar zamaninda daha etkin ve aktif gekilde devam etmigtir. Kefe ile ayni sürefte fethedilen Akkirman ve Kili gibi Tuna agzi limanlari Orta Avrupa ve Baltik sahasindan seyreden ticaretin Karadeniz üzerinden Osmanli bagkentine ulagmasini saglarken Kefe ve Azak Moskova ve Volga ötesi ticaretin istanbul'a sevki hususunda degigmez merkezler olmuglardir [19, s. 278].

Kefe ile Anadolu gehirleri arasindaki ticaret iki kademede yürütülüyordu. Orta, bati Anadolu ve Ege gehirlerinin ticari ürünleri ile Kefe arasindaki bagi kuran temel fikig ve girig yeri Sinop idi. Sinop'un Ceneviz zamaninda da ayni fonksiyonu üstlendigine yukarida deginildi. istanbul, inebolu, Ankara, Konya, Sivrihisar, Beygehir gibi gehirlerin Kefe'ye gefig üssü Sinop olmugtu [20, s. 114]. Ceneviz zamaninda idari bakimdan da Kefe'ye bagli olan Samsun(Simisso), Osmanli

zamaninda Amasya, Merzifon ve Karahisar gibi if Anadolu §ehirlerinin Kefe ile olan iktisadi ili§ki üssü haline gelmi§ti. Karadeniz'i Kefe'ye baglayan en önemli ticari üslerden birisi de Trabzon idi [20, s. 114].

Kefe ile Anadolu §ehirleri arasinda bugday, un, dari, pirinf, zeytin, üzüm, findik, ceviz, odun, kereste, hasir gibi ürünler ithalat - ihracat ili§kisine sahip idi. Kefe ile bahis konusu ürünlerin ticaretinin gerfekle§tigi Anadolu illerinin Bartin, Bayburt, Ankara, Sinop, Istanbul, Izmir, Yunanistan, Tokat, Trabzon, Bursa ve Küre illeri oldugu tespit edilmi§tir [33, s. 486]. Bahsedilen ürünlerin fiki§ ve giri§ yerlerinin neresi oldugu hakkinda kesin bilgi bulunmamakla birlikte bunlarin büyük oranda Anadolu'dan Kefe ve etrafindaki §ehirlere gittigi belirtilebilir.

Kefe ile Anadolu limanlari arasinda gayet aktif §ekilde devam eden ticaret, havyar, balik yagi, pastirma, tereyagi, ve peynir ürünleri idi. Bunlarin da fiki§ ve giri§ yerleri af iklanmami§ olmasina ragmen büyük fogunlukla Azak, Taman, Kefe gibi limanlardan Anadolu'ya sevk edildigini anlayabiliyoruz [20, s. 122].

Anadolu §ehirlerinden Kefe gümrügüne girdigi görülen bir ürün alani da pamuklu tekstil ürünleri idi. Pamuk, dülbent, iplik, kirbas, fadir, yorganlik, dö§ek yüzü, battaniye, makrama, destar (türban), mücevveze (türban), kündeki gibi tekstil ürünleri Kefe gümrügüne girmi§ti. Bunlarin tamaminin Keyseri, Bursa, Kastamonu, Istanbul, Ankara, Samsun, Amasya, Merzifon, Küre, Kastamonu, Sinop, Bolu, Karaman, Nigde, Denizli, U§ak, Gördes gibi Anadolu kentlerinden Kefe'ye giden ürünler oldugunu belirtebiliriz. Bu tablo ifinde yer alan müslin(dülbent), tek istisna olarak Iran fiki§li idi [33, s. 488].

Kefe ile Anadolu limanlari arasinda ayni aktiflik ve yogunlukta ipekli ve yünlü kuma§, keten, deri, kürk, baharat, boya, §ap, §eker gibi tekstil ve gida ürünleri ve bakir, kalay, demir, felik yapimi her türlü alet, kap kacak ürünleri ticaretinin gerfekle§tigi görülmektedir [33, s. 488].

Kefe'nin en aktif ticari alani olan köle - esir ticaretinin Osmanlilar zamaninda devam ettigi görülüyor. Esir ticaretinin yillik hacminin tarafimizdan yapilan son degerlendirmelere göre Ceneviz zamanindaki boyutlarina yakin oldugu gözlenmi§tir.

