The Journal of Academic Social Science Studies Yil: 16 - Sayi: 94 , s. 71-84, Bahar 2023
Ôgretmenlerin Duygusal Emek Durumlarina Yonelik Nitel Bir
Ara§tirma* **
Dr. Ogr. Uyesi Cemile Evkaya ORCID ID: https://orcid.org/0000-0003-1943-5680 Bilecik §eyh Edebali Universitesi, Golpazari Meslek Yuksekokulu, Buro Hizmetleri ve Sekreterlik Bolumu, Bilecik -
TURKiYE
Makale Geçmiji
Geliç: 08.01.2023 Kabul: 22.03.2023 On-line Yayin: 30.03.2023
Anahtar Kelimeler
Egitim Ogretmenler Duygusal Emek
Ara§tirma Makalesi
* Bu makale, intihal.net tarafindan taranmiçtir. Bu makale, Creative Commons lisansi altindadir. Bu makale için etik kurul onayi
gerekmemektedir. **
DOI:
http://dx.doi.org/10.29228/JASSS.68786
Oz
Duygusal emek kavrami, çaliçanlarin duygularini yaptigi için bir parçasi gibi yonetmesi gerektigi goruçune dayanmaktadir. içini yaparken duygularin yonetilmesi veya hissedilmeyen duygularinin gosterimi gunumuzde istihdamin buyuk kismini içinde barindiran hizmet sektorunde bir kural haline gelmiçtir. Çaliçanlardan muçterileriyle ve mesai arkadaçlariyla olan iliçkilerinde guler yuzlu, kibar ve samimi olmalari beklenmektedir. Bu beklenti çaliçanlari hissetmedikleri duygulari yuzeysel veya derinden rol yaparak yansitmaya zorlamaktadir. Duygusal emek kavramina yuklenilen "ekonomik deger", kavrami orgutsel davraniç degiçkeninlerinin belirleyicisi yapmiçtir.
Bu araçtirmanin amaci, duygusal emek egilimini ogretmenler açisindan incelemek ve yuzeysel, derinden rol yapma ve dogal duygu boyutlariyla degerlendirebilmektir. Nitel araçtirma yontemlerinden fenomenoloji deseniyle yurutulmuç olan bu çaliçmanin verileri, yuz yuze goruçme yoluyla yari yapilandirilmiç bir goruçme formu kullanilarak elde edilmiçtir. Araçtirma kapsaminda istanbul ili Pendik ve Tuzla ilçelerinde farkli derecelerdeki okullarda gorev yapmakta olan 19 ogretmen ile goruçme yapilmiçtir. Goruçmeler sonucunda elde edilen veriler nitel araçtirma yontemleri dogrultusunda kodlanarak temalar altinda toplanmiç ve içerik analizine tabi tutulmuçtur. Ogretmenlerinin duygusal emege yonelik goruçleri literaturden hareketle "yuzeysel rol yapma, derinden rol yapma ve dogal duygular" kategorileri altinda incelenmiçtir. Araçtirmanin bulgularindan elde edilen verilerin degerlendirilmesi sonucunda ogretmenlerin onemli bir kismi, duygusal emek gosteriminde one çikan duygularinda yuzeysel rol yapmayi tercih etmektedir. Ogretmenlerin diger kismi ise duygularini derinden rol yapma ve dogal duygular yoluyla sergilemektedirler.
Atif Bilgisi / Reference Information
Evkaya, C. (2023). Ogretmenlerin Duygusal Emek Durumlarina Yonelik Nitel Bir Araçtirma. Jass Studies-The Journal of Academic Social Science Studies, 16(94), 71-84.
The Journal of Academic Social Science Studies Year: 16 - Number: 94 , p. 71-84, Spring 2023
A Qualitative Study on Teachers' Emotional Labor States* **
Asst. Prof. Dr. Cemile Evkaya Bilecik §eyh Edebali University, Gölpazari Vocational Hig School, Department of Office Services and Secreterial,
Bilecik - TÜRKiYE
Artcile Histo
Submitted: 08.01.2023 Accepted: 22.03.2023 Published Online: 30.03.2023
Keywords
Education Teachers Emotinoal Labor
Research Article
* This article was checked by Intihal.net. This article is under the Creative Commons License. Ethics committee approval is not required
for this article. **
DOI:
http://dx.doi.org/10.29228/JASSS.68786
Abstract
The concept of emotional labor is based on the view that employees should manage their emotions as a part of their work. The management of emotions or the display of unfeeled emotions while doing their job has become a rule in the service sector, which includes the majority of employment today. The use of emotional labour has become important especially in the service work, where interaction with clients is necessary. The workers are required to be friendly, polite and sincere to co-workers and clients as well that particularly involves in emotional labour. This expectation, which is high in the sales sector, forces employees to reflect emotions which they do not feel by doing surface or deep acting. The "economic value" attributed to the concept of emotional labor has made it the determinant of organizational behavior variables. The purpose of this research is to examine the emotional labor tendency, which has become an economic value and is the determinant of many organizational behavior variables, from the point of view of teachers and to evaluate it with superficial, deep acting and natural emotion dimensions.Phenomenology model, one of the qualitative methods, was used in the study. The data in the study has been obtained by using interview method which is one of the quality research techniques. 19 teachers who work in different schools in Istanbul, specifically in Pendik and Tuzla districts have been interviewed. The data has been analyzed through content analysis. The coded segments have been grouped under differing categories. Teachers' views on emotional labor were examined under the categories of "superficial acting, deep acting and natural feelings" based on the literature.
The findings show that an important part of the teachers prefer to play a superficial role in the display of the emotions that stand out in the display of emotional labor. The other part of the teachers show that deep acting and natural emotions as emotional labor behavior.
73
GIRI§
Günümüzde hizmet sektörünün öneminin artmasi rekabet anlayigini da degigtirmig, hizmetin kalitesini ve mügteri memnuniyetini artirma yolu olarak galiganlarin duygusal gayretlerini en üst seviyeye gikarmalari örgütlerin hedefi haline gelmigtir. Bu durumda yüz yüze iletigimde bulunan galiganlardan duygularini kullanarak kurumun hedeflerini tutturmasi beklenmektedir. Duygu kigiye özgü ve soyut bir nitelikte olmasina ragmen hizmet sektörünün geligimiyle birlikte ig hayatindaki giktilari itibariyle meta haline gelmig ve ekonomik deger niteligi kazanmigtir. Bu anlamda "Duygusal Emek" zamanimizda birgok meslegin temel ve vazgegilmez bilegeni olmugtur (Begenirbag,.2018: 78).
Duygusal emek kavrami sadece özel kurumlar igin gegerli olmaktan gikarak akreditasyon ve performans degerlendirme gibi iglemler nedeniyle kamu kurumlari igin de önem arz etmektedir. Bu gerekgelerle kamu galiganlari örgütün amaglari dogrultusunda iletigimde bulundugu kitlelere duygusal emek davraniglari göstermek durumunda kalmaktadirlar. Kamu kurumlarindaki galiganlarin duygusal emek davraniglari görevde yükselme ve sicil puanini etkileme gibi ödüllendirmelerle verimlilik artigi göstergesi olarak tegvik edilmektedir.
