Научная статья на тему 'ÇAĞATAY-OSMANLI EDEBÎ MÜNASEBETLERİNE GÜNÜMÜZÜN GÖZÜYLE BAKMAK'

ÇAĞATAY-OSMANLI EDEBÎ MÜNASEBETLERİNE GÜNÜMÜZÜN GÖZÜYLE BAKMAK Текст научной статьи по специальности «Языкознание и литературоведение»

CC BY
9
0
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
Ключевые слова
Çağatay / Osmanlı / edebiyat / münasebet / Nevâyî.

Аннотация научной статьи по языкознанию и литературоведению, автор научной работы — Mehmet Temizkan

Çağatay-Osmanlı edebî münasebetleri, Alî Şîr Nevâyî hayattaken başlamıştır. Onun gazellerine Osmanlı şairleri nazire ve tahmis yazmışlardır. Çağatay şairi Ömer Han da, Osmanlı şairi Nâbî’nin bir gazelini tahmis etmiştir. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Mahbûbu’l-Kulûb’un İstanbul’da yayınlanmıştır. Bu, yaklaşık beş asırdır devam eden edebî münasebetlere yeni bir boyut kazandırmıştır. Yirminci yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren, Nevâyî’nin eserleri Türkiye’de yayınlanmaya başlamıştır. Başta “Nesâyimü’l-Mahabbe” olmak üzere, diğer eserleri de yayınlanmıştır. Eserleri üzerinde akademik çalışmalar da yapılmıştır. Nevâyî’nin Türkiye’de tanınması, Türk ve Özbek sahalarının Türk dünyasının iki önemli üyesi olarak bilinmesi, Çağatay-Osmanlı edebî ilişkilerinin bir sonucudur. Bu ilişkilerin bundan sonra da devam ettirilmesi, hayatî öneme sahiptir.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.
iНе можете найти то, что вам нужно? Попробуйте сервис подбора литературы.
i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.

Текст научной работы на тему «ÇAĞATAY-OSMANLI EDEBÎ MÜNASEBETLERİNE GÜNÜMÜZÜN GÖZÜYLE BAKMAK»

CAGATAY-OSMANLI EDEBi MÜNASEBETLERiNE GÜNÜMÜZÜN GÖZÜYLE

BAKMAK Mehmet Temizkan https://doi.org/10.5281/zenodo.11098965

Özet. Qagatay-Osmanli edebi münasebetleri, Ali §ir Neväyi hayattaken ba§lami§tir. Onun gazellerine Osmanli §airleri nazire ve tahmis yazmi^lardir. Qagatay §airi Ömer Han da, Osmanli §airi Näbi'nin bir gazelini tahmis etmi§tir. On dokuzuncu yüzyilin sonlarinda Mahbubu'l-Kulub'un istanbul'da yayinlanmi^tir. Bu, yakla§ik be§ asirdir devam eden edebi münasebetlere yeni bir boyut kazandirmi§tir. Yirminci yüzyilin özellikle ikinci yarisindan itibaren, Neväyi 'nin eserleri Türkiye 'de yayinlanmaya ba§lami§tir. Ba§ta "Nesäyimü'l-Mahabbe " olmak üzere, diger eserleri de yayinlanmi^tir. Eserleri üzerinde akademik gali§malar da yapilmi§tir. Neväyi'nin Türkiye 'de taninmasi, Türk ve Özbek sahalarinin Türk dünyasinin iki önemli üyesi olarak bilinmesi, Qagatay-Osmanli edebi ili§kilerinin bir sonucudur. Bu ili§kilerin bundan sonra da devam ettirilmesi, hayati öneme sahiptir.

Anahtar kelimeler: Qagatay, Osmanli, edebiyat, münasebet, Neväyi.