Sonu^

Kefe din, dil, mezhep ve kültür bakimindan ayri pek fok devlet ve toplulugun §ehirsel mekani olmu§tur. Ceneviz öncesinde büyük bir §ehirsel nitelik ta§imayan, hatta, Sogdak'in gerisinde olan Kefe'nin Ceneviz tarafindan tarihe armagan edilen ticari bir antrepo oldugu ara§tirmamizin ula§tigi sonuflardan biridir. Ceneviz Kefesi ile Osmanli Kefesi arasinda §ehirsel mekan, nüfus, üretim, esnaf örgütlenmesi, ticari örgütlenme gibi alanlarda tarihi devamlilik oldugu gözlenmi§tir. Kefe, tarihsel devamlilik noktasinda en önemli model örneklerden birisidir. §ehrin mekan örgütlenmesi, surlari, kuleleri, büyük degi§ime ugramaksizin Osmanli zamanina intikal etmi§tir. §ehrin Ceneviz zamaninda fok etnik yapili olan nüfusu,

Osmanli zamaninda da ayni etnik çeçitliligini devam ettirmiç, Osmanli öncesinde Rumlarin gerisinde olan Ermenilerin Osmanlilar zamaninda en büyük gayr - i Müslim nüfusu oluçturdugu arçiv verileriyle tespit edilmiçtir. Osmanlilarin §ehri kiliçla degil amanla almi§ olmalari vakiasindan hareketle, yerli nüfusta savaçtan kaynaklanan toplu kayip olmadigi sonucuna varilmiç, buna ragmen Müslüman olmayan nüfusun önemli oranda azaldigi gerçegine dikkat çekilmiçtir. Kefe Osmanlilar zamaninda Karadeniz'in kapali bir iktisadi alan haline gelmesinden etkilenmiç, ancak, iktisadi canliligini ve önemini yitirmemiçtir. Ceneviz zamaninda Kefe'nin esnaf teçkilatinda önemli yeri olan altilar meclisinin Osmanlilarda da gözlenmi§ olmasi bahsedilen devamlilik olgusunun en canli örnekleri arasindadir. Ceneviz zamaninda kuzey Anadolu liman kentleri ile iç Anadolu çehirlerini ticari olarak entegre etmi§ olan Kefe, ayni fonksiyonunu Osmanlilar zamaninda da devam ettirmiçtir. Ticaretin aktörlerinin ve unsurlarinin da hemen hemen ayni niteliklerini korudugu en çarpici tespitler arasindadir. italyan kaynaklarina göre Kefe'nin ihraç ettigi yillik esir sayisinin 1365 oldugu tespitinden hareketle, esir hacminin Osmanlilar ile hemen hemen ayni seviyede olduguna vurgu yapilmiçtir.

KAYNAKLAR

1. Agat, Nurettin. Altin Ordu (Cûciogullari) Paralari Katalogu (1250-1502). istanbul, 1976. 184 p.

2. Atti Della Sociéta Ligure di Storia Patria. Volume II, Parte II, Yayinlayan, Cor-nelio Desimoni, Genova, MDCCCLXII.

3. Atti Della Sociéta Ligure di Storia Patria. Volume XIX, Fascicolo I, Luigi Tom-maso Belgrano, Genova, MDCCCLXXXVIII.

4. Atti Della Societá Ligure di Storia Patria. Iscrizioni Genovesi in Crimea ed in Constantinopoli, Volume: LVI, Genova, MCMXXVIII.

5. Balard, Michel - Veinstein Gilles. Continuité ou changement d'un paysage urbain ? Caffa génoise et ottomane. Actes des congrès de la Société des historiens médiévistes de l'enseignement supérieur public. 11e congrès, Lyon, 1980. pp. 79-131.

6. Balard, Michel. Gênes et la mer Noire (XIIIe - Xve siécles). Revue Historique, T. 270, Fasc. 1 / 547 Juillet-Septembre, 1983. pp. 31-54.