Insan odakli yaklagimin ve yüz yüze iligkilerin esas oldugu egitim, saglik, bankacilik, turizm vb. sektörlerde söz konusu duygusal talepler diger sektörlere nazaran daha yogun olmaktadir. Bu beklentiler galiganlarin fiziksel emekleriyle beraber duygusal emeklerini de optimum seviyede kullanmasini gerektirmektedir (Bagci ve Bursali,2015:71).
Bütün bu uygulamalar egitim-ögretim sektöründe ögretmenin de duygusal emek gerektiren davraniglar göstermesini zorunlu kilmaktadir. Neo liberal akimdan etkilenen ögretmenlik meslegi, ögretmenlik yapmanin diginda igini pazarlama, veli taleplerine cevap verme, velilerin memnuniyetini saglayacak iligkiler kurma ve sürdürme gibi duygusal emek gerektiren davraniglar haline dönügmügtür. Ögretmenlik meslegi sergiledigi duygusal emek giktilari bakimindan degigim degeri olan bir meta üretmektedir (McGuire, 2010). Ögretmenlik gibi yogun sosyal iligkiler gerektiren mesleklerde galiganlarin duygu durumlari ve duygusal yetkinlikleri daha önemli hale gelmigtir.
^aligmada, hizmet sektörünün bir pargasi olan egitim-ögretim sektöründe görev yapan ögretmenlerde duygusal emek kavrami ve boyutlari degerlendirilmeye galigilmigtir.
1. DUYGUSAL EMEK KAVRAMI
Üretimin fabrikalarda yapilmasiyla birlikte ig bölümünde de ciddi bir dönügüm meydana gelmigtir. galiganlarin direkt gözlemlenmesinin yanisira yapilan igte pargalara ayrilmaktadir. Bu pargalara ayirma ayni zamanda Marx'in yabancilagma kavraminin da temelini olugturmaktadir. Ancak artan igbölümü ve planlama ile icra ayirimi en ileri seviyeye Taylor tagimigtir. Taylor (2005), icranin planlamadan ayrilarak uygulanmasi gerektigini savunarak galigan verimliliginin bu gekilde daha da artacagini etkili olacagini "bilimsel" olarak ortaya koymaktaydi. Bu durumda galigan, igini yaparken yönetici de planladigi igin yapiligini gözetleyebilmekteydi. Ancak kontrol ve takip konusu kimseye hissettirilmeyecek gekilde daha da gizli kapakli yapilmasi tasarlanmigti. Taylor'a göre galigan yöneticinin planladigi igi yaparken yönetici yapilan igi denetlemektedir. Bu durum sadece fiziksel bedenlerin denetimiyle kalmamakta, form degigtirerek galiganlarin duygularinin da denetimini altina almaktaydi (Man & Öz, 2009:77).
Yönetim biliminde gelinen son agamada galiganlarin duygularina da hükmetmek gerekmekteydi. Bu yönde geligtirilen "motivasyon" teknikleriyle de galigan yaptigi igi keyif alarak daha verimli hale getirilmekteydi. Bu durum da Marx'in ele aldigi "yabancilagma" kavraminin daha da derinlere taginmasiyla birlikte "duygulara yabancilagma" kavraminin temelini olugturmaktaydi. Agik bir ifadeyle, duygularin diga yansimasinda jest ve mimikler yetersiz kalmakta, temsil ettikleri duyguya veya beklenilen duyguya kargilik gerekmekteydi (Man & Öz, 2009: 78).
Duygusal emek kavramina ilk defa Arlie Russel Hochschild, 1983 yilinda yayimladigi "The Managed Heart: Commercialization of Human Feeling (Yönetilen Kalp: Duygularin Ticarilegmesi)" adli kitabinda yer vermigtir. Hoschild'e göre çaliganlar duygularini duruma uygun gekilde sergilemeye veya bastirmaya çaligmaktadir. Bu durum örgütün çaligandan bekledigi duygularin gösterimi için çaligan tarafindan yapilan bir igtir. Yapilan bu ig "duygusal emek (emotional labor)" olarak kavramlagtmlmigtir.
Hochschild'e göre duygusal emek, gözlenebilen yüz ifadeleri ve beden hareketleri ile amaca yönelik duygu yönetimidir. Bu nedenle ig ortami sahne, çaliganlar aktör, mügteriler ise seyirci olarak görülen bir tiyatro olarak ifade etmektedir (Hochschild, 1983:7). Hochschild eserinde, Delta hava yollarinda çaligan hosteslerin duygusal emek sûreçlerini incelerken, hosteslere sürekli gülümsemeleri gerektigi ve bunun iglerinin bir parçasi oldugu telkin edilmekteydi. Hosteslerin gülümsemelerinin kendilerine ait olmadigi ve meslekleri geregi yaptiklari için ticarilegen duygularin yagandigi bir ortamdan söz edilmekteydi (Hochschid,1983: 4-7).
Duygusal emek kavrami sürekli gülücük dagitmanin ötesinde "duygularin düzenlenmesi" iglevini de içinde barindirmaktadir. Duygularin düzenlenmesi iglevi, çaligma ortaminda hizmet alanlarin kendilerini iyi hissettirmek olabilecegi gibi, hapishanelerdeki gardiyanlar ve polisler gibi kötü hissettirmekte olabilmektedir. Suçlularin bulundugu bir ortamda çaliganlarin görevi itiraf etmeyi saglamak olacaktir. Bu manada bir hostes gülücükleri ile dogal halinden daha iyi, bir gardiyan ise dogal halinden daha korkulu olmaya çaligmaktadir (Man ve Öz, 2009: 78).
Ashforth ve Humphrey (1995;10) duygusal emegi sosyal kimlik kurami çerçevesinde incelemigtir. Buna göre çaliganin sosyal kogullarin etkisi altinda ve duygusal davraniglardan da etkilenerek kendi duygusunu olugturmasi sürecidir. Dolayisiyla bu yaklagim çerçevesinde, insanlari etkileme sürecinde insanlarin davraniglarinin biçimlenmesinde etkin yer aldigi için duygularin ifadesine önem verilmelidir (Akçay ve Çoruk, 2012: 6). -
Morris ve Feldman (1996)' ya göre rekabetin ömen kazandigi günümüzde mügteri memnuniyeti çaligan davraniglarini siklikla etkiledigi için kurum çaliganinin davraniglarini denetlemek istemaktedir. Morris ve Feldman (1996) duygusal emegi, kigisel etkilegim esnasinda örgüt tarafindan istenen duygulari sergileyebilmek için sarf edilen çaba, planlama ve kontrol olarak ifade etmiglerdir. Bagka bir ifadeyle duygusal emek, hissedilmeyen duygunun rol yaparak sunulmasi veya hissedilen duygunun bastirilmasi için çaba gösterilmesi gibi sunug kurallarinin izlendigi, bireye neyi nasil hissetmesi gerektiginin belirlendigi bir srneç olarak ifade edilmektedir (Kart, 2011: 221).