Abstract. Chagatai-Ottoman literary relations started while Ali §ir Neväyi was alive. Ottoman poets wrote nazire and tahmis to his ghazels. Chagatai poet Ömer Khan also quoted a ghazel by the Ottoman poet Näbi. At the end of the nineteenth century, Mahbubu'l-Kulub was published in Istanbul. This has added a new dimension to literary relations that have been going on for nearly five centuries. Especially from the second half of the twentieth century, Neväyi's works began to be published in Turkey. His other works, especially "Nesäyimü'l-Mahabbe", have also been published. Academic studies have also been conducted on his works. The recognition of Neväyi in Turkey and the recognition of Turkish and Uzbek fields as two important members of the Turkish world is a result of Chagatai-Ottoman literary relations. It is of vital importance to maintain these relations from now on.

Keywords: Chagatai, Ottoman, literature, relation, Neväyi.

Bilindigi gibi, Türk dili, geli§mesini on ü9üncü yüzyildan itibaren "Kuzey-Dogu Türk9esi" ve "Bati Türk9esi" olarak devam ettirmi§tir. "Kuzey- Dogu Türk9esi" de "Dogu Türk9esi" ve "Kuzey Türk9esi" olmak üzere iki kola ayrilmi§tir. "Dogu Türk9esi"nin ilk dönemi, "£agatayca" ve en büyük £agatay §airi de Ali §ir Nevayi'dir. £agatay-Osmanli edebi münasebetleri, büyük öl9üde Ali §ir Nevayi'nin etkisiyle geli§mi§ ve günümüze kadar devam etmi§tir. Ali §ir Nevayi'nin Osmanli sahasina olan etkisi, §air henüz hayattayken ba§lami§tir. Nevayi, Osmanli sahasina mensup pek 9ok §airi de derinden etkilemi§, özellikle Osmanli sahasinda £agatay leh9esi ile §iirlerin yazilmasina vesile olmu§tur. Oguz grubunun iki par9asi olan Azeri ve Türkmen sahasi §airlerini de etkilemi§tir. Türkmen Edebiyatinin Tarihi'nda kendisine geni§9e yer verilen Nevayi'nin yirmi civarinda gazeli, on sekizinci yüzyil Türkmen §airi Andalip, Lutfi'nin bir gazeli de Azeri sahasinin büyük §airi Fuzuli tarafindan tahmis edilmi§tir. Bu özellikleriyle Nevayi, sadece Dogu yazi ve edebiyat dili sahasinin degil, Bati yazi ve edebiyat dili sahasinin da önemli §airlerinden biri olmu§tur. Bütün Oguz dünyasina olan etkisi, bir 9ali§manin sinirlarini zorlayacagindan, bu 9ali§mada, sadece Ali §ir Nevayi'nin §ahsinda £agatay-Osmanli edebi münasebetleri tanitilacak ve günümüze olan yansimalari degerlendirilmeye 9ali§ilacaktir.

Ali §ir Nevayi'nin Osmanli sahasi §airleri üzerindeki etkisini incelemeye, tezkirelerle ba§lamak daha dogru olacaktir. £ünkü, Nevayi Türk edebiyatindaki ilk tezkire müellifi olmak gibi

büyük bir onura sahip olmasi yaninda, Osmanli sahasinda yazilan ilk tezkirelere de kaynaklik etmi§tir.