7. Balard, Michel. La Romanie Genoise (XIIe - Debut du XVe Siecle). I, II, Rome, 1978. 1008 p.

8. Baçbakanlik Osmanli Arçivi (BOA). Tapu Tahrir Defteri (TTD). No: 370, 214.

9. Baçbakanlik Osmanli Arçivi (BOA). Mühimme Defteri. V,VII.

10. Bayezid Kütüphanesi. Veliyüddin Efendi Kitapligi. No: 1969.

11. Bratianu, George I. La mer Noire des origines á la conquête ottomane. München, 1969. 394 p.

12. Ergenç, Özer. Osmanli §ehirlerinde Yönetim Kurumlarinin Niteligi Üzerine Bazi Dü^ünceler. VIII Türk Tarih Kongresi (Ankara 11 - 15 Ekim 1976). Kongreye Sunulan Bildiriler, II, Ankara, 1981. s. 1266-1274.

13. Fisher, Alan. Crimean Tatars. California, 1978. 264 p.

14. Galip, ismail. Takvim - i Meskûkat - i Osmanîyye. istanbul, 1307. 503 p.

15. Hasan, Abdullahoglu. Ceneviz menbalarina göre XV asir Kirim Hanligi I-II. Azerbaycan Yurt Bilgisi, istanbul, 1932, X. s. 332-338; XI. pp. 372-378.

16. ibn Bibi. El Evamirü'l - Ala 'iye Fi'l - Umuri'l Ala'iye (Selçuk Name). / Haz. Mürsel Öztürk, Ankara, 1996. 730 p.

17. inalcik, Halil. Yeni Vesikalara Göre Kirim Hanliginin Osmanli Tabiligine Girmesi ve Ahidname Meselesi, Belleten, VIII /30, Ankara, 1944. s. 185-229.

18. inalcik, Halil. The Ottoman Economic Mind and Aspects of the Ottoman Economy. The Ottoman Empire, Conquest, Organization and Economy, Collected Studies, London 1978, X, s. 207-218.

19. inalcik H., Quataert D. An Economic and Social History of the Ottoman Empire 1300 - 1914. Cambridge, 1994. 1026 p. + XXXI, maps.

20. inalcik, Halil. Sources and Studies on the Ottoman Black Sea, Vol. I, The Customs Register of Caffa 1487 - 1490, Cambridge - Massachusetts, 1996. 216 p.

21. inalcik Halil. Seçme Eserleri: islamiyet ve Devlet / Ed. Emre Yalçin, istanbul, 2016.256 p.

22. ipçirli, Mehmet. XVI asrin ikinci yarisinda kürek cezasi ile ilgili hüküm-ler. iÜE F. Tarih Enstitüsü Dergisi, XII, 1981-1982'den ayri basim, istanbul, 1982. s. 203-248.

23. Kafali, Mustafa. Altin Orda Hanligi 'nin Kuruluç ve Yükseli? Devirleri,istanbul, 1976. 169 s.

24. Karpov, S. P. New Documents on the Relations between the Latins and the Local Populations in the Black Sea Area (1392-1462). Dumbarton Oaks Papers, Vol. 49, Symposium on Byzantium and the Italians, 13th - 15th Centuries. 1995. pp. 33-41.

25. Kurat, A. Nimet. Topkapi Sarayi Arçivindeki Altinordu, Kirim ve Türkistan Hanlarina Ait Yarlik ve Bitikler. istanbul 1940. 212 s.

26. Kurat, A. Nimet. Türkiye ve idil Boyu. Ankara, 1966. 271 s.

27. Kiliç, Orhan. Van Eyaleti'ne Bagli Sancaklar ve Hukuki Statüleri. Osmanli Araçtirmalari, XXI, 2001. s. 189-210.

28. Venegoni, Laura. A Medieval Enameled Beaker from the Staryi Krym Area (Eastern Crimea, Ukraine). Journal of Glass Studies,54, 2012, pp. 253-256.

29. Malowist, Marian. Kaffa - kolonia genuenska no Krymie i problem wschod-ni w latach 1453-1475. Varsovie, 1947. pp. 311-313.

30. Manz, Beatrice Forbes. The Clans of the Crimean Khanate. Harvard Ukrainian Studies, II / 3, Cambridge, 1978, pp. 282-309.