Son olarak Grandey geligtirdigi yaklagimda ise önceki duygusal emek çaligmalari birlegtirilerek kavrama yeni bir boyut kazandirmaya çaligmig duygu düzenlemesini, bireysel farkliliklari ve örgütsel faktörleri modeline dâhil etmigtir. Grandey duygusal emegin tam olarak tek bir ifade ile degil de bütün yaklagimlarin bir çözümlemesi ile ortaya konulabilecegi görügünü savunmaktadir. Grandey' in ortaya attigi görüge göre duygu durumunun düzenlenmesi gerektigi inanci duygusal emek kavraminin içine gömülmüg bir kavram olarak dikkat çekmektedir. Grandey'e (2000) göre duygusal emek, igin sergilenmesi sirasinda kurum veya yöneticinin beklentileri (duygularin nasil sergilenecegi kurali) istikametinde, hizmet verilenlere belirli davranig veya ifadelerin gösterilmesinde, duygularin bastirilmasi olarak ifade edilmektedir. Diger bir ifadeyle, igin veya yönetimin kurallarina uygun biçimde çaliganlarin duygularinin davraniga dönügtürülmesiyle ilgili bir kavramdir (Grandey, 2000: 95).
Grandey'in duygusal emek modeli ^ temel bilegenden olugmaktadir. Bu bilegenlerin, ilki durumsal igaretlerdir. Durumsal igaretler iletigim sürecindeki beklentiler ve duygusal çabalar olarak alt bagliklarda ele alinir. Modelin ikinci bilegeni duygu yönetim sürecidir. Duygu yönetim süreci bagligi altinda yüzeysel ve derin rol davranig yer almaktadir. Ü^ncü ve son bilegen ise, bireysel ve örgütsel refah olarak ifade edilmektedir (Grandey, 2000:101).
1.1. Duygusal Emek Stratejileri
^aliganlar ig hayatinda mügterilerinin kendilerinden bekledigi duygulari gösterirken farkli stratejiler izlemektedirler. Bu stratejiler yüzeysel rol yapma (Surface Acting), derinlemesine rol yapma (Deep Acting) ve gergek dogal/samimi duygularin sergilenmesi (Genuine Emotions) olmak üzere üg farkli gekilde ortaya konulabilmektedir. Agagida duygusal emek stratejileri agiklanmigtir.
1.1.1. Yüzeysel Rol Yapma
Yüzeysel rol yapma, galigan duygularini kurumsal ve mesleki digavurum kurallari gergevesinde gergekten hissettigi duygulardan farklilagtirarak yani duygularini sahtelegtirerek muhatabi olan mügterisine yansitmaktadir (Hochschild, 1983; Brotheridge ve Grandey, 2002). Diger bir ifadeyle, galigan gergek hislerini maskeleyerek farkli duygusal gösterimleri tercih etmektedir (Grandey, 2003).
Yüzeysel rol yapma (surface acting), igsel duygu durumlarini degigtirmeksizin duygu ifadelerinin düzenlenmesini ihtiva etmektedir. Yüzeysel davranig, hissedilmeyen bir duygunun sergilenmesi veya gergekte hissedilen bir duygunun hig sergilenmemesi geklinde ortaya gikabilmektedir. Hizmet sektöründe galiganlarin mügterilerinin beklentisi olan sahte gülümsemeleri göstermeleri yüzeysel davranigin en bariz örnegidir (Eroglu, 2014: 149). Örnegin; gagri merkezi galiganlarinin mügterilerinin kendilerine bagirmasina ragmen mügteriyi tatli sözleriyle sakinlegtirmeye galigirken iglerinden kötü geyler gegirmesi yüzeysel rol yapma halidir.
Sattigi ürününün kalitesiz oldugunu dügünen bir galigan, sattigi ürünün kaliteli oldugunu bilen bir galigana göre daha yogun duygusal emek sarf edecektir. Hissedilen gergek duygu ile sergilenen sahte duygu davranigi arasindaki uyumsuzluk nedeniyle duygusal geligki hissedecektir. Dogal olarak yüzeysel davranigta galigan önemli düzeyde duygusal geligki yagadigi igin yüzeysel davranig bigimi, literatürde "duygusal geligki" kavramiyla da ifade edilmektedir (Kaya & Sergeoglu, 2013: 316).
1.1.2. Derinden Rol Yapma
Derinden rol yapmada galigan kendini mügterinin yerine koyarak empati kurarak kendisinden beklenilen davranigi gösterir (Rupp, Silke McCanse, Spencer & Sontag, 2008). Derin eylemde galigan gergek hislerini kendisinden beklenen davraniglarla örtügtürmeye galigarak istedigi duyguyu bizzat yagayarak, deneyimleyerek yapmaya gayret etnektedir (Diefendorff & Gosserand, 2003). Derinden rol yapma, bir aktörün kendisini rolüne kaptirarak sergiledigi duyguyu gergekten hissetmeye gaba göstermesi sonucu olugan durumdur (Hochschild, 1983: 35-37). Burada yogun bir gaba neticesinde muhatabinin beklentilerini kargilama söz konusudur (Rupp vd., 2008:88).
Derinden rol yapma, hissedilen duygularin kontrol edilerek yönetimi geklinde ifade edilebilir (Hochschild, 2012). Diger bir ifadeyle galigan kendinden beklenen rol geregi (özellikle kurumsal öncelikler dogrultusunda) gaba gösterir ve bu gaba dogrultusunda duygularini kargi tarafa aktarmaya galigir (Brotheridge & Grandey, 2002). iginden gelmedigi halde hastalari ile konugurken gülümseyen hemgire yüzeysel rol yapma davranigi gösterirken, kanser hastasi gocukla vakit gegiren bir hemgirenin "süpermen" rolü oynamasi ise derinden rol yapmaya girmektedir.
Derinden rol yapma (deep acting) galiganin hissettigi ve gösterdigi duygulari uyumlu hale getirmek igin sarf ettigi aktif gaba anlamina gelmektedir (Eroglu, 2014: 149). Literatürde "Duygusal gaba" olarak da yer bulan bu duygusal emek gegidi, bazi yazarlara göre duygusal emek kavraminin temelini olugturmaktadir. ^ünkü galiganin mügteriyle empati kurarak kargisindakini agresif hale getiren gartlari anlamaya galigmasi neticesinde olumlu duygularla yaklagmasi ve mügterinin aldigi hizmetten memnun kalmasini saglamaya galigmasi gok daha fazla gaba sarf etmesini gerektirmektedi (Kaya & Sergeoglu, 2013: 316).
Bununla birlikte igsel duygularini kontrol etme ya da farkli igsel duygulari olugturma konusunda derin davranig bigimini sergileyen galiganlarin bagarili olduklari söylenebilir. Gerek yüzeysel, gerek derinden olsun bu iki davranig formu arasindaki temel farklilik, yüzeysel davranigta
çaliganin duyguyu hissetmeden göstermesine kargin, derin davranigta çaliganin yansittigi duygulari gerçekten hissetmeye çaligmasidir. Ancak ister yüzeysel davranigta ister derin davranigta, çaliganin kendi gerçek duygularini sergilemesi söz konusu degildir. Her ikisinde de, çaliganlar mügterilerin beklentileri dogrultusunda duygularini yönetmeye çaligmaktadir. Iki davranig formu arasindaki farklilik, yüzeysel davranigta çaligan hissetmeden iginin geregi olarak yapmasina ragmen, derin davranigta ise içsel motivasyona bagli olarak bir gereklilik ortaya çikmaktadir (Kaya & Serçeoglu, 2013: 316). Yüzeysel davranig, çaliganlarin iglerini yaparken mügterilerine kargi duygusal durumlarini duygu kontrolü yoluyla degigtirdikleri zamanda meydana gelirken, derin davranig ise, çaliganlarin kendilerinden beklenen duygusal taleplere cevap vermek için duygularini, dügüncelerini degigtirmek içsel motivasyona bagvurduklari bir duygu yönetim sürecidir (Eroglu, 2014: 149). Diger bir ifadeyle derin rolde mevcut duruma farkli bakig açisi getirilip farkli duygular tercih edilmektedir. Örnegin; hosteslerde görülen uçug kurallarina aykiri davranan mügterisini ilk kez uçug yapacak bir kigi veya çocuk olarak görmesi gibi. Bu davranig tipi meslegin icrasina göre degigmektedir. Kargi tarafi daha iyi hissettirmek amaciyla (mügteri temsilcisi, saglik görevlisi, çagri merkezi çaligani vb.) duygu aktarimi yapilabilecegi gibi, muhatabi daha kötü hissettirmek için (gardiyan, polis vb.) olabilmektedir. Veya yapilan roller hiçbir duygu gösterimine girmeden yansiz davranma geklinde (yargiç, psikolog vb.) de olabilmektedir (Man & Öz, 2009: 79).