Osmanli sahasinda yazilan ilk tezkire, Sehl Bey tarafindan kaleme alinmi§tir ve adi da "Hest Behi§t"tir. Sehl Bey, söz konusu eserinin önsözünde, eserini kaleme alirken etkilendigi isimleri sayarken Bahäristän, Tezkire-i Devlet§äh ve Mecälisü'n-Nefäis'e, dolayisiyla Ali §ir Neväyi'ye de yer vermi§tir. Ancak, bu tezkire Bahäristän ve Devlet§äh Tezkiresi'nden 90k Mecälisü'n-Nefäis'e benzemektedir. (isen 1980: 16) Yani, model olarak kullandigi eser, Ali §ir Neväyi'nin tezkiresidir. Sehi Bey, Ali §ir Neväyi hakkindaki kanaatini övgü dolu §u birka9 cümleyle dile getirmi§tir: "... bu fennin me§eliginde kaplani par9alayan pars ve bu i§in meydaninda tatli dilli bir §ehsüvar olan Ali §ir, Sultan Hüseyn-i Baykara'nin vezir-i äzami, musähibi ve can ciger arkada§i iken kendini §äirler zümresine dähil edip 'Neväyi' mahlasini kullanmi§tir. Vezirlik me§galesiyle halkin, ileri gelenlerin ve padi§ahin hizmetinde bulunurken kendi zamanindaki §äirleri ve kendisi ile sohbet eden zarif kimseleri bir araya getirip tezkire yazmi§tir. Nevayi bu §äirleri sekiz meclise ayirmi§ ve eserine 'Mecälisü'n-nefäis' adini vermi§tir. Ger9ekten her meclisini bir cennet ve her beytini £in resim salonlari gibi naki§ ve suretlerle doldurup bir tarzla süslemi§tir ki 9ok ince dü§ünen biri onun tasvirleri kar§isinda hayran, kü9ük §eyleri gören akil, kili kirk yarmakta mähir iken onun hayälleri kar§isinda §a§kin kalir." (isen 1980: 31) Yazar, Mevläna Niyazi isimli bir §airi tanitirken "§iirleri Ali §ir Nevai üslubunda ve £agatay leh9esiyledir." (isen 1980: 220) §eklinde bir bilgi de verir. Bu bilgi, olduk9a önemlidir; 9ünkü on altinci yüzyilda bir "Neväyi üslubu"nun varligini ve örnek alindigini, ayni zamanda £agatay leh9esiyle §iirler yazildigini haber vermektedir.

Osmanli sahasinda yazilan ikinci tezkire, Latifi'ye aittir. Latifi de, Sehi Bey gibi, Molla Cämi'nin Bahäristän'ini, Devlet§äh Tezkiresi'ni ve ilk Türk tezkiresi olan Ali §ir Neväyi'nin Mecälisü'n-Nefäisi'ini örnek almi§tir (isen 1990: VI). Yazar, bir beytini alip kullandigi Neväyi'yi "... Nitekim §iir bah9esinin söz ustasi bülbülü, §iir §eker kami§liginin §ekerle beslenen papagani yani Mir Ali §ir Neväyi..." (isen 1990: 10) §eklinde yücelterek takdim etmektedir. Basiri adli bir §air hakkinda bilgi verirken, onun iran sinirina yakin bir yerden oldugunu, Cämi ve Neväyi'nin tavsiyesiyle Osmanli ülkesine geldigini ve Neväyi Divani'ni bu ülkeye getiren ilk ki§inin de bu §air oldugu bilgisini vermektedir. (isen 1990: 128) Bu bilgi de olduk9a önemlidir. Zira, Neväyi'nin bir §aire Osmanli ülkesine gitmesini tavsiye ettigini, yani Osmanli ülkesindeki edebi ortami bildigini, takip ve takdir ettigini haber vermektedir. Bu vesileyle, Neväyi Divani'nin da bu cografyaya ilk defa kim tarafindan ve ne zaman getirildigini de ögrenmi§ olmaktayiz. Behi§ti mahlasli bir §airle ilgili olarak da, bir su9 i§leyip korktugu i9in iran'a ka9tigi, orada Cämi ile Neväyi'ye hizmet ettigi, bir süre sonra Cämi ve Neväyi tarafindan eline affedilmesini dileyen bir mektup verilerek ülkesine gönderildigi ve bu mektup sayesinde bagi§landigi... (isen 1990: 131) bildirilmektedir. Bu bilgi de, Neväyi'nin Osmanli'daki itibarini göstermesi bakimindan son derece önemlidir. Latifi'nin Cemili mahlasli bir §air hakkinda verdigi bilgi, 9ok daha kiymetli ve dikkate deger bir bilgidir. Cemili'nin Türk9e §iir söyleyen Türkistan §airlerinden ve §iirlerinin 9ogunun da Neväyi tarzinda oldugunu, Neväyi'nin ü9 ciltlik divanindaki §iirlerin tamamina kafiye kafiye nazire söyledigini (isen 1990: 147) haber vermektedir. Burada, Neväyi tarzinin varligini Sehi Bey gibi Latifi de dile getirmektedir. Yazar, 9ocuklugunda Cämi ve Neväyi'nin huzurunda bulunan Kandi mahlasli bir §airden daha bahsetmektedir (isen 1990: 260). Bütün bunlar, Neväyi ile Osmanli §airleri arasindaki münasebetin canli olduguna i§aret etmektedir.