31. Mete, Zekai. Osmanli Taçrasinda Bürokratik Muamelat: Sancakbeyi Belge ve Defterleri. Osmanli Araçtirmalari, XIX, 1999. s.181-221.

32. M^â^kMehmet. Meskûkat - i Kadîme - i islamiyye Katalogu. istanbul, 1318.

33. Öztürk, Yücel. Osmanli Hakimiyetinde Kefe (1475-1600). ikinci Baski, istanbul, 2014. 568 p.

34. Öztürk, Yücel. Dogu Avrupa Mirasinin Son Kalesi Kirim Hanligi. / Ed. Yücel Öztürk, istanbul, 2015, s. 13-53.

35. Öztürk, Yücel. From Tavrida To Crimea: The Terms Of Crimea And Karaim In Historcal And Etymological Perspectives. Uluslararasi Karay Çaliçmalari Sempoz-yumu Bildirileri (5-8 Nisan 2010) / Ed. Mehmet Alpargu, Yücel Öztürk, Bilal Çelik, Bilecik, 2011, s. 111-131.

36. Öztürk, Yücel. Halil inalcik'in Kirim Tarihi ve Osmanli Kuzey Siyaseti Ara§-tirmalarina Katkilari. Her Yil Bir Büyük Türk Bilgi §ölenleri Prof. Dr. Halil inalcik / Ed. Yusuf Oguzoglu, Selçuk Kirli, Bursa, 2016, s. 164-168.

37. Öztürk, Yücel. Karadeniz Ticari Aglari ve Kefe. Archivum Ottomanicum, 34, 2017, s. 89-109.

38. Sahillioglu, Halil. XVII asrin ilk yarisinda istanbul'da tedavüldeki sikelerin rayici. TTK Belgeleri Dergisi, I / 2, s. 227-233.

39. Skrzinska, Elena. Inscriptions latines des colonies génoises en Crimée. Atti Della Societa Ligure di Storia Patria, Iscrizioni Genovesi in Crimea ed in Constantino-poli, Volume: LVI, Genova, MCMXXVIII, s. 1-135.

40. Slater, Eric. Early Western Expansion in the Late Medieval World, 12611475. Review (Fernand Braudel Center), Vol. 29/3, 2006, s. 271-283.

41. Vasary, Istvan. Cumans and Tatars Oriental Military in the Pre-Ottoman Balkans 1185 - 1365. Cambridge 2005, 248 p.

42. Vasiliev, Alexander Alexandrovich. The Goths in the Crimea. Cambridge, Massachusetts, 1936, 293 p.

43. YakubovskiyA. Yu. Altinordu ve Çô^^. / çev. Hasan Eren, Ankara, 1992.

Кафа - восточноевропейская столица в эпоху Золотой Орды и Османской империи

Юджель Озтюрк

(Университет Сакарья)

Аннотация. Кафа не была обычным городом, а представляла собой некую столицу данного региона. Заголовок определен исходя из этого понятия во время написания работы.

Данная статья была изначально основана на идее рассмотрения Кафы в доосманский период. Однако, когда труды Балара, Вайнштейна, Маловиста и моя монография были проанализированы, стала ясна картина Кафы в различные периоды. В связи с этим было принято решение провести сравнительное исследование.

В начале статьи рассматриваются архитектура, улицы и население Кафы.

Далее уделяется внимание различиям в административной и финансовой структуре города в генуэский и османский периоды. В завершение проведено сравнение полученной информации об экономическом, финансовом и коммерческом устройстве в различные периоды.

Ключевые слова: Кафа, Османская империя, Крым, Золотая Орда, торговля, население, деньги, закон, Черное море.

Для цитирования: Озтюрк Ю. Кафа - восточноевропейская столица в эпоху Золотой Орды и Османской империи // Крымское историческое обозрение. 2019. № 1. С. 45-70. DOI: 10.22378/kio.2019.1.45-70

Сведения об авторе: Юджель Озтюрк - доктор философии, профессор отделения истории факультета естественных наук и филологии Университета Сакарья (Kemalpa§a Mahallesi, Universite Cd. Esentepe Kampusu, 54050 Serdivan / Sakarya, Turkey); [email protected]

An Eastern European capital city of Caffa from Golden Horde period to Ottoman Empire

Yudzhel' Oz'tyurk

(Sakarya University)

Abstract: The present article was initially based on the thought of evaluating Kefe's pre-Ottoman period. The title shaped itself during the writing process. Kefe was not indeed an ordinary city, but a continental capital city. We have determined the title from this understanding.