1.1.3. Dogal/Samimi Duygular
Hochschild'in (1983) ortaya koydugu içten sergileme ve yüzeysel sergileme boyutlarina ek olarak, Ashforth ve Humphrey (1993) çaliganin dogal olarak hissettigi duygularin duygusal emegin ü^ncü bir boyutu oldugunu ileri sürmügtür. Hochschild'in (1983) ortaya koydugu duygusal emek stratejilerine ü^ncü boyut olarak Ashforth ve Humprey (1993) "dogal duygular" yaklagimini eklemiglerdir. Ashforth ve Humphrey'in (1993) ortaya attigi dogal duygular boyutunu, içten sergileme ve yüzeysel sergilemeden ayiran çaligma ise Diefendorff, Croyle ve Gosserand (2005) tarafindan yapilmigtir. Bu davranig modelinde çaliganlarin göstermesi gerektigi duyguyu gerçekten hissedebilecekleri durumlarin da olabilecegi, çaliganlarin göstermesi gerektigi duyguyu gerçekten hissedebilecekleri durumlarin da olabilecegi belirtmektedirler (Ashforth ve Humphrey, 1993: 33). Bu duygu durumunu ameliyati bagarili geçen bir doktorun hastasi için sevinç gözyagi dökmesi örnegi ile açiklamak mümkündür. Yine bir hemgirenin hastasini kaybetmesi nedeniyle üzülerek aglamasi hali dogal duygular içinde yer alabilir. Bagka bir ifadeyle, kiginin öz duygulari ile iginin geregi olan duygulari arasinda bir farklilik bulunmamasi durumudur (Akt. Kaya ve Özhan,2012:115)
Buna kargilik Grandey (2000)'e göre, Ashforth ve Humprey'in yaklagimi, Hochschild'in duygusal emegin çaliganin sagligi veya stresi üzerine etkisini ele alan yaklagimindan farklilik göstermektedir. Bu davranig formunda daha ziyade hizmetin etkililigi vurgulanmaktadir.
Netice olarak kavram bütüncül olarak ele alindiginda duygusal emek; ister yüzeysel olsun ister duygusal isterse dogal duygular yansitilmasi yoluyla olsun, amacinin kurumun belirledigi davranig kurallarini yerine getirmek oldugu ve bunun için çaba harcanmasi gerektigi ifade edilmektedir (Kaya & Serçeoglu, 2013: 317).
Egitim, insanlarla iletigimin ve duygusal beklentilerin had safhada oldugu yogun duygusal emek harcanmasi gereken bir hizmet alani olarak kargimiza çikmaktadir. Ögretmenler ise egitim hizmetinin temelini olugturmaktadir. Bu baglamda agagida ögretmenlerde duygusal emek kavrami ele alinmigtir.
1.2. Ögretmenlerde Duygusal Emek
Hizmet sektöründe çaliganlar için duygusal emek davraniglari vazgeçilmez bir zorunluluk haline gelmigtir (Grandey,2000). Özellikle ögretmenler, çagri merkezi çaliganlari, saglik çaliganlari ve uçug görevlileri gibi meslekler duygusal emek gösterimlerine daha fazla ihtiyaç duymaktadir (James,
77
1989: 15-42). Benzer gekilde Hochschild (1983), ögretmenlik, satig elemanligi ve hemgirelik gibi yüksek oranda duygusal emek gerektiren iglerde kadin hakimiyetinin söz konusu oldugunu dolayisiyla duygusal emek ile kadin ig gücü arasinda paralellik bulundugunu ifade etmigtir. Mesleklerini severek ve isteyerek yapan ögretmenlerle egitim kurumlarinin bagarilarini artirmalari paralellik göstermektedir. Dolayisiyla kurumlarin performanslarinin ögretmenlerin görevlerinin ötesinde rol davraniglari sergilemelerine bagli oldugu ortaya gikmigtir (Zeinabadi, 2010; DiPaola & Tschannen-Moran, 2001). Bu bakimdan ögretmenlerden duygusal emek davranigi sergileme beklentisi oldukga yüksek seviyededir.
Egitim-ögretim igi insanlar arasi duygusal etkilegimin yogun olarak yagandigi bir hizmet alanidir. Saglikli bir sinif atmosferi olugturulmasi ögretmenle ögrenci arasindaki sergilenen duygulara baglidir. Ögrenciler ödül-ceza uygulamalarinda adil, mümkün oldugunca sert ama otoriter olmayan, gakaci ama igneleyici olmayan kendileriyle yakindan ilgilenen ögretmenler istemektedir. Aydin (2013: 127) tarafindan yapilan bir galigmada ideal bir ögretmenin özelliklerini ögrenciler "iyi kalpli, iyi ders anlatabilen, alaninda bagarili, disiplinli ama kizip bagirmayan, sinifa hakim ama sakin bir ögretmen" olarak tanimlamigtir. Ayrica sosyal beklenti ve gergek anlamda fedakarlik gerektiren mesleklerin arasinda bulunan ögretmenlik mesleginde, ögretmenler vazifelerini yaparlarken gösterecekleri duygusal emek performanslari onlarin bagarilarini arttirirken, ayni zamanda galigtiklari egitim kurumunun da verimliligine katkisi olacaktir (Acker, 1995). Bu bakimdan ögretmenlerden duygusal emek davranigi sergileme beklentisi oldukga yüksek seviyededir (Aydin, 2016: 173).
Ögretmenler sinifa girdiklerinde degigik rolleri üstlenmektedirler. Ögretmen igini yaparken dogru cevap veren ögrenciyi motive etmek igim abartili duygu gösterimine girecegi gibi sinifin huzurunu bozan bir ögrenciyi de sükunetle kargilayabilecektir. Dogal olarak ögretmenlerin bu beklentileri her zaman kargilamasi mümkün olmamakta, bu durumda duygusal emek harcamasi kaginilmaz hale gelmektedir (Bellas, 1999; Naring, Briet & Brouwers, 2006). Ögretmenlerin pozisyonlari geregi ögrenci, veli ve sair meslektag gruplariyla ve toplumun tüm paydaglariyla etkilegim halinde olmasindan duygusal emek davraniglarinin düzeyleri ve boyutlari diger mesleklere göre farklilik arz etmektedir.