Ali §ir Neväyi, Osmanli sahasinda tezkire geleneginin ba§lamasina vesile olmasi di§inda, "Mizänü'l-Evzän" isimli eseriyle aruz vezninin ögrenilmesine de katkida bulunanlar arasinda yer

almiçtir. Osmanli sahasinda, Nevâyî'den önce aruz hakkinda eserlerin kaleme alindigi bilinmektedir. Ancak, "Mîzânû'l-Evzân"in bilinen nüshalarinin en eskisi, Prof. Dr. Kemal Eraslan'in verdigi bilgiye göre, Topkapi Sarayi Revan Kitapligi'nda bulunan bir külliyatin içindedir. Bu nüsha, 1500 yilinda Derviç Muhammed Tâkî tarafindan istinsah edilmiçtir. Eraslan'in "Mîzânû'l-Evzân"i yayina esas aldigi nüsha da budur. Bu nüshanin aruz vezninin ögrenilmesinde kullanilmi§ olmasi, kuvvetle muhtemeldir. i. Sultanov'un haber verdigi nüshalarin hepsi ise on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyilda istinsah edilmi§ "muahhar" nüshalardir. Nevâyî, bu eserinin baçinda, Kur'ân-i Kerîm'deki bazi ayetlerin ve bazi hadislerin aruz veznine uygun oldugunu söylemekte ve örnekler vermektedir. Bunlardan biri, Al-i imrân suresinin son ayetinde geçen "Len tenalü'l-birre hattâ tunfikû" ifadesidir. Bu ayet, aruzun Failatün Failatün Failün kalibina uymaktadir. Baçka bir ayet, "Ve'l-mürselati 'urfen fe'l-âsifati 'asfen"dir ve Mürselat suresinin birinci ve ikinci ayetleridir. Bu ayetler de, aruzun Mefülü Failatün Mefülü Failatün kalibina uygundur. ^üncü ayet ise, "cennatü adnin fadhulüha halidîn" çeklindedir. Sad suresinde, ellinci ayette geçen "cennatü adnin" ile Zümer suresindeki yetmi§ ^üncü ayette yer alan "fadhulüha halidîn"in birle§mi§ halidir. Bu ayet de, aruzun Müstefilün Müstefilün Müstefilün kalibina uymaktadir. Nevayî'nin örnek olarak verdigi "Men ekreme 'ilmen fekad ekremenî" hadisi de, aruz vezninin Mefülü Mefa'ílü Mefa'ílü Fe'ul kalibindadir (Eraslan 1993: 12-13). Osmanli sahasinda yazilan ikinci tezkirenin sahibi olan Latîfî, "Len tenalü'l-birre hatta tunfikû" ifadesini oldugu gibi almiçtir. Kendisi, aruz kalibina uygun olan iki ayet daha göstermi§tir. Bunlardan biri, Talak suresinin ^üncü ayeti olan ve Fe'ülün Fe'ülün Fe'ülün Fe'ul kalibina uygun olan "Ve yerzukhu min haysü layahtesib" ve Yûsuf suresinin doksan birinci ayeti olan "... Tallahi lekad aserekallahu 'aleyna"dir. Bu ayet de, aruz vezniyledir ve Mefülü Mefa'ílü Mefa'ílü Fe'ülün kalibina uymaktadir (isen 1990: 5). Bundan da anlaçilmaktadir ki, aruz kaliplarina uygun ayet örnekleri verme fikrinin kaynagi, Nevayî'dir.