As Balard, Veinstein, Malowist, and my monograph were analyzed in the later stages of the writing process, the situation of Kefe between the pre-Ottoman and the Ottoman periods became evident. In accordance with these analyses, a change in the scope of the article was made and the idea of comparison was determined as the central idea.

At this stage, the effort to revive the protected and lost elements of Caffa in different periods of sovereignty emerged all by itself. This tendency became a totally dominant conception after some period, and I felt free to compare Caffa of Genoese and the Ottoman period. In this sense, I have revaluated Michel Balard and Gilles Veinstein's comprehensive essay on the subject of "continuity and change" that I had reviewed before, but I had not focused on.

The present study at first examines fthe historical phases of Caffa from an administrative and legal point of view, and then analyzes the organization of the

space and the demographic structure in the urban perspective. In the following stages, the data obtained about the economic, financial and commercial structure in the Genoese and Ottoman periods are analyzed comparatively.

Keywords: Caffa, Ottoman, Crimea, Genoese, Golden Horde, Trade, Population, Money, Law, Black Sea.

For citation: Oz'tyurk Y. An Eastern European capital city of Caffa from Golden Horde period to Ottoman Empire. Krymskoe istoricheskoe obozrenie=Crimean Historical Review. 2019, no. 1, pp.45-70. DOI: 10.22378/kio.2019.1.45-70

REFERENCES

1. Agat Nurettin. Altin Ordu (Cûciogullari ) Paralari Katalogu (1250-1502) [Catalogue of coins of Juchids]. Istanbul, 1976. 184 p.

2. Atti Delia Sociéta Ligure di Storia Patria [Acts of the Ligurian Societa di Storia Patria]. Volume II. Part II. Cornelio Desimoni, Genoa MDCCCLXII.

3. Atti Della Sociéta Ligure di Storia Patria [Acts of the Ligurian Societa di Storia Patria]. Volume XIX. Dossier I. Luigi Tommaso Belgrano. Genoa MDCCCLXXXVIII.

4. Atti Della Societa Ligure di Storia Patria, Iscrizioni Genovesi in Crimea ed in Constantinopoli [Acts of the Ligurian Society of Homeland history, Genoese inscriptions in the Crimea and Constantinople]. Volume LVI. Genoa MCMXXVIII.

5. Balard Michel, Veinstein Gilles. Continuité ou changement d'un paysage urbain? Caffa génoise et ottomane [Continuity or change of the urban landscape? Kaffa, the Genoese and the Ottoman]. Actes des congrès de la Société des historiens médiévistes de l'enseignement supérieur public. 11e congrès [Acts of congresses of the society of medieval historians of Higher Education. 11-th Congress of the]. Lyon, 1980. Pp. 79-131.

6. Balard Michel. Gênes et la mer Noire (XIIIe -Xve siécles) [Genoa and the Black sea (XIII-XV centuries.)]. Revue Historique [Historical Review]. T. 270. Fasc. 1 / 547 Juillet-Septembre 1983. Pp. 31-54.

7. Balard Michel. La Romanie Genoise (XIIe - Debut du XVe Siecle) [Genoese Romania (12th-early 15th century)]. Rome, French School of Rome. 1978. 2 Vol. In-8. 1008 p.

8. Baçbakanlik Osmanli Arçivi (BOA) [Ottoman archive under the Prime Minister of the Republic of Turkey]. Tapu Tahrir Defteri (TTD) [Land tax census]. No 370, 214

9. Baçbakanlik Osmanli Arçivi (BOA) [Ottoman archive under the Prime Minister of the Republic of Turkey]. Mühimme Defteri[The registers of the important Affairs]. V. VII.