Dolayisiyla bu galigmada, yüksek seviyede duygusal emek gerektiren meslekler arasinda yer alan ögretmenlerin duygusal emek davraniglari ele alinacaktir.
2. YÖNTEM
2.1. Ara§tirmanm Deseni
Bu galigma, nitel aragtirma yöntemlerinden fenomenoloji deseni ile yürütülmügtür. Fenomenolojik aragtirmalar, bir olguyu daha iyi tanimamiza ve anlamamiza yardimci olacak sonuglar, örnekler, agiklamalar ve yagantilar ortaya koyabilir (Yildirim & §imgek, 2013: 78). Bu aragtirmada incelenen olgu, ögretmenlerin duygusal emek davraniglarini boyutlariyla incelemektir.
2.2. £ali§ma Grubu
Türkiye'deki ögretmenlerin duygusal emek davraniglari ile ilgili galigma grubunun(19 kigi) belirlenmesinde "amagli örneklem" yöntemlerinden "ölgüt örnekleme" den yararlanilmigtir. Ölgüt örnekleme yöntemi, önceden belirlenmig bir dizi ölgütü kargilayan bütün durumlarin galigilmasi esasina dayanmaktadir (Yildirim & §imgek, 2006: 39). Bu galigmada, görügme yapilan ögretmenlerinin segiminde "kamu okullarinda görev yapmasi ve en az 5 beg yil mesleki tecrübesi olmasi" ölgüt olarak belirlenmigtir.
Aragtirma kapsaminda Istanbul ili Pendik ve Tuzla ilgelerinde farkli derece ve türlerdeki kamu okullarinda görev yapan 19 ögretmen ile görügülmügtür.
Tablo 1: Evrendeki Ögretmen Sayilari
Kadin Erkek Toplam
ilkokul б 4 10
Ortaokul 3 2 5
Lise 2 2 4
Toplam 11 8 19
Tablo 1'de görüldügü gibi görügme yapilan ögretmenlerin 11'i kadin, 8'si erkektir. Ayrica görügme yapilan ögretmenlerin 10'u ilkokulda, 5'i ortaokulda ve 4'ü lisede görev yapmaktadir.
2.3. Veri Toplama Araci ve Verilerin Toplanmasi
Çaligmada fenomenolojik aragtirmalarda baglica veri toplama araci olan görügme teknigi ile veriler elde edilmigtir (Yildirim & Çimgek, 2006: 39). Ilgili literatür incelendikten sonra görügme formu hazirlanmigtir. Daha sonra dört ögretmen ile ön görügmeler yapilarak görügme formu olugturulmugtur. Kapsam geçerliligini belirlemek amaciyla alaninda uzman iki akademisyenin görüglerinden sonra görügme formu hazir hale getirilmigtir.
2.4. Verilerin Çôzûmlenmesi ve Degerlendirilmesi
Yari-yapilandirilmig mülakat formu vasitasiyla yüz yüze görügme yöntemi kullanilarak elde edilen veriler içerik analizi teknigi ile çözümlenmigtir. Içerik analizi, birbiriyle benzerlik gösteren verilerin belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirilmesi ve bunlarin anlagilir bir biçimde düzenlenerek yorumlanmasidir. Diger yandan içerik analizinde dügünce, konu ve kavramlari belirlemek için alintilara da yer verilmektedir (Yildirim & Çimgek, 2006: 39).
Görügmeler sonucu ortaya çikan ses kayitlari dinlendikten sonra yaziya aktarilmigtir. Elde 78 edilen görügler benzer konu bagliklari altinda gruplandirildiktan sonra görügler kodlanarak analiz iglemi yapilmig ve belirli kategoriler altina yerlegtirilmigtir. Çaligmada kullanilan (./.) igareti görügme yapilan ögretmen sayisinin kaçinin ayni görügte oldugunu göstermek için kullanilmigtir. Ayni zamanda katilimci görüglerine yer verilirken görügülen ögretmen, cinsiyetinin bag harfi, katilimci numarasi ve okul derecesinin bag harfinden olugan bir kodla ifade edilmigtir. Örnegin I3K: Ilkokulda görevli 3 numarali kadin ögretmeni ifade etmektedir.
3. BULGULAR
Türkiye'deki ögretmenlerin duygusal emek davraniglarini incelemek amaci ile yapilan bu çaligma sonucunda, duygusal emek kavramsal çerçeve kisminda bahsedilen konu ve temalar igigi altinda degerlendirilmig ve "yüzeysel rol yapma", "derin rol yapma" "dogal/samimi davranig" ve olmak üzere 3 ana kategori olugturulmugtur. Bu kategorilere ait bulgular agagida yer almaktadir.
3.1. Yüzeysel Rol Yapma
Duygusal emek alt boyutlari açisindan incelendiginde yüzeysel rol yapma, derinden rol yapma ve dogal/samimi davranig geklinde ifade edilmektedir (Basim & Begenirbag, 2012 : 77; Hochschild, 1983:7-9). Türkiye'deki ögretmenlerin duygusal emek davraniglarinin boyutlarindan olan yüzeysel davranig yöntemine iligkin ögretmenlerin görügleri agagida verilmigtir.
Ögretmenlerin yarisina yakin kismi (9/19), duygusal emek davranigini yüzeysel rol yapma geklinde belirtmigtir. Bu boyuta iligkin katilimci görüglerinden bazilari göyledir:
".. .Ögretmenler sinifa girdiklerinde bir oyuncu gibi rol yapma geregi duyarlar ve oyunlarini oynayarak derslerini yaparlar. Kötü bir günümde bile olsam ögrencileri motive etmek için co§kulu bir ruh haline girerek rol yaparim. Ögrencilerimize kendi sorunlarimizla me§gul etmek yerine, onlara daha iyi bir egitim vermek için bir
oyuncu gibi sahneye gikariz. Sinif yönetiminde olsun, velilerle iligkilerimizde olsun bu durumlari yagariz."(L1E) "Benden beklenen duygulari sadece gerektigi igin gösteriyorum. Digarida selam vermeyecegim insanlarla ugragiyorum. Muhatap olmaya degmez birgok kigiye maalesef igimin geregi olarak mümkün oldugunca alttan aliyor tepki gekmeyecek gekilde davranmaya galigiyorum. Okuldaki ile okul digindaki ben gok farkli. Özellikle sorunlu velinin gocugu da sorunlu oluyor. Bunlarla ugragmak igin psikolojik halimin gok iyi olmasi gerekiyor."(i2K) "Bir velimiz var aslinda ögrenciyle ilgili bir sikinti yok ama ögrencinin velisi, ögretmenine, okul hizmetlisine, okul idaresine kargi sürekli bir satagma egiliminde, sizde kötü davransaniz kavga gikar bu durumda mecburen görmezden gelmek veya iyi davranarak sahte bir davraniga bürünmek durumundasin."(i6K) "Ögrencilerim kendilerince önemli gördükleri bir olayi benimle paylagtiklarinda önemsiyormug gibi görünürüm, özel ilgi gerektiren gocuklara, igimden gelmese bile sevgi gösterisinde bulunurum."(O1E)" Dövmek istedigim gok kigi var,sagini bagini dagitip mahvetmek istedigim kigiler var. igimden geytani geyler gegiyor ama gogunlukla hig görmezden gelerek gittigim oluyor."(L2K)" Normal hayatimda sakin bir insanim. Bu yüzden zorunlu olarak sürekli birilerini uyarmak veya bagirmak insani daha gergin bir hale getirebiliyor, ig bitip okuldan ayrildigimda gevremdeki insanlara sabredemedigimde tüm enerjimin okulda bitirdigimi anliyorum. Bu durumda ig arkadaglari ve yöneticinin desteginin gok önemli oldugu sonucu ortaya gikiyor."(ilK) "Meslegimi yaparken hissetmedigim halde hissediyormugum gibi olan duygular oluyor, mesela ögrenci ders iglerken sordugum soruya verdigi cevabi hissetmesem bile överek onaylarim." (i5K) "Ögrencilerim bazen bana göre komik olmayan olaylari kendilerince eglenceli oldugunu zannederek anlatirlar, ben komik bulmasam da anlatilana gülmek igin kendimi zorlarim" (O1K)
Hochschild (1983), duygusal emegi, galiganlarin oyuncu, mügterilerin seyirci ve sunulan hizmetin sahte oldugu bir oyun olarak tanimlamigtir. Bu aragtirmada katilimcilarin gogunlugunun kendini oyuncu gibi hissetmesinden hareketle, ögretmenlerin bir oyuncu ögrenci ve velilerin de izleyici jg oldugunu söylemek mümkündür. Grandey'e göre, galiganlarin davraniglarinin kontrol altinda
- tutuldugunu dügündürdügü igin yüzeysel davranig igletmeler/okullar tarafindan istenmektedir
(Grandey, 2000). Katilimci gülümseme davranigini kendi duygularini bastirarak bir ig geregi olarak yapmaktadir. Ögretmenlerin gergekten hissettikleri duyguyla ögrenci/veliye kargi gösterdikleri duygu arasindaki geligki katilimcilarin kendilerini bir "oyuncu" gibi hissetmeleriyle sonuglanmaktadir.