Osmanli sahasinda Çagatayca §iir yazma gelenegi, her ne kadar Ali §îr Nevayî etkisiyle açiklansa da, Osmanli'da Dogu Türkçesiyle §iir yazma geleneginin Nevayî'den önce yaçayan Çeyyad Hamza ve Ahmed-i Da'î'ye kadar uzandigi bilinmektedir (Ersoy 2012: 46-47). Ancak, Nevayî ile birlikte ve Nevayî'den sonra tam bir gelenek haline gelmiçtir. Bu konuda, Türkiye'de önemli çaliçmalar yapilmiçtir. Bu çaliçmalardan birkaç tanesini tanitmakla yetinmek istiyoruz.

Benim de hocam olan Prof. Dr. Mehmet Çavuçoglu'nun "Kanunî Devrinin Sonuna Kadar Anadolu'da Nevayî Tesiri Üzerine Notlar" (1976: 75-90) baçlikli bir makalesi bulunmaktadir. Bu makalenin yayinlanma yili 1976'dir. Çavuçoglu, bu makalesinde, Nevayî'nin genç yaçinda Anadolu'da tanindigini ve Osmanli devlet adamlarindan en az biriyle mektuplaçtigini, bu kiçinin de tezkire yazari §ik Çelebî'den yaptigi alintiyla "Adnî" mahlasli Velî Mahmud Pa§a oldugu bilgisini paylaçmaktadir. Ayrica, Nevayî ile ayni yillarda dogmuç olan Sinan Paça'nin Tazarru'name ve Ma'arifname isimli eserleriyle Nevayî'nin Münacat'i veMahbûbu'l-Kulûb'u arasinda üslup birligi bulundugunu, bu üslup birliginin de söz konusu iki kiçinin birbirinden etkilenmiç olabilecegini dü§ündürdügünü belirtmektedir.

Baçka bir çaliçma da, Prof. Dr. Cemal Kurnaz tarafindan yazilan "Anadolu'da Orta Asyali §airler" adli kitaptir. Burada, Orta Asya'dan Osmanli devletine on ^üncü yüzyilda bir, on beçinci yüzyilda yedi, on altinci yüzyilda otuz dört, on yedinci yüzyilda on be§, on sekizinci yüzyilda on dört, on dokuzuncu yüzyilda on ^ ve yirminci yüzyilda iki çairin geldigi (Kurnaz 1997: 16-17) bilgisi mevcuttur.

Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya'nin "Osmanli §airlerinin Çagatayca §iirleri" baçlikli birbirini takip eden dört makalesi vardir. Biraz sonra, bu makaleler hakkinda bilgi verilecektir.

Osmanli sahasinda divan §iirinin ilk büyük §airlerinden biri olan Ahmed Paça'nin Nevâyî'nin otuz ûç gazeline nazire yazdigi konusunda farkli görü§ler bulunmaktadir. Tezkireci §ik Çelebi'nin verdigi bilgiye göre, Nevâyî, Sultan Bayezid'a otuz ûç gazel göndermi§tir. Bunlardan birinin matla beyti de

Ol perî-peyker ki hayrân bolmi§ ins û cân ana Cûmle-i âlem mana hayrân u min hayrân ana

§eklindedir. Sultan Bayezid da, bu gazelleri Ahmed Paça'ya göndermi§ ve bunlara nazire yazmasini emretmi§tir... Çavuçoglu, kaynaklarin verdigi bilgileri bir bûtûn olarak degerlendirdikten sonra, "Ahmed Paça'nin Nevâyî'nin gazellerini gördügünü ve tanzîr ettigini kabûl etmek gerekir." (Çavuçoglu 1976: 78) demektedir. Çavuçoglu'na göre, on altinci asrin ve bûtûn divan çiirinin en büyük çairleri arasinda gösterilen Hayâlî Bey'e ait olan Nevâyî ger içitseydi nevâ-yi bûlbûl-i tab'um Diyeydi yah§irak duymiçdur ol ûslûb-i Selmâni Ger bu nazmi rûh-i Câmîyle Nevâyî içide Uyanup hâb-i ademden olalar tekrâr mest (Çavuçoglu 1976: 85)