10. Bayezid Kütüphanesi[The Library Of Istanbul]. Veliyüddin Efendi Kitapligi [Library of Valiuddin Effendi]. No 1969.

11. Bratianu George I. La mer Noire des origines a la conquête ottomane [The Black Sea from the origins to the Ottoman conquest]. München, 1969. 394 p.

12. Ergenç Özer. Osmanli Çehirlerinde Yönetim Kurumlarinin Niteligi Üzerine Bazi Düqünceler [Reflections on the specifics of government in the Ottoman cities].

VIII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 11 - 15 Ekim 1976) Kongreye Sunulan Bildiriler II [Collection of materials (articles)], Ankara, 1981. Pp. 1266-1274.

iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.

13. Fisher Alan. Crimean Tatars. California. 1978. 264 p.

14. Galip ismail. Takvim - i Meskûkat -1 Osmanîyye [Catalogue of Ottoman Coins]. istanbul. 1307. 503 p.

15. Abdullaho in the XV century on the materials of Genoese sources], Azerbaycan YurtBilgisi [Azerbaijani local lore]. istanbul, 1932. X, pp. 332-338; XI, pp. 372-378.

16. ibn Bibi. El Evamirü'l - Ala 'iye Fi'l - Umuri'l Ala'iye (Selçuk Name) I. Translator Mürsel Öztürk. Ankara, 1996. 730 p.

17. inalcik Halil. Seçme Eserleri. islamiyet ve Devlet [Selected works. Islam and the State], Ed. Emre Yalçin. istanbul, 2016. 256 p.

18. inalcik Halil. The Ottoman Economic Mind and Aspects of the Ottoman Economy. The Ottoman Empire, Conquest, Organization and Economy, Collected Studies. London, 1978. X, Pp. 207-218.

19. inalcik Halil, Quataert Donald. An Economic and Social History of The Ottoman Empire 1300-1914. Cambridge, 1994. 1026 p. + XXXI, maps.

20. inalcik Halil. Sources and Studies on the Ottoman Black Sea, Vol. I, The Customs Register of Caffa 1487-1490. Cambridge - Massachusetts, 1996. 216 p.

21. Inalcik Halil. Yeni Vesikalara Göre Kirim Hanliginin Osmanli Tabiligine Gir-mesi ve Ahidname Meselesi [Crimea under Ottoman rule and the dispute over the conclusion of the agreement, based on the new documents]. Belleten, VIII /30. Ankara, 1944. Pp. 185-229.

22. ipçirli Mehmet. XVI asrin ikinci yarisinda kürek cezasi ile ilgili hükümler [Norms (decrees) concerning penal servitude in the second half of the XVI century]. iÜEF. TarihEnstitüsüDergisi [Journal of the Institute of history]. XII, 1981-1982'den ayri basim. istanbul, 1982. Pp. 203-248.

23. Kafali Mustafa. Altin Orda Hanligi'nin Kuruluç ve Yükseliq Devirleri [The period of emergence and prosperity of the Golden Horde]. istanbul, 1976. 169 p.

24. Karpov S. P. New Documents on the Relations between the Latins and the Local Populations in the Black Sea Area (1392-1462), Dumbarton Oaks Papers. Vol. 49. Symposium on Byzantium and the Italians, 13th - 15th Centuries. 1995. Pp. 33-41.

25. Kurat A. Nimet. Topkapi Sarayi Arçivindeki Altinordu, Kirim ve Türkistan Hanlarina Ait Yarlik ve Bitikler [Labels and bits of the khans of the Golden Horde, Crimea and Turkestan in the Museum archive of Topkapi Palace]. istanbul, 1940. 212 p.

26. Kurat A. Nimet. Türkiye ve idil Boyu[Along Turkey and Volga region]. Ankara, 1966.271 p.

27. Kiliç Orhan. Van Eyaleti'ne Bagli Sancaklar ve Hukuki Statüleri [Legal status of territories (regions) belonging to the province of van], Osmanli Araçtirmalari [Ottoman studies]. XXI. 2001. Pp. 189-210.

28. Venegoni Laura. A Medieval Enameled Beaker from the Staryi Krym Area (Eastern Crimea, Ukraine). Journal of glass studies. 54 (2012). Pp. 253-256.