3.2. Derinden Rol Yapma
^aliganin derinlemesine davranigi sergilemesinde saglikli bir iletigim süreci önemli yer tutmaktadir. Derinden rol yapan iggören daha az duygusal emek sarf ettigi igin duygusal uyumsuzlugu asgari düzeyde yagamakta ve neticede psikolojik sikintilara maruz kalmamakta ve ig tatmini artmaktadir (Akin, U., Aydin, I. & Erdogan, Q, 2014: 160). Kurumlar igin duygusal emek davraniginda mügteri tatminin de önemli oldugu göz önünde bulunduruldugunda galiganin rol yaparak degil samimi ve dogal olarak iginin geregi kendisinden beklenen duygusal davranigi sergilemesi önemlidir. Ögretmenlerin bir kismi (5/19), duygusal emek davranigini derinden rol yapma davranigi yoluyla sergilemektedirler. Bu temaya iligkin bazi katilimcilarin görügleri göyledir:
".. .Ögretmenler galigirken genel olarak iflerinden gelen duygulariyla hareket ederler. ilgi gerektiren özel durumlu ögrencilerle igtenlikle ilgilenirim. Ancak, bazen bu duygulari duruma göre degigebilir. Bazi ögrencilerimi gok sevsem de ögrencilerime egit davranabilmek igin gaba gösteririm. Böyle durumlarda, kendilerini dizginleyerek, duygularini kontrol etmeye özen göstermektedirler. "(O3K) "Bana bir amirim veliler ne istiyorlarsa ona göre davranacaksin iginde "tiyatro sahnesi" gibi rol alacaksin tavsiyesinde bulunmugtu. Ben igimde gülümsemeye galigirim, bu durum beni biraz zorlar ama gülümseyince mutsuz bir gey yagayip geldigim okulda o ruh halinden gikip ve mutlu hale gelebiliyorum."(i4K) "Kargidaki veli veya ögrenci benden egitim vermemi istemiyorsa, istedigi gekilde davranarak kendimi rahatlatmaya galigiyorum. Okula mecburen gelen birisine ne verilebilir ki?"(L1K) "Bir kadin velimiz iftiralarla beni gikayet etmesine ragmen gocugunu benim sinifimdan almadi. Bu durumlar beni etkilemez. Herhalde egleri evde ilgi göstermiyor, o yüzden bizden gok fazla ilgi
bekliyorlar diyorum."(Í3K) "Disiplinsiz davrani§lari olan ögrencileri kazanmak için onlara yönelik olumlu tutumlar geli§tirmek için kendimi zorlarim. " (Í2E)
Derinden rol yapma hissedilenlerin yönetimi olarak literatürde yer almaktadir (Hochschild, 1983), diger bir ifadeyle ig gören kendinden istenen rol kaliplarina göre davranmaya çaligir ve bu çaba neticesinde kargi tarafa duygularini sergiler (Brotheridge ve Grandey, 2002).Katilimci görüglerinden de anlagilacagi üzere ögretmenler, kendisinden beklenen duygusal gösterimleri dogal olarak hissetmeye çaligmaktadir. Sakin ve sabirli olmak için çaba harcayan katilimci kendi duygularini bastirarak ya da degigtirerek duygularini yönetmektedir. 3.3. Dogal/Samimi Davranig
Ögretmenlerden beklenen duygusal ifadelerin ögretmenlerin kendi duygulariyla uyumlu oldugu davraniglar da tespit edilmigtir. ig gereklerinin çaliganin karakteriyle uyumlu olmasi halinde dogal/samimi davranig ortaya çikmaktadir.
Ögretmenlerin bir kismi (5/19), duygusal emegin gösterim biçimini samimi davranarak göstermektedir. Bu temaya iligkin katilimci görüglerinden bazilari göyledir:
"içimden gelerek yaptigim için mutlu oluyorum kar§imdakini de mutlu etmi§ oluyorum sahte yapsam beni mutsuz eden davrani§lardan kaçiniyorum, zorunlu yapmi§ olurum o zaman. Bu hislerle sinifa girdigimde ögrenci de bu enerjiyi aliyor ve sikintimi unutuyorum."(Í1E). Ögrenci veya veli bir §ey dediginde kar§imdakinin tepkisine göre bende tepki gösteriyorum, sinirleniyorum, içimden geldigi gibi veli samimi davraniyorsa bende samimi davraniyorum. O günkü duruma göre samimi veya yüzeysel davraniyorum"(Í4E) "í§imse samimi, içimden geldigi gibi davraniyorum. içten gelmezse zorlamayla yapamam. Kazancimi hak etmeye çali§iyorum(O2E). "...Ögrencilerin gülen yüzlerini gördügümde mutlu oluyorum. Karakter olarak da böyleyim. Ben i§imde genel olarak içimden geldigi gibihareket ederim. Dogal olmak beni mutlu ediyor. Sabirli olmak en önemlisi."(O2K) "Sagligi iyi olmayan, kronik hastaligi olan ögrenciye ve velisine elimden geldigince §efkatli gQ
davranirim. "(Í3E) -
Katilimcilar, kimi zaman Ashforth ve Humphrey (1993) tarafindan literatüre kazandirilan samimi rol davranigina müracaat edebilmektedir. Dogal davranig, çaliganin gerçek duygular hissettigi, empati kurdugu ve buna göre davrandigi durumlara kargilik gelmektedir: Yukarida belirtilen görüglere göre ögretmenlerin, kendi duygulariyla kurumun kendisinden bekledigi duygularin örtügmesinin en önemli kaynagi ögretmen ve okul arasindaki uyumdur. Samimi/dogal davranigin temelinde kigilik özellikleriyle igin gerektirdiklerinin uyumu söz konusu oldugu için samimi davranigta daha iyi performansin ortaya çiktigi söylenebilir.