gibi beyitlerden de bu büyük çairin Nevâyî'yi yakindan tanidigi anlaçilmaktadir. Burada, Nevâyî'nin Osmanli sahasina olan etkisini göstermesi bakimindan çok önemli olan bir tespiti hatirlatmakta fayda vardir: On altinci yüzyilin önemli tezkirecilerinden Sehî, Latîfî ve §ik Çelebi'ye göre, Osmanli sahasi çairlerini ûslubuyla en fazla etkileyen iki isimden biri, Osmanli sahasindan Necatî Bey; ikincisi de Çagatay sahasindan Nevâyî'dir (Tolasa 1983: 267). Hatta, bu sahaya -tam olarak- mensup olmayan Fuzulî için bile "Nevâyî tarzina karîb bir tarz-i dilfirîbi ve ûslûb-i acîbi vardur (Tolasa 1983: 267). denmektedir. Nevâyî'yi taniyan, hatta onun etkisiyle Çagatay lehçesini kullanarak çiir yazanlar, kisaca tanitmaya çaliçtigimiz bu çairlerden ibaret degildir. Yukarida da ifade ettigimiz gibi, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya'nin "Osmanli §âirlerinin Çagatayca §iirleri" baçlikli birbirini takip eden dört makalesi vardir. Bu makalelerin ilki, 1970 yilinda yayinlanmiçtir. Bu makalede, Nevâyî'yi taniyan ve ona Çagatayca nazire yazan çairlerin isimleri de bulunmaktadir. Birinci makalede, on sekizinci yüzyilin iki büyük çairinin, Nedîm ile Çeyh Gâlib'in Çagatayca birer çiirini de örnek olarak vermektedir.

Nedîm'in Çagatayca gazelinin matla ve makta, yani ilk ve son beyitleri §öyledir:

Barip kûyinga yiglamak tiledim bir sadâ tartip

Yûgûrdi min sari ol gamze tîg-i sûrme-sâ tartip

Nevâyî rûh-i kilkindin Nedîmâ köp tapar lezzet

Terennûm eylegeç ni yanlig ûn salip nevâ tartip (Sertkaya 1970: 135)

Çeyh Gâlib'in gazelinin ilk ve son beyitleri de §u çekildedir:

Kanlig ya§-ile közdür mey tolug mînâ imes

Taçlama tofrakga nûr-i dîdedûr sahbâ imes

Îçigindin sûdrenip kirmekte Gâlib evliyâ

Kaysi âçikdur meger mevlâ-yi Mevlânâ imes (Sertkaya 1970: 137) Bu iki örnek, Nevâyî etkisinin ve Çagatay lehçesiyle §iir yazma geleneginin on sekizinci yüzyilda da devam ettigini göstermesi bakimindan önemlidir^agatay Tûrkçesiyle çiir yazma geleneginin on dokuzuncu yüzyilda da devam ettigini gösteren örneklerden biri, izzet Bey tarafindan Çagatay Tûrkçesiyle yazilan bir gazelin kendi istegiyle Mehmet Pertev tarafindan yapilan tahmisidir. Benlizâde Mehmet izzet Bey, 1809 yilinda idam edilmiç bir devlet adamidir. Yazdigi gazeli tahmis eden Mehmet Pertev ise, 1807 yilinda vefat etmiçtir. "Tahmîs-i gazel-i Çagatayî izzet Beg" baçlikli bu tahmisin ilk ve son bentleri §öyledir:

Aytingiz kim tilbe boldum ayru toçkeçde hemân

Bezm ara çûn bulmagay yârimni itmey mü figân

Minge kan yiglap közüm Ceyhûn bileütür tev'emân

"Ûç tolu bir yah§i-rak sâkî ki hâlimdûr yamân

Tapçurur min kökke efgân birle bâng-i el-âmân"

Hazret-i izzet Beging vakf-i senâsidur tilim

Midhatin terk eylemey min itseler tilim tilim

Bendesiga böyle beyti ayta bilmes hîç kim

"Hazret-i Pertevga nazmimni aytay ma'rûz kim

izzetâ tahmis ile eyler kusûrimni nihân" (Sertkaya 1971: 180)