29. Malowist Marian. Kaffa - kolonia genuenska no Krymie i problem wschodni w latach 1453-1475 [Kaffa is a Genoese colony in the Crimea and Eastern problem in 1453-1475 years]. Warsaw, 1947. Pp. 311-313.

30. Manz Beatrice Forbes. The Clans of the Crimean Khanate. Harvard Ukrainian Studies. II / 3. Cambridge, 1978. Pp. 282-309.

31. Mete Zekai. Osmanli Tafrasinda Bürokratik Muamelat: Sancakbeyi Belge ve Defterleri [Bureaucracy in the Ottoman provinces: documents and books of sancakbey (governors)]. Osmanli Araftirmalari [Ottoman studies]. XIX. 1999, Pp.181-221.

32. Mübärek Mehmet. Meskûkat - i Kadîme - i islamiyye Katalogu [Coin catalog]. Istanbul, 1318.

33. Öztürk Yücel. Osmanli Hakimiyetinde Kefe (1475-1600) [Kafa in the Ottoman state]. Second edition. istanbul, 2014. 568 p.

34. Öztürk Yücel. Dogu Avrupa Mirasinin Son Kalesi Kirim Hanligi [Crimean Khanate is the last fortress of Eastern European heritage]. Ed. Yücel Öztürk. istanbul, 2015. Pp. 13-53.

35. Öztürk Yücel. From Tavrida To Crimea: The Terms Of Crimea And Karaim In Historcal And Etymological Perspectives. Uluslararasi Karay Çalifmalari Sempoz-yumu Bildirileri (5-8 Nisan 2010) [Proceedings of the International Symposium on the study of Karaites (5 April 2010)]. Ed. Mehmet Alpargu, Yücel Öztürk, Bilal Çelik. Bilecik, 2011. Pp. 111-131.

36. Öztürk Yücel. Halilinalcik'in Kirim Tarihi ve Osmanli Kuzey Siyaseti Araf-tirmalarina Katkilari [The contribution of Khalil Inalcik in the study of history of the Crimea and Ottoman policy in the North]. Her YilBir Büyük TürkBilgi ölenleriProf. Dr. Halil inalcik. Ed. Yusuf Oguzoglu, Selçuk Kirli. Bursa, 2016. Pp. 164-168.

37. Öztürk Yücel. Karadeniz Ticari Aglari ve Kefe [The role of Kaffa in the Black Sea trade]. Archivum Ottomanicum. 34. 2017. Pp. 89-109.

38. Sahillioglu Halil. XVII. Asrin ilkyarisinda istanbul'da tedavüldeki sikelerin rayici [The current values of coins circulating in Istanbul during the first half of the 17 th century]. TTKBelgeleri Dergisi [Journal of documents of the Turkish historical society (Institute)]. I / II. Pp. 227-233.

39. Skrzinska Elena. Inscriptions latines des colonies génoises en Crimée [Latin Inscriptions of the Genoese colonies in the Crimea]. Atti Della Societa Ligure di Sto-ria Patria, Iscrizioni Genovesi in Crimea ed in Constantinopoli [Acts of the Ligurian Society of Homeland history, Genoese inscriptions in the Crimea and Constantinople]. Volume LVI. Genoa MCMXXVIII. Pp. 1-135.

40. Slater Eric. Early Western Expansion in the Late Medieval World, 1261-1475. Review (Fernand Braudel Center). Vol. 29 / 3. 2006. Pp. 271-283.

41. Vâsâry Istvan. Cumans and Tatars Oriental Military in the Pre-Ottoman Balkans 1185-1365. Cambridge, 2005. 248 p.

42. Vasiliev Alexander Alexandrovich. The Goths in the Crimea. Cambridge, Massachusetts. 1936. 293 p.

43. Yakubovskiy A. Yu. Altinordu ve Çöküfü [The Golden Horde and its fall]. Çev. Hasan Eren. Ankara, 1992.

About the author: Yudjel Ozturk - Doc. Sci. (Philosophy), Professor at the Department of History, Faculty of natural Sciences and Philology, Sakarya University (Kemalpasha block, University Avenue, Esentepe campus, 54050 Serdivan/Sakarya, Turkey); [email protected].

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.