SONUÇ VE ÖNERiLER
Duygu yönetim süreci, insanlarin özel hayatlarinin yani sira çaligma hayatlarinin da önemli bir parçasidir. Çaligma hayatinda bu srneç, kiginin karar verip uygulamaya geçirme agamasinda hayali veya hissi yaklagimlardan uzak, örgütlerinin veya igverenlerinin kendisinden bekledigi duygulari kontrollü olarak sergilemesi yoluyla gerçeklegmektedir (Töremen & Çankaya, 2008: 34-37).
Egitim-ögretim hizmetleri çaliganlari, paydaglariyla yüz yüze iletigimin ve etkilegimin yogun olarak yagandigi, insanlarla ilgilenme, meggul olma durumunun ve duygusal taleplerin fazla oldugu bir sektör olmasi itibariyle duygularin yönetilmesi sorunu ile kargi kargiya gelmektedir. Bu sorun ögretmenlerin iletigimlerinde yagadiklari duygusal uyum ve uyumsuzluk sonucu ortaya çikmaktadir. Ögretmenlerden ögrenciler ve ögrenci velileri iyi ve nitelikli hizmet beklemektedir. Psikolojik baski ve yükü de beraberinde getiren bu faaliyet ortaminda çaligan ögretmenlerin duygusal emek performansi göstermeleri mecburi hale gelmektedir.
Ögretmenler, ögrenciler ve velileri ile iletigimleri esnasinda olumlu iligkiler kurabilmek igin yüzeysel ve derinlemesine rol yapma davranig stratejilerine müracaat etmektedirler. Yüzeysel rol yapma davranig gösterimlerini tercih etme nedenlerinin baginda olumsuz duygulari gizlemek (sinirli oldugunu göstermemek), olumlu duygulari yansitabilmek (gülümseme vb.) ve tepki almamak gelmektedir.
Hochschild tarafindan duygusal emek gösterimindeki yüzeysel rol yapma "sahte davranig" gekli olarak ta tanimlanmigtir (1983:7-9). Lakin egitim-ögretim hizmetlerinde yapilan bu galigmadaki ifadeler incelendiginde katilimcilarin (L1E, O1K) sahte davranig demekten özellikle kagindiklari görülmügtür. Bu durumun ögrenci ve velisinin mügteri olarak görülmemesinden kaynaklandigi dügünülmektedir.
Ögretmenler üzerine yapilan bu galigma sonuglarina göre, katilimcilarin önemli bir kismi (9/19) duygusal emegin bir boyutu olan rol yapmanin mesleklerinin bir pargasi olduguna inanmaktadirlar. Ögretmenler "rol yapmanin" olumsuz bir anlami olmadigini bilakis mesleklerinin icrasinda bu yöntemi kullanmalarinin elzem oldugunu ifade etmektedirler. Ögretmenler rol yapma kavramini "ögrencilerin geligimine katkida bulunmak igin sinif igindeki duygularina hakim olmak" geklinde yorumlamaktadirlar. Onlara göre; mesleklerinin ifasi bu durugu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle ögretmenler, okulda sürekli yüz yüze iletigim halinde olduklari kigilerle hissettikleri duygularla kendinden beklenen duygular arasinda geligki yagadiklari igin gogu zaman yüzeysel rol yapma davranigi göstermektedirler. . Akademisyenlerin duygusal emekleri ile tükenmiglik düzeyleri arasindaki iligki konulu bir aragtirmada bulgularimiza benzer gekilde farklilik ortaya konulmugtur (Yücebalkan & Karasakal, 2016).
Ögretmenlerden bazilari ise (5/ 19) ögrencilerinin geligim sürecini olumsuz etkilememek igin rol yapmakta bagka bir ifadeyle duygularini gizlemektedir. Ancak okulundaki yöneticiler, meslektaglari ve — bazi velilere kargi iglerinden geldigi gibi rol yapmadan duygularini göstermektedirler. Literatürde "derinden rol yapma" egiliminin yüksek görüldügü benzer galigmalara da rastlanmaktadir (Cheung vd., 2010: 331).
Ögretmenlerden bir kismi(5/19), okulda igini yaparken ögrenci, yönetim, ig arkadaglari ya da veliler igin önceden belirlenmig davranig kaliplarina girmemeye özen gösterdiklerini ve dogal olmayi tercih ettiklerini ifade etmigtir. Katilimci ögretmenlerin samimi davranig gösteriminde "aidiyet" duygusunun önem tagidigi görülmektedir. Elde edilen sonug ile bazi aragtirmalarda benzer bulgulara ulagilmigtir (Yin, 2012: 460; Basim ve Begenirbag, 2013: 52; Mengenci, 2015: 133; Diefendorff vd., 2005: 349).
Ögretmenlerin yüzeysel rol yapma ve derinden rol yapma davraniga göre samimi davranigi daha fazla yagadiklari belirlenmigtir. Bu bulgularin aksine katilimci ögretmenlerin diger bir bölümü (2/19) bir egitim-ögretim yilini tedirginlik iginde gegirmemek ve okul idaresiyle aralarinda sorun olugmamasi, sorunlu ögretmen olmamak igin dikkatleri üzerine gekmeyecek gekilde davranma gabasina girebilmektedirler. Veli memnuniyeti kaygisinin ögretmenlerin duygusal emek davraniglarina yansidigi görülmektedir.
Duygusal emek netice itibariyle galiganda tükenmiglik, performans dügüklügü ve ig tatminsizligi, örgütsel baglamda ig devir oraninda artma gibi olumsuzluklar igermektedir (Grandey, 2000). Öte yandan hizmet verenin sahte davraniginin, hizmet alanlarin kalite algisina olumsuz etkisinin olmaktadir.
Elde edilen bulgular igiginda gu önerilerde bulunulabilinir;
• Okullarda duygusal davranig kurallari geligtirilirken okul yönetimi, ögretmenlerin gergek duygularini dikkate alarak okul-ögretmen iletigimine özen göstermeli, ögretmenlerden derinlemesine ve samimi davraniglari sergilemeleri igin uygun bir örgüt kültürü tesis etmelidir.
• Ögretmenlerin meslegini içsellegtirmesi için ögretmene saglanan özerklik, kurum içinde etkin iletigim kanallarinin kurulmasi ve örgüte bagliliginin geligtirilmesi sonucunda ögretmene samimi davranig gösterme imkâni saglanabilir.
• Samimi ve derinlemesine davranig sergilemeleri için ögretmenlere duygusal emek davraniglari üzerine hizmet içi egitimlerin verilmesi önerilebilir.
• Kurumlar hem ögretmenlerin hem velilerin beklentilerine cevap veren ögretmelerin kendilerine deger verildigini hissettikleri arabuluculuk görevini üstlenmek durumundadir.
"COPE-Dergi Editörleri için Davramç Kurallari ve En iyi Uygulama ilkeleri" beyanlari:
Etik Kurul Belgesi: Bu çaligma için etik kurul onayi gerekmemektedir.