Ayni etki ve gelenek, yine on dokuzuncu yüzyilda, Türk edebiyati tarihinin dönüm noktalarindan biri olan Tanzimat'tan sonra da devam etmi§tir. Nevâyî'nin §iirleri, Tanzimat döneminin ilk §airlerinden biri olan Ziya Paça'nin "Harabat" isimli eserinde önemli bir yer bulmu§, Mahbûbu'l-Kulûb'u ise, Ahmet Vefik Pa§a tarafindan istanbul'da 1872 yilinda ne§redilmi§tir. Hatta, bu siralarda Nevâyî Tûrkçesine gösterilen ragbet, bir ara Namik Kemal'in tenkidine dahi ugramiçtir. Namik Kemal, yüzyillar boyunca i§lenmi§ Türkiye Tûrkçesinin Çagataycaya döndürülmesi gibi bir endiçeye kapilmi§tir (Banarli 1971: 434). Onun bu endiçesi, Nevâyi etkisinin on dokuzuncu yüzyilda da devam ettigini göstermesi bakimindan dikkate deger bir hassasiyetin ürünüdür.

Yirminci yüzyilin ba§i, hatirlanacagi gibi Osmanli devletinin iyice zayifladigi, Birinci Dünya Savaçi'ndan maglup olarak çiktigi, istiklal Harbi'ni yapmak zorunda kaldigi ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruldugu dönemdir. Cumhuriyet döneminde de, Nevâyî'ye olan ilgi devam etmiçtir. On altinci yüzyilin eseri §ik Çelebi tezkiresinde bir minyatürü bulunan Nevâyî'nin, dogumunun 500. yili dolayisiyla, ressam Prof. Sâdi Yalin tarafindan 1441'de bir portresi yapilmiçtir. Yazilan edebiyat tarihlerinde, Çagatay edebiyati ile Nevâyî'ye geniççe yer verilmiçtir. Mesela, 1926 yilinda yayinlanan "Türk Edebiyati Numûneleri" isimli kitapta "Çagatay Edebiyati Numûneleri" (Tevfik vd 1926: 33-89) baçlikli elli yedi sayfalik bir bölüm bulunmaktadir. Eserleri Latin alfabesiyle basilmiç ve üzerlerinde incelemeler yapilmiçtir, yapilmaya da devam etmektedir. Sadece Nevâyî'nin eserleri degil, Çagatay döneminin eserleri de degil, modern dönemin Özbek yazar ve çairlerinin eserleri üzerinde de akademik çaliçmalar yapilmaktadir ve bundan sonra da yapilacaktir.

Bildiri konumuzun sinirlamasi dolayisiyla, buraya kadar sadece Nevâyî'nin Osmanli/Anadolu sahasina olan etkisi üzerinde durmaya çaliçtik. Son olarak farkli bir örnek üzerinde durmak istiyorum. 1810-1822 yillari arasinda Hokand beyligi yapan Ömer Han, ayni zamanda Fuzulî'nin gazelini tahmis edecek kadar iyi bir çairdir. Fuzulî'nin §ifâ-yi vasl kadrin hicr ile bîmâr olandan sor Zülâl-i zevk ü çevkin te§ne-i dîdâr olandan sor

matla beyitli gazeline yazdigi tahmis, oldukça baçarilidir. Özellikle son bendi çok güzeldir:

Sabâ tâ kameting servini her yan iyledi mâyil

Köngül Mecnûndin hû§ u hiredni iyledi zâyil

Emîr içkimni ^rgeç Hizr boldi acziga kâyil

Muhabbet lezzetidin bî-haberdür zâhid-i câhil

Fuzûlî i§k zevkin zevk-i içki bar olandan sor

Ömer Han, ayrica Osmanli sahasinin on yedinci yüzyildaki önemli çairlerinden biri olan Nâbî'nin bir gazelini de tahmis etmiçtir. Nâbî, hem Hind üslubunu kullanmasi hem de hikemî

(felsefî) çiirin kurucusu olmasi dolayisiyla, tanzir ve tahmis edilmesi çok da kolay olmayan bir §airdir. Buna ragmen, Ömer Han onu tahmis etmi§ ve bu tahmisinde baçarili da olmuçtur. Bu tahmisin ilk ve son bentleri de §öyledir:

Nesîm-i rûh-perver manga zûlf-i yârdin kildi

Hatâ sevdâ-geridûr gûyiyâ Tatardin kildi

Meçamimga bu Nûkhet ol gûl-i bî-hârdin kildi

Nesîm-i cân-fezâdur ol gûl-i bî-hârdin kildi

Peyâm-i lutf kim cânâ leb-i dil-dârdin kildi

Tûgûnler saldi cânlar riçtesiga zûlf-i pûr-tâbi

Emîring cismiga cân birdi §eker-hand ûnnâbi

ilüntürdi yüzin körgen mahalde zûlf-i kallâbi

N'ola bâg-i suhanda bûlbûl olsam §evk ile Nâbî

Ki teklif-i gazel âgâz-i nîgû-kârdin kildi (Tanç 2003: 117-118)

Sonuç olarak çunlari söyleyebiliriz: Bugün, Türkiye ve Özbekistan aydinlarinin birbirlerini tanimalari, ayni milletin veya ayni kûltûrûn iki ûyesi olduklarinin farkinda olmalari, Tûrkiye'de yayinlanan kitaplarda Çagatay edebiyatina ve bilhassa onun gûçlû temsilcisi Nevâyî'ye yer verilmesi, özetlemeye çaliçtigimiz Çagatay-Osmanli edebî mûnasebetlerinin bir sonucudur. §airlerimiz, filologlarimiz ve edebiyatçilarimiz, be§ asirlik geçmiçi bulunan bu münasebetleri bundan sonra da artirarak devam ettirmelidir. Bu, hem söz konusu iki ûlkenin hem de bûtûn Türk dûnyasinin gelecegine hizmet edecektir.

REFERENCES

1. Nevâyî, Alî Çîr. (1993) haz. Eraslan, Kemal. Mîzânu'l-Evzân. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayinlari.

2. Banarli, Nihad Sami. (1971) Resimli Türk Edebiyati Tarihi. C.I. istanbul: Milli Egitim Bakanligi Yayinlari.

3. Çavuçoglu, Mehmed. (1976) "Kanunî Devrinin Sonuna Kadar Anadolu'da Nevâyî Tesiri Üzerine Notlar", Atsiz Armagani. istanbul: Ötüken Yayinevi.

4. Ersoy, Eren. (2012) "XVI. Asir Osmanli Çairlerinden Subhî'nin (Ö. 1548/49) Çagatayca §iirleri", Atatürk Üniversitesi Tûrkiyat Araçtirmalari Enstitüsü Dergisi. S.47. Erzurum.

5. Kurnaz, Cemal. (1997) Anadolu'da Orta Asyali Çairler. Ankara: Kûltûr Bakanligi Yayinlari.

6. Latîfî Tezkiresi (1990) haz. isen, Mustafa. Ankara: Kûltûr Bakanligi Yayinlari.

7. Sehî Bey. ( 1980) haz. isen, Mustafa. Hest Behiçt. istanbul: Tercûman 1001 Temel Eser.

8. Sertkaya, Osman Fikri. (1970) "Osmanli §âirlerinin Çagatayca Çiirleri", istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyati Dergisi. C. 18. istanbul: iÜEF Yayinlari.

9. Sertkaya, Osman Fikri. (1971) "Osmanli §âirlerinin Çagatayca §iirleri I", istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyati Dergisi. C. 19. istanbul: iÜEF Yayinlari.

10. Tevfik, Hifzî; ihsan, Hammamizade; Âlî, Hasan. Türk Edebiyati Numûneleri. istanbul: Millî Matbaa.

11. Tolasa, Harun. (1983) Sehi, Latifi ve A§ik Çelebi Tezkirelerine Göre 16. Yüzyilda Edebiyat Araçtirma ve Eleçtirisi I. izmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayinlari.

12. Tanç, Mustafa. (2003) "Son Dönem Çagatay Tûrkçesi ve Ömer Han", Türk Dünyasi Dil ve Edebiyat Dergisi. S.15. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayinlari.

i Надоели баннеры? Вы всегда можете отключить рекламу.