Çikar Çatismasi Beyani: Bu makalenin aragtirmasi, yazarligi veya yayinlanmasiyla ilgili olarak yazarin potansiyel bir çikar çatigmasi yoktur.
Finansal Destek: Bu çaligmanin aragtirma ve yazim agamasinda herhangi kigi/kurum veya kuruluglar tarafindan finansal destek alinmadigi bildirilmigtir.
Destek ve Te§ekkür Beyani: -
Çifte Kör Hakem Degerlendirmesi: Dig-bagimsiz
Bu makale, Creative Commons Atif-GayriTicari 4.0 Uluslararasi Lisansi ile lisanslanmi§tir.
The following statements are made in the framework of "COPE-Code of Conduct and Best Practices Guidelines for Journal Editors":
Ethics Committee Approval: Ethics committee approval is not required for this article.
Declaration of Conflicting Interests: No conflicts of interest were reported for this article.
Financial Support: It has been reported that this study did not receive financial support from any person/institution or organization during the research and writing phase.
Statement of Support and Acknowledgment: -
Double-Blind Peer Review: External-independent
This article is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
82
KAYNAKÇA
Aydin, i. (2016). Egitimde Duygusal Emek. Ankara: Gazi Kitabevi.
Acker, S. (1995). Carry on Caring: The Work of Women Teachers. British Journal of Sociology of Education, 16(1), 21-36.
Akçay, C. & Çoruk, A. (2012). Çaligma Yagaminda Duygular ve Yönetimi: Kavramsal Bir
inceleme. Egitimde Politika Analizi, 1(1), 3-25. Akin, U., Aydin, i., Erdogan, Ç. & Demirkasimoglu, N. (2014). Emotional Labor and Burnout Among
Turkish Primary School Teachers. The Australian Educational Researcher, 0(41), 155-169. Ashforth, B. E. & Humphrey, R. H. (1993). Emotional Labor in Service Roles: The Influence of
83
Identity. Academy of Management Review, 18(1), 88-115.
Ashforth, B. E. & Humphrey, R. H. (1995). Emotion in the Workplace: A Reappraisal. Human Relations, 48(2), 97-125.
Bagci, Z., & Bursali, Y. M. (2015). Duygusal Emegin Is Performansi Üzerindeki Etkisi: Denizli Ilinde Hizmet Sektöründe Görgül Bir Arastirma. Kafkas University Faculty of Economics and Administrative Sciences - KAÜ iiBF Dergisi, 6(10), 69-90.
Basim, H. N. & Begenirbag, M. (2012). ^aligma yagaminda duygusal emek: Bir ölgek uyarlama galigmasi. Yönetim ve Ekonomi Dergisi, 19(1), 77-90.
Basim, H. N. & Begenirbag M. (2013). "Duygusal Emekte Bazi Demografik Degigkenlerin Rolü: Görgül Bir Aragtirma", ^ankaya University Journal of Humanities and Social Sciences, 10/1, 45-57.
Bellas, M. L. (1999). Emotional labor in academia: The case of professors. The Annals of the American Academy of Political and Social Science, 561(1), 96-110.
Brotheridge, C. M. & Grandey, A. A. (2002). Emotional labor and burnout: Comparing two perspectives of "people work". Journal of vocational behavior, 60(1), 17-39.
Cheung, F. Y. & Tang C. S. (2010). "Effects of Age, Gender, and Emotional Labor Strategies on Job Outcomes: Moderated Mediation Analyses", Applied Psychology: Health and Well-Being, 2/3, 323-339.
Diefendorff, J. M. & Gosserand, R. H. (2003). Understanding the emotional labor process: A control theory perspective. Journal of Organizational Behavior: The International Journal of Industrial, Occupational and Organizational Psychology and Behavior, 24(8), 945-959.
Diefendorff, J. M., Croyle, M. H. & Gosserand, R. H. (2005). The dimensionality and antecedents of emotional labor strategies. Journal of vocational behavior, 66(2), 339-357.
Eroglu, G. (2014). Örgütlerde Duygusal Emek Ve Tükenmiglik Iligkisi Üzerine Bir Aragtirma. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (19), 147-160.
Grandey, A. A. (2000). Emotional regulation in the workplace: A new way to conceptualize emotional labor. Journal of occupational health psychology, 5(1), 95.
Grandey, A. A. (2003). When "the show must go on": Surface acting and deep acting as determinants of emotional exhaustion and peer-rated service delivery. Academy of management Journal, 46(1), 8696.
Hochschild, A. (1983). Comment on Kemper's" Social Constructionist and Positivist Approaches to the Sociology of Emotions". American Journal of Sociology, 89(2), 432-434.
James, N. (1989). Emotional labour: skill and work in the social regulation of feelings. The sociological review, 37(1), 15-42.
Kart, E. (2011). Bir duygu yönetimi süreci olarak duygusal emegin galiganlar üzerindeki etkisi. Qaligma ve Toplum, 3(30), 215-230.
Man, F. & Öz, C. S. (2009). Göründügü gibi olamamak ya da oldugu gibi görünememek: ^agri merkezlerinde duygusal emek. Qaligma ve Toplum, 20(1), 75-94.
Mengenci, C. (2015). "Ig Tatmini, Duygusal Emek ve Tükenmiglik Iligkilerinin Belirlenmesi", Ege Akademik Bakig, 15/1, 127-139
Naring, G., Briet, M. & Brouwers, A. (2006). Beyond demand-control: Emotional labour and symptoms of burnout in teachers. Work and Stress, 20(4), 303-315.
Rupp, D. E., Silke McCance, A., Spencer, S., & Sonntag, K. (2008). Customer (in) justice and emotional labor: The role of perspective taking, anger, and emotional regulation. Journal of Management, 34(5), 903-924.
Sergeoglu, N. & Kaya, U. (2013). Duygu Iggilerinde Ige Yabancilagma: Hizmet Sektöründe Bir Aragtirma. Qaligma ve Toplum Dergisi, 1, 311-345.
Töremen, F., & Çankaya, i. (2008). Yönetimde etkili bir yaklagim: Duygu yönetimi. Kuramsal Egitimbilim Dergisi, 1(1).
Ufuk, K. & Özhan, Ç. K. (2012). Duygusal emek ve tükenmiglik iligkisi: turist rehberleri üzerine bir aragtirma. Çali§ma ili§kileri Dergisi, 3(2), 109-130.Yildirim, A. ve Simsek, H. (1999). Sosyal Bilimlerde Nitel Aragtirma Yöntemleri (11 baski: 1999-2018).
Yildirim, A. & Simsek, H. (1999). Sosyal Bilimlerde Nitel Aragtirma Yöntemleri (11 baski: 1999-2018).
Yin, H. (2012). Adaptation & validation of the teacher emotional labour strategy scale in China. Educational Psychology, 32(4), 451-465.
Yücebalkan, B., & Karasakal, N. (2016). Akademisyenlerde Duygusal Emek ile Tükenmiglik Düzeyi Arasindaki iligkiye Yönelik Bir Aragtirma: Kocaeli Üniversitesi Örnegi. Uluslararasi Bilimsel Aragtirmalar Dergisi (Ibad), 1(2): 187-200.
Zeinabadi, H. (2010). Job satisfaction and organizational commitment as antecedents of Organizational Citizenship Behavior (OCB) of teachers. Procedia-Social and Behavioral Sciences, 1(5), 998-1003.
84